25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 HAZİRAN 1999 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Savaş ve Banş Müzesi MetinERKSAN O rhan VeU (1914-1950) "Yatan Için" adlı şıınn- de şö>le der "Neler yapmadık şu vatan için! Kımıınız oldük; kimi- mız nutuk sov tedik" 14 Yurtsevertık" ve "yalancı yurtsever- Hk" konusunda Turk \e dunya şıınnın en alaycı en acı deyışı olan bu dızeler jnutulmaz bır ozdeyış nıtehğıne ermış- ar Karl Marx (1818-1883) ve Frederick Engefe (1820-1895) ekonomıbılım-top- lumbıhm-sıvasetbılım Sigmund Freud 11856-1939) tıpbılım-akıl hastalıklanbı- um-ruhbılım alanında oluşturduklan bı- lımselbılgılervekuramlarla,20 yuzyı- lın duşünce vapısının oluşmasını, gelış- mesını etkıleven \e değıştıren uç büyuk bılgındır K Marx ve F Engels ınsanın "beslenme gereksinmesi ve olgusu"na ıhşkın S Freud ınsanın "ureme gerek- suımesi veotgustTna ıhşkın bılımsel bıl- gıler ve kuramlar oluşturmuşlardır K Marx \e F Engels ın yazılanndan oluşan "Doğu Sorunu" adlı yapıtta (1897), Kjrun Savaşı (1853-1856) sıra- sındaF Engels'ın25 Hazıran 1854 "Si- Kstre Kuşatması ve Zaferi", K.. Marx'ın 28 Kasım 1855 "KarsKuşatmasıveTes- umi"ne ıhşkın yazılan Turkıye'de \e dunyada Turk tanhı ustune vazılmış res- mı \ e ozel tüm yazılar v e kuramlarla kı- yas edılemeyecek kadar aynntılı bılım- sel bılgıler ıçenr K. Marx, F Engels, S Freud "Savaş ve Banş" olgulan üstûne sureklı bılımsel bılgıler oluşturan uç bü- yuk bılgındır . S Freud "Totem ve Tabu" (1913) ad- lı kıfabında şunlan vazar "Birkuşağın (neslin) ruhsal oluşumu bir sonraki ku- şakta surmezse, eğer her kuşak suregi- den vaşama iüşkin ruhsal oluşumunuye- nıden duzenlerse toplumsal gelışme oi- maz." (TveT/7 bolum/çocukluk done- mınde totemızm) "Mûzeter" \e "kütûphaneler'' ulus- lann, ulkelenn, devletlenn ruhsal ve top- lumsal oluşumunu ve gelışımını sağla- yan kok-kaynak-temel kultur varlıklan \e baş etkenlerdır "Muzeter" ve "kû- tuphaneler" uluslann, ulkelenn, dev let- lenn nıhsal ve toplumsal "bellekleri- dir" u Müzeter"ve*kütüphaDeler''ol- madan, uluslar, ülkeler ve dev letler var- lıklannı sürduremez Turkhe Cumhuriyeti Devieti sınırla- n ıçınde devlet kurumu oluşumunda ya da ozel gmşım kuruluşu oluşumunda bır savaş ve banş muzesı yoktur "Aske- ri müze*1 demedım "Savaş veBanş Mü- zesi" dedım "Askeri müze" başka bır ol- gudur "Savaşve Banş Müzesi" başka bır olgu "Asken Muze" askerlık olgusu- na ılışkın, duragan (statık) nesnelenn, eş- yalann, araç ve gereçlenn banndığı, ko- runduğu, açıklandığı sergılendığı bır yerdır "Savaş ve Banş Müzesi" savaş ve banş olgusuna ıhşkın, devıngen (dına- mık) olaylann ve olgulann, tanhbıhm, sıyasetbılım, askerlıkbıhm, dûşuncebı- lım, yontembılım, mantıkbılım kapsarrun- da, algılandığı, ırdelendığı anlaoldığı açıklandığı, çozümlendığı yaratıldığı, banndığı, korunduğu, sergılendığı bır yerdır "Askeri Müze" ulusun, ulkenın. devletın askerlık olgusuna ozgu dura- ğanbelleğıdır "Savaşve Banş Müzesi" ulusun, ulkenın, devletm savaş ve banş olgulanna özgû devıngen belleğıdır Buyuk bır duşünur, buyuk bır onder, büyük bır devnmcı, buyuk bır komutan olan Atatürk sureklı olarak "uiusal bi- Hnç"ten (mıllı şuur), "tarih büinci"nden (tarih şuunı), Türklük bıhncınden (Turk- lük şuuru) söz eder Atatürk' un her sö- zunde "uiusal büinç", "tarih büinci", "Turkldkbilinci" deyımlen ve tanımla- n vardır 1912-1922 yıllan arasında bır dızı buyuk meydan savaşmı, ateş hattın- da savaşarak, kanla \e ateşle kazanıp "Türkiye Cumhuriyeti Devleti"nı bır "kühür" ve "bilim" devletı oluşumun- dakurmuş olan Atatürk, "Dünyayüzün- de var olan deviefler savaşiar fle kunıi- muştur" der (Uygar Bılgıler-Atatürk'ün El Yazılan-Türk Tanh Kurumu Yayını- Ankara 1969-sayfa 117 satır 5-6) "Ulusalbflmç", "tarih bflmci" demek- tır "Tarih bilinci". "tanh felsefesi"dır "Felsefe" sozcuğunün "sozluk" tanım- lanşunlardır Platon'a-Eflatun(lÖ427- 347) gore, felsefe, doğruyu bulmak, var olanı bümek ıçın yontembılımsel dü- şünmektır Aristotefcs'e-Ansto(lÖ384- 322) gore, felsefe, doğru olarun, var ola- nın köklennı ve ılkelennı araşöran bı- lımsel bılgı oluşmasıdır "Febefe" soz- oüğunun daha bırçok tanımlaması var- dır Bır ulusun "tarih feteefesi" yoksa, o ulusun "uhısal bflincr yoktur "Tarih febefesi" olmayan ınsan topluluklan "ulus"olamaz "Tarih fefaefesT tanhsel bılgı değıldır "Tarih febefesi" tanhı çozumlemek ve bılmek yontemıdır "Tarih felsefe- si"nı algılamamış ınsan topluluklan, anı- sız, belleksız ve geleceğe yönebk düşün- celen olmayan bır ınsan yığınıdır Dunyanın butun buyuk ve uygar dev- letlennın buyuk kentlennde "Savaş Mü- zesi" vardır Londra'da "War Museum- Savaş Muzesi"nde brnncı kat salondan ıkıncı kat salona çıkan büyuk merdıve- nın alınlığında, ıkı salondan görunen, boyutlan on metreye on beş metre olan Çanakkale-Gehbolu savaşlan anısına yapılmış çok gorkemlı bır savaş tablo- su, çok çarpıcı bır gorüntu oluşturur Bugunkü Ingıltere devletını var eden, Ingılız-Fransız ordulan arasında Fransa'da "Agincourt"da vapılan savaşı (1415) go- runtuleyen tablo bıle, Çanakkale-Gtli- boitı savaşlanıu görüntüieyen tablo ka- dar görkemli değildir Sovyetler Bırlığı dönemınde Mosko- va'da oluşturulan, General Suvarov (1729- 1800), General Kutuzov (1745-1813), Amıral Orlov (1737-1800), Amıral Nak- himov (1802-1855) müzelen ve dığer Rus general \e amıral adlan ıle oluştu- rulmuş "Savaş Müzeteri" Rus savaş, ta- nhını Rus ulusuna anlatım ve tanıtım kurumlandır "Türktarihi"nde sayısız savaş ve ba- nş vardır Çıntanhlen 101766-627 yıl- lan arası Turk ulusunun varlığını belge- ler (W<. Eberhard: Çın'ın Kuzey Kom- şulan,TTK 1942) "Türktarihi"ndekı savaşlann başlama nedenlennı, savaşla- nn nasıl yapıldığını, savaşlann nasıl so- nuçlandığını savaşiar sonunda yapılan "banş antiaşmalanru" bılımsel bılgıler oluşumunda "TüridveCtnnhıırivetiDev- ieti" yurttaşlanna ve dünya ınsanlanna devıngen bır konum ıçınde bıldırmek. "Savaş ve Banş Müzesi"mn ışlevıdır "Savaş ve Banş Müzesi" msanlann sa- vaş ve banş olgulan üstunde düşünme- lennı sağlar Uluslan. ülkelen devletle- n savaşiar ve banşlar var eder Ulusla- nn, ulkelenn, devletlenn en yetkın tanın- ma ve tanıtma kurumlan "Savaş ve Ba- nş MüzesTdır Tanh, kultur uygarhk,sa- nat muzelen "Savaş veBanş MüzesPnın uzantılandır Türkıye'de "Turk tarihi" kapsamın- dakı savaşlan v e banşlan, aynntılı ya da aynntısız bır sıraduzen (kronolojı) ıçm- de gostergeleyen bır yapıt yoktur Boy- le bır yapıt yokluğu, Turk tanhbıhmı ıçın buyük bır eksıklıktır "Savaş ve Ba- nş Müzesi" bu yokluğu gıderen bır kül- turve tanh kurumu olacaknr tstanbul'un Avrupa yakasındakı kımı asken kışlala- n yıktık, kımını okul yaptık ya da kımı- nıbaşkaamaçlarıçınkullanıyoruz Kım- senın aklma bu asken kışlalardan bınru "SavaşveBanş Müzesi" yapmak gelme- dı Şu an bıle Türk ulusunun, Turk ulke- smın, Türkıye Cumhunyetı Devletı nın en yığıt çocuklan, yurtlannı ıç ve dış düşmanlardan, yurtlannı yurt haınlenn- den korumak ve kollamak ıçın "şehit" oluyorlar Bu suregıden olgu bıle, bır "Savaş ve Banş Müzesi'" oluşturmak ıçın yeterlı, canlı ve kesın bır zonınluluktur Son zamanlarda Galata, Bankalar Cad- desı 'nde "Osmanh Bankası"nın tanhsel bınası "muze" bınası vapılmak uzere boşaltıldı "Savaşve Banş Müzesi"nıbu görkemli yapı ıçınde oluşturmak "Tur- Idye Cumhuriyeti Devleti''run ödevı ve gorev ıdır Yeter ki Aklımız Türbanlanmasın! YaseminYAZia B en ılk kez, pe- çelı bır kadını Beyoğlu'nda, seksenh yılla- nn başında ts- tıklal Caddesı'nde (o za- man cadde trafığe açıktı) gıderken dolmuşun pence- resınden gormuştum Kal- dınmda kapkara çarşaflı bır kadın yuruj ordu o> le şa- şırmıştım kı ılk bakışta, sankı arka arkaya yürüyen bır çarşaflı kadın gıbı gelen bu goruntu, peçesını aynm- sadığımda benı uzun suren şaşkınhğa surüklemıştı Osmanh Imparatorluğu gunlennde Anadolu toprak- lan ve tstanbul, Avrupahlar ıçın büyülu Doğu masalla- nnın dekonında suren ha- yatlardı Islam dunyasının örtulühayah Banlılannke- şıf duygulannı kışkırtıyor, kendılenne uzak gelen bu dunyayı anılarında betım- leyerek günyuzüne çıkan- yorlardı Gezgınler sanatçılar, ya- zarlar ayakkabılannı çı- kanp yumuşak halılar uze- nnde yurüyerek, yuksek se- dırlenn üzennde oturup, ış-, lı ortulenn desenlennde dal- gınlaşıp, küçuk çay bardak- lannda ıçtıklen demlı çay- da Doğu'nun gızemlı gun- duz düşlennı gorüyorlardı Bu, 'sömurge üFkeler'de gorduklennden daha fark- lı bır duyumsamaydı Gı- zemlı (mısnk) ve ortülü Çunku Doğu'da her şey bır örtunun altındaydı gerçe- ğın pek azı görunebılıyor- du Kadınlar ortulmüştu, sokaklarda bır gölge gıbı yuruyorlardı Evlenncam- lannda kafesler, panjurlar- dan dışan sankı hıç hayat sızmıyordu Yaşamın üstu ortulmuştü Batılı yabancı ıçın duşeaçık,amagercek- lığe tam kapalı bır dunyay- dı Yanılsamalan, sanıla- n çok tnsana ıhşkın olan- lar gızlıydı Bu yuzden bu anılann, romanlannpek ço- ğunda oznel algılamalar, düşsel dayatmalar ağır bas- maktadır Bugun Batı ulke- lenndekı bırçok müzede Doğu resımlen yapan res- samlann tablolan galen du- varlannı suslemekte, Batı- lı sanatçılann büyülü Doğu ımgelennı dışa vurmakta- dır Oysa Doğulu bır aydm ıçın bu ortulü yaşam. bır tür ıç dunyaların \e tenlenn zıncıre vurulmasıdır Denn ve saynl bır ıçe kapanıklı- ğının da soylemıdır Umut- suzluk karşısında dırenışın değıl, baş eğen bır sabnn goruntüsüdur Bu yuzden bugün türbanlı kadınlan- mızın bunu hayatlannda bır dırenış ıçın taktıklannı du- şununce, sormadan edemı- yorum Başka bır 'erkek egemen iktidar'ın buynı- ğunda, dahası kuynığunda gıderek sorunlannızı ger- çekten çozebılır mısınız'' Çağdaş bır ınsan, gerçek bır demokrat, elbette kım- senın gıyımıne karşı çık- maktan hoşnut olamaz, hat- ta daha ılen gıdersek, bun- dan toplumsal bır suçluluk duygusu bıle duymaktadır \ncak yuzyıllardır ortunün altında yaşamış bır halkjn, tenın çıplakhğındakı ger- çek masumıyetı ve bunda ınsana ıhşkın olanı duyum- saması elbet kolay değıl Çıplaklığın sözde kışkırtı- cı, cınsel tacıze açık konu- mu ve nedense hep erkeğı tahnk eden şeytanı gücü, tslam toplumlannın açma- zıdır Ne yazık kı kadınlar bu açmazın öznelendır Bugün bır uygar ülkeye gıdııı, bır şort ve askılı bır Türkiye'nin 1 Numaralı Oençlik v# MOzik bluz gıyın ve oylece ge- zm ve goreceksınız kı er- kekler sıze, bu ulkede örtu- lu olduğunuzdan daha az cınsel bakacaklardır lslam toplumlannda kadın açık da gezse kapalı da gezse bır cınsel nesnedır Buna kar- şı çıkmak varken neden ken- dmızı sakmıyorsunuz 7 Be- denınızı meta konumuna getıren sısteme kızıyorsa- nız, sızı kışkırtıcı bır cınsel nesne konumunda goren dmcı erkek kardeşlennıze neden karşı çıkmıyorsunuz'' Tamam, bunu kışısel huzu- runuz ıçın yaptınız dıyehm, pekı neden sıyasete bulaş- tmyorsunuz 1 ' O denlı de- mokrası âşığı olduysanız, 'demokrasi Baü sapkuüığı- dır' dıyenlerle nasıl yola çı- kıyorsunuz 9 Bu ıçtensızlık, durüstluk duygulannızı ze- delemıyor mu 1 Dın, her ınsanın hayat karşısında duruşunu etkı- ler Inamrsınız ya da ınan- mazsınız Bu sızın hayatın ıçınde, aslındabır zerre olan ömrünüze katlanma bıçı- mınız Hayatın aslına. ya- nı ölumlu olduğunuza. ya- şamın kaotık acılanna ta- hammul edersımz ya da ede- mezsınız Ama başkalan- nın sızın yolunuzda gıtme- sı ıçın, gen dönüşu olmayan bır sıstemı dayatamazsınız. Batılı gıyım tarzı sosval hayatımızda gun geçtıkte kadını zorluyor Sokakta, çarşıda, otobüste, vapurda sankı bır tehdıt altındayız, sankı hep, ıç sansurlenmı- ze yenık düşuyor gıyınme- lenmız Bu yuzden artıVc, bır kılık kıyafet kısıtlama- sı varsa, sokakta Batılı gı- yınenler de var dıye duşü- nüyonım Meclıs'ıngıysı- len bellı gıyersm, gıymez- sın sızın bıleceğınız ış, ama bırakın da bız de so- kakta ıstedıgımızı gıyelım BMAYIN! İslam Dini = Başörtüsü Prof. Dr. Tahsin YAZICI B aşlığı okuyan her okuyucu ıster ıste- mez bıraz şaşıra- cak Ancak şımdı ve bun- dan yıllarca onceden ben Türkıye'de gerçek Islamı- yet brr yana bırakıhnış, sa- dece başörtüsü üzennde tartışılmıştır Bubakımdan Türkıye'de Islamıyet de- mnce akla ılk gelen başör- tüsü sorunu olur Oysa Islamıyet asla ba- şörtusunden ıbaret değıldır ve peygambennıız de Isla- mıyetı sadece başörtüsü ıçın bıze getırmedı Her şeyden önce ınsanlar ara- sındakı ılışkılen düzenle- yen bır dın olduğu unutul- muş. onun tanıtılması ye- nne dm'ıuzaktanyaktndan pek ügılendırmeyen sorun- lar üzennde durulmuştur Nıtekım Muslümanhğın beş ana koşulu olan kefcne- işahadet,savm(oruç)\e sa- lat (namaz). zekât ve hac gıbı temel konular unutul- muş, bu temel ılkeler ara- sında yer almayan ortunme, yıllarca tartışma ve çekış- me konusu ohnuştur ve ol- maktadır Bu taröşmalar nedenıy- le, geleceğını sağlayacak ogrenımını bırakanlar ve yurdunu terk edenlenn du- rumlanna acımak gerekır Çünkü tslamıyetın temel ılkesı olmayan ortünme yu- zunden bu şekılde yersız bır 'fedakâruk'ta bulunanla- ra acımaktan başka bır şey yapılamaz Burada, gerçek Islamıye- tı mukemmel bır bıçımde bılen Mevlâna'nın bu ko- nu ıle ılgılı duşuncelennı nakletmekle yetmeceğım "Kadına'gızlen' di> t eem- reOikce, onda kendisini gos- terme isteği çogahr, dunır. Halkta da o kadın ne kadar gizlenirse onu gormek iste- ği o kadar artar. Şu halde sen oturmuşsun, her iki ta- rafın da isteğini kızışün- yorsun. Sonunda da bunu doğru dürüst bir iş sam- >xırsun. Oysa ki bu iş boz- gunculuğun ta kendisidir. Bir kadının mayasında ko- tü bir işte bulunmamak varsa yapma desen de, de- mesen de ryi huyuna göre hareket eder. Temiz yara- tılışına uyarak ona gore davTanır. Bırak onu, sen ış- killenme, sen. Yook bunun tersine mayası pisse yine kendi pis >Dİunu tutacak- ta" (Mevlânâ Celaleddm, R- hi mâ fih, tercume eden Abdülbaki Götpmarlı. ts- tanbul, 1959, s 75 ) Dının bu şekılde yanlış anlaşılması nedenıyle ol- malı kı -vaktıy le Ankara'da kendısını zıyarete gıttığım o donemın Dıyanet Işlen Başkanı rahmetlı Hamdi Akseki, bu satırlann yaza- nna, "Oğlum,dhıuniziçuı bir Luter gerek" demıştı Onun bu konuda ne kadar haklı olduğu gunumüzde daha ıyı anlaşılmaktadır Bundan yaklaşık bır bu- çuk ıkı ay once Mıllıyet gazetesınde, Turkıye'den Iran'a gıden ve orada ay- dın bır kışı ıle mulakatta bulunan bır gazetecı, Ha- künîdonemmdekı duzen- lemelen hakkmda bılgı al- maya çalışmıştı tranlı ay- dm kışının anlattıklan bu satırlann yazannı hayret- te bırakmıştı Zıra lslam devnmınden sonra dort kez Iran'a gıt- mek firsatmı bulmuştum Bu bakımdan Hakimîdo- nemmdekı uygarlaşma be- nı şaşırtmıştı Mulakatyapılan kışı, so- nunda, "Biz boynumuzun olçüsunü aldık, şimdi bu rejimi Türkive >e Mısır'a ihraç edeceğjz" demıştı kı, bugün Humeyni dönemın- de ıhraç edılemeyen rejım ulkemıze ıhraç edılmışe benzer PENCERE Körlemesine Gidiş... Geçenlerde Humyet'ın 'Pazar' dergısınde çarşaf gı- bı yayılmış btr haber gordum "Eşıtsız dunya! " "20 yıl ıçınde dunyadakı eşıtsızlık ve uçunım gı- derek arttı Dunya ulkelen ıkı ayn gruba aynldı Zen- gın ve gelışmış Kuzey Ulkelen, daha ıyı kaderıçın sa- vaşan Güney Ulkelen Dunyanın en zengın uç kışı- sının servetı, 48 en yoksul ulkenın gaynsafı mıllı ha- sılasmdan fazla Dunya ulkelennm yûzde 20'sı dun- ya refahının yûzde 85'ını kontrol edıyor Dunyada Ku- zey ve Güney, Zengınler ve Yoksullararasındakı uçu- rum gıderek buyüyor" (23 5 1999) Maşallah, bu turden gerçekler artık gazetelenn pa- zar eklennde "magazın habeıier" arasında yer alma- ya başladı dunyadakı somuru duzenının venlennı "Bırieşmış Mılletler" ıle "Dunya Bankası"yayımlıyor • Eskışehır Sanayı Odası, Hazıne'yı "Rekabet Kuru- /u"na şıkâyet etmeye hazırianıyor Neden'' Çunku "Hazıne" (yanı devlet) haksız rekabet yara- tıyor, ptyasadan yuzde 130 faızle para topluyor, kre- dı pastasının yuzde 60'ı Hazıne'nın elınde1 Işadamı bır bankaya gıdıp kredı ıstese dıyoriar kı - Deviet en yuksek faız veren muştenmızdır, üste- lık senden daha guvencelıdm sana neden kredı ve- relım'' Bızım ışımız tıkınnda • Geçenlerde Kanal 6'da bır açıkoturum ızlıyordum Kahlanlar Ankara Sanayı Odası Başkanı Zafer Çağ- layan, Istanbul Tıcaret Odası Başkanı Mehmet Yıl- dınm, Cumhunyet Ekonomı Bolumu Şefi Özlem Yu- zak, Dunya Gazetesı Genel Yayın Muduaı Osman Aroiat konuşuyor "- Bankalar özerkleştınldığı zaman " istanbul Tıcaret Odası Başkanı Mehmet Yıldınm so- zu hemen kesıyor "- Aman özelleştınlmesın1 Şımdıye dek uygula- malardan alınan sonuçlan gördük " AroJat "- Öze/teşönfe/n demednm, özerkleştınlsın dedım ' Yıldınm "-Ha o başka! " Gozukara ışadamı bankayı devletten alıp ıçını bo- şaltryor kendı şırketlenne dağıtyor paralan, sonuç- ta yıne devlet ışe el koyup bankayı kurtaracak, değıl Kımı açıkgoz ışadamı da devlet desteğıyle banka kurup halkın paralannı topluyor kendı ışlen ıçın kul- lanıyor, sonuçta banka batarsa yıne devietın kurtar- ması gerekecek 1 Hazıne'nın yuzde 130'lapıyasadan paratopladığı bır ortamda, bankacılığı neresınden tu- tarsan tut elınde kalıyor 1 Devlet butçesı ıse tek sozcukle "ıflas" durumun- da! Borç butçesı bıle değıl, faız odemelen yuzde 4O'ı aşmışi Tek tumceyle Turkıye faız batağında boğu- luyor Ya durust ışadamı ne yapıyor? . Batıyor 1 "Haksız rekabet ortamr ışadamının yaşamında karabasana donuştu • Dış dunya karşısında rekabet edebılecek bır eko- nomı Türkıye'de nasıl oluşabılır'? Içerdekı bozuk duzen nasıl aşılabıhr'? Bütun onyargılan bır yana koyarak tum uiusal guç- len topariayan bır ortak stratejide bırleşmeden bu sorunun ustesınden gelınebıleceğıne ınanmak saflık- tr, kor serbest pıyasanın kendılığınden her şeyı ço- zumleyeceğını ılen surmek ıse artjk aşılmış bır dun- ya goruşudur oL TEŞEKKUR Dıskektomı operasyonumu başanyla gerçekleştıren Prof Dr MUZAFFER BAYHAN ıle Internatıonal HospıtaFın dığer doktor ve personelıne, aynca ozenlı ve tıtız çalışmalanyla kopan kıkırdak parçasını saptayan Maçka EMAR'ın uzman doktorlan MURAT DtNÇER ve ALPTEKİN PEKER'e yürekten teşekkur edenm. AHMET KORULSAN TEŞEKKUR 17 05 1999 Pazartesı günü aramızdan aynlan sevgıh babamız ŞAKİRZİYA ŞENOL'un Cenaze törenıne katılan, telefon ve telgrafla acımızı paylaşan, çıçek gönderme ve bağış yapma lütfunda bulunan tüm dost, akraba ve yakınlanmıza sonsuz teşekkür ve şükranlanmızı sunanz AİLESt BAKIRKOY UÇÜNÇU ASUYE HUKUKHÂKTMLİĞİ'NDEN 1996 687 Esas 1999 236 karar Davacılar Çığdem-Ayten-Yalçm Bılbay \ekıllen tarafindan hasımsız olarak açılan gaıplık da\asının mahkememızde yapı lan açık yargılaması sonunda Tekırdağ Hayrabolu. Buyukka raklı,cılt022 04 sayfa81 kutuk232'denufiısakavıtlıMehmet ve Rukıye oğlu, 20 4 1949 dlu Muammer Bılbay ın 9 7 1995 ta- nhınden ben kendısınden bır haber ahnmadığı gıbı, Lıberal Ba- kış gazetesmde yapılan ılana ve bu ılan tanhmden ıtibaren 1 se neden fazla müddet geçmış olmasına rağmen da\ acılardan Av- ten Bılbay'ın eşı dığer davacılar Çığdem ve Yalçın Bılbay ın babalan Muammer Bılbay hakkmda bu malumat da alınmamış ve dolayısıyla olümü de muhtemel gorûlmesıne bınaen 9 7 1995 tanhınden ıtıbaren Muammer Bılbay ın gaıplığıne, peşın alınan harcınmah»ubuı\e,bakıye 1 121 700 TL sıkaraıharcmmda- vacılardan tahsılı ıle Hazme'ye ırat kaydına, davanın mahıyeO ıtıban ıle davacılar tarafindan yapılan vargılama gıderlennın üzennde bırakılmasına, Yargıtay volu açık olmak üzere, davacı vekılının yuzüne kaışı \enlen 8 4 1999 tanh \e 1996 687 esas, 1999 / 236kararsayılıhûkümılanenteblığolunur Basın 25473
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear