29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 MAYIS 1999 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Daha Nice Ittce Kavakçılar... Zamanlar mı bozuldu, yoksa bizlere mi bir şey- ler oldu. Bilmiyorum. , Ama ne zaman biri "Nereden çıktı bu Merve Kavakçı?" desedeliriyorum, lahavle çekiyor, "Al- lahım sen bize akıl ihsan eyte" diyorum. Bangır bangır bağırarak, pariamentoya gelen, kürsüye tırmanmaya çalışan şeriat simgesine şa- şıran toplumun kafa çapına şaşınyorum. Uluslararası örgütlerin adamları, laik cumhuriye- tin can düşmanları Kavakçılar'ın nereden çıktıkla- rını merak ediyorsanız, Deniz Som'un 4-5 Mayıs tarihli Cumhuriyet'teki köşesini okuyun. Okuyun da görün, bu sistem, bu devlet nasıl Ka- vakçılar yetiştiriyor. Mahalle imamı baba Yusuf Ziya Kavakçı, dışar- dan imam-hatip sınavı veriyor. Daha sonra yine imamlık yaparken, Hukuk Fakültesi'ne giriyor, he- men ardından Yüksek Islam Enstitüsü'ne kaydını yaptırıyor, orada doktora çalışmasını tamamlıyor. Kavakçı, askerdönüşü Yüksek Islam Enstitisü'nde doçent olduktan sonra Ingiltere'ye gönderiliyor. 1974 yılında Cambridge'ten dönüşünde meşhur Erzurum Üniversitesi'ne atanıyor. O tutuculuk mih- rakında, o gencilik odağında çiçek gibi açılıyor Ka- vakçı. hemen görgü ve bilgisini arttırması için Ame- rika'ya gönderiliyor. dönüşünde herkesin 1402 ile üniversiteden atıldığı Kenan Evren döneminde profesör oluyor. Prof Kavakçı ilim Libya'da da olsa anyor. (Lib- ya'da ne ilmi olduğunu Fazilet'in fiili başkanı, "Is- lam Ordusu Başkomutanı!" Kaddafi'nin yamağı Necmettin Erbakan'a sorun). Kavakçı Libya'da üç yıl kalıyor, öğretiyor, öğreniyor. Aynı zamanda da, Riyad, Bağdat, Trablus'taki inşaat şirketlerinin danışmanlığını yapıyor. Acaba inşaat şirketleri as- lında ne yapıyorlar? Yusuf Ziya Kavakçı, devletin üniversitelerinde ders veriyor, unvanının ve devle- tin sağladığı olanaklarla dünyayı dolaşıyor, ilişki ağlannı örüyor, kansı da üniversitede öğretim gö- revlisi olarak çalışıyor, taa ki 28 Şubat rüzgârları esene kadar... Şimdi herkes soruyor: "Nereden çıktı bu Ka- vakçı?" Hatta kimileri, iç sayfalannda, türban gös- terisine özgürlük adına selam çakarken, Merve Ka- vakçı ve ardındaki güçlere "Çek elini tblis! Sen kim olduğunu biliyorsun" diye manşetler atıyor- lar. Yıllarca iblisi görmezden gelenler, yıllarca iblis- leri bağırlarına basanlar, onlann önüne fırsatlar ko- yanlar, şimdi bir tepki ve şaşkınlık içindeler. Oysa kimsenin şaşırmaya, hatta tepki gösterme- ye hakkı yok. Çünkü Kavakçılar, zembılle gökten 'Inmediler. Kavakçılar'ı devlet, daha doğrusu devletin erki- ni elinde tutanlar yetiştirdi. Bakmayin siz bu tepki- lere! Daha nice nice Kavakçılar yetişmekte ve ye- tişecek de. Ciğeri kediye emanet edenler, sonra "Nereye gitti bu ciğer?" diye sorarlarsa buna gülmez misi- niz? Evet, devletin erkini bunlann tasallutundan kurtarmadıkça, daha nice nice Kavakçılar'ı bekle- yin başınıza çorap, pardon, türban örmeleri için. Ne olur, Alîah aşkına bana "Kim bunlar?" diye sormayın. Hiç olmazsa onlann kim olduğunu gö- rün ve kolayca unutmayın! Zamanlar mı bozuldu, yoksa bizlere bir şeyler mi oldu? Bilmiyorum. Ne zaman biri çıkıp da "Nereden çıktı bu Kavak- çı?" dese deliriyorum. Anayasa Mahkemesi Başkanvekîli 'Seçimde yüzde 10'hık baraj yüksek' TARSUS (AA) - Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Giiven Dinçer, seçim sistemindeki yüzde 10 ulusal ba- rajın çok yüksek olduğunu ifade ederek bu nedenle yüz- de 20'lik bir kesimin TBMM dışında kaldığını belirtti. Özel Çağ Üniversitesi'nde "Türldye'de Kültürel Getiş- meter ve Anayasa Hareketieri" konulu konferans veren Dinçer. halkın oylannı parlamentoya yansıtacak sistem- lerin uygulanması gerektiğini kaydefti. Dinçer, "Seçiın- lerde tercihli sisteme geçilmelidir. Eskiden çarşaf liste ya- pılıyordu. Şimdi ohakdayok" dedi. Anayasalann mümkün olduğu kadar halkın her kesi- mini temsil eden kurucu bir organ tarafından yapılma- sı gerektiğini ifade eden Dinçer, "Bana göre bir senato oluşturulmaüdır. Bilgili kişüerden oluşacak bilge Idşiier meclisi kunılmalıdır. Bu meclis, halkın seçtiği Meclis'e destekolarak nizmetyapabilir'" diye konuştu. Dinçer, Fa- zilet Partisi'nın kapatılması için hazırlanan davadosya- sıyla ilgili olarak da "Bu konudahâkimlerinyorumyap- masını doğru bulmuyorum" şeklinde konuştu. Cevap ve düzeltme Cumhurıyet gazetesınin 16Ocak 1999 tarihli nüs- hasında 4. sayfada "HaMe- ti'deseçmen yazmn gergin- liğT başlığı ile yayınlanan yazı büyük bölümü itiba- riyle gerçek dışıdır, yani yalandır. Yazıda adı geen kişi ma- dem beni belli mercilere şikâyet etmiştir, o şikâyet- lerinın sonuçlannı bekle- meliydi. Böyle yapmadan, olmamış olaylan olmuş gı- bı iddia etmek ve yazıda beni kasıtla hedef göster- mek kabul edilecek bir du- rum değildir. Ben Halfeti Kaymakamı olarak üzeri- me düşen görevleri yap- mış ve olaylann üzücü so- nuçlar doğurmasını engel- lemeye çalışmışımdır. Bu- nun ispatı hiç de zordeğil- dır. Olaylarla ilgili yaptı- ğımız işlemler ve bu iş- lemlere ait yazışmalar be- nım nasıl bir görev anlayı- şı içerisinde olduğumu or- taya çıkaracaktır. Hiçbir siyasi partiye mensup değilim. Aynca Türkiye Cumhuriyeti Dev- leti'nin bir kaymakamı olarak herhangı bir siyasi partinin yarannı veya za- rannı hedef alan bir tutum Ve davranış içerisinde ol- rnamamız gerektiği bizle- re kanunlarla emredilmek- teyken, mesleki intihar an- lamına gelebilecek ve be- nım meslek ilkelerimle ke- sinlikle bağdaşmayan bu husus yazıda iftıra ve ya- lan beyanlar olarak ortada durmaktadır. Ben mükerreroy yazımı ve sahte ikâmet belgesi ve- rilmesiyle ilgili kayma- kamhğa yazılı olarak ileti- len iddialan görev sınırla- nm içerisinde araştırmış, neticeleri Ilçe Seçim Ku- rulu ve Cumhuriyet Savcı- lığı'na iletmiş, böylece üzerime düşen görevi yap- mışımdır.Politik macerala- ra atilan ve kendi politik serüvenlerini bana atılan iftiralarla tatmin etme emelini taşıyanlann nasıl biryol izlediklerininbilin- mesinde fayda vardır. Görevini yapan bir kay- makama iftira edılemeye- ceği gibi, bu iftirayı dile getiren yazının da neşre- dümesi kabul edilebilecek hususlardan değildir. Ya- zıda iddiası olanlar var ise adli mercilerde kendilerini savunabileceklerdir. Tek- zıbimin bu çevrede yaym- lanmasını diliyor. saygılar sunuyorum. 25.2.1999 AHAkça Halfeti Kaymakamı FP iddianamesinin tam metniAnkara, 7.5.1999 Sayı: SP.95 Hz. 1999/116 Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na Davacı: Cumhuriyet Başsavcılığı Davalı: Fazilet Partisi Şehit Daniş Tunahgil Sokak No: 3 Maltepe Ankara Dava: Anayasamızın 2, 24/son, 68, 69, 2820 sayıh Siyasi Partiler Kanu- nu'nun 78, 86. 87. maddelerine açıkça aylan eylemlerde bulunduğu anlaşılan Fazilet Partisi'nin temelli kapatılmasına karar verilmesi istemi. Dava tarihi: 7.5.1999 Anayasamızın 24/son maddesinde "Kimse, devletin sosyal ekonomik, siya- sivehukukitemeldüzenini ktsmende ol- sa, din kurallanna dayandınna veya si- yasi veya kişisel çıkar yahut nüftız sağla- ma amacıyla her ne suretie olursa olsun dini veya din duygulannı yahut dinee kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kiınanamaz", 2820 sayıh Siyasi Partiler (Canunu'nun 87. maddesinde ise "Siyasi partiler, devletin sosyal veya eko- nomik siyasi veya hukuki temel düzeni- ni, kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyia veya siyasi amaçla veya siyasi menfaat temin ve tesis eyie- mek maksadıyla dini hissiyaa veya din- ce mukaddes tanınan şeyleri alet ederek her ne suretie olursa olsun propaganda yapamaz. istismar edemez veya kötüye kullanamazlar" hükümlerine yer veril- miştir. Yukanda açıkladığım Anayasa ve ya- sa hükümleri ile Anayasamızın 2, 68, 69, Siyasi Partiler Kanunu'nun 78 ve 86. maddeleri birlikte değerlendirildi- ğinde Fazilet Partisi'nin temelli kapatıl- masına karar verilmesi gerekmektedir. Şöyle ki; Refah Partisi'nin kapatılmasına iliş- kin Anayasa Mahkememizin 16.1.1998 gün ve 1/1 sayıh karannda "Kamusal kunıhışlarda ve öğretim kunımlannda başörtüsü ve onunla birlikte kullanılan belli biçimdeki giysi, bir ayncalıktan öte ayv nro aracı niteliğindedir. Din- sel kavnaklı düzenJemelerle girişirnler anayasa karşısın- da geçerli olamaz ve bu tür eylemler anayasadaki laiklik ilkesine ay kınlık oluşturur. Anavasanın 153. maddesi- nin son nkrasında, Anavasa Mahkemesi kararianmn ya- sama. yürütme \e vargı or- ganlannı, idare makamkn- nu gerçek ve tüzel Idşileri bağtayacagı, 138. maddesin- dedeyasama veyürötme or- ganlan ile idarenin mahke- me kararlanna uymak zo- runda olduklan. bu organ- larta idarenin mahkeme ka- rariannı hiçbir suretle değiş- tiremeyeceği ve bunlann ye- rine getirilmesini geciktire- meyecegı öngörülmüştür. Anayasanın 68. maddesinin dördüncü (ikrasında siyasi partikrin 'hukuk devleti il- kesi'ne uymakla yükümlü olduklan belirtUmistir. Ana- >asanın 153. maddesinin son fikrasına göre, gerçek ve tü- zel Idşileri bağiayan Anayasa Mahkemesi kararlan siyasi partileri de bağlar. Anayasa Mahkemesi'nin 2547 sayüı Vükseköğretim Kanunu'na eklenen ek mad- de 16'mn iptaline ilişkin 7J.1989 günlü, E:1989/l, K:1989/12 sayıh karannda laik bir dev- dan yapüan bu yasaklamada, 'önemli diğini açık bir bıçimde göstermektedir. yasal düzenleme girişimlerinin geçerli gUenmesinin,sözü geçendini uygulama- yan veva başka bir dine mensup olan öğ- renciler üzerinde baskı oluşturabileceği- ni laik üniversitekrin, öğrencilerin kıhk ve kıyafetkrine ilişkin kurallar koyar- ken, kimi köktendincikrin vükseköğre- timde kamu düzenini bozmamalannı ve diğerlerinin inançlanna zarar vermeme- lerini sağlamaya özen gösterebilecekleri açıklanarak L.B ve Ş.K. isimli öğrencile- re, laik ünhersite düzeninin gereklerine uygun biçünde fotoğraf vermedilderi ge- rekçesiyle okul diplonıası verilmemesi, din vevkdan özgürlügüne müdahale ola- rak görübnemiş ve şikâyetin kabul edi- lemez olduğuna karar verümiştir. Parti genel başkanı Necmettin Erbakan'm la- iklik ilkesine ilişkin anayasa ve yasa ku- rattan ile Anayasa Mahkemesi kararla- run gözardı ederek resmi daire ve üniver- sitelenk türban ve başörtûsü knllanma- yı teşvik eden konuşmalan, laik düzen karsıtian için bir mesaj ohışturmuştur" denilmektedir. Bu karar 22.2.1998 gün ve 23266 sa- yıh Resmi Gazete'de yayımlanarak tüm siyasi partilerimiz ve vatandaşlanmızca öğrenilmiştir. Bilindiği gibi siyasal tslamcılann fa- aliyetlerinin orada "açık ve yakm tehK- ke" oluşturmamasına rağmen Cenevre Kanton hükümeti, 16.10.1996 tarihli ka- ranyla Kantonal Eğitim Müdürlüğu'nün Müslüman bir bayan öğretmenin, Islam geleneğine uyarak başına türban takıp derslere girmesini yasaklamıştı. Bu karara yapılan itirazı değerlendi- ren lsviçre Yüksek Mahkemesi'nin 12.11.1997 gün ve 419/1996 sayıh ka- rannda (Karar için bakınız. Manisa Ba- rosu dergisi, Nisan 1998, sayı 65); " Her ne kadar, ilgüi yönünden, kendi ghsikri ile açığa vurulan dinsel kimligi büyük bir önenı taşımakta ise de belli koşullarda bu tür gi\ silerin yasaklanma- si, 'ınanç özgürlüğü'nün özüne tecavüz sayuamaz. Çünkü idari merci tarafin- kılmış, kendisi de türbanh ve "hiçbirza- man ve hiçbir yerde türbanım çıkarma- yacağını" her zaman söyleyen Merve Kavakçı adlı hanım Fazilet Partisi yöne- ticileri tarafından seçilebilecek bir yer- den önce milletcekili adayı gösteribniş. başta Recai Kutan olmak üzere Fazilet Partisi'nin tüm yöneticileri Merve Ka- vakçı'nın hem Meclis'te türbanh olarak yemin edebileceğinın hem de Meclis ça- lışmalanna türbanh olarak katılabilece- ğinin propagandasını yapmaya başla- mışlardır. Ekte gönderdiğim görüntülü kasetler- le birlikte Fazilet Partisi tstanbul Millet- vekili Naıh Ibcak ın 2.5.1999 tarihinde tnterstarTelevizyonu 19.30 haberbülte- ni ve3.5.1999 tarihinde ShowTV 19.30 haber bülteninde "canh yayın"a katıla- rak söylediklerinin birlikte değerlendi- rilmesinden, başörtûsü kavgasmın TB- MM'ye taşınmasının sağlanması için Merve KLavakçf nın özel olarak seçildi- gi ve Meclis'te yapacağı eylemi tüm Fa- zilet Partisi milletvekilleri ve parti yö- neticilerinin önceden bildiği anlaşıl- maktadır. Yine bilginize sunduğum görüntülü kasetlerin incelenmesinden, başörtûsü ile yemin etme eylemi yapmak için TB- MM'ye Nazlı Ilıcak'ın refakatinde ge- len Merve Kavakçı için yaptıklan teza- hürat ve yemin töreninin sonuna doğru salonda bulunmadığı halde Merve Ka- vakçrnın ismi okununca Fazilet Partisi milletvekillerinin tümünün katıldığı te- zahürattan; 3.5.1999 günü Merve Ka- vakçı'nın TBMM'de yaptığı ve başörtû- sü eylemini, insafsız ve ancak bir ajan provokatöre yakışacak biçimde, Ameri- ka'daki zencilerin insan haklan için yap- Uğı mücadeleye benzettiği basın toplan- tısına. Fazilet Partisi Grup Başkanveki- li AbduUatif Şenerle birlikte, Fazilet Partisi'nin birçok milletvekilinin kaal- ması, eylemin Fazilet Partisi yöneticile- ri tarafından planlandığını ve teşvik edil- piUeme görevini Meclis Genel Kurul sa- lonuna, siyasi bir simge haline gelmiş olan 'başörtûsü' ile girerekyerine getir- diği için mutluydu. Belli ki adeta bir terör çetesi gibi ha- znianmışlar. Geride sabotaj planlannı hazuiayan birbeyin var.YapüğıPKK'nın 'kutsal bir görev yapacağına' inandınhğu sonra be- Hne bomba sanp befli bir tarihte belli bir yerdeo bombayı patlataraköbür dünya- >-a gönderdiği kadın militanlan kuHan- masından farkb değD. Onlar kendilerini havaya uçururken çok çok beş on kişiyi de öidürebttiyorlar. Bu olaydakinin görevi sistemi havaya uçurmak. Sabotaj planınm sahibi beüi ki Nec- mettin Erbakan'dan başkası değil. Naztı Ibcak'la Merve Kavakçı da sa- botaj planınm uvgulayıcılan. Görev bö- lümiinü bö\1e >apmışlar. Ama ErbakanMa Ilıcak arasında so- run yok. Çünkü bomba Kavakçı'nın be- hnesanh. Dün Meclis'te yaşananlann özeti bize kalırsa bu idi. Pardon» Bir önemh' benzeriik daha vardı: Yaklaşıkseldzyıl önceTBMM'nin ye- ni bir yasama dönemine başlayacağı gün aynen Merve gibi, militan bir ruhla ora- ya gehniş bir Leyla Zana vanh.O da' ye- min törenini' kendi 'kutsal' inancı yö- nünde kullanmaya kalkmışn. Ancak onunki 'bölmek'tL Merve ise 'yıkmak' için geunişti." TBMM tçtüzüğü'nde, türbanla ye- min edilemez" şeklinde yasaklayıcı bir hüküm bulunmaması, Fazilet Partisi yö- neticileri ile Merve Kavakçf nın eyle- mine meşruiyet kazandırmaz. Çünkü Anayasa Mahkememiz, yükseköğrenim kurumlan, resmi daireler dahıl, tüm ka- musal kuruluşlarda, başörtûsü ve onun- la birlikte kullanılan belli biçimlerdeki giysilerin giyilebilmesi için yapılacak Akd hocahğını Nazlı Ibcak'ın yapüğı Merve Kavakçı, Meclis saktnuna türbanla girince olaylan başlatö \e FP'nin kapatılma sürecini hızlandırdı. lette hukuk kurallannın kaynağuun din- de değil, akılda bulunduğu, kişilerin iç dünyasına ilişkin olması gereken dini inançlara göre yasal düzenleme yapılma- sının Anayasanın 2,10» 24. \e 174. mad- delerine a> km olduğu belirtilmiştir. Öte yandan, Danıştav 8. Dairesi'nin 23J.19İB4 günlü, 207/330; 16.11.1987 günlü, 128/486; 27.6.1988 günlü 178/512 sayıh kararlan ile Danıştay İdari Dava Daireieri Genel Kurulunun 16.6.1994 günlü. 61/327 sayıh karariannda da Yükseköğretim kunımlannda başörtû- sü ve türban takan öğrencilerin Atatürk devrimkri ile laik cumhuriyet ilkelerine aykın davrandıklan ve dine dayah dev- let düzenini benhnsedflderi kabul edil- miştir. Buna karşın, davah parti genel başkanı Necmettin Erbakan ilekimi par- ti yetküilerinin mahkeme kararlannı et- kisiz hale getirmek için resmi daire ve ûnhersitelerde türban kullanmayi teş- vik eden laiktik ve hukuk devleti ilkele- rine aykın konuşmahtr yaptıklan anla- şünuştır. Ana> asa Mahkemesi'nin anayasanın laiklik ve düşünce özgürlügüne ilişkin kurallanna verdiği anlam ve içerikle İn- san Haklan Avrupa Komisvonu'nun ko- nuya ilişkin değerlendirmelerinde bir- çokortak nokta bulunmaktadır. Komis- yon No: 18783/91, LJaTûrkiye K.T gün- lü, 35.1983, No: 16278/90, S.K/Türkiye K.T, 35.1993 günlü karariannda, yük- seköğrenimini laik bir üniversitede yap- mayı seçen bir öğrencinin bu üniversite- nin düzenkmelerini kabul etmiş savıla- cağuu, üniversitelerce getirilen düzenle- melerin. farklı inanıştaki öğrencilerin birlikteliğini sağlamak amacına yönelik olaraköğrencilerin dinselinançlannı açı- ğa vurma özgürtüklerini yer ve biçûn ba- kımından sınırlayabileceğini. özeUikle nüfusun büviik bir çoğunluğunun beür- li bir dine mensup olduğu ülkelerde, bu dinin tören ve simgelerinin herhangi bir yer ve biçimde sıruriama olmaksızın ser- derecede kamu yaran' nın varhğı söz ko- nusudur* denilmektedir. Hal böyleyken ve hiçbir uluslararası sözleşmede "dinsel künhğini açığa vu- ran gh'sflerle öğrenim görme ve kamu kuruluşlannda görev yapmanın inanç özgüıiüğünün bir parçası olduğu ve in- san haklanndan sayıldığma" dair her- hangi bir hüküm bulunmamasına rağ- men, Fazilet Partisi Genel Başkanı da- hil, tüm yöneticileri, milletvekilleri ve belediye başkanlan, adeta kandan baş- ka bir şeyle beslenmeyen vampirler gi- bi, vatandaşlanmızın bir kısrrunın din- sel inançlannı en kolay yoldan sömü- rüp, laik devlet düzenimizle çatışmaya sokabileceklerinin bilincinde olarak ve Anayasa Mahkememizin anılan karan- nı hiçe sayarak, meydan meydan, köy köy dolaşıp, tüm televizyonlarda açıko- turum ve söyleşilere katılarak "kamu kunımlannda ve üniversitelerde başör- tûsü ile çalışma ve öğrenim görmenin vazgeçilmez bir insan hakkı olduğunu, yasaklar getiren mevzuat ve bunlan uy- gulayan kamu görevülerini laikhğe aykı- n davTanışta bulunarak suç işledikleri- ni" iddıa ederek halkımızın bir bölümü- nü devletimize karşı kışkırtmayı alış- kanlık haline getirmişlerdır. Bu kışkırt- malann sonucu. "Başörtüsüne uzanan eBerkınlsuı'' sloganının atıldığı, bu slo- ganın yazıldığı pankartlann taşındığı toplantılar ve yasalanmıza aykın yürü- yüşler düzenlenmiş, televizyon ekran- lanna da yansıyan bu toplantı ve yürü- yüşlerde, Fazilet Partisi yöneticisi, mil- letvekili veya belediye başkanlanndan birçoğununun hazır bulunduğu, bu slo- gan ve pankartlan işitmeleri ve görme- lerinerağmen,başörtûsü yasağınm mut- laka kalkması gerektigine ilişkin konuş- malar yapnklan görülmüştür. 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan mil- letvekili seçimlerinden önce annesi tür- banını çıkartmadığı için bir kamu kuru- luşundan uzaklaştınlmak zorunda bıra- Olay, tarafsız, içtiği andın anlamını bilen ve pek çok kamu görevlisinin ter- sine içtiği anda bağlı kalan Cumhurbaş- kanımız Süleyman Demirel tarafından olay gecesi. TRT 1 'de yayımlanan "Po- ütikanın Nabzt" programında şu şekil- de değerlendirilmiştir: "TBMM bu çeşit hadiselere sahne ol- mamahydı. Olayı herkesin kınadığını hissediyorum_ Bu münferit hadise aslın- da bugünün hadisesi değildir.- Günler- dir planlanan bir hadisedir.. Yani bir ha- dise çıkanlacakür. Bu ashnda provoka- töriüktür. Bu tip ajan provokatörier çok görülmüştür_. Gemi aaya ahnmışnr. Bu işibu hale getiren kişi bunu yapmava me- murdur. Eğer bunu İslanun şarrj say> yorsa bu bölücülüktür. İslamda fıtne ç> karmak kablden beterdir. Acıkhkla söy- leyeyim, bu bir cerevandır. Demokratik cumhurh ete karşı bir cerevandır. Bu ce- revanın sahiplerine, devlet dairelerinde. Mecüs gibi nizamı 75 vıldır uvgulanan bir yerde gösteri vapmalanna imkân ve- rüemez." Olgun kişiliğiyle tanınan Başbakanı- mız Bülent Ecevit dahi çileden çvkmış. Meclis kürsüsûnden ve olay anında; "Türidye'de hiç kimse hanımlann özel yaşamında giyinüne, kuşamına. inançla- n gereği başını örtmesine kanşmıyor. Ancak TBMM hiç kimsenin özel vaşam mekânı değildir. Burası devletin en yüce kurumudur. Buradagörevyapanlar dev- letin kurallanna, geleneklerine u>mak zorundadırlar. Burası devlete meydan okunacak yer depdir" demek zorunda kalmıştır. Daima ülkemizde özgürlüklerin ge- nişletilmesinden yana tavır koymuş olan Oktay Ekşi, 2.5.1999 günü Hürnyet ga- zetesinde yayımlanan başyazısında, ola- yı gerçek anlamda değerlendirerek şöy- le demiştir: "^. Merve Kavakçı ise kendisine Nec- mettin Erbakan tarafindan verilen, sade- ce Mecüs'i değil, sistemi de birlikte tor- olamayacağını ve bu tür eylemlerin Anayasa'daki laiklik ilkesine aykınlık oluşturacağını açık bir biçimde belirt- miştir. Anayasa Mahkemesi kararlan, hem yasama. yürütme ve yargı organla- nnı, idare makamlannı ve hem de ger- çek ve tüzel kişileri bağlar. TBMM'de hanım milletvekillerine başörtüsüyle yemin etmelerine ve yasama faaliyetle- rine katılmasına izin veren TBMM Baş- kanı hakkında gereğini yapmak görevii Cumhuriyet Başsavcılanna ait olmakla birlikte; Anayasamızın değişmez ilkele- ri ve Anayasa Mahkememizin uyum gösteren içtihatlan karşısında, resmi da- irelerimizde, belediyelerimizde, okulla- nmızda, Türkiye Büyük Millet Mecli- si'nde, başka bir deyişle tüm kamusal kuruluşlarda, başörtûsü veya türban gi- bi dinsel kaynaklı giysilerle eğitim ve- ya görev yapılması için girişimlerde bu- lunan veya destek veren siyasi partiler hakkında kapatma davası açmayan Yar- gıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın göre- vi kötüye kullanmak suçunun sanığı ola- bileceği de gözden uzak tutulmamah- dır. 2- Fazilet Partisi Genel Başkan Yar- dımcısı Abdullah Gül, 2.5.1999 tarihin- de, Kanal 7'de yayımlanan Hafta Sonu haberlerine saat 21.38'de canlı yayına iştırak ederek (RTÜK'den getirttiğimiz görüntülü kaset ektedir) şöyle demiştir: "_ Başörtülü birisi MecUs'te Anaya- sa'yı ihlal ediyorsa. Meclis'in dışında da ihlal ediyor deraektir. O zaman dışarda- ki bütün başörtülüleri topla,otobüsteki- ler de ihlal ediyor demektir. Uçağa da bindiremezsin. Eğer bu Anayasa'yı ihlal suçu ise özel hayaünızda Anayasa'yı ih- lal edersüüz, laildiği ihlal edersiniz, mil- letvekiü olunca laikUği ihlal edemezsiniz. Bu çok yanhş bir manrjk" demiştir. Adı geçen Genel Başkan Yardımcısı, Anayasa Mahkemesi kararlanna uygun şekilde, dünya işlerinin laik hukukla, din işlerinin de kendi kurallanyla yürütül- mesini kabul etmiyor. Her ikisinin de aynı kurallara tabi olmasım istiyor. Ana- yasamızın 24/son ve Siyasi Partiler Ka- nunu'nun 87'nci maddesıne aykın şekil- de dini hissiyatı alet ederek, laik devlet düzenimiz aleyhine propaganda yapı- yor. 2820 sayıh Siyasi Partiler Kanu- nu'nun 101 'nci maddesinin birinci fık- rasmın fb) bendine göre, siyasi partile- rin genel başkan yardımcılannm sözlü ya da yazılı beyanlan partiyi bağlar ve bu beyanlar 87'nci madde gibi bu kanu- nun dördüncü kısmında yer alan hüküm- lere aykınlık teşkil ediyorsa, yalnız ba- şına parti kapatma nedenidir. 3- Yukanda açıkladığım eylemlerin Fazilet Partisi'nin laikliğe aykın eylem- lerin odağı haline geldiğini kanıtlayaca- ğına inancımız tam olmakla birlikte; Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcıhgı'nın 22.3.1999 ve Hz.1998'349, 4.5.1999 gün ve Hz. 1998/349 sayıh yazılanna ekli tüm belgeleri de incelemenize sunmayı bir görev sayıyoruz. Bu belgelerden, Fazilet Partisi Deniz- li Milletvekili Ramazan Yenidede'nin 15.5.1998 tarihinde yaptığı bastn açık- lamasını, Ankara Devlet GüvenJik Mah- kemesi Başsavcılığı'nın 'MDH Görüş Hakkında İddianamesi'ni ve dayanağı olan delılleri. Fazilet Partisi Hatay Mil- letvekili MehmetSılay'ın, 1998 yılmda yayımlanan ve mahkeme karanyla top- latılan "Parlamentodan Haber" başlık- lı kitapta yazdıklannın özellikle göz önünde turulmasında yarar görüyoruz. 4- Anayasamızın 69'uncu maddesi- nin yedinci fıkrası gereğince "Temeffi kapablan bir parti bir başka ad ahlnda kurulamaz". Refah Partisi'nin kapatılacağını anla- yan yöneticilerinin, kapatma tarihine ya- kın günlerde ve kendi yakınlanna "Hüi- le Partisi'' olarak adlandınlabilecek şe- kilde Fazilet Partisfni kurdurduklan, ül- kemizde sokaktaki çocuk- lar tarafından dahi bilin- mektedir. Malûm olanın aynca is- patı gerekmez ve ayak oyunlanyla yanıltılabilen bir yargı saygınlık kaza- namaz. Refah Partisi'nin kapa- tılmasına ilişkin karar, 22.2.1998 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'nm 24.3.1999 ,ffittiV.,|£U 17402740490 sayıh yaa-,,s lanna ekli listfenin ince>> H lenfıfcsi »ırasında görüle- - ' ceği gibi, 123 tanesi 24.2.1999 tarihinde ol- mak üzere, 147 kapatılan Refah Partisi mensubu milletvekili ile Refah Par- tili belediye başkanlannın tamamına yakını Fazilet Partisi'ne geçmişlerdir. 2820 sayıh Siyasi Partiler Kanunu'nun 95' inci mad- desine aykın şekilde, ka- patılan Refah Partisi mil- letvekillerinden Oğuzfaan AsUtürk, Abdullah Gül, tsmafl Kahraman, Süley- man ArifEmre, Rıza Ulu- cak, Ömer Vehbi Hati- poğlu. Musa Demirct Er- tan Yülek, Temel Kara- moDaoğhı, Cevat Ayhan, NecatiÇeflk, Fehim Adak, Bülent Annç, Bahri Zen- gin. Hasan Aksay. Aydın Menderes, Os- man Yumakoğullan, Zeki Ünal, Lütfi Doğan. Hanefı Demirkol ve Mehmet AH Şahta, 17.12.1997 tarihinde kurulan Fa- zilet Partisi'nin Genel İdare Kurulu ve Disiplin Kurulu üyesi olmuşlardır. Anayasamızın 69'ncu maddesinin ye- dinci fıkrasmın ihlalinin, başka neden- ler olmasa bile parti kapatma nedeni ol- duğu gözden ırâk tutulmamahdır. Fazi- let Partisi, yalnız Refah Partisi'nin de- ğil, ashnda ülkemizde dini siyasete alet ettiği için kapatılan tüm siyasi partilerin devamı niteliğindedir. Metastas yapan habis bir ur gibi, demokrasimizin sağlık- lı işlemesini engelleyen, Anayasal düze- nimiz için daima 'açık ve yaİan tehlike' oluşturmuş bu çeşit partilerin kapatıl- ması, Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza kadar yaşatabilmenin vazgeçilmez ko- şuludur. S O N U Ç Yukanda açıklanan nedenlerle: 1- Anayasamızın, 2, 24/son, 68, 69, 2820 sayıh Siyasi Partiler Kanunu'nun 78, 86 ve 87'nci maddeleri gereğince FAZİLET PARTİSÎ'NÎN TEMELLİ KAPATILMASINA, 2- Adı geçen partinin kapatma nede- ni sayılacakpolitikalannı benimsemedi- ğini zaman zaman açıkça ortaya koyan AYDIN MENDERES dışındaki tüm üst düzey yöneticileri ile milletvekillerinin, Anayasamızın 69'uncu maddesinin se- kizinci fıkrası gereğince, "kapatma ka- rannın, Resmi Gazete'de yayımlanma- smdan başlayarak beş yıl süre ile bir baş- ka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamayacağuıan ve aynca bunlardan milletvekili olanlann millet- vekılliklerinin, Anayasamızın 84. mad- desinin son fıkrası hükmü gereğince so- na erdirilmesine karar verilmesi talep olunur. 7.5.1999 ViıralSAVAŞ Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear