Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 HAZİRAN 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Osman Şengezer çalışmalanndan örnekleri 'Bence Dekor ve Kostüm' kitabında topladı
'Sahne öniinde olmak istemedim'
NURDAN CİHANŞÜMUL
Opera. bale ve tiyatronun mutfagında yetişen
dekor kostüm ustası Osman Şengezer 'Bence De-
kor ve Kostüm' adlı bir kitap yayımladı.
Gerek Devlet Opera ve Balesi'nde gerekse özel
tıyatrolarda sahnelenen 500 yapıtın dekor ve kos-
tümünü yapan Şengezer. 1962 yılında Ankara Dev-
let Opera ve Balesi'nde başladığı meslek yaşamı-
nı İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde sürdürü-
yor şimdı.
Şengezer, Türkiye'de balenin kurucusu olan Ni-
nette de Valois'in ve Ingiliz Kültür Derneği'nin
katkılanyla 1967'de Londra'da İCraliyet Opera ve
Balesi'nde, 1981 yılında Instituteof înternational
Education'un davetlisi olarak Amerika'da, 1983 yı-
lında da Macar Înternational TheatTe Institute'un
davetlisi olarak Budapeşte'de inceleme ve araştır-
malarda bulundu.
Şengezer, opera ve balenin yanı sıra Ankara Sa-
nat Tiyatrosu, Ankara Deneme Sahnesi, Dormen
Tiyatrosu, Kenter Tiyatrosu, Nisa Serezli- Tolga
Aşkıner Tiyatrosu, Yeditepe Oyunculan gibi tiyat-
rolara sayısız dekor ve kostüm yaptı. Bu alanda bir-
çok ödülün de sahibi oldu. Şengezer 'Dekor Kos-
tüm Osman Şengezer ve 'Yazılar Osman Şenge-
zer' adlı ikı kitap yayımladı.
Dtişûnen, kotaran beyin olmak».
Kendisini 'okullu değU, alaylı dekoratör" olarak
tanımlayan Şengezer "Ben hiçbir zaman sahne
önünde olmayı istemedim. Hep düşünen. kotaran
be>in olmayı istedim. Bu dekor kostümle çok güzel
birleşti. Bunaparalel olarak dekor ve kostümü hep
bir arada düşündüm. Kostümü dekora, dekonı
kostüme paralel olarak yaptım" diyor.
Yaptıklany la yonımu seyircıye aktarmak isteyen
ve Türk dekoruna farklı bir bakış açısı getiren Şen-
gezer bütün hayatını dekor ve kostüme adadığını
söylüyor.
-Kitabın oluşum sürecini biraz anlatır mısınız?
Üç yıldırüzerinde çalışıyorum. Türkiye'nin ön-
' erek Devlet Opera ve
Balesi'nde gerekse özel tiyatrolarda
sahnelenen 500 yapıtın dekor ve
kostümünü yapan Şengezer, dekorla
kostümü bir arada düşündüğünü,
her ikisini de birbirine paralel
olarak yaptığını söylüyor.
de gelen dekoratörlerinden biriyim ve opera, bale
ve tiyatro alanlannda çalıştım. benim kadarçok yön-
lü dekoratörün belgesi herkeste çok yok, gönül di-
lerdi ki bir sponsor bulunsun, dostlar arka çıksın.
Bu kitabın tanıtımını, dağıtımını. tanıtım kokteyl-
lerini, basımını. heT şeyini tek başima yaptım. K.a-
pağını, mizanpajını ben yaptım. Kitabı basmak
için resim koleksiyonumdan birkaç parça sattım.
Bu kitaba benzer bir kitap daha önce yayımlanma-
dı. Kitap tamamen dekor, kostüm nedir, ope-
ra, bale, tiyatro dekor kostümlerinde neler var
neler yok onlan anlatıyor. Hem meslek hem de
araştırma kitabı. 500'e yakın dekor. kostüm
yaptım. Bunlann hepsini bir kitapta
toplamaya olanak yok. Ancak ba-
zı operalann balelerin, ilginç özel
tiyatrolann dekor kostümlerini
bir araya topladım, ölümümden
sonra bir şey kalsın diye.
- Kitap satışa çıkacak mı?
Aslında ben satmamaya niyet-
liydim. Arkadaşlanmbirbölü-
münü satalım dediler. Öğren-
ciler, araştırmacılar için 20-
30 yıl sonrabu kitap belge ola-
rak önemli olacak. Bu yüz-
den kitabın bin tanesini
satışa sunacağız.
Üç bin basıla-
cak. 2 bini şim-
di basıldı, bin
tanesieylüldeba-
sılacak. Önel Ya-
yıncılık banaarka çık-
tı. onlar satışı yapacak.
Bu kitabı bastırmak için ko-
nuştuğumda dedilerki sanat ki-
tabı 500 tane basılıyor. Ben 2
bin 3 bin tane istiyorum dediğimde
şaşırdılar. Araştırmacı, öğrenci genç nesil ilgi-
lenecektir bu kitapla. O kadar korkunç şeyler öğ-
rendim ki. Bir sanat kitabının 500, en fazla 1000
tane basıldığını duyunca çok şaşırdım.
- Kitabı hazuiarken arşiv konusunda zorluklar
yaşadınız mı?
Türk tiyatrosunun, operasının, balesınin fotoğ-
rafçısı da yok. Bale, opera. tiyatro fotoğrafı çeken
çok az. Artı bunlara zaman harcayacak, para har-
cayacak ne özel tiyatro ne devlet tiyatrosu var.
Olanlar hep temsil anında, temsilden önce hatır için
çektirilmiş fotoğraflar. Doğrusu ben bu kitapta ba-
zı fotografian beğenmiyorum, bazılan yaptığım
dekonı anlatrruyor, anlaşılması kolaylaşsın di-
ye eskizler, çizimler koydum. Normal sahne
ışığıyla çekilen resimle özel ışvklandmlmış sah-
nede çekim arasındaçokbüyük fark var.
Özel tiyatro afışini mi, broşürünü mü,
ilk temsilini mi düşünsün. Fotoğrafi
kimse düşünmüyor. Bu kitaptaki
birçok belge hep tesadüfen elde
kalmış olanlar. Fotoğrafçı sa-
yısı bir elin parmaklannı geç-
miyor. Birçok insan oyuncu
olmak ya da rejisör. Hal-
buki tiyatronun en son ge-
linen noktası bu. Ülke-
mizde tiyatro müzesi
bile yok. Zaten
birkaç tane tiyat-
ro eleştirmeni var.
lncelemecisi ise bir
elin parmaklannı geç-
mez. Ben istiyorum ki 40-50
yıl sonra bir tiyatro talebesi, araş-
tırmacısı elini attıgında bir belge bul-
sun.
-Gençlerin dekor vekostüme olan
Ugisini nasıl değerlendirivorsunuz?
lstanbul'da, Eskişehır, Ankara ve
lzmirde sahne sanatlan konusunda
eğitim veriliyor. Ancak her alanda ol-
duğu gibi ekonomik sorunlar var. Özel tiyat-
rolar, dekoratöre dekora ne kadarparaverebilir. Dev-
let kurumlannda 5 kişi alsan kontenjan doluyor.
Okuldan çıkan birinin dekorla kostümle ekmek
kazanmasına, geçinebilmesine olanak yok. Genç-
ler, reklama, grafik sanatına ve televizyona kayı-
yor. Çok eziyetli bir iş olmasına ragmen karşıhğın-
da yasammı idame ettirecek kadarpara kazanılmı-
yor. Ulkemizde grafik sanatlan üzerine birçok ödül
veriliyor. Ancak dekora ait bir şey yok. Dekorun
kendine ait bir branş olduğu ve bunun hangi mes-
lek sınıfina girdiği bilinmiyor.
Düşle gelen notalar
Gitarist-besteci Carlo Domeniconi 'nin 'Şeytan
Trili' adlı yapıtı on iki müzikal tablodan oluşuyor
AHSENERDOĞAN
MüzikseverieT, 27. Ulusla-
rarası İstanbul Müzik Festiva-
li kapsamında dün akşam
AK.M Büyük Salon'da 'Şey-
tan TriB' adlı yapıtı dinledi-
ler. Ünlü ltalyan gitarist-bes-
teci Carlo Domeniconi'nin,
Arjantınli yazar Daniel \lo-
yano'nun 'El Trino del Diab-
İo-Şeytan Trili' adlı romanın-
dan esinlenerek bestelediği
yapıtı Alman. Türk. ABDli
Azerbaycanlı ve Arjantinli
müzisyenlerinın oluşturduğu
El Trinotopluluğu seslendir-
di. Topluluğa solo kemanda
Maren Ritter, soprano Barba-
ra Hoos de Jokisch ve F.ngin
Akan (anlatıcı) eslık etti. Kon-
sen ünlü İspanyol şef Fran-
cfaco de Galvez yönetti.
Yapıtın bestecisı Carlo Do-
meniconi tstanbul'daki mü-
zik çevrelerine yabancı bir
isim değıl. Sanatçı, 1977-
1980 vıllan arasmda îstanbul
'Ştytan Trfli'nin bestecisi DomenkonL (UGUR DEMÎR)
Devlet Konservatuvan'nın Gitar Bölü-
mü'nde öğretim üyesi olarak görev
yapmış. Türk, Hint ve Arap müziğı
formlanna ilgi duymaya başlaması da
hemen hemen bu dönemlere rastlıyor.
Bu müzikformalan sanatçımn kompo-
zisyonlanna özgün bir üslup kazandır-
mış. Sanatçımn bugün dünyanın dört
bir yanında ünlü gıtanstler tarafından
çalınan besteleri de bu özgün üslubun
birer ürünü.
'Kitap, gel beni bestele dedf
1947'de halya'nın Cesena kentinde
doğan 17 yaşmda Pesaro Kon-
servatuvan'ndan mezun ol-
muş. Kompozisyon öğreni-
mi gördüğü Berlin Sanatlar
Yüksek Okulu'nda 1969 -
1992 yıllan arasında ders ve-
ren sanatçı, halen Berlin'de
yaşıyor ve çeşitli topluluklar-
la birlikte çalışıyor.
Domeniconi'nin Şeytan
Trili romanını bir müzik ya-
p\tına uyarlayışımn çok ilginç
bir öyküsü var. "Ashnda baş-
langıçtaçokbasft, sıradan bir
olay la gelişti her şey ama ha-
>attaki önemli şeyler, hep ba-
shşeykrden oluşurzaten" di-
ye başlıyoranlatmaya Dome-
niconi. "1994'tegerçeklestir-
digim tstanbul ziyareti sıra-
sında akşamlan okuv abilece-
gim bir kitap anyordum. Da-
niel Moyano'nun İstanbufda
yaşayan oğlu gjtarist Rıcardo
Moyano'yla taruşnuştun. Ri-
cardo bana babasının roma-
nının ttaryancaçevirisini ver-
di. Ben onun babasının yazar
olduğunu bile bilmiyordum.
Kitap bcru buyüU-ûi. .\.:!s*ı-
lan öykünün, ölümden kılpa-
\ı kurtulan ve cuntadan kaçmayı ba-
şararak aDesiyleİspama"da sürgun ha-
\aö yaşayan Daniel Moyano'nun ya-
şam öyküsüyle bü>ük benzerlik gös-
terdiğini fark ettinı. Rkardo da bana
bu kitaptan esinlenerek iki gitar için
bir şeyler yazabüeceğimi söyledi."
Fikir. Domeniconi'ye ilginç gelmiş.
Bir gece düşünde yapıtın temasını oluş-
turan sekiz nota gelmiş kulağına ve
hemen o anda kalkıp not almış. "Yal-
nızbirterslik\"ardı'' diyor Domenico-
ni . "Notalarzihnimdebir kemanın tel-
lerinden dökülü>ordu. Oysa ben gitar
ORTRE / DANİEL MOYANO
'El TrinoDel Dteblo' (Şeytan Trili) adlı romanm ya-
zan Daniel Moyano, 1930'da Buenos Aires'te dogdu.
Tıpkı romanındaki kahraman gibi çok iyi keman ça-
lan yazann öykü ve romanlannın tümü ödüle değer
bulundu, ancak dönemin politik şartlanndan olum-
suz yönde etkilendi. 1976'da turuklandı, ölümden kıl-
payı kurtulduve ailesiylebirlikte lspanya"ya kaçtı. Sür-
günyıllannıgeçirdiğiMadrit'te 1992'deöldü. 1974'te
yazdığı 'Şeytan Triü'nde geçen olaylar yaşam serüve-
niyle büyük ölçüde parallellik taşıyor.
Daniel Moyano'nun oğlu Ricardo Moyano, beş yıl-
dır lstanbul'da gitaröğretmenliği yapıyor. Romandan
bir müzik yaratması için Carlo Domeniconi'ye öneri
götürmesinin nedeninin Domeniconi'nin babasına çok
benzemesi olduğunu söylüyor Moyano: "Yaşamaba-
kış açüan,zekâlan birbirineçokbenziyor. l stelik Car-
lo kendi alaıunda bir numaradır.*" El Trino grubunun
da bir üyesi olan Moyano. kitabın yazıldığı dönemde
Arjantin'de faşizmin ayyuka çıktığım söylüyor. Kitap-
ta anlatılanın aslında Arjantin gerçeği olduğunu be-
lirten Moyano, romanm ilk yayımlandığı yıllarda Ar-
jantin'deki bazı radyolarda tefrika halinde okunduğu-
nu, ancak bu radyolann polislerin bombalamalanna
maruz kaldığını anlatıyor.
için bestelemeyi düşünmüş-
tüm bu yapıtı. Bir- iki yıl bo-
yunca hiçbirşe> yapanıadım.
Ama o sekiz notayı \azdığun
kâgıt busüreiçindeduvanm-
da asıh kaldı. \ e zamanla ya-
pıt, kafamda çok daha geniş
bir boyuta ulaşü. O zaman
anladım ki. parçanın kendi-
sibenim düşündüğümden da-
ha farklı olmaktsti>or. Ben de
iki gitardan on dört enstrüma-
na kadar çıktım." îş bestele-
me aşamasına gelince her şey
çok kolay olmuş Domenico-
ni için. Moyano'nun aynı an-
da hem gerçekçi hem de üst-
gerçekçi anlatımı çok etkile-
mişbesteciyi. Romanda mü-
zikal bir akış olduğunu söy-
lüyor Domeniconi: "Ben bir
şeyyapmadnndesemyalan ol-
maz, çünkü kitap hazır bir
şekilde bestelenmeyi bekli-
yordu. Diğer bir de>1şle ro-
man 'Gel beni bestele' di-
yordu."
Şeytan Trili, 1500'lerinso-
nunda Ispanyollann istila et-
mesiyle düzenleri altüst olan
Arjantin yerlilerinden Kızıl-
derili Triclinio'nun usta bir
kemancı haline gelişini, yal-
nızca kemanını kullanarak
yönetime direnip halkınm yanında yer
alması üzerine kurulmuş. Domenico-
m, bestesini yaparken romanı on ikı bö-
lüme ayırmış. Müzik parçasında bu
bölümlerönce bir anlatıcı tarafından kı-
saca izleyicilere açıklanıyor. Domeni-
coni, mümkün olduğu kadar romanda-
ki olaylann akı^ına bağlı kalmaya ça-
lıştığını beürtiyor ve ekliyor: "Ama
bunu her zaman başaramıyorsumız.
Romandaki bazı olaylar ve duygulan
müzikle anlatmak için çok elverişli de-
ğü, bu nedenle bu olayları tümüyle çı-
kardım. Bazı olayları ise abartarak
uy arladım besteye."
Yapıtı seslendiren El Trino
topluluğu. Domeniconi'nin
Berlin'de tanıdığı bir grup
müzisyenden oluşuyor. Hepsi
de Domeniconi'nin Berlin'de
tanıdığı müzisyenler. Dome-
niconi'nin ŞeytanTrili'ni ses-
lendirmek için oluşturduğu
topluluk, adını da romanın
Ispanyolca adında geçen 'El
Trino' (Tril) sözünden almış.
Topluluğu yöneten şef Fran-
cısco de Galvez'in aralanna
katılması ise. şefin kendi is-
teğiyle olmuş. Şeytan Tri-
li'nın 1998'de Berlin Filar-
moni Orkestrasryla birlikte
ilk kez seslendirilişinden bu-
güne kadar hep grupla bir
arada olmuş Galvez. Yapıtı
belli bir müziktürünün içine
koymuyor Domeniconi. "Biz
müzikal olarak bazı resimler
aktanyoruz. Kitaptaki tüm
olaylar benim gözümde tab-
lolar halinde canlandı ve bu
taUolan da olduğu gibi nota-
lara aktardun. Dûüeyenler de
müziklibirresimiztiyoriarmış
izlenimine kapuıyorlar"
lekrrmmx,fotograflanmkaranhkodalardayapöğı müdahatelerte oluşturuyor.
Usta objektiflerden
ilginçbir seçki
Kültür Servisi - Geniş Açı Fotoğraf
Sanatı Dergişi'nin Yaz'99 sayısı,
'Portfolyo Özel Sayısı' niteliğini
taşıyor. Bugüne kadar yayımlanan
sayılardan farklı olarak çeşitli
fotoğraf sanatçılannm birbirinden
farklılıklar gösteren portfolyolan
yer ahyor bu sayıda. Her yaz sayısı
'Portfolyo Özel Sayıs' olarak
yayımlanacak olan derginin bu ilk
portfolyo sayısında Arif Aşçı, Jerry
Lelsmann. Nikos Economopouios,
Manuel Çıtak ve Fethi Izan'ın
fotoğraflan yer ahyor.
Arif Aşçı'nın yakında kitap olarak
da yayımlanacak siyah beyaz
tstanbul fotoğraflanndan oluşan
'Siyah Bey^z tstanbul' başlıklı
portfolyosunu, fotograflannı
karanlık odalarda yaptığı
müdahalelerle oluşturan Jerry
Uelsmann'ın ponfolyosu takip
edıyor. Bu senenin sıcak gündemini
belirleyen Balkan'ı farklı bir açıdan
yansıtan Nikos Economopoulos'un
'In The Balkans' isimlı çalışması
da yer alıyor dergide.
Yugoslavya'nın dagılmasından
önce Balkanlar'ı, bu arada ülkemizi
de bir karavanla gezerek özellikle
insanlar üzerinde yoğunlaşan
Economopoulos'un bu
portfolyosunu Manuel Çrtak'ın
denize aşina insanlann denizle iç
içe geçmiş yaşam tarzlannı
aktardığı 'Akdeniz' başlıklı
portfolyosu takip ediyor.
Portfolyolann son konugu ise Fethi
tzan ve 'Heyk-el' isimli çalışması.
Izan bu çahşmasında, bir heykel
atölyesinin sihirli ortammı fotoğraf
kareleri aracılığıyla aktarmaya
çalışıyor. Geniş Açı'nm bu
sayısında aynca geçen aylarda
Uluslararası tstanbul Film Festivali
için ülkemize gelen Jerry
Uelsmann'la yapılan bir söyleşi ve
sanatçımn festival sırasında açılan
'Kareler ve tçindekiler' başlıklı
sergisiyle ilgıli bir eleştiri yazısı;
Arif Aşçı'nın, nüfus patlaması
yaşayan metropollerle ilgili
çalışması çerçevesinde tstanbul'a
gelen Sebastio Salgado ile beraber
geçirdiği birkaç günün
izlenimlerini aktardığı yazı ve
Şebnem tşigüzel. Orhan Cem Çetin
ve Nazif Topçuoğlu'nun köşeleri
yer alıyor. Geniş Açı'nm kadrosuna
bu sayıda yeni bir isim katılıyor.
Necati Abacı 'Çizgili Sayfa'sında
yayımlanacak karikatürleriyle
fotoğrafseverleri farklı bir dünyaya
götürecek.
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDUR
CSeçiniz Efendim!
Bir iki hafta önce Cumhuriyet'in kültür sayfasın-
da bir Ingiliz sanatçısı hakkında ilginç bir yazı oku-
dum. Anthony Noel Kelly, kasap olarak da tanını-
yorve kavramsal sanatla iştigal ediyor. Geçen yıl Kra-
liyet Tıp Fakültesi'nin cerrahi bölümünden parçalan-
mış kafa, kol, bacak, gövde ve beyin parçaları ça-
lıp bunlan o zamanki sergisinde sergilerken kafalar-
dan birini tanıyan bir kişinin ihban üstüne yakalanıp
üç ay hapse mahkûm olmuş mürrrtaz bir sanatçı.
Kelly hapisten çıktı, yeni sergisini açmaya hazırla-
nıyormuş bugünlerde. Kafa/kol sergisi için en bü-
yük üzüntüsü medyanın, olayı yalnızca sanat dışı yö-
nüyle ön plana çıkarmasıymış. "Izleyiciler benim
serg/mı göfemed/ter. Kavramsal birsanat olduğu için
ben de kendimi anlatıp savunamadım" diyor sanat-
çı. Derdini iyi anlatıp yaptığını savunamamak, kav-
ramsal sanatın en büyük sancılanndan biridir.
Kavramsal sanat yapmak için önce, adı üstünde,
bir "kavram" gerekir. O olmazsa olmuyor, ama yal-
nızca kavramla da kavramsal sanat yapılmaz. Bilgi
de gerekir. Birçok konuda bilgi gerekir. Ama bu da
yetmez. Çok gelişmiş bir mizah/ironi duygusu da el-
zemdir. Bir de klasik ve modem sanatı iyıce belle-
miş olmak gerekiyor. Eh bu saydıklanmı tamamla-
dıktan sonra isterseniz "kavramsal" sanat bile ya-
pabilirsiniz. Kimsenin söyleyeceği bir şey olamaz.
Banaasıl ilginç gelen, Noel Kelly'nin yeni sergisi-
nin fikri oldu. Doğum Günleri başlığı altında, bir ya-
şından doksan iki yaşına kadar her yaştan birer er-
kek ve kadının yüz altmış sekiz çınlçıplak iotoğrafı-
nı sergitiyor Kelly. Tamamlanması üç yıl sürmüş bu
fotoğraflarla, bir insan gövdesi kataloğu oluşuyor.
Anadan doğma, üryan 168 insan. İlginç ve kavram-
sal bir girişim gibi geliyor bana. Keşke diyorum bız-
de de böyle denemeler yapılsa, genç ve cesur sa-
natçılanmız böyle tasanmlara imza atsalar. Ama ta-
bii burası Müslüman bir ülke ne de olsa, öyle tam
boy çınlçıplak insan fotoğrafı kimileri için biraz ağır
kaçabilir. Müslüman kavramsalcıhğın birömeği ola-
rak, belden yukansı çıplak bir koleksiyon, Anthony
Noel Kelly'nin işine benzer bir şeyler yapılabilir bel-
ki, kimbilir?
• • •
Yapı Kredi Yayınlan iki nefis iş daha yayımladı. Bi-
ri Abidin Dino'nun Sinan adlı yapıtı. Muhakkak
okunması gereken bir başucu kitabı. Abidin Bey
düşsel bir özyaşam öyküsü yazmış Sinan'ın ağzın-
dan. Insanın yüzünü ağartan güzelim birTürkçeyle
yazılmış olağanüstü biryaprt. Ikinci kitapsa John Ber-
ger'ın Katya Berger Andreadakis ile birlikte yaz-
dığı Tiziano/Su Perisi ile Çoban adlı yapıt. Onu alıp
okuyamadım şimdilik, ama gazetenin kitap ekinde
ilanlannı gördüm. Sayın Celal Üster çevirmiş yapı-
tı, oradan bir alıntı da var. O almtıyı okurken aklım
kanştı. Şöyle diyorlar: "Çağımız, uyumdan çok, öf-
ke ve bilgeliğin izinde hep. Geç Rembrandt'lar, geç
Goya'lar, Beethoven'in son sonatlan ve kuartetle-
h.aeç Tıziano'lar..."
(landaki alıntıyı okurken düşündüm. Berger'lar ne
demek istiyoriar acep diye? Geç Rembrandt, geç
Goya, geç Tiziano... Vakit ne kadar geç olmuş. Geç-
sin de nasıl geçerse geçsin. Ben geciktim yine, bi-
liyorum ama Goya neden geç? Berger Ingilizce yaz-
dığı için Goya'nın, Rembrandt'ın veTıziano'nun son
dönem yaprtlannı "late Rembrandnt, late Goya, la-
fe Tiziano" diye tanımlamıştır herhalde kendi dilin-
de. Ordaki "late" in karşılığı geç midir? Geçiniz efen-
dim!
•••
Öküz dergisinin bu ayki sayısında Orhan Pa-
muk'la yapılmış bir söyleşi var. Müzik konusunda
bu değerli roman yazanmız şöyle konuşuyor: "Ça-
lışırken müzik girmez eve. Müzikle aşk ve nefret iliş-
kim var. Müzik benim için bir teselli aracı. Diyelim
ki hayatta yenilmişimdir, kederliyimdir, ışler istedi-
ğim gibi gitmemiştir, o zaman müziği açarım. Mü-
zikbenidefterierimdenuzaklaştınr. Tesellieder. Son
derece tutucu ve yararcı bir müzik anlayışım vardır.
Bana ilham verip coşturmaz. Verse bile verdiğı il-
ham asla yazıya dönüşmez. Onun için müziği oldu-
ğunca hayatımdan uzak tutuyorum."
Sayın Pamuk adına üzülüyorum. Şostakoviç'in
o güzelim on beşinci yaylı sazlar dörtlüsünü bilme-
diği için. Eleni Karaindrou'nun Rumeli müziğini bil-
medigi için. Louis Armstrong'un VVest End Blues'un-
daki Eari Hines'ın piyano solosunu sokakta yürür-
ken anımsayıp gülümsemeyeceği için. Vılla Lobos
dinlerken yazıyazmantn keyfini kaçırdığı için. Brahms,
Eric Dolphy ya da Los Panchos ile güne ya da ge-
ceyansına başlamanın keyfinden kendini yoksun
tuttuğu için. Orhan Pamuk'un soylediklerinde üzü-
cü bir şey var, ama bu yazıyı burada kesmek zorun-
dayım. Bir yazar arkadaşımın davetiisi olarak Pep-
pino di Capri'nin konserine gideceğim. Sahi yahu?
Peppino di Capri'yi sever misiniz?
Uzay Yokı'nun Dr. McCoy'u öldü
• Kültür Servisi - Uzay Yolu dizi ve fılmlerinde Dr.
McCoy karakterini canlandıran oyuncu Deforest
Kelly, 79 yaşında yaşama veda etti. Kelly, altı Uzay
Yolu fılminde Dr. Leonard McCoy rolünü üstlenmiş
ve çeşitli Western filmlerinde oynamıştı. Uzay
Yolu'nda birlikte rol aldıklan ve Mr. Şpock'ı
canlandıran oyuncu Leonard Nimoy, Kelly'nin çok
nazik ve iyi bir insan, anlayışlı ve sevgi dolu bir
çalışma arkadaşı olduğunu ve kendisini çok
özleyeceğim belirtti.
Gürep Aykal ADSO'da
• ANTALYA (AA) - Gürer Aykal Antalya Devlet
Senfoni Orkestrası (ADSO) şefliğine atandı. Aykal,
konuyla ilgili olarak düzenlenen basın toplantısında
"Öğrencilerim burada olmamı istediler, onlan
kıramadım. Ancak Antalya'da yerel yöneümin
orkestraya destek vermesinin beni şaşırttığını
belirtmeliyim. ADŞO'nun en büyük sansı
Antalyalılann bu orkestrayı istemesi olsa gerek.
Hayatım orkestra ile geçti. Bildiğim tek şey orkesrra
ve öğrencilerimle olmaktan çok mutluyum" dedi.
27. ULUSLARARASI İSTANBUL MÜZİK FESTİVALİ
BUGUN
• Bayezkl Operası saat 19.30'da Aya trini
Müzesi'nde sahnelenecek.
YARCV
• Ralph Kirshbaum (viyolonsel) ve Peter Frankl
(piyano) resitali saat 19.30'da Aya trini Müzesi'nde
geTçekleştirilecek.
• Devlet Klasik Türk Müziği Korosu konsen saat
19.30'da Atatürk Kültür Merkezi Konser Şalonu'nda
yer alacak.