07 Ocak 2025 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 MAY1S1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Jim Jannusch ve Takeshi Kitano'nun gözüyle 'iyi-kötü' adamlar ve Bellochio'nun 'Süt Anne'si Ild latadan insan manzaraları 'Harem Suare', 'BelH Bir Bakış'ın kapamş filmi. Ferzan Özpetek'ten aşk, iktidar ve korku Festivalin "Bdli Bir Ba- kış'1 bölümiinün kapanış fil- mi "Harem Suare" de. Bel- lochio'nun "Süt Anne"si gibi aşk. iktidar ve korku ilişkisini konu alıyor. Fer- zan Özpetek'in, "Ha- mam"ın uluslararasıbaşa- nsından sonra gerçekleştir- diği bu ltalyan Türk-Fran- sız ortak yapımı. sinema- mızın bugüne dek gerçek- leştirdigi en güzel tarihsel yapım kanımca. Abdülha- mid'in gözdelerinden Sa- fiveSultan'ın gözünden ha- remin son günlerine bakan. saraydaki polıtik çatışmalar- dan çok, kışiler arasındaki ilişkiler üzerinde yoğunla- şan film, Özpetek adına ol- duğu kadar sinemamız adı- na daönemli biraşama. Yö- netmenin en önemlı başa- nsı oyuncu seçimınde yatı- yor. Başta, Safiye Sultan rolündeki genç Fransız oyuncu Gillain. haremağa- sı Nadır'i oynayan Afcs Des- cas, Safiye'nin yaşlıhğını oynayan Lucia Bose, Gülfi- dan rolünde Serra Yılmaz almak üzere tüm kadrex;ok başanlı AylaAlgan,kısacık rolüne rağmen filme dam- gasını vuruyor. Haluk BU- ginerde. Abdülhamid için çok iyı bir seçim. Ferzan Özpetek, "Harem Suare"de kolaya kaçma- mış. Hiçbir öğeyi, seyirci- sini sömürmek adına kul- lanmamış. Cinselliğin. me- kânlann baştan çıkancılı- ğına kapılmamış. Öyküsü- nü en kolay anlaşılacak bi- çimde anlatmak yerine, se- yirciyi başta zorlayan, ama filmin içeriği açısından an- lamlı olan bir kurgu ger- çekleştirmiş. Bugünle. hi- kâyenin geçtiği zamanı ve o zamanda anlatılan biröy- küyü birlikte sergilemiş Senaryo yazarlan Gian- ni Romoli ve Ferzan Özpe- tek, bir masal olarak kur- muşlar fîlmi. Film, günü- müzde Italya'da bir istas- yonda başlıyor. Yaşlı bir ka- dın. orada tanıştığı bir ka- dına 1909 yılında lstan- bul'da Yıldız Sarayı'ndaki haremde yaşadığı son gece- yi anlatınaktadır. Yaşlı ka- dının öyküsü, Gülfidan'm öyküsüne dönüşür, sonra iki öykü birlikte yola de- vam ederler. O gece, saray boşaltılacak, haremdeki ka- dınlar meçhul gelecekleri- ne doğru yola çıkacaklardır. Gülfıdan, son kez bir ara- ya gelen kadmlara bir ma- sal anlatır. Masal, ltalyan asıllı cari>e Safiye'nin ma- salıdır. Yani, aşkın, iktida- nn ve korkunun masalı. Özpetek'in, gerçekçilik adına tarihsel bilgilerle ye- tinmeyip, filmin yüreğine düşsel karakterler yerleş- tirmesi, haremin kapalı dün- yasını vurgulamak adına kapalı mekânlann dışına hiç çıkmaması, Abdülha- mid'in kişüığıni anlatmak yerine saraydaki yan kişilik- lerin dünyasını konu alma- sı hep cesur kararlar. Os- manlı sarayını ve saray ent- rikalannı egzotik bir malze- me olarak değerlendirmek yerine. orada yaşayan in- sanlan anlamaya ve anlat- maya çalışması da son de- rece yerinde bir seçim. Öz- petek. gjrdiği bu zorlu sınav- dan yüzünün akıyla çıkı- yor. Aşk-ıktidar-korku ilişki- sınin günümüzde de geçer- li olmadığını kim söyleye- bilir? Günümüzün aşklannda ve iktidar savaşlannda bu üçlü ilişkinin egemenliğini kım yadsıyabilir? VECDİ SAYAR CANNES- 52. Uluslararası Cannes Film Fes- tivalı sona yaklaşırken iddialı isimler art arda karşımıza gelivor. ltalyan sinemasının usta yö- netmenlerinden Marco Bellochio'nun "Süt An- ne"sı fazla heyecan yaratmayan klasık bir sıne- ma örneği olarak karşılanırken. Amerikan bağım- sız sinemasının önde gelen yaratıcılanndan Jim Jannusch "Hayalet Köpek", Japon yönetmen Takeshi Khano "Kikujiro" adlı çalışmalan ile be- ğeni topladı. Gene de çeşitli yayın organlannın verdiğı "yıküz" tablolanndaki yanşta henüz Ped- ro Almodovar'ın yanına yaklaşabilen olmadı. Bakalım, bugün izlediğimiz Kitano'nun akıbe- tı ne olacak? Jarmusch'un ve Kitano'nun filmlerinin ortak noktası, kendi toplumlanna ilışkın gözlemlerini yenilikçı bir sinema diliyle aktarmalan, u me- saj"dan çok biçime önem vermeleri ve yaşadı- ğımız hayata ilışkın ipuçlan taşıyan "insamnan- zaralan" sergılemeleri. Gerçekten de çok usta iki sinemacı ile karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz filmlerini iz- lerken, ama ne yalan söyleyeyim. iki fılmden de bir eksiklık duygusu ile aynldım. Neydi eksik olan diye düşündügümde. karşıma çıkan sözcük "sa- mimiyet" oluyor. İki filmin de amacı "insan" üstüne bir şeyler söylemek. Doğal olarak, insanı anlatan bir fil- min yapaylıktan uzak kalmasını bekliyorsunuz. Oysa, iki usta yönetmenin de eskı filmlerindeki yalınlıktan, saflıktan uzaklaştıklan, konulanna tutkuylayaklaşmadıklan söylenebilir. Ikisındede biçem (stil) kaygısının, mükemmellik arzusu- nun ön planda olduğu kuşkusunu taşıyorum. Tabii ki eleştirmenlenn büyük çoğunluğunu tavlayabilecek bir sinema bu. Farkhlıklan % e or- tak yanları ile sinemada süreklı yeni soluklar arayan eleştirmenlenn beklentilenne karşılık ve- nyorlar. Ama, iki filmden de yayılan "yapayuk" kokulannı duymazlıktan gelemıyorum işte. tki Takeshi Kitano 'Kikujiro'suyia Cannes'dan önemli bir ödûDe dönebitir. Jim Jannusch- 'Hayalet Köpek' yönetmenin de Altın Palmiye peşinde koşan yö- netmenlerin "haleti ruhiyesi"nden kurtulama- dıklannı, belki de gerçekten yapmak istedikleri filmi degil, kendilerine ödül getirecek filmi yap- tıklannı düşünüyorum. Jarmusch'un bir ölçüde ticari piyasa kurallanna da tavız veîdiği söyle- nebilir belki, ama Kitano içın temel ölçütün jü- riyi ve eleştirmenleri tavlamak olduğu anlaşılı- yor. Tıpkı, geçen yıl Kiarostami'nin yaptığı gi- bi. Kiarostami'nin tezgâhından çıkan "mamul", hedefini vurmuştu, bakalım Kitano ne ölçüde ba- şanlı olacak? Kuşkulanmı böylece belirttikten sonra şimdi gelelim filmlerin iyi taraflanna. Başta da belirt- tiğim gibi, iki film de ustaca kotanlmış. Yöne- tim, görûntüler (hele, Jarmusch'un görüntü yö- netmeni Roby MüDer'in çalışmasınm güzelliği- ne diyecek yok), mûzik, oyunculuk çok ıyi. İki filmde de "humor" duygusu çok güçlü. Tek ku- surlan, iki filmin de bazı bölümlerindeki sark- malar, ıkisi de pekâlâ birer buçuk saate sığdın- labilirdi. Jim Jarmusch. "Hayalet Köpek-Samurai'ın Yohı"adlı fılmınde Amenkan toplumunun Holly- wood aracılığı ile yakından tanıdığımız bir ke- simini anlatıyor. Mafyanm, kiralık katillerin, ış- sizlikten suça yönelen göçmenlerin ve kara de- nli insanlann dünyasını. Bir apartmanm çatısında, güvercinleri ile bir- likte yaşayan kiralık katil "Hayalet Köpek"in iki yoksul arkadaşı ile dostluğunu ve ilkelı bir bi- çimde sürdürdüğü işinde karşılaştığı sorunlan an- latıyor Jarmusch. Bu karanlık dünyada her şeye karşın bazı temel değerlere bağlı kalmanın -ör- neğin, kendisini ölümden kurtaran adama sada- katı- ciddi bir bedel ödemeyı gerektirdiğinı ha- nrlatıyor. Niyetine diyecek yok, ama eski Jar- musch'ların, "Stranger Than Paradisew ların, "Down by Law"lann tadı da yok. Sanki, bir yan- dan seyirciye. öte yandan da eleştirmenlere göz kırpan tavızci bir yaklaşım sezilıyor Jarmusch'un filminde. Üstelik, filmin Hollyvvood fılmlerin- den ve Yeşilçam'dan ıyi tanıdığımız 'iyi-kötü adam' mitolojisine ne katkı getirdiğı, hatta Holly- vvood mafya filmlerinin ıdeolojisinden nerede ay- nldıği sorulabilir. Takeshi Kitano'nun "Kikujiro''su da marjinal bir adamın, küçük işlerde çalışan bir •yakuza'nın. bir çocukla kurdugu dostluğu anlatıyor. Tıpkı. Jar- musch gibi o da çeşitli tipler aracılığı ile günü- müz Japon toplumuna ışık tutmaya çalışıyor. Ja- pon sinemasının Ydmaz Güney'i diye adlandı- rabileceğimiz Takeshi Kitano, popüler sinema- nın 'yıküz'lığından yönetmenliğe geçiş yaptığı 90'lann başında gerçekleştirdiği "Sonatm" ve 1996 tanhlı "Kids Return" filmlennin yalınlı- ğındanuzaklaşmışgibimegeldi. 1997 yılında Ve- nedik'te "Hana-bi" ile kazandığı "Altın As- lan"dan aldıgı güçle, Altın Palmiye'yi de alma- yakarar vermişbesbelli. "Kikujiro"nun "Hana- bi"nin estetik bütünlüğüne ve sinemasal gücü- ne erişemediği. tıpkı Jannusch gibi seyirciye ve eleştirmenlere tavizler veren "başansı önceden garantüenmiş" bir film yaptığı kanısındayım; ama gene de sinemanın "yükselen değeri" Kita- no'nun Cannes'dan önemli bir ödülle döneceği- ni tahmin etmek zor değil. Bellochio'nun 'Süt Anne'si Yanşmanın eli yüzü duzgün filmlennden bi- ri, ltalyan usta Marco Bellochio'nun imzasını ta- şıyor. "Cepteki Yumruklar", "Çüı Yakındır". "ZaferMarşı'' gibi politik içerikli filmleri ile ün- lenen Bellochio, nicedir uslu bir sinemacı kim- liğine bürünmüş, kendini edebiyat uyarlamala- nna (Martı, IV Henry, Hamburg Prensi vd.) ada- mıştı. Son filmi "LaBafia" (Süt Anne) da bu zin- cirin en yeni halkasını oluşturuyor. ltalyan tari- hinin çalkantılı birdöneminde, çocuğuna süt ve- remeyen kansının yerine köyden getirdiği ve devrimcilerle ilişkisi olan bir süt anneye emanet eden bir doktorun öyküsünü inandıncılıkla an- latan Bellochio. sinema dilıne yenilik getirmek gibi bir iddia taşımaksızın, olgun bır anlatım ser- giliyor. Görüntü, ışık, dekor, mızansen ve oyun- culuk öğelerinın hepsınde ustalık hâkim. Hele, Valeria Bruni Tedeschi \ e Maya Sansa'nın oyun- culuklan mükemmel. Bence, daha da önemlisi. filmde işlediği temayı biçımsel denemeler adı- na harcamıyor, tutkuyla anlatıyor öyküsünü. Ki- şilikler arasındaki çatışma ile fondaki sınıf ça- tışmasmı çok iyı harmanlıyor. Kısacası, bazı eleştirmenler ne kadar küçümserse küçümsesin, bu filme "iyi bir kaligrafi" örneği deyıp geçmek kolay olmasa gerek. Her zaman sinemada yeni kanı, yeni heyecan- lan savunsak da klasik sinemanın hakkının yen- mesinden yana da değiliz. Bellochio'nun "Süt Anne"si bence insanı çok daha iyi anlatıyor, Jar- musch ya da Kitano'ya oranla. Bunda da şaşıla- cak bir şey yok; ardında. yararlandığı muazzam bir kaynaİL Pirandello'nun öyküsü var. "Korku- dan ve \r auıızlıktan evlenen" kadınlann dünyası- nı olağanüstü bır ustalıkla anlatmış Bellochio. "Yo- lun kenanndaki bir taş gibi değişmeden duran" insanlann ıdeolojisine karşı çıkan, "bilmedikle- rinden korkmayan". yeni bir yaşam biçimine açık duran devrimcıleri sevgi ile anlatırken, bur- juvaziyi karikatürleştirmıyor. Her kışilik, her davTanış ınandıncı. "Süt Anne" baştan sona il- gimi yitirmeden izlediğim, ukalahktan uzak bir film. Bilkent Üniversitesi 6. Anadolu MüzikFestivali, Mustafa Kemal'in rotasıyla sürüyor Halkııı gösterdîği ilgiyi valîlîk esirgedi GÜLERÇETtN SAMSUN -Bilkent Üniversitesi 6. Ana- dolu Müzik Festivali, Türkiye Iş Banka- sı'nın desteğiyle 80 yıl sonra Mustafa Ke- mal'in rotasını izleyeceğı Cumhunyet Konserleri'ne 19 Ma>ıs günü Samsun'da başladı. Bulutlu. 'yağdıyağacak' diye yü- reklen ağza getiren bir havayla başladı Samsun güne. Bilkentlı yöneticiler, mü- zısyenler, Türkiye tş Bankası yetkililen bu- lutlan izledi gün bo>ıınca. Şef Gürer Ay- kal ıse umutluydu: 'Bugün yağmuryağ- mayacak.güveninbana.' sözlenyle tessellı dağittı. Yağmur bulutlan rüzgânn etkisiyle kon- ser saatıne kadar Samsun'u terk etti. Kent- te valilik tarafından etkin bir tanırım ya- pılmamıştı. Önce sabah kentte dolaşarak halkı konsere çağıran Bilkent'in minibü- sünün duyurulanyla gelen halk toplandı valiliğin önündeki meydanda. Gençlerin bir kısmı, akşam gerçekleşecek pop müzik konseri sanarak geldı konser alanma. Bil- kent Orkestrasf nı görünce merakla kaldı konserde. tzleyicılerin çoğunluğu, genç- lerden ve genç anne-babalardan oluşu- yordu. Küçük çocuklarbabalannın omuz- İannda izledi konseri. Yedi-sekiz yaşlann- daki bir kız çocuğu ıse annesinin omuz- lanna çıkamadığı için göremıyordu sah- neyi: "Anneyaa,sopasuu görüyorum,ama Aykal'ı göremiyorum..." Parçalara eşlik eden. ritim tutan coşkulu bir kitle toplan- dı kısa sürede meydanda. Giderek artan izleyici sayısı üç bın dolayına ulaştı. An- cak sahneyi görmelerinı engelleyen ka- meramanlan, gazetecileri, güvenlik gö- revlilerini istemiyordu izleyiciler. Beş ya- şındaki Onur, önünde dıkilen polise, "Çe- küsene, göremiyonım" diye kafa tuttuk- tan sonra çimenlere yayılarak doya doya izledi konseri. • Samsun'da bilinçli bir kitle, rüzgâra, soğuğa karşın konseri büyük ilgiyle izledi. 80 yıl sonra Mustafa Kemal'in rotasını izleyen festivalin ilk konserinde devlet, hükümet erkânından hiç temsilci yoktu. Konserin duyurusu ve hazırlıklan için valilik gereken önemi göstermemişti. Samsun'da gerçek bir halk şölenine dönüşeru şef Gürer Aykal'ın yönetöği konserin soüstleri Suna Kan, Pekin Kırgız, Mesut tktu ve Hüha Sezen'di. Bilkent Senfoni Orkestrası ile Gençlik Korosu. protokolü. konser salonlannın getirdiği sınırlamalan aşarak: ciddi, asık suratlı klasik müzik konserleri yerine ger- çek bir halk şöleni duygusunu yakalama- yı başardı Samsun'da. İzleyiciler sigara içerek, sirnit, çerez yiyerek tanıştı çoksesli müzikle. Üstelik bu. kalıteden, nıtelikten ödün verilmeden başanldı. Geçen yıl Ana- dolu halkının hoşuna gideceğini düşüne- rek repertuvara eklenen davullu zurnalı parçalara yer verilmedi bu yıl. Çünkü halk. "Biz bunlan hep dinliyonız. Herkes bize bunlan layık görüyor. o\ sa biz sizin müzi- ğinizi dinİenune geldik buraya" diye si- tem etmıştı Ersin Onay'a. Samsun'da da bilinçli bir kitle toplan- mıştı. Suna Kan" ı tanıyorlardı. Adı açık- landığı anda büyük bir alkış koptu mey- danda. Ünlü keman sanatçısını. 'bir bisyap- urmadaıT göndermediler. Konsere solist olarak katılan Pekin Kırgız, Mesut lktu, Hülya Sezen de büyük bir saygıyla alkış- landı. Yağmurdan kurtulan Bilkent Senfoni Orkestrası rüzgâra karşı konser verdi Sam- sun'da. Orkestranın nota kâğıtlannı uçu- ran. ızleyicilerin burun direklerini sızla- tan bir rüzgâr... Ancak dirençli Samsun iz- leyicisi rüzgâr, soğuk dinlemedi. Gürer Aykal ve Ersin Onay'ın dediği gibi, kla- sik müziği, çoksesliliği seviyordu Ana- dolu halkı. Konserlenn yanı sıra 20 Ma- yıs'ta Havza'da gerçekleşen yetenek sma- vıyla da yepyeni dünyalar sundu Anado- lu Müzik Festivali Karadenizli gençlere. Samsun'daki konser sonrasmda otelde Gü- rer Aykal'ı tanıyarak kendisinden nasıl şan eğitimı göreceği konusunda bilgi al- mak istedi bir kız öğrenci. Ersin Onay'dan yetenek sınavını geçerse burslu olarak Bil- kent öğrencisi olabileceğini duyunca, düş- lerini süsleyen fırsatın ayağına geldiğine inanamadı. Meydandaki kalabalık. coşku. merak, başlangıçta, ~Deüliketme,vaptığınse> bir ütopyanın peşinde koşmaktan başka bir şe>r değü" u>anlarına direnen Ersin Onay'ın umudunun, gücünün kaynağını gös- teriyordu. Ancak bu önemli günde devlet hükümet erkânından bir tek temsilcinin ol- maması, valiliğin önceden yerleştirilecek olan 2500 sandalye için yer ayarlamama- sı, orkestranın öne taşmmasına izin ver- memesi. Onay'a hâlâ inanmayan, 'heve- sini alsın' diye usulen destekleyen tutumu sergiliyordu. Tokat. Erzincan, Bayburt, Erzurum, Sıvas, Kayseri, Hacıbektaş ve lzmir'de 80 yıl sonra Mustafa Kemal'in rotasını izle- yecek konserlerde yerel yönetimlerin de, Bilkent gibi özverili davranarak güzeh-doğ- ruyu merak eden, anlayan halk adına ge- reklı özeni göstermeli diye düşünüyoruz. Seramik Sanatının Ustalan' • Kültür Servisi - Toprakbank Sanat Galerisi'nde 'Seramik Sanatının Ustalan' başlıklı sergi 26 Haziran'a dek görülebilir. Sergide, llgi Adalan, Erdinç Bakla, Hamiye Çolakoğlu ve Jale Yılmabaşar'ın yapıtlan yer alıyor. Sergi, cumartesi ve pazar günleri hariç her gün gezilebilir. (326 35 80) Erdinç Bakla'nın yapıü. Leyla Ertrili konu alan tez çalışması Almanya'da yayıntiandı • Kültür Servisi - Berlin Üniversitesi'nden Karin Schvveibgut'un 'Türkiye'de Birey ve Toplum, Leyla Erbil'in Romanı Tuhaf Bir Kadın' adlı tez çalışması Klaus Berlin Schvvarz Verlag Berlin 1999'da Almanca olarak kitap halinde yayımlandı. İki yiiz kadar gönderme ve kaynakçadan oluşan incelemede Karin Schvveibgut, Türk düzyazı edebiyatının seçkın ve önemli yazarlanndan biri olan Leyla Erbil'in şimdiye kadar ülkesinde kısa değerlendirmelerle savuşturulduğunun, edebi öneminin gözden kaçınldığının üzerinde duruyor ve Erbil'in 'Tuhaf Bir Kadın' adlı romanını tüm aynntılanyla inceliyor. İDSO'dan Bahar Konseri • Kümır Servisi - Şef Erol Erdinç yönetimindeki lstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve Neşet Ruacan yönetimindeki TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası'nın'Bahar Konseri' bugün saat U.OO'de AKM'de gerçekleştirilecek. Konsere solist olarak Nüket Ruacan,Aydın Kahya, Ayça Varlıer ve Şenola Ülker katılacak. Konser programındajazz parçalannın yanı sıra Türk parçalannın da caz verisyonlanyorumlanacak. Konserde yorumlanacak yapıtlann orkestra düzenlemelerini ise Kamil Özler, Aydın Özan ve Osman Işmen gerçekleştirdi. Dom Famulapo Türkiye'ye geliyor • Kültür Servisi - Davul ustası. Dom Famularo. ünlü zil firmalanndan Sabian ve Zuhal müzik tarafından organize edilen vvorkshoplara katılmak ve her yıl düzenlenen 'en iyi davulcu' yanşmasının jüri üyeliğini yapmak üzere Türkiye'ye geliyor. Famularo, 30 Mayıs Pazar günü Hard Rock Cafe'de saat 18.00-20.00 arasında Ankara Davul yanşması ve vvorkshop'a katılacak. Yanşmanın finali 1 Hazıran'da Davul Yanşması Finali gerçekleştirilecek. Jim Chapin, Al Miller, Joe Morello ve Buddy Rich'in öğrencisi olan Famularo, funk. caz, rock. fusion ve vvorld beat türlerinde başanlı sololar gerçekleştiriyor. Avrupa Korosu'ndan Requiem • Kültür Servisi - Sayısı yüz kişiyi aşan lstanbul Avrupa Korosu, bahar konserleri kapsamında tngiliz şef Stefen Lomas yönetiminde Mozart'ın Requiem'ini yonımlayacak. Konserler 24 Mayıs'ta saat 20.00'de Aya Irini'de, 28 Mayıs'ta saat 20 00'de Ortaköy Afife Jale Tiyatrosu'nda, 2 Haziran'da saat 20.00'de Moda Kilisesi'nde, 4 Haziran'da saat 20.00'de St. Esprit Katedrali'nde gerçekleştirilecek. Çokuluslu koro niteliği taşıyan koroda Türkiye "de görevleri nedeniyle bulunan yabancı müzisyenlerin yanı sıra Türk müzisyenler de yer alıyor. Kayaköy'de sanat kampı açıldı • Kültür Servisi -Türkiye'nin ilk uluslararası nitelikteki sanat kampı Fotoğrafevi tarafından Fethiye'nin Kayaköy beldesinde açıldı. Sanat kampından yararlanmak isteyenler birer haftalık devrelerde fotoğraf, resim, heykel ve seramik dallannda eğitmenlerden ders alabilecekler. Seminerlerin tamamı 'başlangıç' düzeyinde olacak. (0 212-251 05 66) BUGÜN • BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ nde 10.30- 13.00 saatleri arasında Pınar Başbuğ'un yönettiği çocuk atölyeleri; 14.00-16.00 arasında ise Gazi Selçuk ve Şener Yıldız'ın yönettiği 'Müzigİn Rengi' başlıklı çocuk atölyesi yer alıyor/292 06 55) • BELGESEL SİNEMACILAR BİRLİĞt nde Bülent Çaph Nesli'nin yönettiği 'Çuıarlann Ruhu Ölümsüzdür' adlı belgesel 13.00-19 00 arasında her saat başı gösterilecek. (292 39 84) • TOPLUMSAL ARAŞTIRMALARVAKn'nın Kadıköy Şubesi'nde saat 17.30'da Moğollar'ın katılacağı 'Bir Sey Yapmah' konulu söyleşi yer ahyor. (346 04 87) • BOGAZtÇİ MÜZİK FESTtVALİ kapsamında Güney Kampusu Öğrenci Otoparkı'nda saat 20.00'de Teoman ın konseri izlenebilir. (263 15 40) 11. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ BUGUN • Romeo ile Juliet lstanbul Şehir Tiyatrolan'nın oyunu saat 15.30'da Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde izlenebilir. • Hasret Ankara Ekin Tiyatrosu'nun oyunu saat 21.00'de Kenter Tiyatrosu'nda görülebilir. YAREN • Roberto Zucco, tzmit Şehir Tiyatrosu yapımı saat 21.00'de Taksim Sahnesi'nde izlenebilir. • Hasret Ekin Tiyatrosu'nun oyunu saat 15.30'da Kenter Tiyatrosu'nda sahnelenecek. • Mofly S Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu'nun oyunu saat 19.00'da Aksanat'ta görülebilir. CUMHURİYET KİTAP KULUBÜ'NDE BUGUN • Cumhunyet Kitap Kulübü'nün Taksim'deki sergi salonunda düzenlenen imza ve söyleşi günleri kapsamında, 15.00-17.00 saatleri arasında Mehmet Başaran okurlanyla buluşacak. (514 01 96)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear