Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
•^SAYFA CUMHURİYET 12 EYLUL 1999 PAZAR
12 PAZAR KONUKLARI
Ecevit 'in ABD ziyareti öncesinde Foreign Policy Association Başkanı Lateefve BMKalkınma Örgütü Danışmanı Kırdar ile konuşt
'Siviltoplumkuruluşlan etkisini arttıracak'
LEYLA TAVŞANOGLU
NATO'nun
yeni
kimliği
- NATO'nun yeni alan dışı kavramı ve
Türkiye 'nin bu bağlamdaki rolüyle Ugili ne
düşünüyorsunuz?
NOEL LATEEF - NATO bir süredir kendine
yeni bir kimlik arayışı içindeydi. Soğuk
Savaş bittiği ve artık Varşova Paktı da
kalmadiğına göre NATO'nun, baslangıçtaki
varlık nedeni de ortadan kalkmıştı. NATO
bence çok dikkatli bir ölüm sonrası dunım
değerlendirmesi yapmalı. Bunu daha
yapmadı. Örneğin Kosova'daki savastaki
rolüyle ilgili ciddı bir çözümleme
yapılmadı. Eğer bu çözümleme yapılabilirse
alan dışı harekâtlan daha iyi
değerlendirebiliriz.
NATO, Kosova'daki soykınmı durdurmak
için o insani harekâtı yapmakla uluslararası
sahnede memnunluk verici bir aktör
olmustur.
Bir kenarda durup Mfloşeviç'in yaptıklanna
seyirci kalmak olacak şey değildi.
Türkiye'nin, bölgenin güvenliğiyle ilgili,
BM'nin kurucu üyelerinden birisi olması ve
gelecekte AB'ye üye bir ülke olarak
oynayacağı çok önemli roller var. Ben
Türkiye'nın AB"ye tam üyeliği konusunda
umudumu yitirmedim.
Helsinki'de yapılacak AB zirvesinde olumlu
bazıadımlaratılacağını duyuyonız.
Türkiye'nin
yanılgısı
- türkiye'de toplumsalkaynaşmaden söz
ettiniz. Bu görüsünüzü açar mısınız?
Dr. ÜNER KIRDAR-Türkiye'de anayasaya
göre herkes kanun karşısında eşittir ve bu
eşitlik daha çok hukuki bir eşitliktir. Ancak
bunun fiili bir eşitlik olduğu konusunda
araştırmacılanmızın bazı sorulan var.
TESEV VaktVnın yaptığı biraraştırma
sonucunda bugün Anadolu topraklan
üzerinde 40 farklı etnik grubun yaşadığı
anlaşılıyor. Bu etnik gruplar içinde en
büyiiklerinden birisi Kürt kökenli yurttaşlar.
Bunlann yoğun olarak yasadıklan
Güneydoğu Anadolu, Türkiye'nin en yoksul
bölgesi.
Öte yandan Türk siyasileri ve merkeziyetçi
zihniyet sivil toplumun mayalaşması ve
güçlenmesıne uzun bir dönem engel oldu.
Oysa. çağdaş liberal demokrasi,
yurttaşlannın inanç ve kültürel tercihleri
konusunda örgütlenmelerini
destekiemektedir. BM çerçevesinde
düzenlenen ve hizmet etmekten gurur
duydugum HABITAT Konferansı,
Türkiye'ye yeni bir açılım getirmiştir.
Ondan sonra, ülkemizde sivil toplum
kuruluşlan bugün daha güçlenmişlerdir.
- Siz, bir konuşmamzda Türkiye ve
ABD'nin insan haklan hukukunun tam
parçaları olmamalan bakımından
birbirlerine benzediklerini söylemiştiniz—
Dr. ÜNER KIRDAR- Evet. BM üyesi 146
ülke bu hukukun parçalanyken Türkiye ve
ABD gibi iki saygın ülke değil. ABD,
sadece siyasi haklan onaylamış, ama
ekonomik haklan onaylamamış. Türkiye ise
her iki anlaşmayı da onaylamamış. Çok
daha ileri yıllarda Avrupa Insan Haklan
Anlaşmasf m onayladık. Bunu yaparken AB
üyesi olabileceğimizi sandık. Ama
olamadık.
