25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 HA2İRAN 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Nâznn Hikmet anıldı • MOSKOVA(AA)-Şair Nâzım Hikmet, ölümünün 36. yılında dün, Moskova'da mezan başında anıldı. Bu yıl geçmiştekilerden daha canlı olduğu gözlenen anma törenine. sanatçı Zülfü Livaneli ve Nâzım Hikmet Vakfı Genel Sekreteri Kıymet Coşkun da katıldı. Törene aynca. Moskova'daki Türk topluluğunun kurdugu kültür-sanat demeği Mostürk'ün başkanı olan ENKA Moskova Temsilcisi Murat Gülmezoğlu, Rus- Türk lşadamlan Birliği Başkanı Ali thsan Ahıskalıoğlu ve yaklaşık 40 kişilik bir Türk topluluğu ile şaırin Moskova'daki Rus arkadaşlan da katıldı. Zülfü Livaneli, şairin mezan başında, Bedn Rahmi Eyüboğlu'nun Nâzım Hikmet için yazdığı ve kendisinin de bestelediği 'Yiğidim Aslanım Burda Yatıyor' şiirini okudu. Sözteşme 7 Haaran'da • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Mılh Savunma Bakanlığı, Içişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı işyerlerinde çalışan Türk Harb-lş Sendikası'na üye toplam 33 bin işçiyi kapsayan toplu iş sozieşlnesi 7 Haziran'da imzalanacak. Milli Savunma Bakanlığf ndan yapılan yazılı açıkJamaya göre. Türkiye Ağır Hizmet Sanayii lşverenleri Send'ikası (TÜHİS) ile Türk Harb-İş Sendikası arasında vanlan uzlaşma ile ışçi ücretlerine binnci altı ay vüzde 30 ve seyyanen 15 milyon lira: ıkinci, üçüncü ve dördüncü altışar aylar içın de. gerçekleşen enflasyon ve brüt ücretin yüzde 5"i oranında ek zam yapılacak. Buna göre, ücretler ortalama yüzde 42.5 oranında arttınlırken yeni giren ışçinin aylık ücreti 220 milyon liraya. 20 yıllık teknısyen işçınin aylık ücreti ise 310 milyon liraya yükseltıldi RTÜK'ten yeni cezalar • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Radyo ve Tele\ ızyon Üst Kurulu (RTÜK). ilgili yasanın çeşitli maddelerini ihlal ettıklen gerekçesiyle Kent TV'ye 3. Show TV'ye 2, atv, Sky T\' ve As TV'ye bırer gün. Umut Radyo'ya ise 15 gün yayın durdurma cezası verdi. Kurul, 'yayınlarda adalet ve tarafsızlığa, yasalara saygılı olma esasına' aykın yayınlan nedeniyle Kent TV'ye üç gün; 'genel ahlak, toplum huzuru ve Türk aile yapısına' aykın yayın yapılamayacağı ilkesini iki kez ihlal ettiği gerekçesiyle Show TV'ye de iki kez birer gün yayın durdurma cezası verdi. Kurul, aynı gerekçeyle atv'yi de bir gün yayın durdurmayla cezalandırdı. Türk Telekom'un web sltesi • ANKARA (AA) - Türk Telekom web sitesi, www.telekom.gov.tr. adresi ile lnternet kullanıcılanna açıldı. Türk Telekom'dan yapılan yazılı açıklamaya göre web sitesi Türk Telekom. Hizmetler. Tanfeler, TTNET. Telekom'dan, Başvuru Formlan, Bıze Uİaşın. Diğer Siteler ve Site Haritası başlıklan altında toplanıyor. lnternet kullanıcılan. TTNET hakkındaki bilgilere de Türk Telekom web sitesınden ulaşabilecek. Yann 5 Haziran Dünya Çevre Günü, yerküre hızla ısınıp kirlenmeye devam ediyor Çevre sorııııları büyüyor• BM ve AB, ozon tabakasının incelmesi, asit yağmurlan ve iklim değişikliği sorununa çözüm anyor. Türkiye'de anayasada, herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı olduğu belirtilse de kirlilik hızla artıyor. ASUMAN ABACIOĞLU İZMİR-Ozon tabakası incelmeye, dün- ya ısmmaya ve kirlenmeye devam ediyor. Avrupa'nın büyük bölümü, asıt yağmurla- nnın etkisi altında. Enerji santrallanndan kaynaklanan çevre kirliliği yüzünden ge- lecek yıllarda da 'bitld ve su yaşamının' hasar göreceği öngörülüyor. Avrupa Birli- ği, iklim değişikliğinin önlenmesi için ener- ji, ulaşım, turizm ve arazi kullammı poli- tikalannda köklü değişiklikler gerektiğini bildiriyor. Avrupa'nın en hızlı büyüyen iil- kesi olarak tanımlanan Türkiye de kent- leşme ve nüfus artışının yarattığı önemli çev- re sorunlan ile karşı karşıya. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği, dünyanın karşı karşıya kaldığı en önemli çevre sorunlan olan ozon tabakasının aşın- Tüm dünyada yaklaşık 400-500 arasında kaldığı beliıienen akdenizfoklanndan 100 kadannın Türkiye'de yaşadığı tahmin ediliyor. Alınan önlemlere karşın akdenizfok- lannın soyu hızla tükeniyor. (Fotoğraf: AA) ması, asıtleşme, yer düzeyindeki kirleti- ciler ve iklim değişikliğinin önlenmesine ilişkin çözümleri yaşama geçirmeye uğ- raşıyor. Ozon tabakasına zarar veren hid- rokloroflorokarbonlann (HCFC), 2004 yı- lına kadar yüzde 35 azaltılması. 2030 yı- hnda da tamamen yasaklanması hedefle- niyor. Yine sera etkisi yaratan karbondi- oksit. metan ve azot oksit emisyonlanrun 2020 yılına kadar aşamalar halinde azal- tılmasını zorunlu tutan bağla>ıcı bir anlaş- ma yapılması amaçlanıyor. Bu hedeflere ulaşmanın en kısa yollanndan birinin ise •enerjitüketiminin' azaltılması olduğuna Prof. İbrahim Kaboğlu: Yurttaşlar karar sürecine katılmalı Türkiye Aarhus'u imzalamalı' CEM ULUTAŞ Marmara Üniversitesi Hukuk h- kültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. İbrahim Kaboğ- lu, çevre hakkının tam olarak kul- lanılabilmesi için öncelikle enfor- masyon, katılım ve başvuru hakkı- nın tanınması gerektiğini söyledi. Prof. Kaboğlu, çevreyi herhangi bir bıçimde etkileyecek devlet dü- zeyinde alınan kararlar hakkında yurttaşlann bilgilenmesi, karar sü- reçlerine katüabilmesi ve gerekti- ğınde yargı yoluna gidilebilmesini düzenleyen Aarhus Sözleşmesı'nin Türkiye tarafından imzalanması çağnsında bulundu. Avrupa Ekonomik Komisyonu Çevre Politikalan Komitesi'nin ge- çen yıl imzaya açtığı "Aarhus Söz- leşmesTnin Türkiye tarafından im- zalanmadığını belirten Prof. Kaboğ- lu, Türkiye'nin bu sözleşmeyı im- zalamaktan kaçınmasının, yapıla- cak yatınmlarda demokratık ol- mayan yöntemlerin sürdürüleceğı anlamına gelebıleceğıne dıkkat çekti. Prof. Kaboğlu. 22 madde ve 2 ayn ekten oluşan Aarhus Sözleşme- si'yle ilgili şu bilgilen verdi: "SözJeşmenin4. maddesine göre, kamu makamlan. kendilerindenis- tenen çevresei enformasyonbn. mev- zuat çerçevesinde kamunun tasar- rufuna sunarlar. Bu konuda kamu- nun bire\ sel bir ç,ıkannın olması ge- rekmez. Enformasvun, istendiği ta- rihten itibaren bir ay içinde \erilir. 6. ve 7. nuddekrçevreye ilişkin plan ve programJara halkın katılımını düzenüyor. Bu çerçevede. düzenle- > ici hükümlerin ve/veya genel uygu- lamalaria hukuken zorfama nor- natif enstrümanlann hazırlanma- sı esnasında kamunun kaüiması söz konusudur. Sözleşmenin 2 no'lu cki ise hakemlikyohıyla uyuşmazhkla- nn çözümünü öngörmektedir." Prof. Kaboğlu. Anayasa'nın 74. maddesınde dılekçe verme hakkı- nı düzenledığinı. ancak bu madde- ye göre. yurttaşlann kendileriyle ılgılı bir konu hakkında bilgi edi- nebileceklerinı söyledi. Prof. Kaboğ- lu. örneğin bu maddeye dayanarak, lstanbul'da ikamet eden duyarlı bir kişinın, Akkuyu'ya yapılacak nük- leer santral hakkında bilgı edinmek istemesinin söz konusu olmadığı- nı söyledi. Prof. Kaboğlu. 1983'te çıkanlan Çevre Kanunu'nun 1. maddesinde, **çevre koruma çabalannın kalkın- manınönünegeçemeyeceği'' ifade- sine yer verildığını anımsatarak. Türkiye'nin yer seçimi bakımın- dan yaptığı yanlışlann en büyük sembolü olan Gökova Termik Sant- ralı'nın da bu maddeye dayanılarak yapıldığmı söyledi. Yıne 1983'te çıkanlan Çevre Ka- nunu'nda belli büyüklükteki yaü- nmlar için ÇED zorunluluğu geti- nldiğinı belirten Prof. Kaboğlu şun- lan kaydettı: "ÇED'le Ugüî yasa, yönetmelik çıkanlmadığı için 1993'e kadar iş- İetflemedL Bu arada Türkiye'nin çevre haritası değişiyor. Daıuştay bu yönetmeliğin çıkmasından sonra iç- tihadını çevre lehine değiştiriyor. Öte yandan Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel, yasalar delinerek inşa edilen tesislerin temelini arûğı zaman bu, yargı nezdinde meşrulaş- tıncı bir edd yaraüyor. Bu nedenle idari yargıda Cumhurbaşkanı'nın temelini atûğı herhangi bir tesisle 0- gfli hiçbir dava dosvası kabul edü* miyor." BUGÜTS 600 METREKARELİK İKİ AFÎŞ BOĞAZ KÖPRÜSÜ'NE ASILACAK Orgütler çevre haftasına lıazır İstanbul Haber Servisi- Çevre örgütlerı, 5 Hazi- ran'da başlayacak olan Dünya Çe\Te Haftası'nda bırbirinden ilgınç etkınlik- ler gerçekJeştırecek. SOS İstanbul Çevre Platformu Başkanı Türksen Başer Kafaoğlu, etkınlikierin merkezinde boğazdan tan- ker geçişine göstenlecek tepkilerin yer aldığını be- lırtti. Dünya Çevre Hafta- sı'nda gerçekleştirilecek etkinliklen duyurrnak ama- cıyla 30'u aşkın çevre ör- gütü dün İstanbul Büyük- şehir Belediyesi'nde bir toplantı düzenledi. Top- lantmın açış konuşmasını yapan istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı AB Mû- fit Gürtuna, yerel yöne- timde ciddi bir "sfviİ kan- hmreformu"içindeolduk- lannı belirterek bunu ya- parken de hiçbir görüş ayır- madan kente ait bilgi, deneyim ve bırikımi olan tüm kişi ve kuruluşlann düşiincelennden yarar- lanmak istediklerinı söyledi. Gürtuna"nın konuşmasının ardından tüm çev- re örgütleri adına söz alan Türksen Başer Kafa- oğlu, istanbul Boğazı'nın tüm dünya için çok önemli bir "biyolojik koridor" olduğunu söyle- di. Kafaoğlu, buna karşın tehlike saçan petrol tankerlerinin boğaz yolundan geçmeye devam et- tiğini belirterek "Ancak hâlâ bir radarsistemimiz bfle yok tstanbul ve boğaz büyük tehlike altında yaşıyor" dedi. Gürtuna'nın konuşmasından "be- tedhe veçevTe örgütfcri" arasında bir "işbirügi sin- yaü"ni aldığını vurgulayan Kafaoğlu, bundan bü- 30'uaşkınçevTeörgütü tstanbul Büyükşehir BetedKesi'ndebirtoplantıdüzenJedL(Fotograf: DEVRİM SEVlMAY) yük memnuniyet duyduklannı kaydetti. Kafaoğ- lu'ndan sonra ise Ali Müfit Gürtuna'nın da ku- rucu üyesi olduğu "Hoşgörü Hareketi Derneği'' Yönetim Kurulu üyesi ve oyuncu Gaffar Uzuner birkonuşmayaptı. Etkmlikkr Çevre örgütlennin ay sonuna dek ortaklaşa dü- zenleyecekleri etkinliklerin ilki bugün başlıyor. Saat 09.00'da her bıri 600 metrekarelik iki afiş Boğaz Köprüsü'ne asılacak; 11 .OO'de ise Küçük- çekmece Gölü E5 Karayolu yönünde "çevre rin- dri" oluşturacak. Zincire meslek odalan. üru%er- siteler, sendikalar. belediye başkanlan katılacak. Çevre Haftası nedeniyle gerçekleştirilecek ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin de katılaca- ğı dığer bazı etkinlikler ise şöyle: "5 Haziran gü- nü saat 11 .OO'de Beyoğtu Tünel'den başlayıp Tak- sün'de bitecek çe\Te yürü>üşü; 12JO'da Doima- bahce acıklannda deniz etkinüği: Kayahan'ın da konser vereceği Küçüksu'da piknik; 6 Haziran günü saat 13-30'da AmaMitköy Semt Girişimi şenHği; 8 Haziran günü AKM'de kokteyl: 14 Ha- ziran günü saat 20.00'de Rumelihisan'nda kon- ser ve Hyatt Regency Otel'de defde; 15 Haziran günüBebekpartdndedut şerüiği; 16,17.18,19 Ha- ziran günleri RumeHhisan konserleri; 25 Haziran günü Zonguldak Karaebnas FestivaU." dikkat çekiliyor. Asitleşmenin gelecek on yıl içinde 'kri- tik jük sının'nın altına indirilmesi konu- sundaki çabalann başansı, özelhkle ulaş- tırma sektöründen kaynaklanan emisyon- lann düsürülmesine de bağlanıyor. Motor- lu taşıt araçlanndan kaynaklanan emisyon- lann kontrolü, kent planlamacılan ve oto- mobil endüstrisinin çözmesi gereken bir sorun olarak ortaya konuyor. Kentlerde kit- le ulaşımının otomobillere alternatif oluş- turması yönünde çabalar harcanıyor. Öte yandan nüfusu ve kentleşme oranı hızla artan ülkemizde. bu hızlı gelişmeden kaynaklanan önemli çevre sorunlan yaşa- nıyor. Termik santrallanile Avrupa'nın en kirletici 'nokta kaynaklan'na sahip olan Türkiye, aynı zamanda sayısı sürekli artan motorlu araçlardan kaynaklanan kirlilik ile de karşı karşıya. 1980-90 arasında yolcu ta- şıtlan sayısındaki artış, Kanada'da yüzde 25, ABD'de yüzde 18, Fransa'da yüzde 22, Ahnanya'da yüzde 32, Itah/a'da yüzde 48 olurken Türkiye'de yüzde 154 olarak ger- çekleşti. Yasalar sözde kalıyor Anayasasının 56. maddesinde, "Herkes, sağlıklı ve dengeü bir çevrede yaşama hak- kına sahipdr. Çevreyi geliş- tirmeL çe\ resağhğmı koru- mak ve çe\Te kirienmesini önkmek devletin ve vatan- daşlann ödevidir" hükmü yer alan ve bu hüküm Çev- re Kanunu ile de destekle- nen Türkiye'de, yasal mev- zuatın çevre kommacılığı açısından gelişmişliğine kar- şın uygulamalar. yasalann gerisinde kalıyor. Türkiye'nin çevre sorun- lanna gözatıldığında şu tab- lo ortaya çıkıyor: Mera, orman ve sulak alanlar tarıma açılıyor. 1950Tİ yıllarda 37.8 milyon hektar olan mera alanı. 1980'H yıUarda 21.7 mihun hektara düştü. Buna karşı- lık a>-nı dönemde sığır sayı- sı 21 miryondan 28.6 milyo- naçıkta. Türkiye, 250 sulak ala- nıyla. sulak alanlann sayısı ve kapsadığı alan bakımın- dan Avrupa birincisi ve bu sulak alanlann büyük bölü- mü uluslararası ölçüde öncmli göçmeakuş alanı ol- masma karşın bn sulak alan- lar önemli çevre sorunlany- la karşı karşıya bulunuyor. Hektar başına kullamlan gübre oranı hâlâ OECD ül- kelerinin altında olmasına karşın giderek artan kiın- yasal gübre ve zararularla mücadele ilaçlan kuUanımı nedeniyle toprak Idıieniyor. Türkiye topraklannın yak- la§ık üçte ıkisi, orta ya da şid- detlı düzeyde su ve rüzgâr erozyonu tehlikesi altında bulunuyor. . Verimli tamn toprakla- ru kentseL endüstriyel ve tu- ristik kullanıma açıhyor. Nitelığini kaybetmiş or- man toprağı yüzde 50'ye ulaşmış durumda. Toplam endüstriyel odun üretimi, 1950'lerden bu yana düzen- lı bir artış göstenyor. Türkiye l> nin.bifld zengin- liği bakımından dünyanın önde gelen ülkelerinden bi- ri olmasına karşın bu kay- naklar üzerindeİd baskı gi- derek aroyor. Denızlerdeki balık türle- rinin sayısı önemli ölçüde azalmış durumda. Kırsal yerleşmelerde ka- naüzasyon sistemi bulunmu- yor. Kentsel yerleşmelerin yalıuzcayüzde 6'sındaevsel aok su arrtma tesisi > r ar. Endüstriyel kuruluşlann yüzde 98'inde atık su ant- ma tesisi bulunmuyor. Veralrj sulan. yapüan de- netimsiz deşarjlar nedeniy- le kirleniyor. Hava kirliliğüün temel ne- denini, fosil yakıtlara olan aşın bağımlılık oluşturuyor. Kıyı alanlannda turizme veikmdkonutvapımuıa da- yah hıziı bir ekonomikgeliş- me yaşamyor. Inşaat Mühendisleri Odası Samsun Şubesi'nin düzenlediği panelin sonuç bildirisi w Karadeniz'de çevre kıyımını dıırdıırıın' CEMİLCİĞERtM SAMSUN - Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birliği (TMMOB) Inşaat Mühen- disleri Odası Samsun Şubesı tarafından düzenlenen "Karadeniz'deLlaştırma So- runlan ve Sahil Karayolu" konulu pane- lin sonuç bildirisinde. Karadenız Sahil Yo- lu'nun çevre katliamına yol açtığı ileri sü- rüldü. Bildiride, Bayındırlık ve Iskân Ba- kanı Koray Aydın. yaşanan bu katliamı durdurmak içın göreve çağnldı. Inşaat Mühendisleri Odası Samsun Şu- besi Başkanı Oğuz Burma imzası ile ya- yımlanan bildiride, ülkenin vebölgenın ge- reksınimlerini karşılamaktan uzak. tunzm olanaklannı, koylan, falezleri yok eden 250 km'lik deniz dolgusuyla büyük bir çevre katliamına yol açan Karadeniz Sa- hil Yolu çalışmalannın hemen durdurul- ması istendi. Bildiride şu görüşler savıınuldu: "Değeriparayiaölçülemeyecekolan bü- tün doğal değeıieryok edilmiş, müteahhit firmalann kazançlannı arttmnalan uğru- na denizle onun bir parçası olan Karade- niz insanı arasına adeta bir 'Çın Seddı' çe- kUmiştir. Projenin bazı kesimlerinde hiç- bir gereksinim olmamasına rağmen sade- ce sivasi amaçlar ve çıkaıiar uğruna yiiz milyonlarca dolar denize dökülmüştür. Ay- nı zihniyetle ülkemizin en güzel kıyılann- dan biri olan Yakakent-Gerze arasında da yolun denizi doldurarak yapımına karar verilmiş «ihaksi yapılmıştır. Trafikyogun- luğunun çok düşükolduğu \akakent-Ger- ze güzergâhında 127 milyon dolargibi bü- yük bir kaynak harcanarak bölgelerin tu- rizm olanaklan yok edilecektir. Bahis ko- nusu olan bu bedel ile Sinop ve Gerze'de turizme dönük önemli projeleri gerçekleş- tirnıek, sağlıklı yatmmlan yapmak, Sinop Havaalanı'nı daha aktifduruma getirmek ^e istihdam sağlamak mümkün iken böl- ge insanıyolun sanayi getireceği söylemi ile kandınlmıştır. Dış kredi >e faizi ile gelecek nesilleri ipotek altına alacak bu kaynak, si- yasal çıkaıiar ve birtakım müteahhit fır- malan beslemek uğruna denize döküle- cektir. Üç tarafi denizkrle çevrili, demir- yolu olanaklan olan ülkemizde ekonomik, güvenli ve dışa bağunlı olmayan ve alter- natif taşunacılıklar yok varsayılarak ulus- lararası otomotiv sektörü, petrol karteDe- ri, müteahhit flrmalar ve bu güçlere kucak açmış bazı siyasetçiler el ek verip ülke kay- naklannuı insanlanmızın canlan ile bir- likte karayolunda yok olmasına neden oJ- muşlardır ve bu anlay ışı ısrarla sürdür- mektedirter. Duyarlı tüm kurum ve kunı- hışton,yetkilik^meslekörgütierini,57. hü- kümetin Bayuıdırtık Bakanı'nı yaşanan bu katliamı durdurmak için göreve çağı- nyonız." DUZYAZI ORHAN BİRGİT 'Assak' mır 'Asmasak' mı ? Imralı davasında hem Öcalan'ın açıklamaları, hem de müdahil kimlikleri ile terör yüzünden eş- lerini, ya da çocuklannı, babalannı yitirenlerin feryatlan sadece bizim kamuoyumuzu değil; öy- le görülüyor ki yakın günlere kadar PKK olgusu- na ılımlı olarak bakmayı ilke olarak kabul etmiş yabancı ülkeleri de etkiliyor. Ateş her zaman düştüğü yeri yakmıştır. Evsiz, eş- siz, çocuksuz ya da babasız kalan insanlanmızla il- gili haberler yıllardan beri birbirini izledikçe, doganın değişmez yasalan uyannca zaman zaman rutinleşe- rek, sıradan hale bile gelmiştir. O sıradanltk, günlük tartışmalarımıza bazı aykın sesleri bıle getirmiş. eş- kıya ile pazarlığı önerenlerden tutun da, olayı salt bir bölgesel sorun gibı görerek, çözümü terörist başının reçetelerini tartışmakta arayanlanmız bile çıkmıştır? Öcalan'ın Şam'daki barınağından çıkartılıp sırasıy- la Rusya, Yunanıstan, Italya'ya uzanan yan sürgün yolculuğunun Kenya'da noktalandığı şubat ayına ka- dar süregelen sergüzeştı sonunda, kamuoyumuz te- rör belasının "7" numaralı sorumlusunun günlük ya- şantısı ile de yakından ilgilenme durumunda kaldı. Bu ilginin, Imralı duruşması ile doruğuna çıkması doğaldır. Doğal olmayan, önünde sonunda Ankara 2 Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin verecegı ka- rar hakkında bugünden hüküm yürütülmesidır. Özellikle, Imralı Mahkemesi, DGM savcısının tale- bi yönünde Öcalan hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesinde öngörülen ölüm cezasını verirse. bu karar önce temyiz yolu ile Yargrtay'a gidecektır. Yargıtay'ın, mahkeme kararını onaylaması halinde de, son sözü söyleme görevi Türkiye Büyük MHIet Mec- lisi'nin olacaktır. Anayasa, TBMM'nin görev ve yetkileri içinde "mah- kemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalannın yen- ne getirilmesine karar verme"y\ de sayıyor. Mahkemelerce verilerek kesınleşmiş bir ölüm ce- zası ile ilgili tezkere Adaiet Bakanlıgınca başbakan- lığa gonderiliyor. Başbakanlık da, milletvekıllerinın o kesınleşmiş cezanın yenne getırilmesi için anayasa- nın 87. maddesindeki yetkiyi kullanıp kullanmayaca- ğını kararlaştırması için TBMM Başkanlığı'na başvu- ru yapıyor. Parlamentonun bu konudaki karan elbette, yargı- sal değil. Ama en az iki yargı kurumunun, yani Dev- let Güvenlik Mahkemesi ile Yargıtay'ın didik didik in- celemesi sonucunda verilmiş bir hüküm için son sö- zü söyleyecek olan yaşama organının her üyesi, öy- le bir başbakanlık tezkeresi için peşin hükümlü oldu- ğunu söyleyemez. Daha doğrusu söylememelidir. Bu yüzden, bir MHP genel başkan yardımcısının dün kimi gazetelerde yer alan ve sadece kendısi için de değil, bütün bir partı grubunu bağlayıcı olarak söylenilen "Öcalan hakkında yargının idam karan al- ması halinde, Meclis'teki oylamada biz 129 kişi bir- den 'evet' diyeceğiz" biçimindeki demeci yanlıştır. Ha bir politikacının o türiü demeci, ha bir yargıcın duruşmaya çıkmadan karar ile ilgili olarak görüş açık- laması. Bence fark yoktur. Yargı organının vereceği karar için, bugünden gö- rüş bildiren, eğilim açıklayan herkes bilmehdir ki, söy- lediklen her şey, sadece adaletin saygınhğına yöne- lecektir. Oysa Imralı mahkemesinın bu konuda ne öl- çüde titiz davrandığını anlamak için, Mahkeme baş- kanının müdahillenn taleplennı tutanağa geçirirken gös- terdiği duyarlıhğa kulak vermek gerekiyor. Mehmet Turgut Okyay, bir müdahilin müdahele talebinı tu- tanağa yazdırırken, "..hukuki isteklerini tekrariadı" biçiminde sözler kullanıyor. Özellikle yaşama organı üyeleri, kamu oyundaki hak- lı duyarlılığı gelecek seçimler için oy tabanı olarak kul- lanmaktan kaçınmalıdırlar. Bakınız, Öcalan'ın avukatlan bannma sorunlannı öne çıkartarak savunma görevini bırakma girişiminde bu- lunmuşlardı. Bursa Valisi, dün kimı otelcılerin savun- ma avukatlanna kapılannı kapatma istemleri karşısın- da hızlı bir çözüm yolu bularak, bir kamu kurumunun misafirhanesini bu amaçla avukatlann yararlanması- na açtıklannı söyledi." Böylesine yaşamsal bir davada, Türk adaletinin vereceği karara, hiç bir kişi ve kurum, en küçük göl- ge düşürmemeye özen göstermelidir. Söyledi mi, Söylemedi mi? Salı günkü "Düzyazı"da 1989 yılındaki bir Mılli Gü- venlik Kurulu toplantısında dönemin başbakanı Tur- gut Özal'ın "Verelim dört beş vilayeti, adamı sustu- rup dağdan indirelim" biçiminde bir konuşmasından söz etmiştim. Oktay Ekşi, dünkü Hürriyet'te bu söz- leri alıntı yaparak şunlan yazıyordu: "Kenan Evren ne diyor? Olayı anımsıyormu? Bi- lemeyiz." Evren, kendisi ile telefonla konuşan Hasan Pulur arkadaşıma böyle bir konuşmayı hatırlamadığını söy- lemiş. Bana, merhum Özal'ın sözünü ettiğim konuş- masını nakleden o dönemde MGK da görevlı, şu an- da elbette emekli bir üst düzey generaldir. Kendisi de, Özal'ın "şaka söyledim" sözlerini yine- leyerek "bence de şaka yapmış olmalıydı" demiştir. MGK gibi bir anayasal kurumun toplantısında he- le hele bir başbakanın şaka amacı ile de olsa bu tür konuşma yapıp yapmayacağının değerlendirmesı, elbette benim görevim içinde değildir. Faks:0212 677 07 62 E.Maihobirgrt a cumhuriyet.com.tr. Yurttaşlar tepki gosterdi 35 yıllık çamlar yol kurbanı oldu SABİTÖZKESER ADANA - Yüreğiı ilçe- sine bağlı Suluca beldesın- de 35 yıllık karaçam ağaç- lan, yolun genişletilmesi amacıyla belediye tarafın- dan kestirildi. DYP'li Be- lediye Başkanı Mahmut Aytekin'in imarplanını uy- gulama gerekçesiyle 38 ağacı kestirmesine CHP'li Belediye Meclisi üyeleriy- le yurttaşlar tepkı gösterir- ken jandarma çıkabilecek olaylara karşı geniş güven- lik önlemi aldı. Belde girişindeki Ata- türk caddesi üzerinde bu- lunan ağaçlann kesilme- mesi için Valilik. Yüreğir Kaymakamlığı, Çe\re ll Müdürlüğü ve TEMA'ya başvurduklarını, ancak olumlu sonuç alamadıkla- nnı belirten CHP'li beledi- ye meclisi üyeleri Şahme- ran lrek. Vedat Eriş, Cen- net Sünmec ve tsmail Sine- ren ile eskı üye Sevtan Bal- ta. "Betedhe başkanı Ayte- kin. haberimizolmadan iki encümen üvesinin imzasını alarak ağaçlann kesilme- sini sağlıyor. Ağaçlar kesil- meden deyol genişleyebOir- di" dediler Hafil Balta ısim- li yurttaş ise Cumhuriyet savcılığına suç duyurusun- da bulundu. DYP'li Belediye Baş- kanı Aytekin ise "Imar pla- nının kesinleşmeshle ilgili karann altında meclis öye- lerinin hepsininimzası var" dedı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear