22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 HAZİRAN 1999 PAZAR 14 KtLTtİR Çok farklı tiyatro anlayışlannm iç içe yaşayabildiği Londra'da tiyatro sezonu kapanıyor Sağlam metinler, güçlü yonımlar EMRE KOYUNCUOGLU LONDRA - "Mama Mia", "Farekapanı", "Operadaki Hayalet", "Cats" gibi büyük mûzikalleriyle turistik bır potansiyeli olan \e büyük paralann döndüğü "shovv business^in dışında Londra aynı zamanda çok farklı tiyatro anlayışlannın iç içe yaşayabildiği ve her türün kendi pazannı ve seyircisini oluşturduğu bir sanat merkezi. tngiliz tiyatrosunun önemli özellıklerinden biri ise büyük tiyatro yazarlannı yetiştirmesi nedenıvle "yazar tiyatrosu"' özelliğiyle tarihe dâmgasını vurması. Hele hele tiyatrodaki birçok akımın. değişimin ve gelişimin çoğunu yazarlann başlattığı düşünülecek olursa yazar tiyatrosu oluşturmamn • Londra, her türün kendi pazannı ve seyircisini oluşturduğu bir sanat merkezi. Ingiliz tiyatrosunun önemli özelliklerinden biri, büyük tiyatro yazarlannı yetiştirmesi nedeniyle 'yazar tiyatrosu' olarak tarihe dâmgasını vurması. Ingiltere'de güçlü oyun metinlerinin yanı sıra çok güçlü oyuncular var. Bunun en büyük nedeni, inanılmaz bir rekabetin var oluşu. ve sanat politikası olarak yazarlann yetişmesini desteklemenin tiyatronun geleceği adına ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Ingiltere'de öncelikle Royal Court Tiyatrosu bu görevi üstlenmiş. Daha önceki yazılanmda da bahsettiğim gibı Royal Court, son 25 yılın en güçlü yazarlannın arkasında görünen, onlan her türlü yönden destekleyen bır tiyatro olarak tanınıyor. Gelecek vaat eden yazarlann ilk eserleri deneyimli yönetmenler tarafından sahnelenerek bu tiyatroda prömiyer yapıyor. Ve böylelikle yazar, başanlı bir "ilk"le piyasaya sunuluyor. Büyük tiyatrolar, uluslararası prodüksiyon şirketleri oyunu beğenirlerse yazara yeni bir oyun ısmarlıyorlar ya da izledikleri oyunu sahneleme iznini alıyorlar. Bir deneysel tiyatro çaiışması gibi sahnelenen oyun, bir anda tiyatro pazannda büyük bir prodüksiyon olarak yer alıyor. Bu yöntem ile yeni yazarlann oyunlan ve böyleükle hevesleri rafa kaldmlmamış oluyor. Sonucunu da görüyorlar tabii ki. Royal Court'a yurtiçinden ve yurtdışından yılda otuz bini aşkın oyun metni ulaşıyor. Aralarından iyi bir yazan keşfetmek ve bu yazara uygun bir yönetmen bulmak da tiyatronun edebi danışmanmın işi. tngiliz tiyatrosunun güçlü oyun metinlerinin yanı sıra çok güçlü oyunculan var. Bunun en büyük nedeni. inanılmaz bir rekabetin var oluşu. Bu nedenle Londra'da gittiğim oyunlarda çoğunlukla oyunculara ve oyun metinlerinin sağlamlığına hayran kaldım. Ancak yönetmenler ve sahne tasanmlan için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Tabii bunu Türkiye'de ve çoğu Avrupa ülkesinde yerleşik olan yönetmen kavramı ve sahne tasanmı anlayışı açısından bakarak söylüyorum. Onlann farklı bir geleneği var. Yönetmenin görevi, bir anlamda oyuncunun "metni izleyiciye en iyi şeküde nasıl aktarabilirim" sorununu çözmek. Sahne tasanmı ise minimal bir tarzda oyun metnine ve oyuncuya hizmet eden bir araca dönüşmüş. Varlığıyla oyuna yorum katan sahne tasanmı pek yok gibi. Örneğin sahnede Peter Stein'in oyunlanndaki grafik ağırlıklı sahne tasanmlannı gönneniz mümkün değil. Böyle bir şeyi sorduğunuz zaman ise size oyun metninin katili gözüyle bakıyorlar. Geçen sezonun izbırakan oyunlanBiraz izlediğım oyunlardan ör- nekler vermek istiyorum. Cate Tiyatrosu 150 kişilik sahnesiyle Lond- ra'nın alternatifi ve riski göze alan birkaç tiyatro mekânından biri olarak genç bir seyirciye ses- lenen ünlü Gate Tiyatrosu'nun re- pertuvar politikasını aktarmak istiyorum. Geçen yıl büyük ses getiren "Exfles"dan (Sürgünde- kiler) sonra bu vılın şubat-hazi- ran sezonunu "ldiotsr> ( Aptallar) sezonu olarak derlemişler .Bu sezon ıçinde Sanço Panza olarak Mehmet Ergen'in tngiltere'nin ünlü tiyatro eleştirmeni Micha- el Billington'dan övgüler aldığı bir "Don Kisot" uyarlaması, Ja- roslav Hasek'in aynı adlı roma- nından yeni bir dramatizasyon- la "Svayk" ve izleme fırsatı bul- duğum Bulgar yazar Hristo Boytchev'in "TheColonelBinrü (Yarbay Kuş) var. "The CoionelBmT bir Balkan ülkesinde geçiyor. Dağlar ara- sında unutulmuş bir akıl hasta- nesındeki hastalann dünyasını aktararak başlayan metin, daha sonra yavaş yavaş bu insanlan Birleşmış Mılletler tarafından ta- nınmak isteyen bir grup insana dönüştürüyor Absürd çizgiyle çok güçlü bir kara mizah yara- tan oyunun yazan Hristo Boytc- hev, bu oyunuyla 1996'da Bri- tish Council'ın Uluslararası En tyi Yazar Ödülü'ne sahip olmuş. Royal National Theatre Royal National Theatre'ın (Ulusal Kraliyet Tiyatrosu'nun) bu yılki repertuvanndan üç ayn oyun izledim. Shakespeare'in "Tnoilus ve Cressidar> sı. Hanif Kureıshi'nin son yazdığı oyun- lardan "Sleep with Me" (Benim- le Yat) ve Harold Pinter'ın u Bet- rayePı (thanet). Uluslararası Is- tanbul Tiyatro Festivali'nde Ian Hofen yorumuyla izlediğim "KraJ Lear"dan sonra bu oyunlar beni açıkçası biraz hayal kınklığına uğrattı. Ancak National Theatre'daki oyunculann çok iyi olduklannı öncelikle söylemem gerekiyor. Çok ilginç bir şekilde oyuncula- nn çoğunun yönetmenm elinde nasıl sıkıntı yaşadıklannı görü- yorsunuz. Özellikle "thanefte oyuncu- lann gücünün yönetmenin yan- lış zamanlaması yüzünden nasıl boşa gittiğini fark ediyorsunuz. u Ihanet"te geriye dönük zaman- sal bir anlatım var. Ovunu ilk okuduğunuzda aklınıza gelen sahne görüntüsüyle sahnelenmiş bir oyunda. yönetmen Trevor Nunn'in yaratıcıhğından pek bah- sedılemez herhalde. "Benimle Yat" oyununda ise metinle, yani Hanif Kureishi'yle sorunum vardı. Genç sevgilisi ve eşi arasında tercih problemi ya- şayan klasik bir 40 yaş bunalımın- daki entelektüel bir erkeğin bir bahçe partisi düzeninde yaşadı- ğı ve yaşattığı "pembedizi'' duy- gulanyla bir yazann seyircinin za- manını ve parasını almaya ne ka- Tiyatroda toplumsal, bireysel ve psikolojik şiddet temaları Bir katilin hayatından kesitler Royal Shakespeare Company'de ise tn- giltere prömiyerini bu yıl yapanbir oyu-. Irtu izleme fırsatım oldu: "Rnberto Zuc- co." Jane Edvvard'ın Time Outdergisinde yazdığı eleştiride "Gûlümsememesigere- ken yerde güldüğünüz ve bundan korfctu- ğunuz" bir oyun olarak tanıtılıyor. Yüzyıhmızın ikinci yanstnın en önem- li yazarlanndan sayılan Fransız Bemard Marie Koltes'in ölümünden on yıl sonra dünyanın birçok yerinde eserleri sahne- lenmekte. 1980'lerden itibaren Avrupa'da kült ya- zar olarak uzun bir süre moda olan Kol- tes. günümüzün genç yazarlannı da olduk- ça etkilemiş biri. Oyunu tngiltere'nin ün- lü genç yönetmenlerinden James Mac- donaid sahnelemiş. Koltes'in en ünlü oyunlanndan olan "Roberto Zucco"nun Ingiltere'de ilk kez sahneye konduğunu öğ- renmem bana bir kez daha bir anlamda Av- rupa ile "Ada*nın tiyatroya yaklaşun fark- lılıklannı hatırlatıyor. Bir katilin hayatından fotoğraflann su- nulduğu ve her fotoğrafta başka bir insa- nm tragedyasma tanik olunan oyunun çe- virmeni de çağdaş tngiliz tiyatrosunun önemli yazarianndan Martin Crimp. Kad- ro oldukça güçlü. Roberto Zucco'yu oy- nayan Hint kökenl i ZubİR Vuria bir oyun- cu olarak kısaca "sahne canavan" dene- cek biri. Ancak Zucco'ya getirdiği yo- rum bana "Kolaya kaçmış" dedirtiyor. Belki de kaçması gerekiyor, çünkü me- tin çok yogun ve dolu. Karar veremiyo- rum. Parktaki kadın karakterinde Diana Kent de. Varla kadar göze çarpıyor. Oyun- culara çok iş düşen bir oyun. Aynca pro- düksiyonla ilgili olarak çok yalın bir ışık dekorundan ve metinle birlikte oyuncu- yu öne çıkaran başanlı bir yönetmenden bahsedebilirim. Kadın gözüyle savaş sonrası toplumsalyıkım Almedia Tiyatrosu'nun bir prodüksiyonu olarak sunulan "Ptenty" (Bol) oyununda da son zamanlarda "Elizabeth" fîlmiyle adından çokça bahsettiren sinema ve tiyatroda birçok ödülün sahibi Cate Blanchett var. Oyuna bilet bulmak çok zor. Ben Royal Court aracıhğıyla prömiyer öncesi basına yapılan gösteriyi izledim. Oyun bir kadının dünyasından tkinci Dünya Savaşı sonrası Ingiltere'de kendüıi gösteren ve yavaş yavaş gelişen toplumsal yıkımı yansrayor. "Ptenty" her anlamıyla güçlü bir kadronun elinden çıkmış. Öncelikle çok sağlam bir metin var. Yönetmeni Jonathan Kent, aynı zamanda tngiltere'nin en önemli tiyatrolanndan Almedia Tiyatrosu'nun sanat yönetmeni. Oyunun sahne ve kostüm tasanmcısı yine ülkenin çok ödüllü ünlü tasanmcılanndan Maria Mjömsön. Bir de Cate Blanchett başrolde oldu mu, sarmasın da ne yapsın? Ancak oyun hakkında çıkan yazılarda Cate Blanchett'in abartıb oyunculuğunu dengelemediği için yönetmene eleştiriler yağdınhyor. Oyuncu metnin üstüne çıkıp, metni kendisi için kullaruyor. Bu tngiliz tıyatrosunda affediuneyecek bir hata. Cate Blanchett oyunun ilgi görmesini sağhyor. dar hakkı var? Var ki, National Theatre"m repertuvannda yer alı- yor ve çıkan bütün olumsuz eleş- tirilere rağmen oyun yok satıyor. Hanif Kureishi'nin "Benim Güzel Çamaşırhanem"ini dü- şündükçe bir yazann da belki toplumsal eleştiri gözünün gör- memeye başladığı noktada tiyat- ro için daha fazla zorlamaması gerektiğini düşünüyorum. Tele- vizyon ne güne duruyor? Bu dü- şünceme başka bir örneği farklı bir alandan Edvvard Bond veri- yor. Son yazdığı eserleri bırakın sahnelemeyi, okurken bile anla- mak mümkün değil. Dili anlam- sız, edebi ve entelektüel. Eserle- rinde o kadar ütopik savlarla ve o kadar bu dünyaya ait olmayan sorunlarla ilgileniyor kı... (Ör- nek aldığım eseri, "The Crime of The Century"). Kendi ülkemi düşünüyorum. Royal Court Tiyatrosu Başlangıçta izlerken çok zor- landığım, ancak daha sonra ne- redeyse çok sevdiğim oyun: Ro- yal Court Tiyatrosu'nda tiyatro- nun sanat yönetmeni Ian Rick- son tarafından sahnelenen Co- nor McPherson'ın "The WeB-"ı oldu. Oyunun konusu kısaca şöy- le: trlanda'nın köylerinden bi- rinde herkesin yıllardır birbirini tanıdığı bir "pub"a bir gün bir ka- dın gelir. O yörede bir ev satın alıp orada yaşamak istediğini söyler. Pub'daki erkekler kadı- nın ilgisini çekebilmek için yö- reyle ilgili korku hikâyeleri ve es- rarengiz olaylar anlatuiar. Bu yo- ğun ve korkunç hikâyeleri din- leyen kadın kendi hayatından bir hikâye anlatmaya başlar... Çok in- sancıl ve güçlü bir metin. Sahne- deki metinle uyumlu oyunculuk tarzı, dekor ve doğru zaman kul- lanımı çok başanlıydı. Aslında sahnelenmesi çok zor bir metin. Tek bir mekânda geçiyor. Beş o- yuncu sırayla uzun uzun kendi hi- kâyesini anlatıyor. Hiçbir özel- liği yok gibi görünen, ancak in- sanlann içindeki o tedirgin, kor- kak sevgiyi anlatan sıcacık bir oyun. Pans festlva» Londra'da bütün yaz boyunca sürecek olan dans festivali şu sı- ralarda ilk gösterilerini gerçek- leştiriyor. Festivalin gösterilerin- den biri olan Merly Tankard Avustralya Dans Tiyatrosu'nu Londra'nın kuzeyinde sadece ope- ra ve dans için tasarlanmış bir mekân olan Sadler's Wells'te iz- ledim. Restorasyonu yeni bitmiş bu görkemli mekân festival gös- terilerinin gerçekleşeceği yerler- den yalnızca biri. Bir öteki de Ro- yal Festival Hall- Hayvvard Gal- lery. Galerinin performans ve dans bölümü sorumlusu ADstair Spal- diııg'le konuşurkentemmuz ayın- da Aydm Teker'in de burada bir iş yapacağını öğrendün ve çok sevindim. Spalding, aynca Meryl Tankard'ın festival programının konseprine pek yakışmadığmdan bahsetti. Tankard, Pina Bausch'un ilk ekibindeki dansçılardan. Tan- kard, daha sonra Avustralya'ya gidip kendi ekibini kurmuş. Ba- usch'un dansında var olan temel öğelerini o da kullanıyor. Özellik- le de aktanlan konsepti zıtlıkla- nn dinamizmi üzerine kurma bi- çimiyle. Ancak kendine ait birdil yaratamamış. Böyle olunca da is- ter istemez büyük bir dansçmın gölgesinde kalmış. malzemesini ve tekniğini çok iyi bilen bir us- ta görünümünde oluyor. Lond- ra'daki dans festivalinin asıl ilgi- lendiği ise koreografın özgünlü- ğündeki sağlamhk. Uluslararası Londra Tiyatrosu Festivali 14 Haziran-4 Temmuz arası ise LIFT, Uluslararası Londra Tiyatrosu Festivali gerçekleşe- cek. LIFT Festivali daha tanın- mamış ama gelecek için büyük başan vaat eden genç, aynı za- manda Avrupa ve Amerika ek- seni dışında kalmış sanatçılan dünyaya tanıtmayı amaçlıyor. Programı oldukça ilginç. Genç ttalyan yönetmen Romeo Cas- tellucci'nin Shakespeare'in aynı adlı eserinden esinlenerek sahne- lediği "Giulio Cesare" festiva- lin büyük toplan arasında. Cas- tellucci için günümüz Avrupa ti- yatrosunun korkunç çocuğu de- niyor. Bir başka heyecan verici topluluk ise Güney Afrika'nın ünlü sinema ve video-art savaş- çısı William Kentridge ile Handspring Kukla Tiyatrosu'nun ortak çaiışması: "Ubu & Tnıth Commission" ("Ubu ve Gerçek- terKurulu"). Kapalıçarşıda ilk çağdaş resîm sergisi Kültür Servisi- "Her iki Boğaz köprüsünü de boyanmış görmek istiyorum, hayal edebiliyor musunuz? Dünyanın en uzun resminin Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin ait cephesinde, doğudan batıva ve tekrar geriye uzandığını? " tngiliz ressam Ted Pamphilon'ın 1999 Bienali' için son dakikada sunduğu bu teklif zaman yetersizliği gerekçesiyle gerçekleşemese de sanatçı yine umulmadık bir fikirle lstanbul'a bakışını sunacak. Pamphılon. yüzlerce yıllık Kapalıçarşı'nın artık kutsallaşmış salonlannda "tstanbul? Yeah!" isimli sergisini gerçekleştirecek. Kapalıçarşıda gerçekleşecek olan ilk çağdaş resım sergisi, Halıcılar Caddesi'ndeki Fes Cafe'de 19 Haziran'a dek görülebılecek. Sergi 500 yıllık çarşının tanıtımma katkıda bulunup tunstlerin olduğu kadar Türk cemiyetinin de ilgisini çekmeyi hedefliyor. Çarşı 2000 yılına girerken herkese, tarihine ek olarak yepyeni bir etkinlikle, bir resim sergisiyle hepimizden çok daha uzun zamandır burada olduğunu. lstanbul'a vargücüyle hizmet etmeye niyetli olduğunu ve 21. yüzyılda da uluslararası bir pazar yeri olmayı sürdüreceğini anımsatıyor. 'tstanbul? Yeah!" başlıklı sergide Ned Pamphilon'un yaklaşık 30 tablosu yer alıyor. Pamphilon'un, tuval üzerine akrilık çahşmalanndan oluşan sergide lstanbul görünümlerinden kesitler izleyicilere sunuluyor. Ressamın sıklıkla kullandığı lstanbul görünümleri arasında ünlü Perşembe Pazan, Kapalıçarşı ve manzaralar yer alıyor. Aynntılı bilgi almak isteyenler, 0212 527 36 84 nolu telefona başvurabilirler. Bu kez Jodie Foster yamyam oluyor • Jodie Foster. Kuzulann Sessizliği'nin devam fıhni Hannibal için 'canavar' olmaya hazırlanıyor. Romanı da bugünlerde piyasaya çıkacak Hannibal'da FBI ajanı Clarice Sterling'le (Foster) Floransa'da saklanan Hannibal (Hopkins) arasında duygusal bir yakınlık doğuyor ve ajan birinin beynini yiyerek yamyamlaşmaya başlıyor. • Mlke Myers Austm Povvers, Third Man ve Red Violin adlı filmlerde başrol oynuyor. • Cuba Goodinç Jr, Robert De Niro ile Navy Diver adlı filmde başrolleri paylaşacak. • John cfeeser ve Ben Stiller George VV'ashington'ın Amerika politikasında yükselişini anlatan komedi fılmi TheMakingofThe President'ta başrolleri oynayacak. Filmin yönetmeni Ben Stiller. • Ouincy Jones ve Morgan Freeman, David Mamet'in yöneteceği Juneteenth adlı filmde bir araya geliyor. • Ralph Elllson'm romanından beyazperdeye aktanlacak fılm, beyaz bir anneden ve siyah babadan dünyaya gelen bir çocuğun, büyüyünce ırkçılığa karşı senatoda verdiği çabayı anlatıyor. • Mİchelangelo Antonionl yeni filmi Destinazione Verna'ya son şeklini vermekle meşgul. Sophia Loren, Kim Rossi Stuart, Laura Morante'nin başrolleri paylaştığı filmde ünlü model Naomi Campbell de bır fahişeyi canlandınyor. • Frank Sinatramn 2000 yılında açılışı yapılmak üzere New York'ta bir heykeli hazırlanıyor. Sinatra hayranlan abidenin çeşitli yerlerine konacak düğmelere basarak sanatçının ünlü parçalannı dinleme olanağım da bulacak. • Cattierine Deneuve Amerikalılann parasıyla çekilmiş, îngilizce konuşulan son filmi La Recompense D'Une Mere'i bitirdi. Benoit Jacquot tarafından yönetilen filmin senaryosu Edith VVTıarton'ın bir yapıtından esinlenilerek yazılmış. • Mozart'm ölümünden bu yana geçen iki yüzyıldan fazla bir süre sonunda ünlü bestecinin 42 numaralı yeni bir senfonisi ortaya çıkn. Kaliforniyalı müzikolog David Cope tarafından dünyaya tanıtılan yapıt ağustos ayında ABD'de satışa çıkacak. Mozart'ın senfonisi aslında ünlü bestecinin tüm özellikleri bilgisayara yüklendikten sonra elde edilmiş bir yapay yapıt- Cope'a göre ise müzikteki ilk klonlama. • Kennetti Branagh yaptıgı açıklamada Ingiltere'de tiyatrolann çok pahalı olduğunu ve bu yüzden küçük bir izleyici kitlesine sahip olduğunu söyledi. Yapılan araştırmalarda ise izleyicilerin ya indirimde ya da en ucuz kademede olan biletleri tercih ettiği ortaya çıktı. • Mlchael Wlnterbottom, Kingdom Come adlı yeni filminde başrolünü oynaması için Madonna'ya teklif götürecek. • Henry James'n mektuplan önümüzdeki ay kitap halinde okuyucuya sunulacak. Henry James'in yazdığı 15 bin mektubun yaklaşık 10 bin tanesi günümüze dek ulaştı. Yaklaşık 300 mektubun yer alacağı Henry James: A Life In Letters adlt ^ kitap önümüzdeki ay f Penguin Yaymlan tarafından yayımlanacak. • Mlchael Jackson yeni binyılı Sydney Olimpiyat Stadyumu'nda vereceği yılbaşı konseri ile karşılayacak. Jackson'ın konserinin ardından Sydney sokaklannda 2000 yıhnı karşılamak için havai fışekli gösteriler düzenlenecek. • Woody Allen çekeceği filmin başrolleri için oyunculannı seçti: Hugh Grant, Tracey Ullman ve Michael Rapaport. Adı daha konulmayan filmin çekimlerine gelecek ay Nevv York'ta başlanacak. • Berlin Filarmoni Orkestrası 23 Haziran günü gizli oylama yöntemiyle yeni daimi şefıni belirleyecek. Seçimlerin ardından Almanya'nm en önemli müzik uzmanlanndan Claudio Abbado'nun yerine 44 yaşındaki tngiliz şef Simon Rattle'ın getirilmesi bekleniyor. 65 yaşındaki Abbado geçen yıl bir açıklama yaparak 2002 yılında kontratınm bitmesinin ardından yeni bir anlaşma imzalamayacağını belirtmişti. Orkestra yönetimi yeni şefin belirlenmesiyle ilgili bütün işlemleri 1999 Eylülü'ne dek tamamlamayı planlıyor. PÖJ yönetiminden dört istifa • Kültür Servisi - 5 Haziran günü yapılan PEN Yazarlar Demeği Genel Kurulu'nda seçilen yönetim kurulu üyelerinden Mario Levi, Turgay Fişekçi, Ergin Koparan ile denetim kuruluna seçilen Feridun Andaç, dernek yönetiminin uyum içinde çalışabilmesini kolaylaştırabilmek amacıyla görevlerinden istifa ettiklerini açıkladılar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear