14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 31 MART 1999 ÇARŞAMBl KULTUR J. D Salinger 30 yıl aradan sonra, 'kilitli odada sakladığı' yazdıklannı yayımlayacak mı? 15 ldtap yazdığı iddia edüiyorKüftür>ervisi - Dünyanm en önemli yazarlanrlan biri olan ve son kitabı bun- dan 30 yıönce yayımlanan J. D. Salin- ger'ın 30 ıl içinde 15 kitap daha yazdı- ğı iddia ecliyor. Yazann arkadaşlan Sa- linger'm uzdığı kitaplan evinde kilitli bir odada akladığını söylüyorlar. Ülkemtde ve dünyada Gönülçelen adlı kıtabvla tanınan Salinger 1965 yı- lındayaymlanan ktsa öykülerinin ardın- danbirsözükbileyayımlamadı. 196O'lı yıllann orasından itibaren evine kapa- nan ve dışaı çıkmamayı yeğleyen Salin- ger'ın soıromanı Franny and Zooey ise 1961 yılınia yayımlandı. Ancak ;azann New Hampshire'daki evini ziyant eden arkadaşlan, Salinger" ın son yıllarca yazdığı kitaplannı sakladı- ğını keşfeti. Kitaplann hemen hepsinin Franny anc Zooey adlı kitabm kahrama- nı olan Gla»s Ailesi hakkında olduğu dü- şünülüyor. Salinger'ın evine ilk kez gi- ren üç kişi ?azann 'diğer kftaplan'nı an- latıyorlar. 'Aceteyegetirmek istemiyorunT Yazann ıcomşusu Jerry Burt. Salin- ger'm bu ozel odasını şöyle anlatıyor: "Açık oMugu bir günde kitaplannı sak- ladığı o odadaydım. Bana 1 ? ya da 16 ki- tap yazdığnı, ancak bunlann yayunla- nıp yavunünmavacağını bilmedigini söy- ledL"" Salıngerla ilk tanıştığında 12 yaşın- da olan Barry Brown ise "SaHnger bü- tfin çakşnulannı kilitli bir odada saklı- yw. Bu ODiu ruh haMni göstermez mi" di- azann evmı ziyaret eden arkadaşlan Salinger'ın son yıllarda yazdığı kitaplannı sakladığını keşfetti. Kilitli bir odada sakladığı çalışmalann hemen hepsinin Franny and Zooey adlı kitabm kahramanı olan Glass ailesi hakkında olduğu düşünülüyor. yor. Jonathan Schvvarz kız arkadaşı Su- san' ın arabasının bozuk olduğu yalanıy- la Salinger'ın evinde kaldığını anlatıyor Susan da kitaplan gören tanıklar arasın- da. Salinger'ın evini düzenli olarak ziya- ret eden GregHerriges, Salinger'la kitap- lan hakkında kısa bir konuşma yapma im- kânı bulmuş. Salinger. Herriges'e şun- lan söylemiş: "Hergünçahşıyorum.Hâ- lâ yuzryorum ve aceleye getirmek istemi- vorum. Yazmamı engelleyetı kamuyla il- gili şeyler." 1951 yılında yayımlanan Gönülçelen adlı kitabıyla edebiyat dünyasının gün- detninden düşmeyen ünlü yazar 1950'li ve 196O'lı yıllann başlannda New Yor- ker dergisinde yazdı. 1986 yılında yazann biyografisini ya- zan Ian Hamilton Salinger'ın kitap yaz- mayı bırakmadığını belirtiyor ve Salin- ger' ın yeni yapıtlannm Glass Ailesi hak- kında olduğunu öne sürûyor. 70'li yıllann başmda henüz 18 yaşın- dayken 12 ay boyunca Salinger'la yaşa- dıklannı geçen yıl At Home in the \VorW adlı kitapta toplayan Joyce Maynard ise Salinger'ın Glass Ailesi hakkında bir- kaç kitap daha yazdığını belirtiyor. Harold Ober Associates'den Phyllis \Yestbery ise Salinger'ın yayımlanma- mış kitabı bulunup bulunmadığı konusun- da bir açıklama yapmıyor; Salinger'la düzenli olarak yaptıklan hakkında konuş- tuklannı söylüyor. Onlü yazar, yaprtlanntn hemen hepsin- de gençleri ele alıyor. 80 yaşındaki ya- zann mutsuz bir çocukluk geçirdiği söy- lenemez. Ancak 25 yaşındayken Avru- pa'da tkinci Dünya Savaşı sırasında Ame- rikan ordusunda görev yapan Salinger"ın sinir bozukluğu geçirdiğini belirtiyorlar. Salinger'ı üzen başka bir olay da 16 ya- şındaki kız arkadaşı Oona O'Neill'ın C'harlieChaplin ıçin kendisiniterk etme- si. Tiim bunlann ardından yaşadığı bir di- ğer üzücü olay ise Franny and Zooey ad- lı kitabı kötü yönde eleştiren Ian Hamil- ton'ın yazdıklan oldu. Salinger yaşamı boyunca hep kendi- sinden çok genç bayanlarla birlikte oldu. 1954 yılında 34 yaşındayken henüz 19 yaşındaki Claire Dougias ile evlendi ve iki çocuğu oldu. 1967 yılında ise boşan- dı. Son 20 yıldır ise CoJeen O'NeiD ile bir- likte yaşıyor. Eğer Salinger gerçekten de yeni ki- taplar yazdıysa. ölümünden sonra bu ki- taplara ne olacak? Maynard ve Hamilton yazann buna çoktan karar verdığini söy- lüyor. Kitaplara zarar verilebilir ya da dünyanm en önemli koleksiyonlanndan biri olarak yayımlanabilir. On altı yıldır süren Brugge'dekiCinema Novo'da,bu yıl Orta Asya ülkelerine ağırlık verildi Sinema haritasındasınırsızbiryokuluk GÜNGÖR GÜNER'İN SERGİSİ ARTtSAN'DA Seramiğin uçsuz bucaksız dünyasmda... SAKİNEÇtL 11 Mart-3 Nisan tarihleri arasında Ar- tisan Sanat Galerisi nde yer alan Gün- gör Gûner'e ait seramik sergisi, günü- müz seramik sanatının plastık sanat- lar içindeki yerini gözler önüne sermek- tediı. Tasanmı, endüstri devriminin veri- leri ile birleştirerek, form ve fonksiyon arasındaki ilişkileri araştırarak, bir ta- sanm felsefesi oluşturan Bauhaus eko- lünde yetişmiş olan G. Güner'in bu sergisinde, seramiğin geleneksel geç- mişinden yola çıkıp, tüm aşamalan bi- linçli bir şekilde başanyla kat etmiş, bu başannın verdiği doyum- la ve özgüvenle, daha özgür denemelere doğ- ru yol alan bir sanatçının son dönem işlerini gör- mekteyiz. Pratik çalışmalarını "Anadolu'da Yaşamak- ta Olan İlkel Çömkkçi- lik" adlı kitabıyla da pe- kiştiren, Marmara Üni- versitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik-Cam Bölümü Başkanı olan Prof. Güngör Güner •'ge- leneği >adsımakstnn ola- bildiğince yeniliklere açık" bir sanatçı. Güngör Güner'e göre "Sanaün bir ifade aracı olınasnun yanı sıra sera- miğin teknik dünyası da uçsuz bucaksız bir olgu- dur. Her değişik teknik. sanatçının yorumlama sınırtannın genişlemesi- ne katkıda bulunabilir, onu zenginleş.tirebilir.se- ramikteki bu teknik olu- şumlar, benimyoğun ola- rak ilgi alanıma girer ve ber yeni teknik, sanatçı olma duyarlığımın eşli- ğinde beni biryerlere alıp götûrûr." Türkiye'de ve Alman- ya'da aldığı seramik sa- nat eğitiminin yanı sıra Numberg Üniversitesi bünyesinde bulunan Re- gensburg'da sermik mü- hendisliği eğitimi de gören G. Güner, seramik tekruklerine hâkim araştırma- yı seven bir sanatçı. Konseptin genel- de araştırmalann içinden doğduğunu dile getiren G. Güner, yeni açılımlann peşinde her zaman. Güngör Güner'e ait kâğıtlı seramik hamurundan (paper clay) yapılan ser- mik panolar, seramik teknolojisiyle re- sim sanatının doğal birbuluşması. Kâ- ğıdın. klasik seramik hamurlarının plastisitesine kattığı artı değerler sonu- cu yanm santimi aşmayan kalınlığı ve 75x75 santime ulaşan boyutlan ile ol- dukça hafif olan bu panolar, bu tekni- ğin Türkiye'deki ilk örnekleri. Bu pa- nolarda, seramik hamuruna katıIan kâ- ğıdın pişirimi sırasında yanmasıyla oluşan doku ve klasik sır reçetesine katılan odun külünün bünyesindeki potasyum sayesinde ortaya çıkan can- lı renk tonlan aynı yüzeyde buluşu- yor. Bu buluşma. teknik bilgi, doğaç- lama, sanatçı kımliği ve duyarlılığının sonucu. Güngör Güner'in diğer çalışmalan ise Iran'da katırlara takılan boncukla- nn yapım tekniğınden yola çıkarak el- de ettiği küllü sırlarla sırlanmış eser- lerden ve cam hamuru (patede verre) ile seramik hamurunu bütünleştirdiği çahşmalardan oluşuyor. Geleneksel Iran katır boncuklannın yapım tekni- ğini geliştirip bunlan eserlerine yan- VJFüngör Güner, seramik tekniklerine hâkim araştırmayı seven bir sanatçı. Konseptin, genelde araştırmalann içinden doğduğunu dile getiren Güner, geleneği yadsımaksızın yeni açılımlann peşinde her zaman. sıtan G. Güner. bu tekniğin gizlerini şöyle aktanyor: "Bünyesi silisten olu- şan hamurdan hazırlanan boncuklar kül, mermer tozu, kuartz, kömür tozu ve bakır oksitten oluşan bir kanşım içinde pişirilir. Bu pişme sırasında bon- cuklann yüzeyinde sır (seramik boya- sı) oluşur. Bu teknikle ortaya çıkan gi- zemli maviler ve pembeler çok vurucu ve etkileyiciydi. Bu renkleri seramik çalışmalanma aktarabilmek için uzun araştırmalara giriştim. Smisız dene- meler sonucunda amacıma ulaşöm." Ufacık bir boncuğun üzerindeki me- nevişlerin, bir sanatçının gönlüne düş- tüğünde ortaya çıkan sonuçlan gör- mek için bugünlerde yolunuzu Arti- san'a düşürmelisiniz. GÖNÜL DÖNMEZr COLÎN BRIGGE - Ferzan Özpetek 'Ha- rem'i tamamlayadursun, 'Hamam'ın konuk olmadığı ülke kalmıyor. Belçi- ka'nın en romantik kenti Brugge'de on altı yıldır süregelen, Afrika, Asya, Latin Amerika ağırlıklı Cinema Novo (Yeni Sinema) da 'hamam' sözcüğü- nü Flamanca diline eklemeye kararlı bu ilkbahar. 11-21 Mart arasında gerçekleşen festival, bu yıl tecimsel sinema alanında önemli bir çıkış yapan Orta Asya ül- kelerine öncelik sağlamış. Bu kış Pa- ns'ın en beylik sinemalannda Kırgız ya da Kazak filmleri izledik ki bu şim- diye dek görülmemiş bir şeydı. Gerçi bu fılmlere Fransızlar çekim öncesi yatınm yaptıklanndan biraz damşıklı dö\ r üş, ama önemli olan filmlerin ar- tistik düzeyi. lşte başanlı bir Kırgız filmi: Beshkempir' (Evlatlık). Yüz yıllık Kırgiz geleneklerine göre Tan- n'nın çok çocukla kutsadığı aileler. bir bebek daha geldi mı onu da çocuksuz bir aileye verirlermış. Azate işte bu çocuklardan biri. El bebek gül bebek büyüyor her şeyden habersiz. Ama bir gün veletin biri fisıldıyor kulağma kö- tü haberi. Bir an içinde Azate'nin dün- yası altüst oluyor. Arkadaşlan düşman şimdi. Sevdiği kız ise çoktan bulmuş başkasını. Çok derin bir kımlik arayı- şı geçiriyor ergenlik çağının sorunla- n içinde bunalan Azate. Sinematogra- fi açısından da pek başanlı bir sıyah beyaz film 'Beshkempir'. Kırgız ve Kazak filmleri Orta Asyalı yönetmenlerden Fran- sa'da şu an en çok tanınan, Darecan Omirbae%. Festival tüm uzun konulu fîlmlerini gösteriyor. 1991 yapımı 'Ka- irat', o yıllann politik ekonomik kar- gaşasında yolunu şaşırmış gençlerin öyküsü. Oniversiteye giriş sınavlann- da bir kıza kopya verirken yakalanan Kariat için otobüs şoforü olmaktan başka bir seçim kalmıyor. Kız arkada- şı da kentli bir oğlanın peşine düşüp git- miş bile. Derken yok yere bir temiz dövülüyor. Çoğunluk Robert Bresson'a benzetilen anlatımı ile siyah beyaz bir öykü yansıtmış perdeye Omirbaev. Bir sonraki filmi 'Kardiogramma' (Kalp Atışlan) da bir çobanın oğlu. 12 yaşın- da Jasulan'ın kalmak zorunda olduğu sanatoryumda -özellikle Rusça bilme- diğinden- duyduğu yalnızlik acılannı gençlik acılan ile iç içe örerek vermiş. Ve Omirbaev'ın geçen Cannes Film Festivali'ndedebüyük ilgi gören 'Ka- Samira Makhmalbarın'Elma'sıİstanbul Film FestivalTndedegösterilecek. Ö' filmi. Almati'de bir profesöre şo- fbrlük yaparken, yeni zenginin birinin arabasına çarpıp ödeyemediği onanm parası nedeniyle mafyanın içine dü- şen Marat'ın öyküsü, sanatı tamamıy- la yerine oturmuş bir yönetmen geti- riyor karşımıza. Yine Kazakistan'dan Serik Aprimov. sekiz yıl önce ilk filmi 'Son Durak'ı gerçekleştirdiğinde, doğum yen Aksu- at köylülerinin öylesine hışmına uğra- mıştı ki kısa zamanda bir Kazak Sal- nuuı Rüşdüolup çıkmıştı. Çünkü film hiç sakınmadan veriyordu acınacak yaşamını o yörenin. Bu kez üstüne ba- sa basa 'Aksuaf adını vermiş filmine Serik Aprimov ve geçen Berlin Film Festivali'nde de bol alkış toplayan güç- lü bir film kotarmış. lran'dan(Istanbul Film Festivali'nde yanşacak olan) 'The May Lady', bel- gesel film yapan bir kadının. oğlu, sev- gilisi ve ataerkil ve tutucu gelenekle- rin baskısı arasında kimliğini koruma çabalannı veriyor. Iran'ın en önemli ka- dın yönetmenı Rakshan Bani-Etemad Hizbullah'ı yumuşak göştermek gibi birtakım ödünler vermiş bu fılmde. lran kadınlannın yalnızca bir kesimine - kentsel. ortadirek aydın- ayna tutmuş olması bir yana, sanatsal açıdan daha önceki 'Mavi Yaşmakh' gibi filmle- rinde gözlemlediğimiz yetenekler bu- rada da geçerli. tran'dan Mohsen MakhmalbaTın kı- zı Samira MakhmaJbafın ilk filmi 'Elma', geçen Cannes Film Festiva- li'nde belli nedenlerden büyük ilgi gör- dü. Gerçi film endüstrisi ağzı ile ta- ze' diyeceğimiz öğeler yok değildi bu filmde, ama biraz babası yazmış, kızı imza atmış bir yapıttı. Kübalı Perez'in ödüllü filmi Onca politik ve ekonomik sorun ara- sında yine de başanlı filmleryapılıyor Küba'da. Fernando Perez'in yeni fil- mi 'Yaşam Islık Çalmakbr' şimdiden Amerika'da Sundance, Avrupa'da Rot- terdam gibi önemli festivallerde ödül- lendi. Gerçek ile gerçeküstü arasında -kimi kez sualtında- gidip gelen bu film ile yönetmen ülkesini neden sev- diğini anlatmaya çalışmış insanlara. 'Yaşam Islık Çalmaktır'da genç ve ateşli bırdansçı. Giselle'de başrolü oy- namasını sağlarsa bir daha seks yap- mayacağma dair söz veriyor Tann'ya. Ama az sonra karşısına dünyanın en gü- zel erkeği çıkınca ne yapsın? Öte yan- dan bir genç adam. "En iyi sevgi ana sevgisidir" diye bir dövme yaptırmış omzuna. Kolay mı çıkanp atması? He- le annesinin adı Küba olunca? Bir or- ta yaşlı kadm ne zaman seks sözcüğû- nü duysa düşüp bayılıyor, gerçi her in- sanın duyunca düşüp bayılabileceği bir sözcük var. Bellekten kolay siline- meyecek bir sahnede havada sözcük- ler uçuşunca insanlar düşüp düşüp kal- kıyor. Tüm bu iç içe öyküler. yönetme- nin çok sevdiği sürrealist ressam Mag- ritte'in bir tablosu gibi yansımış per- deye. Brugge kentinde Cinema Novo Fes- tıvali'nin sunduğu sınırtanımazyolcu- luk burada bitmiyor Japonya, Tayvan, Çin, Singapur. Hindistan. Kolombiya, Arjantin, Şili, Meksika. Senegal. Ma- li, Lübnan... Dünya Bankası'ndan kredi istemi ANKARA(AA)-Kültür Bakanhğı, yok olma tehli- kesiyle karşı karşıya bulu- nan doğa ve kültür varlıkla- nnın kurtanlarak gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için ilk kez dış kaynaklı kre- di yoluna başvurdu. Bakan- lık, önemli arkeolojik ve SİT alanlannın korunması- na yönelik projelerde kulla- nılmak üzere Dünya Banka- sı'ndan kredi istedı. Kültür Bakanı tstemihan Talay, Rusya'nm, Lening- rad'daki tarihi eserlerin ko- runması ve onarımı için Dünya Bankası'ndan 150 milyon dolar kredi aldığını öğrenince böyle bir yola başvurmaya karar verdik- lerini açıkladı. tlk aşamada Çatalhöyük, Nemrut, Pa- mukkale, Kapadok>'a, Per- ge ve Efes antık tiyatrolan, Demredeki Noel Baba, Tar- sus'taki St Paul ve Hatay'da- ki St. Pierre kiliselerinin ko- runması ve onarımının amaçlandığını belirten Ta- lay, Dünya Bankası yetkili- lerinin konuyu değerlendir- diklerini söyledi. Talay, Dün- ya Bankası'ndan alınabile- cek krediyı bütçe ve bakan- lık dışı. uzun vadeli ve ucuz bir kaynak olarak değerlen- dirdi. Bakanhk ve Dünya Ban- kası uzmanlannın ortakla- şa yaptıklan çahşmalar so- nucunda bakanlığın istedi- ği kredi miktarlan, Pamuk- kale'nin kurtanlması pro- jesi için 55 milyon dolar. Çatalhöyük'ün kurtanlma- sı projesi için 6 milyon 600 bin dolar, Nemrut ve Kapa- dokya'ya 3 milyon dolar, St. Paul, St. Pierre ve Noel Baba kiliseleri için 2 milyon 395 bin dolar, Perge ve Efes antik tiyatrolannın proje ha- zırlığı için 60 bın dolar. plan- laması için 15 milyon dolar, anıtlann restorasyonu, kül- türel miras alanlannın ve turizmin geliştirilmesi, kül- tür varUklannın envanteri ıçin 250 bin dolar, bu çalış- maiarda kapasıte oluşturul- ması için 530 bin dolar, Tür- kiye genelinde envanter ve belgeleme için 1 milyon 100 bin dolar, konservasyon merkezi oluşturulması için 1 milyon 150 bin dolar ola- rak belirlendi. Kültür Ba- kanlığı yetkililen, Dünya Bankası'nm karannın hazi- ran ayında netleşeceğini bil- dirdiler. DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Çılgın Pierrot Onat Kutiar'ın Bahar Isyancıdır1 'ındaki bir cümle durdurdu beni: "Çılgın Pierrot gibi yüreğime döşe- diğim dinamitlerle umutsuz ve yalnız, öolaşıp duru- yordum sokaklarda." Kimdir Çılgın Pierrot? Jean-Luc Godard'ın 1965'te yaptığı filmin adı ve baş kahramanı. Bu film üzerine birçok yazı okudum. Yine birçok sinema eleştirmenince yüzyılımızın önemli filmlerin- den biri sayıldığını gördüm. Bu film yaplalı 34 yıl oldu. Ben de dünyayı tanıma- ya başlayalı beri, yani 29 yıldır umutsuz bir bekleyiş içinde bu filmi görme isteğiyle doluyum. Film, Türkiye'de 1960'lann sonlannda bir kez Si- nematek'te gösterilmiş. Bense Sinematek gösterile- rini 1970'te, 15 yaşında izlemeye başladım. Bugüne dek bu filmi görme olanağı bulamadım. Ne yapsam? AnaBritannica ansiklopedisinin "Gösterişten uzak, yalın bir sinema diliyle ortaya koyduğu yapıtlan yo- ğun psikolojik incelemeler içerir" diye tanıttığı yüz- yılımızın büyükyönetmenlerinden Robert Bresson?.. Onun da tek bir filmini göremedim bugüne dek. Oy- natıldı da, kaçırdığım için degil, Sinematek'in dışın- da bir daha gösterilemediği için. 1965'te kurulan Sinematek'imiz, 1980'de kapat- lınca yerine yenisi konamadı. 19 yıldır kültür dünya- mız kaliteli filmlerin, sinema klasiklerinin görülebile- ceği bir merkezden yoksun. Yıllardır tecimsel salon- lara film dağrtanlar önümüze ne koyarlarsa onu yi- yoruz. Amedeus, GugukKuşu, Ha/rgibifilmlerieABD'de ünlenen Milos Forman'ın Çekoslovakya'da çektiği önceki filmleri ne oldu? Nerede Maça Ası (1963), BirSanşının AşMan (1965), Koşun Itfaıyeciler (1969)?.. Sinematek'in yayın organı "Yeni Sinema" dergisi- nin Ocak 1968 tarihli 14. sayısına bakıyorum. Kapak içinde şöyle bir duyuru var: "22-27 Ocak Yeni Çe- koslovak Sineması haftasında gösterilecek Milos Forman'ın Bir Sanşının Aşklan'nın senaryosu 20 Ocak'ta çıkıyor." Yıl 1968. Film gösteriliyor. Senaryosu basıltyor. Ay- lık, son derece kapsamlı, bugüne dek daha iyisi ger- çekleştirilemeyen bir sinema dergisi çıkıyor Derginin yazı kurulu: Onat Kutlar, Hüseyin Baş, Giovanni Scognamillo, Jak Şalom. Aynı hafta içinde gösterilen öteki fılmler arasında Jan Nemec'in Gecenin Elmaslan da var. Jan Nemec diye bir yönetmen hiç yaşamadı mı? Nerede filmleri? örnekler uzatılabilir. Geçmişin değerli sinema yaprtlannın bugünün ku- şaklanna aktanlamıyor oluşu, tıpkı, Totetoy'un, Stend- hal'in. Raubert'in kitaplannın basılıp satalmamasıy- la eşdeğeriidir. Bugün ülkemizde çok sayıda üniversitenin sinema bölümleri var. Buralarda okuyan öğrenciler film sey- retmeden yetişiyorlar. Bu yoksulluğun hepimizi ilgilendirecek sonuçlan el- bette ortaya çıkacak. Televizyonda sinema eleştirisi yapan kimi genç ar- kadaşiann beğenileri, tectmsel sinema ürüntertyte öylesine koşullanmış ki ABD sinemasının kendi için- den çıkan aykın bir ses olan, şu sıralar sinemalarda gösterilen Ince Kırmızı Hat filmini bile beğenmeme hakkını görebiliyorlar kendilerinde. Bu yazıyı, "Yeni Sinema" dergisinin Şubat 1968 ta- rihli sayısından bir haberle bıtirmek istiyorum. "Skolimovski'nin son filmi Eller Yukan'mn Polon- ya'da gösterilmesine izin verildi Küller ve El- mas'tan bu yana Polonya'da çevrilmiş en büyük film olarak adlandınlıyor." Haftanın sorusu: Skolimovski kimdir, Bler Yukan nedir? Kadın Oyunları ve ÖykütePi Yamşması' • Kültür Servisi - Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve tnceleme Derneğı (KASAİD). 1999 yıh içinde 'Kadın Oyunlan ve Öyküleri Yanşması' başlıklı bir yanşma düzenliyor. Her yazar, daha önce ödül almamış, profesyonel topluluklarca oynanmamış ve yayımlanmamış 1 eseriyle yanşmaya katılabilecek; çeviri ve uyarlama oyunlar yanşmaya alınmayacak. Yanşmanın değerlendirme kurulu Devlet Tiyatrolan, üniversitelerin ilgili bölümleri, TRT Drama Müdürlüğü, Edebiyatçılar Demeği, Tiyatro, Opera ve Bale Çalışmalan Vakfı (TOBAV) ve KASAlD'in temsilcilerinden oluşacak. Son başvuru tarihi 25 Haziran. (Aynntılı bilgi için 0312 440 42 04.) K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear