Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 1999 PAZAR
10 P A Z A R YAZELARI dishab@cumhuriyet.com.lr
Güneş'le köşe kapmacada müthiş finalYüzyılm son doğa olayı, tam Giineş
tutulması bütün dünyayı ayağa
kaldırdı! En başta Ingiltere ve Fransa
olmak ûzere tüm Avrupa'daki meraklı
bekleyişin yanı sıra Almanya'da
özellikle haftalar öncesinden başlayan
hazırlıklar tamamlandı ve
insanlar ömürlerinde ancak bir kez
görebilecekleri. tanık olacaklan bu eş
siz gösteriye kendilerini hazırladılar.
Hem de hazırlık ne hazırlık hiç
sormayın. Özel turlann düzenlendiği;
oyuncağından giyim kuşamına ve
koruyucu gözlük modellerinden tutun
da 'özel Güneş tutulması' bırasına
vanncaya kadar pek çok ürünün hızla
piyasaya sürüldüğü, firsattan istifade
edilip büyük paralann kazanıldığı bir
'moda' yaratıldı sanki Almanya'da.
Ve bu modanın adı Bavyera'da 'sofi'
olarak tanmlıp belleklere yerleşti.
Evet, Güneş tutulmasının kısa adı
olan 'sofi'yi artık bilmeyen yok.
Almanya'da en iyi tutulma
koridorunun Stuttgart-Münih arasında
olacağmı hesaplayan turizm şirketleri
ise Münih ve Stuttgart'taki otelleri
aylarca önceden kapattılar ve bir telaş
bir telaş yaşandı ki demeyin gitsin.
Milyonlarca koruyucu kâğıttan
gözlüğün kapış kapış satıldığı bu son
haftada Stuttgart'taki 'Cahver Beck'
bira fabrikası da uyanık davranıp, 11
Ağustos günii için özel olarak
hazırladıklan siyah biralannı
kasılarak piyasaya çıkanp özel
bardaklanyla birlikte sattılar. Ve
büyük sükse yaptılar. Bin sekiz yüz
litre olarak hazırlanan bu özel birayı
meraklılan Güneş tutulması sırasında
höpürderip gövdeye indirirken
Münih'te de beledıye meclisi, Güneş
tutulması sırasında trafigin tamamen
durması için acil önerge verip bunu
uyguladılar. Ve yüzyılın bu harika
doğa olaymı insanlann rahatça
izlemesi için bütün hazırlıklar bıtırildi
ve gözler gökyüzüne çevrildi... Eh,
bütün bu hengâmede Münih polis
teşkilatı hiç geride kalır mı. Onlar da
olası hırsızlıklara karşı halkı
uyardılar... Gazetelere demeçler
verildi ve kafalar ütülendi...
Işlerin tıkır tıkır yürümesıni ve her
şeyi planlamayı yaşamın bir
alışkanlığı olarak algılayan ciddi ve
sözde çok hamarat(!) Alman milletı,
bu son olayda fabrikalann,
işyerlerinin hiç değılse birkaç
saatliğıne de olsa, kapanmasına bile
göz yumdular... Ve şenlik başladı.
Hayatta bir kez izlenecek bir doğal
tiyatroya tanık olduiar Münihliler.
Ve sokaklar parklar kâğıttan gözlüklü
binlerce insanla dolup taştı. Hafta
ortasındaki yoğun iş trafıği içinde ben
MUNIH
EROL
ÖZKAN
de bürodan sıvışıp cebimdeki kâğıt
gözlüğümle Ingiliz bahçelerinin en
güzel köşesi Monopteros Tapınağı'a
çıkıp, AfHka davulu çalan çılgın
insanlarla bir arada olayı izledim.
Yığınla TV kameramanının ve
gazeteci tayfasının oradan oraya
koşuşturduğu hengârne sırasında,
güleryüzlü çıtı pıtı cin gibi genç bir
Türk meslektaşınuzın, Leyla Koç'un
teybine insanlar duygulannı
fisıldıyorlardı. Ve bir heyecan
yaşanıyordu ki anlatılır gibi değil.
Sonra Leyla ile eski tiyatroculardan
Cumtaur Atalan'ın yönettiğı
'Robinson' adlı bara gidip
konuşulanlan çözdük. Ve ortaya
hüzün çıktı! Evet insanoğlunun
yalnızhğı idi anlatılanlar. O iki
dakikalık karanlıkta hissedılenler.
Kimi, "Ömrümde bir tek kez
göreceğim doğal tiyatro bu" derken,
çoğu izleyici de "Otağanüstü" sözünü
tekrarlarruşlar bantlara..
Eski çağlarda teneke çalarak, havaya
ateş ederek Şaman gelenekleriyle
tepkilerini gösteren insanlan
düşledim o an, aniden Menopteros
Anıtı'nda. Horozlann ötmeye
başladığı, ayçiçeklerinin şaşkına
uğrayıp ters yönde döndüğü,
tavuklann yumurtlayıp, kuşlann
şaşkına döndüğü evrenin bu büyük
olayını yine Anadolulu bilge Miletli
Thaks ilk kez Isa'dan önce 585'te
saptamıştı ya, hiç olmazsa bununla
bile övünebilir, reklamımızı
olağanüstü yapabilirdik. Ancak kendi
reklamımızı yapmayı beceremiyoruz.
Anadolu da, o yüzden hep haksızlığa
uğramış ya zaten. Ve ülkemiz Güneş
tutulmasını en iyi izleyen ülke olarak
adını yine duyurdu. Buna da şükür.
Yağmurlu bulutlu gökyüzüne bakıp da
Türkiye'ye gitmediklerine pişman
olan olana ıdi aynca.
tnsanlar doğal bir tıyatroyu seyrettiler.
Güneş'le köşe kapmacada yaşanan
fınali gördük.
Neredeyse bütün bir yaz boyunca
Güneş'i seyrek gören Münihlilerin
Güneş tutulmasına büyük ilgi
göstermeleri doğaldı ve dünyanın
turisti aktı kente. Ancak, Güneş
bulutlarla saklambaç oynayıp oynayıp
o son iki dakikada yapacağını yaptı ve
Münihlilere yüzünü göstermedi.
Kartondan gözlüklerle gökyüzüne
bakan binlerce insanın görünümünü
herhalde ömrüm boyunca unutamam.
Ve Monopteros Tapınağı'nda Afrika
davulculannın o tutulma sırasındaki
müziklerini... Aynca yine o iki dakika
içinde yerel radyolarda ise Pûık Floyd
çalıyordu... Geride yüzlerce boş bira
ve şarap şişesinin bırakıldığı Güneş'in
gösterisinden sonra insanın evrende
hiç de önemli olmadığı üstüne nutuk
atan ve sonra kafayı bulup banklarda
sızan 'penner'leri kendi halinde
bırakıp Marienplatz'a doğru
yollandım. tnce ince yağmur altmda
'Vivaldi' çalan yoksul bir sokak
kemancısının kutusuna bozukluklan
aüp düşlerimde Ege güneşi ile
insansız sokaklara daldım tekrar...
Evet, unutulmaz anılannı(!) ilerde
torunlanna ballandıra ballandıra
anlatacak yaşlı kuşaklar için harika
denecek bir doğal tiyatro yaşandı ve
bitti. Eğer bu doğa olayı gösterisini şu
ya da bu nedenle kaçırdıysanız, hiç
üzülmeyin, zira önünüzde daha çok
zaman var... Almanya için gelecek
tutulma 2081 yılında olacakmış. Daha
da acele ediyorsanız 2006'da bir
gösteri daha var güneş ülkesi
Türkiye'de. Sakın kaçırmayın. Ben
karton gözlüğumü şimdıden sakladım
bile...
1 "
Vardır bunda bir hayır
Osmanlı döneminin Tophane müşirlerinden
Zeki Paşa ne yaparmış biliyor musunuz?
Saltanatı sırasında kurduğu ihbarcılar ağıyla
kimin ne yaptığını anında öğrenen
Abdülhamid'in ajanlanna fırsat bırakmadan
kendısıyle ılgili bilgileri yine kendisi
verirmiş padişaha. Thbar konusu olacak ne
faaliyeti varsa, oturur yazıya döker, bir yere
gitmesi gerektiği zaman da gidip gitmemesi
konusunda Abdülhamid'in iznıni beklermiş.
• Korku toplumunda herkesin birbirinin
hafıyesi olmasından daha doğal ne olabilir?
Zeki Paşa'nınki biraz fazla kaçmış gerçi.
Sen kalk, kendi kendini Abdülhamid'e
jurnalle. Paşa Hazretleri, tahmin ediyorum
ki "Ben her işüni kendim yapanm"
diyenlerden değıldı herhalde. Sistem öyle
bir sistem ki, adamı hem herkesin hem de
kendisinin jumalcisi yapıverir. Buna benzer
birkaç örnek daha bildiğim için belki de bu
yüzden Osmanh'da da, günümüz
Türkiyesi'nde de en az çalışan memurlann
sansür ya da istihbarat görevlileri olduğuna
inanmışımdır. Herhangi bir sansür
görevlisinin, artık eline denetlemek
amacıyla kitap, gazete bile almadığını. bu
durumun dünümüzden günümüze kadar hep
aynı olduğunu da düşünürüm, ne yalan
söyleyeyim. Gazeteyi yayımlayan, kitabı
basan, ihbar edilmeyi beklemeden otosansür
uyguluyorsa, adı geçen memurlara niyeiş
düşsünki?
Vedat Türkali'nin Londra'da, on yıl emek
vererek yazdığı son romanı 'Güven'in
başına gelenler bu inancımı iyice pekiştirdi.
Epsilon Yayınevi, içeriğinden örürübaşının
belaya gireceğinden çekindiği için olsa
gerek Güven'i basmaktan vazgeçti. Bu
yüzden de basılması durumunda belki de
hiçbir yasal soruşturmaya uğramayacak bir
eser. devletin resmi sansür görevlisine gerek
duyulmadan sansürlenmiş oldu. Vedat
Türkali, korkutulmuş, sindirilmiş bir
toplumda yayınevlerini kitap basmaktan
korkar hale getiren sistem suçludur, diyerek
Epsilon'a fazla yüklenmese de biz biliyoruz
ki, sekseni devirmiş eskimeyen tüfek bir
yazann kitabında neler olabileceğini tahmin
edemeyen yayınevi. hatalıdır. Epsilon,
' romanının Türkiye sosyalist hareketinin bir
dönemine ışık tuttuğunu, belge ve bilgiye
dayalı birçok olayı gün yüzüne ç ıkarthğmı,
daha kitabı yazma aşamasındayken
;
defalarca açıklayan Türkali'nin neler
yazabileceğini tahmin etmeli; yazara, hiç
; değilse kitabı basabilecek cesur bir yayınevi
• bulma konusunda fırsat bırakmalıydı.
Vedat Ağabeyi herhalde biraz morali
LONDRA
MUSTAFA
ERDEMOL
bozulmuş görürüm sanıyordum, yanılmışım.
Tabii ki üzülmüştü, ama gülüyordu bir
yandan da. Bekir Yıkfaz'dan duyduğu bir
fikrayı anlattı. Adamm biri Urfa'da
lokantada, çorbasının içine düşmüş sineği
garsona gösterince şu yanıtı almış: "Vardır
bunda bir heyır! Ne gmysan gurban?"
Yıllar önce Londra'da Dünyanın En Kötü
Tahminleri adını taşıyan bir kitap satın
almıştım. O yıllar yaşadığım işgal evini
çeşitli milliyetlerden arkadaşlarla
paylaşıyordum. Biz, yani çeşitli
milliyetlerden bir sürü aptal, nasıl
becerdiysek bir gün, hem de güpegündüz
koca ev'de yangın çıkardık. Yanan çok sayıda
kitabım arasında bu kitap da vardı. Neler
derlenmişti bir bilseniz. Erken kararlar veren
bir yayınevinin neler kaybedebileceğini
gösterebilir bir örnek sunayım size bu
kitaptan. Tanmrruş bir yayınevinin
yetkilileri, basılması amacıyla kendilerine
sunulan bir kitabı, "Burada yanlanlarm çok
ilgi çekeceğini sanmıyoruz" diyerek geri
çevirirler.
Oysa söz konusu kitap, baskı rekorlan kıran
ünlü Çakal romanıdır.
Bir yayınevinin, bastığı kitap yüzünden
kapatılma ya da altından kaikılamayacak
para cezasına mahkûm edilme korkusu
duyması anlaşılabilir bir durum. Epsilon
Yayınevi böyle bir korkuyu duyduğu için
pek de suçlanamaz. Bu kitabı, bu dergiyi
basarsam beni cezalandınrlar korkusunu
yayımcıya yaşatanlardır bu işte suçlu
olanlar. lstiklal Mahkemeleri'nde gerici
faaliyetlerinden ötürü yargılanıp beraat eden
Tahir'ul Mevlevi, karar sonrası günlerde
ziyaretine gittiği mahkeme başkanına,
çıkarmakta olduğu Mahfil dergisinin
hükümetçe nasıl görüldüğünü sorar. Eğer
içeriği hükümeti rahatsız ediyorsa dergiyi
kapatabileceğini söyler. Mahkeme
başkanının yanıtı şudur: "Çıkan nüshalannı
tetkik ediyoruz. Münderecatmda
münasebetsiz bir şey görseydik biz ta'til
ederdik."
Geçmişinde Zeki Paşalar. Tahir'ul
Mevleviler olan bir ülkenin günümüzdeki
yayıncısından ne bekleyebiliriz ki?
CÎYflf îpifi on7A1flK1 AMığı sürpriz kararla kortlardaki akrif spor yaşamını
VJttlJ 1^,111 gU4,J/UŞl no
ktalayan efsane tenisçi Alman Steffi Graf, hayVanlarmı
üzerken. bu karara hiç şüphesiz en çok üzülenler rakipleri oldu. Alman raketin en büyük rakibi
olarak kabul edilen Martina Hingis, GraFuı bir efsane olduğunu ve öyle de kalacağını vurgularkeo,
Birleşik Amerikah Lindsay Davenport da GraTuı tenisi en üst seviyede iken bırakabilmesinin çok
gûzel birşe> olduğunu ancak yine de GraTı özteyeceğini beürtti (REUTERS)
Kanada'yla
ABD'nin
'hamilelik' sorunu
T0R0NT0
ENGtV
AŞKIN
Toplumbilimin ve ekonomi-
poîitiğin seçkin bilimcileri
Marx ve Engelse göre,
emeğin felsefi tanımı olan
diyalektik ve tarihsel
maddecilik, toplumculuğun
da teorik dayanağıdır. Hem
doğayı. toplumu ve
düşünceyi hem de bunlar
arasındaki bağlan felsefı
konumda anlayabilmek için,
değişken felsefe
disiplinlerinin maddeci tarih
anlayışını, estetik olgusunu,
bilgi teorisini, etik kökenini,
diyalektiğin ve tarihsel
maddeciliğin yordamıyla
irdelemek gerekir. Toplumla
ilgili olan tüm bilim
dallannın metodolojik
kaynağı olan bu teori.
tarihsel fenomenlerin ve
süreçlerin gelişim
yasalannın iç yapısma ışık
tutar. En öz tanunıyla
dogmayı akhn önünde hesap
vermeye çağınr. Somut
koşullan, değişkenlik
olayını, yenileşme gerçeğini
reddeden, metafizikçi
safsatayla bağlamlı
dinciliğin özü olan dogma.
diyalektik ve tarihsel
maddecilik teorisi karşısında
tutunamaz. Insan bilincine
akıldan başka hiçbir yol
gösterici olamayacağını
kanıtlamış olan Efesli
felsefe adamı Heraklitus,
varolan tek gerçegin
"sürekli değişkenlik
olduğunu" söylemiştir
insanlık tarihine. Ne zaman
söylemiştir?.. Ta tsa'nın
doğumundan 500 yıl önce.
"Her şeyin sürekli bir akış
içinde olduğunu" vurgulayan
bu kadim bilimci şöyle
devam eder: "Bir ırmağa
ikinci kez girdiğiniz zaman,
bedeninizi yalayıp giden su,
başka sudur. Çocuk genç
olur, genç yaşlanır; yaşam,
yerini ölüme bu-alar."
Cumhuriyet yazan Deniz
Kavukçuoğhı'nun güzelce
eklediği gibi. "Evren,
bitimsiz bir değişme süreci
içindedir; böyle geuniş böyle
gtanez"..
Bu yadsmmaz gerçekleri,
teknoloji ve bilim
üretemeyen Doğulu
dogmaya nasıl anlatacağız
peki? Türkiyeli Türklerin
ana kucağında başlayan
dinci damıtım, donatımsız
beyinlere aktardığı kör
inançla, belirgın odaklann
komplolanna uyumlu bir
sömürüyü sergiler. Bu
yaşamın. sadece bir lokma
ve hırkayla koşullanmasını
öngören o dogma, uzaysal
uzaklıklardaki bir bitimsiz
cümbüşün. gılmanlann,
hurilerin vaadini tekrarlayıp
duran bir düşsellik
ideolojisiyle tüm yığınlan
cennete inanmaya çağınr.
Laik cumhuriyetin
kuruculanndan biri olan
Diyanet Işleri'nin
Kanada'ya yolladığı din
görevlisi Dr. Süleyman
Koyuncu. Toronto'da
yayımlanan dinci bir dergide
bakın ne diyor: "Dinlerin
hepsinde doğru yolu
gösterme, nur ve doğruluk
vardır. Dinlerin doğru yolu
gösterme özellikleri kâfî
gelmemeye başladığı için,
Cenab-ı Hak, \eni dlnler -
yani Islamı- göndernüştir.
Dinlerin sevijelerinL eğjtim
sistemine benzetirsek, diğer
dinler -herhalde
Hıristiyanhk, Musevi dini ve
diğerleri- anaokulundan
ortaokula olan seviyelere
hhap etnüş. İslam ise lisenin
sonu-üniversitenin başlangKi
aşamasına gönderilnuştir.
Kâfiıier bile İslanun
rahmetinden istifade
etmişlerdir. Dünya şevkinin
geçici olduğunu anlamaya
başlayan Amerika ve
AvTupa, sonsuz cennet
hayauna. hak dinini bularak
-Müslüman olarak demek
istivor- ulaşacakiar, şayet
başlanna daha önce bir
layamet kopmazsa, tsveç,
Norveç, Finlandiya, tngiltere
ve Amerika. hak dinine
erişeceklerdir. İslam
ulemasının görüşüne göre,
Avrupa ve Amerika
tslamiyete hamDedir."
İyi hoş ama, ya Batılılar
kürtajı seçerlerse ne olacak?
lslama hamile olduğu öne
sürülen Amerika, Kanada ve
Avrupa'nın eninde sonunda
fslama rransfer olacağı
inancında olan, Dr. sıfatlı
laik cumhuriyet memuru,
içler acısı bir konumu
kanıtlamıyor mu? 2000
yılının eşiğine yaklaşırken,
teoloji öğrenimini doktora
katında hatmetmiş bir
kişinin, dayatmacı bir
ısrarla, sizin dindc hiç iş yok
diye ahkâm kesmesine
Müslüman olmayanlar, yani
gâvurlar ne diyecekler
acaba? Diyanet
tşleri'nin din görevlisi ve
1
'
devlet memuru Dr.
Koyuncu'nun "Bizden gerisi
kâfirdir" diye vurguladığı
yaygın saplantı, karşı
kesimde yer alanlan
herhalde pek hoşnut etmez.
Nitekim. ekonomi, sosyoloji
ve siyasal bilimler dallannda
diplomalan da olan tanıdık
bir Protestan papazı. Dr.
Koyuncu'nun "Bizûn dinden
Kisi yok" inancını
öğrendikten sonra şu önemli
bilgıyı verdı:
"Huistiyanhğın en tutucu
mezhebi olan Katolikler.
Müslümanlan hep kâfir diye
anarlanh. YüzyıDardu- süren
bu yaıüış tutumu, bir fetvayla
şündiki Papa John Paul
değiştirmiş bulunuyoıf
Atalanmız ne doğru
söylemiş: "Etme komşuna.
gelir başuıa"'. Öbür
dünyanın cehennem
kesiminde oturduğunu
sandığımız Aziz Nesin'in.
Dr. Koyuncu'nun "hamilelik
teorisini" duymasını çok
isterdik.
Tatilcileıin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini bulurlar...
Ağapani sJöığmsc dene gdtMusünü çekemed* Getm gönm.
C
lub Orient, Antik Çağın adalet, sağlık ve barış için buluşma
merkezi olan Ören'de denize "sıfır", binbir yıldızlı bir tatil
köyüdür. Homeros'un doğum yeri "Işıklar Sahilrnde,
Dünyanın atmosferinde oksijen oranı en yüksek iki noktasından biri
olan Edremit Körfezi'nde, Zeytin Rivierası'ndadır
Club Orient'te, Ege stilinde yapılmış 62 dubleks yapının her daıresi 2-
4 veya 4-6 kişilik aileler için tasarlanmış, içlerınde duş/WC ve telefon
olan. odalardan oluşur. Tüm kapılar dev bir botanık bahçesıne açılır.
Bahçe biter, incecik kumlu plaf başlar.
Özürlüler ve engelliler için tumüyle düzayak, vejeteryanlar ve
diabetikler için sorunsuz tatil. Günluk doktor viziti.
Ofibfi YP, 11.000.000 TL, 0-12 yfâcnüiz, (3.H-S-S. ktşBer, 5.500.000 71
Club Orient Holiday Resort, Ören-Burhaniye
Tel: 0.266.416 34 45 - 416 53 54 • Fax: 0.266İ416 40 26
AütJkCagn
Kotnrettus»
Ören'de nt alan
ClrtOriet
uluslararatı
santcılanı.
BünûmOzitid
BııUmMlteriBzmr.
www.club-orient.com
ARAS HOTEL
MORDOĞAN
Bol oksijeni, iyot kokusu, sıfir nem oranı
ile sizi saglığa davet ediyoruz.
Bodnım tipi Gulet'imizle
eşsiz Mordoğan gün
batımlannı yakalayın
Haftalık konaklarnalarda
bir günlük ücretsiz
koy ve mehtap gezisi
YURTİÇİ VE YÜRTDIŞI
TATÎL SEÇENEKLERÎ
Emsalsiz yatımızla otetimıze gelıp 2 gece 3 gün konaklayın ve tekrar yabmız ile geri dönün.
Kişi başı: 25.000.000.- TL yanm partsıyoh
Havuz başında, havai fişek göstenlerinı ızlerken, Akdeniz ezgilerini sevdiklerinizle
paylaşın. Türk Evi'nde, fasıl nagmeleriyle doyumajz eğlencenin tadına ulaşın.
Kişi başı Günlük konaklama: 10.000.000.- TL yanm pansiyon
Izmir'e 80 km, tamamı deniz manzaralı odalarda, telefon, minibar, TV (uydu), acak-soğuk
klima, jakuzi, sauna, su üstü ve sualtı aktiviteleri...
ARAS TOUR Tel: 0 232 446 41 41 Faks: 0 232 446 79 91
ARAS OTEL Tel: 0 232 737 52 00 Faks: 0 232 737 70 73
Tatil süresince Cumhuriyet okurlanna gazetesi ücretsiz.
T.C.
UZUNKÖPRÜSULHHUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1998'844
Uzunköprü B. Şehsuvarbey Mahallesı cüt 001/03 sa>fa: 55 hane: 356'da kayıtlı Mes-
tan kızı 1929 d.lu Nermin Untaş'm vasiyetnamesi mirasçılanna açılıp okunacağından
adresleri tespit edilemeyen Sıdıka Arpacı. Nıyazi Sargm ve Naciye Gökmen'in
10.9.1999 tarihli duruşmada hazır bulunmatan veya bir vekille kendilerini temsil ettir-
meleri aksi halde vasiyetnamenin mirasçılanna açılıp okunmuş sayılmasına karar veri-
leceğı ilanen tebliğ olunur. Basın: 38891
BAKIRKÖY1. İCRA TETKtK
MERCÜ HÂKtMLİĞt'NDEN
1998/547-1999/574
Davacı Niyazi Aydoğan vekili tarafından, davalılar Maliye Bakanlığı, Istanbul Def-
terdarlığı, Turan Çevik. Zafer Yılmaz, Sabri Özel aleyhine açılan 6183 sayılı yasa gere-
ğince ihale feshı davasında:
Davanuı yasal süresinde açılmadığından red edildiği (26.5.1999 tarihinde). Şikâyet-
çiler Refık Aydoğan-/Niyazi Aydoğan vekili Av. A. Tansel Parlakgöz tarafından
29.7.1999 tarihinde temyiz edilmiştir. Iş bu hüküm özeti ilan tarihinden itibaren 10 gün
içinde davalılardan Turan Çevik'in temyiz etmesi veya temyize cevap verilmesi ilanen
tebhğ olunur. 30.7.1999 Basın: 38937
G AYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA tLANI BAKIRKÖY
BİRİNCİ tCRA DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
Satılmasına karar verilen gayrimenkulün: Tapu kaydr Bakırköy K.artaltepe Mahalle-
si E: Incirli Y: Küçükbağlar ve Terakki-Bağlarbaşı Incirli yolu mevkiınde kain 25 paf-
ta, 936 ada, 544 parsel sayılı 813 m2 miktarlı kargir apartmanın 49/813 arsa paylı 1. kat
7 No'lu meskenin tamamıdır. Halihazır durumu: Daire Bakırköy Kartaltepe Mahallesi
Incirli yolu mevkii Yunus Nadi Sokak 22 numaralı Ömür Apartmanı'nın 7 No'lu daire-
sidir. Bodmm-zemin ve 4 katlı betonarme binantn 1. katında yer almaktadır. Girişte hol
ûzerinde mutfak, 3 yatak odası, banyo WC'den ibarettir. 1 odası balkonludur. Dogalgaz-
la ısınmaktadır. Taüribi brüt alanı 85 m2"dır. lmar durumu: Kartaltepe Mahallesi 544
parsel 12.8.1971 onanlı 1/100 ölçekli Kartaltepe mevzii lmar planında aynk nizam tak:
0.25 H: 15.50 m. irtifalı iskân alanmda kalmaktadır. Kıymeti: Bilirkışı tarafından
15.000.000.000.- TL (onbeşmilyar) kıymet takdiri yapılmıştır.
Sabşşarflan: 1- Satış, 20^9/1999 günü saat 14.30'den 14.50'ye kadar Bakırköy Birin-
ci lcra Dairesi'nde açık artırma suretiyle yapılacak. Bu artırmada tahmin edilen kıyme-
tin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflan-
nı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok artıranın taah-
hüdü baki kalmak şartıyla 30/9/1999 günü aynı saat ve yerde de ikinci artırmaya çıka-
nlacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın ta-
ahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana
ihale edılecektir. Şu kadar kı; artırma bedelinin, malın tahmin edilen kıymetinin yüzde
40'ını bulması ve satış ısteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla
olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı gecmesi lazımdır.
Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satş talebi düşecektir.
2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey
akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır.
Satış, peşin para iledir. alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehıl verilebilir. Kat-
ma değer vergisi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler sa-
tış bedelinden ödenir.
3- Ipotek sahibi alacaklılarla dığer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı
hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialanm, dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde
dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu sıcili ile sabıt olmadıkça pay-
laşmadan hariç bırakılacaklardır.
4- îhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yahrmamak suretiyle ihalenin feshine se-
bep olan tüm alıcılar ve kefılleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki fark-
tan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır.
thale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil oluna-
cak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır.
5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup mas-
rafi verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir.
6- Sanşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayıla-
caklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1998' 1009 sayılı dosya numarasıyla müdürlü-
ğümüze başvurmalan ilan olunur. 4'8/1999 (*) Ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de
dahildir. Basın: 38711