Öte yandan öbür anlaşmalan
imzalamamamız ve onaylamamamızın
nedenini anlamak son derece zor. Eğer bu
anlaşmaları ülkedeki terör olaylan
nedeniyle imzalamıyorsak çok yanhş.
Türkiye dünyada layık olduğu yere
gelebilmek için bu anlaşmalan
imzalamalıdır.
Ikinci berızerlik içe dönüklük. Türkiye çok
büyük bir ülke olmasına karşm ne yazık ki
dış siyasetinde içe dönük. Bunu BM'de
geçirdiğim yıllarda gördüm. Türkiye
BM'nin 46 kurucu üyesinden birisi. BM'nin
kuruluşunun 53. yılı bu yıl. Türkiye bu 53
yıl içinde kendi başına hiçbir konuda bir
kanuntasansı vermedi. Türkiye artık
evrensel toplumun saygın bir üyesi haline
gelmelidir. Belki bunu yapmamamız
nedeniyle Türkiye 53 yıl içinde BM'nin
hiçbir organına yönetici seçilememiştir.
ABD'yle üçüncü benzerlik ise şu: ABD
toplumu bugün bir birleşik kaplar örneği
veriyor. Çeşitlı etnik gruplardan gelen
insanlara eşit imkânlar sağladığını
belirtiyor. Bizise 16., 17. yüzyıllarda bunun
en güzel örneklerini \ erdik. Biz insan
haklannı Avrupa'dan önce uygulamış bir
ülkeyiz. O güzelliklerden faydalanarak bu
kötü düzenimizi düzeltmenin zamanırun
geldiği kanısındayım.
Dünya, 21. yüzyıla dört ay kala değişimler için kollan sıvamış çahşıyor. Dünyanın güçlü devletleri her türlü an-
lamda kendilerini bu değişikliklere hazırlıyorlar. Artık iç sorunlarla uluslararası sorunlann ya da konulann iç içe
geçtiğinin bilinci içinde, ülkeler hem kendi bünyelerinde hem de uluslararası arenalarda atılımlar yapıyorlar. Sivil topluma daha çok önem veriyorlar, yö-
netimlere sivil toplumun katılımını hızlandırmaya ve arttırmaya çalışıyorlar. Artık ülkelerde insancıl yönetim ya da bireyin devlete egemen olması (hu-
man govemants) bilinci yerleşiyor. 21. yüzyıla girerken etnik gruplan banndıran ülkelerin bu gerçeği içlerine sindirememeleri durumunda çok ciddi ve
önemli sorunlarla karşı karşıya kalacaklan vurgulanıyor. Bu yazıda saydığımız bu noktalar uluslararası sivil gruplann toplantılannda ele alınıyor; konu-
lann altlan tek tek çiziliyor. Bu gerçeklerin ışığında ve Başbakan Bülent Ecevit'in bu ay sonu gerçekleşecek ABD ziyareti öncesinde ABD'nin önde ge-
len sivil toplum kuruluşlanndan, 7 bin üyeli Foreign Policy Association'ın (Dış Politika Birliği) Başkanı Noel Lateefve BM Kalkınma Örgütü Başdanış-
manı Dr. Üner Kır-
dar'la 21. yüzyılın
eşiğindeki dünya ve
Türkiye'yi konuş-
tuk. Lateef, kurulu-
şunun Başbakan
Ecevit onuruna bir
resepsiyon vermek
istediğini ve davet
mektubunun Başba-
kan 'a gönderildiğini
söyledi. Kırdar da,
"21. yüzyıl bireyin
devlete egemen ola-
cağı (human gover-
nants) ya da sivil
toplum kuruluşlan-
nın etkilerinin arta-
cağı 3. binyıl olacak-
tır" mesajını verdi.
PORTRE/NOEL LATEEF
Roma, 1956 doğumlu.
Öğrenimini Roma 'da St
Stephens School, Princeton
Üniversitesi ve Yale Üniversitesi
Hukuk Fakültesi'nde tamamladu
Hukuk öğrenimini bitirir bitirmez
dönemin ABD Danıştay Başkanı
James Browning'in bürosunda
çalıştu Çeşitli şirketlere, bu arada
Bowery Savings Bank'a hukuk
danışmanlığı yaptu Daha sonra
bu bankamn yönetim kurulu
başkanı oldu, 1995'te bankamn
satılmasıyla birlikte Foreign
Policy Association 'da (Dış
Politika Birliği) görev aldı; bu kuruluşun başkanlığına seçildi.
Pek çok sivil toplum kuruluşu üyesL Batı Afrika 'daki Sahel
bölgesinin ekonomik kalkınmasıyla ilgili bir kitap yazdu
PORTRE/Dr ÜNER KIRDAR
1933, İstanbul doğumlu. tÜ
Hukuk Fakültesi 'nde
yükseköğrenimini tamamladıktan
sonra lisans üstü çalışmasını
London School ofEconomics'de
yaptu Cambridge
Üniversitesi'nden doktorasını aldu
Ankara 'da Dışişleri Bakanlığı 'nda
görev yaptu Cenevre 'de BM Daimi
Temsilciliği nezdinde Daimi
Temsilci Yardımcısı görevinde
bulundu. Daha sonra BM ye geçti.
1976 'da Kanada 'da düzenlenen
HABITATIve 1996'da
İstanbul 'da düzenlenen HABITAT
IIİnsan YerleşimleriKonferansları'nın mimarlığınıyaptu BM
Kalkınma Dairesi Başdanışmanlığı görevini sürdürüyor.
Sürdürülebilir insan kalkınması konusunda 16 kitap yazdu
- Siz, ABD 'nin bütün büyük şehirlerinde
şubeleri olan Foreign Policy Association 'ın
(Dış Politika Birliği) başkanısınız, Bir grup
Amerikalı ve Türk düşünce insamnı, Başba-
kanımız Bülent Ecevit 'in ABD 'yi ziyareti ön-
cesi bir araya getirerek "Yeni Yüzyılda Tür-
kiye 'nin önünde Sorunlar ve Olanaklar" ko-
nulu toplantıyı düzenlediniz. Bufıkir nereden
aklımza geldi?
NOEL LATEEF - Haziran ayı başında sev-
gili dostum Dr. Üner Kırdar'la Yale Üniver-
sitesi'nin sosyal tesislerinde öğle yemeği yi-
yorduk. Kuruluşumuzun hazırladığı ve içinde
Türkiye'yle ilgili sekiz kadar yazının bulun-
duğu kitabı gözden geçiriyorduk. Sizin bölge-
nizde olaylann hızla geliştiği ve değiştiğinden
söz ediyorduk. Bunun üzerine Türkiye 'den üst
düzey bir grup insani davet edip neler olup bit-
tiğini konuşabileceğimiz fikri akhmıza geldi.
Grubun çerçevesini de geniş tutmak istiyor-
duk. Yani medyadan. eski hükümet göreviile-
ri, üniversite öğretim üyelerinı davet etmeyi
planladık. Amerikan tarafından da benzer bir
grup oluşturmayı düşündük.
- İşin başında planınız neydi?
- Türk-ABD ikili ilişkilerine odakJanmak
istiyorduk. Bu çok önemli bir ilişki. Türkiye
ve ABD hem NATO içinde müttefikler hem
de Türk ve ABD halklan arasında karşıhklı
çok önemli iyi niyet duygulan var. Bakın, biz
bunu ezbere düşünmüyoruz. Belli aralarla
Amerikan halkı içinde kamuoyu yoklamalan
yapıyor ve örneğin Türkiye ve Türklerle ilgi-
li düşünce ve duygulannı öğrenmeye çalışıyo-
ruz. Son yaptığımız kamuoyu yoklamasına
katılan deneklerin büyük çoğunluğu Türk-
ABD ilişkilerinin daha da sağlamlaştınhnası
gerektiğıni ve bunun çok önemli bir ilişki ol-
duğunu dile getirdiler. Bu çalışma ABD çapın-
da 300 bin kişi üzerinde yapılıyor. Amacırmz
bu kişılerden doğru bilgileri aldıktan sonra
onlara doğru bilgileri ulaştırmak. Böylece de
onlann, vekillerine ya da seçtikleri kişilere.
bakanlıklardaki atanmışlara, doğru sorulan
yöneltmelerini sağlamak. Dışişleri Bakanımız
Madeleine Albright, etkili bir dış politikanın
kamuoyuna anlatılması ve kamuoyunun bu-
nun içine çekilmesinin önemini vurgulayan
bir konuşma yapmıştı. Albright, yıllardır bi-
zim kuruluşun "Great Decisions" (Büyük Ka-
rarlar) adlı televizyon programına çıkıyor ve
konuşuyor. Üstelik, daha ABD'nin BM Daimi
Temsilcisi'yken kendısine Dış Politika Birli-
ği olarak madalya vermiştik. Öte yandan Dış
Politika Birliği olarak geçen yıldan beri bir ye-
nilik yaptık. ABD çapında, okullar ve üniver-
sitelerde kitaplanmız ve yayınlanmızı tanıtı-
yoruz. Bukitaplarveyayınlar uluslararası iliş-
kiler kurslannda okuruluyor. Genç Amerika-
hlan, yeni karşılaştığımız globalleşme olgu-
su konusunda bilinçlendirmeye çalışıyoruz.
Global ekonomi kaçınılmaz hale geldi. Buna
hazırlıklı olmak çok önemli. Türk öğrenciler
de dünyanın almaya başladığı bu yeni görü-
nüm konusunda bilgilenebilir ve daha hazır-
lıklı olabilirler.
- Great Decisions adlı program hangi tele-
vizyonlarda gösteriliyor?
- ABD çapında 200 kadar kamu televizyo-
nunda. Bütün büyük şehirlerde izlenıyor. Üç
milyon kadar da izleyicisi var.
- Düzenlediğiniz toplantı iki gün sürdü ve
gerçekten de konuşmalar çok aydınlatıcıydu
Bu toplantılardan sonra bir kapanış konuş-
ması yaptınız ve üç öneride bulundunuz, Bi-
-e bu önerüerinizi açıklar mısınız?
- Gerçekten bu toplantı benim hayal edebi-
leceğimden de çok daha mükemmel geçti.
Türk ve ABD tarafmdan katıhm olağandışıy-
dı. Çok açık ve net fikir ahşverişleri yapıldı.
Bu toplantının sonunda çok daha fazla bilgi-
lendiğimi düşünüyorum. Önerilerime gelince
şöyle sıralayabilirim: Birinci olarak Türki-
ye'yle ilgili bağımsız bir çalışma grubu oluş-
turarak bir yılı aşmamak üzere ikinci toplan-
tıyı yapmak. İkinci toplantının da NVashing-
ton'da düzenlenmesini sağlamak.
ikinci olarak Dış Politika Birliği'nin bu top-
lantıyı yaptığı grup ve ilgilenen başkalanyla
da çalışmaya hazır olduğunu, amacın Türk ka-
muoyuna Türk dış politikasını daha iyi anla-
tabilmek için Türkiye'de de bir Dış Politika
Birliği kurulmasını sağlamak olacağını söyle-
dim. Bu özellikle bireykr arasında görüş alış-
verişi açısından çok önemlidir. Belki demok-
rasilerin bir eksikliği ama kamuoyu her neden-
se dış politika konulannda fazla katılımcı de-
ğil. Üçüncü olarak da eylül ayı sonunda
ABD'ye gelmesi beklenen Başbakanınız Bü-
lent Ecevit'i, birliğimizin merkezi olan Was-
hington'da geniş bir davette ağırlamayı öner-
dim. Daha önce birliğimiz Avustralya, Hindis-
tan, lsveç ve daha birçok ülkenin başbakanı-
nı benzer davetlerde ağırladı. Böylece New
York iş dünyasının liderleri, dünyanın önem-
li bir siyasi liderinin, özellikle Asya krizinden
sonra yeni parlamaya başlayan pazarlara kar-
şı fazlasıyla temkinli davranan New York ış
dünyasının kararsız davrandığı şu sıralarda
konuşma yapmasmın çok önemli olacağmı
düşündük. Bu aynı zamanda Türkiye için de
çok önemlidir, diye düşündük.
-ABD ve Türkiye, 50'li yıllardan beri çok
yakın müttefik ilişkilerinisürdürüyorlar. An-
cak Amerikan ve Türk halklan arasında bu
derece bir yakınlık bulunduğu söylenemez.
Bu coğrafı uzakhktan mı kaynaklanıyor,yok-
sa başka nedenler mi var?
-Türkiye'nin coğrafi konumu bir kere Ka-
nada ve Meksika gibi ABD'nin kapı komşu-
lanndan çok farklı. Ama bence iki taraf ara-
- Dünyada globalleşme süreci bütün hızıy-
la yaşanıyor. Bu globaüeşmenin etkilerine
karşı sizce Türkiye ne yapıyor?
Dr. ÜNER KIRDAR - Bugünlerde Türk si-
yasi ortamında değişim tartışıhyor. Hatta bi-
reysel düzeyde değişimin gerekliliği konuşu-
luyor. Bu hem memnunluk verici hem de bi-
raz komik bir olay. Gayet tabiidir ki gerek bı-
reysel, gerek yönetim düzeyinde değişime
ayak uydurmak yaşamın bir koşuludur.
21. yüzyıla girmemize birkaç ay kaldı. Bir-
kaç ay sonra sadece yeni bir yüzyıla değil, ye-
ni bir bininci yıla giriyoruz. Dünya, 20. yüz-
yılın son on yılında hızlı bir değişime girdi. Bu
değişimi tarihsel bakımdan değerlendirdiği-
miz zaman önceki devrelere göre çok hızlı bir
değişim geçirdi. Bu değişiklikleri özellikle üç
alanda görüyoruz.
- Sedir bunlar? . ^ ,
- Birincisi, dünyanın küreselleşmesi, ikinci-
si bu küreselleşmeye yol açan telekomünikas-
yon düzenindeki çok büyük değişim, üçüncü-
sü de ekonomik politik sistemlerdeki değişim.
Küreselleşmeyi iyi anlamak gerekiyor.
Olumlu yanlan olduğu kadar olumsuz yanla-
n da var. Şunu bilmemiz gerekiyor ki küresel-
leşmeye karşı tersine kürek çekme olanağı
yok. Küreselleşme öyle bir süreç ki artık ge-
riye gidiş bileti almak imkânsız. Hem birey-
sındaki karşıhklı ilışkiyi cesaretlendirmek la-
zım. Daha çok akademisyen birbiriyle temas
etmeli. daha çok Türk öğrencı ABD'ye gel-
melidir. Ya da daha çok Amerikalı öğrenci
Türkiye'ye gitmelidir. Bu tür değişim prog-
ramlan çok yararlı olacaktır. Halktan halka
ilişki ne kadar sıklaşırsa dostluk da o derece
güçlenir. Bakın. size biranımı anlatayım. Çok
iyi bir Türk arkadaşim var. Adı AHye Çelenk.
Aliye Çelenk, Princeton Üniversitesi Mimar-
lık Fakültesi"nden mezun olan ilk kız öğren-
ciydi. Çünkü, yıllar önce Princeton'ın Mimar-
lık Fakültesi'nde kız öğrenci yoktu. Aliye. üni-
versiteye başvurunca adından onun erkek ol-
duğunu sanmışlar ve baş\aırusunu kabul et-
mişler. Ama Aliye günün birinde karşılanna
çıkınca itiraz edememişler Muhtemelen Ka-
nadalı olsaydı, hemen "Kanada'ya geri dön"
diyeceklerdi. Ama Türkiye'den geldiği için
onu geri çevirememişler. Aliye Çelenk bir sü-
re önce Princeton Üniversitesi mütevelli he-
yeti üyeliğine aday gösterildi.
- ABD, Türkiye'nin AB 'ye dahayakınlaş-
masından memnunluk duyar mı?
- Pek çoğumuz Türkiye'nin üyelik adaylığı-
nin Lüksemburg zirvesinde geri çevrilmesini
büyük şaşkınlıkla karşılamıştık. Bence ABD,
Türkiye'yle AB arasında daha yakın ilişkiler
kurulmasından memnunluk duvacaktır.
sel düzeyde hem de hükümetler düzeyinde ül-
keler küreselleşmenin getirdiği değişüdiklere
hazır olmalıdırlar. Küreselleşmenin sonunda
dünya üzerindeki sermaye hareketleri bütün
güçlere hâkim oluyor. 9O'lı yıllarda hiçbir sı-
nıra tabi olmadan bankalar arasındaki Fınan-
sal değişim dünya ticaretinde olan değişimden
60 kat daha fazla olarak gerçekleşti. 10 yıl ön-
ce bu oran 20'ye 1 'di; 70'li yıllarda ise eşitti.
Küreselleşme sonunda esas sınırsız olan bir
gecede fonlann gidip gelmesi. Bu nedenle ül-
keler ve bireyler bir gecede zenginleşip bir
gecede yoksullaşabıliyorlar. Bunu önlemek
için olacaklan önceden görüp önlem almak
gerek. Soğuk Savaş'ın bitimiyle birlikte re-
jimlerin yıkılmasından sonra pazar ekonomi-
si sistemi geldi, ama pazar ekonomisi ister is-
temez 21. yüzyıla girerken başka faktörler ta-
rafından şekillendirilecek.
- 21. yüzyılın insancılyönetimler ya da bi-
reyin devlete egemen olması (human gover-
nants) çağı olacağı görüşlerine katüıyor mu-
sunuz?
- Hiç kuşkusuz katıhyorum. 20. yüzyılda te-
melleri atüan insancıl yönetimin bu temeller
üzerinde daha güçlenip egemen olacağı kanı-
sındayım. İnsancıl yönetim insanın ana itke-
lerinin üçlemini getiriyor. Evrensel düzeyde
banşın, güvenliğin ve insan mutluluğunun
sağlanıp devam ettirilmesi, ikincisi sürdürüle-
bilir bir insan kalkınması modelinin gerçek-
leştirilmesi, üçüncüsü de insanın güvenliğinin
sağlanması.
Lısan haklan, her insanın insanca yaşayabil-
mesi içingerekli ilke ve güvencelerdir. 2. Dün-
ya Savaşı'ndan sonra kurulan Yeni Dünya Dü-
zeni'nin önemli temelidir. Bu temelde ilkeler
siyasal demokratik bir düzenin gerçekleştiril-
mesi ve insanın evrensel haklannın sağlan-
ması ve korunmasıdır. Bu bakımdan BM'nin
görevlerinin başında temel insan haklannın
sağlanması, geliştirilmesi ve korunması gel-
mektedir.
Temel haklar (International Bills of Human
Rights) Uluslararası İnsan Haklan Anayasa-
sı'ndan kaynaklanmaktadır.
-Bu anayasanın temelinioluşturan ûçbel-,
ge var. Bize bunları anlatır mısınız?
-Birincisi 1948 yılında bir karartasansı ola-
rak kabul edilen tnsan Haklan Evrensel Be-
yannamesi, ikincisi Uluslararası Siyasal ve
Medeni Haklar Anlaşması, üçüncüsü de Ulus-
lararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar
Anlaşması'dır. Bunlan izleyen 60"ı aşkm an-
laşma, sözleşme yapıldı. Sürdürülebilir insan
kalkınması, on beş yılı aşkın bir çalışma so-
nucu geliştirilen bir kalkınma modelidir. Bu-
nun geliştirilmesinde oldukça katkım var. Bu
konuda aşağı yukan on altı da kitap yazdım.
tnsana yapılan yatınmlar artık bu modelin iş-
leyip işlemediğini kanıtlamaktadır.
İnsan Haklan Evrensel Beyannamesi'ne gö-
re insanın dört temel hakkı bulunuyor. Birin-
cisi söz ve belirtme hakkı, ikincisi her kişinin
kendi yöntemiyle Tann'ya inanç hakkını kul-
lanması, üçüncüsü kişinin yoksulluktan kur-
tulma hakkı, dördüncüsü de kişinin korkudan
kurtulma ya da güvenlik hakkıdır.
İnsan haklan ilkeleri evrenseldir \e her ül-
ke tarafından insanlara uygulanması gerek-
mektedir. Aynca insan haklan bir bölünmez
ve vazgeçilmez bütündür. Şu devletın insan
haklan vardır, bu devletin insan haklan konu-
mu değişiktir gibi fikirler ileri sürülemez. Ya
da "Ben insan haklannın şu bölümünü uygu-
lanra, ama bu bölümünü uygulamam" demek
de son derece yanhştır. Örneğin siyasi hakla-
n uygulayıp ekonomik haklan uygulamamak
büyük bir yanhştır.
Bu hukuka taraf olmayan bir ülke çağdaş,
uygar bir ülke olarak nitelendirilemez. Türki-
ye, Atatürkdönemınde kadına ilk siyasal hak-
lan tanıyan ülkeydi, ama bugün bu konuda
son derece geri olduğunu görüyoruz. Nüfusu-
nun yansı kadın olan Türkiye'de siyasal ba-
kımdan kadına ancak yüzde 2.5 'ten az hak ta-
nınıyor. Bugün Türkiye'de siyasal, toplumsal
ve kültürel dokumuzu derinden etkileyen hız-
lı değişimler yaşanıyor. Ekonomik ve toplum-
sal güvensizliğin etkileri bugün kendını Türk
toplumu üzerinde açıkça hissettiriyor. Bütün
bunlar Türk toplumunun 21. yüzyılın getire-
ceklerine birlik ve bütünlük içinde cevap ver-
me yetisini zayıflatıyor.
- Sizce 21. yüzyıla girerken bu gerçeklerin
ışığında neleryapmaltdır?
-Türkiye, 21. yüzyıla artık bu konulan içi-
ne sindirerek, bakarak ve yönetiminde gere-
ken düzenlemelere giderek kendini hazırla-
malıdır, kanısındayım. Bugün Türkiye'de top-
lumsal kaynaşma konusunda gözlenen sorun-
lann kaynağında insan gelişmesi ve insan gü-
venliği alanrnda yeterince mesafe alınmama-
sı yatmaktadır. Ne yazık ki Türkiye'de bugün
siyasal güçler ve siyasetçiler toplumun çok
gerisinde kahnaktadır.
Toplumda var olan kadın-erkek eşitsizliği,
gençlerin toplumsal yaşamın gerisinde tutul-
ması, karar ahna sürecinde ilgili tüm aktörle-
re söz hakkı tanınmaması gibi eğilimleT. etnik
dışlamalar ve aynmlar daha da göze batar bir
hale gelmiştir. Ancak, Çinlilerin söylediği gi-
bi her kriz yeni fırsatlara ve umutlara yol açar.
Türkiye'de de etnik ve dinsel gruplann hak ve
hukuklannın korunduğu, toplumsal saygı ve
sevginin hâkim olduğu, kamu hizmetlerinde
değer ölçülerine göre yükselişin sağlandığı bir
sistem 600 yıldan fazla uygulanmış ve yaşan-
mıştu". Bu bakımdan, 700. yılını kutladıgımız
Osmanh'nın bu verilerini içimize sindirerek
21. yüzyıla demin değindiğim değerlerle gi-
rilmesinin faydalı olacağı kanısındayım.