Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
lmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erinç
# Genel Ya>m Koordınatörû Hikraet
Çetinkaya 0 Yazıışlen Mudurii tbrahim
Yıldız • Sorumlu \ludur Fikret İlkiz
0 Haber Merkezı Mudurü Hakan
Kara • Görsel Yonetmen Fikret Es«r
Isühbarat CengizYıldınm#Ekonomı:Özlem
Yüzak • Kültur Handan Şenköken # Spor
Abdülkadir Yücelman • Makaleler Sarai
Karaoren # Duzeltme Abdullah Yazıcı 0
Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge.
Edibe Buğra 0 Yurt Haberleır Mehmet Faraç
Yayın Rurulu tlhan Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç, Oktay
Kurtboke. Hikmet Çetinkaya,
Şükran Soner. Ibnıhim Y. üdız,
Orhan Bursah, Mustafa Batba>,
Hakan Kara.
AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbay AtaturkBulvan
No- 125, Kat4. Bakanhklar-Ankara Tel 4195020(7
hat). Faks 4195027 01zmırTemsılcısı SerdarKızık,
H ZıyaBlv 1352 S 23Tel 4411220, Faks-4419117
0AdanaTemsılcısrÇetin Yiğenoğlu, lnönüCd 119
S No.lKat l.Tel 363 12 11, Faks 363 12 15
Muessese Mudurü Üstün Akroen 0
Koontmatör Mımet Koruban • Muha-
sebe Buknl Yener A Idare Hüseyin
G ü r e r t Bılgı-lşlem N«il Inal • Bılgı-
savatSiâtem Mürüvet Çiler#Saüş
F«züetKuz»
MEDYA C: • Yonetım Kunılu
Başkanı - Genel Mudur Gülbin
Erduran 0 Koordınator Reha
I;ıtman 9 Genel MudurYardımcjsı
SevdaÇoban Tel 514 07 53 -
O-5B84«O-61,Faks 5138463
v
aiımlavan ve B&sın: Yem Gun Haber Aıansı. Basm \e \a\ınci!ık A Ş
"uikocagı Cad 39 41 Cağaloflu 34314 lstanbul PK 24« - Sukecı 34435 tstanbul
Tel (O212)5J2O5O5(2Onalı
Faks (0 212ı 513 85 9^ www.cumh uriyet.com.tr 7HAZİRAN 1999 İmsak:3 26 Güneş: 5 25 Öğle: 13.10 İkindi: 17.07 Akşanr 20.40 Yatsı: 22.31
Rlm festivalinde
Tüpkan Şoray'a
büyük ilgi
• ANKARA (AA) - Uçan
Süpürge 2 Kadın Filmlen
Festivah'nın Büyülüfener
Sineması'ndakı kapanış
gecesıne katılan ünlü
sinema sanatçısı Türkan
Şoray, hayranlannın yoğun
ılgısiyle karşılaştı.
Hayranlannın bu ılgısıni
karşılıksız bırakmayan
Şora> bol bol ımza dağıttı.
'Nükleere Geçtik
Maşallah'
• İZMİR (Cumhuriyet
Bürosu) - Ümıt Otan'ın
nükleer ^antrallan konu
edındığı Çaynobil kıtabı
venıden düzenlenıp son
gelışmeler de eklenerek
"Nükleere Geçtik Maşallah'
adıyla Çınar Yayınlan'ndan
yayımlandı. Ümıt Otan,
Akkuyu'ya kurulması
planlanan nükleer santralla
ılgılı karan yenı kurulan
hükümetin vereceğuıi
anımsatarak ılgılı bakan,
milletvekili ve bürokratlara
bırer kıtap gönderdıginı
söyledi. Gazetemız Yayın
Kurulu Başkanı ve >azan
tlhan Selçuk. kitaba yazdıgı
önsözde. ". .Bu ışın üstüne
de çıkar odaklannın kıtlelen
güdülemesıyle mi
gıdiyoruz? Ya da iş işten
geçtıkten sonra mı
gözlerımiz açılacak" diye
sordu.
Dr. Babunaiçin
umut ışığı
• tstanbul Haber Servisi -
Lösemı hastası Dr. Oktar
Babuna'ya uygun ilik naklı
ıçin venci aranması
amacı>la yürütülen
kampanyanın gönüllülerince
yapılan açıklamaya göre,
'kronik lenfositık lösemı'
hastalığının, 'Rıchter's
sendromu'nun görüldüğü
evresınde olan ve 8 aydır
yoğun bir kemoterapi (ilaç
tedavisi) uygulanan Dr.
Babuna'nın vücudu. bu
tedav iye olumlu cevap
verdı. Açıklamada.
Babuna'nın hastalığının
devam ermesi nedeniyle
kemık ıhğı nakhnin kesm
çözüm olduğu kaydedildi.
tlaç tedavısıne ara venlen
Dr. Oktar Babuna, uygun
kemik ılıği bulununcaya
kadar dinlenmek içın
ABD'den Türkıye'ye
dönecek.
Eymir Gölü'ne
yeni düzenleme
• ANKARA (AA) - Eymır
Gölü, Türkıye'de ilk kez
uygulanan bır yöntemle
biyolojık olarak yenıden
düzenlendı. ODTÜ Fen-
Edebiyat Fakültesı Bıyoloj i
Bölümü Öğretım Üyesı Yrd.
Doç. Dr. Meryem
Beklıoğlu. Eymir Gölü'nde
bozulan su kalitesinin ve
besin zıncırinın
iyıleştırilmesı amacıyla
Türkıye'de ılk kez
'biyomanıpülasyon-
biyolojık olarak yeniden
düzenleme-otçul balık
uzaklaştırılması'
yönteminın kullanıldığmı
bildırdi Bu uygulama
sonucu Eymir Gölü'nde ışık
geçırgenlığınin 5 metreye
çıkanldığmı, böylece sudaki
küçük hayvan ve kıyı şeridı
sualtı bıtkı varhgının
arttınldığım kaydetti.
Camlarm
toplanması
• ADANA (Cumlıtıivet
Bürosu) - Adana Anakent
Belediyesı ıle Şışe Cam
arasında atık, kırık ve
kullanılmayan cam şışe ve
kavanozlann toplanması
konusunda yeni bır protokol
ımzalandı Belediye Basın
Biirosu'nca yapılan yazılı
açıklamada. "Protokol
geregı. kentimızın muhtelif
verlerine iki yıl içensınde
260 adet yenı tıp cam şışe
iumbarası yerleştınlecek
tlk etapta kentımizm değışık
yerlenne 5 adet yenı tıp
Kumbara konulacak"
jenildı.
BAD Başkanı Prof. Dr. Murat
Emre, hastalıklarm nüftısun
yaşlanmasıyla arttığını söylediBeynin
gizemi araştırıtyorSAADETUSLU
Damar tıkanıkhklanndan kas has-
talıklanna, travmalardan enfeksiyon-
lara kadar pek çok hastalığın görül-
düğü ve hâlâ insanın en gızemli or-
ganı olarak kabul edilen beyin dün-
yada, her yönüyle araştınlıyor. Tür-
kiye'ninbu konudayeterincebilgi sa-
hibı olmadığına dikkat çeken Beyin
Araştırmalan Demeği Başkanı Prof.
Dr. Murat Emre, "Bu konuda araş-
tarma yapılabilmesi için ilaç firmala-
n kadar kişi ve kurumlann da des-
teğini bekKyoruz" dedi.
Prof. Emre, BAD'nin kuruluş ama-
cını, "bkokuldaki çocuktan tıp fa-
kültesindeki öğrenciye kadar beynin
araştırüınasının gerekliliğini anlat-
mak,çahşma yapmak isteyenkri eğit-
mek ve kaynak sağlamak" olarak
özetledı. Beyin hastalıklannın nüfu-
sun yaşlanmasıyla arttığını vurgula-
yan Prof. Emre, "Arük beynin gize-
minden öte, konu bir halk sağlığı
proMemi oldu" dedı. ABD'de beyin
hastalıklannın kalp ve kanserden
sonra en fazla ölüm nedenı olduğu-
nu belırten Murat Emre şöyle devam
ettı:
"Beyin araşturnaları en çok kay-
nak aktanlan alanlar içinde. Refah
sevivesinin ve yaşın artması bunda
çok etkili. Bizde ise sorun çok daha
ciddi vaşanacak. Onlar 15 yıl önce-
den yaş ortalamasını yükseltmiş, biz
de ise genç nüfus fazla iken hızla yaş-
h nüfus artmava başladı. 15 yıl son-
ra ciddi bir probtemle karşı karşıya
gelmektense şimdiden tedbirimizi
alalun. Araştırmalanmızı yapalım"
• Beyin Araştırmalan
Derneği Başkanı Prof. Dr.
Murat Emre, Türkiye'nin
beyin araştırmalan
konusunda yeterlı olmadığını
söyledi. Emre. ilaç firmaları
kadar kişi ve kuruluşlardan da
yardım istediklerini belirtti.
Geçen yıl toplam 8 bin dolarlık
burs verdiklerini. bu rakamın bu yıl
35 bin dolara çıktığını söyleyen Prof.
Emre, kişi ve kurumlann da bu araş-
tırmalara destek olmasını ıstedı.
Beyinde devrim
Beym hastalıklannın nedenını an-
lamak ve tedav ıye yönelik yenı araş-
tırmalar yapmak amacıyla ABD'de
kabul edilen "1990-2000 beynin 10
yılı" son günlenne yakJaştı. Araştır-
malarla Parkınson'dan damar tıkanık-
lıklanna kadar birçok konuda önem-
lı adımlaratıldı. Ancak beyinde dev-
nm olarak nıtelenen en önemli yeni-
lik şımdiye kadar kabul edılenın ak-
sıne enşkın yaşta da beyındeki hüc-
re yenilenmesının tespıti oldu
Beyin konusunda 5-10 yıl öncesı-
ne göre çok önemli adımlar atıldığı-
nı vurgulayan Prof Murat Emre, "Be-
yin kendini venilevemediği için has-
tahklann tedavisi pek miimkün obnu-
yor. Ancak geçen >ıl erişkin be> inler-
de hücre yenilenmesi olduğu görül-
dü. Bu bir devrün. Bu mekanizma an-
laşılırsa ileriki yülarda tedav i amaç-
b kuUanılabilir" dıye konuştu Birçok
ülkede yıllardır yoğun olarak sürdü-
rülen çalışmalann meyveiennı ver-
meye başladığuıı da belirten Emre,
bazı gelişmeleri şöyle anlattı:
- Bugüne kadar damar okanıklann-
da ilk 12 saatte müdahale edilebilece-
ğini düşünüyorduk. Ancak şimdi ilk 3
saatin öntnıi anlaşıldı. Bu zaman için-
de nkanıklık fark edilip müdahale ya-
pılırsa daman açmak mümkün. Ovsa
bazı insanlar felç gecirvn birini şeytan
çarpn gibi inanışlaria hekime götür-
nıüvor. Şimdi bu konuda hangi ilactn
ne zaman kullanılacağı araştınlıyor.
Tıkanma ve beyin kanamalannda hüc-
renin neden öMüğü araştırılıyor.
- Parkınson'da da önemli gelişmeler
var. Bu hastalıkta sadece sıyas çekir-
dek denen bölgedekı hücreler ölüyor.
Şimdi bunlann nedeni araştınlıyor.
Parkinson için beyin hücre naklı gün-
demde. Rutin uygulamaya geçmeyen
bu çalışmalarda düşük yapmış fetus-
lardan hücre naklediliyor. Ancak 8 fe-
tus gerekıyor. Özellikle gençlerde so-
nuç alınıyor. Etik tartışmalaryüzünden
hayvandan hücre nakli ise araştınlı-
yor. Hayvandan alınan hücre, kendi
yaptığı maddeyi dışan çıkaran ancak
beynin savunma hücrelerini ıçeri alma-
yan bır kafes içine konacak!
- Alzhiemer hastalığında ise httcre-
ye neyin zarar verdiği bulundu. Şimdi
bu zaran engelleme araşannalan var.
Kadınlar için ostrojen honnonunu ko-
ruyuculuğu söz konusu. Sürekli antiro-
matizmal ilaçlan ve E vitamini kulla-
nan insanlarda da hastalığın sıkhğının
az olduğu saptanmış. Bu arada .\lzhi-
emer'de beynin yapmadığı maddeyi
arttıran ilaçlar da var. Ancak kesin
tedavi yok. Bunlar ümit veren geüş-
meter.
Tartışmayı bilmediğimiz için ilişkilerimiz bozuluyor
'Benim dcdiğim olacak'Çeviri Servisi - Sadece ka-
dın ve erkek arasındakı de-
ğil, ebeveyn-çocuk, ış çevre-
sı ve arkadaş ilişkilerinde de
en büyük sorunlar insanlann
tartışmayı bilmemesinden
doğuyor. Psychologie Heute
dergismin habenne göre, psi-
kolojı uzmanlan, ınsan ılış-
kılennın bozulmasındaki te-
mel etkenlerden bınnın, tar-
üşma sırasında takırulan yan-
lış tavırlar olduğunu belirtı-
yorlar.
Uzmanlara göre ilk yanlış.
msanlann rahatsız oldukla-
n konulan birbirleriyle ko-
nuşmamalan ve bunlan birik-
tirerek en basit tartışmalar-
da öfke krizlen geçirmeleriyle başlı-
yor. Bu durumdakı ınsan, karşısmda-
kinın sorunu ne olursa olsun onu dın-
lemek yerine, kendi içinde bıriktirdi-
ği ve çoğu kez tartışılan konuyla ilgi-
si olmayan rahatsızlıklannı ve kızgın-
lıklannı dile getırmeye başlıyor. An-
cak buıkmış olan bu kızgınlıklar son
derece kıncı bir saldm bıçiminde or-
taya dökülüyor. Bu tavır, tartışmapart-
nerini adeta köşeye sıkıştın-
yor ve konuşmaya haar ol-
madığı konularda savunma-
ya geçmeye zorluyor.
Tartışma sırasında yapılan
bır başka büyük yanlış ise ta-
raflardan binnin -uzmanlara
göre bu genellikle ebeveyn,
amır ve kadın-erkek tartış-
masında erkek gıbi statüsel
olarak daha güçlü taraf olu-
yor- diğerine haklı ya da hak-
sız kendi ısteğıni kabul ettir-
mek ıstemesınden ve "güçKi"
konumunu hıssettirmesınden
doğuyor. Karşısındakine hiç
şans tanımayan ve "Somın-
da benimdediğim olacak" ız-
lenimınm ilk andan ıtıbaren
verildıği böyle bir tartışma sırasında
"güçsüz" taraf, sadece anlaşılmamak
ve reddedilmiş olmak gibi duygulara
kapılmıyor, aynı zamanda aşağılandı-
ğını da düşünüyor.
Aşın sıcaklarda
yüksek tansiyona
dikkat etmeli
BEKtRŞAHİN
e-posta : tan (d prizma. net. tr
GAZtANTEP - Aniden
bastıran sıcaklann yanı sıra
gece ve gündüz arasında ya-
şanan ısı farkı ve nemli ha-
vanın özellikle yüksek tan-
siyonu olanlan etkilediği be-
lirtıldı. Beyin ve Sinir Has-
talıklan Uzmaru Nörolog Dr
Kemal Sarsu, bu durumun
beyin kanaması ve felç gibi
rahatsızlıklara yol açabile-
ceğini söyledi.
Sıcaklann normallerin üs-
tünde seyrettiği şu günler-
de. yaşlılann, yüksek tansı-
yon ve kalp rahatsızlığı bu-
lunanlann zorunlu olmadık-
ça dışan çıkmamalannın ge-
rektığını belırten Sarsu şöy-
le konuştu:
"Beyin kanaması veya be-
yinde damar ükanıkkğı so-
nucu halk arasında 'ınme'
olarak bflinen felç yaşanabi-
lir. En hafif durumu düşüne-
cekolsak bik sıcağm etkisiy-
le tansiyonu yükselen kişinin
başı döner. gözü karanr. ba-
zen \cre düşme ola>lan olur.
Bu da istenmeyen dunımla-
ra yol açar. Bu tür sıkınüla-
n olan kişiler zorunlu olma-
dıkçagüneştihavalardadışa-
n çıkmamahdır."
Yüksek tansiyonu olan ki-
şilerin yiyecek konusunda
da dikkatli davranmalan ge-
rektiğinı vurgulayan Sarsu,
" \ğır ve yağlı yiyeceklerden
kaçınmah, meyve ve sebze
türünden şeyierle geçiştirme
yapümahdır'* diye konuştu.
Erkekler, cinsel hastalıklann yayılmasında daha aktif rol oynuyor
Prezervatîf yerîne yüksek ücret
İSTANBUL(ANK.\)-Cinsel yol-
la bulaşan hastalıklann yayılmasın-
da erkeklerin daha aktif rol oynadı-
ğı bıldirildi. Emniyet Genel Müdür-
lüğü Asayiş Daıre Başkanhğı tara-
fından yapılan araştırmaya göre, Tür-
kiye'de fûhuşa teşvik ve tahrik suçu
süreklı artıyor.
1998 yılında bu suça kanşan erkek
sayısı 3 bin 910 iken. kadınlann ora-
nı önceki yıla oranla yüzde 12 arta-
rak 7 bin 638'e ulaştı. 1998 yılında
Türkiye'deki toplam 54 genelevde
çalışan hayat kadını sayısı 2 bin 542
olarak belirlendi. Önceki yıllara gö-
re kadın sayısında düşüş olduğuna
dikkat çekıldı. Ancak bu düşüşün
aksine. gizli fuhuş yapmaktan hak-
kında işlem yapılan kadın sayısı ve
bu konuda hakkında ılk kez işlem
yapılan kadın sayısı süreklı artıyor.
1996 ile 1998 yıllannda zührevi has-
talıklar hastanesine sevk edilen ka-
dın sayısında süreklı bir azalma ol-
duğu gözlendı. 1996 yılında 9 bin 873
olan hastaneve sevk edılen kadın sa-
yısı, 1998'de' 5 bin 854'e geriledi.
Emniyet yetkılileri, fuhuşun biyo-
lojik ve ekonomik ihtiyaçlardan kay-
naklanan sosyal bir olgu olduğunu
vurgulayarak fuhuşla mücadelenın
polisıye bir olay olarak görülmeme-
si gerektiğıni belirttıler. Yetkıliler,
hayat kadınlannda prezervatif bu-
lunmasının zorunlu olmasına karşın
erkeklerin kullanmaktan kaçındıkla-
nna ve daha fazla ücret ödemeye ra-
zı olduklanna dikkat çekti. Emniyet
yetkilileri, erkeklerin cinsel yolla bu-
laşan hastalıklann yayılmasında da-
ha aktif role sahip olduklan değer-
lendirmesınde bulundular.
lVf T V nHl İi 1 Prİ Ş ^ 0 1 R o l
* i e
VVUliıınıs, MTV Sinema Ödülle-
İ V I 1 V U U U 1 1 C 1 1 ri'nin yedincisinde 'MUlinnium' şarkısıru seslen-
dirdi Santa Monica'da 5 Haziran'da düzenlenen törea, MT\ de 10 Haziran
günü yayımlanacak. (Fotoğraf: REUTERS)
Kanser
çalışması 16
yılda tedaviye
dönüşüyor
SAMİHAZMİEZER
ADANA - Kanserle sa-
vaş amacıyla yürütülen
araştırmalarda çok önemli
adımlar atıldığı, özellikle
kanser genetiği ve hücre bi-
yolojısınde son 20 yılda bil-
gi patlaması ortaya çıktığı,
ancak bu gelişmelerin he-
nüz tedaviye yansıtılamadı-
ğı belirtildi. Çukurova Üni-
versıtesi Tıp Fakültesi On-
koloji Ana Bılim Dalı Öğ-
retim Üyesi Doç. Dr. Berk-
soy Şahin, kanser fızyoloji
çalışmalannın tedaviye dö-
nüşmesi için 10-16 yıllık
bir süre gerektiğini kayde-
derek "Bu da, 1990'h yü-
larda ortaya çıkan pek çok
gelişmenin ancak 2010 yü-
lannda tedav iye yanstyaca-
ğmı göstermektedir" dedı.
Kanser tanı ve tedavisin-
de bugün kullanılan birçok
yöntemin 1950-70'liyılla-
nn ürünü olduğuna, 1980-
90 yıllannın çahşma ürün-
leriyle ilgili tedavilerin he-
nüz emekleme döneminde
bulunduğuna dikkat çeken
Berksoy Şahin, sözlerinı
şöyle sürdürdü:
"Binlerce maya manta-
n, solucan, sinek ve fare ça-
bşması Oe kanser geni, prog-
ramlanmış hücre ölümü,
ölünısüziük (yaşlanma),ye-
ni damar v^pılan oluşıım
mekanizması ve tümör otu-
şumunu baskılavan, engel-
leyen genler ile ilgili değer-
H bilgilerelde edilmiştir. Bu
çâljşmalarla ilgili tedaviler
henüz emekleme dönemin-
dedir. Özeüikle DNA tamir
defektleri. kontrol noktasu
hücre ölümü, enzim engel-
leyidler, damar oiuşumu ile
ilgüi tedavi sonuçlanönem-
li olacakür."
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
Topal Ördek' Kime Derier?
Yanlış hatıriamıyorsam, rakı beyazı -gizlice havai
mavi- bir kar sabahıydı; Ankara'nın dtllere des-
tan soğuğu, nerede bir su binkintisı bulduysa, kalın
cama benzer yanar döner buza çevirmiş; Zafer Çar-
şısı'nda kıtaplara bakarak oyalanıyorum; birden, şa-
şırtıcı bir 'CIA' başlığı (Kitabın asıl adı 'CIA ve Istih-
barat Kültü' , 1975). yazanlar, iki eski CIA ajanı,
Mark ve Marchetti! O gece, gerektikçe notlar da ala-
rak, tamamını okuyup brtirmiştim; sonradan üzerin-
de ısrarla durduğum 'Bissel Raporu' dahil, neler
açıklanmamıştı ki! Bu arada, 'yabancı' öğrencilerden
ajan devşirmek içın, 'üniversitekampüslerinın', ada-
makıllı yararlı birer 'avlak' olduğu da belırtilmışti; di-
yordu ki; "... birkaç yıl içinde ülkelerinde üst dü-
zeyde bir konuma gelme şansına sahip olurtar..."
Vemon Elliot'ın, sorunu ırdeledığı çarpıcı yazıda
da, onlan zikretmiş; ama üzennde asıl durduğu, es-
ki CIA başkanianndan Stantield Tumer'in, ajan seç-
medeki 'kriteri'; çünkü Turner, 'Gizlilik ve Demok-
rasi' (1985) adlı kitabının 108. sayfasında. demiş ki:
"...CIA'in kazanmak için aradığı genç, ülkesin-
de bizi desteklemek üzere etkilenmeye açık, rlk
sınıflardaki üniversite oğrencisi değildir. Bu tür
ögrenci, büyük bir olasılıkla, bizim aradığımız ol-
gunluğa, derinliğe ya da kariyeri konusunda net
bir seçime sahip değildir. (Buraya dikkat) Daha uy-
gun olan adayiar, üniversiteyi bitirmiş olarak, ge-
nellikle deviet bursuyla okuyan, yabancı hükü-
met görevlisi öğrencilerdir..."
Vemon Elliot 'Cover Action' dergisinin 38. sayı-
sında (Sonbahar 1991) verdiği o tüyler ürpertici bil-
gi; yâni, 1947'den 11991 'e kadar, CIA'in Amerika'da-
ki kolej ve üniversitelerden devşirdiği 6.000'ı aşkın
ögrenci 'gerçeği', işte bu çerçeve içinde ele alınmak
icab ediyor. Düşünüyorum da, acaba 'bizim' kızla-
nn çoğu, oraya, fakültelerini bitirdikten sonra gtoniş-
lerdi; acaba aralannda 'devlet bursu' alanlar da var
mıydı? Tabii, bu işin şakası, acı bir şaka ama, çün-
kü bakar mısınız Vernon Elliot ne yazmış:
"...VVilliam Carson'ın kaleme aldığı 'Amerikan
Istihbarat Imparatorluğu'nun Yükselişi' adlı ki-
tabın 312. sayfasında CIA'in ilgili biriminin yetki-
lisi, 'her yüz yabancı öğrenciden birisinin ajan-
laştnldığını açıklıyor".."
Eh, ne de olsa, düşük bir yüzde sayılır.
Seçseçal!
A slında pişmiş aşa soğuk suyu, ünlü ABD dergi-
#\si Time katıyor meraklısı bilir, Tıme beş altı yıl
önce kapak konusu çok çarpıcı, bir sayı; o sayıda
da, bir o kadar çarpıcı bir liste yayınlamıştı; çarpıcı-
lık, tabii, yazının başlığından başlıyordu; 'Amerika
Dünyayı Gerçekte Nasıl Yönetiyor?' Yazıya ginş
de, aynen şöyle:
"...Yate Üniversitesi'nde eğitim görmüş oian Tan-
su Çiller, geçen hafta Türkiye'de başbakan olur-
ken, Harvard Ünrversitesi'ncfe öğrenim yapmış
olan Masako Avoda Japonya'nın yeni prenşesi
olarak tacını giymiş bulunuyordu. Aşağıdaki lis-
tenin de rfade ettiği gibi, yabancı devtetterin bir
çoğunun dışişleri seçkinleri ABD'de eğrtilmiş-
lerdi; bu nedenle, bu ülkelerin dışişleri bakanlık-
lan, zaman zaman, bir ABD ünh/ersitesinin ög-
renci yurdunu hatrlatmaktadır..." (Tıme, 28 Hazi-
ran 1993)
Bizim Dışişleri'ndeki 'seçkinler'de, böyle bir 'çağ-
nştm' oluyor mu; bilemem, ama; ek listede verilen
isimler, yaptıklan iş, mezun olduklan üniversiteler,
gerçekten düşündürücü: Inanır mısınız, cumhurbaş-
kanı düzeyinde Carlos Salinas (Meksika) - Harvard;
Fidel Ramos (Filipinler) - VVest Poınt; Lee Teng Hui
(Tayland) - Cornell: Benjamin Netanyahu (Israil) -
Massachusetts Üniversıtesı'nden mezun imiş! Baş-
bakanlık düzeyinde de, ABD ünıversitelerinden çık-
mış, bir o kadar kişi sayılabiliyor; meselâ: Vaclav
Claus (Çek. Cum.) - Cornell Gro Hariem Brunland
(Norveç) - Harvard, Lien Chon fTayvan) - Chica-
go! Nasıl, beğendiniz mi? Aynca, Isveç Dışişleri Ba-
kanı Margheretha af Ugglas. Harvard; Suudi Ara-
bistan Dışişleri Bakanı Saud el Faysal, Princeton
mezunu imiş! Daha da ilgınci, pek çok ülkede, ma-
liye ya da iktisat bakanlannın, ABD üniversitelerin-
de okumuş olması: Meselâ, Harvard'dan Domingo
Cavallo, Arjantn; yine Harvand'dan Alejandro Fox-
tey, Şili; Chıcago'dan Edmond Alphondery, Fran-
sa; Yale'den Jorge Brada de Macedo, Portekiz;
Northern Indiana'dan Şeyh Abdiilazizj bin Halrfe,
Katar; Stanford'dan Anne Wibbe, Isveç'te bu gö-
revi yürütüyor.
Tıme dergisinin yazısına başlık 'atarken', ABD'nin
'Dünyayı gerçekte nasıl yönettiğini' vurgulamış ol-
ması; insanın, ister istemez aklına, bu s'ıyasetçilerin,
o üniversitelerdekı 'master' ya da 'doktora' öğren-
ciliklerinde, CIA'in 'devşirmesi' olup olmadıklan kuş-
kusunu uyandınyor; bu da, siyasi partilere üye yurt-
taşlanmızın, gerek parti, gerekse hükümet yönetimin-
de, görevlendirecekleri kişileri seçerken; sanınm çok
daha titiz, çok daha dikkatli davranmalannı zorunlu
kılıyor.Helemilletvekili 'adaylannı', mutlaka, sıkı elek-
ten geçirmek gerek!
Yanlış mıyım? ' ,
şantaj
1
ve irrtihar'...
Oysa CIA öyle yapmıyor! En azından, bendeki iz-
lenim budur. birkaç defa, gazetelere ilan vere-
rek, birkaç yıllığına 'sözleşme' ile 'ajan' aradığını,
şurda burda okumuştum. Bu ajanlar da, örgütlerine
galiba pek sâdık çıkrnıyor, aynldıktan birkaç yıl son-
ra, yaşadıklannı 'hatıra' diye yazıp, ne kadar kirii ça-
maşın varsa ortaya döküyorlar. Bunlann, yabancı'
öğrencileri 'devş/m7e'tarzı da, basbayağı çirkin; ya
para ödüyorlarmış, ya ABD vatandaşlığı vaadeder-
lermiş, ya da şantaja başvururlarmış! Evet, şantaja:
bunu açıklayan da, eski bir CIA görevlisi, VVilliam Tur-
ner, açık açık diyor ki:
"...masraflan öderdim ve üzerinde ABD Hü-
kümeti yazan bir makbuz imzalatp parayı verir-
dim. Artık hapı yutardı. Bu tutar belki 10 dolar ka-
dar bir şey olabilir; ancak, vazgeçmesi halinde,
yanına birkaç srfır ekleyip, tutan 1000 dolara çı-
kanrdım ve işbirliği yapmaması halinde 'deger-
li işbirliğini' açıklamakla tehdit ederdim" (San
Francisco Bay Guardian, 2 Mart 1978)
Nasıl beğendiniz mi? Bunun feci sonuçlan da olu-
yormuş tabii; Vernon Elliot, yazısında onlan şöyle
açıklamış:
"...bir kimsenin kendi ülkesine karşı casusluk
yapmasının, genellikle ihanet olarak görüldüğü
ve hemen her yerde karşılığının uzun yıllar ha-
pis ya da idam cezası olduğu düşünülürse ki-
tapta dile getirilen 'ABD'deki kampüslerde is-
tihdam edilmiş 40tan fazla ajanın Amerikan is-
tihbarat servisleriyle ilişkisinin açığa çıkması
korkusu içinde intihar etmesi' şaşırbcı değildir..."
CIA'in 'a\an devşirmek' yolundakı, en önemli yön-
temi, sizce hangistdır? Dolar mı, şantaj mı, yoksa ABD
yurttaşlığına kabul edilmek vaadi mi? Bana en etki-
lisi, bazılan için, bu sonuncusudurgibi geliyor: bu sa-
yede, öz ülkende bile, 'imtiyazlı' maaş alabitiyor, 7m-
tiyazlı' mevkilere, çok kısa sürelerde yükselebiliyor-
sun!
Başanlı olamayanlara, CIA'in angosunda, ne adı ve-
rilirmiş, onu biliyor musunuz? Oldu olacak, onu da
aktarayım: 'Topal Ördek'!
http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN
http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm