14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 HA2İRAN 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA r M V I Fl^lt FİTİI / ekonomicgcumhuriyet.com.tr 13 Şeker politikasına çekîdüzen • AKSARAY(AA)- Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu. kota uygulamasının pancar üreticisini zora soktuğunu belirterek'" Şeker Kanunu'nu çıkararak üreticinin sorunlannı çözeceğiz" dedi. Aksaray'da gezi ve ıncelemelerinı sürdüren Devlet Bakanı Somuncuoğlu, Türkiye'de pancar üreticisinin "kota uygulaması" nedeniyle ekonomik açıdan zor duruma girdiğini bildirdi. Somuncuoğlu, "Şeker Kanunu gereğince oluşturulacak fona, çeşitli yerlerden kaynak aktaniacaktır. Pancar üreticisinin ekonomik sorunlan da bu fondan karşılanacaktır" diye konuştu. Garanti Bankası sermaye arttıpıyor • ANKARA (ANKA) - Garanti Bankası, sermayesini 260 trilyon liraya çıkanyor. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK.), Garanti Bankası" nın sermaye arttınmı nedeniyle ihraç edeceği hisse senetlerini kayda aldı. 50 trilyon lira olan sermayesini 260 trilyon liraya yükseltecek olan banka, toplam 210 trilyon liralık arttınmm tamamını bedelsiz olarak yapmayı planlıyor. Çok şubeli bankacılık moda • ANKARA (AıNKA) - Teknolojik yatınmlannı arttırmaya başlamalanyla birlikte, şube ve personel sayılannı hızla azaltan bankalar, son yıllarda yeniden şube sayılannı ve çalıştırdıklan personel sayısını arttırmaya başladılar. Türkiye'deki bankalar, geçen yıl 551 yeni şubeyi bünyelerine kattılar. Mevduat bankalannın 59'dan 60'a, kalkınma ve yatınm bankalannın da 13'ten 15'e çıktığı 1998yılında bubankalann toplam şube sayısı 6 bin 819'dan 7 bin 370'e ulaştı. ABD pazarmda Türk yazılımı • İSTANBUL (AA) - Türk mühendisleri, çağın teknolojisi bilişim alanında kaydettikleri başanlanyla bu işin merkezi ABD pazanna bıle girebildiler. Bu yıl TÜBİTAK-TTGV- TÜSİAD Teknolojı Ödülleri'nde jüri özel ödülünü kazanan IMS Yazılım, dünyada yeni bir konsept olan üretim planlamasında çızelgeleme sorunlannın çözümüne yönelik yazılımlan ile ABD pazanna kendisini kabul ettirdi. IMF 'şeffaflık' istedi • ANKARA (AA)- Uluslararası Para Fonu (IMF), aralannda Türkiye'nin de bulunduğu üye ülkelerden bütçe ve diğer uygulamalarda "şeffaflık ve saydamlığı" temel ilke olarak benimsemelerini istedi. IMF. mali sistemde saydamlık ve şeffaflığa ilişkin belirlediği standartlan üye ülkelere gönderdi. Bu çerçevede. Dünya Bankası'nın desteklediği Kamu Mali Yönetim Projesi'nde de esas olacak çeşitli görüş ve öneriler, Türkiye'ye de iletildi. Rusya bütçesi savunmaya • MOSKOVA(AA)- Rusya Başbakanı Sergey Stepaşin. bütçenin yüzde 28.5'inin savunma harcamalanna aynldığını söyledi. Rus ITAR-Tass haber ajansının haberine göre Stepaşin. savunma sanayıi kuruluşlannın yetkilileriyle dün yaptığı toplantıda. toplam bütçe harcamasından 6.7 milyar dolarlık kısmının, savunma ve savunma ile ilgili harcamalara aynlacağmı ifade etti. BM ambargosunun kalkması umut verirken Türk müteahhitlerin alacaklanndan haber yok Gözler Libya'ya çevrildiHAZAL ATEŞ ÇAKIR NİLÜFERŞENSÖZ Bırleşmiş Mılletler'in (BM) Libya üzenndekı ambargo ka- rannın kalkmasının ardından yeni bir dönem başlarken 22 yıl- dır bu ülkeden 250 milyon do- lar tutanndaki parasını alama- yan Türk müteahhitlenn umut- suzlugu sürüyor. Libya Türk Müteahhitleri Bir- lıği Genel Koordinatörü Cem Akdamar. ambargonun kalk- ması ve dünyada petrol fiyatla- nnın hızlı yükselışinin. tek ge- lıri petrol olan Libya ekonomi- sini olumlu etkileyeceğini söy- ledi. Akdamar, buna karşın Lib- ya'dan, Türkiye'ye olan borç- lannı ödemest konusunda bir sinyal almadıklannı ıfade etti. ABD'nin 1986, BM'nın de 1992 yılından başlayarak Lib- ya'ya uyguladığı ambargonun ardından Türkiye-Libya tıcari ilişkilerinde büyük oranlarda daralma yaşandı. Dış Tıcaret Libya-Türkiye ticareti (miiyons) • Ocafc-Som -| • Yedi yıldır süren BM ambargosunun kalkmasının ve dünyada petrol fıyatlannm hızlı yükselişinin, tek geliri petrol olan Libya ekonomisini olumlu etkileyeceğini söyleyen Libya Türk Müteahhitleri Birliği Genel Koordinatörü Cem Akdamar, buna karşm Libya'dan, Türkiye'ye olan borçlannı ödemesi konusunda bir sinyal almadıklannı ifade etti. Müsteşarlığı verilerıne göre, nelik ambargolann kalkmasıy- alacaklann 300 rnilyon dolara Ihracat 238.2 243.9 186.7 169.2 69.7 Ithalat 385.2 476.3 533.1 447.7 302.9 Türkiye 1995 .yılında Libya'ya 238.2 milyon dolar ihracat ger- çekleştirirken 1998 yılında bu ra- kam 69.7 milyon dolara düştü. 1995 yılında 385.2 milyon dolar olan ıthalat da 1998 yılın- da 302.9 milyon dolara gerile- di. Gözler alacaklarda ABD'yle yaşadığı siyasi ger- ginlik ile BM"nin uyguladığı hava ambargosu ve ekonomik > aptınmlar nedeniyle Batı'dan soyutlanan, yıllardır dış borçla- nnı odeyemeyen Libya'ya yö- la gözler bu ülkeye çevrildi. Dünyada petrol fıyatlan hızla yükselirken tek gelir kaynağı "ayah altm" olan Libya'nın, borçlannı nasıl ödeyeceği de gündeme geldi. Akdamar, Libya ile ekonomik ilişkilerde herhangi bir gelişme bulunmadığını belirterek "Bu- gün 150-250 milyon dolarlık borçlardan bahsediliyor. 1991 yıhndan bu yana alacaklann te- mini için girişimlerde buiunul- du. Dönemin başbakanı Nec- mettin Erbakan da bu ülkeyi â- yaret etti. Bugünkü tutaıiaria ulaştığı beürtiliyor" diye konuş- tu. Libya Hazınesi'nin Türk mü- teahhitlere borcunu ödeme ko- nusunda bir program sunmadı- ğıru anlatan Genel Koordinatör Cem Akdamar, "Siyasi gergin- Bkleraşjkh. Ancak ödemeler ko- nusunda bir gelişme yok. Taah- hüt de yok. Libya halkın ihtiya- cı olan yatinmlan, geçmişe yö- nelikborçlannı ödeverneden ya- pamayacak" dedi. Akdamar. 18. Karma Ekono- mik Komisyon Toplantısı'nda Libya'nın borçlannı kabul et- tiğıni anımsattı. Üçülke Uımcattaönde ABD, Almanya ve Japonya'nın ihracatı dünya toplammın üçte biri ANKARA (AA) - Dünya mal ihracatında geçen yıl, ABD yüzde 12.7'lik payla birinci. Almanya yüzde 10'luk payla ikinci. Japonya yüzde 7.2'lik payla üçüncü oldu llk üç ülkenın toplam ihracatı dünya ihracatı- nın yüzde 29.9'unu oluştururken, gelişmiş 7 ül- kenin oluşturduğu G-7 ülkeleri (ABD. Almanya, Japonya, Fransa, lngiltere, Italya. Kanada) sıra- lamada ilk 7'yi aldı ve toplam dünya ihracatının yüzde 49.2'sını karşıladı. Dünya Ticaret Örgütü'nün verilerine göre, 1998 yılında ABD 683 milyar dolarlık ihracatla dünya ihracatının yüzde 12.7'sıni gerçekleştirdı. Almanya 540 milyar dolarlık ihracatla ve yüz- de 10'luk payla ikinci. Japonya ise 388 milyar do- larlık ihracatla ve yüzde 7.2'lik payla üçüncü sı- rada yer aldı. ' -* Fransa 307 milyar dolarlık ihracat ve yüzde 5.7'lik payla dördüncü, tngiltere 273 milyar do- larlık ihracat ve yüzde 5.1 'lik payla beşinci, Ital- ya 241 milyar dolarlık ihracat ve yüzde 4.5'luk payla altıncı, Kanada 214 milyar dolarhk ihracat ve yüzde 4'lük payla yedınci sırada yer aldı. Hollanda 198 milyar dolarlık ıhracat ve yüzde 3.7'lik payla sekizinci, Çin 184 milyar dolarlık ih- racat ve yüzde 3.4'lük payla dokuzuncu, Hong- Kong (Re-export-ithal edip yeniden ihracat yap- mak dahil) 174 milyar dolarlık ihracat ve yüzde 3.2'lik payla onuncu sırada yer aldı. puzlar Marketierde " Japonya'dan ithaTdiye tanıûmı yapüan san karpuzlar, Antalyave Adana'daki seralarda yetiştiriliyor. llk olarak iki yüönce tohumlan Japonya'dan ithal edilen dışısan,içi kırmızj renkteki karpuzlar, deneme hasatlannda başan gösterince geçen yıl Antalya ve Adana'da kontrollü olarak üretilmeye başlandı. (Fotoğraf: AA) lliskilerin tarihi Türkiye- Libya ekono- mik ilişkile- rininbaşlan- gıcı, iki ülke arasmda 15.01.1975 tarihinde im- zaianan tktisadi Işbirliği ve Ticaret Anlaşması'na dayanıyor. Bundan sonra, bilımsel ve teknik işbirligi, srvil havacıhk, işgücü ve sosyal gü- venlik alanlannda anlaşmalar ım- zalandı. 1978 yılında Libya'da müieah- hitlik hizmeti yapan 13 Türk firma- sı varken, bu oran 1983-1985 yıl- lannda 105'e, 1990 yılında ise 146'yaçücn. Türkmüteahhitlik fîr- malan için 1980'li >Tİlann başlann- da oldukça cazıp bir pazar olan mü- teahhitliksektörününönemi 19901ı yıllardan sonra azalmaya başladı. Türkiye-Libya arasında yapılan 18. Dönem Karma Ekonomik Top- lantısi'nda, çimento sanayii, mü- hendislik ve gemi inşa sanayii üe gübre sanayii alanında işbirliğı ya- pılması öngörüldü. En son olarak 6 Ekim 1996 tarihinde olağanüstü Karma Ekonomik Komisyon top- lantısmda imzalanan protokolle Lib- ya'da faaliyet gösteren Türk fînna- îannın 160 milyon dolar cıvannda alacağı bulunduğu saptandı. Bupro- tokoDe 40 milyon dolann derhal, ge- riye kalanın da belirli bir sürede ödertmesi öngörüldü. Ancak alınan kararlar yasama geçirilemedi. Pro- tokoîde, aynca ticaTet hacminin 2 milyar dolara çıkanlması istendi. Ambargo Eski ABD Başkaru Ro- nald Reagan döneminde, Libya'nın Su- dan ve Mı- sır'daki terörist güçlere destek ver- diği gerekçesiyle 7-8 Ocak 1986 tarihinde ekonomik ambargo uy- gulandı. 14-16 Mart 1986 yılında ABD ile Libya arasında Sirte Kör- fezi'nde çatışma çıktı ve 58 Libya- h öldü. 23 Mart'ta da ABD 2 Lib- ya gemisini batırdı. ABD 5 Nisan 1986 <ia Libya'yı Baö Almanya'da dıskotek bombalamasmdan sonnn- lu tuttu. 1988 yılında Pan-Ameri- can uçağımnbombalanmasında adı geçen iki ajanın Libya tarafindan ABD'yeteslim edilmemesı gergin- liğe yol açtı. 15 Nisan 1992 yılın- da BM ambargo uygulamaya baş- ladı. 1993 yılında yaptaımlar art- tmldı. 1996 yılında ABD Libya'ya yabancı yatinmlan da engelledi. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGIN YILDIZOĞLU Kosova: Banşın Garip Mantığı LONDM Miloşeviç ve Sırp parlamentosu, ken- dilerıne sunulan bir uluslararası barış planını kabul ettiler. ABD yetkilileri, "NA- TO saldırıları yann durabilir" dedi. (Fi- nancial Times 5/6/99) Şimdi (biraz er- ken olduğunu bile bile) Kosova savaşı bitmişe benziyor diyebiliriz sanınm. Ancak gerek kabul edilen barış pla- nına gerekse de bunun gerçekleşme- sinin ölçütü olarak ilerı sürülen koşulla- ra bakınca bir seri garıplik dikkati çeki- yor. Bir de, NATO'nun Miloşeviç'le bir- likte yarattığı durumun içinde, önce bir kurban olarak saptayıp, sonra kurtarma- ya giriştiği Kosovalı Arnavutlann, bu an- laşmayla sonu belli olmayan bir süre için (Slovoj Zizek'in bir ifadesini ödünç alırsak) "bundan sonra da kurban ola- rak kalmaya mahkûm edildiği". Sahi, bu savaş niye başlamıştı? ABD ve lngiltere basınının önde ge- len gazetelerinin bu barışa yönelik yo- rumlarına göre "Miloşeviç gerçekten NATO'nun isteklerini kabul etti mi? Bu- nun cevabını test etmek çok kolay: Ko- sova 'dan sürülen Amavutlargeri döne- bilecekler mi?" (Uevı York Times 05/06),"... Kosova çatışmasına son ve- rerek bir milyon göçmenin evlerine ge- ri dönmesine olanak veren bir ulusla- rarası banş anlaşması" (International Herald Tribune 04/06). Financial Ti- mes, "ancak bir milyon sığınmacı ba- nş içinde evlerine geri döndükten son- ra sevinmeye başlayabiliriz...", "Başa- nnın ölçütü bu olacaktır" (04/06). Yanlış hatırlamıyorsam, bu savaş, Yu- goslavya Rambouillet anlaşmasının ki- mi koşullanna uymadığı için başlamış- tı. Bu koşullardan biri, Kosova'nın üçyıl otonom kaldıktan sonra btr referandum- la bağımsızlığını kazanabilecegini; bir diğeri, bu sürede Kosova'dagüvenliğin NATO önderliğinde bir barış gücü tara- findan sağlanacağını söylüyordu. Son anda eklenen bir madde de, bu banş gücüne yalnızca Kosova'da değil tüm Yugoslavya topraklarında, hava saha- sında ve kara sahanlığında mutlak ha- reket özgürlüğü getiriyor. Yugoslav- ya'nın tüm ulaşım, iletişim, telekomü- nikasyon olanaklannın ücretsiz, koşul- suz kullanma hakkını, NATO persone- lini veriyor, buna karşılık NATO perso- nelini her türlü cezai veya idari suçlara ilişkin yasal soruşturmalardan muaf tu- tuyordu. Yugoslavya yöneticileri, dev- letlerinin, toprakları üzerindeki tüm hü- kümranlık haklannı (bu haklann kullanıl- ma biçiminden bağımsız olarak) ellerin- den alan bu koşullan kabul etmedikle- ri için NATO hava saldınlanna başla- mıştı. Şımdı NATO, sanki topraklarından sürülen Kosovalıların geri dönmesini sağlamak için bu savaşı ve barış anlaş- masını yapmışgibi davranıyor. Bu göç- lerin, NATO bombalan düşmeye başla- dıktan bir gün sonra başlamış olduğu- nu biliyoruz. Öyleyse NATO, neden sa- vaşın başlamasınayol açan Rambouil- let anlaşmasının uygulanmasım değil lann bilerek kabul edilmez bir şekilde sap- tandığını aktarmıştım. Bu hafta Fair- nes and Accuracy in Reporting (Ha- ber vermede hakkaniyet ve doğruluk), Web sitesinde, The Nation dergisinin haziran sayısına ve CATO (ABD muha- fazakâr çevrelerinin Think Tank'i) ens- tıtüsünde, 18 Mayıs'ta Jim Jatras'ın yaptığı bir konuşmaya atıfla, yüksek düzeyli birABD görevlisinin Rambouil- let görüşmelerınde "Biz, bilerek, çtta- yı Sırplann kabul edemeyeceği ka- dar yükseğe koyduk. Biraz bomba- lanmalan gerekiyordu. Bu başlanna gelecektir" dediğıni aktardı. Anlaşılan, anlaşmaya, Kosova'da re- Kosovah ArnaMitlann kaderi NATO'nun insafina bırakıldı. de kendi yol açtığı bir durumun ortadan kaldınlmasını, başan olarak ileri sürüyor? Bu sinisizmin örtmeye çalıştığı gerçek şu ki, NATO, bir aşamada, Rambouil- let anlaşmasındaki kimi maddelerden vazgeçtiği için bu barış gerçekleşmiş- tir. Miloşeviç birdenbire teslim olmaya karar verdiği için değil. Bu barış, NA- TO'nun baştan beri Kosova'da iziediği politikanın gerçek amacını da ortaya koyuyor. Bence, bu savaşın birinci amacı Ko- sova'nın, Yugoslavya'dan kurtanlarak NATO tarafindan ışgal edilmesi, ama bu arada bağımsız bir devlet olarak or- taya çıkmasının da engellenmesiydi. Yi- ne paranoyak yanım mı depreşti aca- ba? Daha önceki bir yazımda. John Pil- ger'den Rambouillet koşullannı ve bun- ferandum yapılması koşulu da (bağım- sızlık olasılığı), Rambouillet anlaşma- sına bir meşruiyet kazandırmak gerek- tiğinden, Arnavutlann imzalamasını sağ- lamak için konmuş. Nitekim, şimdi ka- bul edilen barış anlaşmasında bu refe- randumdan söz açılmıyor, ek olarak UÇK'nin silahsızlandınlacağı bazı "kut- sal topraklann" da üniformalı Sırp gö- revlileri tarafindan denetleneceği belir- tiliyor. (Ajans France Press). Kısaca, International Herald Tribune'de Tim Judah'ın vurguladığı gıbi "Kosova yal- nızca ismen Yugoslavya'da kalıyor." (5/06/99) ve belirsiz bir süre için 50.000 NATO askeri tarafindan işgal edilmiş bir "protectorate" (korunaklı alan) haline dönüşüyor. Kosovalı Arnavutların kaderi de NA- TO'nun insafina bırakılıyor. Miloşeviç'in yargılanmasına gelince, bir üst düzey gö- revlinin dediği gibi "Bu gerçekleşmeye- cek". (New York Times, 4/06/99). Za- ten, anlaşmada Lahey Mahkemesi ka- ranna hiçbir gönderme yok. Le Mon- de'un aktardığınagöre UÇK, kendisini saf dışı bırakan bu gelişmelerden hiç memnun değil. (05/06) The Guardi- an'ın aktardığına göre UÇK içinde iha- nete uğradıklannı düşünenler bile var (05/06). Banşın faturası... Diğer taraftan, NATO'nun kazandığı bu banş bölge halklanna çok pahalıya patladı. BM Acil Yardım Koordinatörü Sergio Vıeliler de Mello'nun Güven- lik Konseyi'ne verdiği bir raporda, NA- TO bombalamalannın öldürdüğü sivil- ler (yaklaşık 1700 kişi), yıkılan şehirler- de kriz boyutuna ulaşan işsizlik, Yugos- lavya ekonomisindeki çöküntü, kimya- sal ve diğer fabrikaiann yıkılmasından doğan çevre kirienmesinin zehirleyici etkileri, sağlık, ulaşım, su kaynaklan, etektrik gibi altyapı sistemlerindeki yı- kım, gübre fabrikalannın imhasıyla ta- nma yönelik oluşan tehdit, Kosova ve bölgesindeciddi biryermayını sorunu, bombalamaların, çatışmaların halkta yarattığı ruhsal çöküntü ciddi endişe yaratan konulann başındageliyor. Bun- lara, bir milyona yakın evsiz barksız Ar- navut, aşındınlmış uranyumlu patlayıcı- ların çevrede ve su kaynaklannda ya- rattığı kalıcı kirlenme, bombalann öl- dürdüğü 5000, yaraladığı 10.000 Sırp askeri, çatışmalarda ölen yüzlerce UÇK askeri, etnik temizliğe kurban giden ke- sin sayısı belirsiz Arnavut da eklenebi- lir. Uzmanlar, Yugoslavya'nın yeniden in- şa edilmesi için 6 milyar dolar gerekti- ğini söylüyorlar. Sonuç olarak, büyük maddi ve ma- nevi tahribat, savaşa yol açtıktan, ba- nşa sıra gelince rafa kaldınlan bir anlaş- ma, Kosovalı Arnavutlann, adeta don- durularak belirsiz bir gelecege ertelenen sorunlan... Sahi, bu savaş ne için yapıl- mıştı? Bölgeye yerieşen 50.000 NATO askeri, düne kadar Sırplar, Hırvatlar ve Bosnalı Müslümanlann arasındaki iliş- kileri düzenlemenin yanı sıra, NATO'nun şimdi Kosovalı Arnavutlarla Sırplann ilişkisini düzenlemeyi de üstlenmesi, böylece, Balkanlar'a süresiz olarak yer- leşmiş olması mı dediniz?.. Yok daha neler! ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Üpeflm ve Tüketim Bilinci Kamu Işletmeciliğini Geliştirme Merkezi Vakfı'nın (KİGEM) mali genel kurulu geçen günlerde yapıldı. Ku- rula sunulan yıllık çalışma raporu, özelleştirme uygu- lamaları üzerine çok önemli saptamaları içeriyor. Ya- zıda, bu saptamaların yalnızca bir boyutuna değini- lecektir. Rapor, dünyada, bölgemizde ve ülkemizde yaşa- nan ekonomik ve siyasal gelişmeleri kısaca özetle- dikten sonra, tüm olumsuz gelişmelere karşın ülke- mizde aşın piyasacı ekonomi politikalarının ısrarla sürdürülmekte olduğunu vurguluyor. Raporun çok daha önemli ve doğru bir saptaması var: Türkiye'de bütçeden yatınmlara ayrılan payın azaltılması ve KlTe yatınm yaptırılmaması, ekonomik sorunlan daha da ağtrlaştırıyor. Bu nokta çok önemlidir. Türkiye ekonomisinde özel yatnmlar ile kamu yatırımlan, kimilerince sürekli ola- rak öne sürülmesıne karşılık, birbirinin karşıtı değil, tamamlayıcısıdır. Yatırımlarda kamu ve özel kesim- ler birbirini besler; Türkiye'nin, geçmişteki ekonomik gelişmesine damgasını vuran işleyiş budur. Kamu yatınmı arttınlınca özel yatınmlar da artar; kamu, ya- tınmdan elini çektiğinde de özel yatınmlar hızla aza- lır. Türkiye, 1980 sonrasında, uluslararası çevrelerin önermesi ve bunlann yerli destekçilerinin eliyle, ka- mu kesiminin yatınm yapmaması gibi bir yanlış yola sokuldu, kamu yatinmlan azaltıldı. Bu politika yalnız- ca yatınmsızlık, üretimsizlik ve işsizlik getirdi; süre- cin bir uzantısı olarak, son on yılda ise devlet bütçe- si, borç faizi ödemekten başka bir işe yaramıyor. KlTe yatınm yaptırılmaması ise çok daha olumsuz bir durumdur. Türkiye KtTi yıllardır, tam anlamıyla, her bakımdan şaşkınlık içinde tutuluyor. Pek çoğunun sa- tılıp satılmayacağı belli değil. Bu, önünü göreme- mek, belirsizlik demektir. Bir ekonomik işletme için bundan daha zararlı bir durum olamaz. Pek çok KİT genel müdürü de, "Biz satışa hazınz" diye, hiçbir çağdaş yöneticilik anlayışıyla bağdaşmayacak bir tutumla kamuoyuna açıklama yapıyor. Genel müdü- rün görevi, bir an önce satalım-kurtulalım değildir; ol- mamalıdır. Onun görevi, yönetimıne verilen kamu iş- letmesini en etkin ve verimli bir biçimde yönetmek- tir. Ulusal ekonomiyi güçlendirme, bağımsızlığı koru- ma, bölgesel dengesizlikleri giderme, toplumun gö- nencini arttırma ve en ileri üretim yöntemlerinı özüm- seme gibi yaşamsal nedenlerle yine yıllardır, KİT sa- tışlarına ulusal güçlerce karşı çıkılıyor. KİT satışları sı- rasında yaşanan yasadışılıklar, yolsuzluklar ve yağ- malamalar da biliniyor. En azından kalan KİT, özerk bir yönetimle ve ekonomik/teknik yeterlilikle çalıştı- rılmalıdır. Bu bile sağlanamıyor. Ülkeye ve ekonomi- ye yazık oluyor. Türkiye, yıllardır, ulusal üretim olanaklannı daraltı- cı, giderek yok edici bir sürece sokulmuş bulunuyor. Ekonomide, yatınmsızlık ve üretimsizlik gibi gerçek- ten bir çıkmaz sokakta ısrar ediliyor Hükümetin ku- ruluşu sırasında ortaya konulan özelleştirme özlem- lerinden anlaşılıyor ki bu yanlış yolda ısrar, önümüz- deki dönemde de sürdürülecektir. Yine geçen günlerde, _Z. Kılınç, bir e-posta gön- derdi. Söz onun: "ODTÛ'de öğrenciler on-line (bil- gisayar aracılığtyla) kayıt yaptırabiliyorlar. Şu anda ABD'de Indiana Üniversitesi'nde öğrenciyim ve bi- zim böyle bir sistemimiz yok. Ancak telefonla kayıt yaptırmak gibi bir lüksümüz var. Üstelik Indiana Üni- versitesi, netvvork (bilgisayarağı) bağlantışında Ame- rika'da önde gelen üniversitelerden biri olarak gö- rûlüyor. Durum böyleyken, Türkiye'deki kimi üniver- siteler, ODTÛ'nün kendi uzman kadrosuyla hazırla- dığı sistemı göz önünde bulundurmaksızın, aynı sis- temi getirmek için yabancı şirketlerie anlaşma yolu- na gidiyohar. Bu dışanya bağımlılık kanımıza işlemiş galjba artık." Üretimden uzaklaşan ekonomi, her şeyi dışandan satın alma tutkusu ile kendinden geçiyor, hızla ulus- lararası ticaret sermayesinin oyun alanı oluyor. Orta ve küçük kentlerde bile, Avrupa ve ABD'nin en pa- halı ürünlerinin satış mağazaları açılıyor. Bununla da kalınmıyor, Kılınç'ın da özenle belirttiği gibi ülkede üre- tilen birçok ürün ve hizmet, çok daha yüksek bedel- ler ödenerek yurtdışından ya da yabancılardan satın alınıyor. Bu sürece kurumsal olarak karşı çıkması ge- rekenler ulusal sermaye sahipleri olmalıdır, öyle ol- muyor. Görev, sermaye örgütlerine göre gerçekten çok sınırlı olanaklaria çalışan KlGEM'e ve kimi sen- dika ve meslek kuruluşlanna kalıyor. Kamuoyunda, Cumhuriyetin yerli mali kavramı ile simgeleşen ulu- sal bilincin yerinde yeller esiyor. Kısaca, Türkiye üret- meden tüketiyor, yalnız ekonomisi değil, kendisini de... KOBİ dalında teknoloji ödülü 4 Küçük' işletmenin büyük başansı • Gaziantepli Mennan Aksoy'a ait işletmede yapılan 'polipropilen iplik üretim makinesi' benzerlerinden daha üstün özelliklere sahip ve daha ucuz. GAZİANTEP (AA) - hşmalara başladık" diye Türkiye Bilimsel ve Tek- nik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye Tek- noloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ve Türk Sanayi- cıleri ve tşadamlan Deme- ği (TCSlAD) tarafindan düzenlenen Teknoloji Kongresi"nde KOBl'lere verilen Başan Ödülü'nü kazanan Gaziantepli Men- nan Aksoy. destek veril- mesi halinde KOBl'lerin daha büyük işler başara- cağını belirtti. Özçelik Tekstil Maki- neleri AŞ Yönehm Kuru- lu Başkanı Mennan Ak- soy, "Başan Ödülü"ne la- yık görülen 'Polipropilen ipBk Üretim MakinesL Ta- sarım ve lmalatı Proje- si'nde, firmada çalışan her- kesin payı bulunduğunu söyledi. Projenin, birekıp çalışmasının ürünü olduğu- nu kaydeden Aksoy, "1 Kasım 19%\la TL BlTAK, TTGV, Gaziantep Ünher- sitesive ODTÛ'nün büyük yardımlan ve 2 milyon 630 bin dolarlık kaynak ile ça- konuştu. Söz konusu ma- kineye yönelik olarak yurt- dışında incelemelerde bu- lunduklannı vurgulayan Aksoy, şöyle devam etti: "Türkiye'de son 3 yıl içinde 300 milyon dolarlık makine ithalatı yapıldı. Keşke 3 yıl önce biz bu ma- kineji üretebilse> dik." Yurtdışından talep Projenin Ar-Ge sorum- lusu olan Yrd. Doç. Dr. Ynsuf Uskaner ise dünyar da yalnız 4 büyük ülkede üretilen makinenin daha işlevlisinı ürettiklenne dik- katçekerek, "Makine,dün- yada benzerlerinin üzerin- de bir teknolojiye sahip. Enerji tiiketimi yüksek oranda azaltıldı. Dünyada 6 tonluk makinenin değe- ri 3 mihon dolar iken. bu makine 1.1 mihon dolara sablacak" diye konuştu. Uskaner, makineye arala- nnda Brezilya. Ispanya ve Suriye'nin de bulunduğu ülkelerden yoğun talep gel- diğini bildirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear