Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 AĞUSTOS 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
DEPREM
C ö l c ü k ' t e n i l k 2 g ü n i z l e n i m l e r i
Doııaıuııa keııti arbk yokARÎF KIZILYALIN
Pazartesı akşamı Izmıt-Gölcük kara-
yolunda seyredıyorum. Önümde tatıle
giden araçlar. birbirlennı sollayanlar. Ih-
saniye'yı geçıyoruz; o tanıdık tabela:
"Donanma Kenti Gölcük'e Hoşgddi-
niz." Ana caddeyi hızla ılerleyip ışıl ışil
parlayan Akkent ve Denızkent Sitesi'ni
geçerken ziyaretıne gıttığım kayınpede-
nme sıtem ettim ıçimden, "Baba şura-
lardan bir e\ alsa> dın > a. Bak denizi de
göriiyor. Biz şimdi dağa çıkacağız."
Sola kıvnlıp Yüzbaşılar'ın üzerinde-
ki bloklara yöneliyoruz ve Ergüder Si-
tesi 'nin öniınde bızı bekleyen aile yakın-
lanmızla kucaklaşıyoruz.
Ev 3. katta. Gölcük ayaklanmızın al-
tında. Saat 22.00 gibi patlamalar duyu-
yoruz. Camlara koştuğumuzda Donan-
ma Komutanlığı'nın önünde atılan ha-
vaı fışekler bizı selamlıyor. Ev halkı.
"Donanmadadevir teslim. Gitse miydik
acaba? Ama yok. birlikte olmak daha
iyi" dıyor Yanm saatlik bu muhteşem
göstennın ardından. sohbet ve "Haydi
erken yabn. Yann sabah yolunuz uzun.
ÖreıTde deniz sizi beküyor" uyansı ile
yatıyoruz. L'yumak mümkün değil. Sı-
cak, ama dalıyoruz. Sonra o bildik an.
03:02..
tlk 5 saniye acaba rüyada mıyız diye
düşünüyorum. Sonra yan odada uyuyan
kızım aklıma gelıyor. Fırlıyorum. 10 ya-
şının verdiğı ürkeklıkle yatağında.. Ko-
lundan tutup çekıyorum. sonra duvann
kastığı gardrop ve televızyon devriliyor.
10. saniye, 15. saniye, bıtmıyor. O film-
lerde duyduğunuz sesler var ya hanı,
"•gaaarç" o sesm çok daha korkuncu ve
tanımı yapılamayan bır gürültü. Tavan
sıvalan. betonlar yağiyor Yapacak bır
şeyyok.
Acaba, banyoya gidıp çelik küvete mı
sığınsak derken sarsıntı duruyor. Te-
laşla, evde kım ne bulduysa üstüne gi-
yiyor. Merdıvenlere koşuyoruz. Mermer
süslemeler çökmüş çıkmak zor, ama
olanaksız değil. Üçerbeşeradım derken
bahçedeyiz. Tlk iş birbırimize sanlıp ağ-
lamak oluyor. Bizim sıte sağlam, ama
sağlamlık olçüsü oturulabilir anlamın-
da değil. Ölü yok, yaralı yok. Bu kez
ıçerde kım kaldı derken aşağıda nöbetı-
ni bitirip hamile eşini almaya gelen ast-
subay kötü haberi venyor:
" Donanma bttti ağabey. Korautanhk,
orduvevi, şehidimiz çok. Amirallerimiz
gjtti."
Ama göz gözü görmedıği ıçin herke-
Yalova
Fırsatçılar
karaborsaya
yöneldiYALOVA (Cumhuriyet) - Yalova'da, bır yandan
depremın yaralan sanlmaya çalışıhrken, diger yandan
da felaketi ekonomik çıkara dönüştürmenin telaşı ıçin-
de olanlara rastlanıyor. Kurtarma çalışmalan, çeşitli
bölgelerden gelen yüzlerce araçlık yardımlarnedeniy-
le hızlanacağına zaman zaman kilitlenmeye, enkaz
altındaki cesetlerse kokmaya başladı. Cumhurbaşka-
nı Süleyman Demirel kentte ıncelemelerde bulundu.
Enkaz kaldırma çahşmalannm sürdüğü Yalova'da
elektrik kesintisi sûrerken, havanın dasıcak olması ne-
deniyle en çok su ve diğer içecek maddelenne ihtiyaç
duyuluyor. Su sıkıntısının had safhaya ulaştığı kent-
te, bunu fırsat bilen bazı marketlerin. meşrubat, su gi-
bi ıçeceklerle sıgarayı aşın fiyattan sattıklan görülü-
yor. Vatandaşlar. 1 lıtre pet şişe kolaya 1 milyon 500,
bır paket sigaraya 2 milyon, 1 lıtre suya da 1 milyon
lira ödedıklerinı söyledıler. Su alamayan vatandaşlar.
ellerinde bıdon ve pet şişelerle çevTe illerden gönde-
rilen su tankerlerinin arkasında uzun kuyruklar oluş-
tumyor. Aynı manzara. Türk Telekom'un hizmete aç-
tığı birkaç ankesörlü telefonun önünde de yaşanıyor.
Doktor fazla...
Yalova Stadf ndaki sahra hastanesinde çalışan dok-
torlar. bölgeye ihtiyaçtan çok fazla sağlık personeli
göndenldiğinı. bu personelin organızasyon eksikliği
nedeniyle iş yapamaz duruma geldiğinı savunuyor.
Cumhuriyet okuru olduğunubildiren bir doktor, bi-
zi karşısında görünce şunlan anlatıyor: "1yi ki gekii-
niz. Derdimizi anlatamıyoruz. Kimse bizi anlamıyor.
Burada doktor, hemşire ve diğer yardımcı sağlık per-
soneli fazlası var. İstemediğiniz kadar doktor bulunu-
yor. Ama bakın ben çe\re tanzimiyle uğraşıyorum.
Oysa kurtarma çalışmalanna katüıp enkaz altından
çıkabilecek canülara yardım etmem gerekirdi. Depre-
min üzerinden geçen bunca süreye karşın bir organi-
zasyon yapılmamış. İlaç ve tıbbı malzeme fazlası var.
Bu gidişle ilaçlar bozulacak!.. Buranın, koruyucu he-
kimlik açısından önlemlere btından sonra ihtiyacı ola-
cak."
Yabancılar şaşkın ve öfkeli
Türkiye'ye deprem sonrası akın eden yabancı kur-
tarma ekıplen organızasyon bozukluğu nedeniyle şaş-
kın ve öfkeli. Yabancılann koordinasyonunda görev
yapanlar, karşılannda gazetecileri gördüklerinde dert-
lerini döküyor. Yabancı kurtarma ekiplerinin sevkin-
den sorumlu bır Türk görevlı, Avusturya ekibinın dep-
remden 2 saat sonra tam teçhizat hazır olduklannı an-
cak, Türkiye'ye yapılan başvurulan kabul edecek ma-
kam bulamadıklan ıçin geç gelmekten yakındıklan-
nı belirtiyor.
Akşam saatlerinde bir açıklama yapan Yalova Va-
lısı Nihat Özgöl, ölü sayısının resrni rakamlann çok
üzennde olduğunun ipucunu verdı. Özgöl, "Kimsefe-
laket habercisi olmak istemez, ama ölü sayımız 4 bini
geçebilir" dedi. Özgöl. bu tahmininin kenti iyi tanı-
yan kişilenn verdıği bilgilere dayandığını da belırtti.
sin içinde bir umut: "Bir şey yoktur".
Otomobillerin radyosunu açıyoruz Is-
tanbul bağlanrılı haberler. "İstanbul bit-
ti, Avcıiar'da 7 ev çökmüş'" üzülüyoruz,
cep telefonuna sanlıp annemi, babamı,
kardeşımi anyorum. Sadece 1 kez 5 sa-
niye seslenni duyuyorum, sonra tele-
fonlar iflas.
Derken gün ışıyor. 8 saat önce önün-
den sinyal verip, "Niye buradan ev al-
madık" dıye iç geçirdiğimız Akkent ve
Denizkent'ı görünce işin cıddiyetini an-
lıyoruz. O lüks bina artık yok. 2 metre-
lik bir yıkıntı görülüyor sadece. Evin
bahçesinde ağlayan 3 beş kişi, daha bir
gün önce 1 depo benzin karşılığı ücret-
siz yıkattınlan son model arabalar.
"Teyze içerde birikri var mı?" dıye-
biliyoruz.
"OğuL ne birkaçı herkesiçerdene ohır
iki taş kaldır."
Elle nereye kadar yapabılinz diyo-
rum, o hırsız müteahhitlerin yaptığı
bloklann sözde tuğlalannı kaldınrken.
Kolona rastılıyoruz içinde 4 tane 12'lik
olduğu söylenen demir. Oysa 16'lık ve
adet olarak da çokca olmalıymış demir-
ler...
Çaresizlik içinde evin bahçesıne dö-
nüyoruz otomobılın radyosu tek ileti-
şım aracımız. Gazetecilık görevi gereği
Donanma'nın çöktüğünü, Orhan Ami-
ral"in şehit olduğunu askerlerin enkaz
altında kaldığını bildırmek istıyorum.
Ama olanaksız... Sonra bir kez daha
kente ıniyoruz. Bu kez elimde fotoğraf
ÇtZMEDEN YUKARI MUSA KART
makinası...
3 kare, 4 kare. Bir genç koşuyor,
"Ağabey bırak fotoğrafi, gei yardım et"
Ama ben yıkılıyorum aglamaktan.
Sonra bır uyan daha: *Ağabey ağla de-
medim. laz kardeşim içerde, annem has-
tanede, babam ortada yok." Koşuyoruz,
önce tüpleri atıyoruz dışan. Sonra tah-
talan kaldınyonız. Yine çaresiziz.
Bu kez Kavaklı'ya yürüyorum. Ora-
sı Gölcük'ün deniz kenan semti. Ama
ev sahiplennin, daha bir gün önce, "Ne
güzel manzara" dediği o su. koskoca
mahalleyı yutmuş, gemiler, sandallar
karaya vurmuş. Oradan bır genç anlatı-
yor "Ağabey deniz yankiı. Bir yanı sağ-
da, bir yanı solda kaldı.
Sonra da arabalan yuttu. evden cı-
kanlaniçti."
Yıllannı Deniz Kuvvetleri'ne veren
aıle yakmlanm, "Bu bina ne depremler
gördii" dıyor ağlayarak. 2 tane \inç...
Onlarcaaskerkoşturuyor Yüksekrütbe-
li bir subay bağınyor. "Oğlum bir vinci
de Gölcük'e gönderin. Orada da çok za-
iyatvaıf
Askerler bır sağa bır sola. Yıldızlar
Eğitim Komutanlığı akla gelıyor. Orada
nöbetçi subay, astsubay ve erler var. Bir
telaş da orada. Askeri hastaneye çıkan
ambulans. minibüs, otomobilin haddi
hesabı yok. Dişçi en iyi cerrah olmuş
çıkmış yaralılann yardımma koşuyor. Ve
gece. O hain karanlık çöküyor. Radyo-
lanmızın başındayiz. "YoDar kapalı.
Tiipraş patlayacak. Nefes alamıyoruz.
Gölcük'ü. İzmit'i terkeden edene_."
Artık yettı diyorum, cep telefonuna
son umutla sanlıp Radyo Cumhuriyet'i
anyorum. Tek dılegım ınsanlan yardıma
çagırmak. Ulaşıyorum. Özgür ve Mus-
tafa aracılığı ıle Cumhuriyetçilere s-
esleniyorum?
"Hayır böyle bir şey yok. Üsteük ora-
da yardıma muhtaç onbinlertoprağın al-
tında. Saatler, dakikalaruı değeri anlaü-
lacakgibi değil. Koşun gelin, biz bhtik. ta-
ın güce ihti> aç var_"
Ne yazık kı biz bizeyiz. Yaralı ayağı-
nı sanp annesinın, babasının yardımına
koşuyor. Kalan sağlar (yani bızler)çare-
siz, ikı tuğla, bır taş, bir yaralının toprak
altından çıkanlmasına yardım etmekten
öteye bır şey yapamıyor. Gölcük'te Ka-
vaklı çökmüş, Değirmendere, Yüzbaşı-
lar yerle bır. Amiral Sağlam Cadde-
sı'nde Zıraat Bankası dahil birçok bina
artık yok. Gakko'daki arkadaşlanmız
yerin altında... Çaresizlik boynumuza il-
mik gıbi iniveriyor bir yerden sonra,..
Gölcük, yardım açısından Yalova'ya göre daha şanssız
Herkes bu suça orlakYALOVA / GÖLCÜK (Cumhu-
riyet) -Yalova'nın elma bahçeleri
ağaçla değıl, enkazla kaplı şimdi-
lerde. Yalova'nın kırmızı sulu el-
malannın yenni dizi dizı betonlar
alalı çok oluyor. Daha 15-20 yıl
öncesine dek elma bahçeleriyle
dolu alanlardan elma kokusu de-
ğil, ölüm kokusu yayılmış çevre-
ye. Insanlar evlerinın enkazından
uzaklaşamıyorlar. Kimısı enkazı
dikkatle dınleyip hâlâ canlı kala-
bilmiş olanlardan bir ses bekliyor,
molozlan kaldırmaya çalışıyor.
Depremin yerle bır ettiğı binalar-
da bazen bır bakıyorsunuz bal-
konda dızili rengârenk çiçek sak-
sılan olduğu gibi duruyor.
Bazen bir bakıyorsunuz ye-
re inmiş birbalkondaçiçek-
li bır çarşaf bitmiş bir fümın
son karesi gibi takılıp kal-
mış. Tahrip olmuş evlerden
çıkanlan çekyatın yanında
iki kavanoz çilek reçeli ne
kadar da yaşama ılişkin.
Yurttaşlann dilinden "şe-
refsiz müteahhit" sözleri
düşmüyor. Yalova'da son
yıllarda imara açılan bölge-
lerde iki kata bile izin veril-
mediğini anlatıp ekliyorlar-
"Şimdi işini uyduran beş
kaü düdyor." Herkes bu ka-
dar can kaybına yalnızca
depremin neden olmadığı-
mn farkında.
Yıkıntınm önünde duran
bir kadının komşusuyla il-
gili sözleri trajedinin ötesın-
de: "Almanya'da çabşıyor-
du. 60 bin marka bu daireyi
aldL Bu parayı biriktirebil-
mek için beUd de bir gün ol-
sun e\ine yanm küo et ahna-
dı_."
Belçika'da işçi olarak ça-
lışan Musa Aslan "Bu hali-
mizden siyasiler utansın.
Hepsine sesleniy orum,yazın
ismimi de yazın, korkmuyo-
rum" diyor. Musa Aslan,
kendi yaptırdığı ıkı katlı bi-
naya beş katlı binadan daha
çok malzeme kullandığmı
anlatıyor
Sivil savunma ekıpleri,
yurttaşlar ve askerler, enkaz
altından binnı canlı çıkar-
dıklannda yayılan sevınç
dalgası gözyaşlan ve alkış-
larda ifadesinı buluyor. Her
canlı çıkanlanın ardından
yıkınrılann altında yakınla-
nnın hâlâ canlı olduğu umuduna
kapılıyor insanlar.
Herkes enkaz altında çok sayı-
da yaşayan olduğu inancında ve
sürekli ses duyduklannı söyleyip
çalışmalann yoğunlaştınlmasını
istiyorlar.
Bir genç kız gözyaşlan içeri-
sinde "Ses var, ne ohır yetişin" di-
ye yalvanrken "Dün de köpekler-
le gekiiler 'canlı yok' deyip gitti-
ler. Bugün işte buradan birini can-
lı çıkardılar." Dozenn kepçesi en-
kaza vurmaya devam ederken
komşular üzgün ışaret ediyor "Şu-
rada bir kadın yaşardı Erzurum-
lu mu. Erzincanlı mı ne\di?"
Türkiye Mühendis MimarC»da-
lan Birhği (TMMOB) tkınci Baş-
kanı Celal Beşiktepe yönetim ku-
ruluüyelen CemalettinKüçük, ts-
mail Küçük ve Mutlu Oztürk Ya-
lova. Gölcük, Karamürsel çevre-
sınde deprem sonrası inceleme-
lerde bulunurken yurttaşlara so-
rumlular hakkında suç duyuru-
sunda bulunmalan gerektiğini
söylüyorlar.
Celal Beşiktepe, Yalova'da ye-
ni yerleşime açılan bölgenin en
ağır tahribatı gördüğünü kayde-
derek müteahhitlerin diledikleri
gibi inşaat yaparak yüksek ka-
zançlar elde ettiklerini ifade edi-
Yurtdışından koşup gelen uzmanlar enkaz alünda canlı anyor.
yor. Beşiktepe, inşaat yapımının
denetim sürecinin tamamen vaz-
geçilmez bır görev olduğunu vur-
gulayarak şöyle devam edıyor-
"Ozelfikle sosyal dev letin çöker-
tilmeye ve giderek uzaklaşılmaya
başladığı 80'den günümüze, genel
ve yerel yönetimler bu suça ortak
ohnuşlardır. Ortaya çıkan bu tab-
lo yerel ve genel ile her düzeyde
kurulan hırsızhk koalisyonunun
tam bir enkazıdır. Oysa bannma
hakkı temel bir insanlık hakkıdır.
Tıpkı eğitim ve sağlık gibi. Bann-
ma haklannı istismar ederek bu-
nu bir vurgun aracı haline getir-
mek ashnda bir insanlık suçudur.
Ama mevcut sistem kent
toprağına özel mülkiyet
hakkını sınır tanımaz bir
kuUanımtnı teşvik ediyor.
Yükselen her yapı potansi-
yel bir ölüm makinesi gibi."
Halk yönetimde
Gölcük, yardım malze-
melerinin ve ekiplerinin u-
laştınlması açısından Yalo-
va'ya göre daha şanssız.
Üstelik deprem cinayetinin
tahribatı çok daha büyük.
Yurttaşlann bır kısmı Do-
nanma Komutanlığı "na aıt
Gölcük Deniz Üssü'nün
bahçesine yerleştirilmiş.
Sahile doğru dik inen ma-
hallelerde hâlâ hıç ilgilenil-
memiş enkazlar duruyor.
K.imi yıkıntılar ıçin içm
yanıyor. Kimı yurttaşlar. iş
aletlennin ve yardım mal-
zemelerinın Donanma Ko-
mutanlığı'ndakı enkazı kal-
dırmada kullanıldığı ve
kendilerinin unutulduğunu
düşünüyor.
Ses duyulan yerlerde el
bırliğiyle avuç avuç moloz
toplanıyor.
Ölülerine ulaşmaya çalı-
şıyar insanlar. Enkazlardaki
boşluklardan yakınlannm
cesetlerine ulaşmak ıçin uğ-
raşıyorlar. Ölü de olsa ya-
kınlanna kavuşmak istiyor-
lar
Gözyaşlan çoktan kuru-
muş. Sadece bacağı görü-
nen yeğenini tırnaklanyla
çalışarak çıkarmaya çalışan
amcanın ter ve toz kanşım-
la çamura bulanmış yüzün-
de bir ifade görebilmek
mümkün değil.
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Vupdumduymazlık...
TÜPRAŞ'ta alevler yükseliyor...
Izmit Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sir-
men çaresiz...
Belediye itfaiyesi canla başla çalışryor...
TÜPRAŞ'ta göreviilerin deprem nedeniyle rafi-
neriyi terk etmelerine ve yöneticilerin duyarsız-
lığına insanın aklı ermiyor...
TÜPRAŞ Genel Müdürü Hüsamettin Danış ne
diyor:
"Rusya'dan 40 tonluk söndürme uçağının gel-
mesini bekliyoruz..."
Dün sabah saatlerinde TÜPRAŞ Rafinerisi'nde-
ki yangının kontrol altına alındığı haberleri geliyor-
du...
Böylesine bir vurdumduymaziık olur mu?
Izmıt'ten Adapazan'na, Gölcük'ten Yalova'ya.
Avcılar'dan Çınarcık'a dek tüm Marmara'da göz-
yaşı var...
Yıkıntı altından hâlâ sesler geliyor...
Hastanelere yaralılar taşınıyor...
Bir kız çocuğunun yıkıntı altından yaralı olarak
çıkanlıp ambulansa bindirilirken insanın yüreğini
parçalayan "Annem nerede, babamı, ablamı
bulun" çığlıklarıyla bir kez daha kahroluyoruz...
insanlar öfkeli...
Yıkıntılar üzennde dolaşan yurttaşlar soruyor:
"Nerede devlet?.."
Azgelışmişliğin fotoğrafi depremin üzerinden
üç gün geçmesiyle daha da netleşiyor; hüznün o
gri rengi ınsanlann gözlerinden okunuyor...
Devlet ne yazık ki ortada yok!..
Binlerce insanın çalıştığı TÜPRAŞ'ta bır tek kişi
kalmamış...
Bir tankta başlayan yangın sekiz tanka sıçra-
mış, TÜPRAŞ'ın yöneticileri tüm bu olup bitenle-
n sadece izlemekle yetinmiş...
Bu yangının başlangıcı f elaket' boyutunda de-
ğildi. Çünkü bir tank yanıyordu. Oysa rafinericilik-
te en kolay mücadele tank yangınında yapılırdı...
İlk yapılacak iş bitişık tanklara otomatik su sık-
mak, ardından tankı soğutmaktı...
Ama, rafinerıde kımse yoktu!..
TÜPRAŞ, suyu Sapanca Gölü'nden alıyordu.
Elektrikler kesilınce, yönetıciler kaçtı, rafineri de
kendi kadenyle baş başa kaldı...
Peki TÜPRAŞ hangi akla hizmet ederek Iz-
mit'in Yuvacık Barajı'ndan değil de, Sapanca'dan
su çekiyordu?
• • •
Bizim insanımız açılan, umutsuzlukları kendi ya-
şamında öımesini bilir; bu yüzden dayanıklıdır, yar-
dımseverdir...
Marmara'yı vuran 7.4 büyüklüğündeki dep-
rem bu coğrafyada yaşayan Türküyte, Kürdüyie,
Laztyia, Çerkeziyle herkesi nasıl bir dayanışma
içine soktuğunu kanıtladı...
Bıtlislı bıryurttaşımızın çığlıklanna koşanlaronun
etnik kimliğine bakmadılar, sevgi yumağının ta-
sada ve sevinçte düğümlenen umut. halkasını
olüşturdujar... -•<.-,•-
Şimdi o kör gözler, sevgisizliği ilke edinen sağır
kulaklar görülen gerçekler karşısında belki kendi-
lerine gelirler...
Acımız büyük!..
Binlerce insanımız öldü...
Binlerce insanımız yaralı...
Yıkıntılann altında canlı, cansız daha binlerce
insan bulunuyor...
Cumhuriyet'in Haber Merkezi muhabirlerinden
Yıldınm Boran, eşi ve çocukları Çınarcık'ta yıkın-
tı altında kaldı ve kurtarıldı; Spor Servisi'nden Arif
Kızılyalın eşi, çocukları ve yakınlanyla birlikte Göl-
çük'te kıl payı ölümden döndü...
Yıkılan konutlara bakıyoruz...
Hepsi kum yığını...
Hele 'Veli Göçer" adlı müteahhidin yaptığı beş-
altı katlı konutlar Yalova'da, Çınarcık'ta cinayetin
nasıl işlendığıne tanıklık ediyordu...
Deprem bölgelerinde yeni bir gün başlıyor...
Çaresizlik ınsanoğlunun yaşamı içinde büyüyor;
geceyansı düşleri, o mavi aydınlığın başlangıcın-
da tüm acılara karşın yaşama güç katıyor...
Bir gece önce gökyüzünün o yıldız cümbüşü
altında açık havada yatan insanlar, yıkıntılann ba-
şında dolaşırken bir kez daha soruyor:
"Devlet nerede?"
•••
Hesap sorulmayacak mı?
Yaptığı konutlann hemen hemen tümü yıkılan
'yap- sat'ç\ Veli Göçer, yüzlerce kişinin ölümü-
ne ve yaralanmasına neden olan müteahittir!..
Neden şu ana dek yakalanıp yargıya teslim
edilmiyor?
Gölcük'te Donanma Komutanlığı Tesisleri'ni ya-
pan müteahhit kimdir?
Yakasına yapışılmayacak mı?
TÜPRAŞ yangınını göz göre göre büyütenler bu-
nun hesabını vermeyecekler mi?
Acımız büyük...
Ama Türkiye ayakta kalmak zorunda!..
hikmet.cetinkaya(g cumhuriyetcom.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
C A G D A S Y A Y I N L A R
(AĞININ TAHIĞI ÜÇ YAZAR
2 BASI
6O0OM71
KUBILAY OLAYI VE TARIKAT
KAMPLARI
4 BASI
300 000 TL
SANCILI YILLAR KUŞATIlJdlJ
SOKAKLAR
4 BASI
6OC0OC-.
KUZU POSTUNDA KURT
1 lOCOOOTt.
ZAMBAK SANA DA BULAJTI KAN
2 BASI
• 10C0COTL
DİN BARONUNUN KAZLARI
2 BASI
AŞIK KADINIAR SOKAĞI
2 8ASI
I 100 0X TL
JERİAT PAZARI
I1 x oo; TL
SEVDANIN ADRESİ BELLİ DEĞİL
TURKİYE'NİH JEHAH ÜÇGENİ
Cumhurıyet Kıtap Kulubü Çağ Pazarlana A.Ş. Turkocağı Cad
No 39/41 (34334)Cağaloğlu-ls1anbul Tel 514 01 96