Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 9 ARAUK 1999 PERŞEMBE
14 iJ. U ± l . kultur@cumhuriyet.com.tr
Mustafa Uğurlu, 'Asansör'de yönetmenin seçiminin performansını etkilediğini belirtiyor
'Karçımdaldne rağmen iyiydim'
CUMHUR CANBAZOĞLU
Mustafa Alüokiar'ın bır fılmı daha
sanatsal yönünden çok, magazin yanıy-
kmedyanın gündemıne oturmayı bıldı.
Yönetmenin Asansör adlı dördüncû uzun-
metrajlı çalışmasının sinemasal ağırlığı-
aı tartışmaktan çok, duygusal yaşamını
paylaşöğı Arzu Yanardağ'a 'ne hakla'
başrollerden bırini verdiğıni konuşuyor
insanlar. Bu arada da fılmm bınncıl kah-
ramanı, medya sılahşörü Can Şarman'ı
oynayan Mustafa Uğurlu. emeği, oyun-
culuğuenhafıfınden 'gözardıedilıyor'.
Altıok'la Ağır Roman'da çalışarak sı-
nemaya giren Uğurlu, Asansör'de sezo-
nun en dikkat çeken oyunlanndan biri-
ni veriyor. Performansından memnun
ama bırtakım aksaklıklar sonucu tam
olarak kalasındakılen yansıtamadığını an-
laüyor...
- Asansör'e geçmeden sinemaya giri-
fmizm neden bu kadar gedktiğmi öğre-
nebiür miyiz ?
MUSTAFA UĞURLU- Sinema piya-
sasına girmem tamamen tesadüf eseri.
Bölge tiyatrolannda çok çalıştım; Ada-
na, Bursa, Ankara, lstanbul derken sine-
mayla organık bır bağ kuramadım. An-
kara'da oyunlan ızleyen Mustafa Altıok'la
bır şekilde tanıştık ve Ağır Roman'la bır
adım atrruş oldum sınemaya.
- Ağır Roman'dald peîformansuıız
hayii dikkat çekmişti. Asansör'den önce
hiç teklif geldi mi Yeşdcam'dan ?
UĞURLU - Ağır Roman'dan sonra
teklif geldi tabu; örneğin daha film bit-
meden Kanşık Pizza'da oynamam ısten-
di. Hep aynı roller, aynı karakterler bun-
lar; onun ıçin reddettım. Açıkçası Yeşil-
çatn'ın yenı Erol Taş'ı olmak ısteme-
dim. Yeni bir yüz olduğumdan televiz-
yon dızılennde de oynamayı teklif etti-
ler. Zaten televizyona sıcak bakmadı-
ğımdan astronomik paralar talep ederek
onlan da geçıştırdım. Psikolojık bır du-
rum bu; televızyonda oynayacağım rol-
le, onun kışihğinle ünlenmeyı arzula-
mıyorum. Sonra o karakten unutturmak
çokzor. Sınemadada aynı tehlıkevar ama
bıröncekı roKin üzenne çıkabıliıseniz üer-
leyebiliyorsunuz.
'Senaryo olarak çok çekti benT
- Sia ne etkikdi de Asansör'deki rote
ewt dediniz? Basmdan vedaha sonra fito-
leflgifitoptanblardan çıkan sonuca göre
birçok insan restüty şov sunan Can Şar-
man'ı fazla karikatürize edilmiş buMu-
UĞURLU - Senaryo olarak çok çek-
Larşımdakinin yürekliliğine inanıyorum, ya da bütün kadronun biraz cahil cüretini
alkışlıyorum. Ancak daha iyi oyuncular olsaydı, ben de daha iyi oynayabilirdim. Ağır
Roman'dan sonra hep aynı roller teklif edildi. Yeşilçam'ın yeni Erol Taş'ı olmak
istemedim. Insanlara birikimimi aktarmak ve kalıcı yapıtlarda rol almak istiyorum.'
ti beni fılm. Medya içınde, acımasızca
günlük yaşantımıza giren, kariyerlerini
düşünerek diğerlenni mahvetmekten çe-
kinmeyen ınsanlar var. Hergün haberler-
de öraeklenne rastlıyoruz. Insanlar o
kadar garip ve acunasız kı... Bır örnek
vermek istıyorum; eşunle deprem böl-
gesine gıtmiştık, o acıdan kendıne pay
çıkarmak isteyenleri gördük. Hırsızlık ya-
pıyorlardı; bir çadırda genelev kurmuş-
lar, yetim kızları pazarlamak istiyorlar-
mış. Jandarma baskınını gözlerimizle
gördük. Olamaz böyle şey diye düşünü-
yorsunuz, ama, oluyor ışte. Medyada da
böylesine hem çok ıyiler hem de çok
kötüler bulunuyor. Ben tıpin fazla kan-
katürize edildiği eleştinsine de katılmı-
yonım Böyle adamlarvar.
-Rfllaslmdaoyuncııya geniş obnaksağ-
byan, moda deyimledo ktürülecek kadar
geniş ve kapasıteiL Bu olanağı sonuna
kadar kuDanabiid^inize, çokçokiyi per-
formans çıkanüğınıza inanıyor musu-
nuz ?
UĞURLU - Mesela idol olarak aldı-
ğım aktörler Dustın Hoffinan, Al Pacı-
no, Robert De Niro'nun çahşma sistem-
lerinı gönıyorum; metot oyunculuklan
var. Fakat bizde bu tıp oyunculuğu ge-
lıştirecek altyapı eksik. Örneğin çeki-
me gıdiyordum; dörduncü gün çekılecek,
kendımı motıve etmışım. Bırbakıyorsu-
nuz birincı gün çekılecek diyorlar. Sa-
kalı fılan değişurmek, böyle ışlerle uğ-
raşmak sizi herşeyden uzaklaştınyor. At-
mosferi yakalayamamamın sancısını hıs-
sedıyorsunuz. Ben sakalımın farklı ol-
duğunu görüp sıkıntısını yaşıyorum ve
asabun bozuluyor. Bu gıbı aksaklıklar ta-
bıı kı performansımı engelledi.
'44 yaşında şöhret aramıyorum'
- Pektvi karşuuzda sizink yeterince
paslaşabilecek bir oyuncunun ounama-
sı perfonnansınızı etkiledi mi ?
UĞURLU - Yırmıbeş yılımı tiyatro-
ya verdım ve ne kadar kötü oyuncular-
la çalışılırsa o kadar kötü oyunlar çıktı-
ğını defalarca gördüm. Karşımdakınm yü-
rekliliğine inanıyorum, ya da bütün kad-
ronun bıraz cahil cüretini alkışlıyorum.
Ancak karşımda daha iyi oyuncular ol-
saydı, ben de daha iyi oynayabilirdim,
bunatüm kalbimle inanıyorum. Onlar içın
bır firsat olabılir bu film ama yönetme-
nin seçimi performansımı direk etkile-
di.
-Alboklar'la oyımcu seçimiöncesi tar-
üşma olanağınız ohnadı mı? Yönetme-
nin bundan sonraki projeleri İstanbul
İşgal Amnda ve Puslu Krtalar Atlası için
nekr düşünüyorsunuz ?
UĞURLU - Fazla bir pazarhk şansım
ohnadı doğrusunu söylemek gerekırse;
ama bundan sonra Mustafa 'nın güzel
taraflan yanında bu taraflannı da değer-
lendireceğim. lstanbul Işgal Altında ve
Puslu Kıtalar Atlası üzerine hiç konuş-
madık. Asansör için de zaten pat diye.
bir anda gelmıştı teklif.
- Daha önce buna benzer, dar mekân-
da, çoğunlukla tek ktşiKk bir oyunda rol
ahnış mıydınız ? Alboklar'ın esinlendi-
ği, MaBe'nin Asansör'ünü izfcdmiz mi çe-
Idmlerden önce?
UĞURLU - Izlemedım dığer Asan-
sör'ü, gerçekten bilmiyorum oradaki
oyunculuklan ama, izlemem gerektiği-
ne inanıyorum . Böyle bir klostrofobik
oyunda açıkçası hiç rol almadım. Ancak
senaryonun getirdiği altyapı ıçindeki
adamın nasıl sıkıntıya düşeceğıni biraz
gözlemlerimden yola çıkarak, bildığim
kadanyla, okuduğum kadanyla, anlatı-
lanlar kadanyla değerlendirmeye çalış-
tım. Film hazırlanırken daha da yoğun-
laştım üzennde. Bu adamın yerinde ol-
sam ne yapardım diye düşünerek rolü-
me çalıştım sürekli. Ancak Ağır Ro-
man'da da çok hazırlıklı gitmiştim. Biz-
de tiyatronun dışında dramaturjı çahş-
ması ohnadığı için oraya gittiğimde iki
filmde de yönetmen bambaşka bir şey
istedi. O anda kafanızdakine alternatıf
geliştırmeniz gerekıyor ama zaman yok.
Bır bakıyorsunuz yönetmen sizin için
türlüalternatiflerdüşünrnüş Bunun üze-
rine, ancak onun yapmanızı ıstedıği ola-
ya kanalıze olabilıyorsunuz
- Tûrk sinemasmda bir de küçük büt-
çenfümlervar.Oıılarabakişınıznedir?
UĞURLU - Ben insanlara birikimimi
aktarmak ve kalicı yapıtlarda rol ahnak
istiyorum. Tüm gayretim bunun üzeri-
ne olacak. Bundan da öyle para aldığım
fılan yok kı. küçük bütçelı filmlerden de
çağnlsaydık, doğru dürüst bır senaryo ol-
saydı giderdım açıkçası Ancak onlara
uzağım, tanımıyorum. Tiyatromu yapıp
evime geliyorum. 44 yaşından sonra şöh-
ret aramak gıbi bır amacım yok.
Tarih vakfı düzenliyor
3. Uluslararası
Tarih Kongresi
bugün başlıyor
Kûhûr Senisi - Tarih Vakfi, 9-11 Ara-
hk tarihleri arasında 3. Uluslararası Tarih
Kongresi "ni düzenliyor 'Tarih YazBm ve
Müzecilikte Yeni Yaklaşımlar: KüreseBeş-
me ve Yerefleşme' temasını gündeme ge-
tirecekolankongre, İTÜ MaçkaSosyal Te-
sisleri'nde yapılacak.
3. Uluslararası Tarih Kongrcsi'nde, yüz-
yıl dönümünde tarih yazınu ve tarihin bir
sunum biçimi olan müzecilik alanlannda-
ki kavranisal değişimler, benzerlikler ve
farklılıkJann uluslararası birplatformda tar-
tışılması amaçlanıyor. "Özeüiklesonyüz-
yıhngeüşeniedşm teknoiojisme paraiel ob-
raktarihinyazımmdave sunumunda stan-
dartlasan metodlann ve anlaytşlann orta-
ya çıkardığı küreselieşmeye bir karşıhk
ohışturan yereUeşme kavranu, aynntıda
yyn^ ilgi alanlan rJııştıifmjijttariir"rffiyWr
cesinden hareketle, yerelleşme ve kûre-
seileşme ilişkisinin değişık bakış açılann-
dan ele almması, uygulama ve gösterim
alanlan kongrenin ana hatlanm oluşturu-
yor. 'Zaman- Mekân-BeUele Derieme',
'Kûltür-Tarih-Mûze: Sunma' ve 'Yerel-
Uhısai-Küresel: Yorum' olarak belirlenen
üç paraiel oturumda sürdürülecek olan
Kongre'de, tarihin kapsadığı diğer disip-
linler de bir araya getirilerek ortak çalış-
ma alanlanna dikkat çekılecek ve tanhe il-
ginin yoğunlaşmasına katkıda bulunacak
birtartışma ortamı yaraölmaya çalışılacak.
Kongre, oturumlan destekleyen 'Yerel
Tarih Kuruluşlannın Deneyimteri ve Ye-
rel Müzeler*, 'Kent Müzelerinin Yoğun
Kullanımlannın Teşviki', 'Tarih Alanında
Dtsiplinlerarası Etkileşün' başhklı atölye-
lerle zengınleştirilecek.
Yurtdışından 25, yurt içmden 33 konu-
ğun yer alacağı kongrede, bildiriler Ingi-
tizce ve Tüdcçe olaraksunulacak, eşzaman-
h çeviri yapılacak. Herkese açık olarak
gerçekleştirilecek olan kongrede, sunum-
lar ve değerlendirmeler daha sonra kitap
olarak yayımlanacak.
Kongrenin düzenleme kotrritesinde, Prof.
Dr. Öhan TekeH, Dr Şebnem ÖnaL Bor-
çakMadran. Prof. Dr Zafer Toprak. Prof.
Dr. Ffliz Yenişehirlioğlu. Prof. dr. Zeki An-
kan, Dr. Ayfer Bartu, Dr. Ayşen Savaş ve
Les-entYıhnaz bulunuyor Anasponsorlu-
ğunu Rockefefler Vakfi'nın üstlendiğı kong-
renin diğer destekleyicileri ise TörkHa-
va Ybflan, Lufthansa Hava Yöflan. ttal-
yanKûhûr Merkezi ve Amerikan Basm ve
Kûltfir MerkezL Aynntıh bilgi almak is-
teyenler 0212 233 21 61 numarah telefo-
na başvurabilirler.
Bedri Baykam Türkiye'nin ve kendi geçmişine göndermeler yapıyor
'ŞuBemm
20. YüzyıhmJ8O'li yıllann sonu ve 90'Iann başla-
n.. Bu dönemde Baykam'ın "çağdaş
polialcvapıdardizisiortavaçıkıvor'". Ta-
rih ve sıyaset ağırlıklı sergıler... Türki-
ye'nin 20. yüzyıldaki sıyasi yaşamını
konu alan "27 Mayıs Devrimi", "Kn-
vayıMflBye'', -68'oyıBaı
J<
, "KübaDev-
rimi'nin 40. yıh" siyası dizisi sanatçı-
nın polıtık duyarlılığını gözler önüne
senyor.
Baykam'ın çocukluğundan itibaren
geçırdıği resim serüveninı özetleyen
"Şu Benim20. Yüzyıtan" sergısi, resım-
lennı hiç gönnemış olanlar içın de ken-
dı deyışıyle "yedek kupon ohna özefli-
ğhKsahip" Retrospektifbırnıtelikta-
şıyan sergıde aynca Amenkalı yönet-
men Stefan Svetiev'ın Baykam'ın sanat
ve özel yaşamını anlatan "This Has
Been doneBefore" ısımli belgesel film
üe Boyut Yayıncılık Grubu'nun hazır-
ladığı monografi kitabı da yer alıyor.
Kfiltûr Senisi - Bugüne dek yaptı-
ğı işlenyle "kendi geçnuşini" bir bütün
olarak gözler önüne seren Bedri Bay-
kam'uı "Şu Benim 20. Yüzyıam" ser-
gısi AKM'de açıldı. Borusan Holding'in
sponsorluğunda hazırlanan ve 31 Ara-
lık'a dek sürecek olan sergıde Bay-
kam, kışısel sanat yolculuğunu izleyı-
cilere sımuyor. Bu yolculuk sadece res-
samın sanat yaşamını değil, Türki-
ye'nin geçırdıği siyası sürecı de kap-
sıyor. Henüz 2 yaşuıdayken Atatürk'ün
resminı yapan sanatçı, daha o günler-
de ileride gerçekleştireceği kimi sergı-
lennde işlediği "KemaBst" tavnnın iz-
lennı belli ediyor. Baykam'm küçük
yaşlarda yaptığı resimler çoğunlukla
kâğıt üzenne çinımürekkebıyle ger-
çekleştınlmış. Daha sonra gençlik dö-
nemı... Bedri Baykam'm içinde bulun-
duğu 68 'li yıllara bakışı, "Deniz Gez-
miş'' ve "öSObyJan" resimlerinde or-
taya çıkıyor.
1970'li yıllar ise ressamın
doğayı ve insanın ıç yalnızh-
ğını anlatağı bu-dönem. Bed-
ri Baykam 1980 yılında Ame-
rika'ya gidiyor ve resim serii-
venınde yenı bir dönem daha
başlıyor Ressamın bu yülar-
da yaptığı yapıtlarda aşklar,
acılar, iç kargaşalar ve belir-
sizliklerin etkisı büyük... Bu-
nun önemlı bır göstergesi ola-
rak da "Kadm milletihem re-
amlerimi,hem hayatnnısürek-
K etkUemiştir" diyor ressam.
Amerika'da kaldığı yıllar-
da Dışavurumculuk ve Kü-
bızm'le ilgilenen sanatçı, "Fa-
hişenin Odası", "Hayalet",
"Fırtmadan Önce lstanbul"
resımlenni bu anlayışla ger-
çekleştirmiş. Bazen kendinı te-
sadüflere bırakarak boyadan
gelen sürprizleri bekleyen
Baykam, bazen de bilerek, ıs-
teyerek bır görüntü yaratma-
ya çalışıyor. Amerika'da kal-
dığı dönemde daha hızlı ça-
hştığını söyleyen Baykam, o
günlerde resmi bir an önce
bıtırmek ıçin ugraştığmı söy-
lüyor. Beklemeye tahammü-
lü yok... Ancak son yıllarda
yaptığı resimlerde daha sa-
bırlı da\Tanıyor. Deniz Gezmiş. fotopentür, 1997.
Bedri Baykam, 6 yaşuıda, 1963 tarihh' 'Savaşçüar' resminin önünde.
"I'm Nothing But I'm Everything"
isimli kitap, ressamın 40 yühk sanatya-
şamını anlatıyor. Ingiltere'den Edward
Lucie-Smith. Fransa'dan David Apple-
field, ttalva'dan Carmelo Strano ise
senp'ye eleşürmen olarak katılan sanat
tanhçilerinden sadece bukaçı.
- "Şu Benim 20.Yuzyıhm" geçmiş yıl-
larda sergilediğiniz yapmann bir bolü-
münü içeriyor. Böyle bir "özet
sergi^nin sizin için anlamı ne-
dir?
BEDRİ BAYKAM - Yüzyıl
kapanırken genye bakmak ve
bugüne kadar neler yaptığmu
hem kendi açımdan değeiiendir-
mek, hem de izleyicilenmle pay-
iaşmak istechm. Genel olarak
ieriler halinde çalısan bir insa-
nrm. Örneğin, 1968,27 Mayıs,
Kuvayi Millıye ve Kavramsal
senleri belli temalar üzenne ta-
sarlandı. Yeni sergnnde de dö-
nemlerim arasındaki organik
ilişkileri görmek ve göstennek
ihtiyacuıı hissettim. 40 yıldır
aynı işi yapınca bazen toplu bir
bakış gerekli oluyor.
Izleyıcilerimle sıcak bir iliş-
kım var. Ben çocukken yapüğım
resımlerin sergılerini görenler
şündı 70-80 yaşlanndalar. O ın-
sanlarla olan düşünsel birlikte-
liğımin gereği olarak da bu ser-
giyi açmayı düşündüm. Çünkü
ızleyıcilerimin de böyle bir top-
lu bakışa ihtiyaçlan var.
- "Şu Benim 20. Y üzyıhm* içm
retrospektif sergi dediniz...
BAYKAM-Türkıye"de retros-
peküf seıgı yapacak cıddi anlam-
da bir kunim yok. Ne Modern
SanatMüzesi ne de Çağdaş Sa-
nat Müzemiz var. Retrospektif
sergiyi ancak dev bir sanat müzesi, kü-
ratörler ya da finansörler düzenleyebi-
lir. Çünkü bu iş içın yıllarca hazırlanı-
hr ve büyük sponsorluklar gerekir. Dün-
yada gerek kariyerlerinın ortasında
olan, gerekse yaşayan yaşh sanatçdar
da retrospektif sergı açabiür. Dolayısıy-
la ben bu sergimin adma retrospektif
demiyorum. Çünkü burada küratörle-
rin değıl benim bakış açım var. Sergi-
deki resimlen ben seçtun. Aynca ret-
rospektıf sergilerin teknik imkânsız-
lıklan da bulunuyor. Örneğin kendi
elimdeki resunleri kullandım. Avrupa,
Amerika ve Türiaye'de satıknış olan re-
simleri toplamadım. Ama yine de 230
önemlı resmi bir araya getırdığunı dü-
şünüyorum.
- Bir sanatçuun kariyerinin başm-
dan itibarengerçekleştirdiği çabşmala-
nndan bir seçim yapması zor_ Resim-
lerinizi seçerken ölçütünüz neydi?
BAiTCÂM - Aşağı yukan her döne-
me eşit derecede hakkım veren bir SCT-
gi oldu. Bu da bazı sorunlar getiriyor.
Geçmişte AKM'nın ıki büyük salo-
nunda yalnız 68'li yıllar sergisinı aç-
tım. Halbukı "Şu Benim 20. Yüzyıhm"
71 sergimi özetliyor. Bir seçim zorlu-
ğu yaşadun elbette. Önemli olan orga-
nik geçişlen izleyiciye aktarabıhnek.
-Busergi Türkiye'nintarihselsüre-
dne veyüzyıla damgasını \nran önem-
li siyasi olaylara da anfta bulunuyor-
BAYKAM - Burada resimsel ve dü-
şünsel serüvenim var. Aynca tüm sıya-
si sergılerimle ilgih resımlenm de bir
duvarda yer alıyor. Kuvayi Mılliye'den
Uğur Mumcu cinayetine kadar Türki-
ye'nin yaşadıklan ve geçırdıği olaylar
sergileniyor. Dolayısıyla, "Şu Benim 20.
Yfizyıhm
r>
hem Türkıye'nin hem de
sanatçuun yüzyıunı anlatmayı amaçlı-
yor.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATtLLA BtRKİYE
Çok Uzaklara...
Çok uzaklara gitmeliyim; bu kentten artık aynl-
malıyım.
Elimde yolculuk imgeli bir küçük çanta olmalı.
Çok uzaklara gitmeliyim, belki de yalnızca za-
man içinde olmalı bu yolculuk:
Şairin dediği gibi, "zaman sen" isen.
Hem çok uzak hem çok yakın bir yol almalıyım;
çantama dizeler dökülmeli.
Belki de sevinçlerimı almalıyım yanıma: •,
Küçük çocuk aşklanmı ve ta ilk hüzün şarkılan-
mı.
Çantamı, adı aynlığın ilk şarkısı olan çantamı ya-
vaş yavaş hazırlamalıyım:
Yaşamdan oğrendiğim özenle hazırlamalıyım.
Anılanm kınlmamalı...
Yolculuğaçıkmanın buruktadı dudaklanmda, ilk-
gençlik yüreğimi koymalıyım çantama.
Yıllar öncesinin, o güzelim lstanbul bahçelerin-
de, dolunayı izleyen gencin melankolisini koyma-
lıyım.
Ağaçlann gece hışırtısı ve hanımeli kokulanyla,
kendinden gizli esrikliğini yudumlayan, on dokuz
yaş anlaşılmazlığını koymalıyım.
Ûnutamadığım şarkılan, geceyansının ıslığını da.
Gülleri almalıyım:
Yalnızca niyalanmda kalan, o iki katlı bahçeli
evdeki adamın haziranda açan kırmızı güllerini.
Ayna karşısında saatlerce izlediğim güzelliği de
olmalı o mavi gözlü kadının.
Maviyi almalıyım yanıma çok uzaklara bir yolcu-
luk yapacaksam.
Boğaz'ın mavisi olmalı yanımda, gökyüzünün
mavisiyle birlikte...
Daha önce yaşanmış ve yazılmış bir öykünün için-
de yol alırcasına sürmeli bilenmez serüvenim:
Ellerim ceplerimde oisun; sırtımda ceketim: hep
özgüriüğüm olan.
Yağmurun tokat gıbi soğukluğu yüzümde; ne var
ki hüzünlü bir özgürtük olsun yûreğimde.
Günün gizli bir saatinde, yola çıkmalıyım, kent
unutulmuş iken.
Deniz kimsesiz iken, ben "hep sonbahan yaşa-
maya" yol almalıyım. . .
Geçmişi almalıyım, öyle çok eskileri değil; za-
man bizim için bile artık hızla akan bir nehirse...
Bir şiirin, hiçbir yerde yayımlanmamış bir şiirin
dizeleri ıslanmış dudaklanmdan dökülmeli kentin
ıssız sokaklanna:
çok da eskiler değil
ama unuttuk işte, o yıllan
karanlığın içinde kaçarken
Kanlıca'nın sokak lambalan ıssız, hüzünlü
ışıklann aydınlattığı dalgalarda
sen yoktun! ' .
Dostluklanmı almalıyım yanıma; öyle kolay ko-
lay bulunmayan...
Ve, belki de çarrtamda yatntzca aşklanm ı
lı; şayet bu kentten aynlacak, çok uzaklara <
ceksem. '"
Hüzün şarkılanm, yalnızlık acılanm.
Yaşadığım doruklar olmalı yanımda belki de yal-
nızca.
Dolunaya dokunuş olmalı.
Gece açan nilüfer çiçeği olmalı.
Venüs'ün mutluluk şarkısı olmalı, belki de, yal-
nızca...
Ne kadar da zormuş, yolculuk imgeli küçük bir
çantaya, özenle yaşamı yerteştirmek.
Zaten çantam da bomboş...
Yalnızca senin yüzün vardı belleğimde, saçlan-
nın ardına saklandığın esmer gülüşlü yüzün:
Masamda gökyüzüne takılmışkan mavi gözle-
rim.
Berke Vartfar/Dil ve Dünya1
,
sempozyumuyla amhyor
• Kühür Servisi - lstanbul Ümversıtesi Edebiyat
Fakultesı Fransız Dilı ve Edebiyaü Anabilim Dah
Öğretım Üyesi Prof. Dr. Berke Vardar, ölümünün
onuncu yıldönümü dolayısıyla dün başlayan ve
bugün de süren 'Dil ve Dünya: Dillerin Işleyışi ve
Devingenliği' konulu sempozyumla amhyor. Bugün
09.30'da başlayacak olan otunımlara Tahsuı Yücel,
Mustafa Durak, Emel Ergun, Necmettin Sevil,
Henriette Walter, Teta Sımeonidou-Christidou'nun
da aralannda bulunduğu bir grup bilim adamı ve
eğitımcı katılacak. Etkinlik, Fransız Kültür Merkezi,
Yapı Kredi Kültür-Sanat ve Yaymcılık, Özköseoğlu
Şirketler Grubu ve Hacıbozanoğullan AŞ'nin
katkılanyla lstanbul Ümversitesi Edebiyat Fakültesi
tarafından düzenleniyor. Prof. Dr. Vardar, özellikle
dilbıüm kuramcılarmdan yaptığı çevırilerle ve
Türkçe dilbilim tenmcesimn oluşumundaki
katkılanyla dilbilimın Türkıye'de yaygınlaşmasını
sagladı. Vardar'uı 'Dilbılnrun Temel Kavram ve
tlkeleri', 'Dil Devrimi Üzerine' ve 'Aydınlanma
Çağı Fransız Edebiyatı' gibi yapıtlan bulunuyor.
Sanat apaştırmacısı Esin M r
laâısladı
ı (Cumhuriyet) - Türk ve Islam
sanatmın dünyadakı sayüı uzmanlanndan Dr. Esin
Aül, kıtaplığı ıle arşıvinin önemlı bır bölümünü Koç
Üniversitesı'ne bağışladı. AtıFın bağışladığı
yapıtlar arasında Ispanya'dan Uzakdoğu'ya kadar -.
geniş bu- alanı kapsayan, tngilizce, Türkçe, I
Fransızca, AJmanca ve Rusça iki bin kitap, bin
kadar tıpkıbasım makale, dergi ve müzayede
kataloğunun yanı sıra 11 bm renkli saydam, 6 bin
dörtyüz sıyah-beyaz fotoğraf yer ahyor. Koç
Üniversitesi'nde bir Türk ve tslam Sanatlan
Araştırma Merkezi'nin oluştunüması amacıyla
yola çıkan Atü, bu merkezin yalnızca Türkıye değıl,
çeşitli Islam ülkeleri ıçin de önem taşıyacağım
belirtiyor. Bağışlanan yayınlar . >
arasında Islamiyet öncesi dönemlere,
Hıristiyanlığa, Hinduluğa ve Budistliğe ilişkin
yapıtlar da bulunuyor.
'Türk Romanları' televizyonda
• Kültür Servisi - Türkiye Radyo Televizyon
Kurumu (TRT) ve FUm Yönetmenlen Derneği
ışbırliğıyle gerçekleştirilecek olan 40 bölümlük 'Türk
Romanlan' adlı dizinin çekimlenne başlamyor.
Kemal Tahu-, Orhan Kemal, Fakır Baykurt, R. Nuri
Güntekin, Yusuf Aülgan, Kerime Nadu- ve M. Tahsin
Berkant gibi yazarlann önemli yapıtlan, Fikn
Yönetmenlen Derneği üyesi yönetmenler tarafından
televizyona uyarlanacak. Dizi, 2000 yıhnm ocak
ayından itibaren TRT kanallannda yayımlanacak.