Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 1999 PAZAR
8 HABERLERIN DEVAMI
Istanbul Y 26 b ı op A 23
Edirne Y 23 Samsun Y 25
Kocaeli PB 26 Trabzon Y 25
Çanakkale Y 28 Gıresun
izmir A 3Î~ Ankara
Y 25
A 25
Manisa A 32 Eskişehir A 25
Aydın A 34 Konya A 27
Denizli A' 30 Sıvas A 25
Zonguldak A 23 Antalya PB 31 Kars
Adana
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkârı
Van
PB
PB
A
A
A
A
A
A
33
31
35
34
31
33
30
27
PB 25
Marmara'nın batısı
ıleOrtaveDoğuKa-
radeniz kıyılan par- Oslo
çalı çok bulutlu, sa- Helsınkı
ğanak ve gökgürül-
tulü sağanak yağış-
lı, Akdenız parçalı
bulutlu, diğer yerier
az bulutlu geçecek.
Hava sıcaklığında
önemli bir değişıklık Bonn
olmayacak. Münih
DIS MERKEZLER
PB 19 Berlin A 28
PB 23 Budapeşte PB 27
A 32Stockholm A 25 Madrid
Londra A 26 Viyana A 24
Amsterdam A 26 Belgrad Y 24
Brüksel A 27 Sofya Y 21
Paris A 32 Roma PB 25
A 27 Atina Y 27
PB 26 Zürih PB 26 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tîflis
Kahire
PB
A
PB
A
Y
A
Y
PB
20
36
12
33
27
32
26
33
PB 35
Taşkent
Tahran
0Açlk Parçalı bulutlu : SlSll Bulutlu ^ Çok bulutlu Yağmurtu
VAAAAJ
Kart Sulukar , Gök gürûltüiü
G U N C E L c i NEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
sı yazar çizer, siyasetçı, ilim adamı ite el ele, kol
kola Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un etrafında
birteşmesidir.
Pek çoğu Sami Selçuk'u yabancı kaynaklara
dayandırdığı görüşlerinden dolayı neredeyse "de-
mokrasi peygambeh" ılan edecekler.
Bir yazıda "Yargıtay Başkanı Selçuk'un oturdu-
ğu koltuğun ağırlığından yararlanarak malum ko-
nuşmayı" yaptığına değınmiştim.
Vay efendim; sen misin böyle yazan. Bu vesile
ile günlerdir köktendinci gazetelerde süregelen
karalamalara bir yenisı eklendi.
Bre din örtüsü alttnda siyaset yapan sahte de-
mokratlar; insaf!
Sami Selçuk, Adli Yıl konuşmasındaki öğeleri,
yıllardır dergilerde. açık oturumlarda yinelemedi
mi? Kendi söylüyor, yazdı çizdi.
O zamanki konumu "karınca kaderince" bir hu-
kuk adamı. Yekta Güngör Özden'den yardım ri-
ca etmiş, ama Anayasa Mahkemesı'ne üyelik baş-
vuaısu kabul edilmemiş.
Bugünlerde pek sıcak bakmadığı Yekta Güngör
Özden'den Yargıtay üyeliği ıçin "tavassut rica ey-
lemiş".
9 yıl Yargıtay'da bir dairenin başında. Kim çağı-
nrsa, konusu ve meşrebi ne olursa olsun. Ister la-
ik, istertarikatçı, ister Atatürkçü. Koşa koşa o top-
lantılara katılmış.
Söylemiş, yazmış. Ne çare; bu süreçte hukuk
âlemi dışında adını duyan hemen hemen yok. Bel-
ki üç-beş kişi.
Sami Selçuk'un ya değeri anlaşılmamış ya da bu
türden fikirleri sağda solda satan benzeri pek çok
kişı var diye fazla dikkate alınmamış.
Özetleyehm. Ne olmuş? Yıllarca yazmış çizmiş.
Ne manşetlerde ne de özel TV'lerde... Yok, yok,
yok!
Ne zaman var: Üç-beş ay önce kulisinde seçi-
lecek kişilerle ilgilı çeşitli eğilimlerin dolaştığı Yar-
gıtay'daki seçimden sonra başkanhk koltuğuna
oturunca...
Evet, Yargıtay Başkanlığı koltuğuna oturunca,
yıllardır söyleye geldiğı, meşrebıne bakmadan ma-
kaleler yayımladığı dergilerde, gazetelerde neler
buyurmûşsa 6 Eylül'de piyasaya salıverdi.
Bu saptamalara bakarak; Sami Selçuk'un "Yar-
gıtay Başkanlığı koltuğunun ağıriığını kullanarak"
hem belki de hasretini çektiği üne kavuştuğu, hem
de koleksiyonlarda tozlanan görüşlerini gün ışığı-
na çıkarma fırsatını yakaladığı yadsınabilinir mi?
Her şeyi sömürecekler
Şu sıralar şeriat avaz avaz bağırıyor: "Daha çok
demokrasi"...
Oysa. rejımi demokrasınin şanına layık öze ve
biçime dönüştürmeyi istemeyen tek bir kişi var
mı?
"Demokratikleşme sürecinde" olumlu adımlar
atmak için yıllardır savaşım veriliyor.
1991'de Demirel'ın başkanlığında kurulan ko-
alisyon hükümetının bellı başlı sloganı "demokra-
tikleşmeyi gerçekleştırmekti".
Sorsanız Demirel'le inönü'ye, demokratikleş-
me yolunda attıkları adımları saya saya bitirmez-
ler.
Ne ki, bir milimetrelik yol almadılar. Eski tas es-
ki hamam. Tek övündükleri, CMUK Yasası. Ötesi
fasa fiso.
Türkiye'nin ülke koşullanna ve Batılı standartla-
ra uygun biçimde demokratik rejimi yenilemesi el-
bette ortak istek.
Fakat tek bir koşulla; çok demokrat görünece-
ğiz diye dinsel güdüleri fora edip serbest bırakma-
mak, laik Cumhuriyeti hacamat etmemek, haca-
mat baJtasına dönüşen Sami Selçuk önerileriyle
* yola çıkmamak koşuluyla.
Selçuk sayesınde demokrat rejimi yenileştirme
istekleri, birden yörünge değiştirdi. Tartışmalar,
"makul" öneriler yozlaşma aşamasında.
TÜSİAD geçen yıldan beri -kendine özgü- ince-
lemelerle demokratik rejimde yaptlması zorunlu
"yenilikleh" sıralıyor.
Bu yıl da; örneğın düşüncenin suç olmaktan çı-
karılması, dokunulmazlıkların sınırlandırılması,
Toplantı ve Gösterı Yasası'nın yeniden ele alınma-
sı gibi çoğunluğun zaten katıldığı öneriler açıkla-
dı.
Buyurunuz; şimdi köktendinci Yeni Şafak'ın
manşetinı okuyunuz: "Seiçuk'tan sonra 2. 'artçı
şok' TÜSlAD'dan geldi: Hemen demokrasi".
Bu kafalarla demokrâsiyi nasıl onaracağız?
Durmuş balığı götürdü!
U Baştarafı 1. Sayfada
Şubesi'nce ödenmesinin is-
tendiği. bu mümkün olma-
yınca da hastane çalışanlan-
nın aralannda para toplaya-
rak balıklann parasını öde-
diği ortaya çıktı. Sağlık Ba-
kanı Osman Durmuş'un
Marmara Bölgesi 'nde yaşa-
nan deprem sonrası, bölge-
ye yardım için gelen yaban-
cı ülke ekiplerine karşı olan
ta\n ve özellikle Yunanlılar
için "Yarahlarunıza, Yunan
kanı istemem" şeklindekı
yaklaşımları gündemdekı
yerini korurken, Bakan'm
Çeşme'de kendisine verilen
armağanlar arasındaki Yu-
nan rakısı Uzi"yi memnuni-
yetle kabul ettiği ortaya çık-
tı.
Çeşme'de bahkçılık ya-
pan Gürcan Döner. Dur-
muş'un geçen temmuz ayın-
da ilçelerine geldiğini ve bu
sırada Çeşme Alper Çizge-
nakat Devlet Hastanesi Baş-
hekimi Coşkun Cremek ile
Başhekim Yardımcısı Muh-
Ks Yeşilay'ın kendisinden.
bakana sunulmak üzere 3
kuru balık ile 3 Yunan rakı-
sı hazırlamasımn istendiği-
ni belirterek, "İstenen şek-
liyle hazırladım, paramı ala-
bilmek için 2 ay hastaneye
gidip geidim. Sürekli beni
oyaladılar. Sonunda olayı ka-
muoyuna açıkJamamın ar-
dından paramı ödedüer"
dedi. Çeşme Alper Çizge-
nakat Hastanesi Başhekimi
Coşkun Üremek, böyle bir
olaym olup olmadığından
bilgisi olmadığını söyleye-
rek "Konuyla Dgtti en ufak
bir bilgim yok. Ben de yeni
öğrendim. Olayla ilgiB adı
geçenfcre soracağız" dedi.
Başhekim Yardımcısı
Muhlis Yeşilay, tüm misa-
firlerini olduğu gibi Dur-
muş'u daen iyi şekilde ağır-
lamak istediklerini, ancak
armağan ettikleri balıklann
fiyatının bu kadar yüksek
olabileceğini tahmin etme-
diklerini belirterek "Parayı
ödemekte gecikmiş olabili-
riz. Ancak sonuçta borcu-
muzu ödedik" dedi.
4
Türldye hakh'• Baştarafı 1. Sayfada
nu Köln'de yapamadık. Alman-
ya'nın bir önerisi vardı ama ön gö-
rûşmeler yapılmamıştı bu konuda.
Gündemde yoktu böyle bir konu ve
biz bunu olgunlaşmamış olarak de-
ğerlendirdik. Hiç kımse Türkiye'ye
önkoşulsuz adaylık için yeşil ışık
yakamazdı bu toplantıda. Ve biz
böylesine önemli olan bir konunun
genişlemenin gündemde olacağı
Helsinki'de ele alınması gerektiği-
ni hissettik. Gazetelerde Isveç'le il-
gili olarak "zor" dendi ama biz "ya-
pıcıyız". Biz Türkiye'nin Helsin-
ki'de aday olarak tescil edilmesini
istiyoruz. Ecevit'in Schröder'e yaz-
dığı Kopenhag ölçütlerini gerçek-
leştirmeye yönelik niyetini, Fin dö-
nem başkanlığı sırasında yol harita-
sını tartışmayı kabul ettiği mektubu
büyük memnuniyetle not ettik. Biz
de Türkiye'nin başbakanı tarafın-
dan çizilen doğrultuda tartışmayı
ilerletmeye çalışıyoruz.
- Siz Türkrve'nin adaybğını tescil
etmeye hazır oldugunuzu söylüyor-
sunuz. Bunun için koşullar var mı?
Bazı koşullann olması çok do-
ğaldır. Şu anda flu bir dönemdeyiz.
Helsinki Zirvesi'ne kadar Türki-
ye'den olası beklentilerimiz ve Tür-
kiye'nin bize neler söyleyeceğini
zaman gösterecek. Ecevit'in baş-
kanlığmdaki yeni hükümet tarafın-
dan Türkiye'de son derece dinamik
ve umut veren bir reform aktivite-
leri başladı. Eminim ki Türkiye,
Helsinki Zirvesi'ne kadar bu de-
mokrasi yolunda daha da ilerleye-
cektir. Biz bunu görmeye başladığı-
mızda Helsinki'de "Türkiyebuyol-
da flertemeye başladı ve şimdi Tür-
kiyeileyol haritasını tartışabUirizve
gelecekteki tam üyetiğini görüşebi-
liriz" demek daha kolay olacaktır.
- Ama Türkiye koşullu bir aday-
lığın Lüksemburg'daki tutumdan
farkh olmadığını düşünüyor.
Sanınm bu konuda yanlış anla-
malar oluyor. Şunu anlamak gere-
kir. Biryanda Avrupah bakanlar, en
azından Isveç'inki Türkiye'den de-
mokrasi ve insan haklan konusun-
da geliş.me göstereceğine ilişkın
açık garantiler istiyor, diğer yanda
Türk hükümeti adaylık statüsü al-
madan bu konuda açık söz vermek
istemiyor.
- Ecevit'in mektubununyeterli ol-
madığmı mı düşünüyorsunuz?
Bizim ülkemizdeki kamuoyunun
da kendine göre bir görüşü var. Na-
sıl Türk kamuoyu dünyada neler
olup bittiğini yakından takip edi-
yorsa lsveç kamuoyu da Türkiye'de
yaşananlan yakından izliyor. Bazen
Türkiye'de bazı alanlarda gerçekten
çok önemli gelişmeler oluyor, ama
ardından öyle şeyler oluyor ki bu
tablo tamamen tersine dönüyor.
-Negibi?
Ömeğin af yasası. Benim gibi bir
yabancı diplomatın iç işlerini de-
ğerlendirmesi doğru olmaz, ama
demek istediğim bazenrahatsızedi-
ci olaylar oluyor ve buna karşı ola-
rak da hükümetin insan haklan ve
demokrasiyi geliştirme eğiliminde
olduğuna yönelik garanti istiyoruz.
-Türkiye, HelsinJd'ye kadar han-
gi konulara öncelik vermeli?
Bu bütün AB ülkelerinin kendi
aralannda tartıştığı birdurumdur ve
dönem başkanlığı bunu Türkiye ile
ele alacaktır. Şimdiye kadar söyle-
diklerimiz Türkiye'nin insan hakla-
n konusunda bir gelişme yapması
gereğiydi. Tabii ki Türkiye'nin ga-
ranti vermesi gereken konular hak-
kında örnekler veriyoruz. tsveç ga-
zetesi. lsveç Dışişlen Bakanı'nın
Güneydoğu'da seçilmiş Kürt lider-
leri ile diyalog kurulmasını istedi-
ğini yazdı. Bize göre bu diyalog
başladı, çünkü Türkiye Cumhuriye-
ti Cumhurbaşkanı HADEP yöneti-
cilerini Çankaya Köşkü'ne davet et-
tı. Şimdi bızım isteklerimizi ya
"GereekJeşmesi çok uzak" diye ya
da "Buna henü/ başladık ve AB'ye
bu yönde ilerlediğimiz garantisini
verebiBriz'' diye yorumlarsınız. As-
lında bu konularda önünüzde açık
bir tape-recorder varken konuşmak
çok zor.
- Peki Türkiye'deki insan haklan
dunımunu eskiye göre nasıl görfi-
yorsunnz?
Hükümetin kararlılığı açısından
işler daha iyi. Bu hükümet tüm dün-
yanın kaygı duyduğu bazı alanlar-
da geliştirme yapma konusunda da-
ha kararlı. Bir örnek verelim: Işken-
ce. Bu hükümet işkencenin uygu-
lanmasını sona erdirmek için çıkar-
dığı yasayla işkencecilere verilen
cezayı arttırdı. Tabii ki bunun uygu-
lanması önemli. Türkiye'de her za-
man bu sorun olmuştur. Yasayla ge-
tirilen kurallar ülkenin her yanında
aynen uygulanmayabiliyor. Dünya-
ya bu yasalann uygulanacağtna yö-
CHP'de 'örgüf tartışması
ANKARA (Cumhuriyet Bârosu) - CHP Merkez
Yönetim Kurulu'nun hafta içinde yaptığı
toplantıda, yeniden yapılanma çerçevesinde
"boş olan D başkanhİdarmın atamalannın
gerçekkştirilmesi" karan partı meclisinin (PM)
Baykakı kanadmda rahatsızhk yarattı. CHP PM
üyesi Mehmet Sevigen, üye kayıt yenilemesi ve
kongre süreci öncesinde örgütlerin görevden
alınması girişimJerinin iyi niyetle
açıklanamayacağını savunarak bu uygulamaya
izin verilmemesi gerektiğini kaydetti.
Sevigen dün aniden düzenlediği basın
toplantısmda CHP'nin yeni yönetiminin
Türkiye'nin temel sorunlan karşısında daha
aktif, belirleyici olması ve topiumsal muhalefete
önderlik etmesi gerektiğini belirtti. Sol olduğu
savıyla iktidar olan DSP'nin sosyal devlet
ilkesini hiçe saydığını belirten Sevigen, "DSPde
diğer partiler gibi bozuk düzenin bir parçası
haline gelmiştir. Bu durumda ülkeyi esenliğe
çıkaracak Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarük
sevn-esine getirecek olan si\asi hareket sadece
CHP'dir" dedi. Sevigen bu amaçla uzun süredir
hazırhklanna devam edilen üyelerin kayıt
yenilemelerinin devreye sokulduğuna işaret
ederken böyle bir noktada parti içi mücadeleyi
tahrik edecek, tasfiyelere yol açacak eylem ve
davranışlardan kaçmılması gerektiğini
vurguladı. Son günlerde ülke çapında örgütlerin
görevden alınacağı bu amaçla yörelere heyetler
gönderileceğinin yüksek sesle dile getirilmeye
başlandığını anlatan Sevigen şunlan söyledi:
"Üye kayıt yenilemesi ve kongreler öncesi
örgiitierin görevden alınması girişimlerini iyi
niyetie açıklamak mümkün değildir. Böyle bir
müdahalenin örgüüerdeki heyecanı coşkuyu ve
çalışma azmini kıracagı açıktir. Bunun
partimizde büyük çadaklara ve tarüşmalara yoi
açacağı bilinmektedir ki bu örgütier kongreierde
genel başkanı ve yeni yönetimi seçen ve kongre
öncesi genel merkezde birer hafta nöbet tutarak
şÜndDd yöneticflerin görevlerini yapan başanh
arkadaslanmızdır." Sevigen, her koşul ve zorluk
altmda partinin başansı için çalışan örgütleri
görevden almaya kalkmanın -muhalefet görevini
yapmaktan kaçmak. siyasal iktidarın bozuk
düzenin ezdiği halk yığınlannın yanında yer
atanak onlann mücadelcsini \ermekten kaçmak"
demek olduğunu sa^ undu. Sevigen.
u
Bu CHP'yi
gündem dışına c.tkarmak demektir. Böyle bir
uygulamaya izin verilmemelidir*' şeklinde
konuştu.
nelik garantiler verilebilir.
-Türk-Yunan ilişkiieri, AB ile iliş-
kilerin geüşmesi açısından olumlu
bir ortam sağUmryor mu? Bu or-
tam varken Türkiye'ye perspektif
vermek daha kolay olmaz mı?
Bu konuda haklısınız. Ortada
mükemmel bir ortam var. Türkiye
ve Yunanistan'ın ilişkilerinin geliş-
tiği bir dönemde Türkiye'nin aday-
lığının tescil edilmesi önemli bir at-
mosfer yaratır. Benim kişisel bek-
lentim ve umudum, Türkiye'nin
Helsinki'de aday olarak tescil edil-
mesidir. Türkiye'nin de bunun için
garanti vermesi gerekir.
- Bu garanti sözlü mü olabflir,yok-
sa yasa mı çıkarmak gerekir?
Ben peygamber değilim. Flu bir
durum var ortada. Siyasi dünyada
ne tür bir açıklama. belge ya da tu-
tumun nasıl bir sonuç ortaya çıka-
racağını kestirmek kolay değildir.
Bu tamamen koşullara bağlıdır.
Türkiye, adaylığının tescil edilme-
sinden önce garanti vermek istemi-
yor ama AB de bu adaylığın tescil
edilmesi için zirve öncesinde birta-
kım garantiler istiyor. Garanti, Türk
halkınm kendisinin yaranna olacak
şekilde bazı yasalann Helsinki ön-
cesinde çıkanlması yoluyla yapıla-
bilir ya da bir şekilde sözlü bir ga-
ranti verilirse de ben peygamber de-
ğilim.
- Kıbns konusuna gelirsek. Yu-
nan Büyükelçisi Kıbns'm AB konu-
su olduğunu, Türkiye ise bunun
AB'nin işi olmadığını söylüyor. Han-
gjsi doğru?
Her ikisi de doğru. Bu tamamert
nereden baktığınıza bağlı. Türk-
Yunan ilişkiieri zaten çok önemli.
Çünkü biz Türkiye'yi bir gün
AB'ye tam üye olarak almak istiyo-
ruz. VeAB içindebir iç sorun olma-
sını istemiyoruz. Tabii ki Türk-Yu-
nan ilişkiieri bizim için önemli, po-
zitif olarak, yapıcı olarak.
- Peki Kıbns'ın AB'ye tam üyeti-
ğimeseksi?
Bu tam 1 milyon dolarhk bir so-
ru! Aslında bu sorun adadaki iki
toplum ile birlikte adil bir şekilde
ele ahnmalıdır. Adada bir tür çö-
züm olacak ya da gelişme sağlana-
caksa bu, adadaki iki toplum ve
Türkiye ve Yunanistan, AB, ABD
ve Amerikan Kongresi'ndeki bazı
güçler, yani Kıbns'ın geleceğinde
çıkarlan olan dış aktörlerin de dev-
reye girdiği bir ortamda yapılacak.
Adanın silahsızlandınlmasıyla ge-
lebilecek bir çözüm, Kıbns'm po-
tansiyel çatışma tehlikesi olmaktan
çıkıp normal ve banş içinde yaşa-
mın sürdüğü bir ada olmasını sağ-
layabilir. 1974"te Kıbns'taydım ve
Ledra Palas'ın terasından Makari-
os'a karşı yapılan darbeyi de gör-
düm. Türk birlikleri müdahale etti-
ğinde de oradaydım. Eğer Türk bir-
likleri adaya zamanmda gelmesey-
di neler olabileceğini de biliyor-
dum.
Ihaleler MHP ve ANAP'aI Baştarafı 1. Sayfada
TBMM Deprern Araştır-
ma Komisyonu Üyesi ve
DSP Yalova Milletvekili Ha-
san Suna, yapılan ihaleden
kendisinin daha sonra haber-
dar edildiğini, ihalenin yan-
lı olduğu gerekçesiyle iha-
leve itiraz ettiğıni belirterek
"fhalenin vapıldığı gün An-
kara'daydım. Derhal kriz
merkeani ve Ü Milh' Eğhim
Müdüıiüğü'nü telefonla
arayarak bu ihalenin şaibefi
olduğu ve geçersiz sayılması
gerektiğini ilettim" dedi. Su-
na daha sonra Milli Eğitim
Müdürlüğü'nde tüm başvu-
nılann değerlendirilerek,
kura çekilerek yapılan ihale-
lerde, aynı kişilerin torbadan
çıktığını söyledi. Milli Eği-
tim Müdürlüğü'nün gözeti-
minde yapılan ihalede öne
çıkan müteahhitlerin siyasi
partilerin yöneticileri oldu-
ğunu belirten Hasan Suna,
toplum vicdanının rahatla-
tılması için bu ihalenin yeni-
lendiğini, ağırhasarlı binala-
nn yapım ve onanm tadilat-
lannın, büyük şirketler oldu-
ğu gerekçesiyle ANAP ve
MHP'lilere verildiğini doğ-
ruladı. Cumhuriyet muhabi-
rinin sorulannı yanıtlayan
Hasan Suna, kimsenin ekine-
ğı ile oynamak istemediğini,
ancak böylesi bir felakette,
bazı siyasi kişiliklenn rant el-
de etmesini hazmedemediği-
ni belirterek "tlketapta davet
usulü yapılan ve ön keşif be-
defi 300 müyarolan ihale bd-
li başh S kişiye verilmiş. itiraz
üzerine 41 okulun onaranı
toplam 20 müteahhide veril-
dL ancak bu müteahhiüer
arasında40 milyarlık onanm
alan da. 5 milyarlık onanm
alanda var" dedi. 300 milyar
lira olarak ön keşifbedeli tes-
pit edilen okullann, Bayın-
dırlık ve Iskân Bakanhğı'nca
yeniden hasar tespit çalışma-
lan yapıldığı, daha önce ha-
fif, orta hasarlı gözüken
okullann bazılanna girileme-
yecek kadar hasarlı raporu
verildiği, böylelikle keşifbe- -
delinin birkaç kat artacağı
belirtildi. Yalova Milli Eği-
tim Müdür Yardımcısı Cahit
Aranören, Afet tşleri Genel
Müdürlüğü'nün yapoğı ha-
sar tespit çalışmalan sonu-
cundabazı okullara girileme-
yecek raporlan verildiğini
doğruladı. İhale öncesi, ken-
dilerine ve partilerine ihale
verilmediği takdirde, Bayın-
dırlık ve lskân Bakanhğı
kadrosunun değiştirileceği
yolunda, bazı bürokratlann
baskı altına alındığı öne sü-
rüldü. Adının açıklanmasuıı
istemeyen üst düzey bir gö-
revli. "Ulufedağınlır gibi iha-
le dağıtüdı. Siyasi gücü oJan-
lar büyük hasarlı binalarm
yapımını üstlcndi. Diğer par-
tilerden tepki çekmemekiçin
Adaıı\laıı sflahh telıdit
• Baştarafı 1. Sayfada
ierinesuahçekenkişjlerdenşikâyetcioi-
duklarmı söylüyorîar. Polis yetkiffleri,
Güven ve arkadaşmdan şikâyet dilek-
çeterinde yer alan Celal Adan ve Meh-
met Ağar'ın isimlerini çıkarmalanm
istiyor. Baskıy la ifadeleri degiştiriliyor."
Adnan Hocacılann grubundan bir
kişi ise arkadaşlannı otele Celal
Adan'ın çağırdığını belirterek şöyle
konuştu: "Adan, kendisi hakkmda çe-
şittiyertere bir faks çekikliğini ve bunun
biziinJe flgsi olduğunu da söylüyordu.
Biz de alakamı? olmadığını söyledik
kendisine. Sonuçta otetebizinıle konuş-
mak içinçagırdLArkadaşlanmız, özür
düemesini bekierken bizzat kendisi si-
lah çekmiş. Arkadaşlarumzın ruhsaüı
tabancalaruu, telefonlarmı hatta çak-
maklannı bOe almışlar. Şikâyete giden
arkadaşbnmız sabaha kadar emniyet-
te tutuünuş. İşin ilginç yanı saat
1930'da da aynıoteteMehmet Agarın
gelmesL Otelin güvenlik kameralann-
dan dabu olay tespit edilebilir.CHaydan
sonra da Adan'ın Ağar'ın arabasıyla
otekkn ay nklığı söyieniyor."
Otele ailesiyle gelen bir müşteri ise
lobide gerçekleşen olaya tamk oldu-
ğunu belirterek "Adan'ın da içinde bu-
funduğu gnıp geDçtere silah doğndttu.
Gençieri koüanndan turup sürükledi-
ler. O sırada Mehmet Ağar da otetde
bulunuyordu. Ancak olay sırasında ben
sadeceCelalAdan'ı grubun içinde gör-
düm. Grup daha sonra dağıhrken
gençler otelde kaldılar. Otel görevttleri
ise korktuklanndan olsa gerek olaya
gec müdahale etti" dedi.
Adnan Hocacılann bir araya geldi-
ği Bilim Araştınna Vakfi'ndan yapılan
yazılı açıklamada, bir zamanlar DYP
lideri Çiller'e yakınlığıyla bilinen Ce-
lal Adan'ın, şimdi omı devinneye ça-
lışanlarla işbirliği yaptigı ileri sürül-
dü.
bazı küçük ihaleler DSP'G ve
DYP'li müteahhitiere \«rildL
Afet İşleri Genel Müdürlü-
ğü'nün >apüğı tespit de gös-
termiştir ki, ilk etapta 300
milyar gözüken keşif bedeü
yalön bir zamanda 2 trilyona
ulasacakür" dedi.
Yalova'nın Çınarcık, Çift-
likköy, Altınova ilçelerinde
de MHP ve ANAP'h olarak
bilinen müteahhitiere bu iha-
lelerin verildiği öne sürülür-
ken ihale alan bazı müteah-
hitlerin de Yalova Cumhuri-
yet Başsavcılığı'nın 164mü-
teahhit hakkmda açtığı so-
ruşturma kapsamında oldu-
ğu, toplam 20 inşaat firması-
nın davet edildiği ihalede,
Akdeniz Inşaat'ın projeleri-
ne imza atan Yalova Vali-
si'nin oğlu mimar BurakÖz-
göl'ün de bulunduğubelirtil-
di.
TMMOB Yalova Temsil-
cüigi'nden yapılan açıkla-
mada, okullann ihalesine
başta MHP ve ANAP'h ol-
mak üzere DSP'li ve DYP'li
bazı müteahhitiere, salt Ya-
lovalı olduklan gerekçesiyle
ihale verildiği, ihalede adı
geçen bazı müteahhitlerin
yaphklan binalann enkaz ha-
line geldiği, bu binalann on-
larca kişiye mezar olduğu,
Akdemiı înşaat'ın yapılan-
na imza atan Yalova Valisi
Nihat Ozgöl'ün oğlu, Burak
Özgöl'ün de bu firmanın giz-
li ortağı olabileceği iddia
edildi.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
"Kolay" demiş beriki, "bunun neresizorki. Dev-
letin kâr eden kunıluşlannı satacağız; işler azala-
cak.. keyfimizebakacağız."
Gel zaman git zaman, devlet küçültülmüş mun-
tazaman.
"Devleti küçültüp cebe girecek kadar yapalım
da" demiş öteki, "bu eğitim işi çok önemli. Bizim
tarikat bu işte kıdemli. Şöyle eğitimi biraz renkli kı-
lalım, sadece camide değil okulda da namaz kı-
lalım. Hem böylece çocuklan zarahılardan koru-
ruz. Siz merak etmeyin, ters bir şey olmaz biz nö-
bette dururuz."
"Tabii yaa" demiş devlet baba, "bunu neden
zamanmda akıl edemedik. Şu eğitim sırtımızdan
kalksa rahat ederiz, demedik. Herkes seçsin ken-
dine kelepir beyin, ağacı yaşken değil filizken
eğin."
Tarikatlar hemen koyulmuşlar işe. Takmışlar can-
lannı dişe. Ardından çıkmışlardevletin katına, bak-
mamışlar karşılanndakinin srfatına. Demişler diye-
ceklerini:
"Biz ki eğitim işini yürütmekteyiz, devletimizin
hazinesinden biraz pay istemekteyiz."
"Ne demek" demiş devlet baba, "hazineyi siz-
den daha çok hak edeni mi bulacağız, sizin katkı-
nız olmasa saranp solacağız."
Gel zaman git zaman, eğitim karmakanşık olmuş
muntazaman!
Devlet küçülüp, hazine tarikatlara kul olurken,
bürokrasi de elden gitmiş millet uyurken.
Önce alttan başlamış çürüme, sonra başlamış
tepeye doğru yürüme. İki kaygıdaymış devletin te-
pesindekiler, biri koltuk ötekı de kiler. Ne yaparsa
yapsın alttakiler.
Bu ortamda bürokrasi de sahipsiz kalmış, tepe-
dekileri kafa kola alan, bürokraside kök salmış.
Böylece devletin içinde, ama devletin dışında ol-
madık gruplar belirmiş, onlar için devletten önce
kendi çıkarlan gelirmiş.
Gel zaman git zaman, bürokrasi de elden gitmiş
muntazaman!
Halka karşısın ha!
Devletin kendi eliyle büyüttükleri daha sonra
devlete ne mi yapmış?
İşte masalın ikinci bölümü... '
Devletin koltuğu altında büyüyenler günlerden
bir gün kendilerini çok güçlü hissetmeye başlamış-
lar. Şu sorunun yanıtını aramaya koyulmuşlar:
- Biz devletin koltuğu altında büyüyüp palazlan-
dık, bu güzel de... Şimdi neden artık koltuğa otur-
muyoruz? Yeter artjk koltuk altında durduğumuz,
turnayı gözünden gizlice vurduğumuz...
"Tamam" demiş biri, "tezzamanda yola koyul-
malıyız, memleketin her yerinden duyulmalıyız.
Devlet bize medya da versin tez elden; yorumda
zortanmayız, nutuk atmaya meraklıyız ezelden."
Gel zaman git zaman medya da kanşmış mun-
tazaman!
Bütün bunların ardından eğitimcisi, bürokratı,
medyacısı, tarikatı bir koro oluşturmuş. Devlete
karşı kim varsa buluşturmuş. Ardından başlamış-
lar hep bir ağızdan söylenmeye:
- Devlet tez elden degişmeli, iktidan bizimle pay-
laşmalı. Bunu kabul etmeyeni paylanz, önceyuh-
lar sonra kalaylarız...
Devlet babaşaşırmış bu işe. Düşünmüş, "Neya-
panm bu gidişe?" Demeye kalmadan üzerine yü-
rümüşler, gözlerini iktidar bürümüşler:
- Vayy sen bize karşısın ha... Biz halkız... Halkı-
na karşı oian devlet olur mu? Bu devlet hangi ya-
rasını kapatsa deva bulur mu?
Devlet baba şaşırmış:
- Sizi ben büyütüp besledim, bu ne demek? Bu-
nu mu üretti harcadığım bunca emek?
Masal bu, sonu gelmez. Gerçekolmadığı için yü-
rek delmez!
Gökten üç ayva düştü...
Biri devlete, biri millete, biri siyasete!
AÇIKLAMA
Sayın Erdoğan Sor-
gnç'tan Hüsnü Göksel'in
"9 Eylül 1922 Merropolit
Ağhyordu" başlıklı maka-
lesi ile ilgili aşağıdaki
açıklamayı aldık. Kendisi-
ne teşekkür ediyoruz.
"Sayın Hüsnü Göksel'in
makalesinde yazıldığı gibi,
ŞehitKurmay Albay Süley-
man Fethi Bey'in (1312-P.
10) naaşı denize atılmış ve
bulunamamış değildir.
48. Tümen Komutanı
olarak. Doğu Cephesi'nde
Atatürk ve İnönü ile yakın
silah arkadaşhğı yapan bu
milli kahraman, Askerlik
Dairesi Başkanı değil, bü-
tün askerlik daireteri ve şu-
belerinin bağlı olduğu Ko-
lordu Askeralma Heyeti
Başkanı*dır.
Zito Venizelos diye ba-
ğırmayıp, milli şeref, asker-
lik namus ve haysiyetini ko-
nıma uğruna defalarca
süngülenmiş, ağır yarah
olarak kaMınldığı hastane-
de 23 Mayıs 1919 tarihinde
şehiden vefat etmiştir.
Aynı gün, Namazgâh,
Emir Sultan Mezarhğı'na
defnedilen Süleyman Fethi
Bey'in kemikleri 66 yıl
sonra, 8 Ocak 1988'de tö-
renle Narbdere Şehitiiği'ne
nakledilmiştir.
Mezar taşında şehadeti
bir menkıbe olarak beUrti-
len bu büyük asker için
milli mücadele öncesi bü-
tün Anadolu ayağa kalkb-
gı halde, bugün İS Mayıs
törenlerinde adının bile
andmayışı, vefasızhktan
öte, düşündürücüdür.
Onun şahsında bütün 15
Mayıs 1919 şehitkrini rah-
met ve saygı ile ananz."
Venedik'te zafer
I Baştarafı 1. Sayfada
En ivi erkekoyuncu ödülü-
nü îngiliz aktör Jim Bro-
adbent (solda) kazandı.
Broadbent, yönetmenliği-
ni Mike Leigh'in yaptığı ve
ünlü opera sanatçısı VVT1U-
am GÛbert'in yaşamının
anlatıldığı "Topsy Turvy"
adh filmdeki rolüyie ödüle
layık görüldü.
Jüribüyüködülürü "Le
vent nous emportera"
(Rüzgâr bizi Götürecek)
adh fdmiyle Abbas Kiarostami ahrken Marcello Mast-
roianni ödülüne Nina Porü, jüri özel ödülüne de "17
yaş"' filmiyle Zhang Yuan değer görüldü.