17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 1999 PAZARTESİ OLAlLAİl. \CJ [email protected] Ulusumuzu acılar ıçınde bırakan Mar- nara Deprernı bırçok yonden değerlendır- nelere konu yapıldı, yapılmakta, daha da -japılacak Olaym nedenlen ve sorumlula- n aranırken uzennde en çok dunılanlarara- sında ası) goze çarpanlar, kentleşme ve ya- pılaşmanın çarpıklığı, plansız ımar, kımı yuklenıcılenn (muteahhıtlenn) doymak bılmez kazanç hırslan, kamu yonetımının bır butun olarak boyle olaylarda hazırlık- sızbulunması deneyım, donanım araçge- reç yetersızlıklendır Deprem olgusunaher yonujle sahıp çıkacak bır bakanlığm bu- -İunmamasını bır eksıklık sayanlanmız da -var Cumhunyet gazetesı gıbı çok az sayıda -basın ve yaym organında ıse haklı olarak, depremın kultürel, etık, toplumsal ve sıs- terrun yapısal özellıklennden kaynaklanan boyutlanna yer venldığı dıkkat çekıyor -Ulkemızde yıllardan ben egemen kılınma- -ya çalışılan kamu karşıtı ve bıreycı dfinya goruşunun deprem zararlarının çığ gıbı buyumesınde çok onemlı bır payı olduğu yadsınabılır mı° Bu koşullar, bu doğrultu- dakı ıç ve dış koşullandırmalar surdukçe benzen felaketlenn arkasının gelmeyece- _ğı gun gıbı açıktır Bunlara ek olarak kısaca değınmek ıs- tedığımkonu deprem dolayısıylaülkemız- de nufusun ve sanayınm dengesız dağıhşı ^uzennde kımı meslek örgutlen dışmda ye- tennce durulmamış olmasıdır 21 yüzyıla gırmek uzere olduğumuz bugunlerde en sık duyduğumuz kavTamlann başında 'bfl- gı toplumu'. "ıJeüşım devnmı' vb tenmler gelıyor Bılgı toplumu olmak, herhalde bıl- jgı > ığınlan arasında yolunu yıtırmek de- mek olmasa gerektır Tersıne, bılgı bınkı- mınden, geçmış deneyımlerden bılımın ay- dınlığında ders alıp geleceğe donük olarak ussalkararlarverebılmektır Böylebıryak- 1aşım. hıç kuşkusuz, nüfusun ve sanayının ulke topraklan uzennde nasıl dağılacağı konusunda dunyadakı deneyımlerden ya- Çarpık Kentleşmenin Böylesi... Prof. Dr. Ruşen KELEŞ rarlanmayı gerektınr Ama ozellıkle kent- lenmızın ve kentlı nüftısumuzun bolgele- re dagılışında yakın geçmışte tutulan yo- lun, kısaca, 'tercıhlı dengesızfak' polıtıka- sının hemen değıştınlmesını zorunlu kı- lar Ikıncı Dünya Savaşı'nın hemen once- sınde tngıltere'de, krallık, bn- bılım kuru- lu, Barlovv Yarkurulu oluşturarak nufusun, fabnkalann, kamukuruluşlanmn, yatınm- ların Londra da ve yakın çevresınde aşın olçulerde yoğunlaşmasından doğan stra- tejık, ekonomık ve toplumsal tehhkelenn ve bunlann çözüm yollannm neler olduğu- nu ınceletmıştır Yarkurul, Londra'nm nufusunu olabıldı- ğınce azaltmayı, yoğunluk artışını ozendı- ren bır etmen olarak arsa spekülasyonunu önlemeyı, başkente goç edıp yerleşmek ıs- teyen nüfusu ozendıncı vontemlerle çev- reye \e başka bölgelere, yenı kentlere yö- neltmeyı onermıştır tngılız hûkumetlen, savaş yıllan ıçınde bu onenlen uygulamaya firsat bulamadı Ama savaştan sonra ılîc yaptıklan ış Yenı KentJerYasas'nı çıkararak Londra'mn dı- şında ve uzağında, ıyelığı kamunun elınde olan topraklar uzennde, kamu ortaklıkla- nnın oncüluğünde 15 yenı ve küçuk ken- tınkuruluşunugerçekleştınnekoldu Son- rakı yıllarda sayılan 40'a yaklaşan yenı kentler sayesındedır kı, Londra, aşın kent- leşmenin ve sağlıksız buyumenm olumsuz etkılennden kendını buyuk ölçüde kurta- rabıldı Yenı kentler olmasaydı, başkentm nüfusu belkı bugünkünun bırkaç katını bu- turdu lngılızlenn deprem ve ımar afetlen gıbı olaylann ardından gıderek değıl. fakat on- ceden tasarlayıp uyguladıklan bu yontem, daha sonra Israıl Hollanda, Fransa ve Ja- ponya'dadabaşanylayınelendı Turkıye'de ıse Atatürkv e arkadaşlannın büvük bır on- gorüyle kurdukkn Ankara mn başanlı ben- zerlennı ne yazık kı yaratamadık Ulkemız, bılınen nedenlerle yanm yuz- yıldan ben hızlı bır kentleşmenin sonuçla- nndan etkılenıyor tmarveyapılaşmadakı çarpıklığın etkılennın boyutlan kentten kente, bölgeden bolgeye değışıyor Sankı herkes orada kolayca ış bulabılıyormuş ve kentlerdekı nüfusun yaklaşık uçte bın 'en- fbnnel kesm' dıye bılınen düzensız, guven- cesız, hatta kaçak ışlerde çalışmak zorun- da kalmıyormuş gıbı tstanbul ve Marma- ra bolgelen başta olmak uzere büyuk kent- lere nüfus akınlannın hızı bır turlu kesıl- mekbıbnrvor KalkuımapfcuüarınınbugÜD- kû gjbıgostermehkolmadığı 196O'h yıllar- da,bü\^kkentlernıımlekiaşınvığılnıayıha- fîfletecek onlemlere planlarda ver venh- vordu. Son 15-20 vılda ıse küresefleşmeye daha i>i ayak uvdurabılmek. İstanbui'u dünya kentı' yapabDmek ıçın kenü ve çev- resını kendı ınsanımızın değıL uluslararası sermav emn çıkartan doğruitusunda btçkn- lendırmekte. «vasetçı. beledrvecı, bürokra- a vebıhm adamı el elevermış durumdadır- lar. 12 EyhıTden sonrakı hukümetlenn bep- s, bu ozîem ıçınde olmuştur tstanbul'u doi- duran gokdetenkr ış merkezlen.beşyıldız- h otelkr. bu vöndekı çabalann kent bıçunı- ne vansıvan gorüntulerdır. Ne vazık kj 1996'da ev sahıplıgını vapüğunız Dunva Yerteşmeler Konferana na (HABITAT İI) ülkemızın sunduğu restru vazanakta da bu gıdtşe boyun eğmenuı kaçuulmazhğı vur- gulanarak dûnya kaprtahzmıyte bütünkş- me gereğı savunulmuştur. 0>sa Turkıye de büyuk yerleşım yerle- nnı ve sanayı bölgelennı hava saldınlann- dan ve doğal yıkımlardan konunak ama- cıyla nufusun seyrekleştınlmesuıı ongö- ren yasal duzenlemelervardır Hatta 196O'h yıllarda Mıllı Guvenlık Kurulu'nun onen- sı üzenne hükümet, Marmara Bölgesı'nın nüfus ve yerleşım yapısına daha akılcı bır bıçım vermek amacıyla orada ve bırkaç bölgede 'nâzım plan bürosu' adını taşıyan planlama orgutlen kunnuştur Bır yandan da bölge planlan vardımıyla ülkede nufu- su, kaynaldan ve sanayıyı daha dengelı da- ğıtmanın ılk adımlan atılmıştı Bırçok ko- nuda olduğu gıbı bu çahşmalar da yanm bırakıldı 12 Eylül yonetımı ıse aİcıl al- maz bır merkezıyetçı anlayışla bu tür ör- gütlenmelere ve planlama gınşımlenne son verdı Sanayının Türkıye'nın baasında yoğun- laşması ıçın 40-50 yıl önce geçerlı sayıla- bılecek etmenlerden hıçbın, kanımca, bu gun ıçın geçerlı değıl Ulaşım ve ıletışım teknolojısı, enerjı kaynaklannrn çeşıtlılığı ve dagılışı, pazarlann genışlığı emeğınul- kenın her yanında kolayca sağlanabılme- sı, sanayjcıyı Marmara'ya sıkışıp kalmak- tanbüyük ölçüde kurtarmış olmalıdır Kal- dı kı bırçok taşra kentınm altyapı eksıklı- ğını, tstanbul'dakmden çok daha duşük bır mal oluşla gıdermek olanağı vardır Orta ve kuçuk ölçeklı sanayı ıle kamu kuruluş- lannın Istanbul'a yonelmelennın haklı ger- ekçelen olduğu savunulamaz GAP eğer hukumetlerden beklenen des- teğı gorür, tanmda, sanayıde ve toplum ya- pısmda donuşum sağlayabılecek bır başa- n duzeyıne ulaşırsa, Marmara'nın kentleş- mesınde yaşanan vanlışlan >melemekten kaçınmak koşuluyla kentleşmedekı bolge- sel dengesızlığın gıdenlmesınde de büyük katkı sağlar Türkıye'nın yenı GAP'lara gereksınmesı olduğu açıktır Karadenız'ın doğusu ve batısı ve Doğu Anadolu ıçın benzen bölgesel planlama çabalan hemen başlatılmalıdır Jtentleşmedeb başıbozuk- luğun umut bağlanabılecek çozümlenn- den bın buradadır BırleşmışMılletlerÖrgutu'nün 1993'te Jakarta'da, 1996"da Pekın'de düzenledığı ve değerlı meslektaşım Prof Dr Aykut Barka ıle bırlıkte katldığımız Etoğal Afet Bılımlen ve Kamu Yonetımı konulu bı- lımsel toplantılann sonuç bıldırgelennde, ussal kentleşme ve yerleşım polıtıkalan, deprem zararlanmn azaltılmasında en uy- gun yontem olarak değerlendınlmıştır Ul- kemızde doğal yıkım olaylannda can ve mal yıtıklennın en duşuk dûzeyde tutulabılme- sı ıçın ımar, deprem ve yapı yasalannın yem planlama anlayışlannın ışığında yenı- den ele alınması zorunluluğu vardır Bu konuda, ODTÜ'de bır bılım kurulunun so- nuçlandırdığı ıkı yıllık bıhmsel araştırma- nın hukümete çok yakında sunmuş oldu- ğu yazanağında kısa, orta ve uzun donem- lerde atılması gereken adımlar açıkca gos- tenlmıştır (Bkz Haluk Sucuoğiu, 'Imar KanunuDeğısrnehdır MiDiyrt,268 1999) Zaman, ımar ve planlama yetkılen açısın- dan beledıyelerie devktm kavgaedeceğı za- man değıldır Kurtuluşumuz, kentsel gelışmeyı arsa mafyasma, yapılaşmayı açgozlu yapı yük- lenıcısıne havale ederek rahatlayan yone- öcüerden, onüne konulan nesnel ÇED (Çev- resel Etkı Değerlendırme) yazanaklanna karşm hıç duraksamadan fay hatlan üze- nnde santral kurma buyruklan verebılen Sİ^TOI' (') sahıbı başbakanlardan ve yaşam- da en doğnı yol göstencı olarak bılımı değıl, uluslararası fınans kuruluşlannı görenlerden lcurtulmakta saklıdır ARADA BİR VEYSEL GÜLTAŞ KarşıyakaHahmı 'Baba'nın Adaleti ' Hepımızın bıldığı adalet heykelı bır elınde terazı bır elınde de kılıç taşır Bunun anlamı şudur Tek başına guç, tek başına adalet, adaleti gerçekleş- tıremez Kılıç guçlu olursa, arkasından despotızm, bas- kı, zorbanın hukuku egemen olur Bunun sonu- cunda yargı guçlulenn delıp geçtığı, zayıflann da takıldığı bır orumcek ağına donuşur Adaletın dağılımında yasalar onundekı eşıtlık ıl- kesı zedelenmemelıdır Bu ılke zedelendı mı yargı- ya olan guven azalır Eğer ulkede tnlyonluk vurgun- lanyia bankaları hortumlayanlar ve baklava çalan- lara verılen cezalar kamuoyunda tartışılıyorsa, çu- rume başlamış demektır Sıstem şışeyt kınp, ko- şeyı donenlen kolluycxsa, yargının onune başka guç- ler geçmış demektır Ceza adaleti bu boyuta va- np, yasalar onundekı eşıtlık ılkesı zedelendığınde, en ılkel bıçımdekı "kendılığınden hakalma" duy- gusu meşnjlaşır, buna soyunan yasadışı kışıler ço- ğalır Gecıken adalet hep bu dönemlenn urunudur öte yandan, adalet guçlu olur, guç zayıf olursa adalet etkısızleşır Etkınlığı duyulmaz olur Zaman zaman yargıçlar ıçın "Cuzdanı ıle vıcdanı arasın- da sıkışan "turde soylemlere karşın, etıksel değer- lerie donanımlı yargıçlar ıçın soyienen "Bertın'de yargıçlar var" sozu de gundeme gelır Sonuç olarak, Pascal'ın deyışıyle "Kuvvetsız adalet acız, adaletsız kuvvet de zalımdır" Ulkemıze baktığımızda bugun ne goruyoruz? Geçen aylarda olen yazar Marıo Puzzo'nun, "Ba- ba" adiı romanını okumayanımız filmını gormeye» nımızyokgıbı "Baba"adlıfılm, zavallı bıradamın, kızını kaçınp ırzına geçen ve guzel yuzunu kınk şı- şe ıle parçalayıp bakılamaz duruma getıren meşın ceketiılen, mafya lıden "Saöa"ya yakınması ıle başlar Ellennı onunde kavuşturan adam "8abâ"nın onunde konuşuyor "Kızımı o hale getıren genç- lereyargıç uçeryıl hapıs cezası verdı, sonra da ce- zalannıtecılettı Alaycı bakışlannı gormelıydınız " "Baba"nın "Benden ne ıstıyorsun" sorusuna, mah- kemenın verdığı ceza ıle tatmın olamayan adamın yanıtı şudur "Senden adalet ıstemeye geldım, öl- durt onlan'" Mafya lıden bıraz daha adıl olacak kı, ılgınç bır yanıt venr "Senın kızın yaşıyor." Adamın yanıtı ıse daha ılgınçtır Sankı yaşadığı toplumun ıstegını yansıtıyor "öyleyse onlan da o hale ge- tırt, sen bızım babamızsın ." "Baba" sozunu tu- tar ve meşın ceketlılenn bacaklannı kırdınr Sınemaya uyaıianan ve "Baba" rolundekı Mar- ton Brando'nun oynadığı filmın bu bolumunde ge- çen konuşmalar ulkemtzdekı gerçeğı sergılıyorsan- \k\ • "Baba"nın adaletı' Devletın adaleti gerçekleştıremedığı yerde onun yenne "8aüa"nın adaleti geçıyor Türkıye'nın en bu- yuk açmazı sanınm burada yatıyor Bu koşullarda Mustafa Kemal Atatürk'un, "Yargı gucü bağım- sız olmayan bır ulusun bağımsızlığından asla bah- sedılemez" sozunden yola çıkarak, ulusal yargısı dışlanan, ıç hukuku etkısızleştırılen ulkemızde bu- gun yargının bağımsızlığından, yargının gucunden soz edebılır mıyız? Bu ulke kımlığını yıtıımışlenn, dayatmacılann çıft- lığı değıl 1 Hepımızın bu ulkeye karşı "yurttaşlık gö- revlen" var Bu gorevlenn en başında da Ataturk Cumhunyetı'nın bıze kazandırdıklannı sonuna ka- dar kollama, gozetme görevlen var Elıas Canettı'nın "Kıtle ve Iktıdar" adlı yaprtın- da, "Iktıdan butunuyle kavramak ıstıyorsak, emır- Ie açıkca ve yureklıce yuz yuze gelmelı ve onu sı- zıdan yoksun bırakmanın araçlarını aramalıyız" dıyor Bundan şu sonuç çıkanlabılır Demokrası -bılıncı ıçınde anayasamızda yer alan "laık", "demok- ratık", "ınsan haklarına saygılı", "sosyal hukuk devletı" ılkelennı savunan, "hukukun ustunluğu'ne manan, katılımcı sıvıl orgutluluğu one çıkaran yurt- taşlık bılıncıne sahıp çıkmalıyız once Bunu hayata geçınrken rahmetlı Ismet Inönü'nun, "Bırulkenın namuslu ınsanları, namussuzlar kadar cesaret sahıbı olamazlarsa o ulke aydınlığa kavuşamaz" sozunu de unutmamamız gerekırdıye duşunuyorum Başka ulke yok Ulkemın geleceğıne sahıp çıkacak, aydınlığını çoğaltacak mılyonlarca ınsanın varotduğunamanıyorum Bunedenledeaslaumut- suz değılım Atatürkçülük Örgütle YaşarKısaca anımsatalım 18 Nısan seçımlennde ortaya çıkan tablo ulkemızı bır yandan tedırgın ederken, öte yandan umut nederudır Yıllann CHP^ı, sıyası tanhınde en elvenşsız ve antıdemokratık seçım yasalanna karşı hıçbır zaman parlamentonun dışında kalmamıştı Ancak, CHP tanhı mısyonundan uzaklaştığından, Atatürk'un partısı olmaktan çıktığı ıçın 18 Nısan seçımlennde buyuk bır hezımete ugramıştır Aslında 1995 seçımlen CHP'ye bır uyan olmasına karşın CHP yonetımı köklennden uzaklaşmaya devam etmış ve polıtıkalan ıle ulkedekı sağ zıhnıyet ıle aynı düzleme duşmüştur AJo Ok, CHP'nın sadece bayrağında kalmıştır CHP, Turkıye halkınm kendısme verdığı son uyanyı bakalım nasıl değerlendırecek' DSP ıse CHP'nın ıçıne duştüğu bu olumsuz nedenle, başka bır seçenek olmadığmdan, geleneksel yurtsever oylann önemlı bır kısmını almış ancak ızledığı polıtıkalar ve Fethuüah savunuculuğu ıle kısa bır süre ıçınde ıtıbar yıtırmıştır DSP'nın de, Altı Ok'un partısı olamayacağı ortaya çıkmıştır Ancak ulkemızde Cumhunyet Devnmı'ne sahıp çıkan, ortaçağın Cumhunyete yonelık saldınlanna karşı koyan, ülkemızın bağımsızlığını ve onurunu korumaya çalışan büyuk bır Kemalıst ve sosyalıst bınkım bulunmaktadır Eksık olan tek şey ıse bu büyük bınkım örgütlu değıl ya da yanlış yerlerde bulunmaktadır Bu bınkımın yok olmaması, dağılmaması ıçın ve ülkemızın tam bağımsızlığına yenıden kavuşması, aydmlanmanm ulkeye egemen olması ıçın, butun yurtsever guçlenn kendı öz orgutlen ıle sıyasal arenaya çıkması bır zorunluluktur örgütunuz yok ıse hıçbır şeyınız yoktur lyı köşe yazısı yazmakla bağımsızlık ve aydmlanma mucadelesıne katkı sunmak artık olanaklı değıldır Yurtsever olmanın temel olçütü, tam bağımsızhğı ve aydınlanmayı yenıden egemen kılacak sıyasal partıyı yaratmaktan geçecektır Butün yurtsever guçler (sosyalıstler ve Kemalıstler) bır an once gerçek sıyasal partılennı yaratarak, sıyası arenadakı yozlaşma ve ıhanetın onüne geçmelıdırler Ulkemızde en olumsuz şartlarda mutlaka bır seçenek çıkmıştır Bugun de bu seçenek partıdır Unutulmasm, halkımız yenı bır Mustafa Kemal anyor Halkın aradığı Mustafa Kemal, AJtı Ok'un gerçek savunucusu ve uygulayıcısı olacak partıdır Burada yer almalı ve orgütlenmelıdır Ulkemızı ıçıne düşmuş olduğu kaos ortamından, ırkçı ve de gencı saldınlardan kurtarmdmn tek yolu, bütun yurtsever guçlen kucaklayacak sıvasal bır partıdır Bunun ıçın butun Kemalıst ve sosyalıstler goreve sanlmalıdır Av. HajTİ Yaman FENERBAHÇE - MTK BUDAPEŞTE GUN 30 Eylül Persembe 21:30 Hemen üye olun. yenilemenizi son güne bırakmayın! (0212)225 55 55 www.cine5.com.tr sadece CUMHURİYETTEN OKURLARA ORHANERİNÇ Çeteleri Kim Attetti? Turkıye Buyuk Mıllet Meclısı cuma gunu yenı ya- sama yılına başlayacak Gundemdekı onemlı konulann başında Çanka- ya'dan donen Af Yasası ıle deprem vergılerı tasa- nsı yer alıyor Deprem vergılen, Başbakan'ın ABD gezjsınde sağ- lanacak kaynaklara bağlı olarak ertelenebılır ama, Af Yasası ıçın aynı beklentı soz konusu edılemez Zaten af konusundakı tartışmalar da medya ara- cılığı ıle kesılmeden suruyor Bayan Ecevit DSP Genel Başkan Yardımcısı kımlığı ıle yaptığı son açıklamada affın kendı one- nsı dışında genışledığını soytedı Acaba oyle mı? "Insan hafızası unutkanlık ıle sakatlanmıştır" der- ler Doğrudur Ama bılgısayar hafızası ıçın aynı değerlendırme geçersız kalıyor Bır duğmeye bastığınızda, ıçınde "af" kelımesı geçen tum bılgıler elınızde oluyor Bayan Ecevıt'ın soyledıklerı de Bayan Ecevıt, af ıstegını ılk kez 18 Temmuz 1998 gunü dıle getırmış " Kamuoyumuz, teror ey- lemlen, bölücü eylemler ve ınanç somurusü ko- nulannda çok duyahıdır Adı suçlar ıçın getınlecek af, bu konulan kapsamamalıdır Zaten anayasanın 14 maddesı de bu gıbı suçlardan hukumlu olan- lann affını onlemektedır Ancak adı suçlann yanı sıra 14 madde kapsa- mına gırmeyen duşunce suçlan da af kapsamına alınmalıdır " Bayan Ecevıt'ın 3 Ağustos 1998 gunu yaptığı ya- zılı açıklamada da şu bolum yer alıyor "Kamu vıcdanının affetmedığı kımselen bız de affetmeyız Onlar ıçın belkı ancak ınfaz sıstemın- de sınıhı ve dengelı bazı duzeltmelehe yetınılebı- lır" DSP, şımdı ozellıkle çete mensuplan ıçın ongo- rulen sınıriı affı yadsıyor ama, acaba gerçek oyle mı? önumuzde uç belge var Bınncısı, Bakanlar Kurulu'nca TBMM'ye sunu- lan tasan Ikıncısı, Adalet Komısyonu'nun kabul ettığı me- tın Uçuncusu de 28 Ağustos 1999 gunu 4453 sayı ıle kabul edılıp Koşk'ten donen "bazı suç ve ceza- lann affına ılışkın kanun" Tasan ıle komısyon ve yasa metnı arasında dort farkvar llkı, af tarıhının 18 Nısan 1999'dan 23 Nısan 1999'agoturulmesı Dığen, kasten adam oldurmeyle ılgılı 448'ıncı maddenın yerının değıştırılmesı öburlerı de, deprem nedenıyle "taksırlı tehlıke- ye sebebıyet verenlen" kapsamına alan 388'ıncı madde, lcra rflasYasası ıle ÇekYasası'nın bazı mad- delen İ - L " J1{ - * Bu maddeler de eklenmr$;tloğrudan affırrkap- samı dışında bırakılmış Kamuoyunda buyuk tepkr yaratan ve çetelenn mensuplanna da ceza ındınmı ongoren ozelfik, Ba- kanlar Kurulu'ndan geldığı gıbı korunarak yasalaş- tınlmış Sayın Demirel bu durumu, yasayı gerı gonder- me yazısında şu cumlelerle vurguluyor " hen\esın kanun onunde eşıt olması gerektı- ğı gıbı, kanunlann genellık ılkesıne uygun olarak tedvın edılmesı hukukun temel ılkesıdır Bu bağ- lamda, kabul edılen 4453 sayılı kanunda Turk Ce- za Kanunu 'nun 313 maddesı af kapsamı dışında tutulmakla beraber, ceza ındınmı uygulanacak suçlar ıçıne alınmıştır Bunun sonucunda, cunjm ışlemek ıçın orgut oluşturanlar bır bakıma aynca- lıklı konuma getınlmış olmaktadır" Sayın Demırel'ın yazısında "Kanunlann anaya- sa ve hukuka, adalet ve nesafet kurallanna ve ka- mu vicdanına uygunluğunu aramak cumhurbaş- kanının gorevıdır" demış olması da onemlı bır uya- n oluşturmaktadır Bır koahsyon hukumetınde ışbırlığını surdurebıl- mek ıçın uzlaşma onkoşuldur Ancak uzlaşmanın ne zamandan ben ve nıçın koşulsuz odun vermek olarak algılandığını sorgulamak dayurttaşlann hak- kıdır Sıyasetçılenmızın, bılgısayartann ventenı unutma- dığını duşunerek adım atmalarında sayısız yarar- lar vardır Şaır (*) ne guze) soylemış "Ustune alma, fakat dınle samur kürkçüyû sen Nasıl olsa kabahat sahıbını terk etmez " (*) Ukalalığımı bağışlayın Bu beytı, 1984 yılında basılan "Neyzen Tevfik-Hayatı ve Şıırlen" adlı kı- taptan aldım Neyzen Tevfik'ın uyaksız beytıne rastlamadığımdan, acaba "Ibnulemın Mahmut Kemal Inal'/n olmasın" dıye kuşkuya duştuğum ıçın 'şaır' dedım Gunahı boynuma. önumuzdekı pazartesıye kadar gonlunuzce bır hafta geçırmenız dıleğı ve saygılanmızla [email protected] Bizim Cazete Ulke sorunlanna ılışkın raporlanyla araştırmalanyla, koşe yazılanyla tarafsız haberlenyle sıvıl toplumlann gazetesı Dtızenlı okumak ıçın abone olun Tel 0 212 511 08 75 ın gunıugu DtYARBAKIR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 1998 637 Davacı Içışlen Bakanlığı vekılı Av Nılüfer Şentürk tara- fmdan davalılar Ramazan Ergm. Hacıre Ergın, Şefık Seyda- oğlu, Esma Se>daoğlu aleyhıne açılan rücuen tazmınat dava- sının yapılan ara karan gereğınce, Davalılar Ramazan Ergın, Hacıre Ergın, Şefık Se>daoğlu Esma Seydaoglu adına du- ruşma gününü havı teblıgat çıkartılmış çıkartılan teblıgatlar- da davahlann adreslennden aynldıklan yenı adreslennın kımselerce bılınmedıgınden teblıgat bıla teblığ ıade edılmış- tır Yapılan zabıta araştırmasında teblıgata varar adreslennın tespıt edılemedığı anlaşıldığından adı geçen davalılar Rama zan Ergın, Hacıre Ergın Şefık Seydaoglu, Esma Sevdaoğ- lu'nun 9 11 1999 gunu saat 09 45'te mahkememızdekı du- ruşmaya gelmelen, gelmedıklen takdırde ışbu ılandan ıtıba- ren 15 gun sonra adı geçen davalılara teblıg edıldığı kabul edılerek, duruşmaya devam olunarak karar v enleceğı teblıgat yenne geçerh olmak uzere ılan olunur Basın 44526 KALBİNtZ StZtN İÇtN ÇAUŞIYOR, YA SİZ?... TÜRKKALPVAKFI 19MayısCd No 8 Şışlı/İSTANBUL Tel (0 212) 212 07 07 (pbx) 10 Hat Faks (0 212) 212 68 35
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear