Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
7 HA2İRAN 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
r M V I Fl^lt FİTİI / ekonomicgcumhuriyet.com.tr 13
Şeker
politikasına
çekîdüzen
• AKSARAY(AA)-
Devlet Bakanı Sadi
Somuncuoğlu. kota
uygulamasının pancar
üreticisini zora soktuğunu
belirterek'" Şeker
Kanunu'nu çıkararak
üreticinin sorunlannı
çözeceğiz" dedi.
Aksaray'da gezi ve
ıncelemelerinı sürdüren
Devlet Bakanı
Somuncuoğlu, Türkiye'de
pancar üreticisinin "kota
uygulaması" nedeniyle
ekonomik açıdan zor
duruma girdiğini bildirdi.
Somuncuoğlu, "Şeker
Kanunu gereğince
oluşturulacak fona, çeşitli
yerlerden kaynak
aktaniacaktır. Pancar
üreticisinin ekonomik
sorunlan da bu fondan
karşılanacaktır" diye
konuştu.
Garanti Bankası
sermaye
arttıpıyor
• ANKARA (ANKA) -
Garanti Bankası,
sermayesini 260 trilyon
liraya çıkanyor. Sermaye
Piyasası Kurulu (SPK.),
Garanti Bankası" nın
sermaye arttınmı
nedeniyle ihraç edeceği
hisse senetlerini kayda
aldı. 50 trilyon lira olan
sermayesini 260 trilyon
liraya yükseltecek olan
banka, toplam 210 trilyon
liralık arttınmm tamamını
bedelsiz olarak yapmayı
planlıyor.
Çok şubeli
bankacılık moda
• ANKARA (AıNKA) -
Teknolojik yatınmlannı
arttırmaya başlamalanyla
birlikte, şube ve personel
sayılannı hızla azaltan
bankalar, son yıllarda
yeniden şube sayılannı ve
çalıştırdıklan personel
sayısını arttırmaya
başladılar. Türkiye'deki
bankalar, geçen yıl 551
yeni şubeyi bünyelerine
kattılar. Mevduat
bankalannın 59'dan 60'a,
kalkınma ve yatınm
bankalannın da 13'ten
15'e çıktığı 1998yılında
bubankalann toplam
şube sayısı 6 bin 819'dan
7 bin 370'e ulaştı.
ABD pazarmda
Türk yazılımı
• İSTANBUL (AA) -
Türk mühendisleri, çağın
teknolojisi bilişim
alanında kaydettikleri
başanlanyla bu işin
merkezi ABD pazanna
bıle girebildiler. Bu yıl
TÜBİTAK-TTGV-
TÜSİAD Teknolojı
Ödülleri'nde jüri özel
ödülünü kazanan IMS
Yazılım, dünyada yeni bir
konsept olan üretim
planlamasında
çızelgeleme sorunlannın
çözümüne yönelik
yazılımlan ile ABD
pazanna kendisini kabul
ettirdi.
IMF 'şeffaflık'
istedi
• ANKARA (AA)-
Uluslararası Para Fonu
(IMF), aralannda
Türkiye'nin de bulunduğu
üye ülkelerden bütçe ve
diğer uygulamalarda
"şeffaflık ve saydamlığı"
temel ilke olarak
benimsemelerini istedi.
IMF. mali sistemde
saydamlık ve şeffaflığa
ilişkin belirlediği
standartlan üye ülkelere
gönderdi. Bu çerçevede.
Dünya Bankası'nın
desteklediği Kamu Mali
Yönetim Projesi'nde de
esas olacak çeşitli görüş ve
öneriler, Türkiye'ye de
iletildi.
Rusya bütçesi
savunmaya
• MOSKOVA(AA)-
Rusya Başbakanı Sergey
Stepaşin. bütçenin yüzde
28.5'inin savunma
harcamalanna aynldığını
söyledi. Rus ITAR-Tass
haber ajansının haberine
göre Stepaşin. savunma
sanayıi kuruluşlannın
yetkilileriyle dün yaptığı
toplantıda. toplam bütçe
harcamasından 6.7 milyar
dolarlık kısmının,
savunma ve savunma ile
ilgili harcamalara
aynlacağmı ifade etti.
BM ambargosunun kalkması umut verirken Türk müteahhitlerin alacaklanndan haber yok
Gözler Libya'ya çevrildiHAZAL ATEŞ ÇAKIR
NİLÜFERŞENSÖZ
Bırleşmiş Mılletler'in (BM)
Libya üzenndekı ambargo ka-
rannın kalkmasının ardından
yeni bir dönem başlarken 22 yıl-
dır bu ülkeden 250 milyon do-
lar tutanndaki parasını alama-
yan Türk müteahhitlenn umut-
suzlugu sürüyor.
Libya Türk Müteahhitleri Bir-
lıği Genel Koordinatörü Cem
Akdamar. ambargonun kalk-
ması ve dünyada petrol fiyatla-
nnın hızlı yükselışinin. tek ge-
lıri petrol olan Libya ekonomi-
sini olumlu etkileyeceğini söy-
ledi. Akdamar, buna karşın Lib-
ya'dan, Türkiye'ye olan borç-
lannı ödemest konusunda bir
sinyal almadıklannı ıfade etti.
ABD'nin 1986, BM'nın de
1992 yılından başlayarak Lib-
ya'ya uyguladığı ambargonun
ardından Türkiye-Libya tıcari
ilişkilerinde büyük oranlarda
daralma yaşandı. Dış Tıcaret
Libya-Türkiye ticareti (miiyons)
• Ocafc-Som -|
• Yedi yıldır süren BM
ambargosunun kalkmasının ve
dünyada petrol fıyatlannm hızlı
yükselişinin, tek geliri petrol
olan Libya ekonomisini olumlu
etkileyeceğini söyleyen Libya
Türk Müteahhitleri Birliği
Genel Koordinatörü Cem Akdamar, buna karşm Libya'dan, Türkiye'ye olan
borçlannı ödemesi konusunda bir sinyal almadıklannı ifade etti.
Müsteşarlığı verilerıne göre, nelik ambargolann kalkmasıy- alacaklann 300 rnilyon dolara
Ihracat 238.2 243.9 186.7 169.2 69.7
Ithalat 385.2 476.3 533.1 447.7 302.9
Türkiye 1995 .yılında Libya'ya
238.2 milyon dolar ihracat ger-
çekleştirirken 1998 yılında bu ra-
kam 69.7 milyon dolara düştü.
1995 yılında 385.2 milyon
dolar olan ıthalat da 1998 yılın-
da 302.9 milyon dolara gerile-
di.
Gözler alacaklarda
ABD'yle yaşadığı siyasi ger-
ginlik ile BM"nin uyguladığı
hava ambargosu ve ekonomik
> aptınmlar nedeniyle Batı'dan
soyutlanan, yıllardır dış borçla-
nnı odeyemeyen Libya'ya yö-
la gözler bu ülkeye çevrildi.
Dünyada petrol fıyatlan hızla
yükselirken tek gelir kaynağı
"ayah altm" olan Libya'nın,
borçlannı nasıl ödeyeceği de
gündeme geldi.
Akdamar, Libya ile ekonomik
ilişkilerde herhangi bir gelişme
bulunmadığını belirterek "Bu-
gün 150-250 milyon dolarlık
borçlardan bahsediliyor. 1991
yıhndan bu yana alacaklann te-
mini için girişimlerde buiunul-
du. Dönemin başbakanı Nec-
mettin Erbakan da bu ülkeyi â-
yaret etti. Bugünkü tutaıiaria
ulaştığı beürtiliyor" diye konuş-
tu. Libya Hazınesi'nin Türk mü-
teahhitlere borcunu ödeme ko-
nusunda bir program sunmadı-
ğıru anlatan Genel Koordinatör
Cem Akdamar, "Siyasi gergin-
Bkleraşjkh. Ancak ödemeler ko-
nusunda bir gelişme yok. Taah-
hüt de yok. Libya halkın ihtiya-
cı olan yatinmlan, geçmişe yö-
nelikborçlannı ödeverneden ya-
pamayacak" dedi.
Akdamar. 18. Karma Ekono-
mik Komisyon Toplantısı'nda
Libya'nın borçlannı kabul et-
tiğıni anımsattı.
Üçülke
Uımcattaönde
ABD, Almanya ve
Japonya'nın ihracatı dünya
toplammın üçte biri
ANKARA (AA) - Dünya mal ihracatında geçen
yıl, ABD yüzde 12.7'lik payla birinci. Almanya
yüzde 10'luk payla ikinci. Japonya yüzde 7.2'lik
payla üçüncü oldu
llk üç ülkenın toplam ihracatı dünya ihracatı-
nın yüzde 29.9'unu oluştururken, gelişmiş 7 ül-
kenin oluşturduğu G-7 ülkeleri (ABD. Almanya,
Japonya, Fransa, lngiltere, Italya. Kanada) sıra-
lamada ilk 7'yi aldı ve toplam dünya ihracatının
yüzde 49.2'sını karşıladı.
Dünya Ticaret Örgütü'nün verilerine göre, 1998
yılında ABD 683 milyar dolarlık ihracatla dünya
ihracatının yüzde 12.7'sıni gerçekleştirdı.
Almanya 540 milyar dolarlık ihracatla ve yüz-
de 10'luk payla ikinci. Japonya ise 388 milyar do-
larlık ihracatla ve yüzde 7.2'lik payla üçüncü sı-
rada yer aldı. ' -*
Fransa 307 milyar dolarlık ihracat ve yüzde
5.7'lik payla dördüncü, tngiltere 273 milyar do-
larlık ihracat ve yüzde 5.1 'lik payla beşinci, Ital-
ya 241 milyar dolarlık ihracat ve yüzde 4.5'luk
payla altıncı, Kanada 214 milyar dolarhk ihracat
ve yüzde 4'lük payla yedınci sırada yer aldı.
Hollanda 198 milyar dolarlık ıhracat ve yüzde
3.7'lik payla sekizinci, Çin 184 milyar dolarlık ih-
racat ve yüzde 3.4'lük payla dokuzuncu, Hong-
Kong (Re-export-ithal edip yeniden ihracat yap-
mak dahil) 174 milyar dolarlık ihracat ve yüzde
3.2'lik payla onuncu sırada yer aldı.
puzlar
Marketierde
" Japonya'dan
ithaTdiye
tanıûmı
yapüan san
karpuzlar,
Antalyave
Adana'daki
seralarda
yetiştiriliyor.
llk olarak iki
yüönce
tohumlan
Japonya'dan
ithal edilen
dışısan,içi
kırmızj
renkteki
karpuzlar,
deneme
hasatlannda
başan
gösterince
geçen yıl
Antalya ve
Adana'da
kontrollü
olarak
üretilmeye
başlandı.
(Fotoğraf:
AA)
lliskilerin tarihi
Türkiye-
Libya ekono-
mik ilişkile-
rininbaşlan-
gıcı, iki ülke
arasmda 15.01.1975 tarihinde im-
zaianan tktisadi Işbirliği ve Ticaret
Anlaşması'na dayanıyor. Bundan
sonra, bilımsel ve teknik işbirligi,
srvil havacıhk, işgücü ve sosyal gü-
venlik alanlannda anlaşmalar ım-
zalandı.
1978 yılında Libya'da müieah-
hitlik hizmeti yapan 13 Türk firma-
sı varken, bu oran 1983-1985 yıl-
lannda 105'e, 1990 yılında ise
146'yaçücn. Türkmüteahhitlik fîr-
malan için 1980'li >Tİlann başlann-
da oldukça cazıp bir pazar olan mü-
teahhitliksektörününönemi 19901ı
yıllardan sonra azalmaya başladı.
Türkiye-Libya arasında yapılan
18. Dönem Karma Ekonomik Top-
lantısi'nda, çimento sanayii, mü-
hendislik ve gemi inşa sanayii üe
gübre sanayii alanında işbirliğı ya-
pılması öngörüldü. En son olarak 6
Ekim 1996 tarihinde olağanüstü
Karma Ekonomik Komisyon top-
lantısmda imzalanan protokolle Lib-
ya'da faaliyet gösteren Türk fînna-
îannın 160 milyon dolar cıvannda
alacağı bulunduğu saptandı. Bupro-
tokoDe 40 milyon dolann derhal, ge-
riye kalanın da belirli bir sürede
ödertmesi öngörüldü. Ancak alınan
kararlar yasama geçirilemedi. Pro-
tokoîde, aynca ticaTet hacminin 2
milyar dolara çıkanlması istendi.
Ambargo
Eski ABD
Başkaru Ro-
nald Reagan
döneminde,
Libya'nın Su-
dan ve Mı-
sır'daki terörist güçlere destek ver-
diği gerekçesiyle 7-8 Ocak 1986
tarihinde ekonomik ambargo uy-
gulandı. 14-16 Mart 1986 yılında
ABD ile Libya arasında Sirte Kör-
fezi'nde çatışma çıktı ve 58 Libya-
h öldü. 23 Mart'ta da ABD 2 Lib-
ya gemisini batırdı. ABD 5 Nisan
1986 <ia Libya'yı Baö Almanya'da
dıskotek bombalamasmdan sonnn-
lu tuttu. 1988 yılında Pan-Ameri-
can uçağımnbombalanmasında adı
geçen iki ajanın Libya tarafindan
ABD'yeteslim edilmemesı gergin-
liğe yol açtı. 15 Nisan 1992 yılın-
da BM ambargo uygulamaya baş-
ladı. 1993 yılında yaptaımlar art-
tmldı. 1996 yılında ABD Libya'ya
yabancı yatinmlan da engelledi.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGIN YILDIZOĞLU
Kosova: Banşın Garip Mantığı
LONDM
Miloşeviç ve Sırp parlamentosu, ken-
dilerıne sunulan bir uluslararası barış
planını kabul ettiler. ABD yetkilileri, "NA-
TO saldırıları yann durabilir" dedi. (Fi-
nancial Times 5/6/99) Şimdi (biraz er-
ken olduğunu bile bile) Kosova savaşı
bitmişe benziyor diyebiliriz sanınm.
Ancak gerek kabul edilen barış pla-
nına gerekse de bunun gerçekleşme-
sinin ölçütü olarak ilerı sürülen koşulla-
ra bakınca bir seri garıplik dikkati çeki-
yor. Bir de, NATO'nun Miloşeviç'le bir-
likte yarattığı durumun içinde, önce bir
kurban olarak saptayıp, sonra kurtarma-
ya giriştiği Kosovalı Arnavutlann, bu an-
laşmayla sonu belli olmayan bir süre
için (Slovoj Zizek'in bir ifadesini ödünç
alırsak) "bundan sonra da kurban ola-
rak kalmaya mahkûm edildiği".
Sahi, bu savaş niye
başlamıştı?
ABD ve lngiltere basınının önde ge-
len gazetelerinin bu barışa yönelik yo-
rumlarına göre "Miloşeviç gerçekten
NATO'nun isteklerini kabul etti mi? Bu-
nun cevabını test etmek çok kolay: Ko-
sova 'dan sürülen Amavutlargeri döne-
bilecekler mi?" (Uevı York Times
05/06),"... Kosova çatışmasına son ve-
rerek bir milyon göçmenin evlerine ge-
ri dönmesine olanak veren bir ulusla-
rarası banş anlaşması" (International
Herald Tribune 04/06). Financial Ti-
mes, "ancak bir milyon sığınmacı ba-
nş içinde evlerine geri döndükten son-
ra sevinmeye başlayabiliriz...", "Başa-
nnın ölçütü bu olacaktır" (04/06).
Yanlış hatırlamıyorsam, bu savaş, Yu-
goslavya Rambouillet anlaşmasının ki-
mi koşullanna uymadığı için başlamış-
tı. Bu koşullardan biri, Kosova'nın üçyıl
otonom kaldıktan sonra btr referandum-
la bağımsızlığını kazanabilecegini; bir
diğeri, bu sürede Kosova'dagüvenliğin
NATO önderliğinde bir barış gücü tara-
findan sağlanacağını söylüyordu. Son
anda eklenen bir madde de, bu banş
gücüne yalnızca Kosova'da değil tüm
Yugoslavya topraklarında, hava saha-
sında ve kara sahanlığında mutlak ha-
reket özgürlüğü getiriyor. Yugoslav-
ya'nın tüm ulaşım, iletişim, telekomü-
nikasyon olanaklannın ücretsiz, koşul-
suz kullanma hakkını, NATO persone-
lini veriyor, buna karşılık NATO perso-
nelini her türlü cezai veya idari suçlara
ilişkin yasal soruşturmalardan muaf tu-
tuyordu. Yugoslavya yöneticileri, dev-
letlerinin, toprakları üzerindeki tüm hü-
kümranlık haklannı (bu haklann kullanıl-
ma biçiminden bağımsız olarak) ellerin-
den alan bu koşullan kabul etmedikle-
ri için NATO hava saldınlanna başla-
mıştı.
Şımdı NATO, sanki topraklarından
sürülen Kosovalıların geri dönmesini
sağlamak için bu savaşı ve barış anlaş-
masını yapmışgibi davranıyor. Bu göç-
lerin, NATO bombalan düşmeye başla-
dıktan bir gün sonra başlamış olduğu-
nu biliyoruz. Öyleyse NATO, neden sa-
vaşın başlamasınayol açan Rambouil-
let anlaşmasının uygulanmasım değil
lann bilerek kabul edilmez bir şekilde sap-
tandığını aktarmıştım. Bu hafta Fair-
nes and Accuracy in Reporting (Ha-
ber vermede hakkaniyet ve doğruluk),
Web sitesinde, The Nation dergisinin
haziran sayısına ve CATO (ABD muha-
fazakâr çevrelerinin Think Tank'i) ens-
tıtüsünde, 18 Mayıs'ta Jim Jatras'ın
yaptığı bir konuşmaya atıfla, yüksek
düzeyli birABD görevlisinin Rambouil-
let görüşmelerınde "Biz, bilerek, çtta-
yı Sırplann kabul edemeyeceği ka-
dar yükseğe koyduk. Biraz bomba-
lanmalan gerekiyordu. Bu başlanna
gelecektir" dediğıni aktardı.
Anlaşılan, anlaşmaya, Kosova'da re-
Kosovah ArnaMitlann kaderi NATO'nun insafina bırakıldı.
de kendi yol açtığı bir durumun ortadan
kaldınlmasını, başan olarak ileri sürüyor?
Bu sinisizmin örtmeye çalıştığı gerçek
şu ki, NATO, bir aşamada, Rambouil-
let anlaşmasındaki kimi maddelerden
vazgeçtiği için bu barış gerçekleşmiş-
tir. Miloşeviç birdenbire teslim olmaya
karar verdiği için değil. Bu barış, NA-
TO'nun baştan beri Kosova'da iziediği
politikanın gerçek amacını da ortaya
koyuyor.
Bence, bu savaşın birinci amacı Ko-
sova'nın, Yugoslavya'dan kurtanlarak
NATO tarafindan ışgal edilmesi, ama
bu arada bağımsız bir devlet olarak or-
taya çıkmasının da engellenmesiydi. Yi-
ne paranoyak yanım mı depreşti aca-
ba?
Daha önceki bir yazımda. John Pil-
ger'den Rambouillet koşullannı ve bun-
ferandum yapılması koşulu da (bağım-
sızlık olasılığı), Rambouillet anlaşma-
sına bir meşruiyet kazandırmak gerek-
tiğinden, Arnavutlann imzalamasını sağ-
lamak için konmuş. Nitekim, şimdi ka-
bul edilen barış anlaşmasında bu refe-
randumdan söz açılmıyor, ek olarak
UÇK'nin silahsızlandınlacağı bazı "kut-
sal topraklann" da üniformalı Sırp gö-
revlileri tarafindan denetleneceği belir-
tiliyor. (Ajans France Press). Kısaca,
International Herald Tribune'de Tim
Judah'ın vurguladığı gıbi "Kosova yal-
nızca ismen Yugoslavya'da kalıyor."
(5/06/99) ve belirsiz bir süre için 50.000
NATO askeri tarafindan işgal edilmiş bir
"protectorate" (korunaklı alan) haline
dönüşüyor.
Kosovalı Arnavutların kaderi de NA-
TO'nun insafina bırakılıyor. Miloşeviç'in
yargılanmasına gelince, bir üst düzey gö-
revlinin dediği gibi "Bu gerçekleşmeye-
cek". (New York Times, 4/06/99). Za-
ten, anlaşmada Lahey Mahkemesi ka-
ranna hiçbir gönderme yok. Le Mon-
de'un aktardığınagöre UÇK, kendisini
saf dışı bırakan bu gelişmelerden hiç
memnun değil. (05/06) The Guardi-
an'ın aktardığına göre UÇK içinde iha-
nete uğradıklannı düşünenler bile var
(05/06).
Banşın faturası...
Diğer taraftan, NATO'nun kazandığı
bu banş bölge halklanna çok pahalıya
patladı. BM Acil Yardım Koordinatörü
Sergio Vıeliler de Mello'nun Güven-
lik Konseyi'ne verdiği bir raporda, NA-
TO bombalamalannın öldürdüğü sivil-
ler (yaklaşık 1700 kişi), yıkılan şehirler-
de kriz boyutuna ulaşan işsizlik, Yugos-
lavya ekonomisindeki çöküntü, kimya-
sal ve diğer fabrikaiann yıkılmasından
doğan çevre kirienmesinin zehirleyici
etkileri, sağlık, ulaşım, su kaynaklan,
etektrik gibi altyapı sistemlerindeki yı-
kım, gübre fabrikalannın imhasıyla ta-
nma yönelik oluşan tehdit, Kosova ve
bölgesindeciddi biryermayını sorunu,
bombalamaların, çatışmaların halkta
yarattığı ruhsal çöküntü ciddi endişe
yaratan konulann başındageliyor. Bun-
lara, bir milyona yakın evsiz barksız Ar-
navut, aşındınlmış uranyumlu patlayıcı-
ların çevrede ve su kaynaklannda ya-
rattığı kalıcı kirlenme, bombalann öl-
dürdüğü 5000, yaraladığı 10.000 Sırp
askeri, çatışmalarda ölen yüzlerce UÇK
askeri, etnik temizliğe kurban giden ke-
sin sayısı belirsiz Arnavut da eklenebi-
lir. Uzmanlar, Yugoslavya'nın yeniden in-
şa edilmesi için 6 milyar dolar gerekti-
ğini söylüyorlar.
Sonuç olarak, büyük maddi ve ma-
nevi tahribat, savaşa yol açtıktan, ba-
nşa sıra gelince rafa kaldınlan bir anlaş-
ma, Kosovalı Arnavutlann, adeta don-
durularak belirsiz bir gelecege ertelenen
sorunlan... Sahi, bu savaş ne için yapıl-
mıştı? Bölgeye yerieşen 50.000 NATO
askeri, düne kadar Sırplar, Hırvatlar ve
Bosnalı Müslümanlann arasındaki iliş-
kileri düzenlemenin yanı sıra, NATO'nun
şimdi Kosovalı Arnavutlarla Sırplann
ilişkisini düzenlemeyi de üstlenmesi,
böylece, Balkanlar'a süresiz olarak yer-
leşmiş olması mı dediniz?.. Yok daha
neler!
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Üpeflm ve Tüketim
Bilinci
Kamu Işletmeciliğini Geliştirme Merkezi Vakfı'nın
(KİGEM) mali genel kurulu geçen günlerde yapıldı. Ku-
rula sunulan yıllık çalışma raporu, özelleştirme uygu-
lamaları üzerine çok önemli saptamaları içeriyor. Ya-
zıda, bu saptamaların yalnızca bir boyutuna değini-
lecektir.
Rapor, dünyada, bölgemizde ve ülkemizde yaşa-
nan ekonomik ve siyasal gelişmeleri kısaca özetle-
dikten sonra, tüm olumsuz gelişmelere karşın ülke-
mizde aşın piyasacı ekonomi politikalarının ısrarla
sürdürülmekte olduğunu vurguluyor. Raporun çok
daha önemli ve doğru bir saptaması var: Türkiye'de
bütçeden yatınmlara ayrılan payın azaltılması ve KlTe
yatınm yaptırılmaması, ekonomik sorunlan daha da
ağtrlaştırıyor.
Bu nokta çok önemlidir. Türkiye ekonomisinde özel
yatnmlar ile kamu yatırımlan, kimilerince sürekli ola-
rak öne sürülmesıne karşılık, birbirinin karşıtı değil,
tamamlayıcısıdır. Yatırımlarda kamu ve özel kesim-
ler birbirini besler; Türkiye'nin, geçmişteki ekonomik
gelişmesine damgasını vuran işleyiş budur. Kamu
yatınmı arttınlınca özel yatınmlar da artar; kamu, ya-
tınmdan elini çektiğinde de özel yatınmlar hızla aza-
lır. Türkiye, 1980 sonrasında, uluslararası çevrelerin
önermesi ve bunlann yerli destekçilerinin eliyle, ka-
mu kesiminin yatınm yapmaması gibi bir yanlış yola
sokuldu, kamu yatinmlan azaltıldı. Bu politika yalnız-
ca yatınmsızlık, üretimsizlik ve işsizlik getirdi; süre-
cin bir uzantısı olarak, son on yılda ise devlet bütçe-
si, borç faizi ödemekten başka bir işe yaramıyor.
KlTe yatınm yaptırılmaması ise çok daha olumsuz
bir durumdur. Türkiye KtTi yıllardır, tam anlamıyla, her
bakımdan şaşkınlık içinde tutuluyor. Pek çoğunun sa-
tılıp satılmayacağı belli değil. Bu, önünü göreme-
mek, belirsizlik demektir. Bir ekonomik işletme için
bundan daha zararlı bir durum olamaz. Pek çok KİT
genel müdürü de, "Biz satışa hazınz" diye, hiçbir
çağdaş yöneticilik anlayışıyla bağdaşmayacak bir
tutumla kamuoyuna açıklama yapıyor. Genel müdü-
rün görevi, bir an önce satalım-kurtulalım değildir; ol-
mamalıdır. Onun görevi, yönetimıne verilen kamu iş-
letmesini en etkin ve verimli bir biçimde yönetmek-
tir.
Ulusal ekonomiyi güçlendirme, bağımsızlığı koru-
ma, bölgesel dengesizlikleri giderme, toplumun gö-
nencini arttırma ve en ileri üretim yöntemlerinı özüm-
seme gibi yaşamsal nedenlerle yine yıllardır, KİT sa-
tışlarına ulusal güçlerce karşı çıkılıyor. KİT satışları sı-
rasında yaşanan yasadışılıklar, yolsuzluklar ve yağ-
malamalar da biliniyor. En azından kalan KİT, özerk
bir yönetimle ve ekonomik/teknik yeterlilikle çalıştı-
rılmalıdır. Bu bile sağlanamıyor. Ülkeye ve ekonomi-
ye yazık oluyor.
Türkiye, yıllardır, ulusal üretim olanaklannı daraltı-
cı, giderek yok edici bir sürece sokulmuş bulunuyor.
Ekonomide, yatınmsızlık ve üretimsizlik gibi gerçek-
ten bir çıkmaz sokakta ısrar ediliyor Hükümetin ku-
ruluşu sırasında ortaya konulan özelleştirme özlem-
lerinden anlaşılıyor ki bu yanlış yolda ısrar, önümüz-
deki dönemde de sürdürülecektir.
Yine geçen günlerde, _Z. Kılınç, bir e-posta gön-
derdi. Söz onun: "ODTÛ'de öğrenciler on-line (bil-
gisayar aracılığtyla) kayıt yaptırabiliyorlar. Şu anda
ABD'de Indiana Üniversitesi'nde öğrenciyim ve bi-
zim böyle bir sistemimiz yok. Ancak telefonla kayıt
yaptırmak gibi bir lüksümüz var. Üstelik Indiana Üni-
versitesi, netvvork (bilgisayarağı) bağlantışında Ame-
rika'da önde gelen üniversitelerden biri olarak gö-
rûlüyor. Durum böyleyken, Türkiye'deki kimi üniver-
siteler, ODTÛ'nün kendi uzman kadrosuyla hazırla-
dığı sistemı göz önünde bulundurmaksızın, aynı sis-
temi getirmek için yabancı şirketlerie anlaşma yolu-
na gidiyohar. Bu dışanya bağımlılık kanımıza işlemiş
galjba artık."
Üretimden uzaklaşan ekonomi, her şeyi dışandan
satın alma tutkusu ile kendinden geçiyor, hızla ulus-
lararası ticaret sermayesinin oyun alanı oluyor. Orta
ve küçük kentlerde bile, Avrupa ve ABD'nin en pa-
halı ürünlerinin satış mağazaları açılıyor. Bununla da
kalınmıyor, Kılınç'ın da özenle belirttiği gibi ülkede üre-
tilen birçok ürün ve hizmet, çok daha yüksek bedel-
ler ödenerek yurtdışından ya da yabancılardan satın
alınıyor. Bu sürece kurumsal olarak karşı çıkması ge-
rekenler ulusal sermaye sahipleri olmalıdır, öyle ol-
muyor. Görev, sermaye örgütlerine göre gerçekten
çok sınırlı olanaklaria çalışan KlGEM'e ve kimi sen-
dika ve meslek kuruluşlanna kalıyor. Kamuoyunda,
Cumhuriyetin yerli mali kavramı ile simgeleşen ulu-
sal bilincin yerinde yeller esiyor. Kısaca, Türkiye üret-
meden tüketiyor, yalnız ekonomisi değil, kendisini de...
KOBİ dalında teknoloji ödülü
4
Küçük' işletmenin
büyük başansı
• Gaziantepli Mennan Aksoy'a ait
işletmede yapılan 'polipropilen iplik
üretim makinesi' benzerlerinden daha
üstün özelliklere sahip ve daha ucuz.
GAZİANTEP (AA) - hşmalara başladık" diye
Türkiye Bilimsel ve Tek-
nik Araştırma Kurumu
(TÜBİTAK), Türkiye Tek-
noloji Geliştirme Vakfı
(TTGV) ve Türk Sanayi-
cıleri ve tşadamlan Deme-
ği (TCSlAD) tarafindan
düzenlenen Teknoloji
Kongresi"nde KOBl'lere
verilen Başan Ödülü'nü
kazanan Gaziantepli Men-
nan Aksoy. destek veril-
mesi halinde KOBl'lerin
daha büyük işler başara-
cağını belirtti.
Özçelik Tekstil Maki-
neleri AŞ Yönehm Kuru-
lu Başkanı Mennan Ak-
soy, "Başan Ödülü"ne la-
yık görülen 'Polipropilen
ipBk Üretim MakinesL Ta-
sarım ve lmalatı Proje-
si'nde, firmada çalışan her-
kesin payı bulunduğunu
söyledi. Projenin, birekıp
çalışmasının ürünü olduğu-
nu kaydeden Aksoy, "1
Kasım 19%\la TL BlTAK,
TTGV, Gaziantep Ünher-
sitesive ODTÛ'nün büyük
yardımlan ve 2 milyon 630
bin dolarlık kaynak ile ça-
konuştu. Söz konusu ma-
kineye yönelik olarak yurt-
dışında incelemelerde bu-
lunduklannı vurgulayan
Aksoy, şöyle devam etti:
"Türkiye'de son 3 yıl
içinde 300 milyon dolarlık
makine ithalatı yapıldı.
Keşke 3 yıl önce biz bu ma-
kineji üretebilse> dik."
Yurtdışından talep
Projenin Ar-Ge sorum-
lusu olan Yrd. Doç. Dr.
Ynsuf Uskaner ise dünyar
da yalnız 4 büyük ülkede
üretilen makinenin daha
işlevlisinı ürettiklenne dik-
katçekerek, "Makine,dün-
yada benzerlerinin üzerin-
de bir teknolojiye sahip.
Enerji tiiketimi yüksek
oranda azaltıldı. Dünyada
6 tonluk makinenin değe-
ri 3 mihon dolar iken. bu
makine 1.1 mihon dolara
sablacak" diye konuştu.
Uskaner, makineye arala-
nnda Brezilya. Ispanya ve
Suriye'nin de bulunduğu
ülkelerden yoğun talep gel-
diğini bildirdi.