Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 AĞUSTOS 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11
Sanayiye ağır darbe indiren depremin ve TÜPRAŞ'taki yangının Türk ekonomisine etkisi uzun süre tartışılacak
Ekonomide yaııgııı var• Kimi uzmanlar TÜPRAŞ'ın îzmit rafinerisindeki yangının ekonomide
süreceğini belirterek, akaryakıt ve tüpgaz dışında hammadde sıkıntısının
otomotivden petrokimyaya, gübre sanayiinden metal sektörüne, tekstilden
plastik sanayi ve kalp kapakçıklan yapımma kadar uzanan bir dizi
zincirleme etkisinin görüleceğini belirtiyorlar.
• Hükümet yetkilileri iyimserliklerini sürdürüyor. Devlet Bakanı Önal,
makro ekonomik dengeler açısından bir geriye gidişin söz konusu dahi
olamayacağını ileri sürdü. Felakete geniş yer veren yabancı basın ise yapısal
reformlann ne denli etkileneceğini ve Türk ekonomisinin bundan sonraki
seyrini olumlu ve olumsuz öğeleri ile ortaya çıkartarak masaya yatırdı.
BANUSALMAN
ANKARA-TÜPRAŞ'ın
lzmit Rafinerisi'ndeki (İP-
RAŞ tstanbul Petrol Rafi-
nerisi AŞ) yangın, ekono-
mide sürecek. Yangının he-
nûz belirlenemeyen ekono-
mik kaybı ve rafinerinin
"force majör" ilan etmesı,
tekel olan bazı kurumlann
öretimlerini etkileyecek.
Akaryakıt ve tüpgaz dışın-
da hammadde sıkıntısının
otomotivden petrokimya-
ya, gübre sanayiinden me-
tal sektörüne, tekstilden
plastik sanayı ve kalp kapak-
çıklan yapımına kadar uza-
nan bir dızi zincirleme et-
kisi görülecek. Rafınerinin
devre dışı kalmasının 10
günlük maliyetinin 3 milyar
dolar olduğu belirtildi.
Dünyanın en büyük 500
sanayi kuruluşu arasında
433'üncü, petrol sektörün-
de ise 45'inci sırada yer alan
TÜPRAŞ, Türkiye'nin tek
sıvılaştınlmış gaz üreticı-
si, yani LPG dolumu yapan
tek kuruluş konumunda.
TÜPRAŞ'ın 4 gün boyun-
ca yanan tesisı İPRAŞ'ın
çevresinde 13 adet LPG do-
lum tesisi bulunuyor.
Döviz kaybı olacak
IPRAŞ dışındaki diğer
rafmerilerde dolum yapıl-
sa bile tüpgazda olumsuz
etkinin görüleceği belirti-
liyor. İPRAŞ'taki yangının
ham petrol tanklannda ol-
ması ve stoklann bulunma-
sı nedeniyle kısa vadede sı-
kıntı yaşanmayacağı belir-
tilmesine karşın, sonuçta
ham petrolün işlenmesiyle
çeşitli ürünler elde edildiği,
bu nedenle gelecek günler-
de sorunlann yaşanabile-
ceği belirtiliyor. Devlet bu
sıkmnyı dışalım yoluyla aş-
maya hazırlanıyor. Ancak
bu da büyük miktarda dö-
viz kaybı anlamına geliyor.
Yangın nedeniyle 1 milyon
ton akaryakıt dışahmına ge-
rek olduğu belirtiliyor.
Türkiye'nin yıllık 32 mil-
yon ton olan petrol rafinaj
kapasitesinin 11.5 milyon
tonla yüzde 40'ını karşıla-
yan İPRAŞ'ın üretim faali-
yetlerini durdurması, akar-
yakıt ve tüpgazda halkın
doğrudan kûllanımında sı-
kıntıya neden olacağı gibi,
temel girdi olarak üretim
sektörlerini olumsuz etkile-
yecek. TÜPRAŞ, akarya-
kıt sektöründe Türkiye'de
tek kurşunsuz benzin üreten
kuruluş olarakda dikkat çe-
kiyor.
Türkiye'de özel sektör
elinde olan ATAŞ dışında
petrol ürünleri, Izmıt, Iz-
mir, Kınkkale ve Baönan ol-
mak üzere4 rafinerinin top-
landıgı TÜPRAŞ'ta işleni-
yor. TÜPRAŞ'ın en büyük
rafinerisi Izmit'in (İPRAŞ)
devre dışı kalmasının munv
dan sentetik kumaşa kadar
ve bütün petrokimya sek-
törünün ana girdilerinin sağ-
lanmasında soruna neden
olacak.
Yine tzmit'te faaliyet gös-
teren PETKJM'in Yanmca
tesisi, Tüıkiye'de karbon si-
yahı üretentek kuruluş.. Kar-
bon siyahı ise lastiğin ana
girdisi. İPRAŞ'tan nafta
hammaddesıni alamayacak
olan Yanmca tesısinde kar-
bon siyahı üretilememesi
lastik sektöründe üretimin
durmasına neden olacak.
PETKİM-Yanmca tesısınin
ürün verdiği tekstil, boya,
mum, plastik, otomotiv sek-
törü de sıkıntıdan payını
alacak.
îzmit'te faaliyet gösteren
İGSAŞ, Türkiye'nin tek üre
üreten kuruluşu olarak dik-
kat çekiyor. Bu kuruluş, ra-
fineridekı sıkıntı nedeniy-
le gerekli akaryakıtı sağla-
yamayacak.
İGSAŞ, yurtiçi gübre üre-
tıminin azotlu gübrelerde
yüzde 30'unu, toplam güb-
rede yüzde 21'lık kısmını
gerçekJeştiriyordu. İGSAŞ,
amonyak dışsatımıyla bir
yılda 1.2 milyon dolarlık
döviz girdisi sağlamıştı.
Deprem nedeniyle İG-
SAŞ'ta da amonyak sızın-
tısı yaşandı.
Yine TÜPRAŞ'ın tüm
metal sanayiinde kullanı-
lan "kok" ürettığine dikkat
çekildi. İPRAŞ'ta yaşanan
sorunun metal sanayiini de
etkisi altına alacağı belir-
tildi.
Üretim gücü açısından 5
milyar dolar değerinde olan
TÜPRAŞ'a bağlı İPRAŞ
tesisinin değeri ise 2.5 mil-
yar dolar düzeyinde. Bu te-
sisin, arsa payı, araç-gereç
gibi maliyetler dışında yal-
nız yatınm bedelinin 4-5
milyar dolar olduğu kayde-
dildi.
İPRAŞ'taki yangınm eko-
nomiye olumsuz etkisi ya-
nında Türkiye'nin 200 mil-
yar dolar olan ulusal geli-
rinin 67 milyar dolarla üç-
te ikisinin depremin yaşan-
dığı bölgeden sağlandığı-
na dikkat çekıldi. Makro-
ekonomik dengelerin altüst
olacağı, para basma yoluna
gidilmesiyle enflasyonun
olumsuz etkileneceği. böl-
genin ve ülkenin yoksulluk
sınınnın yükseleceği,
nitelikli işgücü kaybının
yanında işsizliğin artacağı
belirtildi.
Bakan önal'a göre sorun yok
'5 yd geriyegtdümeyecek'
ANKARA (AA) - Ekonomiden
sorumlu Devlet Bakanı Recep
Önal, Türkiye'nin "beş yü geriye
gfttiğjne*' dair iddialara katılmadı-
ğını, ekonomik olarakbir geriye gi-
dişin söz konusudahi olamayaca-
ğını ileri sürdü.
Bakan Önal, Türkiye ekonomi-
sindeki gelişmenin kaldığı yerden
devam edeceği düşüncesi içinde
olduğunu belirterek, şöyle devam
etü: "Yarsdannsa-
nlması biraz za-
man gerektirebi-
lir, ama makro
ekonomik denge-
lerimiz açısından
gerfyegidişsözko-
nusudeğldkKay-
bedilmiş olan ni-
telikli insanlan-
mızdır, onu koy-
mak zaman alîr,
unabizbununüs-
tesnden geiriz."
Ekonomik re-
formlara aynen hedeflenen şekil-
de devam edeceklenni belirten Ba-
kan Önal, şöyle konuştu: »TBMM
sakgünundenitibaraıçahşmavade-
vam edecek. Sosyal GüvenHk Re-
formu, Özefleştirme ve Tanm Re-
formu gibi reformlan, program-
lanchğı gBM hiç aksatmadan çıkar-
# Meclis, salı
gününden itibaren
reform çalışmalannı
sürdürecek
# îç ve dış borç
ödemelerinde sonin yok
# IMF ile stand-by
yapma ihtimali yüksek
# Deprem tahvili
çıkartılması
dûşûnülebilir.
Önal, IMF ile göıüşmelerin, ge-
lecek aydan itibaren yeniden baş-
layacağını ve görüşmeler sonra-
sında, bir Stand- By anlasması ya-
pılması ıhtimalinin yüksekolduğu-
nu söyledi. Bu arada, Önal, Türki-
ye'nin gelecek üç yıl içinde, Ülke
Yardım Stratejisiçerçevesinde, pro-
je kredısi olarak, Dünya Banka-
sı'ndan 3 milyar dolar civannda
para almasının sözkonusuolduğu-
nu belirtti. Önal, Ankara Sanayi
Odası Başkanı ZaferÇaglayan'ın,
deprem nedeniyle
artan finansman
ihtiyacının karşı-
lanması için devle-
nn "Deprem Tab-
viB" çıkarması
önerisinideeleal-
dıkjannı söyledi.
Önal, iç borç-
lanma programı
çerçevesinde, ge-
lecek hafta ve da-
ha sonraki ihale
programlarmın de-
vam edeceğini, iç
borçlanma programı konusunda
daha önce ilan edilen ihale prog-
ramında hıç bir aksama olmayaca-
ğını belirtti.
Bakan Önal, son borçlanmalar-
da oluşan yüksek faiz konusunda
ise, piyasalara müdahale edilme-
diğini ifade etti.
Önal, Türkiye'nin iç ve dış borç
geri ödemeleri konusunda ise hiçbir
sorununbulunmadığını vuıguladı.
Yabancı basında Türk ekonomisi
'Hükümetin işizor
9
EkonomiServisi-Türkıye'yi de-
rinden yaralayandeprem felaketi ya-
bancı basındada geniş yankı uyan-
dınrken, hükümetın IMF'ye verdi-
ği sözlerdogrultusundauygulama-
ya aldığı ekonomi programlannın
ve yapısalreformlannne denli et-
kileneceği ve Türk ekonomisinin
bundan sonraki seyri de bütün bo-
yutlan ile tartışılmaya başlandı.
tngıltere'de yayımlananFinanci-
al Times gazetesi
bu denli malvecan
kaybının yaşandığı
Türkiye'de ekono-
minin son derece
kritik olduğu bir dö-
nemde meydana
gelen depremin ül-
keye maliyetini ma-
saya yatırdı. Gaze-
tede yer alan haber
yorumdaTürk eko-
nomisinin geleceği
iki ayn baîuş açısı
ile ortaya koyulu-
yor. Haberde yan-
sınlmaya çalışılan olumlu tablo-
lardan biri, deprem bölgesinde
TÜPRAŞ dışındaki sanayi tesisle-
rinde büyük bir hasann olmadığı
yönünde. Ancak bu tesıslerdeki ça-
kşanlarveaileleridepremdenen bü-
yük yarayı alan kesim olduklan
için üretim yapılamıyor. Bir diğer
nokta da Batı dünyasında Türki-
ye'yeuyanan sempatininekonomi-
ye olumlu etki yapabileceği. Tür-
• Financial Times
gazetesi, hükümetin bir
yandan IMF politikalan
dogrultusunda
ekonomiyi dûze çıkarma
çabası ,öte yanda
depremin yaralanmn
sanlabilmesi için kamu
harcamalannın artması
arasında zor dönem
geçireceğini yazdı.
kiye'de faaliyet gösterenCitibank,
Credit Lyonnais, Deutshe Bank ve
Kommertzbank gibi yabancı ban-
kalann yöneticilerinin görüşlerin-
den yola çıkan Financial Times bu
saptamasını Dünya Bankası ve
IMF'den gelen yardımlardan söz
ederek de destekÛyor. Haberde vur-
gulanmaya çalışılan bir diğer un-
sur da deprem dolaynsıyla iç tale-
bin artacak olmasının ekonomiyi
canlandırması.
Kayıplann karşı-
lanabilmesi için
tasamıflann kul-
lanılmaya başla-
nacağına dikkat
çekiliyor. Ancak
yeniden yapılan-
ma döneminde
meydanagelecek
bu canlanmanm
enflasyon cana-
vannıda yeniden
azdırmaolasılığı
yüksek olarak gö-
rülüyor. Kamu
harcamalannda da meydana gele-
cek zorunlu artışın IMF'nin dep-
rem öncesinde uygulamaya alınan
reçeteleri ile ters duşeceği belirti-
liyor. Haberde Ecevit hükümeti-
nin bir yandan ekonomiyi düze çı-
karma çabası. öte yandan depremin
yaralannı bir an önce sarma bas-
kısının yoğun yaşanacağı zor bir
dönem geçirileceğine dikkat
çekiliyor.
TÜPRAŞ'ta yangının meydana getirdiği hasar ve rafinerinin 'force major' ilan etmesi tekel olan bazı kurumlann üretimlerini etkileyecek
** • •
D U N Y 4 E K O N O M İ S İ N E B A K I Ş / ERGİN YILDIZOĞLU WNDRA ergin@ergin.demon.co.uk
Genç kızın, moloz yığınının karan-
lıkyanğından, dehşet içinde "aydın-
lığa" bakan gözlerinde tüm dayanıl-
mazağıriığıylagerçeklikvardı... Onyıl-
lardır boyalı basının, tekelci cilalı imaj-
lanyla, "memurum işini bilir" baya-
ğılıklanyla, ekonomik yaralara mistik
üflemelerle, devletimiz halleder tü-
ründen pederşahi pansumanlarta ve
milliyetçi güriemeierie, serbestleşi-
yoruz, özelteşiyonjz, küreselleşiyoruz,
çağdaşlaşıyoruz, az sabır köşe dö-
nüyoruz, vaatleriyle kurulan derme
çatma idolojik düzenin dış duvarla-
rı, 45 saniyede yıkılınca, tüm sahte
renklerin üzerini örtmeye başlayan
ağır, kül rengi bir gerçekiik... Kızın
gözterinden sızan, gözlerinize, oradan
ruhunuza akarak karartan, boğan bir
gerçekJik... ve birsoaı peki "şimdine
olacak?" Canı ciğeri ölüme giderken
36 saat göçük basında çaresiz bek-
teyen, gerçekliğin altında ezilen insan-
lara "işin aslını" kim anlatacak? Işin
aslı ne?
Bu gerçekliği, onyıllardır göster-
meye çalışanlardan çok umutlu de-
ğil, sistemin nasıl işlediğini iyi bildi-
ğinden olacak, llhan Selçuk, şöyle
diyor "biri çıkar, 'Bize bir şey olmaz
abi' diye ahkâm keser; bir öteki ya-
pının malzemesinden çalar; beriki
çalıp çırpanla iş tutar; devlet işlerini
bir kenara iter; belediye gözlerini yu-
mar; yurttaş üstüne düşen görevi
getirmez; kentterçürükyapılarta do-
nanır; hırsızlarortalıkta finkatar, kim-
se kimseden hesap soramaz..."
Gerçekten de, günlük yaşamın içi-
ne sızan gerçekliğin, üzerini çeşitli
renklere boyamak için yoğun çaba-
lar başladı bile, hem de ilkel ve de ar-
tık kabaktadı veren yöntemlerie. ön-
ce bir günah keçisi bul. Toplumun
geri kalanını bunun suçlu oldu-
ğuna inandır sonra... Sonrası
önemli değil... Dün, demir yol-
lannı toplu taşımacılığı bir kenara itip,
otomotiv ve petrol tekellerinin arzu-
su üzerine ülkeyi karayollanyte donat,
sonra da trafik kazalannın suçunu
"trafik canavanna yükle". Bu gün de
"Katilleıi", "Yine çürük inşaat. Yine
hırsız ve vicdansız müteahhitler" çığ-
lığıylasorumluluğu kimi bireylere yük-
le. Ama ya sorun bu kadar basit de-
ğilse?
Ya, "trafik canavan" gibi "hırsız
müteahhrt" de soru-
nun kendisi değil de
yalnızca dışa vuru-
muysa? Sorun as-
lında, ülkenin top-
lumsal yaşamının
tam ortasından ge-
çen bir başka "fay
hatbnda" yatıyorsa?
Bu fay hattının bir
tarafında "bırakın
geçelim, istediğimiz
gibi yapalım, devlet
bize kanşmasın" ba-
sıncı var.
Diğer tarafında
da, "devlet istedi-
ğimizyasalan geçir-
sin, itiraz edenleri
içeri tıksın, battığımızda bizi kurtar-
sın, borcumuza kefil olsun, krize gi-
rip kurumaya başladığımızda, top-
lumun suyunu sıksın bize versin, top-
lumu dağılmadan, kullanımımıza uy-
gun bir biçimde bir arada tutsun"
basıncı...
Ve ortada, bu iki basınç altında ça-
tırdayan toplum, gittıkçe daha sık ve
büyük olması gereken yalanlar, aşı-
nan insani değerler, harcanan ya-
Bir Başka Fay Hattı..
şamlar... ölümler, ölümler...
Işte bu hattın üzerinde yoğunlaş-
makgerekiyor, sevdiklerinın basında
ağlayanlara, TV önünde "Biz böyleya-
şamaya mecbur muyuz" diye sinir
krizi geçirenlere olup bitenleri açık-
layabilmek, en azından, insan kala-
bilmek için!
Ama sanınm, "büyûklerimiz", ay-
nı fikirde değil. Biri TV'ye çıkıp diyor
ki "Bugün suçlamakgünü değildirda-
yanışma günüdür". Yann her şeyin
unutulacağından, unutturulacağın-
dan emin tabii. Hayır! Bugün suçla-
ma, hesap sorma, en azından soru
sorma günüdür, her şey ortaya dö-
külmüşken, cilalı imajlar gerçekliğin
gölgesi altında solmaya başlamış-
ken.
Örneğin:
• Dünyanın en aktif fay hattı üze-
rinde olup da 1902'den bu yana 112
deprem felaketi yaşayan, bir ül-
• kede 100 köpeği eğitememek,
bir acil müdahale stratejisine ve
alışkanhğına sahip olamamak: dep-
remin şiddetini bile doğru dürüst öl-
çememek...
• Vatandaşın, felaket bölgelerinin
birinde, görev yapan TV ekibinden
"Yalvannmjeneratörûnüzü yirmi da-
kika için verin, yaşayan biri var onu
kurtarabiliriz" d\ye yakınmasına, ade-
ta dilenmesine yol açmak,
• Türkiye'nin sanayi bölgesinin or-
tasında, en azından tel makası, elekt-
rikkaynağı gibi ilkel
araç gereçlerin kıt-
lığını, 36 saat son-
ra bile hâlâ gidere-
memek,
• Depremden 36
saat sonra hâlâ gö-
çüklerin hepsine
kurtarma ekibi gön-
dermiş olmamak,
• Varlığıenazya-
nm asırdır bilinen bir
fay hattına rafineri,
fabrika, yerleşim ye-
ri kurmak,
• Riskli bölgeler-
de, deprem sonra-
sı için tahliye mer-
kezleri olarak ayrıl-
ması gereken alanların yağmalana-
rak yapılaştınlmasına göz yummak,
• Ulusal stratejik konumu olan yer-
lere 20-30 saat telefon bağlantısı ku-
ramamak...
• Nüfuslan yüz binlere dayanan ve
tamamına yakını yasadışı gelişen imar
aflan ile teşvik edilen Sultanbeyli, Av-
cılargibı yerleşim merkezlerinin oluş-
masına göz yummak,
• Hatta ekonomiyi dışa açıyoruz,
serbestleştiriyonjz, devteti küçültüyo-
ruz, tarımı dışa açıyoruz, küreselle-
şiyoruz diyerek, kırsal ilişkileri tahrip
edip, sonra kente göçenlere sahip
çıkmamak,
• 1985 yılında çıkanlan 3194 sayı-
Iı İmar Yasası'yla denetimi, yerel yö-
netimlerin sorumluluğuna bırakarak,
yasaya göre. ruhsatın alınmasını bir
formalite ekine dönüştürmek,
• Ruhsatsız inşaatlann oranının %
60'lara ulaşmasına göz yummak, hat-
ta buna zemin hazıriamak.
Sonra, birinin çıkıp Türk-lslam sen-
tezi konuşmalarla laf yuvariaması,
öbürünün, pederşahi edalaıia, "Dev-
let, büyük devlet. Yıkılanları yeniden
yapar" demesi ne anlama geliyor?..
Bu ülkenin vatandaşlan. Kendilerine
yapılan bu çocuk muamelesine da-
ha ne kadar katlanmak zorundalar di-
ye sormak gerekmiyor mu?
Bu sorulan şimdi sormazsak, emin
olun yann sormaya fırsatımız olma-
yacak. Toplumun ortasından geçen
neo-liberal fay hattını gizleyen, ide-
olojik örtünün yırtığı, gerçekiik yine dı-
şan itildikten sonra dikilecek. Cilalı
imajlar, vaatler her yeri kaplayacak,
biri çıkıp, bize bir şey olmaz abi, di-
ye ahkâm kesecek; bir öteki yapının
malzemesinden çalmaya devam ede-
cek; beriki çalıp çırpanla iş tutacak;
devlet işlerini bir kenara itecek; be-
lediye gözleriniyumacak; yurttaş üs-
tüne düşen göreviyerine getirmeye-
cek; kentler çürük yapılaria donan-
maya devam edecek; hırsızlar orta-
lıkta fink atacak; Her şey normale
dönecek... Taa ki bir başka gün, bir
başka yırtıktan içeri sızan gerçekiik,
tüm ağırlığıyla yine on binlerce çığ-
lıkla, ölümle, aşağılanmayla üzerimi-
ze çökmeye başlayana kadar..
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Sorumluluk
Deprem doğal afettir. Ancak işin içine insanlar-
dan kaynaklanan eksiklik ve yetersizlikler girdiğin-
de, afet doğal değildir. Son deprem doğal oldu-
ğu kadar, belki ondan da fazla, insan afeti oldu.
Bu doğru ve haklı nedenden ötürü çok kişi ve ku-
ruluş suçlandı. Suçlama konusunda da başanlı de-
ğildik; suçlamalar gerçek yerini bulmadı, yanlış ad-
rese gönderildi.
• • •
Ekonomi, toplumsal yaşamın ana dayanakla-
nndan biridir. Üretimden başlayan, bölüşüm vede-
ğişimden geçen ve tüketimle noktalanan süreç-
leri içerir; yeniden üretimle tüm bu işler yeniden
başlar. Ekonomik işlemlerde taraflann kurallara uy-
gun ve iyi niyetli davranacağı beklenir. Ancak,
hiçbir ekonomik yapı, bu beklentiyle yönetile-
mez. Tam tersine, olası yanlışları önlemek için ya-
salarçıkanlır; bunlaruygulanır. Boşluk bırakılmaz,
kaçak delikleri tıkanır. Ve tüm bu noktalar sürekli
olarak denetlenir; eksikleri giderilir ve çalıştnlir. Tüm
bunlan da devlet çarkının birimleri yapar. Satın al-
dığınız sütün ya da etin sağlığa uygun olup olma-
dığını siz anlayamazsınız; bunların sağlık deneti-
minin sizin masanıza gelmeden, önceden yapıl-
ması gerekir.
•••
Bizde/conur, birikimyadatasarruf biçimidir. In-
sanlar, gelirlerinden bir bölümü ile ve binbir güç-
lükle konut edinmeye çalışır. Ekonomik koşullar
üakonutedinmeyi, enflasyona karşı korunmanın
etkili bir aracı yapıyor. Bu nedenlerle konut sek-
törü ekonominin canlılığını sağlayan damarlar-
dan biridir. Ancak bu olguyap//aşma sürecinin sağ-
lıklı işlediği anlamına gelmez. Tersine, son dep-
remin deacıyla yeniden kanıtladığı gibi, tüm kent-
lerimiz, kolayca yıkılabilen kaçak yapılaria dolu-
dur. Kaçak yapılaşma, yıllardır çok yaygın bir bi-
çimde, en başta seçtiklerimiz olmak üzere, kamu
görevlilerinin gözleri önünde sürüp gidiyor.
Deprem sonrasında görüldü ki, hükümet, elin-
deki insan gücünü, araç ve gereçleri ve parasal
kaynaklan yıkım altında kalan insanlan kurtarmak
üzere eşgüdüm içinde kullanamıyor; devlet çar-
kı işlemiyor. Yerii ve yabancı yardımlar deprem-
den zarar görenlere etkin ve düzenli bir biçimde
ulaştınlmıyor.
Başka bir soru soralım. Bugün devletin en te-
pesinde bulunanlar, örneğin Başbakan, kamu
mülkiyetinde bulunan kent arazilerinin tam bir
dökümünü biliyor mu? Ya bunlann kimlertarafın-
dan işgal edildiği açıklanabilir mi? Hükümet ve
TBMM öncelikle halka bunun hesabını vermeli-
dir. Elindeki halkın malı olan arsaları koruyama-
yan ve toplum yaranna değerlendirmeyenlerin
"vatan, millet" sözleri de boşlukta kalıyor.
•••
Konut yapımı, ülkemizde, önemli ölçüde konut
kooperatiflerince yürütülür. Kooperatifler, kârama-
cı gütmeyen ve üyesınin çıkarını önde tutan, tut-
ması gereken, ortaklıklardır. Türkiye, yıllardır, ko-
nut kooperatifleri eliyle soygunlar yaşıyor. Ulke,
konut kooperatifleri mezarlığma dönüşmüştür.
Vahşi sermaye birikimine karşı, küçük birikimle-
rin çıkış yolu sayılan kooperatifçilik, bu yanlış ve
kötü uygulamaJar nedeniyle, artık, savunulamıyor.
Kooperatiflerin düzgün işleyişini sağlaması gere-
kenler de kamu yetkilileridir; özetle devlettir.
•••
Çoğu gelişmekte olan ülkede görüldüğü gibi ül-
kemizde de sermaye binkimi yanlış algılanıyor.
Konutun ya da fabrikanın yalnızca yapılması önem-
seniyor, bunun kendi kalitesi de bununla birlikte
çevre etkileri ve uzun dönemde yaratacağı olum-
suzluklar da kolayca göz ardı ediliyor. Olsun da
nasıl olursa olsun, yapsın da nasıl yaparsa yap-
sın anlayışı, bizdeki sermaye birikimi anlayışının
temelidir. Aynı anlayış, yerli-yabancı aynmı yapıl-
madan, geçerii oluyor. Ford fabrika yapsın da is-
ter Çankaya Köşkü'nün bahçesine kursun söz-
lerinin, başka açıklaması var mı? Oysa bu anla-
yış, kesinlikle bılimsellikten uzaktır, ilkesizlik ve ku-
ralsızlıktır.
Denetimsiz, kuraltanımayan, ahlak değerierin-
den çok uzak sermaye çıkarianna teslim olmak-
tır. Bu kap kaç yöntemine dayalı sermaye biriki-
mi anlayışına teslimiyet, devleti, en acı dolu gün-
lerinde bile, halkına karşı duyarsız yapıyor.
Oysa, halkın kendi seçtiği sıyasetçilerin, sözüm
ona halkın çıkan gerekçesine sığınarak da olsa,
bu gerçekten çok ilkel sermaye binkimi biçımle-
rini kayınp kollamaya hiç mi hiç haklan yoktur. Eko-
nomide serbestliğin anlamı başıboşluk değildir;
olmamalıdır.
Girişimcileri toplum adına denetlemesi gere-
kenlerde, halkın vergileriyle geçinen kamu görev-
lileridir.
Halk, olanlann hesabını demokrasinin işleriiği öl-
çüsünde seçtiklerinden sorar; sormalıdır. Çünkü
gerçek sorumlular onlardır.
Türkiye bu büyük acı ve yıkımdan yine büyük
bir ders çıkarmalı, merkez ve yerel yönetimleriy-
le devletin, halka hizmet ilkesiyle yeniden yapılan-
ması, etkin ve verimli işleyişi sağlanmalıdır.
e-posta: yakup@metu.edu.tr
Adapazarı
Ticaret de binalar
gibi çöktü
Ekonomi Senisi -
Depremle birlikte
Adapazan'nda ticaret
hayatmın yüzde 80'inin
batmış durumda olduğu
belirtilirken, Yalova'da
da sanayi kunıluşlannın
üretim yapamadığına
dikkat çekildi.
Sakarya Ticaret ve
Sanayi Odası Başkanı
ErolÖztürk,
Adapazan'nda ticaret
hayatının yüzde 80'inin
batmış durumda
olduğunu söyledi.
Öztürk, Halk
Bankası'ndan 75
tnlyonluk kaynak
arayışında olunduğunu
bildirdi. Sakarya'nın
yeni bir alana taşınması
gerektiğini vurgulayan
Oztürk, yeni alanlar
kuruluncaya kadar
ruhsat verilmemesi
gerektığıni söyledi.
Yalova'da ise deprem
anından itibaren
fabrikalann üretimi
durdurduğu
kaydedildi.Eczacıbaşı
grubuna bağlı Ipek
Kâğıt AŞ'de ve
Çukurova Gnabuna ait
SCA Ambalaj Sanayi
AŞ'de üretim
yapılamadığı bildırildi.