25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 1999 CUMA DEPREM Meydana gelen deprem siyanürlü altın madenciliği gibi riskli yatınmlan yeniden gündeme getirdi 'Âkkuyu'ya santral yapdamaz'IZMlR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Mar- mara Bölgesı'nde yaşanan deprem felake- tı, 1. derece deprem bölgelerinde planlanan Akkuyu Nükleer Santralı ve sıyanürlü al- tın madenciliği gibı çevresel açıdan riskli yatınmlan yeniden gündeme getirdi. Ece- miş fay hattı üzennde yapımı planlanan Akkuyu Nükleer Santralı ile yine Batı Anadolu fay hattının oluşrurduğu deprem kuşağında yer alan Bergama-Ovacık altın madenının, şiddetli bir deprem sonucu ya- ratacağı tehlıkeye dıkkat çekildı. TÜPRAŞ petrol platformunda çıkan yangını söndür- mekte aciz kalan hükümetin, olası bir nük- leer facia sonrasında tümüyle çaresiz ka- lacağı savunuldu. Arkadaş Çe\re Grubu'ndan Yaşar Öz- türk. Akkuyu Nükleer Santralfnın yapı- mının planlandıgı bölgenin, Bayındırlık Bakanlığı haritalannda 1. derece deprem bölgesi olarak gösterildiğine dikkat çeke- rek. uzmanlann burada şiddetli bir deprem olasılığını vurguladıklannı anımsattı. Jeofızık dergısınin 1991 "de yayımlanan 5. sayısında yer alan "Alanya-Mersin Ara- sı Bölgesel Genç Tektonik Yapdar" başlık- lı bir araştırmada da aynı soruna dıkkat çe- kilıyor. Araştırmayı yapan DEÜ Deniz Bi- limleri Enstitüsü'nden Prof. Dr Sungu L. Gökçen. Prof. Dr Nuran Cökçen ye Doç. Dr. Erdeniz Özd ile Keele-Staffs Üniver- sıtesi Jeolojı Bölümü'nden Prof. Dr. GU- bert Kelling'in raporunda Akdeniz Bölge- sı'ndekı Ecemış fay hattının büyük bir fay hattı olduğu \ urgulanarak. "Bu fayın 20-25 kilometre batısında bir nükleer santral kur- mak istiyorlar. Araştırmalanmız sonucun- da Ecemiş fayının denize de Kıbns'a doğ- ru 80-90 kilometre devam ettiğini ve bu fa- >ın aktif olduğunu hesapladık. Fay oynar- sa birkaç metreyle birkaç, yüz metrearasın- da bir çökme ya da oynama yaraür. Sant- ralın böyle bir çökme ya da o>nama sonu- cunda çatlaması halinde büyük bir nükle- er facia gerçekleşir" denılıyor. Doğu Akdeniz Çevrecilen Sekreten Ok- tay Demirkan. Adana depremınden sonra uyanlara kulak asmayan yetkılılerin Mar- mara'dakı bu deprem sonrası, nükleer sant- ral konusunda ıyi düşünmeleri gerektiğini vurguladı. Demirkan, lzmıt'te deprem sonrası TÜPRAŞ petrol platformunda çıkan yan- gını söndürmekte aciz kalan hükümetin. böyle bir nükleer facia sonrasında tümüy- le çaresiz kalacağını savundu. Greenpeace Toksık Maddeler Sorumlu- su TolgaTetnuge de, Marmara Bölgesi "nde kimya sanayiı tesıslerinin yarattığı tehli- keye dikkat çekerek. "Burada bir de nük- leer santral olsaydı rad>oaktivitenin yara- tacağı tehlikeyi bir düşünün. Yine bir fa> hattı yakınında kurulması planlanan Ak- kuyu nükleer santralının riski ortada" dı- ye konuştu Creenpeace bolgede 'Kimyasal tesisler tehlike oluşturuyor' lZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Greene- peace Toksik Maddeler Sorumlusu Totga Te- muge. Izmit'te gercekleştirdikleri incelemeler- de. depremden etkilenen kimyasal maddelerin üretildıği tesislerin büyük bir çevTesel tehdit oluşturduğunu söyledı. Şu anda bölgede sana- yi tesislerinden kaynaklanan sızıntının boyut- İan konusunda hiçbir araştırma yapılmadığını vurgulayan Temuge. çevTeye sızma olasılığı yüksek olan son derece tehlikeh bu kimyasal maddelerin uzun vadelı etkilenne dikkat çek- ti. Temuge, konuyla ilgili Greenpeace ekibinin izlenımlerini ve kaygılannı içeren bir raporu Çevre Bakanlığı'na ilettıklenni belirterek, "TOPlt^'mysüaııındaPETKİMtesisJerivar, yangın PETKIM'e sıçrarsa, çevreye yayılacak zehirli kimyasal maddeierin ne kadar büyük alandaki insanlan eıkileyeceği ve öMüreböeay ğikonusunda kaygılanmız var" dedi. Petkim'de üretılen ACN adlı bir maddenin, Yalova'daki Aksa firması tesıslerindeki depoda depremden kaynaklanan bir yarık oluşması sonucunda ko- ruma havuzuna sızmaya başladıgını belirten Temuge, sözlerinı şöyle sürdürdü: "Uçucu. yanıcı ve kanserojen oUn bu mad- denin dışanya sızması üzerine,elektrik ve su ol- madığı için üzerini su ve köpükk kapatamıyor- lar. Firma sahipleri hemen jandarmaya ve ge- rekli yeriere uyartda bulunuyorlar. Bunun so- nucu çevredeki insanlar uzaklaşünlıyor. Daha sonra da deniz suyuybı müdahale ederek flstû- nü kapaöyorlar. Zehirti kimyasallar sağtem bir tanka aunıyor. Yani firma yetkUueri, sorumlu bir tavır sergjtiyoriar." Ancak, şu anda bölge- de "haıtjp tesiste ne ohıyor" kimsenin bilme- diği uyansında bulunan Temuge, izlenimleri- ni şöyle anlattı: " Her firma yönetidsi aynıseflafhkla davran- mayabilir. Örneğin orada klor kacağı var nu, çevreye sızdı mı, denize sızuıb var mı hiç bir bü- gi alamadık. Bunun gibi orada binkrce sanavi tesisivar.TÜPRAŞ'nıvakınıiHİakk)ralkalikte- sisi. Shell. Petrol Ofısi var. PETKİM var. Eğer sızıntı cdursa. ortank khnyasal maddeden geçil- mez.Bizoradakiaraştınnalannuzadevam ede- cegiz. Khnyasal maddelerin durumunu tespit etmeye çahşacağız. Bizde gaz maskeleri var ama orada yaşayaniann gaz maskesi yok. Kur- tarma ekibi bileyokgttiğimiz yerlerde. Bu ara- da, tzmit Adk Yakma Tesisi, Greenpeace'in kam panyası sonucu kapanlnuştı. İyi ki tesis ça- Itşmıyordu. Yoksaçokdaha korkunç şeykr oİa- biürdL- Yine Batı Anadolu fay hattı üzerinde yer alan Bergama'da kurulan Ovacık Altın Madeni 'nın şiddetli bir depremde çevre ve yöre halkı açısmdan son derece tehlikeli ol- duğu vurgulandı. Pergamon Derneği Baş- kanı SefaTaşkın. tTÜ'nün verdiği bilgile- re göre. bölgede 1939 yılında 9 şıddetinde deprem olduğunu belirterek, "Bu depremi yöre halkı 'Dıkılı battı' diye anar. 1939 dep- reminde maden sahasına 18 kilometre uzakhktaki Dikili.yeıie bir olmuştur. Bakır- çay ovasmda Kalarga Tepesi eteklerindeki Ovacık köyü bu deprem sonrasında yıkıi- mıştır. Ovacık köyünün bugünkü yerine ta- şınıp yeniden kurulması bu depremden sonradır. Nani altın madeninin bulunduğu tepenin bitişiğindeki Ovacık köyü, 1939yı- lında yaşanan o korkunç depremüı ardın- dan kurulmuş yeni bir köydür" dedi. Al- tın madeninin atık barajında geçirimsizlik sağlamak içın oluşturulacak kil tabakala- nnın depreme dayanıklı olmadığını kay- deden Taşkın, şiddetli bir depremde kil ta- bakasının kınlmasıyla zehirli atıklann ye- raltı suyuna kanşabileceğinı söyledi. TMMOB Izmır ll Koordınasyon Kuru- lu'nun hazırladığı bir raporda da, aynı yön- de uyanyayer\enlerek, **ayTikzemin(ya- maç molozu) ve alüvyal zemin üzerindeki kaplamada deprem anında oturma ve çat- lamalar olacaknr" denıldi. tnşaat Mühen- dısleri Odası Izmir Şubesf nin aynı yön- dekı açıklamasında da, "Bakırçay havzası, 1. derece deprem kuşağı üzerinde bulun- maktadır. Siyanür ihti\a eden atık çamu- runun toplandığı. 15 hektaruk büyük bir alan kaplayan kil çanak, hem çamurun yüklenmesi halinde düşey deformasy onlara ve hem de depremin etkisi halinde kınl- malara maruz kalacakör" görüşüne yer venldi. Türkıye'nin büyük bölümü dep- rem kuşağındakı yaklaşık 500 yerinde al- tın madeni arama izni verildigine dikkat çekilerek, aynı yöndeki tehlikenın sadece Bergama'da söz konusu olmadığı savunul- du. AKUT eleman anyorHaber Merkezi - Sivil kurtarma ör- gütü AKUT (Arama K.urtarma Der- neği) acil yardım çağnsı yaptı. Dep- remin yaralannı sarmak için günler- dır canla başla çalışan AKUT ekibi. dağcılık ve ilk yardım deneyimi olan. teknik kurtarma desteği verebilecek gönüllüler anyor. AKUT irtıbat bürosundan yapılan açıklamada dağcılık deneyimi olma- yanlann ise teknik kurtarma hizme- tindeki ekiplere geri hizmet desteği (alet, araç gereç, yıyecek, içecek ta- şınması ve bilumum lojistik destek) vermek üzere görevlendirileceği be- lirtıldi. AKUT, gönüllülen deprem bölgelerine ulaştırmak içın belli ara- lıklarla araç kaldınyor. Buaraçlarher günsaat 10.00'da AKM'den, 10.30'da ise Kadıköy'den kalkıyor. Gönüllüler 24 saat sonra tekrar aynı noktalara bı- rakılıyor. AKUT aynca maddi yardımda bu- lunmak isteyenler için kampanya baş- lattı. Kampanyanın banka numarala- n şöyle: İş Bankası Galatasaray Şubesi 738978 TL hesabı ve 364711 dolar hesabı. îhthaç duyulanlar AKUT ihtiyaç duyduklan malze- meleri de şöyle sıraladı: Battaniye, su, yiyecek, i- laç, yardım malzemelerinin taşınması için kamyonet ve minibüs, kurtarma çalışma- lannda kullanılmak üzere hertürlü malzeme; (kazma. kürek, matkap. delıci ve ke- sicı aletler ile kask daha bü- yük bir öncelığe sahip) ve yaşamı sürdürmek için ak- la gelebilecek her türlü araç gereç. Yardım etmek isteyenler AKUT'a şu numaralardan ulaşabilirler: TELEFON:(212)252 46 44 FAX: (212) 249 22 40-246 66 93 E-MAIL : idemir- yol@turk.net E-MAIL: idemiryol@hot- mail. com E-MAIL: akut@turk.net BIRBAKMA SERVER TANÎLLİ Bir Büyük Muhalif Öldü... Arka arkaya iki derin kayıp. Abbas Sayar'dan, edebiyatımıza Yılkı Atı baş- ta olmak üzere, unutamayacağımız birkaç roman armağan etmiş büyük bir yazardan hemen sonra onun ölümü. Nasıl anlatmalı Can Yücel'i? . ' ' • Bir otuz yılı aşmtş dostluğun biriktirdiği, hepsi de birbirinden güzel anılann arasından sıynlıp o- nun sanatçı yanını belirtmeli. "Çağın en güzel göz- lü maarifmüfettişi"n\n oğlu, yarınlara başta o ya- nıyla kalacak çünkü. Her şeyden önce de şairiiğiyie... Şiiri ayakta tutan, şairin imge ve dil gücü değil mi? Can Yücel'de, bunlar bütün çarpıcıltğı ile önü- müzdedir. Hele dilin olanaklarından onun kadar yararianmış ve dille onun kadar oynamış bir baş- ka şairimizi bulmak zor. Işin içine öfkeyi, kara ala- yı, humoru soktuğu için, dilin üstüne alabildiğine gitmesi kaçınılmaz oluyordu. Ama kime öfke, kiminle alay, neyin hicvi? Burada, Can Yücel'in içinden sivrildiği sosyal ve siyasal koşullar önümüze çıkar. 27 Mayıs'ın açtığı, sosyal muhalefetin tarihimiz- de ilk kez pariamentoya girdiği umutlarta dolu bir dönemin hemen arkasından tutuculuğun, faşist kıpırdanışlann, politikanın rayından çıkanlıp bir boğuşmaya dönüştürülmesinin, sonra düpedüz faşizmin karabasanlı yıllan: 12 Mart, MC'Iİ hükü- metler, 12 Eylül... Nasıl öfkelenmez şair? Nasıl dilini sivriltmez? Can Yücel'in sanatının yolunu çizen, içeriğini belirleyen bu koşullar oldu. Koşullar insafsızlaş- tıkça şairimizin de sesi acılaştı, hırçınlaştı, top- lumcu ve siyasal bir boyut kazandı. Onun en güzel şiirlerinden biri "Mare Nost- rum'dur. "Bizim Deniz" anlamına gelen şiirde, 12 Mart'ta, iki arkadaşıyla beraber, acımasızca, üs- telik Ceza Yasası maddeleri keyfî biçimde yorum- lanarak asılan Deniz Gezmiş'ın kişıliğınde, dev- rimci yiğitlik ve gözüpeklik yüceltilir. Biliyorum ezberinızdedir, bir de beraber söyle- yelim: En uzun koşuysa elbet Türkiye'de de Devrim. O, onun en güzel yüz metresini koştu. En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak... En hızlısıydı hepimizin, en önce göğüsledi ipi. Acıyorsam sana anam avradım olsun ; Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun! "* Sevgi Duvan adlı -o güzelim- şiiri, "Ne kadarya- lansız yaşarsak o kadar iyi" diye biter. Elhak, yalansız yaşadı Can Yücel. Tüm yalanlann üstüne korkusuzca yürümesinin cesaretini işte bundan alıyordu. Büyük bir kavganın ta ortasında yerini alan şa- ir, özlediği dünyanın başka bir dünya olduğunu da açıkça söyler: Başka türiü bir şey benim istediğim. Ne ağaca benzer ne de buluta Burası gibi değil . ,. g Gideceğim memieket " c ^ b Nerede gördüklerim nerde o beklediğim, ,'._ Rengi başka tadı başka. ' özetle, daha insanca bir dünyayı kurmak iste- yenlenn şaırı oldu Can Yücel. Yalanlann iktidan- na karşı yalansız muhalefeti sürdürdü; "Ben öm- rümce muhalif yaşadım" diyordu. ölümüyle büyük bir boşluk bırakmıştır ardında. Ama büyük de bir birikim... Yeri kolayca doldurulabilecek değildir. Yalnız ona ait olan üslûp taklit edilemez olarak kalacak- tır. Ne var ki söyledikleri, bunaldığımız her anda hıncımızı bileylemede bize cesaret verecek. Dat- ça'nın en yüksek tepesinde yatan öfke, öfkemizi yönlendirecek. Bir şiiri, "Sizin de içiniz rahat olsun, ey arkada kalanlar..." diye biter. Nastl rahat olabiliriz ki Baba? Gittiğin daha haftasını doldurmadı. "Sanayidur- du, işsizlikbüyüdü" diyeyazıyor gazeteler; "Tah- kime alkışlı kabul" diye yazıyor. Hapishanelerde < 7Wc;rsuçı/"ndan yatanlar var; ama onlara katresi bile düşmeden "Hırsızlara, dolandıncılara ve çe- telere af ge//yor"diye yazıyor gazeteler, "Çalan müteahhide af ge//yor"diye yazıyor. Düşünebiliyor musun: Bir deprem oldu üç gün önce; doğanın gadrinden çok, ihmalin, imarda çalıp çırpmanın, kuraldışılığın yol açtığı binlerce ölü, onbinlerce ya- ralının acısıyla iki büklümüz. Nasıl dilimizi sivriltmez oluruz? * Sen olsan, küfretmez miydin Can Baba? Dünya basını, Türldye'nin 6 çaresîzlîği'ııi anlaüyorHaber Merkezi - Marmara Bölgesi'ndeki deprem facıasına geniş yer vermeye devam e- den dünya basını. afet bolgesındeki ınsanlann "çaresizliğine'' dıkkat çektiler. Türkıye'nin deprem bölgesınde olmasına ragmen felakete hazırlıksız yakalandığını kaydeden gazeteler, depremden ülke ekonomisinin de büyük dere- cede etkılendığinı belırttıler The Daily Telegraph gazetesi. hasann bo- yutlannın bu düzeye varmış olmasından kay- naklanan büyük bir öfkenin yaşandığını ve bu öfkenin gazete sayfalanna, depremde yerle bir olan bınalann yapımını gerçekleştıren müteah- hitlere yönelik "katiDer" gibı manşetlerle yan- sıdığına dikkatı çekti. Gazetenin ünlü yorum- culanndan Prof. Norman Stone tarafından ka- lemealınanbiryorumda. u Llus,enhassasanuv da felakete uğradı" denılirken. Türkıye'nin son yıllarda ortaya koyduğu büyük ekonomik büyümeyle üçüncü dünyayı terk etmeye hazır- landığı anda deprem felaketı geçirdiği behrtıl- di. Türkiye'nin dınamık bir ekonomiye sahip olduğuna işaret edilen yorumda, uzun süredir Avrupa'nın ana tekstil üreticisi durumunda olan Türkiye'nin. yakın zamanda uçak ve ilaç sanayılerinde de başa güreşmeye başladığı kay- dedıldı. Yorumun sahibi Stone, Türkiye'nin, bu felaketin de üstesinden geleceğine olan inancını vıırgularken, Avrupa'ya da destek çağ- nsında bulundu. The Independent gazetesinde. Justin Hugg- ler ımzalı yazıda da, Türkiye'nin üçüncü dün- ya ülkesi olmaktan çıkmaya hazırlandığı bir sırada deprem felaketiyle sarsıldıgına işaret et- tı. Gazetenin bir diğer yazan Robert Fisk ise depremın meydana geldiği bölgenin özelliğı- ne dikkatı çekerken, daha Osmanlı dönemın- de bu illerde betonarme yenne tahta binalarya- pılması yolunda halkın uyanldığını. ancak son yıllarda kimsenin bu uyanyı dikkate almadı- ğını bildirdi. The Guardian gazetesi, "Kadere karşıgehn- mez" başlıklı yorumunda da. daha çok, depre- min meydana geldiği bölgenin miman yapısı- na işaret etti ve "Böyle evlerde yaşayaniann fazla şanstan yoktu" diyeyazdı. Belçıka'nm "La Libre BeJgkjue" gazetesi, ilk üç sayfasının tamamını Türkıye'deki dep- rem felaketine ayınrken. "Türkiyecehennem- de yaşıyor'' başlığını kullandı. Le Soir gazetesi, "Yardnn ayak sürûyor" manşetiyle verdiği haberlerde. binlerce insa- nın hâlâ enkaz altında can cekiştığine dikkat çekti. Gazete Belçika'dakı Türk toplumunun yardım kampanyalan için seferber olduğunu bildirdi. La Derniere Heure gazetesi, felaketin bi- lançosunun çok ağır olduğunu, ölü ve yaralı sayısının sürekli arttığını, tzmit'teki rafineri yangınının da tehdıtkâr bir şekilde devam et- tiğini yazdı. Türkiye'deki faciaya geniş yer ve- ren Kanada bağımsız devlet radyosu CBC'nin Istanbul'dakı muhabiri, yıkıntı bölgesindeki halkın "hükümet nerede" diye yakındığmı ve yerle bir olan bırçok yapınm çevresinde hiç- bir yardım ekibinin görülmedığinı bildirdi. SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net Her akşam eve döndüğümüzde, nerede ya- tacağımıza bırtürtü karar veremiyoruz. Içeride mi yatsak, dışanda mı? Çevremizdeki arkadaşlarla konuşuyoruz, benzer durumdalar. En ihtiyatlı- lar, hiç eve gırmiyor. Bazılan ise, ne olursa olsun, bütün bir ömür boyu böyle yaşayamayız deyip, vurup kafayı evinde uyuyor. Gazete'de Bılim Teknik'ın yayın yönetmeni Or- han Bursalı "Asıl büyük deprem oldu. Bundan sonra daha küçük sarsıntılar olacak. Bu neden- le dışanda yatmanın bir âlemi yok. Ben ilk gün- den sonra içerıde yatıyorum " diyerek tavnnı bel- li ediyor. Bunu yaparken de bilimsel bir dergiyi yönetmenin kendine güvenli haliyle konuşuyor. Gelın görün ki, TV kanalları ve fısıltı gazetesi insanı rahat bırakmıyor. Her kafadan bir ses çı- kıyor. Iddiaya göre CNN, ilk depremin şiddetin- de yeni bir deprem daha olacak diye haber ver- miş. Ne doğrulamak ne yalanlamak mümkün değil. Bir spiker çıkıyor, bilim adamına soru- yor:"Efendim ıçerıde mi yatalım, dışanda mı?" Ölüme Değil Yaşama Yönelmek... Bilim adamı, bundan böyle daha kuvvetli bir sar- sıntının yakın zamanda beklenmediğini söylüyor, ancak yine de ihtiyatlı bir cevap veriyor: "Çok az da olsa daha kuvvetli bırsarsıntı olabilir. Ben ço- cuklanmı ve eşimi alıp üniversite kampusunda yatacağım." TV başındaki insanları alryor bir düşünce. Dı- şanda yatmak zor ve zahmetli. Sandalyeleri evi- mizın yanı başındaki sokağa taşıyoruz. Ne ya- palım diye düşüncelere dalıyoruz. Sonra, bir kıs- mımız dışanda, bir kısmımız içerıde, bir kısmımız uyanık sabahı ediyoruz. ••• Insanlann yaşadığı büyük acı yanında, nere- de yatalım tartışması bir bakıma lüks. TV ekran- lannın karşısında; yakınlannı yıkıntı altında bı- rakmış, onlara ulaşabilmenın umudu veçaresiz- liğı ıçindeki insanlanmızla bıriikte her gün her sa- at, ölümü ve öfkeyi yaşıyoruz. Binlerce insanı- mızın ölümüne neden olan depremdeki insan hatası üzerine kafa yoruyoruz. Genel kanı, asıl suçlunun aç gözlü müteahhit- ler olduğu yönünde. Çimentodan, demırden ça- larak yaptıklan çürük binalarla binlerce insanın ölümüne onlann neden olduğunu düşünüyor ve öfkemizi onlara yöneltiyoruz. Böyle bir yöneliş kolaycılık değil mi? Ömeğin devletin bu işteki so- rumluluğunun daha önemli olduğu bir gerçek olarak karşımızda durmuyor mu? Depremle bıriikte bu ülkenin sivil savunma ör- gütünün tamamen çökertildiği gerçeğiyle yüz yü- ze geldik. Her an deprem tehlikesiyle yüz yüze olan bu ülkede, bu devleti yönetenler ne gibi ön- lemler almışlar? Sivil savunma örgütlerini mi güç- lendirmişler? Sivil savunma örgütlerini eğitip, hal- kı harekete geçirecek bir bilınç mı vermişler? Trilyonlan savunmaya harcayan bu ülkenin, bir deprem anında müdahale edecek ekiplere sahip olmamasının günahı müteahhıtlere mı ait? Silahtan Borsa'ya, Cumhurbaşkanı'nın her gün uçak dolusu işadamı ve gazeteciyi yanına ala- rak yaptığı gezilere para bulan, her seçim kam- panyasında partilere trilyonlar aktaran bu ülke- nin maliyesini elinde tutanlar, insan yaşamını il- gilendiren alanlara geldiğinde neden vurdum- duymaz oluyorlar? Sorun yalnızca müteahhitler değil. O müteah- hitler de bu sistemin bir parçası. Devleti dolan- dırdığı iddiasıyla yargılanan işadamlannı "İşte benim ailem" diye sunan bu ülkenin Cumhur- başkanı. Müteahhidi kim denetleyecek? Onlann sağlam ev yapmasını hangi sistem sağlayacak? Deprem, bize bu sistemin çürüdüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Nerede bu ülkede do- ğal afetlere karşı örgütlenmiş devlet? Nerede ihale ışlerini rüşvet dışında yapabilecek bir dev- let örgütlenmesi? Bu kaçıncı deprem? Paralar, neden insanı ilgilendirecek alanlara yatınlmaz da, sırf silaha ve ölüme yatırılır? Şu gerçeğı görelim: Bu devletehâkim olan an- layış, bize yalnızca ölüm getiriyor. Bize yalnızca acı getiriyor. Vatan millet sakarya nutuklan ne ka- nn doyuruyor ne de depremlere karşı bir güven- lik oluşturuyor. Bu devletin, banş içinde bizi yaşatacak, sal- dın yerine sivil savunmamızı güçlendirecek şe- kilde yeniden yapılanması gerekiyor. Bütün bu binalan yapan müteahhitleri içeri atsak, bu sis- temin yenilerini üreteceğinden hiç şüpheniz ol- masın. ölümü değil yaşamı sağlayacak olan, hırsızlı- ğı değil topluma hizmeti esas alacak bir devle- te ve sisteme ihtiyacımız olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. öfke ve acımızı aynntıya de- ğil esasa yöneltirsek çözüm üretebiliriz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear