22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 ŞUBAT 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Yayımcı-yazar MuzafFer Ilhan Erdost'a verilen 1 yıl hapis cezasına 4 Mahkûnnyet kararıutançANKARA (Cumhuriyet Biiro- su) - Yayımct-yazar Muzafler tl- han Erdost'un Sevr dayatmasına karşı Türkiye "nin bütünlüğünü sa- vunduğu kitabı nedeniyle Terörle Mücadele Yasası'na (TMY) mu- halefetten mahkûm edilmesıne tepkiler büyüyor. tşçi Partisi (İP) Genel Sekreteri Mehmet Bedri Gültekin "Türkiye'nin Yeni Sevr'e Zorlanması Odağında İJç Sıvas" adh kitapla ilgili kararın Türkiye için utanç verici olduğu- nu söyledi. Prof. Dr. Alparslan Işıklı. Er- dost'un, Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel tarafından da dile getirilen yeni Sevr dayattnasının ciddiyetinı gözler önüne serdiği- ne dikkat çekti. Mehmet Bedri Gültekin, yaptı- ğı yazılı açıklamada, "bölücülük propagandası" suçlamasıyla 1 yıl hapis cezasına çarptmlan Er- dost'un bütün yaşamı boyunca bö- lücülüğe karşı mücadele ettiğini, Türkiye'nin bütünlüğünü savun- dugunu belirterek "Bu,TMY'nin neye hizmet ettiğini gösteriyor. T- MY bütünlüğü savunanlan ceza- landınyor. Tiirkiye'nin birtiği ve bütünlüğü için TMY bir an önce yürürlükten kaldınlnudıdır" de- dı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Alparslan lşıklı da Er- dost'un saygın bir solcu, yurtsever bir yazar olarak PKJC'nin gerçek yüzünü teşhir eden çalışmalanyla ve çözümlemeleriyle bu oyunu bozduğunu kaydetti. Işıkh şu gö- rüşü kaydetti: "Erdost, çok büyük değer taşı- yan çalışmalanyla, Sayın Cum- hurbaşkanı'nın da dile getirdiği yeni Sevr dayatmasının ckktiyetj- ni gözkr önünesermiş ve PKK'mn de bu dayatmanın bir araa otdu- ğunu ortaya koy makla yeri dotdu- nılamaz bir hizmet gerçekleştir- miştir. Gerçekte Erdost'un PKK hakkında yazdıkları, bu güne ka- darbukukJaörgütekaryyöneitil- mişolaneieştiriierinenköklüsüve enetkffisioimuştur.'' Prof. lşıkh, çok açık gerçekle- re karşın Erdost'un PKK. propa- gandası yapmak gibi akıl almaz bir suçlamayla mahkûm edilmiş olmasını anlamanın olanakh ol- madığını vurguladi. Muzaffer tlhan Erdost, "Üç Sı- vas" adh kitabında. kent içinde ya- şanan 3 Eylül 1978, 2 Temmuz 1993 ve Şubat-Mart 1996 olayla- nnın ardındaki nedenleri anyor ve irdeliyor. Yazar, 2 Temmuz 1993 kıyımıyla sonuçlanan olaylann, Sıvas'a "yerlesmek" isteyen kimi örgütlerin, ilerici demokratlann kitle desteğini oluşturan Alevıler içerisinde bulunması olası ortamı dağıtmak amacıyla ve planlı ola- rak başlatıldığını belirtiyor. Erdost, 1993 ve 1996 Sıvas olaylannın ardmdaki belirleyici nedeni de Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte "boşlukta" kalan ülkeler ile bölgedeki ko- numlan değişen ülkelerin gerek toprak, gerekse pazar olarak yeni- den paylaşımında anyor. Muzaffer Ilhan Erdost'un P- tepkiler büyüyor vericfKK'nın stratejisiy^le ilgili sapta- malan, AbduUahOcalan'm tmra- lı Adası'ndaki sorgulamasmdada açığa çıktı. Terörist lider Öcalan, Erdost'un birkaç yıl önce yaptığı değerlendirmeyi doğrulayan ifa- desinde şunlan söylüyor. "1998'den itibaren Karadeniz ve Akdeniz'e açdım politikalan oiuşmuştur. Bu benim bilgim da- hilindedir. Sı\as-Tokat-Amasya ve Samsun bölgesinden Karadeniz'e ulaşma politikasıdır. Aynı zaman- da buradasol örgürJer faaliyet gös- teriyordu. Bu örgütler DHKP-C ve TİKKO'dur. Bunlann bizden takpk-riolmuştur. Bizimki destek- tir. Amaç savaşı Türkiyelileştir- mek ve dağlık bölgede yaşayan yoksul Türkmen Alevileri örgürJe- yip bu hareketin içine sokmakür." Türk-tş, hükümeti şikâyet edecek ANKARA (Cumhuri- ye« Bürosu) - Türk-tş, toplusözleşmelerin ba- ğıtlanamamas» ve seçim- lerle ilgili adaylık bek- lentilerinin karşılanma- masını protesto edecek. Türk-lş Başkanı Bay- nım Meral, toplusözleş- melerle ilgili hükümetin tutumunu işçilere şikâyet edeceklerini belirtirken "İşçî kendisinedeger \er- meyenleri sandıkta ceza- landıracaktır. Önümüz- deki günlerde yapacağı- mız görüşıııelerden de so- nuç alınıııanıası duru- munda, gerekirs* alanla- raineceğiz" dedi. Kamuda çalışan 500 bin i^çi>i ilgilendiren toplusözleşme görüşme- lerinin milletvekili aday- lannın son biidirim tari- hi olan 24 Şubat'tan ön- ce sonuçlanması beklen- tileri gerçekleşmedi. Türk-tş başlangıçtaki 50 milyon liralık seyya- nenzammı 20 milyon li- raya kadar indirirken; seyyanen zam üzerine ilk 6 ayda y iizde 30. digerüç 6 a>hk dönemler için de 10 milyon lira seyyanen ve enflasyon üzerine yüz- de 5'lik refah payı isti- yordu. Hükümet ise son olarak ilk 6 ay için yüzde 30' un üzerine gelecek bi- çimde 10 milyon lira sey- yanen zam önerirken, di- ğer 6 aylık dönemler için de seyyanen zam istemi- ne olumlu bakmadı. Toplusözleşmenin ya- nı sıra seçimle ilgili aday- lık bekJentileri de gerçek- leştirilmeyen Türk-Iş, hükümeti işçilere şikâyet erme kararı aldı. Türk- Iş bu amaçla yanndan itiba- ren başlayacak ve nisan ayı ortalanna kadar süre- cek bölgesel toplantılar düzenleyecek. Programa göre, 1-2 Mart'ta Bur- sa'da, 11-12 Mart'ta tz- mir'de, 15-16 Mart'ta Di- yarbakır'da. 16-17 Marfta Adana'da, 22-23 Mart^ta Samsun'da, 5-6 Nisan'da Erzurum'da, 8- 9 Nisan'da Sıvas'ta, 12 Nisan'da Istanbul'da böl- gesel toplantılar yapıla- cak. '"'•- «•^•" - ' DEGIŞEN DU1NYADAN HUSEYİN BAŞ Kosova Savaşla Barış Arasında CumartesiAnnelerVne ülkücü tehdidi CumartesiAnnekri'ninGalatasaray Lisesi önündekiotur- ma eylemine son aylarda izin vermeyen pods, bu kez, "Her türiü basın açıklaması valiliğin emri ile yasaklandL Ayn- ca dışanda bir grup var, can güveniiğinki sağlayamayTz"' diyerek anneteri tHD binasının dışuıa çıkarttnadL Basın açıklamalannı tHD tstanbul Şubesi'nde yapmak zorun- da kalan Cumartesi Anneieri, polisin ülkücü grubu tehdh unsuru olarak göstermesini 'korkunç' olarak nitelendir- diler. "Bundan sonra evimizde de can güvenliğimiz olma- yacak" denOen açıklamada, saldın ve engdkrnekre kar- şı yargıya başvurulmasına karşın 6 aydır bir sonuc alına- madıgı, kendileri için tek kalan yoiun Avrupa tnsan Hak- lan Mahkemesi'ne başvurmak olduğu kaydedildi. Cu- martesi Anneteri ile Şehit Anneteri'nin karşı karşıya geti- rilmek istendig deöne sürfilen >yikhmart», >> G«aütma ah- nan oğlunun tşkenceyk ötdürulmüş bedeoini kimsesizler mezarhğında bulan Emine Ocak. oğullannı sapasağlam askere gönderip tabudara sanlmak zorunda kalan anne- leredüşman olabilir mi" diyesonıldu. Avukat Erhan Pek- çe, Cumartesi Anneieri adına AİHM'de 25 Şubat 1999 ta- rihinde dava açıldığını açıkladı. Pekçe yaptığı yazüı açık- lamada, Cumartesi Anneleri'nin son 27 haftadır kimi kez dahaGalatasaray Meydanı'naulaşmadan "suç işleyecek- leri" varsavunıyla taksiden indirilip gözahına alındığını ifa- de ederek "Savcılığa defalarca diîekçe veren annelerin Türk hukuk sisteminde çare arayışlan her seferinde 'ta- kipsizlik karan' duvanna çarpü. Son aylarda yaptıklan tüm çağnlara karşın kamuoyu ve khie örgiitleri de yeter- H desteği vermey ince Cumartesi Anneleri'nin kendikrine yöodik hukuk dışı davranışı engeUemek için tek çareleri kalmıştı: Avrupa tnsan Haklan (Mahkemesi'ne başvur- mak"dedL Birleşik Devietler'm "cerbezeli" Dı- şişleri Bakanı istediği kadar "Koso- va'da Rambo'culuk oynamaya niyet- lerinin olmadığınt" söyiesin, ülkesinin Rambouillet barış görüşmeleri sırasın- da sürekli NATO silahına sanlarak terı- drt savurup durması. bunu yeteri kadar kanrtlamıştır. Hele Irak'ta yaptıklanna bakılırsa, VVashington'ın bir süredir be- nimser göründüğü, "JsfeWerin/"baskı, tehdit ve düpedüz saldın yoluyla da- yatma politikast yanında, Rambo, sol- da sıfır kalır. Nitekim, dünyada hiçbir banş görüşmesi Rambouillet görüşme- leri kadar "baskı, vurma-kırma" tehdi- di, dakikalaraindirgenen "mühlet" da- yatmalan altında cereyan etmemiştir. Bir de buna NATO silahının her iki tara- fı eşit biçimde "banşa" zortama yerine, salt bir tarafı baskı altında tutup diğer tarafa "destek verme" şeklinde kulla- nıldığını eklerseniz, bütün bunlann "ba- rışın" sağlanmasından çok, başka amaçlara yönelik olduğunu düşünmek olasıdır. Birleşik Devletler'in ve görüşmeleri örgütleyen eski Yugoslavya Temas Grubu'nun Batılı üyelerinin amaçlan eğer bir dizi art niyetli önerilerle bugün değılse yann, Kosova'yı Sırbistan'dan koparmak yerine, ey alete, herkesin ba- rış içinde birlikte yaşayabilecekleri bir "özerklik" sağlanması ise, tüm çabala- nnı daha çok "bağımsızlık istemlerini" açıkça dile getırmenin yanı sıra, silah- lannı da bırakmakta direnerek banşt 20- ra sokan Kosova Kurtuluş Ordusu (UCK) militanlannı ıkna yönünde harca- malan gerekmektedir. Oysa Rambuil- let'te bunun tam tersi politikalar izlen- miştir. Nitekim, Rambouillet görüşme- lerinin siyasal bölümünde yer alan "özerkliği", bağımsızlık yolunda basa- mak olarak gören bu engel aşılmış de- ğtkiir. Arnavut görüşmeciler üç yıllık ge- çiş döneminden sonra nüfus ağırlığı ne- deniyle bağımsızlıkla sonuçlanacagın- dan kimsenin kuşkusu olmadığı bir "re- ferandum" yapılmas«nda direnmekten vazgeçmemişlerdir. Bu, Batılılann Ko- sova sorununun salt Sırbistan'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde çözüme ulaş- tınlabilecegi düşüncesinde olmalanna karşın, görüşmelerin 15 Mart'a ertele- nen "uzatmalannda" da, aşılması en güç engellerden bin olarak görünmek- tedir. Kosova sorununda, "Aşit'in topuğu" salt bundan ibaret degil. Rambouil- let'te, olayın siyasal çözümünün aynl- maz parçası olarak görülen "askeri" bölümünde yer alan "özerkliğin eksı/c- siz uygu/anmas/nı dener/eyecek bir as- kerigücün bölgede konuşlandınlması" konusunda da henüz anlaşmaya van- lamamıştır. Bu konuda, başta Amerika olmak üzere Temas grubunun, Rusya dışındaki üyeleri ile Sırbistan arasında derin görüş aynlığı da aşılmış değiklir. Bilindiği üzere, Birleşik Devletler ve 0- nun dümen suyunda seyreder görünen Avrupalı üyeleri, bölgede konuşlandınl- ması söz konusu gücün NATO gücü ol- masında ısrariıdırlar. Sırbistan ise bu konudaki ısran kuşkuyla karşılamakta, dahası bunu, bir yandan Kosova'nın Sırbistan'ın toprak bütünlüğü içinde yer aldığını söyleyip, öbür yandan ege- men bir ülkenin topraklanna, üstelik o ülkeyi vurmakla tehdit edip duran bir gücün yerleştirilmek istenmesindeki çelişkiye dikkat çekıp, haklı olarak, bü- tünüyle reddetmektedir. Olası bir "özerklik" anlaşmasının uygulanması- nın denetlenmesi yanında, bölgede ba- nşın sağlanmasına da katkıda buluna- cak bir askeri gücün gerekliliğine kim- se karşı değıldir. Bosna ömegindeki gi- bi, bölgede NATO gücü yerine Birteş- miş Milletler bayrağı taşıyan çokuluslu bir banş gücünün konuşlandırılması, sorunun çözümünde, kimseye karşı çıkma olanağı tanımayan en salim yol olarak görünmektedir. Bu arada, bölgede, görüşmelerin ikinci aşamasının başlayacağı 15 Mart'a kadar olan sürede, özellikle NA- TO saldınsına ve bölgede NATO gücü- nün konuşlandınlmasına zemin hazır- lanmasına, giderek banşçı çözümün engellenmesine yönelik provokasyon- lann artarak süreceği anlaşılmaktadır. Arnavutlann Rambouillet görüşmeleri- nin hemen sonrasında, seçimlere kadar eyaleti yönetecek bir "geçicihükümet" kurma karan, var olan sorunlara, bir ye- nisini daha ekleyerek, banş sürecini şimdiden zora sokmuştur. Aynca Avru- pa Güvenlik ve Işbirliği Örgütü OS- CE'nin bölgede görev yapan gözlem- cilerine göre UCK, eyatetin güneyinde yeni mevziler oluşturmuştur. Gozlemci- ler, UCK'yi, barış görüşmelerinin yeni- den başlayacağı bir sırada bu tür pro- vokasyonlann kendi yararlarına olma- yacağı konusunda uyarmıştır. Kosova'ya "özerklik" tanınması, böl- gede yaşayan tüm halklann, banş için- de birlikte yaşamalan için en salim ve gerçekçi yoldur. Sorun, VVashington ve Batılı müttefikleri eger, yanlı baskı poli- tikalannı bırakıp, olaya artık "tarafsız" ve "art niyetsız" yaklaşmayı başarabi- lirlerse, 18 gün sonra yine Fransa'da başlayacak göriişmelerde çözüme uJa- şır. Aksi halde, parçalanma, göç, belki de Balkanlar'ın tümünü ateşe verecek sonu belirsiz bir savaş kapıdadır. • Istanbul'a sahip çıkalım! Var mısın? CHP
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear