25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 ARAUK 1999 PERŞEMBE 14 iJ. U ± l . kultur@cumhuriyet.com.tr Mustafa Uğurlu, 'Asansör'de yönetmenin seçiminin performansını etkilediğini belirtiyor 'Karçımdaldne rağmen iyiydim' CUMHUR CANBAZOĞLU Mustafa Alüokiar'ın bır fılmı daha sanatsal yönünden çok, magazin yanıy- kmedyanın gündemıne oturmayı bıldı. Yönetmenin Asansör adlı dördüncû uzun- metrajlı çalışmasının sinemasal ağırlığı- aı tartışmaktan çok, duygusal yaşamını paylaşöğı Arzu Yanardağ'a 'ne hakla' başrollerden bırini verdiğıni konuşuyor insanlar. Bu arada da fılmm bınncıl kah- ramanı, medya sılahşörü Can Şarman'ı oynayan Mustafa Uğurlu. emeği, oyun- culuğuenhafıfınden 'gözardıedilıyor'. Altıok'la Ağır Roman'da çalışarak sı- nemaya giren Uğurlu, Asansör'de sezo- nun en dikkat çeken oyunlanndan biri- ni veriyor. Performansından memnun ama bırtakım aksaklıklar sonucu tam olarak kalasındakılen yansıtamadığını an- laüyor... - Asansör'e geçmeden sinemaya giri- fmizm neden bu kadar gedktiğmi öğre- nebiür miyiz ? MUSTAFA UĞURLU- Sinema piya- sasına girmem tamamen tesadüf eseri. Bölge tiyatrolannda çok çalıştım; Ada- na, Bursa, Ankara, lstanbul derken sine- mayla organık bır bağ kuramadım. An- kara'da oyunlan ızleyen Mustafa Altıok'la bır şekilde tanıştık ve Ağır Roman'la bır adım atrruş oldum sınemaya. - Ağır Roman'dald peîformansuıız hayii dikkat çekmişti. Asansör'den önce hiç teklif geldi mi Yeşdcam'dan ? UĞURLU - Ağır Roman'dan sonra teklif geldi tabu; örneğin daha film bit- meden Kanşık Pizza'da oynamam ısten- di. Hep aynı roller, aynı karakterler bun- lar; onun ıçin reddettım. Açıkçası Yeşil- çatn'ın yenı Erol Taş'ı olmak ısteme- dim. Yeni bir yüz olduğumdan televiz- yon dızılennde de oynamayı teklif etti- ler. Zaten televizyona sıcak bakmadı- ğımdan astronomik paralar talep ederek onlan da geçıştırdım. Psikolojık bır du- rum bu; televızyonda oynayacağım rol- le, onun kışihğinle ünlenmeyı arzula- mıyorum. Sonra o karakten unutturmak çokzor. Sınemadada aynı tehlıkevar ama bıröncekı roKin üzenne çıkabıliıseniz üer- leyebiliyorsunuz. 'Senaryo olarak çok çekti benT - Sia ne etkikdi de Asansör'deki rote ewt dediniz? Basmdan vedaha sonra fito- leflgifitoptanblardan çıkan sonuca göre birçok insan restüty şov sunan Can Şar- man'ı fazla karikatürize edilmiş buMu- UĞURLU - Senaryo olarak çok çek- Larşımdakinin yürekliliğine inanıyorum, ya da bütün kadronun biraz cahil cüretini alkışlıyorum. Ancak daha iyi oyuncular olsaydı, ben de daha iyi oynayabilirdim. Ağır Roman'dan sonra hep aynı roller teklif edildi. Yeşilçam'ın yeni Erol Taş'ı olmak istemedim. Insanlara birikimimi aktarmak ve kalıcı yapıtlarda rol almak istiyorum.' ti beni fılm. Medya içınde, acımasızca günlük yaşantımıza giren, kariyerlerini düşünerek diğerlenni mahvetmekten çe- kinmeyen ınsanlar var. Hergün haberler- de öraeklenne rastlıyoruz. Insanlar o kadar garip ve acunasız kı... Bır örnek vermek istıyorum; eşunle deprem böl- gesine gıtmiştık, o acıdan kendıne pay çıkarmak isteyenleri gördük. Hırsızlık ya- pıyorlardı; bir çadırda genelev kurmuş- lar, yetim kızları pazarlamak istiyorlar- mış. Jandarma baskınını gözlerimizle gördük. Olamaz böyle şey diye düşünü- yorsunuz, ama, oluyor ışte. Medyada da böylesine hem çok ıyiler hem de çok kötüler bulunuyor. Ben tıpin fazla kan- katürize edildiği eleştinsine de katılmı- yonım Böyle adamlarvar. -Rfllaslmdaoyuncııya geniş obnaksağ- byan, moda deyimledo ktürülecek kadar geniş ve kapasıteiL Bu olanağı sonuna kadar kuDanabiid^inize, çokçokiyi per- formans çıkanüğınıza inanıyor musu- nuz ? UĞURLU - Mesela idol olarak aldı- ğım aktörler Dustın Hoffinan, Al Pacı- no, Robert De Niro'nun çahşma sistem- lerinı gönıyorum; metot oyunculuklan var. Fakat bizde bu tıp oyunculuğu ge- lıştirecek altyapı eksik. Örneğin çeki- me gıdiyordum; dörduncü gün çekılecek, kendımı motıve etmışım. Bırbakıyorsu- nuz birincı gün çekılecek diyorlar. Sa- kalı fılan değişurmek, böyle ışlerle uğ- raşmak sizi herşeyden uzaklaştınyor. At- mosferi yakalayamamamın sancısını hıs- sedıyorsunuz. Ben sakalımın farklı ol- duğunu görüp sıkıntısını yaşıyorum ve asabun bozuluyor. Bu gıbı aksaklıklar ta- bıı kı performansımı engelledi. '44 yaşında şöhret aramıyorum' - Pektvi karşuuzda sizink yeterince paslaşabilecek bir oyuncunun ounama- sı perfonnansınızı etkiledi mi ? UĞURLU - Yırmıbeş yılımı tiyatro- ya verdım ve ne kadar kötü oyuncular- la çalışılırsa o kadar kötü oyunlar çıktı- ğını defalarca gördüm. Karşımdakınm yü- rekliliğine inanıyorum, ya da bütün kad- ronun bıraz cahil cüretini alkışlıyorum. Ancak karşımda daha iyi oyuncular ol- saydı, ben de daha iyi oynayabilirdim, bunatüm kalbimle inanıyorum. Onlar içın bır firsat olabılir bu film ama yönetme- nin seçimi performansımı direk etkile- di. -Alboklar'la oyımcu seçimiöncesi tar- üşma olanağınız ohnadı mı? Yönetme- nin bundan sonraki projeleri İstanbul İşgal Amnda ve Puslu Krtalar Atlası için nekr düşünüyorsunuz ? UĞURLU - Fazla bir pazarhk şansım ohnadı doğrusunu söylemek gerekırse; ama bundan sonra Mustafa 'nın güzel taraflan yanında bu taraflannı da değer- lendireceğim. lstanbul Işgal Altında ve Puslu Kıtalar Atlası üzerine hiç konuş- madık. Asansör için de zaten pat diye. bir anda gelmıştı teklif. - Daha önce buna benzer, dar mekân- da, çoğunlukla tek ktşiKk bir oyunda rol ahnış mıydınız ? Alboklar'ın esinlendi- ği, MaBe'nin Asansör'ünü izfcdmiz mi çe- Idmlerden önce? UĞURLU - Izlemedım dığer Asan- sör'ü, gerçekten bilmiyorum oradaki oyunculuklan ama, izlemem gerektiği- ne inanıyorum . Böyle bir klostrofobik oyunda açıkçası hiç rol almadım. Ancak senaryonun getirdiği altyapı ıçindeki adamın nasıl sıkıntıya düşeceğıni biraz gözlemlerimden yola çıkarak, bildığim kadanyla, okuduğum kadanyla, anlatı- lanlar kadanyla değerlendirmeye çalış- tım. Film hazırlanırken daha da yoğun- laştım üzennde. Bu adamın yerinde ol- sam ne yapardım diye düşünerek rolü- me çalıştım sürekli. Ancak Ağır Ro- man'da da çok hazırlıklı gitmiştim. Biz- de tiyatronun dışında dramaturjı çahş- ması ohnadığı için oraya gittiğimde iki filmde de yönetmen bambaşka bir şey istedi. O anda kafanızdakine alternatıf geliştırmeniz gerekıyor ama zaman yok. Bır bakıyorsunuz yönetmen sizin için türlüalternatiflerdüşünrnüş Bunun üze- rine, ancak onun yapmanızı ıstedıği ola- ya kanalıze olabilıyorsunuz - Tûrk sinemasmda bir de küçük büt- çenfümlervar.Oıılarabakişınıznedir? UĞURLU - Ben insanlara birikimimi aktarmak ve kalicı yapıtlarda rol ahnak istiyorum. Tüm gayretim bunun üzeri- ne olacak. Bundan da öyle para aldığım fılan yok kı. küçük bütçelı filmlerden de çağnlsaydık, doğru dürüst bır senaryo ol- saydı giderdım açıkçası Ancak onlara uzağım, tanımıyorum. Tiyatromu yapıp evime geliyorum. 44 yaşından sonra şöh- ret aramak gıbi bır amacım yok. Tarih vakfı düzenliyor 3. Uluslararası Tarih Kongresi bugün başlıyor Kûhûr Senisi - Tarih Vakfi, 9-11 Ara- hk tarihleri arasında 3. Uluslararası Tarih Kongresi "ni düzenliyor 'Tarih YazBm ve Müzecilikte Yeni Yaklaşımlar: KüreseBeş- me ve Yerefleşme' temasını gündeme ge- tirecekolankongre, İTÜ MaçkaSosyal Te- sisleri'nde yapılacak. 3. Uluslararası Tarih Kongrcsi'nde, yüz- yıl dönümünde tarih yazınu ve tarihin bir sunum biçimi olan müzecilik alanlannda- ki kavranisal değişimler, benzerlikler ve farklılıkJann uluslararası birplatformda tar- tışılması amaçlanıyor. "Özeüiklesonyüz- yıhngeüşeniedşm teknoiojisme paraiel ob- raktarihinyazımmdave sunumunda stan- dartlasan metodlann ve anlaytşlann orta- ya çıkardığı küreselieşmeye bir karşıhk ohışturan yereUeşme kavranu, aynntıda yyn^ ilgi alanlan rJııştıifmjijttariir"rffiyWr cesinden hareketle, yerelleşme ve kûre- seileşme ilişkisinin değişık bakış açılann- dan ele almması, uygulama ve gösterim alanlan kongrenin ana hatlanm oluşturu- yor. 'Zaman- Mekân-BeUele Derieme', 'Kûltür-Tarih-Mûze: Sunma' ve 'Yerel- Uhısai-Küresel: Yorum' olarak belirlenen üç paraiel oturumda sürdürülecek olan Kongre'de, tarihin kapsadığı diğer disip- linler de bir araya getirilerek ortak çalış- ma alanlanna dikkat çekılecek ve tanhe il- ginin yoğunlaşmasına katkıda bulunacak birtartışma ortamı yaraölmaya çalışılacak. Kongre, oturumlan destekleyen 'Yerel Tarih Kuruluşlannın Deneyimteri ve Ye- rel Müzeler*, 'Kent Müzelerinin Yoğun Kullanımlannın Teşviki', 'Tarih Alanında Dtsiplinlerarası Etkileşün' başhklı atölye- lerle zengınleştirilecek. Yurtdışından 25, yurt içmden 33 konu- ğun yer alacağı kongrede, bildiriler Ingi- tizce ve Tüdcçe olaraksunulacak, eşzaman- h çeviri yapılacak. Herkese açık olarak gerçekleştirilecek olan kongrede, sunum- lar ve değerlendirmeler daha sonra kitap olarak yayımlanacak. Kongrenin düzenleme kotrritesinde, Prof. Dr. Öhan TekeH, Dr Şebnem ÖnaL Bor- çakMadran. Prof. Dr Zafer Toprak. Prof. Dr. Ffliz Yenişehirlioğlu. Prof. dr. Zeki An- kan, Dr. Ayfer Bartu, Dr. Ayşen Savaş ve Les-entYıhnaz bulunuyor Anasponsorlu- ğunu Rockefefler Vakfi'nın üstlendiğı kong- renin diğer destekleyicileri ise TörkHa- va Ybflan, Lufthansa Hava Yöflan. ttal- yanKûhûr Merkezi ve Amerikan Basm ve Kûltfir MerkezL Aynntıh bilgi almak is- teyenler 0212 233 21 61 numarah telefo- na başvurabilirler. Bedri Baykam Türkiye'nin ve kendi geçmişine göndermeler yapıyor 'ŞuBemm 20. YüzyıhmJ8O'li yıllann sonu ve 90'Iann başla- n.. Bu dönemde Baykam'ın "çağdaş polialcvapıdardizisiortavaçıkıvor'". Ta- rih ve sıyaset ağırlıklı sergıler... Türki- ye'nin 20. yüzyıldaki sıyasi yaşamını konu alan "27 Mayıs Devrimi", "Kn- vayıMflBye'', -68'oyıBaı J< , "KübaDev- rimi'nin 40. yıh" siyası dizisi sanatçı- nın polıtık duyarlılığını gözler önüne senyor. Baykam'ın çocukluğundan itibaren geçırdıği resim serüveninı özetleyen "Şu Benim20. Yüzyıtan" sergısi, resım- lennı hiç gönnemış olanlar içın de ken- dı deyışıyle "yedek kupon ohna özefli- ğhKsahip" Retrospektifbırnıtelikta- şıyan sergıde aynca Amenkalı yönet- men Stefan Svetiev'ın Baykam'ın sanat ve özel yaşamını anlatan "This Has Been doneBefore" ısımli belgesel film üe Boyut Yayıncılık Grubu'nun hazır- ladığı monografi kitabı da yer alıyor. Kfiltûr Senisi - Bugüne dek yaptı- ğı işlenyle "kendi geçnuşini" bir bütün olarak gözler önüne seren Bedri Bay- kam'uı "Şu Benim 20. Yüzyıam" ser- gısi AKM'de açıldı. Borusan Holding'in sponsorluğunda hazırlanan ve 31 Ara- lık'a dek sürecek olan sergıde Bay- kam, kışısel sanat yolculuğunu izleyı- cilere sımuyor. Bu yolculuk sadece res- samın sanat yaşamını değil, Türki- ye'nin geçırdıği siyası sürecı de kap- sıyor. Henüz 2 yaşuıdayken Atatürk'ün resminı yapan sanatçı, daha o günler- de ileride gerçekleştireceği kimi sergı- lennde işlediği "KemaBst" tavnnın iz- lennı belli ediyor. Baykam'm küçük yaşlarda yaptığı resimler çoğunlukla kâğıt üzenne çinımürekkebıyle ger- çekleştınlmış. Daha sonra gençlik dö- nemı... Bedri Baykam'm içinde bulun- duğu 68 'li yıllara bakışı, "Deniz Gez- miş'' ve "öSObyJan" resimlerinde or- taya çıkıyor. 1970'li yıllar ise ressamın doğayı ve insanın ıç yalnızh- ğını anlatağı bu-dönem. Bed- ri Baykam 1980 yılında Ame- rika'ya gidiyor ve resim serii- venınde yenı bir dönem daha başlıyor Ressamın bu yülar- da yaptığı yapıtlarda aşklar, acılar, iç kargaşalar ve belir- sizliklerin etkisı büyük... Bu- nun önemlı bır göstergesi ola- rak da "Kadm milletihem re- amlerimi,hem hayatnnısürek- K etkUemiştir" diyor ressam. Amerika'da kaldığı yıllar- da Dışavurumculuk ve Kü- bızm'le ilgilenen sanatçı, "Fa- hişenin Odası", "Hayalet", "Fırtmadan Önce lstanbul" resımlenni bu anlayışla ger- çekleştirmiş. Bazen kendinı te- sadüflere bırakarak boyadan gelen sürprizleri bekleyen Baykam, bazen de bilerek, ıs- teyerek bır görüntü yaratma- ya çalışıyor. Amerika'da kal- dığı dönemde daha hızlı ça- hştığını söyleyen Baykam, o günlerde resmi bir an önce bıtırmek ıçin ugraştığmı söy- lüyor. Beklemeye tahammü- lü yok... Ancak son yıllarda yaptığı resimlerde daha sa- bırlı da\Tanıyor. Deniz Gezmiş. fotopentür, 1997. Bedri Baykam, 6 yaşuıda, 1963 tarihh' 'Savaşçüar' resminin önünde. "I'm Nothing But I'm Everything" isimli kitap, ressamın 40 yühk sanatya- şamını anlatıyor. Ingiltere'den Edward Lucie-Smith. Fransa'dan David Apple- field, ttalva'dan Carmelo Strano ise senp'ye eleşürmen olarak katılan sanat tanhçilerinden sadece bukaçı. - "Şu Benim 20.Yuzyıhm" geçmiş yıl- larda sergilediğiniz yapmann bir bolü- münü içeriyor. Böyle bir "özet sergi^nin sizin için anlamı ne- dir? BEDRİ BAYKAM - Yüzyıl kapanırken genye bakmak ve bugüne kadar neler yaptığmu hem kendi açımdan değeiiendir- mek, hem de izleyicilenmle pay- iaşmak istechm. Genel olarak ieriler halinde çalısan bir insa- nrm. Örneğin, 1968,27 Mayıs, Kuvayi Millıye ve Kavramsal senleri belli temalar üzenne ta- sarlandı. Yeni sergnnde de dö- nemlerim arasındaki organik ilişkileri görmek ve göstennek ihtiyacuıı hissettim. 40 yıldır aynı işi yapınca bazen toplu bir bakış gerekli oluyor. Izleyıcilerimle sıcak bir iliş- kım var. Ben çocukken yapüğım resımlerin sergılerini görenler şündı 70-80 yaşlanndalar. O ın- sanlarla olan düşünsel birlikte- liğımin gereği olarak da bu ser- giyi açmayı düşündüm. Çünkü ızleyıcilerimin de böyle bir top- lu bakışa ihtiyaçlan var. - "Şu Benim 20. Y üzyıhm* içm retrospektif sergi dediniz... BAYKAM-Türkıye"de retros- peküf seıgı yapacak cıddi anlam- da bir kunim yok. Ne Modern SanatMüzesi ne de Çağdaş Sa- nat Müzemiz var. Retrospektif sergiyi ancak dev bir sanat müzesi, kü- ratörler ya da finansörler düzenleyebi- lir. Çünkü bu iş içın yıllarca hazırlanı- hr ve büyük sponsorluklar gerekir. Dün- yada gerek kariyerlerinın ortasında olan, gerekse yaşayan yaşh sanatçdar da retrospektif sergı açabiür. Dolayısıy- la ben bu sergimin adma retrospektif demiyorum. Çünkü burada küratörle- rin değıl benim bakış açım var. Sergi- deki resimlen ben seçtun. Aynca ret- rospektıf sergilerin teknik imkânsız- lıklan da bulunuyor. Örneğin kendi elimdeki resunleri kullandım. Avrupa, Amerika ve Türiaye'de satıknış olan re- simleri toplamadım. Ama yine de 230 önemlı resmi bir araya getırdığunı dü- şünüyorum. - Bir sanatçuun kariyerinin başm- dan itibarengerçekleştirdiği çabşmala- nndan bir seçim yapması zor_ Resim- lerinizi seçerken ölçütünüz neydi? BAiTCÂM - Aşağı yukan her döne- me eşit derecede hakkım veren bir SCT- gi oldu. Bu da bazı sorunlar getiriyor. Geçmişte AKM'nın ıki büyük salo- nunda yalnız 68'li yıllar sergisinı aç- tım. Halbukı "Şu Benim 20. Yüzyıhm" 71 sergimi özetliyor. Bir seçim zorlu- ğu yaşadun elbette. Önemli olan orga- nik geçişlen izleyiciye aktarabıhnek. -Busergi Türkiye'nintarihselsüre- dne veyüzyıla damgasını \nran önem- li siyasi olaylara da anfta bulunuyor- BAYKAM - Burada resimsel ve dü- şünsel serüvenim var. Aynca tüm sıya- si sergılerimle ilgih resımlenm de bir duvarda yer alıyor. Kuvayi Mılliye'den Uğur Mumcu cinayetine kadar Türki- ye'nin yaşadıklan ve geçırdıği olaylar sergileniyor. Dolayısıyla, "Şu Benim 20. Yfizyıhm r> hem Türkıye'nin hem de sanatçuun yüzyıunı anlatmayı amaçlı- yor. IŞILDAK VE YELPAZE ATtLLA BtRKİYE Çok Uzaklara... Çok uzaklara gitmeliyim; bu kentten artık aynl- malıyım. Elimde yolculuk imgeli bir küçük çanta olmalı. Çok uzaklara gitmeliyim, belki de yalnızca za- man içinde olmalı bu yolculuk: Şairin dediği gibi, "zaman sen" isen. Hem çok uzak hem çok yakın bir yol almalıyım; çantama dizeler dökülmeli. Belki de sevinçlerimı almalıyım yanıma: •, Küçük çocuk aşklanmı ve ta ilk hüzün şarkılan- mı. Çantamı, adı aynlığın ilk şarkısı olan çantamı ya- vaş yavaş hazırlamalıyım: Yaşamdan oğrendiğim özenle hazırlamalıyım. Anılanm kınlmamalı... Yolculuğaçıkmanın buruktadı dudaklanmda, ilk- gençlik yüreğimi koymalıyım çantama. Yıllar öncesinin, o güzelim lstanbul bahçelerin- de, dolunayı izleyen gencin melankolisini koyma- lıyım. Ağaçlann gece hışırtısı ve hanımeli kokulanyla, kendinden gizli esrikliğini yudumlayan, on dokuz yaş anlaşılmazlığını koymalıyım. Ûnutamadığım şarkılan, geceyansının ıslığını da. Gülleri almalıyım: Yalnızca niyalanmda kalan, o iki katlı bahçeli evdeki adamın haziranda açan kırmızı güllerini. Ayna karşısında saatlerce izlediğim güzelliği de olmalı o mavi gözlü kadının. Maviyi almalıyım yanıma çok uzaklara bir yolcu- luk yapacaksam. Boğaz'ın mavisi olmalı yanımda, gökyüzünün mavisiyle birlikte... Daha önce yaşanmış ve yazılmış bir öykünün için- de yol alırcasına sürmeli bilenmez serüvenim: Ellerim ceplerimde oisun; sırtımda ceketim: hep özgüriüğüm olan. Yağmurun tokat gıbi soğukluğu yüzümde; ne var ki hüzünlü bir özgürtük olsun yûreğimde. Günün gizli bir saatinde, yola çıkmalıyım, kent unutulmuş iken. Deniz kimsesiz iken, ben "hep sonbahan yaşa- maya" yol almalıyım. . . Geçmişi almalıyım, öyle çok eskileri değil; za- man bizim için bile artık hızla akan bir nehirse... Bir şiirin, hiçbir yerde yayımlanmamış bir şiirin dizeleri ıslanmış dudaklanmdan dökülmeli kentin ıssız sokaklanna: çok da eskiler değil ama unuttuk işte, o yıllan karanlığın içinde kaçarken Kanlıca'nın sokak lambalan ıssız, hüzünlü ışıklann aydınlattığı dalgalarda sen yoktun! ' . Dostluklanmı almalıyım yanıma; öyle kolay ko- lay bulunmayan... Ve, belki de çarrtamda yatntzca aşklanm ı lı; şayet bu kentten aynlacak, çok uzaklara < ceksem. '" Hüzün şarkılanm, yalnızlık acılanm. Yaşadığım doruklar olmalı yanımda belki de yal- nızca. Dolunaya dokunuş olmalı. Gece açan nilüfer çiçeği olmalı. Venüs'ün mutluluk şarkısı olmalı, belki de, yal- nızca... Ne kadar da zormuş, yolculuk imgeli küçük bir çantaya, özenle yaşamı yerteştirmek. Zaten çantam da bomboş... Yalnızca senin yüzün vardı belleğimde, saçlan- nın ardına saklandığın esmer gülüşlü yüzün: Masamda gökyüzüne takılmışkan mavi gözle- rim. Berke Vartfar/Dil ve Dünya1 , sempozyumuyla amhyor • Kühür Servisi - lstanbul Ümversıtesi Edebiyat Fakultesı Fransız Dilı ve Edebiyaü Anabilim Dah Öğretım Üyesi Prof. Dr. Berke Vardar, ölümünün onuncu yıldönümü dolayısıyla dün başlayan ve bugün de süren 'Dil ve Dünya: Dillerin Işleyışi ve Devingenliği' konulu sempozyumla amhyor. Bugün 09.30'da başlayacak olan otunımlara Tahsuı Yücel, Mustafa Durak, Emel Ergun, Necmettin Sevil, Henriette Walter, Teta Sımeonidou-Christidou'nun da aralannda bulunduğu bir grup bilim adamı ve eğitımcı katılacak. Etkinlik, Fransız Kültür Merkezi, Yapı Kredi Kültür-Sanat ve Yaymcılık, Özköseoğlu Şirketler Grubu ve Hacıbozanoğullan AŞ'nin katkılanyla lstanbul Ümversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından düzenleniyor. Prof. Dr. Vardar, özellikle dilbıüm kuramcılarmdan yaptığı çevırilerle ve Türkçe dilbilim tenmcesimn oluşumundaki katkılanyla dilbilimın Türkıye'de yaygınlaşmasını sagladı. Vardar'uı 'Dilbılnrun Temel Kavram ve tlkeleri', 'Dil Devrimi Üzerine' ve 'Aydınlanma Çağı Fransız Edebiyatı' gibi yapıtlan bulunuyor. Sanat apaştırmacısı Esin M r laâısladı ı (Cumhuriyet) - Türk ve Islam sanatmın dünyadakı sayüı uzmanlanndan Dr. Esin Aül, kıtaplığı ıle arşıvinin önemlı bır bölümünü Koç Üniversitesı'ne bağışladı. AtıFın bağışladığı yapıtlar arasında Ispanya'dan Uzakdoğu'ya kadar -. geniş bu- alanı kapsayan, tngilizce, Türkçe, I Fransızca, AJmanca ve Rusça iki bin kitap, bin kadar tıpkıbasım makale, dergi ve müzayede kataloğunun yanı sıra 11 bm renkli saydam, 6 bin dörtyüz sıyah-beyaz fotoğraf yer ahyor. Koç Üniversitesi'nde bir Türk ve tslam Sanatlan Araştırma Merkezi'nin oluştunüması amacıyla yola çıkan Atü, bu merkezin yalnızca Türkıye değıl, çeşitli Islam ülkeleri ıçin de önem taşıyacağım belirtiyor. Bağışlanan yayınlar . > arasında Islamiyet öncesi dönemlere, Hıristiyanlığa, Hinduluğa ve Budistliğe ilişkin yapıtlar da bulunuyor. 'Türk Romanları' televizyonda • Kültür Servisi - Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) ve FUm Yönetmenlen Derneği ışbırliğıyle gerçekleştirilecek olan 40 bölümlük 'Türk Romanlan' adlı dizinin çekimlenne başlamyor. Kemal Tahu-, Orhan Kemal, Fakır Baykurt, R. Nuri Güntekin, Yusuf Aülgan, Kerime Nadu- ve M. Tahsin Berkant gibi yazarlann önemli yapıtlan, Fikn Yönetmenlen Derneği üyesi yönetmenler tarafından televizyona uyarlanacak. Dizi, 2000 yıhnm ocak ayından itibaren TRT kanallannda yayımlanacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear