17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 EYLÜL 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(S cumhuriyet.com.tr 15 Devlet opera ve baleleri, senfoni orkestralan sezonu özel etkinliklerle erken açıyor Depremzedeler yararma...• Istanbul Devlet Opera ve Balesi, Ankara Devlet Opera ve Balesi, Izmir Devlet Senfoni Orkestrası, Izmir Devlet Opera ve Balesi başta olmak üzere çeşitli sanat kurumlan depremzedeler yararına düzenlenen özel etkinliklerle sezona erken başladı. KûhürServisi- Marmara Bölgesi'nde meydana gelen depremin ardından Tür- kıye ve yurtdışında başlayan yardım se- ferberliğine sanat kurumlan da katılıyor. îstanbul Devlet Opera ve Balesi, Anka- ra Devlet Balesi, tzmirDevlet Senfoni Or- kestrası, Izmir Opera ve Balesi başta ol- mak üzere Türkiye'nin dört yanından ekim ayt içinde düzenlenecek etkinlikle- ringelirleri. depremzedelere bırakılacak. Devlet Opera ve Balesi (DOB). 1999- 2000 sanat sezonuna depremzedeler ya- ranna vereceği temsillerle başlıyor. Her yıl perdelenni ekim ayında açan DOB, depremzedeler için sahneleyeceği yapıt- • larla sezona erken başladı. istanbul Devlet Opera ve Balesi'nde Reguiem'le açılış lstanbul Devlet Opera ve Balesi, 1999- 2000 sezonunun açılışını öne alarak, dep- remzedeler için ve yaranna hazırladıgı Mozart'ın 'Requiem'ıni sundu. Şef Ren- gün Gökmen ın yönettiği 'Reqıoem'in koro şefi Yıküz Kümıtkuydu. Konser- de Mozart Requiem'in yanı sıra, Albino- ni'nin 'Adagio'su dünyada ılk kez koral dûzenlemeyle, Faure'nin 'Pavane'ını Tür- kiye'de ilk kez koroyla seslendirildı. tDOB'un, depremzedeler anısına dü- zenlenen 1999- 2000 sezonu açılış kon- serirıi yöneten Devlet Sanatçısı şef Ren- gim Gökmen "tDOB'un bu yıl açıhş et- kinliğini depremde evlerini barklarını kaybeden insanlann yaranna ve yitirdi- ğimiz vurttaşlanmızm anısına adamasu çokgüzel vedüşünceli bir karardı" dedi Istanbul Devlet Opera ve Balesi. bu sezon üç yeni yapıtı Offenbach'ın 'Hoff- mann'ın MasaOan'. Mozart'ın 'Saraydan Kız Kaçırma' ve Meükov'un 'Ferhad ile Şirin' ve Mozart 'Requiem'i sunarken, operetlerden kesitlerden oluşan 'VTyana Esnâeri', 'BeniSeviyor' adlı müzıkali Bü- yük Salon'da; 'Carmina Burana". 'Tatü Charity'. 'CaveUeriana Rusticana', 'I şanttsmdakiöneminin bffincinde- tzmir'de 'Don Gtovanni' bu yıl da sahnetenecek. ki biryönetiminyapabileceği kat- İstanbul Devlet Opera ve Balesi. 1999-2000 sezonunu depremzedeler için hazırladıgı Mozart'ın 'Requiem'i ite açü. Şef Rengim Gökmen'in yönettiği •Requicm"in koro şefi Yıldız Künutku'ydu. Konserde Mozart Requiem'in yanı sıra, Al- binoni'nin 'Adagio'su dünyada ilk kez koral dûzenlemeyle. Faure'nin 'Pavane'ını Tiirkiye'de ilk kez koroyla seslendiril- di. Konserde İstanbul Dev let Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu ile sotist sanatçılar Efsun Öztoprak, Işın Güyer, Hü- t - seyin Likos, Suat Ankan. Nursel Öncii, L.vıın T.Çağlar, Efe KışJaJı ve Kenan Dagaşan yer aldı. Pagfiaccf. 'SatılnuşNisanlı-.SihirüFlüf. 'UyuyanGüzeT. 'Carmen'. 'KuğuGölü', 'Tosca'. 'MüzikaUerden Seçmeler'. 'Ka- nşık Duygular', 'Bir Tenor Aranryor'. 'Külkedisi' ve 'Fındıkkıran''ı da Konser Salonu'nda Istanbullu sanatseverlerle bir- likte olacak. Yenı yıl konserinden sonra tstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin 2000 yılı re- pertuvan açıklanacak. izmir Devlet Senfoni OrKestrası'yla 9. Senfonl Bu hafta Izmir Devlet Senfoni Orkest- rası, 25. Yıl Özel Konseri'nde şef Rengim Gökmen yönetıminde Beethoven'ın '9. Senfoni'sı ve koral 'Fantezi'sinı deprem- zedeler varanna seslendirecek. Bu kon- sere tdiİ Biret, Ferval Türkoğlu, Pekin Kırgız, Şebnem Algın. Avhan Baran so- list olarak katılacak. Gökmen ardından Izmir Devlet Opera ve Balesi yle'CarrainaBuranayı yine depremzedeler yaranna su- nacak. IZDSO'nun gûzel bir geliş- me içinde ve uluslararası alan- da çok büyük başanlar elde et- tiğini vurgulayan Genel Müzik Direktörü Rengim Gökmen, or- kestranın konserlerini üç degişik mekânda hazırlamak ve sunmak zorunluluğunda olduğunu anım- satarak. "Btz bu sorunu da, tz- mir Büyükşehir Beledrye Başka- nıSayın Ahmet Piriştina'nınçok içten ve değerti hamlesi sayesin- de aşmak üzereyiz. İsmet fnönü Külrür Sanat Merkezi, bir kon- ser saJonu olarak >enidcn düzen- lenip tZDSO'ya tahsis edühor. Bu gerçekten,yerel yönetimlerimiz- den beklediğimiz gibi, sanaü ku- caklayan,sanatıno toplumun ya- Ankara Devlet Opera ve Balesi, 'Dansuı Üç Rengi' balesini İstanbul'da sunacak. küann en büyüğûydü. Bu vesileyle de tZDSO'nunsanatsorumJusu olarak hem orkestram hem kendi adıma sayın Piriş- tina'yatesekkürlerimi sunmak Jstivorum" dedi! Evi olan bir orkestranm yaşantısı çok daha düzenli ve o şehrin küMr yaşant!- sında daha etkili olacağını vurgulayan Gökmen, bu nedenle çok güzel ve özel bir sezon programı hazırladıklannı belirt- ti. M Beetboven'ın9.Senfoni'siyiebaşlryo- ruz. Programda Mahler'in '5. Senfoni'si, Bruckner'in '7. Senfoni'si, Gustav Holst'dan 'Gezegenler', Haçatury an'dan 'Gayane* bale müziğt, Çaykovski'nin or- kestra için senfonikşüri 'Manfred' gibi re- pertuv ara çok v eni katılan eserler var. 29 Ekim programı ise Mehveş Emeç'in ses- lcndireceği Mozart konçertonun dışında Fent Tüzün. Cem tdiz, Turgay Erdener gibi Türk sanatçüann vapraanndan olu- şuyor. tsmet İnönü Külrür ve Sanat Mer- kezi'nin, konser saJonu olarak İzmirli sa- natseverlerle çok güzel buluşmalara sah- ne olacağına inanıyorum. İZDSO bem İzmirliler, hem de tüm Egelilertaranndan çoksevilen bir orkest- ra; izleviciyle çok sıcak ilişkiler içersinde. Yeni salon, bu iüşkinin pekişmesinde de çok yarariı olacak." İzmir Devlet Opera ve Balesi Izmir Devlet Opera ve Balesi (İZDOB) Müdürii Aytül Büyüksaraç. IZDOB'un 2000 yılına kadro sıkıntısı ile girdiğini be- lirterek, "Uzun zamandan beri emekhye aynlan va da vefat eden sanatçılann kad- rosunu kullaruyoruz" dedi. Büyüksaraç, 1999-2000 sezonunu. Buca'da gölet ala- nında 7 Ekim'de Carl OrfTun "Carmi- na Burana'" sahne kantatı ile açacaklan- nı ve gelirini depremzedelere bırakacak- lannı, aynca 2 Kasım'da Fransız Kültür Merkezi ile birlikte düzenlenecek ve sa- natçı Ttıncay Yümaz'ın sunacağı resita- lin gelirinin de depremzedelere gönderi- leceğinı kaydetti. IZDOB. 1999-2000 sezonunda 14 ese- ri sahneleyecek. Donizetti'nın "Aşklksi- ri" ve Gounod'un "Faust" adlı operala- n, Nevit Kodalu'mn müziği. Oytun lur- fanda'nın koreografisiyle "HûrremSul- tan", Vrvaldi'nin "Mevsünkr" ve Min- kus'un "La Bayadere" baleleri ile Stra- uss'un "Venedik'te Bir Gece* adlı ope- retinin yanı sıra Mendelssohn'un "Pa- ulus" oratoryosunu sahneleyecek. tZDOB, geçen yıl sahnelenen Beetho- ven'ın "FideUo" ve Mozart'ın "Don Gi- ovanni"operalan ile Lehar'ın "Tebes- sümlerDiyarı''opereti, Adam'ın "Gisel- le" ve Çaykovski'nin "Hayal Gibi" adlı baleleri, "DeğirmendekiHazme'' ve "tn- dgül" çocuk oyunlan da yinelenecek. cso Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestra- sı da (CSO), 2 Ekim'de AKM tören ala- nında vereceği sezonun açılış konserinin gelirini depremzedelere bırakacak. Ko- nuk şef Konstanrjn Krimetz'in yönetece- ğı. Balalayka grubu ve soprano Elena Scholnikova'nın solist olarak katılacağı konserde Brodin,Brahms,Bizet, Dvorak ve Çaykovski'nin eserleri seslendirile- cek. ADOB Ankara DevktOperave Balesi (ADOB), 28 Eylül'de 'Fındıkkıran' ve 30 Eylül'de 'Dansm Üç Rengi' adlı baleleri tstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde depremze- deler yaranna sergileyecek. ADOB yeni sezonda 11 yeni yapıt su- nacak. Gounod'un 'Faust'. Puccini'nin 'Manon Lescauf. Falla'nın 'Kısa Hayaf.', Beethoven'ın "9.Senfoni', Çaykovski'nin 'l'yuyan Güzel' adlı yapıtlannın yanı sı- ra, bu sezon üç bölürnden oluşan bir ba- le yapıü ve 'Giil Baba' adlı operet de re- pertuvara alındı. Modern Dans Toplulu- ğu (MDT). yeni sezonda 'Karma Inter- national' 'Ânadohı Formlan' ve '2000' adlı yapıtlan sahneleyecek. Yeni yılda özel bir konser verecek olan ADOB. geçen sezondan 'Aida'. 'Car- men', 'Şevü Berberi'. 'La Bayadere', DansınÜç Rengi', 'Fuıdıkkırtn'. 'Uçar- casma', 'Afrfe', 'MDT Karma' ve 'Çeş- mebaşı'nı dayeniden sanatseverlerle bu- luşturacak. Ankara Devlet Opera ve Balesi, 16-23 Ekim tarihlerinde 'Aida' operasını Dani- marka'nın Alburg, Arhus ve Kopenhag kentlerinde sunacak olan ADOB, Kopen- hag temsiunden elde edilecek geliri de dep- remzedelere aktaracak. Modern Dans Topluluğu, ekimde Hollanda'ya, klasik bale topluluğu da Almanya'ya turne ya- pacak. Mersin Devlet Opera ve Balesi, S Ekim'de depremzedeleryaranna bir kon- ser verecek. Yeni sezonda ise dokuz ye- ni yapıt sunacak. Antalya'da yas konserl Antalya Devlet Opera ve Balesi, sezo- nu depremzedeler yaranna 'Yas Konse- ri' ile açacak. Sezon boyunca E. Kahnan'rn ünlü ope- reti 'ÇardaşPrenscsr ve Verdi'nin 'LaTra- viata' operası, Dumanescu'nun 'Damda- ki Kemana' ve 'Seni Seviyonım' müzi- kallen, 'Üç Bale', 'tüşkiler' ve 'Bir Yaz Gecesi RüyasT baleleri, Antalyalı sanat- severlere sunulacak. Fotoğrafın ustaları, haberfotoğrafçılığının nereye gittiği konusunda görüşlerini anlattı 'Mesajıyansitnuşsan, o iyibirfotıKültür Servisi - Dünyanın en ünlü haber fotoğrafçıîanndan Henri Cartier Bresson'un 'Av- rupahlar* sergisi, çeşitli etkinlik- lerle birlikte Darphane-i Ami- re'de sürüyor. Sergi kapsamında gerçekleşen 'Haber Fotografçı- üğı' konulu panel çok büyük il- gi gördü. R.Paul McMiİlen'ın yönetıminde yapılan panele. ha- ber fotoğrafçılanmız AraGüler, Coşkun Aral \ e Ergun Çağatay konuşmacı olarak katıldılar. "Haber fotoğrafçılan kendi- lerini nasıltanımhyoriar? Haber fotoğrafçılığı nereyegjdiyor" so- rulannd yanıtlann arandığı panel- de sözü ılk olarak Ara Güler al- dı. 'Fotofn'jhabüi' ile 'photo-re- porter' tanımJan arasında fark ol- duğunu belirten Güler, fotomu- habirlerinin daha çoV gimceli ta- kip ettiklerini, photo-reporter adı verilen kişilerin ise belirledik- leri bir konu üzerinde aylarca, yıllarca çalıştıklannı ve ortaya belgesel dokümanlar çıkardık- lannı söyledı. 1960'h yıllardan sonra, üzerinde çok uzun süre çalışılan foto-röportajlann ya- vaş yavaş yok olmaya başladığı- nı belirten Güler. bunun en bü- yük nedeninin televizyon oldu- ğunu vurguladı: "Esldden dün- vayı herkes bilmezdi, şündi bi- raz parası olan dünyamn öbür ucuna gidebiliyor. Kimse fotoğ- • Foto-röportajlann yavaş yavaş yok olmaya başladığını belirten Ara Güler'e göre bunun en büyük nedeni televizyon. Coşkun Aral ise ülkemizde önemsenmeyen haber fotoğrafçılığının ölmediğini savundu. rafçının kelle koltukta aylarca uğraşarak yaptığı foto- röporta- ja bakma gereksinimi duymu- yor. Televizyondan belgeselleri izlemek herkesin daha kolayına gidiyor. Ama televizyonıuı da bir dezavantajı var: İnsanı uyutu- jor." 'Başka meslek seçsinler' İyi bir fotografin nasıl olması gerektiğine de değınen usta fo- toğrafçı, "Kompozisyonla iş bit- rnez. onun içine kendi görüşünü, ruhunu katacaksın. Eger mesa- jınıfotoğrafayansıtmışsan,ome- saj da fotoğrafa bakanlara ula- şabilmişse o iyi bir fotoğraf de- mektir" dedi. Ara Güler, Henri Cartier-Bresson "la çok yakın ar- kadaş olduklannı ve sanatçının "Hııher [•oiuğraf'çılığı" K. Paul McMillcn Ara Güler ın Aral '9-4 Paul McMillenın yönettiği panele Ara Güler, Coşkun Aral ve Ergun Çağatay katıldılar. Istanbul'daki sergisinin çok önemli bir sanat olayı olduğunu söyledi. Sözlerine, "Bence haber fo- toğrafçıhğı öunedi" dıyerek baş- lavan Coşkun Aral. bunun en önemli kanıtı olarak smırlı sayı- da da olsa yayımlanan fotoğraf dergilerini gösterdi. Uzun yıllar SIPA ajansına bağlı olarak çalış- tıktan sonra televizyona geçtiği- ni söyleyen Aral. fotoğraf maki- nesini elinden hiç düşürmeye- rek iki işi birden yüriitmeye ça- lıştığını belirtti. Âral, "Meslek- taşlarımız arasında benim gibi TV'ye geçenlerin yanı sıra por- no yıldızı olanlar da var. SIPA'da birİikte çaustığımız Jan Movan adlı çok iyi bir fotoğrafçı şu an- da bir TV kanahnda seks şovuya- prjor. Bu içler acısı bir durum, ama haber fotoğrafçılığımn öl- düğünü degöstermez*' dedi. Dün- yadakı fotoğraf dergılerinin de işi paparazzi fotoğrafçılığına dök- tüğünü anlatan Aral, Türkiye'de dunımun çok daha vahim oldu- ğunu söyledi: "Ülkemizde bu- gün basın fotoğrafçıhğına veri- len önem azm da altında. Gaze- telerimiz j ıllardır farklı alanla- ra yatırun yapmaktan haber fo- toğrafçılığına öncülük etmeye olanak bulamadılar. Gazetelerde fotoğraf editörlüğü diye bir birim bile yok. Yalnızca bir fotoğraf dergisi yayımlanıyor: Geniş Açı. tran'da bOe üç taneayhk dergi >a- yunlanıyor. Bizim gibi birkaç fo- toğrafçımn ayakta durabilmesi- nin nedeni dünyada çabşmış ol- mamızdır. Haber fotoğrafçıhğı- na bu kadar az önem veren bir toplumda bu mesleğe girmek is- teyenlere tavsiyem, kendilerine başka meslekler seçmeleridir." İnternet'ten ulaşdıyor Konuşmasını haber fotoğraf- çılanrun çektikleri ekonomik sı- kıntılann üzerinde yoğunlaştı- ran Ergun Çağatay ise dünyada- ki büyük fotoğraf ajanslannm tekelleşme sürecine gırdiğine dikkat çekti. Bilgisayar devi B01 Gates'in SIGMA ajansını satın aldığını, GAMA'nın büyük eko- nomik bunalım içinde olduğunu, Getty grubunun da dünyadaki bütün ajanslan tek tek kendi ça- tısı altında toplamaya başladığı- nı belirten Çağatay, bu ajanslar- da toplanan füm fotoğraflarm In- ternet aracılığıyla herkese ulaş- masınm yarattığı tehlikeye de işaret etti. "Oğlunuz Rusya'yla ilgili bir ödev yapıyorsa diledigi kadar Rusya fotoğrannı İnter- net'te bulabilecek ve babasmın kredi kartrvla tanesini 20 dolar- dan sadn alabilecek. Haber fotog- rafi^mm ghn^iyolbu.Stder Do- gu Tımor'a v irmV-otuz dolara fo- toğraf satmak için gider misiniz, sormak istryorum." Henri Cartier-Bresson'la aynı kalitede iş yapan pek çok fotoğ- rafçuıın parasızlıktan dolayı çok büyük sıkıntılar yaşadığını behr- ten Çağatay, Bresson'un zengin- liği sayesinde kendi kurallany- la oynayabildiğini anlattı: "Car- tier-Bresson cebinde kalan son parayı düşünsevdi o kuraOan ko- yabik'r miydi acaba? Bunu ya- pan tek deli William Eugene Smith'tL Akıl hastalıklan da da- hil olmak üzere türlü felaketler yaşadı, ama kendini işine öylesi- neverdiki,hiçbirşeyyüdırama- dı onu." Cartier Bresson'un çı- kardığı ilk fotoğraf albümünü de gördüğünü söyleyen Çağatay, al- bümde Bresson'un koyduğu ku- rallann hepsini yerle bir eden çalışmalann yer aldığını ve ün- lü sanatçının bu albümü kımın elinde görse satın alıp hemen yaktığmı açıkladı. BUAŞAMADA I ŞUKRAN KURDAKUL Anımsatmalap Falih Rrfkı Atay'ın 1933'te dilimizin özleşmesi konusundaki soruları yanrtlarken şöyle bir sapta- ması vardır: "Bizde konuşma diline doğru sadeleşme cere- yanı çoktan başlamıştı. Fakatsanatın mukaveme- ti bu cereyanın mukavemetini geciktinrtiştir. Bu- gün sanatın mukavemeti yerine, sanatın yardımı geçti." (Varlık, sayı 13/1933) Falih Rıfkı'nın "sanabn yardımı" sözüyle anlat- mak istediği, edebiyat adamının Türkçenin gizil- gücüne, beğenisine inanması olayıdır. Genç Yakup Kadri, 1912'de şöyle haykınyor- du: "LJsantmızın tebeddülü için Iazım değil mi ki biz değişelim. Seneterin, asıriann bizde hâsıl ettiği ta- hassüs tarzı ve tefekkür değişsin. Biz Osmanlıyız ve bu Osmanlı lisanıdır." (Rübap, 19 Nisan 1912) 1930'lann edebiyat adamı bu sözlerin karşıtını algılayarak boğazındaki bayat balık kılçığı gibi söz- cüklerden kurtulmasını bilmiştir. "Biz Türküz ve bu Türk dilidir." Yinelemekte fayda görüyorum: Halid Ziya ki, yaşamında iki kez Mai ve Siyah'ın dilini anndırmaya çalışmıştı. Çankaya'nın buyru- ğuna mı uydu, dilimizin özleşmesi savaşımında okuyacağımız önerileri getirirken... Edebiyat-ı Cedide hareketinden onca yıl sonra evrimsel birikimin ayirdına mı vardı... "llkhamlede terkipleri, mürekkebâtı zarfıye, ha- liye ve cevriyeyi atabiliriz. Bunlann hepsinin Türk- çelerizaten vardır. Bu hizmet muallimlerin, muhar- riherin elindedir. Kelimelere gelînce bunlann mut- laka Iazım olanlannı alıkoyup müştaklan istimaldetı düşürülmelidir. Kalanlar da yavaş yavaş Türkkay- nağından bulunacak olanlaria değiştiriltr. Tün\çe- nin kendi lehçesi buna yetecek kadar zengindir." (Çığır, I. Cilt, sayfa 167,1933). 30'lu yıllarda dilin özleşmesi konusundaki görüş- leriyle geleceğe küçük düşmeyenlerden biri de Ahmet Muhip'tir. Yücel dergisinde diyordu ki şa- irimiz: "Bu geniş mikyastaki temizleme ve yenileme isi Türk dilinin zenginleşmesine esas teşkil edecek- tir. Şimdi dilimize bazı yadırgı kelimeler girse bile oniarkendi kendilerine ortadan çekilecek ve dil ken- di kendine gelişecektir. Bugünkü edebiyatçıya iş düşmüştür. Diligüzellestirmek, diliyapmakdemek. Ve dili yapmak da ulusun edebiyat ve sanat tari- hinde klasik olmak demektir. Bu suretle Türkya- zıcılannın eline bir fırsat verilmiştir. Ve gerçekten yeni dilde çok güzel edebi ömekier vermek müm- kün oluyor. Pek gûzel şiir yazılabilir ve şiirbugü- ne kadar olagelen mahdut kelimelerden de bu suretle kurtularak yeni bir şekilde gelişmeye baş- layacaktır. Konuşma tarzı, kelimeler bir zihniyetin ifadesidir. Yeni dil, yeni zihniyetin de malzemesi- Yazı dilindeki ikili üçlü Arapça ve Farsça tamla- ma merakı şöyle dursun, şeriatçı kafalar bile Türk Dil Kurumu'nun önerdigi sözcükieri kullanıyor biH gün. ., - „ , , ; Ama bugünün sorunu, kültür emperyalizmi. Tanıma gerek yok. Batı'dan gelsin, Doğu'dan gel- sin ulusal olana karşıtlığın felsefesi. 1980'den sonra Türkçemizi de neredeyse yasa- ya aykın gören işbiriikçinin dümen suyuna girdiği Yeni Dünya Düzeni'nin yarattığı kirlenme. Yazı dilinde kirienme, televizyon kanallannda, radyolarda, gazete manşetlerinde kirlenme. Radyolarda dinleyicilerine Amerikanca veda ede- bilme züppeliğinden çekinmeyen sunuculann var- iığı... ••• »" Şimdi sorabiliriz: -. Yüzyıllar boyunca Osmanlının yarattığı yapay dilin tutsaklığına direnen halkımız Türkçemizin on- ca geliştıği, çağdaş yapıtlara yansıdığı aşamada emperyalizmin kültürüne boyun mu eğecek? ,»; Ümit Mrüıat Karakelle Fransa'da ödtü aldı f • ANKARA (AA)-Opera sanatçısı Omit Mithat Karakelle, yurtdışında önemli bir başanya imza attı. Sanatçı, Fransa'da düzenlenen 'Concours Lyrique International De Gascogne'.adlı uluslararası yanşmada opera kategorisinde birinci oldu. Helia T'Hezan Müzik Derneği ve Riume Belediyesi tarafindan düzenlenen '*s yanşmada Ankara Devlet Opera ve Balesi ••"•'- (ADOB) sanatçılanndan bas Karakelle 45 sanatçının katıldığı yanşmada Türkiye'yi temsil etti. Geçen sezonda ADOB'un sahnelediği Seville ~<â Berberi' operasında canlandırdığı Don Bartolo karakteriyle büyük ilgi toplayan sanatçı, yanşmayı. ı izleyen sanat eleştirmenlerinden de tam not aldı. . • • Fransız La Depeche gazetesinde yer alan bir ' ' yorumda "Birincilik tartışmasız onun hakkı. Karakelle, çok kaliteli bas sese sahip. Fransızca bilmemesine rağmen eserleri mükemmel bir diksiyonla yorumladı" sözlerine yer verildi. Genesis'in hit parçası İnternefte I Kültür Servisi - Ünlü Ingiliz pop grubu Genesis'in hayranlan, grubun hitlerini topladığı yeni albümünden bir parçayı tnternet yoluyla kaydedebilecekler. 1970'lerde Peter Gabriel ve Phil Collins'n seslendirdiği 'The Carpet Crawlers' adlı şarkınm 1999 versiyonu, yeni albüm piyasaya çıkmadan müzikseverlerle buluşacak. tnternet kullanıcılan 24 Ekim'den itibaren bir ay süreyle www.genesis-web.co. uk. adresinden parçaya ulaşabilecekler. Ayşen Aydemir vefat ettf •KüMr Servisi - Tabutta Rövaşata fılminin başrol oyunculanndan oyuncu Ayşen Aydemir cumartesi günü tedavi gördüğü Vatan Hastanesi'nde bagırsak kanserine yenik düştü. 35 yaşındaki oyuncunun cenazesi dün Ataköy Camii'nde kılınan ikindı namazından sonra toprağa verildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear