Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 1999 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
'Küreselleşme' ve Yerellik
Prof. Dr. İ. Reşat ÖZKAN
Ç
ağımızın ozellıkle son yıl-
lanna damgasını vurmuş
bır sozcuk var "Global-
leşme" (Globalısm) Bu
sozcuk dılımıze "kuresel-
leşme'olarak yansımış As-
lında yabancı kokenlı "gtobaT sozcu-
ğununtamkarşılığıbudeğıl Sozcuk Ba-
tı dıllennde genel olarak sınırsız, sını-
n olmayan, yerel özellığı bulunmayan
\ e yerellıkten etkılenmeyen anlamında
kullanılıyor Bu sozcuğun en çok kul-
lanıldığı yerler oncelen matematıksel
ve fızıksel kuramlar ve kurallann bır
sınırlama altında olamasımn ıstendığı
durumlardı Kuramsal yetmezlık ya da
uygulamada karşılaşılan olanaksızlık-
lann olumsuzluklannı yok saymaya ola-
nakverenbırdeyım, bır kılıftır Çunku
yaşadığımız evrenın -en azından dun-
yanın- tum fızık kuralları doğrusal ol-
mayan (lıneer olmayan) bır yapı>a ve
ozellıklere sahıptır Gorulmektedırkı bu
sozcuk, fen bılımlerı alanında bıle uy-
durma bır sozcuktur gerçekhğı yoktur
Sozcuk daha sonralan toplumsal alan-
larda da uygulanma> a başlandı !lk kul-
lanılış bıçımı ıle daha çok "uluslarara-
sı ortak kullanım alanlan" ve "ulusla-
rarası bovutta gcverliBk" gıbı masum an-
lamlan çagnştıran bu sozcuğun kulla-
nım alanlan gıderek önce genışletıldı
Emeklı Musteşar
daha sonra da bıçım ve ıçenğı değıştı-
nlerek çokuluslu şırketlenn (Yazar Ü-
han Sdçukbunlara "ÇÜŞ" dıyor) ve bun-
lann ardındakı dev letlenn denetımınde
olan uluslararası tekelcı sermayenın pe-
şınde olduğu "sömürû" ışlev ını tanım-
layan bır sozcuk konumuna donuştu
Şımdılerde ıse admdan başka hıçbır şe-
yı yenı olmayan ve sınırlara, görunur-
de, dokunmaksızın dunya sıyasal coğ-
rafvasını yenıden oluşturmayı ve bı-
çımlendırmeyı amaçlayan "venidürrya
duzeni"nın -ben buna Şeniimparator-
luk dûzeni" dıyorum- ekonomık alan-
dakı duzeneğını (sıstemmı) oluşturu-
yor Bu surece yonelık olarak, son yıl-
larda, yoğun eleştınler gundeme getı-
nlıyor Bunlardan bınsı de geçen ay
Bırleşmış Mılletler (BM) Kalkınma
Programı (UNDP), tarafindan yayımla-
nan "1999 tnsani Getişim Raporu"dur
Çarpıcı sayılann yer aldıgı bu rapor,
ıçenk olarak, kureselleşmeyı ıncelıyor
Varsıl ve yoksul ulkelenn aralannda
ekonomık gelışmışlık bakımından ucu-
rumlann oluştugunu ortaya açık olarak
koy an rapor, dunya banşını tehdıt eden
bır durumla karşı karşıya kalındığına
vurgu yapıyor
Iletışım, bılgısayar ve ulaştırma tek-
nolojılennde meydana gelen başdon-
durucu teknolojık gelışme, ozellıkle
bılgının yayılması ve bılgıye ulaşmak
konulannda dunyadakı sunulan altust
ettı Çağımızın yükselen değerlen olan
"hukuk", "demokrasi'' ve u
insan hak-
lan" konulannda dunyada bır ortak bı-
lınçlenme surecı yaşartdığı bır gerçek
ancak bu konularda bazı çok açık ıkı-
yuzluluklenn ızlendığıne ve sergılendı-
ğıne de kuşku yok Ekonomı alanında
kuresel bır surecı dayatmaya kalkan
zıhnıyet, sozunu ettığımız yükselen de-
ğerlenn temel ılkelennı yerelleştırmek-
ten kaçınmıyor
Bunlan dunyanın bazı yorelen ve ba-
zı uluslan ıçın bır hak olarak goren bu
anlayış, otekı uluslar v e ülkeler ıçın ge-
reklı gonnuyor Bunun adı "ildyüzJü-
luk"tur (hıpokrası) Hatta, bazen daha
da ılen gıdıp bu değerlen de somure-
rek gızlı emperyal amaçlannın onûnde,
bır kalkan olarak kullanmaktan da ge-
n kalmıyorlar Turkıye'nın başına yıl-
lardan ben bela olan bolucuterorun ar-
dında olduklan açıkça ortaya çıkan ve
suçustu yakalanan bazı sozum ona uy-
gar ulkelenn durumlan bunun açık bır
kanıtıdır Kullanılan alan bazen etnısı-
te, bazen mezhep farklılıklan ve bazen
de ırtıca oluyor Amaç hep aynı, amaç
bolmektır Hedefıse ulus dev letıleulu-
sal çıkarlan çağdaş değerler, normlar ve
olçütlerzemınınde korumayı amaçlayan
çağdaş "ulusakılık" anlayışıdır Şımdı
kımse kalkıp da bıze "Efendim,diîırya-
da ulusal sınırlar kalkıyor. Şimdi arük
devletler arası ekonomık ilişkiler söz ko-
nusu değil, bunlar şirketker arasmda
oluyor.O zaman değerlerle (herhakk ba-
ğımsızlık, egemenlik ve ulusal çıkarlan
korumava vönelik duyariılık kastedili-
yor) değiL olgusal -ne demekse- davra-
nalım" sozunü etmesın Bunu kım mı
söyluyor9
Guncel konulardan bınsı olan
"uluslararası tahkim" ûzenne ozel bır
televızyon kanalında yapılan tartışma-
ya kaülan sozdeaydınbırbılım adarruO)
Evet, kımse bu masalı bıze anlatma-
sın' Çunku dunyada korumacılık son
bulmadı, aksıne daha da guçlenıyor
Ulusal tekellere saldın var ama ÇUŞ'la-
nn tekellen dunyadakı venmlı alanla-
n ele geçırmeye kararlı gozukuyor
"Lluslararası tahkimi" sankı çağdaş
bır enstrumanmış gıbı paralannın gu-
vencesı olarak gehşmekte olan ûlkele-
re dayanmakta olanlar, o gelışmekte
olan ulkelenn yatınm alanlan olmaz-
sa, paralannın hıçbır ışe yaramayacağı
gerçeğını gormezden gelıyor Hukuk-
tan soz edılıyor ama örneğın Kıbns'ta
bır toplumun ve bağımsız bır devletm,
geçerlı uluslararası antlaşmalardan kay-
naklanan haklan. Avrupa Bırlığı (AB),
G-8 ve BM Güvenlık Konseyı önderlı-
ğındekı baskılarla yok edılmeye çalışı-
lıyor
Evet, dunyadakı hızlı gelışme surû-
yor Bu süreç berabennde bır başka sü-
recı de koşut olarak ortayaçıkanyor Bu-
nun adı ıse "değişim''dır Değışım oy-
lesıne guçlu brr olgu kı dışında kalabıl-
mek olanağı yok. Gelışmeyı, dunyada-
kı oluşumlar ve dunyanın gerçeklen ıle
bırlıkte ıyı algılayıp değerlendırmek
gerekıyor Bunu beceremeyenler değı-
şımın sûreklı bır toplumsal sureç oldu-
ğunu anlayamayanlar, y a değışımle hıç-
bır ılgısı olmayan bır "başkalaşma" su-
recı ıçıne gırerek sahıp olduklannın el-
lennden gıtmesı tehlıkesı ıle karşı kar-
şıya kalacaklar ya da genlerde kalıp
korelecek ve kohneleşeceklerdır Tur-
kıye Cumhurıyetı, laık ulus devlet ve bu
dev letın bağımsızlığı ve egemenhğı ko-
nulanndakı Tûrk devnmını gerçekleş-
tırmeyı başarmıştır "Adaletvehukuk"
ıle "insan haklan ve demokrasr konu-
lannda bazı eksıklıklenmızın olduğu
bır gerçek ama bu ulus, bu eksıkhkle-
nn bır an önce gıdenlmesı yolundakı ıs-
tem ve kararlılığını çok açık olarak or-
taya koyuyor Bunugerçekleştırmekde
sıyasılere duşü>or Gelın bunlara şata-
fatlı ama gerçekdışı "kureseUeşme'' gı-
bı söylemlerle yenı zaaflar eklemeye-
lım Sıyasal anlamda "ulusal" (kuram-
sal anlamda "yerd") çıkarlannı gerek-
nğı gıbı korumayanlar "küresdeşme'Mın
sonuçlanndan çok olumsuzca etkılen-
mek nskı ıle karşı karşıyadır ve bunun
bedelı de oyle kolay kolay ödenebıle-
cek bır bedele benzemıyor
ARADABİR
GÜLTEKİN ERDAL Resım ögretmem,
Sanat ve Doğa
Bırçoğumuz ıçın 5 Hazıran pek bır şey ıfade et-
mez Ama çevrecıler Dunya Çevre Gunu olduğunu
bılırler 5 Hazıran, yalnız çevrecıler ıçın değil, tum ın-
sanlıkadınaonemlı bırgundur Ulkemızadına, 5 Ha-
zıran'ın onemını bılmek gurur vencı olmalı Zira ılk
ve orta derecelı okullann onemlı gun ve haftalar
programı gereğınce, tum okullarda bugun ve haf-
tası boyunca, oğrencılere çevrecılık, doğa ve hay-
vaniar başta olmak uzere canlılar hakkında bılgıler
verılır
Yalnız bununla mı kalır^
Hayır Okulun en gorunur panosuna, bu onemlı
gun ıle ılgılı afışler, sloganlar ve oğrencılenn yazdık-
ları kompozısyonlar, şıırler de asılır Benım çalıştı-
ğım okulda da aynı ozen gostenlmış Guzel gorsel
bır pano hazırlanmış Bellı kı asılan afişlerve slogan-
lar Turkıye Çevre Koruma Derneğı'nden gondenl-
mış
Panoya asılan sloganlardan bın dıkkatımı çektı
"Sanat yanılabılır ama doğa hıç yanılmaz "
Orhan Hançertıoğlu, Turk dılı sozluğunde, ya-
nılmak sozcuğunu ıkı anlamda kullanıyor "1- Tanı-
mayarak, rutelığını ıyı anlamayarak, aldanmak, 2-
sonucunu duşunmeden ya da bılmeden uygunsuz
bır davranışta bulunmak " ismail Tunalı'nın deyışı
ıle sanat yaprtı, "bır estettk ob]e olarak yonımlan-
mış bır varlığı ıfade eder"
Bu da kuşkusuz bılgı demektır Yine de sanat hak-
kında pek fazla bır şey bılmeden uğraşanların, sa-
nat adına nasıl bır uygunsuzluk yapabıleceklennı
de duşunmeden edemıyorum Buradan sanatın gu-
vensız ve tehlıkelı olduğu yorumu yapılıyorsa, ulke-
mızdekı sanat ve sanat egıtımının nerelerde oldu-
ğunu daha kolay anlayabılır,
pedagojık açıdan lıselerdekı zarartannı tahmın
edebılınz sanınm Umıt edıyorum kı burdakı "yanı-
labılır" ıbaresı, sanatın değışkenlığıneyorumlansın
Sanattakı değışımlenn, sanat akımlannın on hazır-
lıklan olduğunu, her değışıklığın donemıne gore ku-
bızm, futurızm, dadaızm, surrealızm gıbı adlar aldı-
ğını -en azından konu ıle ıkjılı kışılenn- bılmesı ge-
rekır Açık deyımle tum okullarımızda etkınlıklere
neden olan boylesı onemlı gunlenn, tanıtımlannda
kullanılacak afış ve sloganlan hazırlayacaklann, sa-
natın ne olduğunu daha da onemlısı ne olmadığını
bılen kışıler olması gerekır
Incı San, Sanat Eğıtımı Kuramlan" adlı kıtabın-
da sanatı soyle tanımlıyor Genış bır tanımla sanat
bılımı, ınsanın estetık etkınlığının sanat eğıtımı ozel
formlannı, yenı sanatı ve sanatın temelınde yatan nes-
nel duzenlılıklen ırdeleyen, ortaya koyan ve sanatın
gelışımıne de etkınce yardım eden bırtoplumsal bı-
lım duzencesı (dısıplın)dır Bununla bırlıkte Polyk-
let Vıtruv, Dıderot Geothe Plato Hegel gıbı bır-
çok fılozof, yazar ve sanat tarıhçı de sanatı bılım ola-
rak tanf edenlerdendır Ayla Ersoy ıse "Sanat Kav-
ramlanna Gınş" adlı kıtabında sanat ve bılım ılışkı-
sı ıçın şoyle yazıyor "aslında sanat, bılımın ortaya
koyduğu somut gerçeklerden ve olanaklardan ya-
rarlanır Sanatçı, kendı gelışımı ıçınde gereklı her
şeyı bılımden alır fakat bunu farkında olmadan ya-
par Bılımsel araştırmalann ve gelışımlenn heradı-
mını sanat ızler, sanatçı butun bunlan yaparken
bılımı aklına bıle getırmez Çunku bılım adına de-
ğil, sanat adına hareket etmektedır"
Burada esas olan sanatın ve bılımın aynı gerçek-
len yansıtmaya çalışmasıdır Fark ıse yansıtmanın
kendılenne ozgu olmasındayatıyor Sanat bunu du-
yularla (hıslerle) yaparken, bılım deneylere, gozlem-
lere ve antmetık venlere dayandınyor Başka bır de-
yışle, bılım, maddı dunya ılışkılennı daha ıyı anlama-
ya çalışıren sanatın ılışkılerı bu dunya ıle ılgılı değıl-
dır Sanat, duşsel dunyanın yaratıcılığını ustlenmış
estetık kaygılarla gorselleştırmıştır Anlatılmak ıste-
nen sanatın değışmez hıçbır yasasının olamayaca-
ğıdır Zıra sanatta çoğu zaman eleştınye bıle yer
yoktur
Turk Dıl Kurumu'nun "Turkçe Sozluğunde" kaza
ıçın, can veya mal kaybına veya zaranna neden olan
kotu olay tanımı getırılıyor Doğanın bız canlılar ıçın
kotu olaylannın olmadığını soyleyemeyız Aşın ya-
ğışları, sellen ve zamanından once açan çıçeklenn
nedenlennı yıne bız ınsanlara bağlasak bıle, deprem-
ler lav puskurten dağlar vs kıme ya da neye bağ-
lanabılır kı' Buna gerçekten kaza mı yoksa yanıl-
ma mı denır o bıle açık değıldır Kusursuz bır duze-
ne sahıp olan doğanın, bu tur kazalanna çoğumuz
kader dıyoruz da, neden kadenmız olduğunu soy-
leyemıyoruz Öte yandan doğanın sanata, sanatın
da ınsanlığa ogretecek bırçok gızemı olduğunu du-
şunuyorum Zaten sanat ve sanat eğıtımı derslen,
yıllarca branşı dışındakı oğretmenlerle geçıştırılme-
sınden buyuk yaralar aldı Bugun hâlâ bu yaralar ne-
denlyle bırçok yonetıcı, ana-babalar oğrencıler ve
hatta eğıtımcıler bu dersler ıçın "eften puften" ta-
bırını kullanabılıyor 2000'lı şu gunlerde, çok onem-
lı bır kurumun, onemlı bır gunde seçtığı sloganın,
sanatı korkulması gerekılen gıbı gostenmesı, sana-
ta karşı tepkı yaratabılır
RTÜK'ün Özerkliği...
Cengiz ÖZDİKER
T
urkıye Cumhunyetı Anayasası' nda
basın ve yayınla ılgılı hukumler
"Basuı hurdur, sansur edikmez_."
söylemıyle başlamakta olup, aynı
maddenın 3 tıkrasında "Devlet,
basın \e haber alma hürriyetleri-
nisagla>acaktedbiıierialır"denıln>ektedır 1990
yılından bu yana radyo ve televızyon alanında
yaşanan karmaşa sonrasında TC Anayasası'nın
133 maddesınde yapılan 8 Temmuz 1993 tanh-
lı değışıklıkJe
u
Radyo ve tetevizvon istasyonlan
kurmak ve işletmek, kanunla duzenlenecek şart-
larçerçevesinde serbesttir'* hukmu getınlmış ve
3984 sayılı kanunla "duzenleme ^örevi" Radyo
ve Televızyon Ost Kurulu'na (RTUK) venlmış-
tır
Ülkemızın yenı yayın alanı ıle ıdan yapımız-
la "özerk ve tarafeız" bır kamu kuruluşu olan
RTUK., Turk pozıtıf hukukuna yenı hukuksal dû-
zenlemeler getırmış, böylece kapsamh yayın
alanının duzenlenmesı, denetımı. uygulanacak
yaptınmlar, Ust Kurul'un gorev ve yetkı alanı
ıçıne gırmıştır Kamu tûzelkışılığıne sahıp olan
RTUK. "ozerkJiğini" TC Anayasası'ndan al-
maktadır
Basın Kanunu'nda (15 Temmuz 1950 tanh ve
5680 sayılı) Umumı Hûkümlerbaşlığı altında ba-
sının tanımı, "Basın serbesttir. Basümışeseıier-
le bunlann neşri. bu kanunda >azılı hukumlere
tabıdır (Md. 1). Bu kanun hukumlenne gore ba-
sılmış eserlerden maksat, neşredılmek uzere ba-
sım aletleriyle basılan veva saır her turlu vasıta-
larla çoğalülan yaalar ve resimler gibi eserler-
dir" dıye yapılmıştır
Basın Kanunu, çıktığı 1950'lıyıllarda televız-
yon yayıncıhğı olmadığından yasalar veya yo-
netmelıkler mevzuat ağırhklı olarak yazılı ba-
sın üzenne kurulmuş olduğu halde, "Basdmış
eserlerin herkesin gorebileceği veya girebileceği
yerterde gosterilmesi veya asüması vtya dağrtıl-
ması veya dinletilmesı veya satdması veya satışa
ara 'neşır' sayıhr" (Md 3) söylemıyle gunumüz
vayıncıhğınıdakapsamaktadır Bugûn "basm"
tenmının yenne "medya" tenmı yoğunlukla
kullanılmakta olup, etkınlık sırası açısından te-
levızyonlar onde gelmekte. daha sonra gazete ve
dergıler ıle radyolar sayılmaktadır,
RTUK'un kurulduğu 3984 sayılı Radyo ve
Televızyonlann Kuruluş ve Yayınlan Hakkında
Kanun'un amacı. (md 1) "Radyo ve tetevizvon
yayınlannn duzenlenmesineve Radyo veTeteviz-
yon Ust Kurulu'nun kuruluş, görev, yetki ve so-
rumluluklanna ilişkin esas ve usulleri belirle-
mek'' olarak hukme bağlanmış v e kanunun kap-
samı (md 22) "her tıirlü teknik, usul ve araç-
larla ve her ne ısım altında olursa olsun elektro-
mameük dalga ve diğer \oUaria yurtiçıne ve dı-
şına v apıian radyo ve tetevizvon yayınlan ile flgi-
ü hususlan kapsar" bıçımınde duzenlenmıştır
Radyo ve televızyon yayıncıhğı açısından
"düzenleme" ve "denetfeme" gorevlennı RTUK'e
veren yasa koyucu (TBMM), başlıca "ya>iıı B-
keteri"nı, (Md 4) radyo ve televızyon yayınla-
nnın kamu hızmetı anlayışı ıçensınde, (a) Tûr-
kıye Cumhunyetrnm varlık ve bağımsızlığına,
devletın ulkesı ve mılletıyle bolunmez butûnlü-
ğune, (b) Toplumun mıllı ve manevı değerlen-
ne, (c) Anayasanın Genel Esaslar kısmında yer
alan ılkelere, demokratık kurullara ve kışı hak-
lanna, (d) Genel ahlak. toplum huzuru ve Tûrk
aıle yapısına, (e) Anlatım özgurlüğune, ıletışım
ve yayında çoğulculuk esasma, (f) Insanlann
ırk, cınsıyet, sosyal sınıf veya dını ınançlan do-
layısıyla hıçbırşekılde kınanmaması ılkesıne, (g)
Toplumu şıddet, terör ve etnık aynmcıhğa sev-
keden ve toplumda neftet duygulan oluşturacak
yayınlara ımkân venlmemesı ılkesıne aykın ol-
mamak gıbı belırlerken yayınlann belırlen-
mış obur yasa hükumlenne uygun olarak yapıl-
ması da açıkça tanımlanmıştır
Radyo ve televızyon faalıyetlennı dûzenle-
mek amacıyla özerk ve tarafsız bır kamu tuzel-
kışılığı nıtehğınde kunılan (Md 5) Radyo ve Te-
levızyon Ust Kurulu'nun görev ve yetkılen de-
ğerlendınldığınde, RTÜK un Turk hukuk sıste-
mı ıçensınde basının (medyanın) duzenlenme-
sı yonünden özel bır konumu olduğu gorulmek-
tedır (Md 8) Bu düzenlemenın hukuksal çer-
çeve dışında bağımsız bir otoritetarafindan ger-
çekleştınlmesı, ışlevsel duzenleme yanında ta-
raflann haklanmn korunması açısından da onem
taşımaktadır
RTUK uyelennın "atama" yoluyla değil, ya-
sama organının 550 uyesı tarafindan "seçflme-
si" kuruluş amacı ve ışlevlenn yenne getınlme-
sı yanında özerklık ve tarafsızhğı korumak ba-
kımından da çok onemlıdır Seçımle kazanılan
bu kamusal gorevlendırme, 'RTÜK uyefigfne ozel
yetkı ve sorumluluklar yüklemektedır
3984 sayılı kanunla RTUK'ûn görev alanı
öbûr kamu kuruluşlanndan farklı bır yaklaşım-
la düzenlenmış olup, genel anlamda gorev ala-
nına gıren başlıca konular gorsel ve ışıtsel ya-
yıncılıkla ılgılı duzenleme (araştırma, ıncele-
me, yonlendırme) ve denenmlen (ıdan, malı, tek-
nık) kapsamaktadır Kapsamın genışlığı 65 mıl-
yon vatandaş ve evlerde (konutlarda) bulunan 25
mılyonu aşkın televızyon ve radyo cıhazıyla su-
nulan yayın ve yayınlann etkısı boyutundadır
Kurulduğu 12 Mayıs 1994'tenbu yana duzen-
leme ve denetım etkınlıklennı sürduren RTÜK
de, bır yandan teşkılatlanma faalıyetlen yüru-
tulürken ote yandan hukuksal duzenlemelere
ılışkın son derece yoğun çahşmalar yapılmış, çı-
kartılan yönetmelıklerle yasanın ve yasal arayış-
lann gerekürdığı ılk duzenlemelertamamlanmış-
tır_
OzerkKk, kamu tûzelkışısının "işlevi'
1
ıle bağ-
lantılı olarak pek çok bıçımde tezahür edebılır
RTUK'ün anayasal ışlevlennın başında "kamu
yaran"nın gozetılmesı ve korunması gelmekte-
dır Bu durumda, radyo ve televızyon yayıncılı-
ğının duzenlenmesı ve yayıncı kuruluşlann de-
netlenmesınde
u
kamu yaran"nın gozetılmesı
ve korunması özerklığın ıçenğını belırlemekte,
kapsam ve sınırlannı göstennektedır
RTÜK'ün anayasamızdan kaynaklanan ışle-
vını yenne getırebılmesı, ancak tam bır idari ve
mali serbestBğe ve iştevine uvgun bir örgunleş-
meye sahıp olması durumundamümkundur Bu-
na göre, 3984 sayılı kanunun yayımlandığı ve
uygulandığı beş yıllık süre ışığında yayıncıhğı
duzenleyen ve denetleyen konumuyla bırlıkte
RTÜK'ün "özerkKkdeğerini" taşıyıp taşımadı-
ğı tartışılmalıdır
Ülkemızde 1990 sonrası özel yayıncıhğin ge-
lışımıne koşut (paralel) hukuksal duzenleme
arayışlan hûkümetlenn, yayıncılann, akademıs-
yenlenn ve vatandaşlann gûndemınde yoğun
olarak yer almış, RTUK'un kurulmasından son-
ra da doğal olarak uygulamalar sureklı tartışıl-
mıştır
RTÜK Kamuoyu ve Yayın Araştırmalan Da-
ıresı Başkanhğı'nca yapılan "imaj araşürma-
a"nda Üst Kurul'un radyo ve televızyon kanal-
lan ve yayınlan hakkında yaptığı değerlendır-
meler ıle verdığı "uyan" ve "geçici bir sure ik
durdunna" kararlanna yonelık vatandaşlann
görüşlenne başvurulmuştur Araştırma sonuç-
lanna göre RTUK yaptınmlanyla (müeyyıdele-
nyle) ılgılı olarak 7 385 örneklemde 5 288^kı-
şı, kanlanlann yüzde72'siohımlu,2 097 kışı, yüz-
de 28'ı ıseolumsuzkanı bıldırmıştır Türiayege-
nelınde 7 coğrafi bolgede ve 22 ılde 6 614 kı-
şıyle yapılan başka bır araştırmada, müeyyıde-
len olumlu karşılayanlann oranı yuzde 74^3
olarak sonuçlanmıştır Vatandaş RTÜK'ü be-
nımsemıştır ve bu kurumdan beklentfler ıçen-
sındedır Nıtekım RTUK tarafindan kurulan Alo
RTUK özel telefon hattını 1 yıllık surede 16 937
vatandaş arayarak 23 779 konuda mesaj ıletmış-
tır
RTUK, Turk basını ve yayıncıhğı bakımından
onemlı bır gereksınım olup, gorsel ve ışıtsel ya-
yıncılığın yapıldığı tum demokratık ülkelerde
RTUK benzen kunıluşlar (bağımsız otonteler)
yer almakta ve bu ulkelenn hemen tûmûnde ya-
yındurdurmacezalanbulunmaktadır Vazgeçıl-
mez olan, bır tur bağımsız otonte nıtehgındekı
bu kuruluşlann ışlev len, ıdan-malı özerklıgı ve
etkınlığıdır
Özerklik, RTÜK'ün ışlevımn kaynağından
gelen kamu yaran, hak ve sorumluluklar çerçe-
vesınde kaynağı güçlendırmek ya da ıyıleşnrmek-
te anlam kazanacaktır Örneğın, hıç kımse ya da
kurum RTÜK'ten kanun ve yonetmelıklennde
yer alan çerçevenın dışına çıkılmasmı ısteme
hakkına sahıp değıldır Turk kamuoyunda "ka-
patma" ya da "ekran karartma" adıyla tanınan
ışlemlere gelınce, ülkemızde bu açıdan yaşanan
sorun, RTÜK'ten çok, radyo ve televızyon ya-
yınlannm nıtelık ve nıcelığınde, daha onemlısı
de bazı uygulamacılann kural tanımazlığında,
başka bır ıfadeyle özdenetim yoksunluğunda
aranmalıdır
RTUK'ûn sureklı olarak kamuoyunun gunde-
mıne getınlmesı ve dayanaksız eleştınlere ko-
nu edılmesının hakJılığı tartışmalıdır Son gun-
lerde hükumet duzeyınde sürdurulen yapısal de-
ğışım arayışlan, demokrasının ozûne, hukukun
üstunlugune, devletın devamlılığına ve kurum-
sal özerklığe zarar vermeyecek bır bıçımde de-
ğerlendınlmelıdır Öte yandan gerekçesıne olur-
sa olsun TBMM Plan ve Bütçe Komısyonu Ge-
nel Kurulu'nda kabul edılen ve RTÜK butçesın-
den başka bır fona yapılan onemlı mıktardakı kay-
nak aktanmı tartışmalı bır gelışme olup, anaya-
sal bır düzenlemeden hareketle kuruluş amacı,
ışlevı ve yapısı yönunden onemlı bır konumu olan
RTÜK'ün özerklığıne malı açıdan onemlı bırdar-
be vurmaktadır
Özerklık, malı açıdan gûçlüluk ve tam bır ba-
gımsızlık gerektınr Özerklığın malı yönü değer-
lendınlırken parasal dönuşümun özerklığın kay-
nağma yönelmesını sağlamak, yayıncıhğin du-
zenlenmesı bakımından çok onemlıdır Zıra, ül-
kemızde yayıncıhğin gelışımı, özdenetımm ve
"kamu yaran"nın egemen olduğu, sektorün
doğrudan ve dolaylı yollardan sağladığı parasal
kaynaklann akılcı (rasyonel) kullanımı yanın-
da daha çok araştırma ve egıtıme yönelınmesı
ıle yuksek teknolojının kullanılmasından ve ulu-
sal değerlerle, vatandaş memnunıyetını "odak
noktası" almaktan geçmektedu-
Ulusal Güvenlık ve Stratejık Araştırmalar
Derneğı Başkanı / RTÜK Kamuoyu ve Yayın
Araştırmalan Daıresı Başkanı
ÎLAN
T.C.
İZMİR
1. tŞ MAHKEMESİ'NDEN
Sayı 1997'612
Davacı Uluır Kuy Gıda Inş San vekılı tarafindan
davahlar SSK ve dahılı davalılar aleyhlenne açılan
tespıtın ıptalı davasında Çukur Mahallesı 192 Sok
No 12 Gurçeşme Izmır adresınde Mevlüt Ince ıle
3997 Sok No 6 Cennetçeşme- Izmır adresınde
Murat Tath'ya duruşma gunu tebhğ edılememış, za-
bıtaca yapılan tahkıkata rağmen ıkamet adresı tes-
pıt edılememış oldugundan duruşma gununün ken-
dılenne ılanen teblığıne karar venldığınden,
Adı geçenlenn davalı olarak 22 9 1999 gunu saat
9 15'de İzmır 1 Iş Mahkemesı'nde hazır bulunma-
sı veya bır kanunı vekıl göndermesı aksı takdırde
davanın yokluğunda devam edıp karar venleceğı
hususlan davetıye yenne kaım olmak ûzere ılanen
teblığolunur 4 6 1999
Basın 39771
İLAN
T.C.
BURDUR SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1997/746
Davacı Kezıban Evcıl vekılı Av Sım Çoksak tarafindan davalı Halıl Tanm aleyhıne
açılan ızaleı şuyu davası 23 6 1999 tanh, 1997/746 esas, 1999/426 sayılı kararla, Bur-
dur Merkez Bağlar Mahallesı Hacı Hüseyın köprüsü Dorumdede mevkıınde kaın tapu-
nun cılt 17, sahıfe 1648, pafta 80, ada 108, parsel 20 numarasında 89 hısse ıtıbanyla 56
hıssesı Salıh oglu Halıl Tanm, 33 hıssesı Mehmet kızı Kezıban Evcıl adlanna İcayıtlı
575 m2 mıktanndakı taşınmazın açık arttırma ıle ve umumı müzayede ıle satışına ka-
rar venlmıştır
Tapu mal ıkı ve davalı Halıl Tanm mırasçılan, Salıh ve Sıdıka kızı 1311 doğumlu Ha-
üce, Hasan ıle Havva kızı 1928 d.lu Haüce Erdem, Hasan ıle Havva kızı 1934 d lu Du-
du Özdemır, Hasan ıle Havva kızı 1937 d lu Fatma Ekıncı, 1943 d lu Kezıban Oral,
1340 d lu Ayşe Yıldınm. 1933 doğumlu Suleyman özdemır 1963 d lu Yalçın Kaya,
1926 d lu Şenfe Özdemır, 1945 d lu Alı Özdemır, 1948 d lu Müşerref Kökçû, Huseyın
ve Şenfe kızı 1951 d lu Hatıce Turel, 1957 d lu Fatma Turel, 1955 d lu Ahmet Özde-
mır, 1958 d lu tbrahım Özdemır, 1964 d lu Tombak Gumüşay ın adreslen bılınmedığın-
den ve tüm araştırmalara rağmen tespıt edılemedığınden, venlen satış karanna karşı
ılan tanhınden ıtıbaren HUMK'de behmlen yazılı süre ıçensınde temyız ıtırazlannı bız-
zat yazılı olarak veya tutacağı bır avukat vasıtası ıle yaptırması gerekçelı karar yenne
kaım olmak üzere ılanen tebhğ olunur Basın 39620
PENCERE
17Ağustos'tan0nce
ve Sonra...
Depremde yıkıntılann altında kalan ınsanlanmı-
zı kurtaracak orgutlenme devletımızde yokmuş1
Eksık olmasınlar çeşıtlı ulkeleryardım ekıplennı yol-
ladılar
Dostlaria konuşuyorduk.
Içımızden bın dedı kı
- Bızımkılerşaşkın, şımdı bunlan kım karşılaya-
cak, nereye yollayacak?
Soylenen çıktı.
Ertesı gun yayımlanan gazetelenn yazdıklanna
gore, dışardan gelen kurtarma ekıplenyle pek ıl-
gılenen olmamış, saatlerce bekletılmışler
Yine gazetelenn yazdıklanna gore, enkaz altın-
da kurtanlmayı bekleyen 10 000 kışı varmış Na-
sıl hesapladılar, bılemem, ama, 10 000 olmasın da
1 000 olsun1
Hepımızın enkaz altında kurtanl-
mayı bekleyenler ve yakınlarıyla bırlıkte soluk alıp
vermesınden doğal ne olabılır^
Ancak toplumda egemen olan ne?.
Şaşkınlık
Keşmekeş.
Kararsızlık..
Ne yaptığımızı bılmıyoruz
Devlet şaşkın'
•
Doğaldır.. ' '
Her ışyerınde, fabnkada, kışlada, gökdelende,
otelde, okulda, vb kurumlarda yangına karşı on-
lemler alınır, yonetmelık duzenlenır, belıriı aralık-
larla alarm venlır, herkes tehlıkeye karşı onceden
uyanlır ve hazırtanır
Daha onceden hazırlıklı olmayan kurumda yan-
gın çıktı mı, ne olur?
Kargaşa
Keşmekeş
Deprem kuşağında yaşayan, ama, depreme
karşı hazırlıklı olmayan ulkede ve devlette 17 Ağus-
tos'tan ben yaşananlara şaşmak gereksız
Japon ne demış
- Sızdekı doğa olayı değil.
- Pekı, nedır^.
- İnsan olayı'
Devlet buyuklenmız daha olayı algılayamadılar,
kavrayamadılar
•
Türkıye bır savaşa gırseydı, uç beş yıl etkılı bır
duşmanla çattşma surseydı, ne olurdu?
Fuze saldınlan ortalığı yıkıp yakardı, en buyuk
yapılar yerle bır olurdu, ınsanlar olurdu, sanayı
merkezlerı bombalanırdı ekonomık yıkım başlar-
dı, duşman guçluyse ağır tahrıbat olurdu
Bır savaştan çıkmış gıbıyız
Oysa Turkıye ekonomık knz ıçındeydı ve IMF'nın
en ağır koşullannı da harfi harfine uygulayıp bu-
nalımdan kurtulmak ıstıyordu
Yaşadığımız depremın boyutlannı ve sonuçla-
nnı şımdıden hesap etmek çok guç, ama, depre-
mın ekonomıde ve polıtıkada, belkı de rejımdefa-
turası ağır olacak
•
Ulkeyı yonetır gıbı gorunenler, ama umutlarmı
tumuyle dışarıya bağlamış olanlar ne duşunüyor-
lar'' Yaşadığımız ağır gerçeğın bılıncıne enşırter-
se, halkı uyarmak olanağına da kavuşurtar
Turkıye'de hıçbır şey 17 Ağustos'tan oncekı
gıbı olamayacak
İLHAN SELÇUK
KİTAPLARI
ENELHAKK'IN HAKKI
2. BASI
2 500 000 TL
İSKELE SANCAK
2. BASI
900 000 TL
DUVARIN ÜSTÜNDEKİ TİLKİ
3. BASI
1 100 000
JAPON GÜLÜ
7. BASI
1100 000
ZİVERBEY KÖŞKÜ
13. BASI
800 000 TL
DÜŞÜNÜYORUM
ÖYLEYSE VURUN
24 BASI
900 000 TL
GÖRÜLMÜŞTÜR
8 BASI
900 000 TL
AĞLAMAK GÜLMEK
10 BASI
900000TL
YÜZBAŞI SELAHATTİN'İN ROMANI
(İKİ CİLT)
6. BASI
3 000 000 TL
Cumhuriyet Kitap Kulubu Cag Pazorlcma A.S. Turkocagı Cad. No:39/'4l
(34334) Caöcılog'u İstonbul Tel:5l4 01 96 Faks:5l4 01 95
NEVŞEHİR SULH HUKUK MAHKEMESt'NDEN
Davacı Hazme tarafindan açılan mahlulen ıntıkal dava-
sıylâ ılgılı olarak Nevşehır Sulh Hukuk Mahkernesı'nın
1998/755 esas, 1999/487 karar sayılı 22 7 1999 tanhlı ka-
ran huküm ozetı olan Nevşehır Raşıtbey Mahallesı, Nıg-
de Caddesı 41 pafta, 275 ada 17 parselde bulunan 32/768
hısselı Penbe oğlu Hacımehmet adına İcayıtlı bulunan ta-
şınmazın Hazıne'ye ıntıkalıne yasa yollan açık olmak uze-
re kım olduğu tespıt edılemeyen ve mırasçılan bulunama-
yan Penbe oglu Hacımehmet ıle ılgılılenne ılanen tebhğ
olunur Basın 39595