22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 AĞUSTOS 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA DEPREM C ö l c ü k ' t e n i l k 2 g ü n i z l e n i m l e r i Doııaıuııa keııti arbk yokARÎF KIZILYALIN Pazartesı akşamı Izmıt-Gölcük kara- yolunda seyredıyorum. Önümde tatıle giden araçlar. birbirlennı sollayanlar. Ih- saniye'yı geçıyoruz; o tanıdık tabela: "Donanma Kenti Gölcük'e Hoşgddi- niz." Ana caddeyi hızla ılerleyip ışıl ışil parlayan Akkent ve Denızkent Sitesi'ni geçerken ziyaretıne gıttığım kayınpede- nme sıtem ettim ıçimden, "Baba şura- lardan bir e\ alsa> dın > a. Bak denizi de göriiyor. Biz şimdi dağa çıkacağız." Sola kıvnlıp Yüzbaşılar'ın üzerinde- ki bloklara yöneliyoruz ve Ergüder Si- tesi 'nin öniınde bızı bekleyen aile yakın- lanmızla kucaklaşıyoruz. Ev 3. katta. Gölcük ayaklanmızın al- tında. Saat 22.00 gibi patlamalar duyu- yoruz. Camlara koştuğumuzda Donan- ma Komutanlığı'nın önünde atılan ha- vaı fışekler bizı selamlıyor. Ev halkı. "Donanmadadevir teslim. Gitse miydik acaba? Ama yok. birlikte olmak daha iyi" dıyor Yanm saatlik bu muhteşem göstennın ardından. sohbet ve "Haydi erken yabn. Yann sabah yolunuz uzun. ÖreıTde deniz sizi beküyor" uyansı ile yatıyoruz. L'yumak mümkün değil. Sı- cak, ama dalıyoruz. Sonra o bildik an. 03:02.. tlk 5 saniye acaba rüyada mıyız diye düşünüyorum. Sonra yan odada uyuyan kızım aklıma gelıyor. Fırlıyorum. 10 ya- şının verdiğı ürkeklıkle yatağında.. Ko- lundan tutup çekıyorum. sonra duvann kastığı gardrop ve televızyon devriliyor. 10. saniye, 15. saniye, bıtmıyor. O film- lerde duyduğunuz sesler var ya hanı, "•gaaarç" o sesm çok daha korkuncu ve tanımı yapılamayan bır gürültü. Tavan sıvalan. betonlar yağiyor Yapacak bır şeyyok. Acaba, banyoya gidıp çelik küvete mı sığınsak derken sarsıntı duruyor. Te- laşla, evde kım ne bulduysa üstüne gi- yiyor. Merdıvenlere koşuyoruz. Mermer süslemeler çökmüş çıkmak zor, ama olanaksız değil. Üçerbeşeradım derken bahçedeyiz. Tlk iş birbırimize sanlıp ağ- lamak oluyor. Bizim sıte sağlam, ama sağlamlık olçüsü oturulabilir anlamın- da değil. Ölü yok, yaralı yok. Bu kez ıçerde kım kaldı derken aşağıda nöbetı- ni bitirip hamile eşini almaya gelen ast- subay kötü haberi venyor: " Donanma bttti ağabey. Korautanhk, orduvevi, şehidimiz çok. Amirallerimiz gjtti." Ama göz gözü görmedıği ıçin herke- Yalova Fırsatçılar karaborsaya yöneldiYALOVA (Cumhuriyet) - Yalova'da, bır yandan depremın yaralan sanlmaya çalışıhrken, diger yandan da felaketi ekonomik çıkara dönüştürmenin telaşı ıçin- de olanlara rastlanıyor. Kurtarma çalışmalan, çeşitli bölgelerden gelen yüzlerce araçlık yardımlarnedeniy- le hızlanacağına zaman zaman kilitlenmeye, enkaz altındaki cesetlerse kokmaya başladı. Cumhurbaşka- nı Süleyman Demirel kentte ıncelemelerde bulundu. Enkaz kaldırma çahşmalannm sürdüğü Yalova'da elektrik kesintisi sûrerken, havanın dasıcak olması ne- deniyle en çok su ve diğer içecek maddelenne ihtiyaç duyuluyor. Su sıkıntısının had safhaya ulaştığı kent- te, bunu fırsat bilen bazı marketlerin. meşrubat, su gi- bi ıçeceklerle sıgarayı aşın fiyattan sattıklan görülü- yor. Vatandaşlar. 1 lıtre pet şişe kolaya 1 milyon 500, bır paket sigaraya 2 milyon, 1 lıtre suya da 1 milyon lira ödedıklerinı söyledıler. Su alamayan vatandaşlar. ellerinde bıdon ve pet şişelerle çevTe illerden gönde- rilen su tankerlerinin arkasında uzun kuyruklar oluş- tumyor. Aynı manzara. Türk Telekom'un hizmete aç- tığı birkaç ankesörlü telefonun önünde de yaşanıyor. Doktor fazla... Yalova Stadf ndaki sahra hastanesinde çalışan dok- torlar. bölgeye ihtiyaçtan çok fazla sağlık personeli göndenldiğinı. bu personelin organızasyon eksikliği nedeniyle iş yapamaz duruma geldiğinı savunuyor. Cumhuriyet okuru olduğunubildiren bir doktor, bi- zi karşısında görünce şunlan anlatıyor: "1yi ki gekii- niz. Derdimizi anlatamıyoruz. Kimse bizi anlamıyor. Burada doktor, hemşire ve diğer yardımcı sağlık per- soneli fazlası var. İstemediğiniz kadar doktor bulunu- yor. Ama bakın ben çe\re tanzimiyle uğraşıyorum. Oysa kurtarma çalışmalanna katüıp enkaz altından çıkabilecek canülara yardım etmem gerekirdi. Depre- min üzerinden geçen bunca süreye karşın bir organi- zasyon yapılmamış. İlaç ve tıbbı malzeme fazlası var. Bu gidişle ilaçlar bozulacak!.. Buranın, koruyucu he- kimlik açısından önlemlere btından sonra ihtiyacı ola- cak." Yabancılar şaşkın ve öfkeli Türkiye'ye deprem sonrası akın eden yabancı kur- tarma ekıplen organızasyon bozukluğu nedeniyle şaş- kın ve öfkeli. Yabancılann koordinasyonunda görev yapanlar, karşılannda gazetecileri gördüklerinde dert- lerini döküyor. Yabancı kurtarma ekiplerinin sevkin- den sorumlu bır Türk görevlı, Avusturya ekibinın dep- remden 2 saat sonra tam teçhizat hazır olduklannı an- cak, Türkiye'ye yapılan başvurulan kabul edecek ma- kam bulamadıklan ıçin geç gelmekten yakındıklan- nı belirtiyor. Akşam saatlerinde bir açıklama yapan Yalova Va- lısı Nihat Özgöl, ölü sayısının resrni rakamlann çok üzennde olduğunun ipucunu verdı. Özgöl, "Kimsefe- laket habercisi olmak istemez, ama ölü sayımız 4 bini geçebilir" dedi. Özgöl. bu tahmininin kenti iyi tanı- yan kişilenn verdıği bilgilere dayandığını da belırtti. sin içinde bir umut: "Bir şey yoktur". Otomobillerin radyosunu açıyoruz Is- tanbul bağlanrılı haberler. "İstanbul bit- ti, Avcıiar'da 7 ev çökmüş'" üzülüyoruz, cep telefonuna sanlıp annemi, babamı, kardeşımi anyorum. Sadece 1 kez 5 sa- niye seslenni duyuyorum, sonra tele- fonlar iflas. Derken gün ışıyor. 8 saat önce önün- den sinyal verip, "Niye buradan ev al- madık" dıye iç geçirdiğimız Akkent ve Denizkent'ı görünce işin cıddiyetini an- lıyoruz. O lüks bina artık yok. 2 metre- lik bir yıkıntı görülüyor sadece. Evin bahçesinde ağlayan 3 beş kişi, daha bir gün önce 1 depo benzin karşılığı ücret- siz yıkattınlan son model arabalar. "Teyze içerde birikri var mı?" dıye- biliyoruz. "OğuL ne birkaçı herkesiçerdene ohır iki taş kaldır." Elle nereye kadar yapabılinz diyo- rum, o hırsız müteahhitlerin yaptığı bloklann sözde tuğlalannı kaldınrken. Kolona rastılıyoruz içinde 4 tane 12'lik olduğu söylenen demir. Oysa 16'lık ve adet olarak da çokca olmalıymış demir- ler... Çaresizlik içinde evin bahçesıne dö- nüyoruz otomobılın radyosu tek ileti- şım aracımız. Gazetecilık görevi gereği Donanma'nın çöktüğünü, Orhan Ami- ral"in şehit olduğunu askerlerin enkaz altında kaldığını bildırmek istıyorum. Ama olanaksız... Sonra bir kez daha kente ıniyoruz. Bu kez elimde fotoğraf ÇtZMEDEN YUKARI MUSA KART makinası... 3 kare, 4 kare. Bir genç koşuyor, "Ağabey bırak fotoğrafi, gei yardım et" Ama ben yıkılıyorum aglamaktan. Sonra bır uyan daha: *Ağabey ağla de- medim. laz kardeşim içerde, annem has- tanede, babam ortada yok." Koşuyoruz, önce tüpleri atıyoruz dışan. Sonra tah- talan kaldınyonız. Yine çaresiziz. Bu kez Kavaklı'ya yürüyorum. Ora- sı Gölcük'ün deniz kenan semti. Ama ev sahiplennin, daha bir gün önce, "Ne güzel manzara" dediği o su. koskoca mahalleyı yutmuş, gemiler, sandallar karaya vurmuş. Oradan bır genç anlatı- yor "Ağabey deniz yankiı. Bir yanı sağ- da, bir yanı solda kaldı. Sonra da arabalan yuttu. evden cı- kanlaniçti." Yıllannı Deniz Kuvvetleri'ne veren aıle yakmlanm, "Bu bina ne depremler gördii" dıyor ağlayarak. 2 tane \inç... Onlarcaaskerkoşturuyor Yüksekrütbe- li bir subay bağınyor. "Oğlum bir vinci de Gölcük'e gönderin. Orada da çok za- iyatvaıf Askerler bır sağa bır sola. Yıldızlar Eğitim Komutanlığı akla gelıyor. Orada nöbetçi subay, astsubay ve erler var. Bir telaş da orada. Askeri hastaneye çıkan ambulans. minibüs, otomobilin haddi hesabı yok. Dişçi en iyi cerrah olmuş çıkmış yaralılann yardımma koşuyor. Ve gece. O hain karanlık çöküyor. Radyo- lanmızın başındayiz. "YoDar kapalı. Tiipraş patlayacak. Nefes alamıyoruz. Gölcük'ü. İzmit'i terkeden edene_." Artık yettı diyorum, cep telefonuna son umutla sanlıp Radyo Cumhuriyet'i anyorum. Tek dılegım ınsanlan yardıma çagırmak. Ulaşıyorum. Özgür ve Mus- tafa aracılığı ıle Cumhuriyetçilere s- esleniyorum? "Hayır böyle bir şey yok. Üsteük ora- da yardıma muhtaç onbinlertoprağın al- tında. Saatler, dakikalaruı değeri anlaü- lacakgibi değil. Koşun gelin, biz bhtik. ta- ın güce ihti> aç var_" Ne yazık kı biz bizeyiz. Yaralı ayağı- nı sanp annesinın, babasının yardımına koşuyor. Kalan sağlar (yani bızler)çare- siz, ikı tuğla, bır taş, bir yaralının toprak altından çıkanlmasına yardım etmekten öteye bır şey yapamıyor. Gölcük'te Ka- vaklı çökmüş, Değirmendere, Yüzbaşı- lar yerle bır. Amiral Sağlam Cadde- sı'nde Zıraat Bankası dahil birçok bina artık yok. Gakko'daki arkadaşlanmız yerin altında... Çaresizlik boynumuza il- mik gıbi iniveriyor bir yerden sonra,.. Gölcük, yardım açısından Yalova'ya göre daha şanssız Herkes bu suça orlakYALOVA / GÖLCÜK (Cumhu- riyet) -Yalova'nın elma bahçeleri ağaçla değıl, enkazla kaplı şimdi- lerde. Yalova'nın kırmızı sulu el- malannın yenni dizi dizı betonlar alalı çok oluyor. Daha 15-20 yıl öncesine dek elma bahçeleriyle dolu alanlardan elma kokusu de- ğil, ölüm kokusu yayılmış çevre- ye. Insanlar evlerinın enkazından uzaklaşamıyorlar. Kimısı enkazı dikkatle dınleyip hâlâ canlı kala- bilmiş olanlardan bir ses bekliyor, molozlan kaldırmaya çalışıyor. Depremin yerle bır ettiğı binalar- da bazen bır bakıyorsunuz bal- konda dızili rengârenk çiçek sak- sılan olduğu gibi duruyor. Bazen bir bakıyorsunuz ye- re inmiş birbalkondaçiçek- li bır çarşaf bitmiş bir fümın son karesi gibi takılıp kal- mış. Tahrip olmuş evlerden çıkanlan çekyatın yanında iki kavanoz çilek reçeli ne kadar da yaşama ılişkin. Yurttaşlann dilinden "şe- refsiz müteahhit" sözleri düşmüyor. Yalova'da son yıllarda imara açılan bölge- lerde iki kata bile izin veril- mediğini anlatıp ekliyorlar- "Şimdi işini uyduran beş kaü düdyor." Herkes bu ka- dar can kaybına yalnızca depremin neden olmadığı- mn farkında. Yıkıntınm önünde duran bir kadının komşusuyla il- gili sözleri trajedinin ötesın- de: "Almanya'da çabşıyor- du. 60 bin marka bu daireyi aldL Bu parayı biriktirebil- mek için beUd de bir gün ol- sun e\ine yanm küo et ahna- dı_." Belçika'da işçi olarak ça- lışan Musa Aslan "Bu hali- mizden siyasiler utansın. Hepsine sesleniy orum,yazın ismimi de yazın, korkmuyo- rum" diyor. Musa Aslan, kendi yaptırdığı ıkı katlı bi- naya beş katlı binadan daha çok malzeme kullandığmı anlatıyor Sivil savunma ekıpleri, yurttaşlar ve askerler, enkaz altından binnı canlı çıkar- dıklannda yayılan sevınç dalgası gözyaşlan ve alkış- larda ifadesinı buluyor. Her canlı çıkanlanın ardından yıkınrılann altında yakınla- nnın hâlâ canlı olduğu umuduna kapılıyor insanlar. Herkes enkaz altında çok sayı- da yaşayan olduğu inancında ve sürekli ses duyduklannı söyleyip çalışmalann yoğunlaştınlmasını istiyorlar. Bir genç kız gözyaşlan içeri- sinde "Ses var, ne ohır yetişin" di- ye yalvanrken "Dün de köpekler- le gekiiler 'canlı yok' deyip gitti- ler. Bugün işte buradan birini can- lı çıkardılar." Dozenn kepçesi en- kaza vurmaya devam ederken komşular üzgün ışaret ediyor "Şu- rada bir kadın yaşardı Erzurum- lu mu. Erzincanlı mı ne\di?" Türkiye Mühendis MimarC»da- lan Birhği (TMMOB) tkınci Baş- kanı Celal Beşiktepe yönetim ku- ruluüyelen CemalettinKüçük, ts- mail Küçük ve Mutlu Oztürk Ya- lova. Gölcük, Karamürsel çevre- sınde deprem sonrası inceleme- lerde bulunurken yurttaşlara so- rumlular hakkında suç duyuru- sunda bulunmalan gerektiğini söylüyorlar. Celal Beşiktepe, Yalova'da ye- ni yerleşime açılan bölgenin en ağır tahribatı gördüğünü kayde- derek müteahhitlerin diledikleri gibi inşaat yaparak yüksek ka- zançlar elde ettiklerini ifade edi- Yurtdışından koşup gelen uzmanlar enkaz alünda canlı anyor. yor. Beşiktepe, inşaat yapımının denetim sürecinin tamamen vaz- geçilmez bır görev olduğunu vur- gulayarak şöyle devam edıyor- "Ozelfikle sosyal dev letin çöker- tilmeye ve giderek uzaklaşılmaya başladığı 80'den günümüze, genel ve yerel yönetimler bu suça ortak ohnuşlardır. Ortaya çıkan bu tab- lo yerel ve genel ile her düzeyde kurulan hırsızhk koalisyonunun tam bir enkazıdır. Oysa bannma hakkı temel bir insanlık hakkıdır. Tıpkı eğitim ve sağlık gibi. Bann- ma haklannı istismar ederek bu- nu bir vurgun aracı haline getir- mek ashnda bir insanlık suçudur. Ama mevcut sistem kent toprağına özel mülkiyet hakkını sınır tanımaz bir kuUanımtnı teşvik ediyor. Yükselen her yapı potansi- yel bir ölüm makinesi gibi." Halk yönetimde Gölcük, yardım malze- melerinin ve ekiplerinin u- laştınlması açısından Yalo- va'ya göre daha şanssız. Üstelik deprem cinayetinin tahribatı çok daha büyük. Yurttaşlann bır kısmı Do- nanma Komutanlığı "na aıt Gölcük Deniz Üssü'nün bahçesine yerleştirilmiş. Sahile doğru dik inen ma- hallelerde hâlâ hıç ilgilenil- memiş enkazlar duruyor. K.imi yıkıntılar ıçin içm yanıyor. Kimı yurttaşlar. iş aletlennin ve yardım mal- zemelerinın Donanma Ko- mutanlığı'ndakı enkazı kal- dırmada kullanıldığı ve kendilerinin unutulduğunu düşünüyor. Ses duyulan yerlerde el bırliğiyle avuç avuç moloz toplanıyor. Ölülerine ulaşmaya çalı- şıyar insanlar. Enkazlardaki boşluklardan yakınlannm cesetlerine ulaşmak ıçin uğ- raşıyorlar. Ölü de olsa ya- kınlanna kavuşmak istiyor- lar Gözyaşlan çoktan kuru- muş. Sadece bacağı görü- nen yeğenini tırnaklanyla çalışarak çıkarmaya çalışan amcanın ter ve toz kanşım- la çamura bulanmış yüzün- de bir ifade görebilmek mümkün değil. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Vupdumduymazlık... TÜPRAŞ'ta alevler yükseliyor... Izmit Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sir- men çaresiz... Belediye itfaiyesi canla başla çalışryor... TÜPRAŞ'ta göreviilerin deprem nedeniyle rafi- neriyi terk etmelerine ve yöneticilerin duyarsız- lığına insanın aklı ermiyor... TÜPRAŞ Genel Müdürü Hüsamettin Danış ne diyor: "Rusya'dan 40 tonluk söndürme uçağının gel- mesini bekliyoruz..." Dün sabah saatlerinde TÜPRAŞ Rafinerisi'nde- ki yangının kontrol altına alındığı haberleri geliyor- du... Böylesine bir vurdumduymaziık olur mu? Izmıt'ten Adapazan'na, Gölcük'ten Yalova'ya. Avcılar'dan Çınarcık'a dek tüm Marmara'da göz- yaşı var... Yıkıntı altından hâlâ sesler geliyor... Hastanelere yaralılar taşınıyor... Bir kız çocuğunun yıkıntı altından yaralı olarak çıkanlıp ambulansa bindirilirken insanın yüreğini parçalayan "Annem nerede, babamı, ablamı bulun" çığlıklarıyla bir kez daha kahroluyoruz... insanlar öfkeli... Yıkıntılar üzennde dolaşan yurttaşlar soruyor: "Nerede devlet?.." Azgelışmişliğin fotoğrafi depremin üzerinden üç gün geçmesiyle daha da netleşiyor; hüznün o gri rengi ınsanlann gözlerinden okunuyor... Devlet ne yazık ki ortada yok!.. Binlerce insanın çalıştığı TÜPRAŞ'ta bır tek kişi kalmamış... Bir tankta başlayan yangın sekiz tanka sıçra- mış, TÜPRAŞ'ın yöneticileri tüm bu olup bitenle- n sadece izlemekle yetinmiş... Bu yangının başlangıcı f elaket' boyutunda de- ğildi. Çünkü bir tank yanıyordu. Oysa rafinericilik- te en kolay mücadele tank yangınında yapılırdı... İlk yapılacak iş bitişık tanklara otomatik su sık- mak, ardından tankı soğutmaktı... Ama, rafinerıde kımse yoktu!.. TÜPRAŞ, suyu Sapanca Gölü'nden alıyordu. Elektrikler kesilınce, yönetıciler kaçtı, rafineri de kendi kadenyle baş başa kaldı... Peki TÜPRAŞ hangi akla hizmet ederek Iz- mit'in Yuvacık Barajı'ndan değil de, Sapanca'dan su çekiyordu? • • • Bizim insanımız açılan, umutsuzlukları kendi ya- şamında öımesini bilir; bu yüzden dayanıklıdır, yar- dımseverdir... Marmara'yı vuran 7.4 büyüklüğündeki dep- rem bu coğrafyada yaşayan Türküyte, Kürdüyie, Laztyia, Çerkeziyle herkesi nasıl bir dayanışma içine soktuğunu kanıtladı... Bıtlislı bıryurttaşımızın çığlıklanna koşanlaronun etnik kimliğine bakmadılar, sevgi yumağının ta- sada ve sevinçte düğümlenen umut. halkasını olüşturdujar... -•<.-,•- Şimdi o kör gözler, sevgisizliği ilke edinen sağır kulaklar görülen gerçekler karşısında belki kendi- lerine gelirler... Acımız büyük!.. Binlerce insanımız öldü... Binlerce insanımız yaralı... Yıkıntılann altında canlı, cansız daha binlerce insan bulunuyor... Cumhuriyet'in Haber Merkezi muhabirlerinden Yıldınm Boran, eşi ve çocukları Çınarcık'ta yıkın- tı altında kaldı ve kurtarıldı; Spor Servisi'nden Arif Kızılyalın eşi, çocukları ve yakınlanyla birlikte Göl- çük'te kıl payı ölümden döndü... Yıkılan konutlara bakıyoruz... Hepsi kum yığını... Hele 'Veli Göçer" adlı müteahhidin yaptığı beş- altı katlı konutlar Yalova'da, Çınarcık'ta cinayetin nasıl işlendığıne tanıklık ediyordu... Deprem bölgelerinde yeni bir gün başlıyor... Çaresizlik ınsanoğlunun yaşamı içinde büyüyor; geceyansı düşleri, o mavi aydınlığın başlangıcın- da tüm acılara karşın yaşama güç katıyor... Bir gece önce gökyüzünün o yıldız cümbüşü altında açık havada yatan insanlar, yıkıntılann ba- şında dolaşırken bir kez daha soruyor: "Devlet nerede?" ••• Hesap sorulmayacak mı? Yaptığı konutlann hemen hemen tümü yıkılan 'yap- sat'ç\ Veli Göçer, yüzlerce kişinin ölümü- ne ve yaralanmasına neden olan müteahittir!.. Neden şu ana dek yakalanıp yargıya teslim edilmiyor? Gölcük'te Donanma Komutanlığı Tesisleri'ni ya- pan müteahhit kimdir? Yakasına yapışılmayacak mı? TÜPRAŞ yangınını göz göre göre büyütenler bu- nun hesabını vermeyecekler mi? Acımız büyük... Ama Türkiye ayakta kalmak zorunda!.. hikmet.cetinkaya(g cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 C A G D A S Y A Y I N L A R (AĞININ TAHIĞI ÜÇ YAZAR 2 BASI 6O0OM71 KUBILAY OLAYI VE TARIKAT KAMPLARI 4 BASI 300 000 TL SANCILI YILLAR KUŞATIlJdlJ SOKAKLAR 4 BASI 6OC0OC-. KUZU POSTUNDA KURT 1 lOCOOOTt. ZAMBAK SANA DA BULAJTI KAN 2 BASI • 10C0COTL DİN BARONUNUN KAZLARI 2 BASI AŞIK KADINIAR SOKAĞI 2 8ASI I 100 0X TL JERİAT PAZARI I1 x oo; TL SEVDANIN ADRESİ BELLİ DEĞİL TURKİYE'NİH JEHAH ÜÇGENİ Cumhurıyet Kıtap Kulubü Çağ Pazarlana A.Ş. Turkocağı Cad No 39/41 (34334)Cağaloğlu-ls1anbul Tel 514 01 96
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear