14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 HAZİRAN 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bilim adamlan ve sivil toplum kuruluşlan, Dünya Çevre Günü nedeniyle ortak bildirge yayımladılar 'Ekolojik cinayetler iilkesi^ f-Dildirgede yurttaşlann kamu makamlanndan çevreyle ilgili bilgi alabilme, karar sürecine katılım ve yargıya başvuru haklannı güvenceye alan yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması istendi. Temiz ve tehlikesiz boğaz istemi tstanbul Haber Servisi - Dünya Çevre Günü ne- deniyle çeşitli kuruluşlarca düzenlenen etkinlikler dün de sürdü. Türkiye Çevre Kozası tnisiyatifi ta- rafından, Çevre Bakanı Fevzi Aytekin' in katüımry- la Istanbul Boğazı'nda düzenlenen etkinlikte, tek- neleriyle boğaza açılan çevreciler bogazlardaki teh- likeli madde geçişlerine dikkat çekti. Türkiye Çevre Kozası Inisiyatiff nin düzenledi- ği ^KaradenbNçTürkBoğaziarıiKİaTelılikefi Mad- de Taşımacılığına Hayır" etkmhği'ne TEMA, Ba- hkadamian Demeğı. Deniztemiz-Turmepa, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğı (ÇYDD), ÇEVKO ve Karadeniz Vakfı'mn da aralannda bulunduğu çok sayıda sivil toplum kuruluşu katıldı. Etkinlik, Çen- gelköy koyunda teknelerin buluşmasıyla başladı. Daha sonra boğaza açılan teknelerde bulunanlar, horon tepti, şarkılar söyledi. Eşi Gûler Aytekin'le birlikte etkinliğe katılan ÇevTe Bakanı Fevzi Ayte- kin, tehlikeli madde ve atıklann boğazlardan geç- mesine karşı olduğunu, ancak konuyla ilgili bazı uluslararası anlaşmalarbulunduğunu anımsattı. Ay- tekın, ulusal çıkarlar göz önünde bulundurularak mümkün olduğunca daha az sayıda tehlikeli mad- de geçmesi taraftan olduğunu kaydetti. Çevre ko- nusunda medyaya da önemli görevler düştüğünü belirten Aytekin, bakanlık olarak kendilerinin pek fazla bir şey yapamadığını dile getirdi. Bakan Ay- tekin, "Fırüna Vadja" ile ilgili bir soru üzerine de, sanayiye karşı olmadıklannı. ancak doğayı ve çev- reyi katlederek yapılan yatınmlara şahsen karşı ol- duğunu ve doğayı korumak için yapılan her girişi- min arkasında bulunduğunu söyledi. Eski Çevre Bakanı tmren Aykut da tüm çabala- ra rağmen hâlâ fantazi olarak görülen çevre sorun- lannın birçok ülkenin gündeminin birinci madde- sini işgal ettiğini söyledi. Türkiye Çevre Kozası tnisiyatifi adına konuşan Yüksel Cstün de Çevre Bakanı Aytekin"e çahşmalan hakkında bilgi vere- rek kendisini eylül ayında yapmayı planladıklan "ühıslararas Karadeniz Ortaklan" toplantısına davet etti ve üzerinde "Habfcat" yazıh bir plaket sundu. Abhazya Çevre Bakanlığı Ekokyi Sorunv lusu Romans S. Dbar da etkinliğe katkıda bulun- mak için geldiğinı belirterek Karadeniz'deki çevre sorunlanna büyük önem verdiklerini söyledi. Et- kinliğe, Izmit Büyükşehir Belediye Başkanı Se& Sinnen, Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğ- lu da katıldı. tstanbul Haber Servisi - Bilim adam- lan, ıdare hukuku ve uluslararası hukuk uzmanlan. devletın. yurttaşlann bilgı- lenme, katılım ve yargıya başvuru hak- kını garantı altına alan Aarhus Sözleş- mesı'nı ımzalamasını ıstediler. 5 Hazıran Dünya Çevre Günü dola- yısıyla düzenlenen "Çevre ve kent ala- nında bilgiye ulaşma. karar sürecine ka- ülun ve >argıva giriş hakkı" konulu sem- pozyum. Fransız hukukçulann da katı- lımıyla öncekı gün İTÜ Maçka Sosyal Tesıslerı'nde yapıldı. Marmara Üniver- sitesi Hukuk Fakültesi. Dünya Yerel Yönetım ve Demokrasi Akademisi. Li- moges Ünıversıtesi ve tstanbul Baro- su'nun düzenlediği sempozyumda tüm katılımcılar yay ımladıklan ortak sonuç bildirgesinde. ülkede ekolojik felakete yol açan. çevre koruma ile kalkınmayı çatışma halınde gören anlayışın terk edılerek.polıtikalannsürdürülebilirge- lişme çerçev esinde yürürlüğe konulma- sını ıstediler. Çeşitli sivil toplum kuruluşlannın da imzaladığı bildirgede, çevTe hakkını ve kentsel haklan güvence altına almaya yönelik mekanizmalan içeren ve Türki- ye'nin onayladığı uluslararası belgeler ışığmda uyum düzenlemelerinin yapıl- ması istendi. Çevre hakkını güvence altına alan ve Avrupa'da imzaya açılan Aarhus Sözleş- mesi'nin Türkiye tarafından imzalanma- sının istendiği sonuç bildirgesinde şu ta- leplere yer verildi: - ÇED, halkın gerçek bir kaûlıın ara- cı olarak görülmeü ve bunun işlerügi sağ- lanmalı. - Çevre alanında politikacılann huku- ka hâkimiyetine son verilmeli, sivil top- lum örgütleri siyaset adamlannı düzen- li ve kararlı biçimde izlemeli. - Kürrür ve Tabiat Vartıklannı Koru- ma Kurullan güçlendiribnelL - Yargı kararlannın uygulanmasını sağlamak amacıyla tdari Yargılama Usu- lü Kanunu'na özel hükümler konulmalı. Eski Rus evleri ve 10. yüzyıldan kalma kiliseleri ile Kars köMü bir tarihi banndınyor Kars'ın en büyük sorunu işsizlik KARS - Eski Rus evleri; 10'uncu yüzyıldan kalma Er- meni kiliseleri, ll'inci yüzyıl- dan kalma Selçuklu camileri, Kafkas oyunlan. geniş çayır ve meralan, balı ve "Çeçil peyni- ri"yle nam salmış. Türkiye'nin en genış kültür mozaiğine sahip şehırlerinden bınsı, Kars. Etnik kökenını Azeri. Terekeme (Ka- rapapak), Kürt. Türkmen \e yerlilerin oluşturduğu yaklaşık 90 bin nüfusu olan Kars"ın en büyük problemi ise Türkıye'nın genel sorunu olan işsizlik. Baş geçim kaynağı hayvancı- Iık olan Kars'ın caddelerinde sabah eriten saatlerdeyürürken. hayvan pazanna götürülen bir koyun sürüsü ya da grup halin- de dolaşan ineklerle karşılaş- mak mümkün. Ancak geniş ça- yır ve meralan olmasına karşın "büimsel hayvancdığnr gelişmemesi ve devletin yardım elini uzatmaması nedeniy- le bölgede hayvancılık da gitgıde ölmeye yüz tutmuş durumda. Kars'ın Rus işgali döneminde yapılmış eski taş Rus evleri ıse dıştan eski görkem- lerini korumalanna karşın içleri. oturanla- rın "maddi imkânsızhklardan dolayı onara- mamalan nedeniyle"' neredeyse bırer hara- beye dönmüş durumda. Ancak Mimarlar Odası'nın önümüzdekı avlarda Kars'ta dü- Rus işgali sırasında yapılan evler dışandan görkemlerini korumalanna karşu içleri harabeye dönmüş zenleyeceğı sempozyumla bu bınalann ona- nlması projesıni gündeme taşıyacağı belir- tiliyor. Kars'ın tanhi ve kültürel değerleri eski Rus evieriyle sınırlı değil. Şehir için- dekı eski kılıse ve camilerin yanı sıra ilk yerleşim tarihi MÖ 5000'lere dayanan, 10'uncu yüzvıldan kalma Ermeni kiliseleri ile Selçuklu mımansimn en güzel eserleri- nin yer aldığı Ani Harabeleri de "bakunsız- bk Dedeniyte" ayakta kalma savaşımı veri- yor. Anı Harabeleri'nin tam yanındaki Ani köyünden geçerken, toprak damlannın üze- rinde ot bitmiş evlerin eski çağlardaki "ma- ğara evlerie" olan benzerliğini fark ediyor- sunuz. Ancak mağarayı andıran bu evlerin eskilennden bir farkı var. o da hepsinin da- mında mutlaka bir "çanak anten" bulun- ması. Türkiye'nin "en doğusu"nda "mağa- ra evler r 'de yaşayan bu msanlann "iletişim teknok)jisi"nden geri kalmadıklannı görü- yor, hatta bunu kanıtlayan başka örneklerle de karşılaşıyorsunuz: Susuz'un Çamçavuş köyünden bir "dede". sizinle cep telefonunun "alarm gibi ya- nıp sönen anteoi" hakkında ko- nuşurken, sız daha şaşırmaya vakıt bulamadan birden size o "can ahcı" soruyu yöneltiyor: "tstanbul'da nerelere takıhyor- sun?" (Bunun Kars'ta "Nerede oturuyorsun" anlamına geldiği- nı daha sonra öğreniyoruz.) Kars'ta "sos>«l ha>nt" ise kentın merkezindeki büyük ha- vuzun çevresindeki binalarda sürüyor. Şehir kulübü, oteller. lokantalarve vitrinlerini Kars'ın "tekerlekkaşarpeynirinin" süs- lediği dükkânlann çoğunlukta olduğu çarşı burada. Penceresin- de "Herakjamcanh müak-B«- yansanatcT ılanı asılı şehrintek ban ıse adıru Istanbul'dakı "ün- lü" bardan almış: "Şamdan Bar". Kars'ta her yerde. herke- se "çay" ikram ediliyor. Girdiği- niz her yerde, bindiğiniz her ta- şıtta sanki herkes birbiriyle "tanışıyormuş- çasma" koyu muhabbetlere koyuluyor. Kah- velerde "Gel hele. gel otur, bir çayınuzı iç" dıye karşılanıyor, Doğu'nun bu "sıcakkan- h ve konuksever" yöresinde, "Arûk btemi- TOrum" anlamına gelen çay kaşığmızı bar- dağınızın üzerine koyma hareketini bilmi- yorsanız, 20-30 kadar çayı üst üste içebili- yorsunuz. Ve tüm bunlardan sonra, Kars'tan tstanbul'a "avaklannız geri gide gide r dö- nüyorsunuz. - Ekolojik suçiar çevre mevzuatına ko- nulmak. - Bu çerçevede iktisadi liberalizm ve si>asal liberalizm arasındaki çarpıklık, ikincisine ilişkin kaü kurallann esnek ha- le getirilmesiyle giderilmelidir. Sempozyumun katılımcılanndan An- kara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakül- tesi öğretim üyesi Prof. Rıışen Keleş, yap- tığı konuşmada, yurttaşlann sonuç ala- mayacaklanna dair kaygılan nedeniyle yönetime katılmayı pek tercih etmedikle- rini söyledi. Yasalara göre. idareye ve yargıya başvuru hakkınm açık tutulduğunu anımsatan Prof. Keleş, ör- gütlenmenin çevre alanında da demokratik bilıncın geliş- mesine paralel olduğunu söyledi. Türkiye'nin, çevre alanın- da imzaladığı uluslararası sözleşmelere uygun politika- lar izlemediğini belirten ts- tanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Ulkü Azrak da Türkiye'yi üyeliğe kabul et- meyen AB'nin, bu nedenle Avnıpa Konseyi'nden bile çıkarabileceği uyansında bulundu. Marmara Üniversitesi Hu- kuk Fakültesi Anayasa Hu- kuku Anabilim Dalı Başka- nı Prof. tbrahim Kaboğlu da iktisadi liberalizm ile siyasi liberalizm arasında Türki- ye'de bir dengesizlik olduğu- nu belirterek, bu dengesizlik için u tlgili mev^uatı göz ardı ederek Gökkafes gibi bir gökdeien yaparsınız; para, hapis gibi cezalar almaröınıy. Ama bu yasadışı yapıvı pro- testoetmek isterseniz poüs si- ri karakoia çeker" örneğini verdı. Sempozyııma, Fran- sa'nın Limoges Üniversıte- si'nden katılan Prof. Mkfael Prieur, Prof. Jean Pierre Marguenaud ve Doç. Ge- rard Monediaire de çevresel enforraasyona ulaşma, karar sürecine katılım ve yargıya başvuru hakkını düzenleyen Aarhus Sözleşmesi konu- sunda bilgi verdiler. T E M A ' d a n i k i n c i T r a k y a ç ı k a r m a s ı 'Toprağnmzı koruyalmı 9 ERDALOZCAN ÇORLU - TEMA Vakfı, "Trakya Top- raklannı Kurtarma Kampanyası" kapsa- mında ikinci mitingini dün Çorlu'da gerçek- leştirdi. TEMA Vakfı Başkanı Hsyrertin Ka- raea. 2010 yılında 3 milyar insanın aç kala- cağmı belirterek "Onun için şündiden önle- mimizi alahm. Toprağımızı koruyatam" de- dı. Miting alanında, Çe\Te Bakanı Fevzi Ay- tekin ve TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca. Ergene nehrinin doğduğu Çakıllı beldesinden getirilen suyu içtiler. Bakan ve beraberindekiler. "ToprağaSavgı" çelengi- ni Ergene nehnnin geçtığı dere kenannda- ki toprağa, "Suya Se\gi" çelenginı Çorlu köprüsünün üzerinden iple Ergene nehrinin üzerine, "Havaya Şükran" çelengini ise de- re kenanndaki bir direğe astılar. Çevre Ba- kanı Aytekin, Çorlu mitingine Trakyalılann yığılması gerektiğini belirterek "Toprakla- nmızı, nıitingimize katılım olmazsa kurtara- mayız. Çev re kirüliğinden hepimiz sorumlu- yuz. ÇevTe konusunda üzerimize düşen gö- revieri yapmazsak, bu iilke ve insanına iha- net etmişoluruz" dedı. H ayrettin Karaca ıse yaptığı konuşmada, mera ve hayvancılığın birbinne bağlantılı oldu- ğunu, hayvancılığın ol- madığı yerde toplumsal banşın olamayacağını, dünya insanımn bu yüz- den açlıkla karşı karşıya olduğunu belirtti. Mitin- ge katılan yaklaşık 3 bin kışı. "Ankara, Ankara duy sesimizi. yasalarla kurtar Ergenemiz'i" ve "Ergene'ye kıydınız. bi- ze kıymayın" şeklinde slogan attılar. Miting, Nevv Holland Trakmak sponsorluğunda gerçek- Çoriu'dakimitingekaüiım büvükoldu. (KAAN SAGNAK) leşti. Utopyalarunızıpaylaşma zamanı İZMjR(CumhuriyetEgeBürosu)-"Gün- yorbuyıl. tlkı 1994 yılında Datça'da, geçen lük hayat bizi sürüklüvor'. vavaşça biz'den ben'e geçiyorduk. Nevdi günlük havat? Kitie- leşmiştik ve günlük havat avunmasıyla başa çıkmakzorundavdık." 'İ topvalarda Günlük Vaşam,Günlük Yaşam Ütopvalan'nın tartışı- lacağı 6. Ütopyalar Toplantısı. 9-13 Haziran tarihleri arasında Ürkmez'deki Ütopya Tatil Köyü'nde yapılıyor. Yaşanacak bir dünyanın kurgusunu daha da mükemmel üretebilmek; eylemi günlük yaşama taşıyabilmek ıçm 'tüketim. vazu boş zaman,dnsiyet evlat, sevda, gönül. dil, üretim' gibi kavramların bir tek genış tabanda sorgu- lanacaği ütopv alar toplantılannın ö.'sı yapılı- ikı yılda da Karaburun'da gerçekleştirilen top- lantılarda bugüne kadar ütopyanm tanımı, kent. aile. kadın. tıp, bilim, teknoloji gibi_pek çok konu tartışıldı. Seferihisar'a bağlı Ürk- mez'deki Ütopya Tatıl Köyü'nde gerçekleş- tirilecek etkinliğe katılmak isteyenler, tatil köyünün 0 232 7 42 22 44 numaralı telefonu- nu arayabılecekler. Bunun yarunda 0 232 224 1141 numaralı telefondan Y. Savaş Emekde. başvuranlarla ilgilenecek. 9-13 Haziran ta- rihleri arasında yapılacak toplantıya katıla- caklar için konaklama ücretınin kişi başı tam pansiyon 3 milvon 500 bin, çadırla gelenler için de 3 milvon olduğu belirtildi. Kartal Şubeniz hizmetinizde! Türkan Gümüşler ve ekibi tüm bankacılık işlemleriniz için sizinle görüşmeye hazır. IKTİSAT Memnuniyetle Ankara Caddesi 36 Kartal Iscanbul Tel: ( 2 1 6 ) 3 8 7 90 90 Faks: (2 16) 3 8 7 90 99 • Ifafaz (212) Z?4TO»•tonohz(21$ 282S 26 vttra^ ' BAçtfafı (212) 512 0160 • Mori*- (212) 5+J 53 93 •tamnpasa:(212) 56514 30 • Bejikaş; (2U) 258 0' 07 • Q&k (216)192 7881 «£11011* (212)230 0918 •EraofeSs: (21© 3682682«E»l^(212)287IIW«Fnikz>t(212)5322979«GeE«î e(2l6l3W3912.ai^(212)6ii8822.fadiwM216i.W 2517238»fc*op^ (216) 414716i »ta>«#(21Ö467M10M.l«tf (212)32545^^^ (212)29616(»'S««I^(216)369^01-ŞerasefcGürel»-(216H78»XI »Ş^l^^)231 «11-0*1^.(216)4928510- 012) 41799 80 'MkıaB*çâekr. (312) 212 2990« Bfen (312) 266 M00» GaüDamnpa^t Ö12) *P 5829 «.tariyıı: (242) 2« 6981 »Buısı (224) 255 ^OSO'ÇoıktfiK) 6538333 • Dat& (258) 265 20 41 • EsU^Mr (222) 220 27 80 • Guuriep. (342) 220 78 50 • Getee (262) 643 »120 • laar (232) 4636969* G&eMı: (232)24-'1619-&ş)«la (232) 364 44 40 AYDINLANMA EIVtRE KONGAR Savaşın Farkındayız ve GüHiane Parkı'ndayız! 1968 yılında başlayan öğrenci eylemleri yavaş ya- vaş "toplumsal dinamitin fitiliyiz" yanlışına dönü- şürken, yan eleştirel, yarı sarkastik iki argo tekerte- me, genel durumu çok iyi özetliyordu. Birinci olarak en ırfak bir tartışma ya da çatışma işaretinde gençler hemen artık bir slogan haline gel- miş olan yanrtı yapıştınyorlardı: "Varsa bir durum, yapalım açık oturum." İkinci olarak, özellikle provokasyon, ihbar ve ben- zeri kanşık durumlarda derhal sloganlaşmış olan öteki deyiş gündeme geliyordu: "Her şeyin farkındayız ve Gülhane Parkı'nda- yız." Birinci tekerleme bir yandan her sorunun ancak tartışılarak, karşılıklı bir etkileşim içinde çözüleceği- ne ilişkin bir inancı, öte yandan sürekli yapılan açık oturumlara yönelik, "artık çok mu oluyor" biçimin- deki hafîf bir özeleştiriyi; ikinci tekerleme ise bütün eylemlerin aslında "yönlendirilmekte" olduğu iddi- asına karşı, bu iddianın gerçek olduğunu fark edip de bir şeyier yapamamanın yansrttığı umutsuzluğu ifade ediyordu. Nitekim, sadece 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin artık tarihe mal olmuş bulunan ve Türkiye'yi yıllarca geriye götüren gerçekleri değil, sonradan yayımla- nan ve en son örneği Hasan Cemal'ın kitabı olan, soldaki ve sağdaki anılar da, 1968'de başlayan bü- tün bu eylemlerin nasıl "yönlendirildiğini" açıkça ortaya koydu. Işte son günlerde Türkiye'nin bu kez de "ulusla- rarası platformda" hızla bir yerlere doğru gittiğini (ya da daha doğru bir deyişle götürüldüğünü) gör- düğümde, 1968 yılında başlayan eylemlerin "ay- mazlığı" aklıma geldiği için yazımın başlığında bu aymazlığa karşı üretilen biraz "gayri ciddi" bir slo- gan kullandım. ••• Önce mevcut duruma soğukkanlı bir biçimde "nesnel" olarak bakalım: Türkiye'nin savaş uçaklan NATO üyesi ülkelerin uçaklan ile birlikte, Yugoslavya'yı bombalıyor. Müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri'nin sa- vaş uçakları, bizim havaalanlanmızdan kalkarak, komşumuz Irak'ın göklerinde devriye uçuşu yapı- yor ve bazı askeri hedefleri bombalıyor. NATO içindeki müttefiklerimizin Yugoslavya'yı bombalayan uçaklannın bir bölümü bizim ulusal ha- vaalanlanmızı kullanıyor. Kara birliklerimiz Kıbns'ta, iki yüz bin kişinin can güvenliği için ulusal bekçilik görevi yapıyor. Yıne kara birliklerimiz Bosna Hersek'te Balkan- lar'ın bir bölümünde sağlanmış görünen bir ateşkes için nöbet tutuyor. Güneydoğu'da, komşulanmız tarafından destek- lenen ve şoven bir ırkçı ideoloji adına eylem yapan teröristler, sürekli olarak karakollanmıza ve sanayi tesislerimıze saldırı düzenliyor ve sonra da sınırı ge- çip yıne komşu devletlere sığınıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri, komşularımızda üslenen bu teröristleri kovalamak için, sürekli olarak sınıria- nmızın dışında "sıcak takip" yapıyor Hem komşulanmız hem de bazı emperyalist güç- lerce desteklenen PKK'Iİ teröristler, psikolojik açıdan toplumu "Türkler ve Kürtler" olarak bölmek için "Türider arasında Kürt düşmanlığı yaratmak" ama- cıyla büyük kentlerde amaçsız, ama vahşi terör ey- lemleri düzenliyor, masum insanlan katlediyorlar. Batı, doğu, kuzey ve güney komşulanmız, içinde bulunduğumuz Batı htifakı'nın (bu ne biçim ittifak- sa) başka bazı üyeferi ile birlikte, Türkiye'nin "des- tabilize" edılmesi için, bir yandan teröristlere para ve silah yardımı yapıyor, öte yandan siyasal arena- da da destek sağlıyoriar. Hemen her gün çevremizdeki ailelerden birinden bir "şehtt cenazesi" çıkıyor. Çok kısa olarak özetlediğim şu duruma bakıp da söyler misiniz lütfen, "savaşın bundan farklı bir tanımı mı var?" • • • Bütün bu koşullar, gittikçe küçülen bir dünyada, "21. yüzyıla girerken Türkiye'nin oynayacağı rol- ler" ile yakından ilgili. Türkiye, Imralı duruşmalan dolayısıyla, yalnızca bir terörist saldınyı değil, 21. yüzyılda nasıl bir dün- yada, nasıl bir bölgede ve nasıl bir rttifak içinde yer aldığını da ırdelemek zorundadır. Bu yapılmadığı takdirde, bugüne dek "ülkenin bü- tünlüğü adına dökülmüş olan kanlar" boşuna akrtıl- mış hale dönüşebilir. Dikkat edelim de otuz yıl sonra bir başka köşe ya- zan "Her şeyin farkındaydılar ve Gülhane Par- kı'ndaydılar" demesin bizim için. web sayfası: http^/remzi.com.tr/yazar.html Sar Matheus Kudüs'e yürüyor 'Çevre sorunları evrenseldir 9 ANKARA (Cumhumet Bürosu)-'Doğa>ıkirlerme- yin, geleceği tüketmeyin" mesajı ile 9 ay önce Ams- terdam'dan 'yürümeye' başlayan çevTe gönüllüsü Sar Matheus, Türkiye'deki gezisini tamamlarken bir sonraki durağı olan Suri- ye'den giriş izni alamadı. Çevreci eylemini, 2000 yı- lmı Kudüs'te karşılayarak sona erdirmeyi planlayan Hollândalı mühendis Mat- heus'a, Israil'e gideceği için Suriye Konsolosluğu vize vermedi. Suriye sımnndan Israil'e geçeceğini belirtmeyerek giriş yapmayı deneyeceği- ni bildiren Matheus, tekrar geri çevrilmekten endişeli. Çünkü Amsterdam-Kudüs 'yürüyüşünde' hiçbir araç kullanmayacak olan Mat- heus'un, tsrail'e girmek için tek seçeneği kalıyor: Yüzmek! Çevre sorunlan- nın evrensel olduğunu vıır- gulayan Matheus, Amster- dam'dan Kudüs'e yürüye- rek değişik uluslardan yurt- taşları çevTe kırlilıği ve tü- ketim çılgınlığı konusunda HoDandah Sar Matheus 9 a\ önce Amsterdam'dan yürümeve başladı. uyarmayı, bunlann alterna- tiflerinin olduğunu göster- meye çalıştığını söyledi. Türkiye'de geçirdiği dö- nemde Türkleri yakından ızlediğini anlatan Matheus, "Türklerin çoğu çevre kir- liliği, doğal kay naklann rü- kenmesi konulannda kaygı taşımıjor" diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear