Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
15HZİRAN 1999 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
TÜRKİYE
tstenul PB 27 Sinop PB 24 Adana
PB 31 Samsun Y 25 Mersin
Kocali PB 27 Trabzon
Çanakale PB 30 Giresun
Izroir
_Y 24 Diyarbakır PB 33
PB 34
A 32 Ankara
Y 24 Şanlıurfa
PB 26 Mardin PB 29
Mana A 32 Eskişerıir PB 28 Siirt PB 31
Aydti A 32 Konya PB 28 Hakkâri PB 28
Defiti A 32 Sıvas Y 24 Van PB 23
ZofKridak PB 25 Antalya A 34 Kars
Yurdun kuzey ve iç
kesimteri parçalı bu-
lutlu, Orta ve Doğu
Karadeniz, (ç Anado-
lu'nun doğusu, Doğu
Akdeniz ıle DoğuAna-
dotu'nuı kuzey ve ba-
tısı sağanak ve gök-
gürültülüsağanakya-
ğışlı, öteki yerier az
bûtutlu ve açık geçe-
cek. Hava sıcaklığı bı-
razartacak.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
18
25
24
24
24
24
24
23
Münih Y 20 Zürih
Berlin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
PB
Y
PB
Y
Y
PB
Y
PB
24
23
29
21
29
29
26
32
Y 20 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tıflis
Kahire
PB
PB
PB
PB
PB
PB
Y
A
26
29
24
29
29
30
27
38
A 34
i Parçalı buıutiu k Çok bulutlu
m
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
H Bıştarafı 1. Sayfada
medrayı bilgilendiriyor.
Retmi koruyan TSK dışında, ömeğin Emniyet Ge-
nel Nüdürlüğü gibi kurumlarda da laiklik karşrtı ha-
reketere savaşım veren "gruplar" bulunuyor.
Bı gruplann karşı girişimleri son olarak Ankara
Emn/eti'ndeki "tasfiye olayı" ile ortaya çıktı.
Kanuoyunda çarpıcı isimlerie birden ilgi odağına
dörıişen tele-kulak olayına adı kanşan 12 Emniyet
çalışinı görevlerinden uzaklaştınldı.
Acaba suçlan sadece ve sadece telefonlan din-
lemec miydi?
Yotsa, nedense yetkililerin görmezlikten geldik-
leri, ratta sözünün edilmesinden pek haz duyma-
dıklan bir başka neden mi vardı?
CLmhuriyet bu soruyu yanıtladı: Evet, Emniyette-
ki tasfiyeler sadece telefonlann dinlenmesine bağ-
lananazdı.
Zira; tele-kulak olayı öne sürülerek Emniyetten
uzakaştınlanlar, köktendinci hareketlerin belli başlı
odak noktalarından biri olan Fethullah Gülen ve yö-
nettiği Işık Tarikatı'nın faaliyetlerini ve hedeflerini
saptayan geniş, doyurucu bir rapor hazırlamışlardı.
Ancak, devlet yöneticileri tele-kulakla birlikte bu
raporu değerlendirmeye, ayn bir soruşturma açma-
ya yanaşmadılar.
Hatta Başbakan Ecevit, soran gazeteciye tasfiye
edilen emniyetçilerin tele- kulağı örtmek için "rapo-
ru bahane" olarak kullandıklannı ve "ama inandın-
c/ olamadıklannı" söytedi.
Oysa, raporda Gülen'cilerin "din kisvesi altında
devleti ele geçırme" amacında olduklanna geniş bi-
çimde, özenle değiniliyor ve bu gerçek şu satırlaria
pekişiyor
"Fethullah Gülen'in son zamanlarda ordu, polis
ve MlTteşkilatlanna sızma hareketlerine ağıriık ver-
diği bilinmektedir. Zira Işık kışlalannda özenle yetiş-
tirilen Işık süvahleri, ağabeyleri tarafından yönlen-
dirilerek bu birimler için açılacak imtihanlara özen-
le hazırianarak sızma faaliyetleri içerisine girdikleri
alınan bilgilerdendir."
Durum bu kadar açık!
Sorular ve gerçekler
Başbakan adına her yerde hazır ve nazır olan Hü-
samettin Özkan'ın ya da Içişleri Bakanı'nın şimdi
şu soruyu yanıtlaması gerekiyor: "Tele-kulağı ay-
dınlığa çıkarmak için bol sayıda mülkiye müfettişi-
ni görevlendiren devlet, laik Cumhuriyetin altına di-
namit koyan Gülen 'in faaliyetleri ile ilgili ve tele-ku-
laktan ayn hangi çalışmalann içindedir?"
Kimi olaylar var ki, kolay unutulmuyor: 28 Şubat
sürecinin başladığı günlerde asker kesimi ile görüş-
mek üzere ABD'den gelen heyetlerin söze "Gülen'in
ne kadar değehi bir din adamı olduğunu" söyjeye-
rek başlamaları...
Son raporun hazırlanmaya başlandığı günlerde,
Gülen'in tedavi amacıyla ÂBD'ye gitmesi ve hâlâ
orada "fikren ve bedenen ne gibi rehabiliteden geç-
tiğinin" bilinmemesi...
Cumhurbaşkanı Demirel'in, -tarihlerini de vere-
tMİirim- Gülen'le ilgili bir yığın olumsuz saptamasın-
dan ve hatta Gülen'le herhangi bir törende yan ya-
na gelmemek için gösterdiğt-aşın çabalardan son-
ra...
Hangi hikmet-i devlettendir bilinmez; Gülen'den
ödül alması, ödül töreninde Gülen'in arkasında, üs-
telik elleri göbeğinde saygılı havada durması, hatta
öven konuşma yapması...
Gülen'in Başbakan Ecevit'i ödüllendirmesinden
sonra, bu davranışı yadırgayanlara Gülen'i "iyihuy-
lu tarikatlar" arasında sayması...
Bütün bunlar, Fethullah Gülen'in devlet içinde al-
dığı mesafeyi gösteriyor.
Hâlâ orduya sızan tarikatçılann YAŞ karan ile ko-
vulmalanna yargı yolunun açılmasını isteyen aklı ev-
veller de var aramızda.
Ne ki, sivil kadrolar sayageldiğimiz izlenimleri ver-
diklerine göre:
Ordu; laik Cumhuriyetin korunmasında son siper,
son dayanak.
Kale içerden çökertilirse...
Ankara-Tahran hattinm işletmeye açılması gün
meselesi.
Laik Cumhuriyet gider ve bir daha geri dönmez.
GöRÜŞ/
Yağmurlu i Gök gLrüttûlü
IMF'den peşhı destek yokI Baştarafi 1. Sayfada
LMF'nin Avrupa Bölgesi lcra Direktörû WiUy
Kiekens, yeni hûkümetle yapacaklan ilk tur gö-
rüşmelerin, bir anlaşmaya zemin oluşturabile-
ceğini söyledi. Kiekens, kendisinin de katılaca-
ğı son bölümdeki görûşmelerle ilgili olarak
"Hükümet ik yapdacak bu ilk tur görüşmeler-
de, yapısal reformlar ve antienflasyonist politi-
kalarda kararhhk görürsek, daha sonra bir an-
laşma yaparak mali destek sağtayabiüriz" dedi.
Kiekens, bu polıtikalann parlamento tarafindan
onaylanmasının hükûmetin kararhhğını göste-
receğini vurguladı.
Hûkümet, IMF'den ilk aşamada mali yardım
alamasa bile "yeşil ışık" desteği arayacaİc. Eko-
nomi bürokratlan, bu gelişmenin dışandan kay-
nak bulmayı kolaylaştıracağını ve borçlanma
maliyetinin düşeceğini belirttiler. Türkiye,
IMF'den 15 milyar dolar kredi beklentisi için-
deyken fon, anlaşma olursa bu parayı tümden
değil, yapısal reformlan gerçekleştirdikçe par-
ça parça vermeyi öngörûyor.
3 partininbakanlanndan oluşan Ekonomi Ko-
misyonu, IMF heyeti gelmeden önce kendi ara-
lannda temel bir uzlaşma sağlamaya çalıştı. Or-
taklar, IMF ile anlaşmanın "kesin koşuUarT
olan "hankalar yasa tasansı. sosyal güvenligin
yeniden yapdandınlmasL. vergi reformunun de-
ğjştirihnesi, yerel yönetim reformu. tanma des-
tekten vazgeçilmesi. memür maaşlannın getecek
enflasyon hedefûıe göre belirienmesi, ö/ellestir-
meninsağjam tetneUere oturtuhnası ve uluslara-
rası tahldmi" tartışıyor. Bu amaçla memur ma-
a§ zammı ve buğday taban fıyatlannın belirien-
mesi gecikti.
Memurun tepkisi
Hükümetin, IMF'nin baskısı dogrultusunda
yılın ikinci yansında memurlara yapacağı zam
oranmı dûşûk tutma eğilimi tepkilere neden ol-
du.
IMF. kamu işçileri için yaptırmayı başarama-
dığı "gelecek enflasyon" oranında artışı bu kez
memur maaş zamlan için öngörûyor. Hüküme-
tin de maaşlara yüzde 15-20 oranında artıştan
söz etmesi üzerine KESK'e baglı memurlar bu-
gün ve yann Türkiye genelınde bordro yakma
eylemi yapacak. 26-27 Haziran tarihlerinde ise
tüm illerde bütçe ve ücret artışlanna yönelik
mitingler düzenlenecek.
Maliye Bakanı Sümer OraL memur maaşla-
n konusunda henüz oran belirlemesi yapılma-
dığını, zamma ilişkin çalışmalann ay sonuna
doğru netleştirileceğini söyledi. Oral. maas
zammını Bakanlar Kurulu'nun belirleyeceğini
kaydederek "Bakanlar Kurulu bu konuyu ele al-
madı. Daha \akit de var. Bu nedenle bir rakam
söylenmesi son derece yanlış. Şu olacakmış, bu
olacakmış, bütün bunlar spekülasvon, oran bel-
li değil" diye konuştu. Maliye Bakanhğı yetlci-
lileri ise mevcut bütçenin ve ekonomik denge-
nin, memura yüksek oranlı zamma olanak ver-
mediğini belirterek "Bize oran konusunda hü-
kümet kesiminden hiçbir telkin gebnedL Bütçe
imkânlan belli. Maaşlara yuzde 30 bir yana yüz-
de 25 bile şu aşamada zor göriiniiyor" görüşü-
nü dile getirdiler.
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Resul
Akay. "IMF'nin haürına memurun sofrasuıda-
Id ekmek tespit edflemez. Hükümet 'Bildiğimi
okurum' dersesosyal sıkınülan göğüslemeye ha-
zır olsun. Yeni kuruhnuş bir hükümetin ilk icra-
atına toplumu karşıstna alarak başiama» Tür-
kiye adına da bir umutsuzluk ohır" diye konuş-
tu.
HîzbuDah öı^ütiiııü arşivi vurdu
• Baştarafi 1. Sayfada
mesiyle şu ana kadar Diyarbakır, Batman ve
Mardin ile açıklanmayan 3 büyük il ve birçok
ilçede Hizbullah'a nokta operasyonlan düzen-
lendi. Bu operasyonlarda 22 hücre evi cıtaya
çıkanldı. Bilgisayarda isimleri kayıtlı bulunan
20 bin kişilik listeden şimdiye kadar bine ya-
km kişinin ifadesine başvuruldu ve bunlardan
250'si tutuklandı.
Bilgisayarda kayıtlı diğer örgüt elemanlannın
yakalanması için de arama ve operasyonlar de-
vam ediyor.
Bilgisayarda Hizbullah örgütü lideri Hûseyin
Veüoğhı'nun yanı sıra örgütün diğer yönecileri
hakkında da önemli bilgilere ulaşıldıği kaydedil-
di. Ancak bu konuda aynntılı bir bilgi elde edile-
medi.
Güneydoğu'da faili meçhul kalan binlerce ci-
nayet ve olayın dabilgisayardaki incelemelerinta-
mâmlanmasıyla birlikte aydınlatılacağını belir-
ten bir emniyet yetkilisi, "Cinayetier büinh'or. Fa-
illerin elde edilip sorgulanmasıyla tüm faili meç-
hul kalan dosyalar bir bir ajdınlaulacak" dedi.
Diyarbakır Devlet Güvenlık Mahkemesı Baş-
başsavcılıgı tarafindan hazırlanan bir iddianame-
de ise Diyarbakır'da bazı liselerde Hizbullah'ın
yapılanmasında yer aldığı belirtilen 13'ü öğren-
ci toplam 17 kişinin bilgisayar disketlerinin çö-
zülmesiyle yakalandığı belirtildi. Bilgisayarda
örgüte ait bilgiler mahkemeye delil olarak sunul-
CHP İstanbul il Cenel Meclisi Crup Başkanvekili Nezih Deniz
'Yerelyönetimdeyetkikumıaşası\w*f *7 3
du.
Savcılık tarafindan hazırlanan iddianamede,
M.T<17), MücahitKaya(20), R.ÇJ(17), LT.(17),
Mehmet Emin Kaya (19), G.G. (17), H.Y. (16),
Erol Ka>mak (21), Mehmet Ancan (21),
M.G.(17). Salim Amınbaş (20), Mehmet BİUI
Aml (20), HJC (17) adlı öğrenciler ile Fuat Ay-
dın. Adem Alkan, tlhami Ath ve Mehmet Resul
Pirizade'nın başta Diyarbakır'dakı liseler olmak
üzere 17 camide örgütlenme faaliyetleri yürüttük-
leri belirtildi.
İddianamede şöyle denildi: "Mardin'de ele ge-
çirflen yasadışı Hizbullah terör örgütüne aitbilgi-
sayar disket çözümlerinde sanıklaıia ilgili bilgUer,
beyanlar mevcuttur. Sanıklann eylemlerine uyan
TCY'nin 168/2 ile 3713 sâyı-
lı yasanın S. maddeleri u-
yannca ayn ayn cezalan-
dınhnalan taiep olunur."
Öte yandan Elazığ'ın Ko-
BARIŞDOSTER
CHP Istanbul II Genel Meclisi Grup Baş-
kanvekili Nezih Deniz. İstanbul il genel mec-
Hsinin seçilme biçimi, aldığı oy ve üye sayı-
sı nedeniyle Türkiye'ninTBMM'den sonra-
kienbüyök meclisi oiduğunubelirterek "Fa-
katyeı^yöoetfmlerarasmdakiy-etkikarntt-
şaa, bûtçe yetersizfiği ve kadro ekakBgi, ge-
rektiği gibi çahşmanuza engd ohıyor" dedi.
212 üyelı İstanbul ıl genel meclisinde 4. grup olan
CHP'nin grup başkanı olan Deniz. yönetiminde FP-
ANAP ittifakının bulunduğu il genel meclisindeki duru-
mu "FP de ANAP gibi müteahhit partisi oktu. Tüm hiz-
metlenk öacetiği örgütüne ve vandaşlanna veriyor. Bü-
yükşehir ve i gead meclisindeki FP-ANAP ittifaklannın
temeKnde bu paylaşun anlavişı yanyor" dedi. Meclisin
çalışmalan hakkında halkın bilgisiz, basınmda ilgisizol-
masından yakınan Deniz. "tstanbul Büyûkşehir Befcdi-
l
tetoplam bekdiyebütcesi 1 katrilyon Brayı buhiyor. tl ge-
ud mecösmin tahmini bütçesiise36trilyon. Bunun yüzde
32'sinin de cari hizmetlere gittiği düşünülürse durum da-
h»ryi anlaşdır" diye konuştu. tl genel meclisi bütçesinin
yüzde 60'ının köy hizmetleri ve ilköğretim hizmetlerine
grttiğini vurgulayan Deniz, kentteki imarlı alanlara il ge-
nel meclisinin müdahale etmedıgını kaydetts. Bütçenin
yüzde 5.4'ünün saghk ocaklan yapımında
ve hastanelere teknik donanım alımında kul-
lanıldığını vurgulayan Deniz. "tlgenelmec-
Bsi büyük kenderde değü, ama özeDikte kû-
çûk kenderde çok önemli ve etkili. Çünkü
vol,su,bayuıdırhk,köyveilköğretim hizmet-
İerinebakılr^.Medisterinbölgeleregöreiş-
lev ve bütçe farkhhklan var" dedi. il genel
meclisinin işleyişinin TBMM'ninkine çok
benzediğinin altını çizen Deniz, en önemli
sorunlannı. yasadan kaynaklanan yerel yönetimler arası
yetki karmaşası, etki alantnın genişliğine karşm kadro
azlığı ve ödenek sıkıntısı olarak sıraladı. Deniz, il bele-
diyeleri. ilçe belediyeleri ve il geael meclisleri arasında
çok büyük bir yetki karmaşası olduğuna dikkat çekerek
karmaşanın hizmeti ve verimlihği önlediğini; yetki alan-
lannın belirlenmesi için, tüm eksikliğine karşın. yerel yö-
netimler yasa tasartsmın TBMM'den geçmesini istediği-
ni söyledi. Deniz. İstanbul il genel meclisi CHP grubu-
nun önerilerini şöyle sıraladı:
- \ferd yöoetimkr için kesia ve net yetki abUHan belr-
lenmeiL
- Yerelyöaetmı bbimkri arasındae^üdüm sağianma-
L Farkh partüerden secilen betediye başkanlannın. bir-
baierhiin çahşmalanıu engeflemesüiBi önüne geçihneB.
-Kadro yetiştinnek amaayb yerel yönetim okulu açıl-
mab.
lah örgütüne mensup 8 kişi
yakalandı.
Elazığ Valiliği 'nden yapı-
lan yazılı açıklamada, Ko-
vancılar ilçesinde örgütün
tlim Grubu'na yönelik ola-
rak gerçekleştirilen operas-
yonda, 8 kişinin yakalandığı
kaydedildi.
Örgüt mensuplannın ya-
pılan sorgulamalannda, ilçe
merkezindeki 5 camide kü-
çük yaştaki çocuklara, ak-
şam namazmdan sonra dini
ders adı altında, örgüt ide-
olojisi dogrultusunda bilgi
verdikleri, örgütsel eğitim
çalışmalan yaptıklan ve ör-
güte eleman kazandırma fa-
aliyetleri içerisinde bulun-
duklannın öğrenıldiği bildi-
rilen açıklamada, şahıslann
ikamet ettikleri yerlerde ya-
pılan aramalarda örgütsel
içerikli doküman elde edildi-
ği belirtildi. Açıklamada, ad-
li işlemlerden sonra yakala-
nan şahıslann tümünün tu-
tuklandığı kaydedildi.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
Konsun, buna diyeceğimiz yok. Ama, okullarda ev-
rim kuramını anlatacak öğretmen bulmak zorlaştı.
Çünkü bunlarhep önceden başlatılmış hareketin so-
nuçlan. Okullarda biyoloji anlatacak nitelikli öğret-
men kalmadı..."
Kısaak mektup pek çok şeyi özetliyor:
I - Irticacılar kimi devlet kurumlanndan yardım gö-
rüyorlar.
2- Temel hedefleri lise öğrencileri.
3- Bilime saldıracak cürete sahip oldular.
4- Okullarda onlann k^ştsında bilimi savunacak
öğretmen bulmak zorlaştı.
I1 Haziran Cuma günü bu köşede, Bilim Araşttrma
Vakfı'nın ilköğretim okullannda ve liselerde "Evrim Al-
datmacası" adlı kitabı dağrttığını, kitapta evrim teori-
sini eteştiri kılıfı altında bilime saldınldığını, kimi vali-
liklerden kitabın bedava dağrtımı için izin alındığını
vurgulamıştık.
Giriştekı mektubun yanı sıra Anadolu'nun pek çok
yerinden karşılık geldi. Duyarlı yurttaşlar, söz konusu
kitabın dağıtmı için kkni okullarda yöneticilerin bile ön-
cülük erbğini vurguladılar.
Devlet kurumlanntn ise hiçbirinden tepki gelmedi.
Böyie bir beklenti içinde değiliz. Ancak, kimi yurttaş-
lar kadar devlet de birazcık duyarlı olsa, cehalet böy-
lesine hareket halinde olmayacak!
Kitabı basan kuruluş olarak iç kapakta şu adres ve-
riliyor:
Vural Yayıncılık. Beyazsaray Kitaplar Çarşısı. No: 43
Beyazrt-lstanbul.
Bu yayınevini arayıp, kitaptan ne kadar basıldığını
sorduk. "Bilm'ıyoruz. Biz sadece yayın hakkına sahi-
biz. Basımı vakıfyapıyor" karşılığı verdiler.
Kitabın yazan Harun Yahya ile görüşme isteğimiz
ise kabul edilmedi. Hiçbir zaman okurlarla görüşmez-
miş, mektup yazarsak kendilerine göndermeliymişiz.
lletirlenmiş. Belki yanıt veriımiş.
Arkadaş 150 yıllık evrim teorisini çürütüyor. Ama in-
san içine çıkamıyor!
Yazann gerçek adının Harun Yahya olmadıgı, müs-
tear ad kullandığı, kitabın arkasında da vurgulanıyor!
Uluslararası bağlantı!
Kitabın arkasındaki dipnotJann büyük çoğunluğu
Amerikan kaynaklı. Konuyu biraz deşince, değişik
ipuçlan ortaya çıkıyor.
ABD'deki dinci örgütler yıllardır evrim teorisine kar-
şı açık bir savaşım yürütüyoriar. Hatta okullarda ev-
rim teorisinin okutulmasını önlemek için kampanya-
lar başlattılar. Evrim teorisinin değil, yaratılış"\n oku-
tulmasını istediler. Başanya ulaşamayınca Yüksek
Mahkeme'ye gittiler. Mahkeme bunu reddetti. Karan
beğenmeyince, "Buna mahkeme karar veremez" de-
yip karşı çıktıiar.
Nobel Odülü almış 72 bilim adamı ile 21 bilim aka-
demisi de evrim teorisinin bilimsel önemini vurgula-
yıp, teoriye yönelik saldınlan göğüslemeye girişti.
Türkiye'de de benzer bir durumla karşı karşıyayız.
Darvvin'in evrim teorisi 19. yüzyıldan beri bağnaz din-
cilerin hedefi. Ancak evrimi destekleyen kanıtlar gide-
rek güçlendi. Bugün çağdaş dünyada evrim teorisi-
nin gerçek olup olmadıgı değil, bunun nasıl gerçek-
lestiği, hangi aşamalardan geçtiği tartışılıyor.
Türkiye'yi ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen
kafa ise bu teorinin okullarda ders kitabı olarak dahi
okutulmasını istemiyor. Bunu da "demokratikhak" bi-
çiminde gündeme getiriyor!
Türkiye Bilimler Akademisi'nden (TÜBA) Prof. Şev-
ket Ruacan'la hafta sonunda konuyu konuştuk. "Ev-
rim Aldatmacası" kitabı aleyhine yazı yazan, görüş be-
lirten öğretim üyelerine yönelik saldıntepn "hakareti
aşacak" boyutlarda olduğunu soyledflHu konudaki
kimi bildiriler bize de ulaşıyor. mf
Evrim teorisine saldıran konferansların düzenleyi-
cisi olarak da Adnan Oktar'ın kurucusu olduğu Bilim
Araştrma Vakfı görünüyor. Kendisini "Atatürkçü" ola-
rak tanrtan bu vakftn konferans Hantan da her neden-
se Akit ve Milli Gazete'de çıkıyor!
Konunun ilginç bağlantılannı işlemeye devam ede-
ceğiz. Yazıyı Atatürk'ün bir sözüyle noktalayalım:
"Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dog-
ma, hiçbirdonmuş ve kalıplaşmş kural bırakmıyorum.
Benim manevi mirasım ilim ve akıldır."
MERİÇ VELÎDEDEOĞLU
Bir süredir Batı'da -özellikle In-
giltere'de- yeniden gözden geçi-
rilmiş bir laiklik anlayışının gün-
demde olduğunu görmekteyiz.
Bu yeni laiklik görüşü ülkemizde
de "inançlara saygılı laiklik" ya da
"banşlandınlmış laiklik" gibi kav-
ramlarla yavaş yavaş kamuoyuna
yansıtılmaktadır Içeriği adıyla or-
taya konan bu yeni görüşün top-
lumumuz tarafindan, daha doğ-
rusu toplumun bir kesimince Ba-
tı'dakinden farklı bir biçimde algı-
lanacağına kuşku yok... Bu ke-
sim, bu yeni laiklik anlayışını ken-
di görüşlerine destek sağlamak
için kullanacağı gibi laiklikten
ödünler vermeye hazır çevreler
de sığınacakları bir alan olarak
görmekte gecikmeyeceklerdir.
"Laikliğin evrimi" olarak da su-
nulan yeni laiklik arayışının ülke-
mizde Batı'dakinden farklı algıla-
nacağının nedenlerine geçmeden
önce laikliğin özünde, dünyasal
yaşamın dinsel alandan ayrılarak
akıla yasalarla düzenlenmesinin
yattığını ve toplumun dünyasal
yaşammı biçimlendirmenin adına
"siyaset" denildiğinde, laikliğin
temelinin siyaseti dinsel alandan
ayn tutma olgusu olduğunu
anımsamalıyız. Dahası, bilim dün-
yasını dinsel kurum ve dogmalar-
dan uzak tutmanın laikliğin en
önemli yanı olduğunu da anımsa-
mak zorundayız.
Farklı algılama nedenlerine ge-
linc«; bunun için tarihsel bir süre-
ce takışlanmızı çevirmek gere-
kecektir.
'Banşlandınlmış Laiklik'
Batı'da Hıristiyanlığın ılk aşa-
malannda dinin önderieri Hıristi-
yan toplumundan: "Oevletyöne-
timine katılmamalannı, yalnızca
Kilise içinde kaynaşmalannı'fl),
böylece siyasetten uzak durma-
lannı istediler. Bu tutumun Matta
Incili'nde (2): "Kayser'in hakkını
Kayser'e, Allah'ın hakkını Allah'a
ödeyin" ilkesiyle yer aldığı bilinir.
Ne var ki, zamanla büyüyüp geli-
şen Kilise örgütü dördüncü yüz-
yılda devletle başabaş bir duru-
ma gelince siyasal iktidarian yön-
lendirmeye başlar. Dahasonrala-
rı siyasal iktidarla dinsel iktidar
arasında üstünlük savaşımına
dönüşecek olan bu gelişme, yüz-
yıllar boyu sürecek ve böylece
din, siyasetin içinde yer alarak iyi-
den iyiye dünyasallaşacaktı. Bu
olumsuz gelişmenin yolu, 16.
yüzyılda dinde gerçekleştirilen bir
"reform" ile kesildi. Inciî yeniden
yorumlanarak dinin siyasetten,
dolayısıyla dünyasallıktan arındı-
nlıp Hıristiyanlığın ilkdönemlerin-
deki anlayışa, yani dinin kendi
alanına dönmesi istendi. Bu ara-
da ticaretin gelişmesiyle yeni olu-
şan bir sınrfın önü açılıp siyaset-
teyer alması gerçekleştiği gibi ya-
vaş yavaş biçimlenen uluslann
ulusal kiliseleri de ortaya çıktı; ar-
dından Incil'in ulusal dillere çev-
rilmesi kabul edildi. Böylece bi-
reylere "Hıristiyan ümmeti"n\n
üyeteri, kendi uluslannın yurttaş-
lan olma yolu da açıldı.Kuşkusuz
bu dönüşümler çok acı kitlesel kı-
yımlara, savaşlara neden olmuş-
sa da değişim durmamış, 1789
Fransız Devrimi'yle de dünyasal
yaşamın yeniden yapılması sür-
müştür.
öyle ki devrim, devletin dini
olamayacağını ortaya koyacak;
eğitim ve sanatı dinin uydusu ol-
maktan çıkaracak; önemli ulusal
günlerin bayram olarak kutlan-
masını sağlayacak; evlenme, do-
ğum, ölüm işlemlerinin ve kütük-
lerinin yürütülüp yazılmasını yerel
yönetimlere bırakacak; dinin yad-
sıdığı boşanmayı kabul edip ku-
rumlaştıracaktı.
Fransız halkının onayladığı bu
değişimler öbür ülkelerde de, 19.
yüzyılla birlikte birbiri ardından
oluşturulan Yurttaşlar Yasalan
(Medeni Kanun) ile kabullenilip
yürürlüğe girecekti. Böylece din-
sel dogma ve kurumlar, dünyasal
yaşamın düzenlenmesinden
uzaklaştırılıyor, yerlerini laik yasa-
lar alıyordu.
Bilindiği gibi bu durumun daha
da gelişerek uluslararası bir kabu-
le ulaşması, 20. yüzyılın ilk yan-
sında ilan edilen "Insan Haklan
Evrensel Bildirgesi" ile sağlana-
caktı.
Reformu kabullenmeyen ve
boşanmayı onaylamada direnen
Katolik Italya da, 20. yüzyılın son
çeyreğinde bu tutumunu bırak-
mak zorunda kaldığı gibi, "dün-
yanın hareket etmediğini" iteri sü-
ren dogmayı da bizzat Kilise geri
çekerek büimin haklılığını onayla-
yacaktı...
Kalın çizgilerle anımsatılan bu
tarihsel kesitte elde edilen kaza-
nımlar, genelde savaşımcı bir la-
iklik bağlamında gelişmiştir. Işte
birsüreden beri Batı'da gündem-
de olan laikliği, bu "savaşımcı la-
iklik" görünümünden uzaklaştıra-
rak banşçı bir anlayış içinde algı-
lamak. Kuşkusuzamaçlanan, ge-
ri bir dönüşle, dünyasal yaşamın
ya da devletin yapısının dinsel
buyruklarla düzenlenmesi değil,
bu düşünülemez bile... Gündeme
getirilenin bireyin tinsel (manevi)'
yaşamının daha çok desteklen-
mesi, inanç kavramının bu bağ-
lamda yeniden ele alınmasıdır, di-
yebiliriz.
Oysa Islamiyetin doğuşundan
günümüze dek uzanan sürede al-
dığı yolun Hıristiyanlıktan farklı ol-
duğu ve günümüz Türkiye'sinde
durumun bambaşka boyutlarda
geliştiği ortadadır. Tarih boyunca
çağdaşlaşmaya karşı yapılan
başkaldınlardaduyulmayan "Ku-
ran anayasamız olacaktır!.." slo-
ganı, 21. yüzyıl Türkiyesi'nde ra-
hatlıkla dile getirilmektedir. Dün-
yasal yaşamı bu doğrultuda yapı-
landırmak isteyen bir parti TB-
MM'dedir. Değil 75 yıllık Cumhu-
riyetin getirdiği laik düzenleme,
150-200 yıl önce gerçekleştirilen
çağa dönük tüm değişimler yad-
sınmakta; çağdaşlıkla, 1923 Dev-
rimi ile ilgili kavramlar, olgular
saptınlmakta, ters-yüz edilmek-
te, böylece yaratılan kavram kar-
gaşası içinde, dünyasal yaşam ile
dinsel alanın bir arada şeriat şem-
siyesi altında yürütülmesi isten-
mektedir.
Bu ortamda laikliğe dönük ye-
ni yeni tanımlan kamuoyu gün-
demine salıvermenin, hem de u-
mut veren sosyal demokrat bir
partice ortaya konmanın ne gibi
bir yaran olabilir? Bu tür yakla-
şımların uzlaşma sağlayacağı,
uzlaşma için dayanak olacağı mı
düşünulmektedir? özünde şeriat
yatan bir tarikatın devlet içinde
çöreklenmesine göz yummanın
nedenini bu görüşte mi aramalı-
yız? Kesintisiz sekiz yıllık eğitime
yapılan "darbe'nin içe sindirilme-
sinde bu anlayış mı rol oynamak-
tadır? Ödünler yumağı bir kez
açılınca arkasının geleceğini ulus-
çayaşayaraköğrendik. Dileğimiz,
laiklik konusunda yapay olarak
yaratılmış bulunan kavram kar-
gaşasına yenilerinin eklenmesin-
den ve ulusumuz için yaşamsal
boyutta olan düzenlemelerde
ödün verilmesinden kaçınılması-
dır...
(1) Bertrand Russel, Batı Fel-
sefesi Tarihi, Cilt 2, s. 65.
(2)Bab23/21.
Coc-Der'den Coc Haftası' etkinlikleri
istanbul her yıl
250 bin göç ahyor
İstanbul Haber Servisi - istan-
bul'a her yıl 150 bini Doğu ve Gü-
neydoğu'dan olmak üzere 250 bin
kişinin göç ettigj belirtilerek "Ülke-
mizde göç, köyden kente ohnaktan
daha çok, bölgeden bölgeye göç şek-
Unde gerçekleşmektedir" denildi.
Kısa adı Göç-Der olan Göç
Edenler Sosyal Yardımlaşma ve
Kültür Derneği'nce "Göç Haftası''
kapsamında düzenlenen etkinlikler
çerçevesinde Tank Zafer Tunaya
Kültür Merkezi'nde bir saydam
gösterisi düzenlendi. Ardmdan bir
konuşma ^yapan dernek başkanı
Mahmut Özgür, göç sorununu ka-
muoyunda sıcak tutmayı ve çözü-
münü sağlamayı amaçladıklanm
belirtti. Özgür, Türkiye'de yasalar
ya da yanlış politikalar nedeniyle
insanlann göçe zorlandığını öne
sürdü.
Ülkemizdeki göçün genellikle
bölgeden bölgeye yapıldığını, köy-
den kente yönelik göçün daha sı-
nırlı olduğunu vurgulayan Özgür,
göçün Türkiye'nin temel sorunlan
arasında olduğunu kaydetti. Özgür,
son 15 yıldır Doğu ve Güneydo-
ğu'da yaşananlar nedeniyle göç so-
nınunun hiç gündemden düşmedi-
ğini anımsatarak "OHAL Böîge Va-
liligi'nin 1997 yıh verilerine göre
3728köy ve mezraboşafamş durum-
da. Buradan göçen insanlar dah
çok büyük kentkrin varoşlannds
çadırlarda. naylonlarda, sağbks
ortamlarda, insana yaraşmayan kı
şullarda yaşamaya çanşıyorlar. Oia
ğanüstü halin, koruculuk uygula-
masuun kaldınlmasuu, köylerin
onanhnasını ve köye dönüşün sağ-
lanmasuıı isbyoruz" diye konuştu.
Zorunlu göçün insan hakkı ihlali ol-
duğunu ifade eden Özgür, göç
edenlerin çocuklannın yüzde 50'si-
nin ilköğretim hizmetinden yararla-
namadığını söyledi. Özgür, göçün
plansız yapılaşmaya ve kentlerin
sağlıksızlaşmasına neden olduğu-
na dikkat çekerek boşalan köylerde-
ki tanm ve hayvancılıgın durması
nedeniyle de devletin ve yurttaşla-
nn ekonomikolarak kayba uğradık-
lannı vurguladı. Özgür şöyle devam
etti:
"Göç sorununun çözümü, Türki-
ye'deve TBMM'dedir. Şu an eUmiz-
de 2500 göç mağdurunun dilekçesi
var ve bu insanlar köylerine dönüş
ortamının sağlanmasını istiyoriar.
Biz bu ditekçeteri TBMM'ye suna-
cağız. tstanbul'a günde ortalama
700, yıkla ise 150 bini Doğu ve Gü-
neydoğu'dan olmak üzere 250 bin
kişinin göç ettiği göz önüne aunırsa
sorunun ne denli çok boyudu ve acil
olduğu anlaşılır."