Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25 AĞUSTOS 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
DEPREM
Gölcük'te halk, geciken yardım nedeniyle kırgın. Felaketten kurtulmayı başaranlar devleti soruyor, sorguluyor
Binalar gibi, yürelder de yıkddıBERTAN AĞANOĞLU / ALPER TURGUT
GÖLCUK -Depremin neredeyse yerle bir ettiği
Gölcük'te binalar kadar yürekler de yıkıldı. Dev-
letin 30 saat sûresince bir türlü ulaşmayı becereme-
diği ve halen de tam anlamıyla varlığını hissettire-
meûiği Gölcük'te halk devlete küstü, kendi soru-
nuna kendi el koydu. Depremin ilk günü yaralılar
yollarda kıvTanırken, enkaz altında kalanlar "knr-
tann biri" diye inledıği, devleti sorduğu ve sorgu-
ladığı ilçe bugün hüzünlü bir sesizliği yaşıyor. Yı-
kıntılar altında kalan yakınlanna ve dostlanna ula-
şamamanın öfkesiyle haykıran yurttaşlar artık ça-
resizliğin acısmı yaşıyor. Enkazdan yakınlannın
Cüvenlik
Halk
düşmanlan
boş
durntuyor
YıırtHaberleriServisi-Ül-
keyi yasa boğan deprem ve
sonrası yaşanan dramlar sü-
rerken, depremzedelerin "halk
düşmanlan'' olarak tanımla-
dığı yağmacılar ve karaborsa-
cılarboş durmuyor. Bolu, tz-
mit, Adapazan ve Yalova'da
deprernzedelenn mallannı
yagmalamaya çalışan 58 hır-
sız yakalandı, şüpheli görülen
16 kışi de gözaltına alındı, bir
kişi tutuklandı. Aralanndabir
doktorun da bulunduğu çok
sayida karaborsacıyla ilgili iş-
lem sürüyor.
Bolu Valiliği Kriz Masa-
sı'ndan alınan bilgiye göre,
depremle birlikte, enkaz kal-
dırma çalışmalan sırasında
yağmacılar da boş durmadı.
Karabük'e bağlı Cumayanı
köyünden O.E, Safranbolu il-
çesinden K-Ş, Kastamonu'nun
Araç ilçesine bağlı Kuz kö-
yünden Ş.Y'nin, talan ve yağ-
ma için Gümüşova ilçesine
geldikleribelirlendi. Gözalü-
na alınan ve dilencilik yap-
mak için deprem bölgesine
geldiklerini söyleyen bukişi-
ler Gümüşova Cumhuriyet
Savdlığı'ran talimatıyla ser-
bestbırakılarak il dışınaçıka-
nldı.
Bolu'nun Gölyaka ilçesi
Aksu köyünden S.Ö, Düz-
ce'de depremden zarar gören
evlerde hırsızlık vaptığı sıra-
da yakalandı. S.Ö. Cumhuri-
yet Savcılığı'nca tutuklana-
rak cezaevine konuldu.
Bolu'nun Düzce ilçesi Gün-
lüMahallesi'nde, fahişfiyat-
la vekaraborsamal satnğı ge-
rekçesiyle gözaltına alman
l.K, tutuksuz yargılanmak
üzere serbest bırakıldı. Sakar-
ya'dan gelen G D ve Düzce
ilçesi Çay Mahallesi nüfusu-
na kayıtlı A.G ile Istanbul
Beykoz ilçesi Çubuk Mahal-
lesi nüfusunâ kayıtlı C.S,Düz-
ce'de afete maruz kalan
S.B'nin evinin tahliyesi sıra-
sında eşyalannı çalmak suç-
lanndan yakalandı. Gözaltına
alınan saruklarla ilgili soruş-
turma sürüyor.
Düzce'de yağmuıia birlik-
te, depremzedeler. muşamba
satan ışyerlerinin önünde uzun
kuyruklaroluşturdu. Biresna-
fm, depremden önce kilosu-
nu 400 bın liradan sattığı mu-
şambayı 750 bin liradan sat-
ması, depremzedelerin tepki-
sinı çekti. Bir esnaf ise kuy-
ruktabekleyenlere sıranuma-
rası dağıtarak. kanşıklığı ön-
lemek istedi. Muşambamn ka-
raborsa olduğunun duyulma-
sı üzerine, kriz masası. ücret-
siz muşamba dağıtımınabaş-
ladı. Istanbul'a 1 kamyon mu-
şamba siparişi verildi. Bolu
Emniyet Müdürlüğü yetkili-
leri özellikle Düzce'de kara-
borsa. ve yağmacılara karşı
önlemlerin artınldığını söyle-
diler. îzmit'te depremin mey-
dana geldiğı günün ardından
bugune kadar merkezde 28,
Gölcük'te 7 olmak üzere top-
lam 35 kişi yakalandı. Göl-
cük'te enkaz alnndan deprem-
zede ve güvenlik görevlilen-
ne ait 2 silah, çok sayıda ziy-
net eşyası çalan 7 kişinin ara-
sında otomobil hırsızlannın
da bulunduğu bildirildi.
Istanbul'dan gelerek Göl-
cük'te kurtarma ekibine katı-
lan ve bir süre burada çalış-
tıktan sonra tstanbul'a tekrar
dönerken polisin şüphelen-
mesi üzerine aranan bir kişi-
nin üzennden yine güvenlik
güçlerine aitolduğubelirlenen
bir silah, çok miktardapara ve
ziynet eşyalan ele geçirildi.
Aynca, Îzmit'te yapüan kim-
lik kontrolleri sırasında şüp-
heli görülen 16 kişi de gözal-
tınaalındı. Depremin ilk gün-
lerinde aralannda bir dokto-
run da bulunduğu karaborsa
su satan 3 kişi ile karaborsa
benzin satan 2 kişi hakkında
adli işlem başlatıldı.
lurttaşlar, HaccayüzlerceTIR'lagiden, Arabistan'dabinlerceçadırkuran ve
trilyonlarca liralık bütçesi olan Kızılay'ın afet bölgesine günler sonra gelmesinden
çadır kentleri, seyyar tuvalet ve mutfaklan hâlâ kuramamasından yakınıyor.
cenazelerini alan insanlar ise eşyalannı yükJenip il-
çeyi terk etmekte görüyor kurtuluşu.
Yaşamın donduğu Gölcük'te bir yanda şahra has-
taneleri, bir yanda toplu mezarlar, bir yanda aske-
rin canla başla kurmaya calıştığı çadır kent. Eşi ve
2 çocuğu enkaz alünda kalan bir emekli astsubay
hüzün ve acıyla kanşık bir gülümsemeyle, "Ağla-
yanuyorum, yaşayamıyorum, tepki dahi veremiyo-
nım" diye konuşıirken, aradan geçen bir haftaya kar-
şın hâlâ soruyor "Devlet nerede".
Medyanın bile ilk günler farkedemediği, kamu-
nun ulaşamadığı Gölcük'e ilk varan yardımlar acı-
yı yüreklerinde hisseden yurttaşlardan geldi. Dev-
let ise bürokrasinin pençesinde kıvranmaktan çö-
züme götüren yollan adeta unuttu. Kurtarma çalış-
malannda gönüllü olarakyeralan maden işçileri, Zon-
guldak Valiliği'nin kararsızlığı nedeniyle yola geç
çıkuklannı vurgularken, maden mühendisleri ise "17
bin işçinin çahşbğı ZonguMakmadenlerinden ilkgün
10 bin işçi afet bölgesine kaydınlsaydı çok kişi kur-
tulurdu" diye konuşuyor.
Kızılay ve başındaki Kemal Demir de eleştiriler-
den önemli ölçüde payını âlıyor. Yurttaşlar, Hacca
yüzlerce TIR'la giden, Arabistan'da binlerce çadır
kuran ve trihyonlarca liralık bütçesi olan Kızılay'ın
afet bölgesine günler sonra gelmesinden çadır kent-
leri, seyyar tuvalet ve mutfaklan hâlâ kuramama-
sından yakınıyor.
Gölcük'e devletin elinin 2 gün uzanamaması ne-
deniyle yiyecek ve içecek satan dükkânlara giren
halk, yurdun dört bir yanından ilçeye ulaşan gıda
yardımlanndan ise koordinasyon yetersizhği nede-
niyle ilk 4 gün tam anlamıyla ya-
rarlanamadı. Yurttaşlann derdıne
çare bulmaktan çok. sıkınn yaratan
kriz merkezinin bir türlü koordi-
nasyonu sağlayamaması nedeniyle
birçok kişi getirdiği yardımı kendi
eliyle dağıttı. Depremden hemen
sonra gelen yardımlar köylere güç-
lükle ulaşırken, ilçenin merkezin-
de ekmek, su ve giyecek dağları
oluştu. Mikrop yuvası haline gelen
yardım dağlan daha sonra kireçle-
nerek çöplüğe gönderildi. Gölcük'de
depremden sonra yaşanan sefalet
ve rezalet askerin kriz masasına el
•koymasıyla biraz olsun yoluna gir-
di. Gölcük'ün tepelerinde askerler
tarafindan kurulmakta olan çadır
kentlerin yanıbaşma Şırnak'tan, Si-
irt'ten, Hakkari'den göçen, Göl-
cük'te kendilerine yeni bir hayat
kuran ve 2. kez yuvasız kalan Kürt-
ler de "aMenıatir' çadır kentlerini
kuruyor. Ailelerinin kalabalık, Kı-
zılay'ın dağıttığı çadırlann ise kü-
çük olduğunu vurgulayan yurttaş-
lar, büyük bir sefalet içerisinde ya-
şamaya çahşıyor.
Depremin üzennden bir hafta
geçti. Türkiye halkı "öldü" denilen
insanlığın ayakta olduğunu göster-
di. Devleti temsil edenleri sorarsa-
nız enkaza dönmüş Gölcük, Değir-
mendere, Ihsaniye sokaklannda es-
kort eşliginde turlannı sürdürüyor,
halk ise şatafatlı yöneticilere pek yüz
vermiyor, bundan sonra da verecek
gibi de görünmüyor.Bölgedeki organi/as>«nsuz çahşma nedeniyle oluşan karraaşa>a sağanak yağış da eklenince, yardım malzemeleriyle çöp \igmian birbirine kartşd.
Meslek odalan ve belediye başkanlan imar yetkisini kısıtlayan bakanlığa tepki gösterdi
4
Yalnızca yağma yer değîştîrecek
9
tstanbul Haber Servisi- Bayındırlık ve Is-
kân Bakanı Koray Ayduı'ın, deprem bölge-
lerindeki belediyelerin plan yapma, yaptır-
ma. onama ve inşaat ruhsatı yetkilerinin as-
gari 5 ay süreyle ellerinden alınacağı yö-
nündeki açıklaması belediye başkanlann-
dan ve meslek odalanndan tepki gördü. Bağ-
cılar Belediye Başkanı Fe>
r
zullah Kjyıklı.
yapılacak işlerin biraz mantıga ve topluma
uygun olması gerektiğini söyledi. Mimarlar
Odası Genel Başkanı Oktay Eldnd, imar
yetkileri üniversiteler ve meslek odalannın
denetimine açılmadıkça kim tarafindan kul-
lanılırsa kullanılsın yağmanın süreceğini
söyledi.
Oktay Ekinci, Türkiye'deki imar süreci-
ne bakıldığmda birçok hukuk ve bilim dışı
imarkarannın bakanlıklar tarafindan da alı-
nabildiğıni. hatta bakanlık onaylı birçoğu-
nun da yüksek yargı tarafindan sık sık iptal
edildiğini anımsattı. Ekinci, plan ve inşaat
ruhsatı yetkilerinin belediyelerden Bayındır-
lık Bakanlığı'na geçmesinin. deprem bölge-
lerindekı beledi^lere duyulan haİdı tepki kar-
şısında makul gibi görülebileceğini, ancak.
yetkiler bakanlıkta olsa bile, bu yetkilerin si-
yasi da\Tanışı göstermeyecek ve bilmin ge-
reğini yapacak uzman demokratik kurum-
lar tarafindan denetlenmesinin şart olduğu-
nu söyledi. _
Ekınci: "Önemli olan yetkinin Ankara'da
>-a da yörekrde olması değiL bihmsel ve top-
hım çıkarian doğrultusunda denetJenmesi-
dir. Bizce bir belediye başkanının vetkrvi de-
netimsiz kuüanması ne kadartehKkdrv^e, bir
bavındınbk bakamnın denetimsiz kullan-
ması da o kadar tehlikeödir" dedi.
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öz-
türk. demokratik bir ülkede böyle bir uygu-
lamanın olmaması ve verilen yetkilerin de
iyi kullanılmasının denetlenmesi gekekti-
ğini söyledi. Belediyelerin elindeki bu yet-
kilerin politik nedenlerie denetlenmediğini
vurgula> an Öztûrk. "Istanbul'da uzun süre-
dir bagış karşüıgında kaçak kat artnnlıyor.
Belediyeler bütçelerinin bu tür >apılara ver-
dikleri izinlerden almış olduklan bağışlar-
la oluşturuyorlar. Bunda Hazine'den gerek-
li yardımın ahnmamasımn da etkisi de var.
Bavındırlık Bakanhğı'run koymuş olduğu
uyğulama yasal açıdan mümkûn değU. Ba-
İZLENİMLER / ARÎF KIZILYALIN
'SağlıkBakanı dnayetişliyor'GÖLCÜK-Saglık Bakanı Osman Durmuş'ım,
"İzmit Sakarya ve Yalova'da sağhk personeline
deilacadaihtiyacımızyok" şeklindekı açıklama-
sı, deprem bölgesındekı çalışan doktor ve hem-
şireler tarafindan tepkiyle karşüandı. Yurdun dört
bir yanından yardıma koşan yüzlerce sağlık per-
soneli, bakan Durmuş'u gerçekleri saptırmakla
suçladılar. Depremin ilk gününden bu yana ge-
ce-gündûz demeden çalışan sağlıkpersoneli, böl-
geye yeni doktor ve hemşirelerin getmesini ister-
ken sahra hastaneleri ve hem yüzer, hem de sey-
yar hastanelere gereksinim olduğunu açıkladılar.
Depremi en fazla hisseden bölgeler arasında
yer alan Değirmendere'de doktor ve hemşireler.
yaralı ve hasta sayısındaki artış karşısmda yeter-
siz kaldılar. Halkın sokak ve ağaç diplerinde ge-
celemesi, enkazdan çıkan cesetlerin de zamanm-
da toprağa verilememesi nedeniyle enfeksiyo-
nel hastahklarda patlama yaşandığı. bölgedeki dok-
torlarca açıklandı. Değirmendere'de bulunan Cen-
giz Topel llköğretim Okulu'nun bahçesindeki
barakayı mini bir hastaneye çeviren tstanbullu üç
doktor, yurttaşlan son derece elverişsiz koşullar-
da tedavi etmeye çalıştıklannı ve bölgeye gelmek
isteyen doktorlan geri çeviren Sağlık Bakanı
Durmuş'un "cinayet işkdiğini" öne sürdüler.
Cerrahpaşa Tıp Fakultesi'nde görevli bir dok-
tor, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlarken, "Has-
talaraen ilkel şartlarda müdahale ediy^ruz. Ağır
derecedeki y aralılan ve hastalan. askeri helikop-
terlerle İstanbul ve Bursa')^ gönderdiğimiz hal-
de hafıf \e orta dereceli yarahlann arüşı nedenh-
lezor günler yaşıyoruz. Müdahale etmezsek has-
talan kaybedebiliriz. Durmuş'un bu gerçeklerden
haberi ounasa gerek. Ybksa burada bir enjektö-
re, bir gazh bezc muhtaç olduğumuzu görür ve
yardımlan geri çevirmezdi Bu açıklamayı bile
bile yapıyorsa cinayet işliyor" ifadesini kullandı.
Degırmendere \e Halıdere civannda hastala-
ra hizmet veren doktorlar, yedi gündür bölgede
olduklannı ve artık güçlerinin tükendiğinı de
açıkladılar. Devlet memııru olduğu için adını
açıklamak istemeyen Ankaralı bir doktor. şunla-
n dedı:"Sürekli hasta geüyor. Bu yüzden dinlen-
me olanağı bulamıyoruz. Yerii ve yabancı hiç fark
etmez. Bölgeyederhaldoktorveûbbi malzeme gön-
dersinler. Sağhk Bakanı gerçekleri gormek istiyor-
sa tzmit- Yakna karayolunu araba ile gecsin."
Gölcük Donanma Komutanlığı bünyesinde
oluşturulan seyyar hastane, asker ve sivil vatan-
daşlara hizmet verirken Amerikan 6. Filosu'na
bağlı birilikler de mini bir hastane oluşturup yurt-
taşlarunızın sağlık problemlerine eğilmeye baş-
ladı.
DEPREMMM!.. / ORHAN BURSALI
tlk kez Adana depremınde ortaya çıkmış-
lardı. Eylemlenne ve davranış yöntemle-
rine bakarak heyecanlanmıştım. Bir grup
insan felaket anında işlerini birakıyoT, hiçbır
beklentisi oknadan en hızlı bir biçimde
yardıma koşuyordu. Onlan hiçbir şey dur-
duramazdı. AKUT sahip olduğu teknık do-
nanrmla en kısa sürede felaket yerindeydi.
Çığ düşüyor, karda kışta insanlar kaybolu-
yor, AKUT orada bitiyordu. Deprem olu-
yor, AKUT, insanlan yıkınülar arasından
çekip almaya koşuyordu.
Izmit depreminde, yardım etmek ve da-
yanışmak için yanıp tutuşan insanlanmız,
varoluşlannın anlamını bu basit örgütlen-
me içinde derinden duyumsadılar ve yaşa-
dılar. Yaralı kurtardılar, can kurtardılar;
bütün dünya karşısuıda maddi ve ruhsal
olarak çınlçıplak kalmış çaresiz insanlara
ellerini uzattılar, onlann üstlerini örttüler,
titremelerini, çığlıklarmı dindirmeye ça-
lıştılar. çocuklan kucakladılar, ölülerimizi
taşıdılar, yıkıntılar altındaki duvarlar öte-
sindeki karanlıklar içindenbir insan sesi ve
nefesı aradılar, beklediler ve beldediler...
Yandaki fotoğrafi seyredin. AKUT'a ko-
şan gencin yüzüne. duruşuna iyice bakın.
Izmit depremi, AKUT'u yepyeni bir si-
AKUT!
vil örgütlenme modeli olarak yeniden do-
ğurdu. Devlete bağlı bütün örgütlenmeler
dikeydir, emirkomuta zinciri içindedır. Dev
birbürokrasi mekanizmasının harekete geç-
mesi gerekir. Üstelik, devletgöre\'lısininme-
mur obna özelliği vardır. Bu dikey meka-
nizmanın gerektiği yerde ve tam zamanın-
da harekete geçmesi zaman alır.
Izmit depremi bunun kanıtıydı. Yer sar-
sıntısından üç - dört gün sonra bile bu me-
kanizma istendiği gibi çalışmıyordu. Üstü-
ne üstlük bu mekanizma. ideolojik ve siya-
sal renkler, kararlar, tutumlar, inançlar, çı-
karlar vb. içermesi açısından da böyle an-
larda sakrncalan içinde taşıyordu. Bu dep-
remde tanık olduğumuz bir sağlık bakanı
vakası gibi, onun bakanlık içindeki hınk
deyicileri gibi, felaket anında kurtancı de-
ğil, kurtarmayı engelleyici özellik kazana-
biliyordu.
Devlet örgütü içinde emretmeyi ele ge-
çirmiş bazı beceriksizler, yeteneksizler,
sevgisizler, yer yer insan ve can düşmanla-
n, kasıtlı hareket edebiliyordu. Öyle ki.
elindeki devlet gücünü bile AKUT gibi ör-
gütlenme insanlanna karşı kullanmayı dü-
şünebiliyordu!
AKUT ise yatay birgönüllüörgütlenme-
siydi. Bir grup insan felaket zamanlannda
söylenmeyi, kızmayı, yazmayı, çizmeyi,
kendi kendini yemeyi bırakmış, eyleme
geçmişti. En düzgün. en kolay, en rahat,
hiç kimseye yükümlülük, sorumluluk vb.
getirmeyen birÖTgütfenmeye gitmişlerdi. Ge-
rektiği an ve yerde haberleşme zinciri ça-
lışmayabaşhyordu. tşin,zamanm,ruhunuy-
gunsa koşuyordun. Bir gün, üç gün, beş
gün... Iş bölümü yapılıyor. çalışılıyor, ça-
lışılıyor ve çalışılıyordu. Yoruldun, kenara
çekiliyordun, arkadan takviye geliyordu.
Iş bitince de herkes kendi hayatma dönü-
yordu. Ta,başka bir felaket anınadek...
AKUT olsun, diğer sivil örgütlenmeler
olsun, toplumda var olan zor zamanlarda
dayanışma isteğinin büyük enerjilere dönüş-
mesine aracılık ettiler.
Izmit depremi, bu ülkenin, bu insanlann,
bu toplumun, özetle insan ve toplum yaşa-
mının saltpolitikacılarabırakılmayacakka-
dar ciddi bir olay olduğunu gösterdi.
AKUT!
Sivil toplumsal güçler!
Selam size, hoşgeldiniz...
kanlar Kurulu'nun karan gerekU.Korku ve '
telaştan aluumş bir karar" dedı. İmar karar-
lannuı meslek odalannın denetimine açıl-
masının zorunlu olduğunu savunan Başkan
Öztürk, denetim genelgesini isteyenin uy-
guladığını, istemeyenin uygulamadığını an-
lattı. Öztürk. "Bu kadarkeyfiMkolurmu.Tek-
nik Uyğulama Sonımlulan (TL'S) binayı
görmeden imza aüyor. Emekli öğretmen,
müteahhitliğe başbyor. Bu müessesenin dü-
zebnesi gerekir. Bugünün sonuçlan 1950 y>
ündan sonra Türkiye'de alınan kararlara
dayanı>»r" diye konuştu.
Depremin en çok hasar verdiği ikinci il-
çe olan Bağcılar Belediye Başkanı Feyzul-
lah Kıyıkh, en büyük sorunun yetişmiş in-
san sorunu olduğunu ifade ederek, "kendi-
sini tophımdan soyuüama-
yan ve toplumla birlikte dü-
şünen insan sorunuvar Tür-
_ _ _ _ _ ^ _ Idye'de" dedi. Dünyayı yeni-
den keşfetmeye gerek oteıa-
dığuıı. gelişmiş ülkeler ne
yapıyorlarsa bizim de onu
yapmamız gerektiğini anla-
tan Kıyıklı, bualanda iyıleş-
tirmeler yapılmak isteniyor-
sa. bütün yetkililerin ve bi-
lim adamlannın toplanarak
iyi bir imarkanununun çıkar-
nlmasına çalışılması gerek-
tiğini vurguladı.
Kıyıklı. şunları söyledi:
"Kaçak binayı yıkmak ba-
zen bir yıl abyor. Bu alanda
yetkilerirrüzçoksınırtı. Elekt-
rik tdaresine elektriği kes di-
yoruz kesmiyor, İSKİ aynı
şekilde. Kaçak binalara alt-
yapı hizmeti sunuluyor. Mû-
kâfat \e cezalandırma mut-
laka olmah. suç işleyen kûn
otursa obun herkes cezalan-
dnilmah"
İnşaat Mühüdisleri Odası
tstanbul Şube Başkanı Ce-
mal Gökçe, şu an için yapıl-
ması gerekenin deprem böl-
gesindeki tüm imar faaliyet-
lerinm hemen durdurulması
olduğunu söyledi. İmar yet-
kilerini hangi birim kullarur-
sa kullansın mutlaka ünıver-
site ve meslek odalannın de-
netimine açık olması gerek-
tiğini anlatan Gökçe, dene-
timyetkisini, bu işe hevesli ol-
duklanndan değil, topluma
ve ülkeye duyduklan sonım-
luluğun bir gereği olarak is-
tediklerini belirtti.
Bayındırlık Bakanlığı kad-
rolannın da yeterli olmadığı-
na dikkat çeken Gökçe, 1980
sürecindebilimden, teknıkten
yana olan kadrolann temiz-
lendiğini, politik özelliklerin
uzmanlıklann önüne geçtiği-
nikayderti.
Avcılar'm DSP'li Bele-
diye Başkanı Mustafa De-
ğjrmend isebakanlığın açık-
laması ile ilgili olarak, "Ba-
kanlık benim üst amirim, is-
tersebuyettdyialır'' şeklinde
konuştu.
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
CNN ve Başbakan
Koalisyon hükümetlerinin değişmez özetlikleri ara-
sında birden çok başbakanın bulunması geliyor.
Asıl başbakan, koalisyonu oluşturan partiler-
den en çok milletvekiline sahip olanın genel baş-
kanı olsa da o öteki partilerden kimlerin bakan ola-
cağına karışmıyor; karışamıyor. Partiler, Bakanlar
Kurulu'nda hangi bakanlıklann kendilerine verile-
ceğinin pazarlığmda anlaştıktan sonra, genel baş-
kanlan ve yetkıli organları o sandalyeler için isim-
lendirme yoluna gidiyorlar.
Son deprem felaketinde vitrin önünde olması ge-
reken üç hükümet kurumu, yani Bayındırlık, Sağ-
lık ve Ulaştırma bakanlıklan, elli yedinci hükümet-
teki görev dağılımında Milliyetçi Hareket Parti-
si'ne verildi. Daha doğru bir deyim ile MHP bu üç
bakanlığı kendi kontenjanına istedi.
Depremden hemen sonraki günlerde teleko-
münikasyon ve karayollanndaki yığılmalardan do-
ğan aksaklıkların üstesınden gelmeyi gecikerek de
olsa başaran Ulaştırma ve Bayındırlık bakanları,
ne hükümet ne de MHP için önemli sayılabilecek
ölçüde başağnsı yaratmadılar.
Elbette küçüklü büyüklü gecikmeler görüldü.
Görevlilerin büyük özverisi içerisinde bu gecik-
melerin birçoğu düzenlendi. Ozellikleyüzyıllardan
beri örgütsüz yaşamaya alışmış insanımız, kendi
sivil toplum örgütlerinin önemini somut bir biçim-
de gördü. Iki bakanlığın başındaki MHP'Iİ üyeler
de özellikle yasanılan ortamın hassasiyetine de say-
gı göstererek, pot kırmamaya dikkat ettiler.
Ama Sağlık Bakanı'nm evlereşenliktutumu, bir
anda bütün bir ülke için yasanılan deprem kadar
sarsıntılar yarattı. Bir söylediğine, belirli bir süre
sonra kendisinin de pişman olduğu anlaşılan de-
meçleri, abuk sabuk konuşmaları ile Dr. Durmuş,
sadece bizim değil, dış dünyanın kamuoyunda
da "sorun gündem" haline geldi.
Her felaketten teselliye dönüşen sonuçlan az çok
edinmek isteği, sadece insanlar için değil, toplum-
lar için de aranılan bir şeydir. Yüzyılın en büyük dep-
remi olarak 400 atom bombası şiddetinde bir sar-
sıntının neden olduğu 17 Ağustos felaketi, Türki-
ye'ye ve Türk halkına öyle bir teselli arayışını, sa-
dece eski dostlarından ve müttefiklerınden değil;
hasım olarak bilinen uluslardan da beklemenin ne
kadar doğru olduğunu saptayan davranışlarla
gösterdi.
Kuzeydoğudaki Ermeni Cumhuriyeti, Yunanis-
tan ve özellikle Güney Kıbrıs'tan, böyle bir felaket
sonrasında bütün eski hesapları ortadan kaldır-
mak istercesine uzanan sıcak eller, o davranışlar-
da şimdiye kadar hesaplanmamış bir zincirin hal-
kalarıdır.
Yirmi birinci yüzyılın ınsanlannın, ortakyaşadık-
lan yeryuvariağındakı dayanışmaları için 17 Ağus-
tos depremi değerlendırilmelıydi. Bu konuda dı-
şımızdan atılan her adımı o değerlendirme için bir
fırsat olarak görmek isteyenleri düş kırıklığına uğ-
ratan Dr. Durmuş'un potlan, önceki gün ve dün özel-
fikle Batı kamuoyunu etkileyen gazete ve televiz-
yonlarda işlenmeye başlandı.
Sağlık Bakanı'nm sekter davranışları ve yersiz
demeçleri yüzünden ülkemizden zamansız aynl-
dıklarını söyleyen yabancı kurtarma ekipleri, geri
çevrilen gemiler, gümrüklerde süründürülen yar-
dım aygıtlannın faturasını bizim yaralı kamuoyu-
muz elbette kendi hükümetine göndermektedir.
Dün dünyanın ünlü televizyonu CNN de Başba-
kan Ecevit ile canlı yayında yaptığı uzun bir ko-
nuşmada bu tepkiye değindi ve kendisine açık açık
halkın güvenini kaybedip etmediğini ve ıstifa et-
meyi düşünüp düşünmedığini sordu.
O hükümet, bir koalisyon hükümetidir ve bakan-
lannın büyük çoğunluğu ile belkı küçüklü büyük-
lü bazı yanlışlıklar kamuoyunun vıcdanında za-
manı geiince değeriendirilecektir. Başbakan, ken-
di adına bu soruya "hayır" yanıtını verirken yapıl-
mış olan hatalann deprem öncesi dönemin yan-
lışlıklan olduğunu söyleyerek kendisine olan öz-
güvenini yineledi.
Aynı özgüveni Başbakan'dan Dr. Osman Dur-
muş için beklemek...
Görünen köy kılavuz mu istermiş! Ne yaparsı-
nız ki eldeki hükümet üç partili bir koalisyona da-
yanıyor. Başbakanların kendilerinin atamadığı,
atanmasında aracı görevi yaptığı öteki partilerde-
ki bakanlann istifalannı istemek gibi bir haklan bu-
lunmuyor. Tabii, aynı şey partilerin gruplan için de
geçerli.
Devlet Bahçeli, dün partisinin grup toplantısın-
da Sağlık Bakanı'na sahip çıkıyor ve Dr. Osman
Durmuş'un bakanlıktan istifasını bekleyenler için
"surda gedik açma istekleri" deyimini kullanıyor.
MHP Grup Başkanvekili Ismail Köse ise bir
adım daha ileri giderek "baz; Marksistlerin ideolo-
jikamaçlaria Sağlık Bakanı'nı köşeye sıkıştırmak
istediklerini" ama başarıya ulaşamayacaklarını
söylüyor.
Köse, bu çağdışı suçlamayı yaparken Osman
Durmuş'a en ağır eleştirilerin partisinin ağır top-
lanndan, azılı Marksıst düşmanı Artemur Kılıç'tan
geldiğini ve Kılıç'ın günlerden beri Türkiye gaze-
tesindeki köşesinde ısrarla Sağlık Bakanı'nm isti-
fasını önerdiğini unutuyor.
Apaçık belli ki bu konu MHP'nin başını adama-
kıllı ağrrtacaktır.
Tabii Bahçeli ve arkadaşlan, 17Nisan'da MHP'nin
başına konan devlet kuşunun bu sarsıntılar yüzün-
den uzaklaşmasını istemiyoriarsa...
Faks:0212 677 07 62
E-Maihorhan.birgit'/ do.net.tr.
KAYIP ARANIYOR
Hicran EMİR
Deprem sonrası
Gölcük'teki enkaz altında
bulunamamıştır. Yaralı
olduğu sanılan Hicran Emir'i.
görenlerin ya da hakkında
bilgi sahiibi olanlann
212/230 56 27
0532/286 12 01
numaralı telefonlara haber
vermeleri rica olunur
ÖZLEM EMÎR