02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 EYLÜL 1999 PERŞEMBE 8 HABERLERİN DEVAMI URKI Istanbul Y 24 Sinop Y 25 Edime PB 26 Samsun Y 26 Kocaeli Y 24 Trabzon Y 23 Çanakkale PB 27 Gıresun Y 23 Izmir Â" 2T Ankara PB 23 Manisa A 30 Eskişehir PB 23 PB 25Aydın A 32 Konya Denizli A 27 Sıvas PB 23 Zonguldak Y 22 Antalya A 32 Kars Mersın Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van A A A A A A PB PB 34 31 33 33 29 32 29 25 PB 27 Marmara'nın do- ğusu ve Karadenız sağanakyağışlı.di- ğer yerler parçalı veazbulutlugeçe- cek. Hava sıcaklığı biraz artacak. Rüz- gâr kuzey ve batı yönlerden hafıf ara sıra orta kuvvette esecek. S MERKEZL Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn PB PB PB PB PB PB PB PB 17 21 23 21 23 24 25 27 Münih PB 26 Zürih Bertin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina PB PB PB PB Y Y PB Y 26 27 30 25 23 21 26 27 PB 27 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahire Y PB PB PB PB PB Y A 23 31 20 28 31 24 27 33 A 33 Q*çık f^\ Parçalı bulutlu Bulutlu k Çok bulutlu ^JL«JW Karit Sulu kar > Gök gurultüB GUNCELcÜIVEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Pek çok noktada Yargıtay Başkanı gibi düşün- mediği varsayılan Cumhurbaşkanı Demirel; "gay- ri meşru bir anayasanın uygulayıcısı" konumuna getirilmesine karşın, önce sustu.. Ne ki; Demirel, Yargıtay Başkanı'nın gürültü ko- paran söylemlerine bir gün sonra "birşeyler söy- leme" gereksinimi duydu.. Sami Selçuk'un söylediklerini önemsediğine de- ğindikten sonra, "Ama, ben tarafolup tartışmaya girme durumunda değilim" dedi.. Oysa, Yargıtay Başkanı'nın konuşmasında yer alan görüşlerin çoğu "bugünkü devlet düzenine karşı". Türkiye Cumhuriyeti'ni "hantal devlet" diye ta- nımlıyor. Geride söylemediği "hantal devleti, hantal kişi- lerin yönettiği" kalıyor. Türkiye ıçin yaşamsal değeri olan laiklik sorunu- na değinirken, "tarikatlann din okulu açabileceği- ni" söyleyerek şeriat iktidarına kapıyı aralıyor. Kısacası Yargıtay Başkanı, devleti baştan aşa- ğıya silkeliyor. Devletin başı olmakla övünen, devleti simgele- yen, devlette uyum sağlamakla görevli olan ve devleti korumak kollamak, hatta savunmakla gö- revli olan Cumhurbaşkanı Demirel; tartışmaya gir- me durumunda olmadığından söz ederek: "Ben taraf değilim" diyebiliyor. Pes demekten başka bir çare bırakmıyor Demi- rel. Fakat ne demeye geliyor bu ifade? Herhalde Cumhurbaşkanı, Yargıtay Başkanı'na karşı Çanka- ya'nın değiî, ama bireylerin savunu görevi üstlen- mesinden yana. Cumhurbaşkahı'nın devlet düzenine karşı çıkan söylemlere taraf olmadığı için açıklama yapmak- tan kaçındığı bir ortamda sayılan olasılıklar dışın- da bizlere başka türden bir yorum yapma olanağı kalıyor mu? Başkan Sami Selçuk aslında "bugünkü düzenin değişmesini istiyorsa", önce yasalar önünde hıç kimseden ayn bir konumda olmadığını kanıtlama- sı gerekmıyor mu? Ya Ecevit? Devlet düzenini temelinden değiştirmeye yöne- lik irdelemelerini bir yazar, bir düşün adamı yazıp veya söylediğinde başına neler geliyorsa hepsine hazır olduğunu açıklayabilir. Kısacası," 1982 Anayasası 'nı gayri meşru ilan e- den"e hukukun reva gördüğü muamelenin kendi- sine uygulanmasını isteyebilir! Kendi hakkında suç duyurusunda bulunarak, ör- neğin Türk Ceza Yasasf nın 146. maddesıne göre yargılanabileceğini kamuoyuna duyurabilir. Yargıtay Başkanı neden böyle bir açıklama yap- sın ya da girışimde bulunsun, diyebilirsiniz. Haklı- sınız. Nihayet Sami Selçuk, korumasız bir yazar veya düşün adamı değil ki.. Onu bireylerden üstün tutan bir kimliği var. Selçuk "dokunulmazlığı" olan Yargıtay Başkanı. Her şeyi söyleyebilir, ama her şeyi! Bir noktayı vurgulayalım: Yargıtay Başkanı, 1982 Anayasasfnın yerini alacak "yeni bir anayasadan" söz ediyor. Sami Selçuk'un "yeni bir anayasa" istemi; Baş- bakan'a değişmesini arzuladığı birkaç maddeyi çağnştırıyor. Bu birkaç madde zaten yıllardır yeni bir içerik al- masına uğraşılan maddeler. Ecevit, TBMM'nin, "KurucuMeclisgibi" çalışa- cağını söylüyor. Bu söylem, olağan işlerle birtikte yeni biranayasayı bu Meclis'in başaramayacağın- dan kaynaklanıyor. Başbakan, Yargıtay Başkanı'nın konuşması üze- rine basına söylediği değerlendrmeleri bugün ve- ya yarın değiştirir mi, elbette bilemiyoruz. Bu aşamada ne yapmalı Ecevit? Köşk'le ve or- taklarla anlaşarak TBMM'nin -yasa çıkarmak da- hil- bütün yetkilerini bu hükümetedevretmesini, ül- kenin kararnamelerle yönetilmesini sağlayabilir ve... Bu Meclis, dört-beş yıl sadece yeni anayasa ile uğraşabilir. Kulaklara böyle öneriler fısıldanıyor da! 'Türkiye koşulları farkk'• Baştarafı 1. Sayfada vardır. Bu koşullar aûlabilecek adımlan beürier." Ecevıt. "Selçuk'un konuşması. ls- lamcı basında büyük beğeni topladı, bunu nasıl değeriendiriyorsunuz'' so- rusuna, "Türkiye koşullan, dedim. Başka bir yorumda buhuunayavıın" karşılığmı vermekle yetindi. "Türkiye'dedemokrasiyok" hava- sının estinldiğıni söyleyen Ecevit, "Evet, demokrasimizin eksikleri var. Yapüması gereken şeyler var. Ancak, Türkiye'de bugünkü sistem olmasa. Sayın Selçuk o konuşmayı >apamaz- dı. Ben yine de konuşmasuu önemsi- yorum, herşeyin şeffaf oimasında ya- rar vardır" diye konuştu. Ecevit, Selçuk'un örnek verdiği Fransa'nın da kendine özgü çok fark- lı bir tarüısel süreçten geçtığıni anım- sattı. ABD gezisine ilişkin sorulan da yanıtlayan Ecevit, "Kıbns konu- sunda bir yoğunluk dikkati çekiyor. özd bir plan mı var" sorusuna şu karşılığı verdi: "Kıbns gündeme ge- lecek. Bunun ayırdındayız. Ancak bu konuda bir dayatma olmayacağını daha önce de söytemiştim. Konu çok hassas. Şündilik daha ileri bir değer- lendirme yapmak istemiyorum." ABD gezisinde ekonominın ön planda olacağını söyleyen Ecevit'in bu konudaki görüşleri şöyle: "Deprem felaketine, ekonominin içinde bulunduğu krize karşın yü- kümlülüklerimizin tümünü yerine getiriyoruz. Dış borç ödemelerimizde hiçbir aksama vok. Bunu yabancı fi- nans kuruluşlan da görüjor. ABD gezisi öncesi IMF'den, Dünya Ban- kası'ndan olumlu işaretier alıyoruz. Gelecek mali yardım konusunda ra- kamsal bir değertendirme yapmam erken olur. Konuyia ilgili bakan arka- daşımız Recep Önal getişmeleri adun adım izliyor." ANAP Genel Başkanı Mesut Yıl- maz'ın ABD gezisinin tamamen özel nedenlerle olduğunu söyleyen Bü- lent Ecevit. Mesut Yılmaz'ın bazı te- maslannın da olacağını, ancak bun- lann kendi gezısiyle bir bağlantısı olmadığını vurguladı. AB'ye tam üyelik konusunda ge- len haberlere ıhtıyatlı baktığını söy- leyen Ecevit. "Şimdiden oldu-olma- dı gibi yorum yapmak gereksiz. Sa- yın Cem, davet üzerine gidiyor. Ora- da görüşlerimizi söyleyecek. Yeni bir gelişme olup olmadığı AB'nin ataca- ğı adunlara bağlı. Kimi yükümlüluk- leröne sürüyoriar. Bunlann banlan- nı biz zaten yerine geümomz. Onlar istiyor diye > apmıyoruz. Ancak. Kıb- ns gibi bazı konularda kabul edeme- yeceğüniz istekleri olursa. ödün ver- memiz beklenemez" dedi. Selçuk:Koşulmoşuldinlemem ANK.\RA (CumhuriyetBürosu) -Yargıtay Baş- kanı Doç. Dr. Sami Selçuk. yargı yılının açış ko- nuşmasını dışandan gelecek tepkileri ve destek- leri dikkate alarak hazırlamadığını, doğru bıldığı düşünceleri kaleme aldığını belirtti. Selçuk, Tür- kiye'nin en önemli sorununun Nâznn Hikmet'le Necip Fazıl'ı yan yana getirememek olduğunu \'urguladı. Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan Selçuk, bütün tepkileri okuyacak zaman bulamadığını söyledi. Türkiye'de demokrasinin bütün koşulla- nnın yerine getirilmesi gerektiğini düşündüğünü, bunun da altyapısının olduğuna ınandığını belir- ten Selçuk, "Konuşmanızkendisini, 'lslami basın' diye tanımlayan kesimde büyük destek buldu. Bo- nu nasıl karşıbyorsunuz r ' sorusuna şu yanıtı ver- dı: "Bundan bana ne. Benim şeriatçılaıia hiçbir Ugim yok. Olmamısür da. Ben Abant toplanüsına kaüldım. Diy^net Işleri Başkanlığı'nın bugünkü yapısının degiştirilmesini önerdim. Hiçbirini kabul ettiremedim. LaikKgin tanımında 180 derece zıt düştük. Beni oraya çağırdılar. gittim, görüşlerimi söyledim. O kadar. Adliyıh açış konuşmamıdabe- ğenmiş, benimsemiş olabiürler. Ben buna ne diye- büirim ki?" Selçuk, 16 ülkedeki laiklik uygulamalanyla il- gili araştırma yaptığını, bu araştırmasının yakın- da kitap haline geleceğini söyledi. Selçuk. "16 ül- keyi araştırırken Türkiye'yi de araştırdınız mı, Türkiye'nin koşuUannı dikkate aldınız nu" soru- suna şu karşılığı \erdı: "Ben koşul moşul dinlemem. Tam demokrasi is- tiyorum. Türkiye'de biüme inanmayan kesim var, şeriatçı kesim var. tamam. Ancak onlaruı üzerine fada gkünce bütünleşiyorlar. büyük bir güçmüşgi- bi görünüyorlar. Üzerlerine gidilmcse, kenarda ka- lacaklar. Kendi aralanndaİd ayrüıklar öne geçe- cek. Dışandan baskı olunca, kendi içlerinde kenet- leniyoıiar. En i) isu bunlaria hiç ilgilenmi'mektir." Türkiye'nin en önemli sorununun Nâzım Hik- met'le Necip Fazıl"! yan yana getirememek, iki- sini bir arada tartışamamak olduğunu söyleyen Selçuk, "Bu koşulbrda bia Avrupa Birüği'ne ni- ye abınlar? Ahnazlar. Yargı dryoruz, tnsan Hak- lan Mahkemesi'nden ceza yhoruz. Ama bu ceza- yı bir daha yememek için bir şey yapmıyoruz. Fransa, tngütere de ceza j iyor. Hemen gereğini y«- rine getiriyor. Biz getirmiyoruz"' dn e konuştu. 'Dinozoıian inceleyince dinozoıiaşmam' Selçuk, dün ATO heyetini kabulünün ardından gazetecilerin, "karşıdevTİmcLtarikatçrsuçlama- lannı nasıl karşıladığını sormalan üzerine. "Gü- lüyorum, gülüyorum'" dedi. Fethullahçılarla ilgi- sinin bulanmadığını ileri süren Selçuk şunlan söy- ledi: "Benim için herhangi bir söz ya da yazının bir tek ölçüsü vardır. Doğru mu, yanlış nu? Bunu kim sö\ lemiş, kim yazmış, kim demiş hiç ilgilendirmi- yor. Bilimin ışıgında bakarun. Doğruysa doğru de- rim. Gerisi beni hiç ilgUendirmiyor. Fethullabçılar- la da bir ilgim yok. Bunu da baştan söyleyeyim. An- cak, ben her türlü toplanüya katılınm. Abant top- lantLsına kaüldım, ondan önce de Nâzım Hîkmet toplantısına kanMun. Tarbşmab toplantılann hep- sine bir bilim adamı olarak kaülınm. Ahmet'in toplantısına katıldım diye Ahmet ile bütünleşmi- yorum. Ben zevk alınm daima. Bakm bir şey da- hasöyleyeyim. Birincelemeyapbğınız zaman, oin- celemeyapöğmızşeylebütünleşmezsiniz.Dinozor- lan inceleyince dinozoıiaşacak halim >ok." Abant toplantısını düzenlediği belirtilen Fet- hullahçılar hakkında Ankara DGM tarafindan so- ruşturma başlatıldığının anımsatılması üzerine de Selçuk. "Bu konulara hiç gnTnem" demekle ye- tindi. Yargıtay Başkanı, anayasanın hangi maddele- rinin öncelikle ele alınması gerektiğı sorusu üze- rine de, tümünün değiştirilmesi gerektiğini sav- ladı. Yaı^ıtay Başkanı 9 na şeriatçı desteği ANKARA (Cumhuriyet Bü ro- su) - Adli yılın açılışmda yaptığı konuşması eleştirilen Yargıtay Baş- kanı Sami Selçuk'un sözleri irtica- cılar tarafindan alkışlarla karşılan- dı. lıiica yanlısı gazeteler Selçuk'un konuşmasmı ve olumlu değerlen- dirmeleri manşetten büyüterek ve- rirken, tepkileri "çaüâk ses" ve "çirkin sakhn" olarak nitelediler. Kapatılan RP'nin siyaset yasaklı li- deri Necnıettin Erbakan. Selçuk'a konuşması nedeniyle kutiama me- sajı gönderirken, FP'li Nazb Ibcak, cumhurbaşkanı adayının Sami Sel- çuk olduğunu açıkladı. Selçuk'un yaptığı konuşmalara tepkiler sürüyor. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı, Atatürkçû Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Yekta Güngör Özden. Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Türkiye Barolar Birliğı Başkanı Prof. Dr. Eralp Ozgen gibi laık aydınlar Sel- çuk'un konuşmasına tepki göste- rirken, ırtica yanlısı basın destek çıkn. Gazeteler, Selçuk'u manşete çıkanrken, konuşmasmı "Demok- rasi mfladı'', "Demokrasi mamfes- tosu" biçiminde değerlendirdi. Ye- ni Şafak gazetesinde yazan FP ts- tanbul Milletvekili Ihcak, Selçuk'u Cumhurbaşkanlığı makamma önerdi. Selçuk'un açıklamalanyla "28 Şubattoplummühendisliğine'' ters düştüğünü belirten Ihcak, "28 Su- bat'a sahip çıkan, bin yıl onun ta- kipcisi olacaklannı söyleyen Orge- neral Kıvnkoğlu ile sivilkşmeyi öven Sami Selçuktaban tabana ters düşen ilrî farklı ahniyeti tenısfl edi- yor" değerlendirmesinı yaptı. Zaman gazetesi. Selçuk'un ko- nuşmastnda yıllann birikimini sun- duğunu savundu. Zaman, Fethul- lah Gükn'in fahri başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfi'nca düzenlenen Abant Toplantılan'nın birincisine katlarak komisyonlar- da çalışan Selçuk'u, "Demokrasi çağns,yıBann biriküninin sonucu. Yargıtay Başkanı seçilmeden önce de ropörtajlar \t makalekrk ken- dini tanıtan Selçuk,'Zorba Devlet- ten, Hukukun Üstünlüğüne' kita- brylada gündemegdmişti" diye ta- nıttı. Milli Gazete, kapaülan RP'nin yasaklı lideri Necmettin Erba- kan"m. konuşması nedeniyle Sel- çuk'a kutiama tnesajı gönderdiğı- ni duyurdu. Gazete, Erbakan'ın, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bugünkü durumu ve geleceği konu- sundaki samimi açıklamalarınız- dan dolayı sizi candan tebrik eder, çalışmalanmzda başanlar diler. en kalbi takdir ve tebriklerimi suna- nm" sözlerine yer verdi. Millı Gazete. Selçuk'un "Efsa- neleşmiş, sıradışı bir kahramana duyulan Platoncu ha>ranhkla \eti- nirier. Bu yüzden de bilim yerine her ADah'ın günü ozana, dogancı, sığ sözcüklerİe öka basa kof, hanıa- set dolu yalınkat söylevleri yineter, Atatürk'ü metalaşonrlar. Atatürk- çülük'ten Atatürkseveriiğe ulaşa- cak >erdetersini yapmışlardır. Ata- türk'ü severken adeta boğmuşlar- dır" değerlendırmesinin "sahte Atatürkçülere" yönelik olduğunu vurguladı. Gazete, Selçuk'un, "Cumhuriyeti kurabflen halk, shil normlarlademokratikcumhurive- ti yaratabüecek çapta büyük bir halkbr. Hiçbir kültür çizmeyle yok edilememiştir'' sözlerinde "darbe- cilere, cunta" he\ eslılerine gönder- me yapıldığını kaydetti. Irtica yanlısı gazeteler, Sel- çuk'un açıklamalannı vedestekle- yenleri överken. Yekta Güngör Ûz- den, Prof. Dr. Eralp Özgen gibi hu- kukçulanndeğerlendirmelerini "i- id bozuk ptak" olarak nıtelendırdi- ler. Gazeteler, Selçuk'u eleştiren aydınlar ve partileri "çirkin saİdın" yapmakla, u çaüak ses" olmakla suçladılar. Yargıtay Başkanı Sami Sel- çuk'un tartışılan adli yıl açıhş ko- nuşmasınm tam metni, Fethullahçı "BUGtAD" (Bursa Aktif Genç lşa- damlan Derneği) tarafindan bilgi- sayar disketleri ile çoğaltılarak da- ğıtılmaya başlandı. FetiıuUah Gü- len'in talimatıyla kurulduğu bili- nen BUGlAD'ın Genel Sekreteri Ali Rıza Malkoc. Selçuk'un konuş- masmı tek elde toplamak amacıy- la çoğaltıldığmı ve dün üye aday- lan, üyeler ve gazetecilere disketin elden dağıtıldığmı açıkladı. G U N D E M MLSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada eleştiriyi de sinirsiz kabul ediyor, diyebiliriz. Dü- şüncelerimizi maddeleyelim: 1- Selçuk'un ustaca hazırlanmış konuşması in- sana, yerçekiminin olmadığı bir ortamda yürüyor hissi veriyor. Bütün etkilerden uzak düşünmek ne güzel, amayaşam öyle değil. Selçuk'a dünkü soh- betimizde sordum: - 16 ülkedeki laikliği araştırdığınızı söylediniz. Türkiye'yi de, Türkiye'nin koşullarını da araştırdı- nız mı? „ Selçuk'un buna yanıtı kısa oldu: ' * "Ben, koşul moşul dinlemem!" 2- Başbakan Bülent Ecevit, Selçuk'un konuş- masından etkilendiğini söylemiş, TBMM'nin önü- müzdeki dönem kurucu meclis gibi çalışabilece- ğini vurgulamıştı. Ancak dün görüşünü gözden ge- çirmiş gibi geldi bize. Ecevit'e sorduk: - Selçuk'un demokrasi anlayışını TBMM yaşa- ma geçirebilir mi? Yanıtı, birinci şıktaki durumu anımsatıyordu: "Türkiye 'nin gerçeklerinden soyutlanarak bakıl- dığında makuldenebilir. Ancak Türkiye'nin koşul- lan farklı!" 3- Gerici basın, Selçuk'un sözlerine sanldı gidi- yor. Bunun lafta kalmamasını, arkasının gelmesini istiyor. Kendilerince çok haklılar. Onlar şunu isti- yor: Bugünkü mevcut değerlerin tümü tartışmalı ha- le gelsin, içi boşaltılsın. Sonra yeni değerler kon- sun, biz orada yapacağımızı yapanz! Bu kesimle aramızdaki fark şu: Onlar, "Bardağıkıralım, bizimkinikoyalım" diyor. Biz, "Bardak temiz ve dolu olsun" diyoruz. Bardağın içindeki suyun azlığı, pisliği tartışma konusu olunca, onlar hemen üstüne atlıyorlar: "Bizce de öyle. Hemen bardağı kıralım!" Çağdaş demokratların aynı zamanda uyanık de- mokrat olması gerekıyor! 4- Selçuk'u, "özledikleri demokrat" olarak nite- leyen gerici basın. aynı toplantıda konuşan Baro- lar Biıiiği Başkanı Eralp Özgen in konuşması için şu yorumu yaptı: "Çatlak ses kustu!" Selçuk'un konuşmasmı beğenmeselerdi, onun için de şu başlığı kullanırlardı: . ' "İn aşağı, politika yapma!" 5- Selçuk'un pek çok alıntıyla süslediği demok- rasi tanımı, her konuda özgürlüğü içeriyor. Bu, şu- na benziyor: Bakkala gidiyorsunuz, yoğurt istiyor- sunuz. Bakkal, "Hangisinden vereyim" diyor. Siz, "En iyisinden" diyorsunuz. "En iyisinden" demok» rasi soyut bir tanım! - . ( ^ Imza, düğme, elbise 6- Konunun ikinci ayağına, kamuoyundaki tep- kilere gelince... Pek çok kesim, Selçuk'un konuş- ması için ilk şu tepkiyi verdi: "Altına imzamı atanm." Devlet yapısındaki bozuklukJardan bıkan yurttaş, elbette bu sisteme yönelik en ağır eleştiriyi en iyi eleştiri olarak algılıyor. Ancak dikkati çeken o ki, bizde ucuz şeylerin başında "imza" geliyor. lyice okuyup anlamadan imzamızı rasgele atmasak! 7- Bizde bu tür çıkışlardan sonra sıyasilerin ilk tepkileri şu olur: "Bunlan yapacağız, düğmeye bastık." Siyasilerin bu tür adımlan, kablosuz düğmeye basmak gibidir. Selçuk'un konuşmasından sonra da kimi siyasıler düğmeye bastı! 8- Anayasamızı en çok "elbise" ile tanımlıyoruz, dar geldi-bol geldi. Bir insan yıllardır üzerine uy- gun bir elbise diktiremez ya da satın alamazsa, ona ne denir? Yoksa bizim beden portatif mi? Selçuk'un konuşmasının yazılı metninde şu tüm- ce dikkatimizi çekti: "Tanrı bana üçüncü binyılın ilk adli yılını açma olanağını bağışladı. Bu bir ayncalık mıdır, yoksa rastlant mıdır, bilemem. Bildiğim tek şey, belki de dünya tarihinin rakamsal gibi görünen bu önemli dönemecinde beynimin üşüşen binlerce soruyla dolu ve yüreğimin karmaşık duygulaha yüklü ol- duğudur." Başkan yoğun... Rahat bırakalım! Yargıtay Başkanı'nın konuşmasına kitle örgütlerinden tepki 'Cumhııriyete saldınmn parçası' Dinçer: Açıklamalar laiklik karşıtı HaberMerkezi-Işçi Partisi (tP) Ge- nel Başkanı Hasan Yalçuı. Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un konuşması- nın "Cumhuriyet devrimine karşı ör- gütlü saldınnın bir parçası" olduğunu savundu. Hasan Yalçın, dün yaptığı açıklama- da, irticanın, Sami Selçuk'un ağzın- dan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Krvnkoglu'na yanıt verdiğıni savundu. Selçuk'un fikir babalannın FethuDah Gülen ve Graham FuUar ol- duğunu kaydeden Yalçın, "Selçuk ko- nuşmasmı önce irticacılann Türkiye Günlügü dergisinde ymımladı. Aldt ga- zetesi daha konuşma şapılmadan ko- nuşmrnı haber yaptı. Selçuk'un 12 Ey- hıl Anayasası'na karşı çıkması tam bir aldatmaca ve göz boyama. 12 Eylül ürünü herkes, Sami Selçuk'u alkışh- yor" dedi. Yargıtay Başkanı'nın konuşması dikkatle incelendiğinde, 'şeriatçüar'ın yıllardır özlemini çektiklen istemlenn dile getirildiğinin görüleceğini savu- nan Izmir Barosu avukatlanndan No- yan Ozkan, Doç. Dr. Selçuk'a tepkisi- ni bir mektupla dile getirdi. Özkan, mektubunda şu görüşlere yer verdi: "Yeni adli yıl açüışı münasebetiyle yapdğınız konuşmanın içeriğine büyük ölçüde katılmakJa birlikte zaman ve mekân açısından yanuş yolda olduğu- nuzu beh'rtmekten üzüntü duyuyorum. Teraziniz haksız ve yanuş tutulmuştur. Cumhuriyet ve devrimlerinin savunu- culan incinmiştir. tkinci cumhuriyetçi- ler ve şeriatçılar konuşmanız üzerine adeta 'zil' takıp oynamaktaduiar. Or- ganize şeriatçı çetelerin adun adun dev- leti ele geçirdigini bilmiyor musunuz? Özgürlükier. özgüriükleri yok etmek için kullanılmaz.'" tstanbul Kadın Kuruluşlan Birliği Koordinatörü Prof. Dr. Necla Arat ta- rafindan yapılan açıklamada Yargıtay Başkanf nın konuşması eleştirilerek şöyle denildi: "tstanbul Kadın Kuruluşlan Bnüği, Yargıtay Başkanı Selçuk'un adli yıhn açıhş konuşmasında dile getirdiği gö- rüşlerin bir bölümünü de toplumumu- zun sosyo-kültürel yapısını göz önünde bulundurmayan, teorik ağırukh, kök- tendbıci çevreleri yürekkndirici, laikli- ği özüriü bir mal gibi gören ve Cumhu- riyetin temel ilkelerini yargılamak iste- yenleri destekleyici görüp eleştirmekte ve reddetmektedir. Hiç kuşku yok ki de- mokrasi ve hukukun Ustünlüğü, ancak özgüriükçü bir ortamda gerçekleşebUir. Bu ortamın yara&labilmesi için önkoşul ise gerçekten ödünsüz laikliktir. Cum- huriyetçi kuşaklar, 28 Şubat sürednde dile getirikn aksaklıklann giderümesi doğrultusunda alınması istenen önlem- leri içtenlikle desteklemektedirler. Ku- ruluşlarımız ödünsüz laikliğin sağlan- rnasıiçin negerekiyorsa yapmaya hazır- duiar ve hep hazır olacaklardır." Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ge- nel Merkezi yöneticileri de "devletin laik olmadığı, resmi dinin olduğu, Ale- vi köylerine zorla cami yaptirddığL, zo- runhı din derslerinin okutuldugu ve ir- ticanın palazlandınldıgı" görüşlerini 10 yıldır kamuoyaınun gündemine ge- tirdiklerini ifade ederek "Diyanet tşle- ri BaşkanhgTnın kaldınlması ve imam hatip liselerinin kapaülmasını istedik. Yargı gücünün başındaki Idşilerce dile getirflen ve bugün ülkemizin birindl gündemine oturan sorunlann basit, olağan ve suni gündemmiş gibi unuttu- rulmaması için sorunun gerçek sahip- leri olan srvü toplum örgütlerini bu so- runian süreldive ısrarla gundemde tut- maya, tartışmaya ve ortak çözümler üretmeye davet edjyoruz" dediler. Ankara DGM'nin yargıç ve savcıla- n. Selçuk'un konuşması ile ilgili. ga- zetecilerin sorulannı yanıtladılar. DGM Savcısı Kahveci, Selçuk'un, yar- gınm genel sorunlan ve demokrasi ko- nulan üzerinde durduğunu belirterek, konuşmayı olumlu bulduğunu ve genel hatlanyla katıldığını söyledi. .Ankara 1 ve 2 No'lu DGM başkan- ları Mehmet Orhan Karadeniz ile Mehmet Turgut Okyay ise Selçuk'un konuşması ile ilgili değerlendirmede bulunmadılar. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer, Yar- gıtay Başkanı Sami Selçuk'un açıklamalanna sert tepki gösterdi. Selçuk'un açıklamalannın "laikliğe karşı" olduğunu belirten Dinçer, "Din ve vicdan hürriyetine yeni biçimler vermek is- tey^n ve tstanbul'da ymalanmış teokratik ve kozmopolit bazı görüşlerin Yargıtay Başkanı'nı fazlaca etkilediği görülüyor*' dedi. Türk eğitiminin, arkasında bazı cemaatlerin buiunduğu özel okullann tehdidi altında oldu- ğunu vurgulayan Dinçer, din eğitimini serbest bırakmayı öneren Selçuk'un göriişlerınin bu çarpık gidişin yasallaşması sonucunu getirece- ğini bildirdi. Yargıtay Başkanı Selçuk'un "kendi bahcesi- ni düzenlemek yerine herkese genel ve kolay re- çeteler vazdığınr belirten Dinçer. yargıdaki şi- kâyetlerin "edebiyat yapılarak" düzeltileme- yeceğini kaydetti. Dinçer, dün yaptığı açıklamada Selçuk'un konuşmasındaki üslubu yadırgadığını belirtti. Dinçer, açıklamasında şu görüşleri dile getir- di: Eksiklikler inkân gerektirmez: Konuşmada "Türkiye'nin anayasası olan ve anayasal bir devlet olmadığır söylenmektedir. Bu gerçek dı- şıdır. Ülkemizin siyasal tarihini bilenler iki yüzyıla yaklaşan bir gelişme süreci içinde ne- reden başlandığını ve nerelere gelindiğini gös- terir. Bugün ülkemizde bir anayasa yargısı var- dır. Ülkemizdeki anayasal düzen ve hukuk, anayasa yargısının koruması altındadır. Ülke- mizde gelişmış bir idari yargı düzeni vardır. Bu da ülkemiz için ayn bir demokratik güven- ce kaynağıdır. Bazı eksiklik ve aksamalar sis- temın ınkânnı gerektirmez. Kolay reçete yazıyor: Konuşma, yargı birli- ği özlemini dile getirmektedir. Adli, idari ve as- keri yargı aynmına dayanan Türk yargı siste- mi uzun bir gelişmenin ürünüdür. Bir Yargıtay Başkanı'nın konuşması ile değişecek kadar sa- de bir yapı değildir. Son yıllarda Türk yargısı içte ve dışta fazlaca eleştiri alıyor. Görev ala- mnın genişliği ve iş hacmi sebebi ile bu eleşti- rilerin odağı Yargıtay'ın başında buiunduğu adli yargıdır. Sayın başkan, kendi bahçesini dü- zenleme yerine herkese genel ve kolay reçete- ler yazmaktadır. Kitap önerisi: Kamu hukuku-özel hukuk ay- nmını eleştiren ve bunun kaynağını yakın gün- lerde arayan sayın başkana özel hukuk, kamu hukuku aynmının çok eski olduğunu hatırlatır ve 1500 yıl önce Istanbul'da derlenmiş Corpus Juris Cıivilis'ın "tnstitutiones" kitabmı öneri- rim. Çıkardıgı sonuçlar yanlış: Sayın başkanın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun ku- ruluşu ile ilgili eleştirilerine katıhyomm. An- cak, çıkardıgı sonuçlar yanlıştır. Kurulun bü- yük bir ekseriyeti Yargıtay ve Danıştay'm yük- sek yargıçlandır. Eğer kurulun işlemlerinde hata varsa bunu politikacılara sirayet ettirmek doğru değildir. Hata varsa, bu hata oradaki yük- sek yargıçlann veya onlan bu göreve getiren Yargıtay ve Danıştay'ındır. Açıklamalar laiklik karşm: Yargıtay Başka- nı'nın açıklamalan cumhuriyetin temel taşlan olan laiklik anlayışına, laik öğretim anlayışına karşıdır. Türkiye, din ve vicdan hürriyetinin olduğu hür bir ülkedir. Devletin din ve vicdan hürrıyetinı koruması doğaldır. Din ve vicdan hürriyetine yeni biçimler vermek isteyen ve ls- tanbul'da yuvalanmış teokratik ve kozmopolit bazı görüşlerin Yargıtay Başkanı'nı fazlaca et- kilediği görülüyor. Türkiye bugünkü onurlu günlere geldiyse laiklik ilkesi ve cumhuriyetin kurduğu bugünkü hukuk düzeniyle gelmiştir. Din cğitimi düşünülemez: Yargıtay Başka- nı'nın en tehlikeli düşüncesi. "din eğitiminin serbest bırakılması*' önerisidir. Bu öneri Türk toplumunu çağdaş toplumsal yapısından, ce- maatlerden ibaret ilkel bir toplum yapısına dö- nüştürür. Bu düşünceler Türkiye Cumhuriye- ti'nin kuruluş felsefesine aykındır. Aynca ana- yasanın eki mahiyetinde olan Tevhid-i Tedri- sat Kanunu'nun kaldınlmasını gerektirir. Bu düşünülemez. Türk eğitimi bugün arkasında bazı cemaatlerin buiunduğu özel olcullann teh- didi altındadır. Yargıtay Başkanı'nın bu konu- daki görüşleri, bu çarpık gidişin yasallaşması sonucunu gerektirir. Şikâyetler edebiyatla düzelmez: Konuşma, halkımızın yargı hızmeti ile ilgili şıkâyetlerin- den habersiz görünüyor. Ortada bir aksaklık var. Bunun çözümü, başkalannda değil bizler- de. yargıçlardadır. Yargıdaki şikâyetler edebi- yat yapılarak düzeltilemez. Hâkimlerin kendi özlük işleriyle ilgili yargısal başvuru haklan yoktur. Bence anayasanın en çok tenkıdı gere- ken yanı budur. YSK Yasası'na karşı çıkmahydı: Yüksek Se- çim Kurulu ile ilgili olarak yakında çıkanlan bir yasa kışilere yöneliktir. Belli kimseler için çıkanlmıştır. Bu siyasi "ihsan"dır. Bu yargıya yapılmış güncel siyasi bir müdahaledir. Yar- gıtay Başkanf nın bu konular üzerinde dur- maması aynca çok büyük eksikliktir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear