14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet lmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erinç # Genel Ya>m Koordınatörû Hikraet Çetinkaya 0 Yazıışlen Mudurii tbrahim Yıldız • Sorumlu \ludur Fikret İlkiz 0 Haber Merkezı Mudurü Hakan Kara • Görsel Yonetmen Fikret Es«r Isühbarat CengizYıldınm#Ekonomı:Özlem Yüzak • Kültur Handan Şenköken # Spor Abdülkadir Yücelman • Makaleler Sarai Karaoren # Duzeltme Abdullah Yazıcı 0 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge. Edibe Buğra 0 Yurt Haberleır Mehmet Faraç Yayın Rurulu tlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kurtboke. Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner. Ibnıhim Y. üdız, Orhan Bursah, Mustafa Batba>, Hakan Kara. AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbay AtaturkBulvan No- 125, Kat4. Bakanhklar-Ankara Tel 4195020(7 hat). Faks 4195027 01zmırTemsılcısı SerdarKızık, H ZıyaBlv 1352 S 23Tel 4411220, Faks-4419117 0AdanaTemsılcısrÇetin Yiğenoğlu, lnönüCd 119 S No.lKat l.Tel 363 12 11, Faks 363 12 15 Muessese Mudurü Üstün Akroen 0 Koontmatör Mımet Koruban • Muha- sebe Buknl Yener A Idare Hüseyin G ü r e r t Bılgı-lşlem N«il Inal • Bılgı- savatSiâtem Mürüvet Çiler#Saüş F«züetKuz» MEDYA C: • Yonetım Kunılu Başkanı - Genel Mudur Gülbin Erduran 0 Koordınator Reha I;ıtman 9 Genel MudurYardımcjsı SevdaÇoban Tel 514 07 53 - O-5B84«O-61,Faks 5138463 v aiımlavan ve B&sın: Yem Gun Haber Aıansı. Basm \e \a\ınci!ık A Ş "uikocagı Cad 39 41 Cağaloflu 34314 lstanbul PK 24« - Sukecı 34435 tstanbul Tel (O212)5J2O5O5(2Onalı Faks (0 212ı 513 85 9^ www.cumh uriyet.com.tr 7HAZİRAN 1999 İmsak:3 26 Güneş: 5 25 Öğle: 13.10 İkindi: 17.07 Akşanr 20.40 Yatsı: 22.31 Rlm festivalinde Tüpkan Şoray'a büyük ilgi • ANKARA (AA) - Uçan Süpürge 2 Kadın Filmlen Festivah'nın Büyülüfener Sineması'ndakı kapanış gecesıne katılan ünlü sinema sanatçısı Türkan Şoray, hayranlannın yoğun ılgısiyle karşılaştı. Hayranlannın bu ılgısıni karşılıksız bırakmayan Şora> bol bol ımza dağıttı. 'Nükleere Geçtik Maşallah' • İZMİR (Cumhuriyet Bürosu) - Ümıt Otan'ın nükleer ^antrallan konu edındığı Çaynobil kıtabı venıden düzenlenıp son gelışmeler de eklenerek "Nükleere Geçtik Maşallah' adıyla Çınar Yayınlan'ndan yayımlandı. Ümıt Otan, Akkuyu'ya kurulması planlanan nükleer santralla ılgılı karan yenı kurulan hükümetin vereceğuıi anımsatarak ılgılı bakan, milletvekili ve bürokratlara bırer kıtap gönderdıginı söyledi. Gazetemız Yayın Kurulu Başkanı ve >azan tlhan Selçuk. kitaba yazdıgı önsözde. ". .Bu ışın üstüne de çıkar odaklannın kıtlelen güdülemesıyle mi gıdiyoruz? Ya da iş işten geçtıkten sonra mı gözlerımiz açılacak" diye sordu. Dr. Babunaiçin umut ışığı • tstanbul Haber Servisi - Lösemı hastası Dr. Oktar Babuna'ya uygun ilik naklı ıçin venci aranması amacı>la yürütülen kampanyanın gönüllülerince yapılan açıklamaya göre, 'kronik lenfositık lösemı' hastalığının, 'Rıchter's sendromu'nun görüldüğü evresınde olan ve 8 aydır yoğun bir kemoterapi (ilaç tedavisi) uygulanan Dr. Babuna'nın vücudu. bu tedav iye olumlu cevap verdı. Açıklamada. Babuna'nın hastalığının devam ermesi nedeniyle kemık ıhğı nakhnin kesm çözüm olduğu kaydedildi. tlaç tedavısıne ara venlen Dr. Oktar Babuna, uygun kemik ılıği bulununcaya kadar dinlenmek içın ABD'den Türkıye'ye dönecek. Eymir Gölü'ne yeni düzenleme • ANKARA (AA) - Eymır Gölü, Türkıye'de ilk kez uygulanan bır yöntemle biyolojık olarak yenıden düzenlendı. ODTÜ Fen- Edebiyat Fakültesı Bıyoloj i Bölümü Öğretım Üyesı Yrd. Doç. Dr. Meryem Beklıoğlu. Eymir Gölü'nde bozulan su kalitesinin ve besin zıncırinın iyıleştırilmesı amacıyla Türkıye'de ılk kez 'biyomanıpülasyon- biyolojık olarak yeniden düzenleme-otçul balık uzaklaştırılması' yönteminın kullanıldığmı bildırdi Bu uygulama sonucu Eymir Gölü'nde ışık geçırgenlığınin 5 metreye çıkanldığmı, böylece sudaki küçük hayvan ve kıyı şeridı sualtı bıtkı varhgının arttınldığım kaydetti. Camlarm toplanması • ADANA (Cumlıtıivet Bürosu) - Adana Anakent Belediyesı ıle Şışe Cam arasında atık, kırık ve kullanılmayan cam şışe ve kavanozlann toplanması konusunda yeni bır protokol ımzalandı Belediye Basın Biirosu'nca yapılan yazılı açıklamada. "Protokol geregı. kentimızın muhtelif verlerine iki yıl içensınde 260 adet yenı tıp cam şışe iumbarası yerleştınlecek tlk etapta kentımizm değışık yerlenne 5 adet yenı tıp Kumbara konulacak" jenildı. BAD Başkanı Prof. Dr. Murat Emre, hastalıklarm nüftısun yaşlanmasıyla arttığını söylediBeynin gizemi araştırıtyorSAADETUSLU Damar tıkanıkhklanndan kas has- talıklanna, travmalardan enfeksiyon- lara kadar pek çok hastalığın görül- düğü ve hâlâ insanın en gızemli or- ganı olarak kabul edilen beyin dün- yada, her yönüyle araştınlıyor. Tür- kiye'ninbu konudayeterincebilgi sa- hibı olmadığına dikkat çeken Beyin Araştırmalan Demeği Başkanı Prof. Dr. Murat Emre, "Bu konuda araş- tarma yapılabilmesi için ilaç firmala- n kadar kişi ve kurumlann da des- teğini bekKyoruz" dedi. Prof. Emre, BAD'nin kuruluş ama- cını, "bkokuldaki çocuktan tıp fa- kültesindeki öğrenciye kadar beynin araştırüınasının gerekliliğini anlat- mak,çahşma yapmak isteyenkri eğit- mek ve kaynak sağlamak" olarak özetledı. Beyin hastalıklannın nüfu- sun yaşlanmasıyla arttığını vurgula- yan Prof. Emre, "Arük beynin gize- minden öte, konu bir halk sağlığı proMemi oldu" dedı. ABD'de beyin hastalıklannın kalp ve kanserden sonra en fazla ölüm nedenı olduğu- nu belırten Murat Emre şöyle devam ettı: "Beyin araşturnaları en çok kay- nak aktanlan alanlar içinde. Refah sevivesinin ve yaşın artması bunda çok etkili. Bizde ise sorun çok daha ciddi vaşanacak. Onlar 15 yıl önce- den yaş ortalamasını yükseltmiş, biz de ise genç nüfus fazla iken hızla yaş- h nüfus artmava başladı. 15 yıl son- ra ciddi bir probtemle karşı karşıya gelmektense şimdiden tedbirimizi alalun. Araştırmalanmızı yapalım" • Beyin Araştırmalan Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Emre, Türkiye'nin beyin araştırmalan konusunda yeterlı olmadığını söyledi. Emre. ilaç firmaları kadar kişi ve kuruluşlardan da yardım istediklerini belirtti. Geçen yıl toplam 8 bin dolarlık burs verdiklerini. bu rakamın bu yıl 35 bin dolara çıktığını söyleyen Prof. Emre, kişi ve kurumlann da bu araş- tırmalara destek olmasını ıstedı. Beyinde devrim Beym hastalıklannın nedenını an- lamak ve tedav ıye yönelik yenı araş- tırmalar yapmak amacıyla ABD'de kabul edilen "1990-2000 beynin 10 yılı" son günlenne yakJaştı. Araştır- malarla Parkınson'dan damar tıkanık- lıklanna kadar birçok konuda önem- lı adımlaratıldı. Ancak beyinde dev- nm olarak nıtelenen en önemli yeni- lik şımdiye kadar kabul edılenın ak- sıne enşkın yaşta da beyındeki hüc- re yenilenmesının tespıti oldu Beyin konusunda 5-10 yıl öncesı- ne göre çok önemli adımlar atıldığı- nı vurgulayan Prof Murat Emre, "Be- yin kendini venilevemediği için has- tahklann tedavisi pek miimkün obnu- yor. Ancak geçen >ıl erişkin be> inler- de hücre yenilenmesi olduğu görül- dü. Bu bir devrün. Bu mekanizma an- laşılırsa ileriki yülarda tedav i amaç- b kuUanılabilir" dıye konuştu Birçok ülkede yıllardır yoğun olarak sürdü- rülen çalışmalann meyveiennı ver- meye başladığuıı da belirten Emre, bazı gelişmeleri şöyle anlattı: - Bugüne kadar damar okanıklann- da ilk 12 saatte müdahale edilebilece- ğini düşünüyorduk. Ancak şimdi ilk 3 saatin öntnıi anlaşıldı. Bu zaman için- de nkanıklık fark edilip müdahale ya- pılırsa daman açmak mümkün. Ovsa bazı insanlar felç gecirvn birini şeytan çarpn gibi inanışlaria hekime götür- nıüvor. Şimdi bu konuda hangi ilactn ne zaman kullanılacağı araştınlıyor. Tıkanma ve beyin kanamalannda hüc- renin neden öMüğü araştırılıyor. - Parkınson'da da önemli gelişmeler var. Bu hastalıkta sadece sıyas çekir- dek denen bölgedekı hücreler ölüyor. Şimdi bunlann nedeni araştınlıyor. Parkinson için beyin hücre naklı gün- demde. Rutin uygulamaya geçmeyen bu çalışmalarda düşük yapmış fetus- lardan hücre naklediliyor. Ancak 8 fe- tus gerekıyor. Özellikle gençlerde so- nuç alınıyor. Etik tartışmalaryüzünden hayvandan hücre nakli ise araştınlı- yor. Hayvandan alınan hücre, kendi yaptığı maddeyi dışan çıkaran ancak beynin savunma hücrelerini ıçeri alma- yan bır kafes içine konacak! - Alzhiemer hastalığında ise httcre- ye neyin zarar verdiği bulundu. Şimdi bu zaran engelleme araşannalan var. Kadınlar için ostrojen honnonunu ko- ruyuculuğu söz konusu. Sürekli antiro- matizmal ilaçlan ve E vitamini kulla- nan insanlarda da hastalığın sıkhğının az olduğu saptanmış. Bu arada .\lzhi- emer'de beynin yapmadığı maddeyi arttıran ilaçlar da var. Ancak kesin tedavi yok. Bunlar ümit veren geüş- meter. Tartışmayı bilmediğimiz için ilişkilerimiz bozuluyor 'Benim dcdiğim olacak'Çeviri Servisi - Sadece ka- dın ve erkek arasındakı de- ğil, ebeveyn-çocuk, ış çevre- sı ve arkadaş ilişkilerinde de en büyük sorunlar insanlann tartışmayı bilmemesinden doğuyor. Psychologie Heute dergismin habenne göre, psi- kolojı uzmanlan, ınsan ılış- kılennın bozulmasındaki te- mel etkenlerden bınnın, tar- üşma sırasında takırulan yan- lış tavırlar olduğunu belirtı- yorlar. Uzmanlara göre ilk yanlış. msanlann rahatsız oldukla- n konulan birbirleriyle ko- nuşmamalan ve bunlan birik- tirerek en basit tartışmalar- da öfke krizlen geçirmeleriyle başlı- yor. Bu durumdakı ınsan, karşısmda- kinın sorunu ne olursa olsun onu dın- lemek yerine, kendi içinde bıriktirdi- ği ve çoğu kez tartışılan konuyla ilgi- si olmayan rahatsızlıklannı ve kızgın- lıklannı dile getırmeye başlıyor. An- cak buıkmış olan bu kızgınlıklar son derece kıncı bir saldm bıçiminde or- taya dökülüyor. Bu tavır, tartışmapart- nerini adeta köşeye sıkıştın- yor ve konuşmaya haar ol- madığı konularda savunma- ya geçmeye zorluyor. Tartışma sırasında yapılan bır başka büyük yanlış ise ta- raflardan binnin -uzmanlara göre bu genellikle ebeveyn, amır ve kadın-erkek tartış- masında erkek gıbi statüsel olarak daha güçlü taraf olu- yor- diğerine haklı ya da hak- sız kendi ısteğıni kabul ettir- mek ıstemesınden ve "güçKi" konumunu hıssettirmesınden doğuyor. Karşısındakine hiç şans tanımayan ve "Somın- da benimdediğim olacak" ız- lenimınm ilk andan ıtıbaren verildıği böyle bir tartışma sırasında "güçsüz" taraf, sadece anlaşılmamak ve reddedilmiş olmak gibi duygulara kapılmıyor, aynı zamanda aşağılandı- ğını da düşünüyor. Aşın sıcaklarda yüksek tansiyona dikkat etmeli BEKtRŞAHİN e-posta : tan (d prizma. net. tr GAZtANTEP - Aniden bastıran sıcaklann yanı sıra gece ve gündüz arasında ya- şanan ısı farkı ve nemli ha- vanın özellikle yüksek tan- siyonu olanlan etkilediği be- lirtıldı. Beyin ve Sinir Has- talıklan Uzmaru Nörolog Dr Kemal Sarsu, bu durumun beyin kanaması ve felç gibi rahatsızlıklara yol açabile- ceğini söyledi. Sıcaklann normallerin üs- tünde seyrettiği şu günler- de. yaşlılann, yüksek tansı- yon ve kalp rahatsızlığı bu- lunanlann zorunlu olmadık- ça dışan çıkmamalannın ge- rektığını belırten Sarsu şöy- le konuştu: "Beyin kanaması veya be- yinde damar ükanıkkğı so- nucu halk arasında 'ınme' olarak bflinen felç yaşanabi- lir. En hafif durumu düşüne- cekolsak bik sıcağm etkisiy- le tansiyonu yükselen kişinin başı döner. gözü karanr. ba- zen \cre düşme ola>lan olur. Bu da istenmeyen dunımla- ra yol açar. Bu tür sıkınüla- n olan kişiler zorunlu olma- dıkçagüneştihavalardadışa- n çıkmamahdır." Yüksek tansiyonu olan ki- şilerin yiyecek konusunda da dikkatli davranmalan ge- rektiğinı vurgulayan Sarsu, " \ğır ve yağlı yiyeceklerden kaçınmah, meyve ve sebze türünden şeyierle geçiştirme yapümahdır'* diye konuştu. Erkekler, cinsel hastalıklann yayılmasında daha aktif rol oynuyor Prezervatîf yerîne yüksek ücret İSTANBUL(ANK.\)-Cinsel yol- la bulaşan hastalıklann yayılmasın- da erkeklerin daha aktif rol oynadı- ğı bıldirildi. Emniyet Genel Müdür- lüğü Asayiş Daıre Başkanhğı tara- fından yapılan araştırmaya göre, Tür- kiye'de fûhuşa teşvik ve tahrik suçu süreklı artıyor. 1998 yılında bu suça kanşan erkek sayısı 3 bin 910 iken. kadınlann ora- nı önceki yıla oranla yüzde 12 arta- rak 7 bin 638'e ulaştı. 1998 yılında Türkiye'deki toplam 54 genelevde çalışan hayat kadını sayısı 2 bin 542 olarak belirlendi. Önceki yıllara gö- re kadın sayısında düşüş olduğuna dikkat çekıldı. Ancak bu düşüşün aksine. gizli fuhuş yapmaktan hak- kında işlem yapılan kadın sayısı ve bu konuda hakkında ılk kez işlem yapılan kadın sayısı süreklı artıyor. 1996 ile 1998 yıllannda zührevi has- talıklar hastanesine sevk edilen ka- dın sayısında süreklı bir azalma ol- duğu gözlendı. 1996 yılında 9 bin 873 olan hastaneve sevk edılen kadın sa- yısı, 1998'de' 5 bin 854'e geriledi. Emniyet yetkılileri, fuhuşun biyo- lojik ve ekonomik ihtiyaçlardan kay- naklanan sosyal bir olgu olduğunu vurgulayarak fuhuşla mücadelenın polisıye bir olay olarak görülmeme- si gerektiğıni belirttıler. Yetkıliler, hayat kadınlannda prezervatif bu- lunmasının zorunlu olmasına karşın erkeklerin kullanmaktan kaçındıkla- nna ve daha fazla ücret ödemeye ra- zı olduklanna dikkat çekti. Emniyet yetkilileri, erkeklerin cinsel yolla bu- laşan hastalıklann yayılmasında da- ha aktif role sahip olduklan değer- lendirmesınde bulundular. lVf T V nHl İi 1 Prİ Ş ^ 0 1 R o l * i e VVUliıınıs, MTV Sinema Ödülle- İ V I 1 V U U U 1 1 C 1 1 ri'nin yedincisinde 'MUlinnium' şarkısıru seslen- dirdi Santa Monica'da 5 Haziran'da düzenlenen törea, MT\ de 10 Haziran günü yayımlanacak. (Fotoğraf: REUTERS) Kanser çalışması 16 yılda tedaviye dönüşüyor SAMİHAZMİEZER ADANA - Kanserle sa- vaş amacıyla yürütülen araştırmalarda çok önemli adımlar atıldığı, özellikle kanser genetiği ve hücre bi- yolojısınde son 20 yılda bil- gi patlaması ortaya çıktığı, ancak bu gelişmelerin he- nüz tedaviye yansıtılamadı- ğı belirtildi. Çukurova Üni- versıtesi Tıp Fakültesi On- koloji Ana Bılim Dalı Öğ- retim Üyesi Doç. Dr. Berk- soy Şahin, kanser fızyoloji çalışmalannın tedaviye dö- nüşmesi için 10-16 yıllık bir süre gerektiğini kayde- derek "Bu da, 1990'h yü- larda ortaya çıkan pek çok gelişmenin ancak 2010 yü- lannda tedav iye yanstyaca- ğmı göstermektedir" dedı. Kanser tanı ve tedavisin- de bugün kullanılan birçok yöntemin 1950-70'liyılla- nn ürünü olduğuna, 1980- 90 yıllannın çahşma ürün- leriyle ilgili tedavilerin he- nüz emekleme döneminde bulunduğuna dikkat çeken Berksoy Şahin, sözlerinı şöyle sürdürdü: "Binlerce maya manta- n, solucan, sinek ve fare ça- bşması Oe kanser geni, prog- ramlanmış hücre ölümü, ölünısüziük (yaşlanma),ye- ni damar v^pılan oluşıım mekanizması ve tümör otu- şumunu baskılavan, engel- leyen genler ile ilgili değer- H bilgilerelde edilmiştir. Bu çâljşmalarla ilgili tedaviler henüz emekleme dönemin- dedir. Özeüikle DNA tamir defektleri. kontrol noktasu hücre ölümü, enzim engel- leyidler, damar oiuşumu ile ilgüi tedavi sonuçlanönem- li olacakür." SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN Topal Ördek' Kime Derier? Yanlış hatıriamıyorsam, rakı beyazı -gizlice havai mavi- bir kar sabahıydı; Ankara'nın dtllere des- tan soğuğu, nerede bir su binkintisı bulduysa, kalın cama benzer yanar döner buza çevirmiş; Zafer Çar- şısı'nda kıtaplara bakarak oyalanıyorum; birden, şa- şırtıcı bir 'CIA' başlığı (Kitabın asıl adı 'CIA ve Istih- barat Kültü' , 1975). yazanlar, iki eski CIA ajanı, Mark ve Marchetti! O gece, gerektikçe notlar da ala- rak, tamamını okuyup brtirmiştim; sonradan üzerin- de ısrarla durduğum 'Bissel Raporu' dahil, neler açıklanmamıştı ki! Bu arada, 'yabancı' öğrencilerden ajan devşirmek içın, 'üniversitekampüslerinın', ada- makıllı yararlı birer 'avlak' olduğu da belırtilmışti; di- yordu ki; "... birkaç yıl içinde ülkelerinde üst dü- zeyde bir konuma gelme şansına sahip olurtar..." Vemon Elliot'ın, sorunu ırdeledığı çarpıcı yazıda da, onlan zikretmiş; ama üzennde asıl durduğu, es- ki CIA başkanianndan Stantield Tumer'in, ajan seç- medeki 'kriteri'; çünkü Turner, 'Gizlilik ve Demok- rasi' (1985) adlı kitabının 108. sayfasında. demiş ki: "...CIA'in kazanmak için aradığı genç, ülkesin- de bizi desteklemek üzere etkilenmeye açık, rlk sınıflardaki üniversite oğrencisi değildir. Bu tür ögrenci, büyük bir olasılıkla, bizim aradığımız ol- gunluğa, derinliğe ya da kariyeri konusunda net bir seçime sahip değildir. (Buraya dikkat) Daha uy- gun olan adayiar, üniversiteyi bitirmiş olarak, ge- nellikle deviet bursuyla okuyan, yabancı hükü- met görevlisi öğrencilerdir..." Vemon Elliot 'Cover Action' dergisinin 38. sayı- sında (Sonbahar 1991) verdiği o tüyler ürpertici bil- gi; yâni, 1947'den 11991 'e kadar, CIA'in Amerika'da- ki kolej ve üniversitelerden devşirdiği 6.000'ı aşkın ögrenci 'gerçeği', işte bu çerçeve içinde ele alınmak icab ediyor. Düşünüyorum da, acaba 'bizim' kızla- nn çoğu, oraya, fakültelerini bitirdikten sonra gtoniş- lerdi; acaba aralannda 'devlet bursu' alanlar da var mıydı? Tabii, bu işin şakası, acı bir şaka ama, çün- kü bakar mısınız Vernon Elliot ne yazmış: "...VVilliam Carson'ın kaleme aldığı 'Amerikan Istihbarat Imparatorluğu'nun Yükselişi' adlı ki- tabın 312. sayfasında CIA'in ilgili biriminin yetki- lisi, 'her yüz yabancı öğrenciden birisinin ajan- laştnldığını açıklıyor".." Eh, ne de olsa, düşük bir yüzde sayılır. Seçseçal! A slında pişmiş aşa soğuk suyu, ünlü ABD dergi- #\si Time katıyor meraklısı bilir, Tıme beş altı yıl önce kapak konusu çok çarpıcı, bir sayı; o sayıda da, bir o kadar çarpıcı bir liste yayınlamıştı; çarpıcı- lık, tabii, yazının başlığından başlıyordu; 'Amerika Dünyayı Gerçekte Nasıl Yönetiyor?' Yazıya ginş de, aynen şöyle: "...Yate Üniversitesi'nde eğitim görmüş oian Tan- su Çiller, geçen hafta Türkiye'de başbakan olur- ken, Harvard Ünrversitesi'ncfe öğrenim yapmış olan Masako Avoda Japonya'nın yeni prenşesi olarak tacını giymiş bulunuyordu. Aşağıdaki lis- tenin de rfade ettiği gibi, yabancı devtetterin bir çoğunun dışişleri seçkinleri ABD'de eğrtilmiş- lerdi; bu nedenle, bu ülkelerin dışişleri bakanlık- lan, zaman zaman, bir ABD ünh/ersitesinin ög- renci yurdunu hatrlatmaktadır..." (Tıme, 28 Hazi- ran 1993) Bizim Dışişleri'ndeki 'seçkinler'de, böyle bir 'çağ- nştm' oluyor mu; bilemem, ama; ek listede verilen isimler, yaptıklan iş, mezun olduklan üniversiteler, gerçekten düşündürücü: Inanır mısınız, cumhurbaş- kanı düzeyinde Carlos Salinas (Meksika) - Harvard; Fidel Ramos (Filipinler) - VVest Poınt; Lee Teng Hui (Tayland) - Cornell: Benjamin Netanyahu (Israil) - Massachusetts Üniversıtesı'nden mezun imiş! Baş- bakanlık düzeyinde de, ABD ünıversitelerinden çık- mış, bir o kadar kişi sayılabiliyor; meselâ: Vaclav Claus (Çek. Cum.) - Cornell Gro Hariem Brunland (Norveç) - Harvard, Lien Chon fTayvan) - Chica- go! Nasıl, beğendiniz mi? Aynca, Isveç Dışişleri Ba- kanı Margheretha af Ugglas. Harvard; Suudi Ara- bistan Dışişleri Bakanı Saud el Faysal, Princeton mezunu imiş! Daha da ilgınci, pek çok ülkede, ma- liye ya da iktisat bakanlannın, ABD üniversitelerin- de okumuş olması: Meselâ, Harvard'dan Domingo Cavallo, Arjantn; yine Harvand'dan Alejandro Fox- tey, Şili; Chıcago'dan Edmond Alphondery, Fran- sa; Yale'den Jorge Brada de Macedo, Portekiz; Northern Indiana'dan Şeyh Abdiilazizj bin Halrfe, Katar; Stanford'dan Anne Wibbe, Isveç'te bu gö- revi yürütüyor. Tıme dergisinin yazısına başlık 'atarken', ABD'nin 'Dünyayı gerçekte nasıl yönettiğini' vurgulamış ol- ması; insanın, ister istemez aklına, bu s'ıyasetçilerin, o üniversitelerdekı 'master' ya da 'doktora' öğren- ciliklerinde, CIA'in 'devşirmesi' olup olmadıklan kuş- kusunu uyandınyor; bu da, siyasi partilere üye yurt- taşlanmızın, gerek parti, gerekse hükümet yönetimin- de, görevlendirecekleri kişileri seçerken; sanınm çok daha titiz, çok daha dikkatli davranmalannı zorunlu kılıyor.Helemilletvekili 'adaylannı', mutlaka, sıkı elek- ten geçirmek gerek! Yanlış mıyım? ' , şantaj 1 ve irrtihar'... Oysa CIA öyle yapmıyor! En azından, bendeki iz- lenim budur. birkaç defa, gazetelere ilan vere- rek, birkaç yıllığına 'sözleşme' ile 'ajan' aradığını, şurda burda okumuştum. Bu ajanlar da, örgütlerine galiba pek sâdık çıkrnıyor, aynldıktan birkaç yıl son- ra, yaşadıklannı 'hatıra' diye yazıp, ne kadar kirii ça- maşın varsa ortaya döküyorlar. Bunlann, yabancı' öğrencileri 'devş/m7e'tarzı da, basbayağı çirkin; ya para ödüyorlarmış, ya ABD vatandaşlığı vaadeder- lermiş, ya da şantaja başvururlarmış! Evet, şantaja: bunu açıklayan da, eski bir CIA görevlisi, VVilliam Tur- ner, açık açık diyor ki: "...masraflan öderdim ve üzerinde ABD Hü- kümeti yazan bir makbuz imzalatp parayı verir- dim. Artık hapı yutardı. Bu tutar belki 10 dolar ka- dar bir şey olabilir; ancak, vazgeçmesi halinde, yanına birkaç srfır ekleyip, tutan 1000 dolara çı- kanrdım ve işbirliği yapmaması halinde 'deger- li işbirliğini' açıklamakla tehdit ederdim" (San Francisco Bay Guardian, 2 Mart 1978) Nasıl beğendiniz mi? Bunun feci sonuçlan da olu- yormuş tabii; Vernon Elliot, yazısında onlan şöyle açıklamış: "...bir kimsenin kendi ülkesine karşı casusluk yapmasının, genellikle ihanet olarak görüldüğü ve hemen her yerde karşılığının uzun yıllar ha- pis ya da idam cezası olduğu düşünülürse ki- tapta dile getirilen 'ABD'deki kampüslerde is- tihdam edilmiş 40tan fazla ajanın Amerikan is- tihbarat servisleriyle ilişkisinin açığa çıkması korkusu içinde intihar etmesi' şaşırbcı değildir..." CIA'in 'a\an devşirmek' yolundakı, en önemli yön- temi, sizce hangistdır? Dolar mı, şantaj mı, yoksa ABD yurttaşlığına kabul edilmek vaadi mi? Bana en etki- lisi, bazılan için, bu sonuncusudurgibi geliyor: bu sa- yede, öz ülkende bile, 'imtiyazlı' maaş alabitiyor, 7m- tiyazlı' mevkilere, çok kısa sürelerde yükselebiliyor- sun! Başanlı olamayanlara, CIA'in angosunda, ne adı ve- rilirmiş, onu biliyor musunuz? Oldu olacak, onu da aktarayım: 'Topal Ördek'! http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear