25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 AĞUSTOS 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DEPREM Gölcük'te halk, geciken yardım nedeniyle kırgın. Felaketten kurtulmayı başaranlar devleti soruyor, sorguluyor Binalar gibi, yürelder de yıkddıBERTAN AĞANOĞLU / ALPER TURGUT GÖLCUK -Depremin neredeyse yerle bir ettiği Gölcük'te binalar kadar yürekler de yıkıldı. Dev- letin 30 saat sûresince bir türlü ulaşmayı becereme- diği ve halen de tam anlamıyla varlığını hissettire- meûiği Gölcük'te halk devlete küstü, kendi soru- nuna kendi el koydu. Depremin ilk günü yaralılar yollarda kıvTanırken, enkaz altında kalanlar "knr- tann biri" diye inledıği, devleti sorduğu ve sorgu- ladığı ilçe bugün hüzünlü bir sesizliği yaşıyor. Yı- kıntılar altında kalan yakınlanna ve dostlanna ula- şamamanın öfkesiyle haykıran yurttaşlar artık ça- resizliğin acısmı yaşıyor. Enkazdan yakınlannın Cüvenlik Halk düşmanlan boş durntuyor YıırtHaberleriServisi-Ül- keyi yasa boğan deprem ve sonrası yaşanan dramlar sü- rerken, depremzedelerin "halk düşmanlan'' olarak tanımla- dığı yağmacılar ve karaborsa- cılarboş durmuyor. Bolu, tz- mit, Adapazan ve Yalova'da deprernzedelenn mallannı yagmalamaya çalışan 58 hır- sız yakalandı, şüpheli görülen 16 kışi de gözaltına alındı, bir kişi tutuklandı. Aralanndabir doktorun da bulunduğu çok sayida karaborsacıyla ilgili iş- lem sürüyor. Bolu Valiliği Kriz Masa- sı'ndan alınan bilgiye göre, depremle birlikte, enkaz kal- dırma çalışmalan sırasında yağmacılar da boş durmadı. Karabük'e bağlı Cumayanı köyünden O.E, Safranbolu il- çesinden K-Ş, Kastamonu'nun Araç ilçesine bağlı Kuz kö- yünden Ş.Y'nin, talan ve yağ- ma için Gümüşova ilçesine geldikleribelirlendi. Gözalü- na alınan ve dilencilik yap- mak için deprem bölgesine geldiklerini söyleyen bukişi- ler Gümüşova Cumhuriyet Savdlığı'ran talimatıyla ser- bestbırakılarak il dışınaçıka- nldı. Bolu'nun Gölyaka ilçesi Aksu köyünden S.Ö, Düz- ce'de depremden zarar gören evlerde hırsızlık vaptığı sıra- da yakalandı. S.Ö. Cumhuri- yet Savcılığı'nca tutuklana- rak cezaevine konuldu. Bolu'nun Düzce ilçesi Gün- lüMahallesi'nde, fahişfiyat- la vekaraborsamal satnğı ge- rekçesiyle gözaltına alman l.K, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Sakar- ya'dan gelen G D ve Düzce ilçesi Çay Mahallesi nüfusu- na kayıtlı A.G ile Istanbul Beykoz ilçesi Çubuk Mahal- lesi nüfusunâ kayıtlı C.S,Düz- ce'de afete maruz kalan S.B'nin evinin tahliyesi sıra- sında eşyalannı çalmak suç- lanndan yakalandı. Gözaltına alınan saruklarla ilgili soruş- turma sürüyor. Düzce'de yağmuıia birlik- te, depremzedeler. muşamba satan ışyerlerinin önünde uzun kuyruklaroluşturdu. Biresna- fm, depremden önce kilosu- nu 400 bın liradan sattığı mu- şambayı 750 bin liradan sat- ması, depremzedelerin tepki- sinı çekti. Bir esnaf ise kuy- ruktabekleyenlere sıranuma- rası dağıtarak. kanşıklığı ön- lemek istedi. Muşambamn ka- raborsa olduğunun duyulma- sı üzerine, kriz masası. ücret- siz muşamba dağıtımınabaş- ladı. Istanbul'a 1 kamyon mu- şamba siparişi verildi. Bolu Emniyet Müdürlüğü yetkili- leri özellikle Düzce'de kara- borsa. ve yağmacılara karşı önlemlerin artınldığını söyle- diler. îzmit'te depremin mey- dana geldiğı günün ardından bugune kadar merkezde 28, Gölcük'te 7 olmak üzere top- lam 35 kişi yakalandı. Göl- cük'te enkaz alnndan deprem- zede ve güvenlik görevlilen- ne ait 2 silah, çok sayıda ziy- net eşyası çalan 7 kişinin ara- sında otomobil hırsızlannın da bulunduğu bildirildi. Istanbul'dan gelerek Göl- cük'te kurtarma ekibine katı- lan ve bir süre burada çalış- tıktan sonra tstanbul'a tekrar dönerken polisin şüphelen- mesi üzerine aranan bir kişi- nin üzennden yine güvenlik güçlerine aitolduğubelirlenen bir silah, çok miktardapara ve ziynet eşyalan ele geçirildi. Aynca, Îzmit'te yapüan kim- lik kontrolleri sırasında şüp- heli görülen 16 kişi de gözal- tınaalındı. Depremin ilk gün- lerinde aralannda bir dokto- run da bulunduğu karaborsa su satan 3 kişi ile karaborsa benzin satan 2 kişi hakkında adli işlem başlatıldı. lurttaşlar, HaccayüzlerceTIR'lagiden, Arabistan'dabinlerceçadırkuran ve trilyonlarca liralık bütçesi olan Kızılay'ın afet bölgesine günler sonra gelmesinden çadır kentleri, seyyar tuvalet ve mutfaklan hâlâ kuramamasından yakınıyor. cenazelerini alan insanlar ise eşyalannı yükJenip il- çeyi terk etmekte görüyor kurtuluşu. Yaşamın donduğu Gölcük'te bir yanda şahra has- taneleri, bir yanda toplu mezarlar, bir yanda aske- rin canla başla kurmaya calıştığı çadır kent. Eşi ve 2 çocuğu enkaz alünda kalan bir emekli astsubay hüzün ve acıyla kanşık bir gülümsemeyle, "Ağla- yanuyorum, yaşayamıyorum, tepki dahi veremiyo- nım" diye konuşıirken, aradan geçen bir haftaya kar- şın hâlâ soruyor "Devlet nerede". Medyanın bile ilk günler farkedemediği, kamu- nun ulaşamadığı Gölcük'e ilk varan yardımlar acı- yı yüreklerinde hisseden yurttaşlardan geldi. Dev- let ise bürokrasinin pençesinde kıvranmaktan çö- züme götüren yollan adeta unuttu. Kurtarma çalış- malannda gönüllü olarakyeralan maden işçileri, Zon- guldak Valiliği'nin kararsızlığı nedeniyle yola geç çıkuklannı vurgularken, maden mühendisleri ise "17 bin işçinin çahşbğı ZonguMakmadenlerinden ilkgün 10 bin işçi afet bölgesine kaydınlsaydı çok kişi kur- tulurdu" diye konuşuyor. Kızılay ve başındaki Kemal Demir de eleştiriler- den önemli ölçüde payını âlıyor. Yurttaşlar, Hacca yüzlerce TIR'la giden, Arabistan'da binlerce çadır kuran ve trihyonlarca liralık bütçesi olan Kızılay'ın afet bölgesine günler sonra gelmesinden çadır kent- leri, seyyar tuvalet ve mutfaklan hâlâ kuramama- sından yakınıyor. Gölcük'e devletin elinin 2 gün uzanamaması ne- deniyle yiyecek ve içecek satan dükkânlara giren halk, yurdun dört bir yanından ilçeye ulaşan gıda yardımlanndan ise koordinasyon yetersizhği nede- niyle ilk 4 gün tam anlamıyla ya- rarlanamadı. Yurttaşlann derdıne çare bulmaktan çok. sıkınn yaratan kriz merkezinin bir türlü koordi- nasyonu sağlayamaması nedeniyle birçok kişi getirdiği yardımı kendi eliyle dağıttı. Depremden hemen sonra gelen yardımlar köylere güç- lükle ulaşırken, ilçenin merkezin- de ekmek, su ve giyecek dağları oluştu. Mikrop yuvası haline gelen yardım dağlan daha sonra kireçle- nerek çöplüğe gönderildi. Gölcük'de depremden sonra yaşanan sefalet ve rezalet askerin kriz masasına el •koymasıyla biraz olsun yoluna gir- di. Gölcük'ün tepelerinde askerler tarafindan kurulmakta olan çadır kentlerin yanıbaşma Şırnak'tan, Si- irt'ten, Hakkari'den göçen, Göl- cük'te kendilerine yeni bir hayat kuran ve 2. kez yuvasız kalan Kürt- ler de "aMenıatir' çadır kentlerini kuruyor. Ailelerinin kalabalık, Kı- zılay'ın dağıttığı çadırlann ise kü- çük olduğunu vurgulayan yurttaş- lar, büyük bir sefalet içerisinde ya- şamaya çahşıyor. Depremin üzennden bir hafta geçti. Türkiye halkı "öldü" denilen insanlığın ayakta olduğunu göster- di. Devleti temsil edenleri sorarsa- nız enkaza dönmüş Gölcük, Değir- mendere, Ihsaniye sokaklannda es- kort eşliginde turlannı sürdürüyor, halk ise şatafatlı yöneticilere pek yüz vermiyor, bundan sonra da verecek gibi de görünmüyor.Bölgedeki organi/as>«nsuz çahşma nedeniyle oluşan karraaşa>a sağanak yağış da eklenince, yardım malzemeleriyle çöp \igmian birbirine kartşd. Meslek odalan ve belediye başkanlan imar yetkisini kısıtlayan bakanlığa tepki gösterdi 4 Yalnızca yağma yer değîştîrecek 9 tstanbul Haber Servisi- Bayındırlık ve Is- kân Bakanı Koray Ayduı'ın, deprem bölge- lerindeki belediyelerin plan yapma, yaptır- ma. onama ve inşaat ruhsatı yetkilerinin as- gari 5 ay süreyle ellerinden alınacağı yö- nündeki açıklaması belediye başkanlann- dan ve meslek odalanndan tepki gördü. Bağ- cılar Belediye Başkanı Fe> r zullah Kjyıklı. yapılacak işlerin biraz mantıga ve topluma uygun olması gerektiğini söyledi. Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Eldnd, imar yetkileri üniversiteler ve meslek odalannın denetimine açılmadıkça kim tarafindan kul- lanılırsa kullanılsın yağmanın süreceğini söyledi. Oktay Ekinci, Türkiye'deki imar süreci- ne bakıldığmda birçok hukuk ve bilim dışı imarkarannın bakanlıklar tarafindan da alı- nabildiğıni. hatta bakanlık onaylı birçoğu- nun da yüksek yargı tarafindan sık sık iptal edildiğini anımsattı. Ekinci, plan ve inşaat ruhsatı yetkilerinin belediyelerden Bayındır- lık Bakanlığı'na geçmesinin. deprem bölge- lerindekı beledi^lere duyulan haİdı tepki kar- şısında makul gibi görülebileceğini, ancak. yetkiler bakanlıkta olsa bile, bu yetkilerin si- yasi da\Tanışı göstermeyecek ve bilmin ge- reğini yapacak uzman demokratik kurum- lar tarafindan denetlenmesinin şart olduğu- nu söyledi. _ Ekınci: "Önemli olan yetkinin Ankara'da >-a da yörekrde olması değiL bihmsel ve top- hım çıkarian doğrultusunda denetJenmesi- dir. Bizce bir belediye başkanının vetkrvi de- netimsiz kuüanması ne kadartehKkdrv^e, bir bavındınbk bakamnın denetimsiz kullan- ması da o kadar tehlikeödir" dedi. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öz- türk. demokratik bir ülkede böyle bir uygu- lamanın olmaması ve verilen yetkilerin de iyi kullanılmasının denetlenmesi gekekti- ğini söyledi. Belediyelerin elindeki bu yet- kilerin politik nedenlerie denetlenmediğini vurgula> an Öztûrk. "Istanbul'da uzun süre- dir bagış karşüıgında kaçak kat artnnlıyor. Belediyeler bütçelerinin bu tür >apılara ver- dikleri izinlerden almış olduklan bağışlar- la oluşturuyorlar. Bunda Hazine'den gerek- li yardımın ahnmamasımn da etkisi de var. Bavındırlık Bakanhğı'run koymuş olduğu uyğulama yasal açıdan mümkûn değU. Ba- İZLENİMLER / ARÎF KIZILYALIN 'SağlıkBakanı dnayetişliyor'GÖLCÜK-Saglık Bakanı Osman Durmuş'ım, "İzmit Sakarya ve Yalova'da sağhk personeline deilacadaihtiyacımızyok" şeklindekı açıklama- sı, deprem bölgesındekı çalışan doktor ve hem- şireler tarafindan tepkiyle karşüandı. Yurdun dört bir yanından yardıma koşan yüzlerce sağlık per- soneli, bakan Durmuş'u gerçekleri saptırmakla suçladılar. Depremin ilk gününden bu yana ge- ce-gündûz demeden çalışan sağlıkpersoneli, böl- geye yeni doktor ve hemşirelerin getmesini ister- ken sahra hastaneleri ve hem yüzer, hem de sey- yar hastanelere gereksinim olduğunu açıkladılar. Depremi en fazla hisseden bölgeler arasında yer alan Değirmendere'de doktor ve hemşireler. yaralı ve hasta sayısındaki artış karşısmda yeter- siz kaldılar. Halkın sokak ve ağaç diplerinde ge- celemesi, enkazdan çıkan cesetlerin de zamanm- da toprağa verilememesi nedeniyle enfeksiyo- nel hastahklarda patlama yaşandığı. bölgedeki dok- torlarca açıklandı. Değirmendere'de bulunan Cen- giz Topel llköğretim Okulu'nun bahçesindeki barakayı mini bir hastaneye çeviren tstanbullu üç doktor, yurttaşlan son derece elverişsiz koşullar- da tedavi etmeye çalıştıklannı ve bölgeye gelmek isteyen doktorlan geri çeviren Sağlık Bakanı Durmuş'un "cinayet işkdiğini" öne sürdüler. Cerrahpaşa Tıp Fakultesi'nde görevli bir dok- tor, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlarken, "Has- talaraen ilkel şartlarda müdahale ediy^ruz. Ağır derecedeki y aralılan ve hastalan. askeri helikop- terlerle İstanbul ve Bursa')^ gönderdiğimiz hal- de hafıf \e orta dereceli yarahlann arüşı nedenh- lezor günler yaşıyoruz. Müdahale etmezsek has- talan kaybedebiliriz. Durmuş'un bu gerçeklerden haberi ounasa gerek. Ybksa burada bir enjektö- re, bir gazh bezc muhtaç olduğumuzu görür ve yardımlan geri çevirmezdi Bu açıklamayı bile bile yapıyorsa cinayet işliyor" ifadesini kullandı. Degırmendere \e Halıdere civannda hastala- ra hizmet veren doktorlar, yedi gündür bölgede olduklannı ve artık güçlerinin tükendiğinı de açıkladılar. Devlet memııru olduğu için adını açıklamak istemeyen Ankaralı bir doktor. şunla- n dedı:"Sürekli hasta geüyor. Bu yüzden dinlen- me olanağı bulamıyoruz. Yerii ve yabancı hiç fark etmez. Bölgeyederhaldoktorveûbbi malzeme gön- dersinler. Sağhk Bakanı gerçekleri gormek istiyor- sa tzmit- Yakna karayolunu araba ile gecsin." Gölcük Donanma Komutanlığı bünyesinde oluşturulan seyyar hastane, asker ve sivil vatan- daşlara hizmet verirken Amerikan 6. Filosu'na bağlı birilikler de mini bir hastane oluşturup yurt- taşlarunızın sağlık problemlerine eğilmeye baş- ladı. DEPREMMM!.. / ORHAN BURSALI tlk kez Adana depremınde ortaya çıkmış- lardı. Eylemlenne ve davranış yöntemle- rine bakarak heyecanlanmıştım. Bir grup insan felaket anında işlerini birakıyoT, hiçbır beklentisi oknadan en hızlı bir biçimde yardıma koşuyordu. Onlan hiçbir şey dur- duramazdı. AKUT sahip olduğu teknık do- nanrmla en kısa sürede felaket yerindeydi. Çığ düşüyor, karda kışta insanlar kaybolu- yor, AKUT orada bitiyordu. Deprem olu- yor, AKUT, insanlan yıkınülar arasından çekip almaya koşuyordu. Izmit depreminde, yardım etmek ve da- yanışmak için yanıp tutuşan insanlanmız, varoluşlannın anlamını bu basit örgütlen- me içinde derinden duyumsadılar ve yaşa- dılar. Yaralı kurtardılar, can kurtardılar; bütün dünya karşısuıda maddi ve ruhsal olarak çınlçıplak kalmış çaresiz insanlara ellerini uzattılar, onlann üstlerini örttüler, titremelerini, çığlıklarmı dindirmeye ça- lıştılar. çocuklan kucakladılar, ölülerimizi taşıdılar, yıkıntılar altındaki duvarlar öte- sindeki karanlıklar içindenbir insan sesi ve nefesı aradılar, beklediler ve beldediler... Yandaki fotoğrafi seyredin. AKUT'a ko- şan gencin yüzüne. duruşuna iyice bakın. Izmit depremi, AKUT'u yepyeni bir si- AKUT! vil örgütlenme modeli olarak yeniden do- ğurdu. Devlete bağlı bütün örgütlenmeler dikeydir, emirkomuta zinciri içindedır. Dev birbürokrasi mekanizmasının harekete geç- mesi gerekir. Üstelik, devletgöre\'lısininme- mur obna özelliği vardır. Bu dikey meka- nizmanın gerektiği yerde ve tam zamanın- da harekete geçmesi zaman alır. Izmit depremi bunun kanıtıydı. Yer sar- sıntısından üç - dört gün sonra bile bu me- kanizma istendiği gibi çalışmıyordu. Üstü- ne üstlük bu mekanizma. ideolojik ve siya- sal renkler, kararlar, tutumlar, inançlar, çı- karlar vb. içermesi açısından da böyle an- larda sakrncalan içinde taşıyordu. Bu dep- remde tanık olduğumuz bir sağlık bakanı vakası gibi, onun bakanlık içindeki hınk deyicileri gibi, felaket anında kurtancı de- ğil, kurtarmayı engelleyici özellik kazana- biliyordu. Devlet örgütü içinde emretmeyi ele ge- çirmiş bazı beceriksizler, yeteneksizler, sevgisizler, yer yer insan ve can düşmanla- n, kasıtlı hareket edebiliyordu. Öyle ki. elindeki devlet gücünü bile AKUT gibi ör- gütlenme insanlanna karşı kullanmayı dü- şünebiliyordu! AKUT ise yatay birgönüllüörgütlenme- siydi. Bir grup insan felaket zamanlannda söylenmeyi, kızmayı, yazmayı, çizmeyi, kendi kendini yemeyi bırakmış, eyleme geçmişti. En düzgün. en kolay, en rahat, hiç kimseye yükümlülük, sorumluluk vb. getirmeyen birÖTgütfenmeye gitmişlerdi. Ge- rektiği an ve yerde haberleşme zinciri ça- lışmayabaşhyordu. tşin,zamanm,ruhunuy- gunsa koşuyordun. Bir gün, üç gün, beş gün... Iş bölümü yapılıyor. çalışılıyor, ça- lışılıyor ve çalışılıyordu. Yoruldun, kenara çekiliyordun, arkadan takviye geliyordu. Iş bitince de herkes kendi hayatma dönü- yordu. Ta,başka bir felaket anınadek... AKUT olsun, diğer sivil örgütlenmeler olsun, toplumda var olan zor zamanlarda dayanışma isteğinin büyük enerjilere dönüş- mesine aracılık ettiler. Izmit depremi, bu ülkenin, bu insanlann, bu toplumun, özetle insan ve toplum yaşa- mının saltpolitikacılarabırakılmayacakka- dar ciddi bir olay olduğunu gösterdi. AKUT! Sivil toplumsal güçler! Selam size, hoşgeldiniz... kanlar Kurulu'nun karan gerekU.Korku ve ' telaştan aluumş bir karar" dedı. İmar karar- lannuı meslek odalannın denetimine açıl- masının zorunlu olduğunu savunan Başkan Öztürk, denetim genelgesini isteyenin uy- guladığını, istemeyenin uygulamadığını an- lattı. Öztürk. "Bu kadarkeyfiMkolurmu.Tek- nik Uyğulama Sonımlulan (TL'S) binayı görmeden imza aüyor. Emekli öğretmen, müteahhitliğe başbyor. Bu müessesenin dü- zebnesi gerekir. Bugünün sonuçlan 1950 y> ündan sonra Türkiye'de alınan kararlara dayanı>»r" diye konuştu. Depremin en çok hasar verdiği ikinci il- çe olan Bağcılar Belediye Başkanı Feyzul- lah Kıyıkh, en büyük sorunun yetişmiş in- san sorunu olduğunu ifade ederek, "kendi- sini tophımdan soyuüama- yan ve toplumla birlikte dü- şünen insan sorunuvar Tür- _ _ _ _ _ ^ _ Idye'de" dedi. Dünyayı yeni- den keşfetmeye gerek oteıa- dığuıı. gelişmiş ülkeler ne yapıyorlarsa bizim de onu yapmamız gerektiğini anla- tan Kıyıklı, bualanda iyıleş- tirmeler yapılmak isteniyor- sa. bütün yetkililerin ve bi- lim adamlannın toplanarak iyi bir imarkanununun çıkar- nlmasına çalışılması gerek- tiğini vurguladı. Kıyıklı. şunları söyledi: "Kaçak binayı yıkmak ba- zen bir yıl abyor. Bu alanda yetkilerirrüzçoksınırtı. Elekt- rik tdaresine elektriği kes di- yoruz kesmiyor, İSKİ aynı şekilde. Kaçak binalara alt- yapı hizmeti sunuluyor. Mû- kâfat \e cezalandırma mut- laka olmah. suç işleyen kûn otursa obun herkes cezalan- dnilmah" İnşaat Mühüdisleri Odası tstanbul Şube Başkanı Ce- mal Gökçe, şu an için yapıl- ması gerekenin deprem böl- gesindeki tüm imar faaliyet- lerinm hemen durdurulması olduğunu söyledi. İmar yet- kilerini hangi birim kullarur- sa kullansın mutlaka ünıver- site ve meslek odalannın de- netimine açık olması gerek- tiğini anlatan Gökçe, dene- timyetkisini, bu işe hevesli ol- duklanndan değil, topluma ve ülkeye duyduklan sonım- luluğun bir gereği olarak is- tediklerini belirtti. Bayındırlık Bakanlığı kad- rolannın da yeterli olmadığı- na dikkat çeken Gökçe, 1980 sürecindebilimden, teknıkten yana olan kadrolann temiz- lendiğini, politik özelliklerin uzmanlıklann önüne geçtiği- nikayderti. Avcılar'm DSP'li Bele- diye Başkanı Mustafa De- ğjrmend isebakanlığın açık- laması ile ilgili olarak, "Ba- kanlık benim üst amirim, is- tersebuyettdyialır'' şeklinde konuştu. DUZYAZI ORHAN BİRGİT CNN ve Başbakan Koalisyon hükümetlerinin değişmez özetlikleri ara- sında birden çok başbakanın bulunması geliyor. Asıl başbakan, koalisyonu oluşturan partiler- den en çok milletvekiline sahip olanın genel baş- kanı olsa da o öteki partilerden kimlerin bakan ola- cağına karışmıyor; karışamıyor. Partiler, Bakanlar Kurulu'nda hangi bakanlıklann kendilerine verile- ceğinin pazarlığmda anlaştıktan sonra, genel baş- kanlan ve yetkıli organları o sandalyeler için isim- lendirme yoluna gidiyorlar. Son deprem felaketinde vitrin önünde olması ge- reken üç hükümet kurumu, yani Bayındırlık, Sağ- lık ve Ulaştırma bakanlıklan, elli yedinci hükümet- teki görev dağılımında Milliyetçi Hareket Parti- si'ne verildi. Daha doğru bir deyim ile MHP bu üç bakanlığı kendi kontenjanına istedi. Depremden hemen sonraki günlerde teleko- münikasyon ve karayollanndaki yığılmalardan do- ğan aksaklıkların üstesınden gelmeyi gecikerek de olsa başaran Ulaştırma ve Bayındırlık bakanları, ne hükümet ne de MHP için önemli sayılabilecek ölçüde başağnsı yaratmadılar. Elbette küçüklü büyüklü gecikmeler görüldü. Görevlilerin büyük özverisi içerisinde bu gecik- melerin birçoğu düzenlendi. Ozellikleyüzyıllardan beri örgütsüz yaşamaya alışmış insanımız, kendi sivil toplum örgütlerinin önemini somut bir biçim- de gördü. Iki bakanlığın başındaki MHP'Iİ üyeler de özellikle yasanılan ortamın hassasiyetine de say- gı göstererek, pot kırmamaya dikkat ettiler. Ama Sağlık Bakanı'nm evlereşenliktutumu, bir anda bütün bir ülke için yasanılan deprem kadar sarsıntılar yarattı. Bir söylediğine, belirli bir süre sonra kendisinin de pişman olduğu anlaşılan de- meçleri, abuk sabuk konuşmaları ile Dr. Durmuş, sadece bizim değil, dış dünyanın kamuoyunda da "sorun gündem" haline geldi. Her felaketten teselliye dönüşen sonuçlan az çok edinmek isteği, sadece insanlar için değil, toplum- lar için de aranılan bir şeydir. Yüzyılın en büyük dep- remi olarak 400 atom bombası şiddetinde bir sar- sıntının neden olduğu 17 Ağustos felaketi, Türki- ye'ye ve Türk halkına öyle bir teselli arayışını, sa- dece eski dostlarından ve müttefiklerınden değil; hasım olarak bilinen uluslardan da beklemenin ne kadar doğru olduğunu saptayan davranışlarla gösterdi. Kuzeydoğudaki Ermeni Cumhuriyeti, Yunanis- tan ve özellikle Güney Kıbrıs'tan, böyle bir felaket sonrasında bütün eski hesapları ortadan kaldır- mak istercesine uzanan sıcak eller, o davranışlar- da şimdiye kadar hesaplanmamış bir zincirin hal- kalarıdır. Yirmi birinci yüzyılın ınsanlannın, ortakyaşadık- lan yeryuvariağındakı dayanışmaları için 17 Ağus- tos depremi değerlendırilmelıydi. Bu konuda dı- şımızdan atılan her adımı o değerlendirme için bir fırsat olarak görmek isteyenleri düş kırıklığına uğ- ratan Dr. Durmuş'un potlan, önceki gün ve dün özel- fikle Batı kamuoyunu etkileyen gazete ve televiz- yonlarda işlenmeye başlandı. Sağlık Bakanı'nm sekter davranışları ve yersiz demeçleri yüzünden ülkemizden zamansız aynl- dıklarını söyleyen yabancı kurtarma ekipleri, geri çevrilen gemiler, gümrüklerde süründürülen yar- dım aygıtlannın faturasını bizim yaralı kamuoyu- muz elbette kendi hükümetine göndermektedir. Dün dünyanın ünlü televizyonu CNN de Başba- kan Ecevit ile canlı yayında yaptığı uzun bir ko- nuşmada bu tepkiye değindi ve kendisine açık açık halkın güvenini kaybedip etmediğini ve ıstifa et- meyi düşünüp düşünmedığini sordu. O hükümet, bir koalisyon hükümetidir ve bakan- lannın büyük çoğunluğu ile belkı küçüklü büyük- lü bazı yanlışlıklar kamuoyunun vıcdanında za- manı geiince değeriendirilecektir. Başbakan, ken- di adına bu soruya "hayır" yanıtını verirken yapıl- mış olan hatalann deprem öncesi dönemin yan- lışlıklan olduğunu söyleyerek kendisine olan öz- güvenini yineledi. Aynı özgüveni Başbakan'dan Dr. Osman Dur- muş için beklemek... Görünen köy kılavuz mu istermiş! Ne yaparsı- nız ki eldeki hükümet üç partili bir koalisyona da- yanıyor. Başbakanların kendilerinin atamadığı, atanmasında aracı görevi yaptığı öteki partilerde- ki bakanlann istifalannı istemek gibi bir haklan bu- lunmuyor. Tabii, aynı şey partilerin gruplan için de geçerli. Devlet Bahçeli, dün partisinin grup toplantısın- da Sağlık Bakanı'na sahip çıkıyor ve Dr. Osman Durmuş'un bakanlıktan istifasını bekleyenler için "surda gedik açma istekleri" deyimini kullanıyor. MHP Grup Başkanvekili Ismail Köse ise bir adım daha ileri giderek "baz; Marksistlerin ideolo- jikamaçlaria Sağlık Bakanı'nı köşeye sıkıştırmak istediklerini" ama başarıya ulaşamayacaklarını söylüyor. Köse, bu çağdışı suçlamayı yaparken Osman Durmuş'a en ağır eleştirilerin partisinin ağır top- lanndan, azılı Marksıst düşmanı Artemur Kılıç'tan geldiğini ve Kılıç'ın günlerden beri Türkiye gaze- tesindeki köşesinde ısrarla Sağlık Bakanı'nm isti- fasını önerdiğini unutuyor. Apaçık belli ki bu konu MHP'nin başını adama- kıllı ağrrtacaktır. Tabii Bahçeli ve arkadaşlan, 17Nisan'da MHP'nin başına konan devlet kuşunun bu sarsıntılar yüzün- den uzaklaşmasını istemiyoriarsa... Faks:0212 677 07 62 E-Maihorhan.birgit'/ do.net.tr. KAYIP ARANIYOR Hicran EMİR Deprem sonrası Gölcük'teki enkaz altında bulunamamıştır. Yaralı olduğu sanılan Hicran Emir'i. görenlerin ya da hakkında bilgi sahiibi olanlann 212/230 56 27 0532/286 12 01 numaralı telefonlara haber vermeleri rica olunur ÖZLEM EMÎR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear