25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 AFUUK 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Uras: IMF iie yatanşaşıkakar • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)-ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'oin (AİHM) PKK hderi Abdullah Öcalan ıçin verdığı ihayati tedbir karannm bır hukuksüreci olduğunu söyledı. ÖDP lzmir tl örgütünün "Demokrasi, Banş, Dayanışma" şenligınin açış konuşmasında Uras, seçımlerden önce "IMF'yle yatan şaşı kalkar. Hepsının ıçinden Cottarellı çıkar" denildığıni anımsatn. Uras, "Demokratikleşmenin fırsan var. Banş istıyoruz. Fındık reklamında 'aganigı- naganıgı' denır ama sıyasette kuşdılı ohnaz. Emekçı ekonoıruyi denetleyemiyor ama IMF'ye denetletıhyor. ÖDP bağjmsız çızgisıni, hattını tüm toplumsal muhalefetle bırlikte savunacak" dedi. MHP: Öcalan Hetemkrtten sonra • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye, Abdullah Öcalan'a verilen ölütn cezasının onanmasının ardından, karar düzeitme istemi içın tebliğden sonra 30 gûn beklemeyi kararlaştırdı. Bu süre karann ınfazı tartışmalannın Helsinkı zirvesi sonuna kalmasına yetecek. MHP, ölüm cezasının ınfazı konusundaki tavnnın yumuşadığı haberlenni yalanladı _MHP kurmaylan, partinin Öcalan konusundaki tavnnı "halka sorduktan sonra" belirleyerek uygulamaya koyacaklannı bildirdiler. Adalet Bakanı Prof. Hikmet Sarru Türk ise Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nın (AİHM) Tüık mahkemelerinın üzerinde bır temyız makamı olmadığını söyledi. Karar Öcalan'a tebfig ecfilcfi • ANKARA (ANKA)- Yargıtay'ın onama karan öncekı gün Abdullah Öcalan'a tebliğ edildi. Öcalan avukatlan aracıhğıyla yaptığı açıklamada, şunlan söyledi: "AİHM karan Türkiye'yi bağlamaz dıyen sıyasetçiler hata yapıyor. MillıyetçiçevTeler bana karşı önyargıh davranıyor. Oysa ben Türkiye ıçın, banş ve kardeşhk adına ne kadar önemli bir rol oynadım. Başmı Yunanistan'ın çektiği bazı güçler Türkiye 'ye teslim edilmemden önce benı öldürmek ve sorumluluğu Türkiye'ye yıkmak, kör savaş çıkarmak istediler. Bu kadar sorumsuz ve intikamcı yaklaşımla çözüm getirilemez." yiizde 7.4 zam • Haber Merkezi - Ankara'da doğalgazın satış fıyatı yüzde 7.4 oranında zamlanarak, 119 bin 409 liraya yükseldi Kasım ayında abonelerin 111 bin 161 liradan satın aldığı doğalgaz aralıkta, yüzde 7.4 oranında zamlanarak 119 bin 409 liraya yükseldi. Istanbul'da ise doğalgazın metreküp fiyatı yüzde 7.29 arüşla 116 bin 910 liraya yükseldi. Çocuk Zirvesi' • Haber Merkezi - Türkiye ile Yunanıstan arasında son dönemde yaşanan olumlu ilişkilenn kalıcılaştmlması için şimdi çocuklar devreye ginyor. Yönebş Koleji tarafından bu amaçla bir buluşma gerçekleştiriliyor. 'Ege Banşı İçin Çocuk Zirvesi' adıyla gerçekleştirılecek çalışmaya, Yunanıstan'ın Samos Adası'ndan konuk olarak çocuklar geliyor. Banş Şerüiği yann saat 11.OO'de îzmir Fuar kültur Merkezi"nde başlayacak. 5.5 saat süren liderler zirvesinde enerji sıkıntısına çözüm arayışlan görüşüldü Nüldeer santraDara onayANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Doğalgaz kesıntilennin ar- dından yaşanan enerji sıkıntısının görüşüldüğü liderler zirvesinden çevTecilerin yıllardır karşı çıktığı nükleer santral kurulması ıçın on- ay çıktı. Partisinin öğleden önce yapılan grup toplannsında ''nük- leer enerji tarüşmasında taraf ot- martığınt, ancak içgiidüsel olarak endişe duyduğunu" dıle getıren Başbakan Bülent Ecevit, lıderler zırvesınden sonra nükleer santral- la ılgıli çalısmalann bu ay içınde bıtınleceğını kaydetti. DSP gru- bunda konuşan Istanbul Milletve- kıli Zafer Gûler, nükleer santrala karşı çıkmanın yurtseverlik gere- ği olduğunu vurgularken DSP gnıbu enerji politıkalan konusun- da Meclıs araştırması açılması içın önerge verdı. Doğalgaz kesintilenyle gündeme gelen enerji sı- kıntısı dün DSP"nin grup toplantısı ve koalısyon li- derlennin katıJımıvla ger- çekleştirilen zırvede gün- deme geldi. Güler Akkuyu'yu savundu Ecevit başkanlığındakı grup toplantısının basına kapalı bölümünde söz alan tstanbul Milletvekili Zafer Güler, Akkuju Nükleer Santralı'ndan vazgeçilmesini ısterken "Saym başbakanırruzuı ve hükümetinüzin bu konu- da gerekti inisivatif] ve ta- rafsahğı göstcrerek nük- leerreaktörlobilerine kar- şı, nükleer çügınhğı ülke- miz hudurJan içinden uzakiaştıracağuıa inaıu- yorum. Dünyada yalan- larla en rahat kandınlabi- knkrden biri çocuklar ise diğeri de halktır. İnarmo- nun ki hiçbir zaman kan- dınlanlardemokratiksol- cularolmayacaknr" dedi- ği öğrenıldi. Güler şöyle devametti: "Enerjiyi hem kaybedi- yoruz, hem çaldınyonız. rJdüikovaylasutaşıyorgi- biyiz. Kayıp oranı yüzde 23-25. Nükleer reaktörie- re karşıyım. 1978'den be- ri kimse nükleer reaktör siparişi nermedi. Baü üi- • Enerji sıkıntısının görüşüldüğü liderler zirvesinden çevrecilerin yıllardır karşı çıktığı nükleer santralların kurulması için onay çıktı. Başbakan Bülent Ecevit, liderler zirvesinden sonra nükleer santralla ilgili çalışmalann bu ay içinde bitirileceğini açıkladı. DSP grubunda konuşan Milletvekili Zafer Güler, nükleer santrala karşı çıkmanın yurtseverlik gereği olduğunu vurguladı. keleriartık nükleerreaktörieri sö- edhorum. Nükleerreaktörkazab- küpafma\ıdüşünü\or.20ümihon nnın malheti de unutulmamah. dolara bunlan insa edryorsunoz, Ermenistan'da Erivan'da nükleer sonra 2 mih ar dolara söküpatabi- tiyorsunuz ancak. Nükleer enerji yandaşlan hep Japonya, Fransa örnekkrini veriyor. Türkiye bu ül- kekrie mukayese edflemez. Türki- ye bir rurizm cennetidir. Geleceği- mizi ipotek ettiremeyiz. Alternatif enerji kaynaklan üzerindeçahşan birçok büirn adamı var. Tarafstz, beUibirlobiniijgıidümüalündaoJ- mavan bilim adamlanndan söz reaktör var; Iğdır, Ağru Ardahan ve Kars'ta önlem aiuunak. Oiabi- lecekbir kazada oradakivatandaş- tanmtzın kurtantrnası ve radvoak- tif serpintiyle mücadele edilnıesi için şimdiden önlemler ahnmah." *Dd tarafl da dinkriz' Eskı enerji bakanlanndan, Is- tanbul Milletvekili Ziya Aktaş ise "konunun vatanseverfikle ifişküen- dnilmesjnmdoğnıohnadığmrsa- \-undu. Ecevı ise "Bu tarûşmada şu an- da taraf değitim: uzman değflnn. AyruıOlı bflgim de >K)k, ancakiçgü- düsel olarak endişe duvuyomm. Hem şiddetle karşı çıkanlan hem de bu enerjmin zorunhı otduğumı sa\ unanlan dinleyeceğiz. Hep bir- Kkte karar verecegiz'' dedi. Enerji sorunu öğleden sonraya- pılan lıderlerzirevesınde de masa- ya yaürüdı. Zirvede ilgili bakan- lar, Türkiye'nin gelecekte planla- ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART dığı petrol ve doğalgaz projeleri ile ilgili bilgi verdi. Türkiye'nin gündeminde 30 yıldır bulunan ve ekım ayı sonu itibanyla ıhalesinın sonuçlandınlması gerekırken 3 ay erteleuen Akkuyu Nükleer Santra- lı konusu da ele alındı. Ecevit zirve sonunda yaptığı açıklamada, enerji sorununun Türkiye'nin ivedi sorunlan arası- na gırdığıni söyledi. 'Yatanmlar hızlanmah' Bukonuda mutlaka \ atırımJann hızlandınlması ve çeşıtlendırilme- sı gerektığını dıle getıren Ecevit, "Bu konularda daha derinBğine bir çahşma yapdması ve bir ııhısal enerji poütikasının belirknraesi için naâl bir çahşma v apılması ge- rektiğini \ ine birükte görüş- tük. Bu konuda ügili kamu kn- ruluşlanna da gerekli görevie- rivenük" dedi. Nükleer enerji santrab ko- nusunu da göriiştüklennı kay- deden Ecevit, "Zatenbö>1ebir santral kunıhnası fikri hükü- met kurulurken benimsenmç- ü. AvTUinlar üzerinde çahşma karanna \ardık" dedi. ^Çahşma başlatddı' Ecevit. "Yani nükleer sant- ral kurulacak mı" sorusuna "Evet hükümetin öyle bir ka- ran var. Bnnun gerek doğa ko- şuDan, çevre sağbğı bakunın- daa, gerek güvenfiğnniz bala- mınfbn en uvgun şekimin, en uv^guııyöntemiıun beürlenme- si için bir çahşma baslaûldı'' yanıtıru verdi. Ecevit, Akkuyu ihalesinde sürenin 31 Aralık 1999'da dol- duğunun anımsatılması üzeri- ne, "Bu ay içinde bir somıca vanlacak" dedi. DSPlı Ha- kan Tartan ve 22 arkadaşı, önergevererek enerji polıtika- lannın ülke çıkarlanna uygun- luğunun araştınlması amacıy- la Meclıs araştırması açılma- sını istediler. Jeotermal enerji, rüzgâr ve güneş enerjisi kullanımının teşvik edihnesi gerektiğı kay- dedılen önergede, hidroelekt- rik santrallanmn plalanan sü- rede tamamlanması ıçın gerek- li önJemlerin aünması da ısten- di. önergede, TEAŞ'ın santral darboğazının aşılmasının zo- runlu olduğu belırtıldi. Başbakan, AB'yi, Türkiye'yi terör örgütüyle karşı karşıya getirmeye çalışmakla suçladı Ecevît: Baü bizi tahrik ediyorANK\R\ (Cumhuriv«t Bürosu)- Başba- kan Bülent Ecevit A\Tiıpa Bırhği'nın (AB) terör örgütü lıden Abdullah Öcalan"la ilgi- li değerlendirmelennı > adırgadığını belir- terek "Hata yapmamızıisterbirhavada tah- rik ediyorlar. Türidye'vi terör örgütüyle karş karşıya getirmekAvTupaBirügine\»- kışmryor" dedi. Ecevit. Cumhurbaşkanlı- ğuıı kesuılıkle düşünmediğıni. cumhurbaş- kanının seçılme bıçımıne ilışkin düşünce- sini değiştırmeyeceğuıi söyledi. Ecevit, öncekı akşam tzmir'den Anka- ra'ya gelirken uçakta gazetecilenn sorula- nnı yanıtladı. Ecevıfe yöneltılen sorular ve yanıtlan şöyle: - Çevik Bir'in Cumhnrfoaşkaııhğı'na adayhğuu açıklamasıyla birükte, cumhur- başkanını halkuı seçmesi konusu yeniden gündeme geldi... - Benım bu konudaki düşüncem belli. Benim cumhurbaşkanının seçilme sıste- miyle ilgili hiçbir sorunum yok. Sayın Bir'ın karanyla ilgılı yorumumu söyledım. - Demiret de halkuı seçmesi konusunda göriiş belirtmiştL- - Olabihr. Ama ben bugünkü yapı içınde cumhurbaşkamnı Meclıs'in seçmesinden yanayım. -OzamanDeımrd'in görevsüresmin uza- tmu konusu nasd bir süreç izler? - TBMM'de anayasa değışıkliğı yapıla- bilir. Ama sadece yeniden adaylıkla sınırlı olur, olabilir. Bu konuda da bağlayıcı bir de- ğerlendırme yapmak istemem. -DSP içinde sizinadaytğınız dakonuşu- tayor- olamayacağını anlayan AB üyesı ülke sayı- sı artıyor. Ancak Yunanistan'ın ne yapaca- ğı bellı olmaz. - Bir de İskandmav ülkekrinden oiumsuz havaesiyor_ - Evet. Isveç'te böyle bir hava var. Ama Danimarka da öyleydi. Yumuşadı. Isveç de yumuşayabılir. - Ocalan'ın dıuTinıuvia adayfak flinrilen- dirihneye çauşıhyor. Bu konudaki görüşö- • Başbakan Bülent Ecevit, AB'nin Türkiye'ye sanki hata yaptırmaya çahştiğını söyleyerek, "Baskı anlamına gelecek sözler söylüyorlar. Oysa bizim durumumuz ortada. Hukuk sürecinin nasıl işlediğini de biliyorlar" dedi. - Hayır, hayu". Kesınlikle benim böyle bir düşüncemyok. Bukonudaki düşüncemı de- ğıştrnneyeceğim. - HeJsinki zirvesi öncesi adayfak konusun- da farklı bavalar esivor. Sizin düşünceniz De? - Umutsuz değilim. Ancak ne olacağı bel- li olmaz. Türkiye'siz bir Avrupa Birliğf nin DÜznedir? - Türkiye ile terör örgütünü karşı karşı- ya getirmeye çalışıyorlar. Bu tutum AB'ye yakışmıyor. Baskı anlamına gelecek sözler söylüyorlar Oysa bızım durumumuz orta- da. Hukuk sürecinın nasıl ışlediğini de bi- liyorlar. - Sanki Avnıpa hata yapmamızı ister bir tavir izhyor. Butür basküarla biziyanhşasü- rûklemek istivorlar gjbi bir hava var. Siz ne düşünüyorsumız? - Evet gerçekten öyle görünüyor. Hata yapmamızı istiyorlar neredeyse. Türk insa- nının onuruna düşkün olduğunu biliyorlar. Incincı sözler söylüyorlar. - Tahrik mi \ar dfyorsunuz? - Tahrik gibı sözler söylüyorlar. Bunu ya- dırgadığunı söylüyorum. - Rusya, bizim Çeçenler'e kamp kurdur- doğumuzuiddiaetti. Bir heyetgöoderdL Bir şey çıknmj? - Çıkmadı. O tamamen gerçekdışı bir du- rumdu. Bazı dedikodulara kanmışlar ya da bunian ciddiye almışlar. Tamamen boş ıd- dialar olduğu ortaya çıktı. -Enerji >annmlarıvla ilgüiyenibir değer- lendirme söz konusu mu? - Boruhatlanyla ilgılı gelişmelen biliyor- sunuz. Mavı Aİam önemiı bir çare. Tabii burada yakın geçmişe de bakmak gerekıyor. Uzun yıllar enerji yatınmlan ihrnal edildi. Geldığımız nokta aslında bunun esen. Ye- ni enerji yatınmlan yapılması için teşvik ediyoruz. IRMIKIAYDIN ENGtN aenginıa doruk.net.tr. Emekli general Çevik Bir'in cum- hurbaşkanlığı adaylığı, Yargrtay Baş- kanı Sami Seiçuk'un bir kerre daha yaniış anlaşılması, savcıbaşı Nuh Me- te Yüksel'in gözden düşmesi; bilgisa- yann tuşlarınıda, gazetecinin parmak- lannı da keyifle kaşındıran konular. Bütün bunlan tırmıklamak varken, tutup taa 1988 Mayısı'nda, o dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile o dönemin muhalefet lideri Süleyman Demirel arasında geçen bir konuşma- yı ele alacağız... Böyle yapacağız; bütün öteki yazıla- n erteleyecek ve o konuşmayı didikle- yecegiz. "Okonuşma"Türkiye'nindü- nünün, bugününün ve önüne geçe- mezsek geleceğinin aynasıdır. Evren ile Demirel, 13 Mayıs 1988 gü- nü saat 14.30'da Çankaya Köşkü'nde karşı karşıya geldiler. Bu biliniyor. Ama neler konuştukları bilinmiyor(du). Ikı günden beri biliniyor. Demirel ve Evren o gün, 12 Eylül öncesindeki kan gölle- ri üstüne konuşmuşlar ve bir süre "Sen sorvmlusun - Hayır asıl sen sorumlu- sun " diye atışmışlar. Atışmatırmanmış ve Demirel, 12 Eylül öncesi sıkıyöneti- mi sırasında yeterli yetkilerle donandı- ğı halde terörü önlememekle suçladı- Bütün Yazılan Erteleyen Bir Yazı ğı Evren'e dönüp önce "Cinayet işle- yenin yakasına yapışmak için niye ye- ni yetki gerekiyordu?" diye sormuş ve eklemiş: - Kaldı ki bız size 'Şu adamlan vu- run1 diye karamame bile verdik. Bu sözler bir asparagasçı gazeteci- nin uydurması değil. Bu tarihsel tanık- lığı yapan Cüneyt Arcayürek'tir. Mes- leğimizin duayenlerinden; yazdığı her satınn hesabını, sonuna kadar verebi- len bir gazeteciler kuşağının günümüz- de sayısı pek az kalan temsilcilerinden Cüneyt Arcayürek. Görüşlerine katıl- mayabilirsiniz, ama onun meslek titiz- liğine söz edemezsiniz. Şimdi dönün o korkunç paragrafı bir kez daha okuyun: - Kaldı ki biz size 'Şu adamlan vu- run' diye kararname bile verdik. ••• Şimdi... Umurumda bile değil. Demirel'in, cumhurbaşkanı otarak anayasal bir ko- ruma zırhıyla donanmışlığı umurumda bile değil. Emekli general Evren'in, 12 Eylül Anayasası'na sokuşturduğu "ki- şiye özel" maddelerte kendine ördüğü hukuksal korunak umurumda bile de- ğil. Bu iki kişi, makam ve rütbelerinden önce bu cumhuriyetin iki yurttaşıdırlar ve suçluduriar! Çok ağır suçluduriar. Istifayla, özür dilemekle geçiştirile- meyecek kadar ağır suçlu. Bu ülkede "kararname" ile "yurttaş öldürme" izni vermek suçtur. Veren de suçludur, alan da... "Kararname", TBMM'nin yetkisin- deki "yasa koyuculuk" işlevinden bir basamak aşağıdaki bir devlet erki uy- gulamasıdır. Devlet erkinin dizginlerini elinde tutanlardan Başbakan ve Ge- nelkurmay Başkanı, kararname alıp vererek başka yurttaşlann öldürülme- sine izin de veremezler, karar da... Veririerse suç işlemiş olurlar. Bu konuşma gün ışığına çıktığı an- dan itibaren bu ülkede medya, yurttaş gibi yurttaşlar, hukukçular, yargı erki ayağa kaJkmadıysa onlar da sorumlu- durlar. Bu kararnamenin içeriği açıklanma- dıkça, kararnamedeki imzalar gün ışı- ğına çıkanlmadıkça, bu kararnameye dayanılarak öldürülenlerin adlan bilin- medikçe, hiçbirimiz kendimizi güven- de hissedemeyiz. Bu hesap görülmedikçe, herhangi birimiz (birilerimiz) hakkında, yeni bir karamamenin "alınıp-verilmiş "olması- nı önleyecek, engelleyecek hiçbir ana- yasal güvence kalmamış demektir. ••• Ben sıradan bir gazeteci ve daha önemlisi, ödevlerini aksatmamayaça- lısan biryurttaşım. Az buçuk hukuk ya- ladım. Arcayürek ağabeyimin kitabının 464. sayfasının ilk satınndaki o kor- kunç cümleyi okuyunca sırtımın ürper- memesi, içimin üşümemesi ve yüreğı- min acımaması olanaksızdı. Bu ülkede hukukun pervasızca çiğ- nenmesine alışkın, alışkın ne söz, na- sırbağlamış bilincimin derinliklerinden yükselen isyan çığlığını, ürküp bastıra- mam. Bunu yaparsam, aynada kendi gözlerimin içine bakamam. Adlan Süleyman Demirel ve Kenan Evren olan bu iki yurttaşı ağır bir suç işlemekle itham ediyorum. Kendilerini savunmalan için bu köşe de, -buna yetkim yok ama, olsun- bu gazetenin sayfalan da açık. Şimdi söz onlann... POLfltKA GU1NLUGU HtKMET ÇETİNKAYA Necla... Onun öyküsüyle hiç kimse fazla ilgilenmedi; on dört yaşında yaşamın kirli sulannda yok olup gıttı... Sisli ve soğuk bir Diyarbakır akşamıydı. Karanlı- ğın gri gölgesi evlerin, caddelerin, sokaklann üze- rine düşüyordu... Evlerin pencerelerinden dışanya sızan san do- nuk ışıklar yorgun düşleri bir karamsarlık çizgısin- de buluşturuyor, umutla umutsuzluğun izlerini yan- srtryordu... O evlerin birinde on dört yaşındaki Necla Akde- niz, teyzesinin kızı Işıl Adsız'la biriikte kalıyordu. Birden evin kapısı çalmaya başladı... Şimdi, pek çok kişinin bilmediği öyküyü sizlere aktarmaya çalışalım: Necla, Kulp ilçesinin boşaltılmayan köylerinden birisi olan Inkaya'da yaşıyordu. Yaklaşık bir yıl ön- ce köyünden aynlıp kardeşlenyle Kulp'taki korucu olan akrabalannın yanına gider... Aylardan nisandır... Bir gece, kardeşlen Güler ve Serpil'le uyurlarken korucu olan akrabası Abdullah Dinar odaya girer. Abdullah silah zoruyla on dört yaşındaki Necla'ya tecavüz eder... Bu ilişki altı ay sürer... Bir gün 'harnile' kaldığı ortaya çıkar Necla'nın... Necla çaresizdir!.. Necla'nın yakınlan Kulp Savcılığı'na suç duyuru- sunda bulunur... Jandarma olaya el koyar... Korucu Abdullah Dinar gözaltına alınır, ama da- ha sonra salıverilir... Necla'nın teyze kızı Işıl Adsız, Diyarbakır'dan Kulp'a gelır. Necla, Işıl'la biriikte Diyarbakır'a gider... Iddiaya göre suçu, on beş yaşındaki Muhrttin Taş 'para' karşılığı üzerine alır. Ifadesınde "Nec- la'ya ben tecavüz ettım" der. Taş tutuklanarak Li- ce Cezaevi'ne konulur... • • • On beş yaşındaki Muhrttin Taş, üce Cezaevi'nde günlerini geçirirken, on dört yaşındaki Necla Akde- niz bir gece 'kanamalı' olarak Diyarbakır Doğume- vi'ne kaldınlır, ameliyat edilir... 5 Kasım 1999... Bebeği ölmüştür Necla'nın... Bu arada Necla'nın ailesi toplanır, infaz karan ve- rilir: "Necla öldürülecektir..." Necla'nın teyzesinin kızı Işıl Adsız, karan duyun- ca Diyarbakır Mardinkapı Karakolu'na başvurur... Necla dunjmu anlar... Necla ölümü beklemeye başlar... O gece kapı çalar... 13 Kasım 1999... Sisli ve soğuk bır Diyarbakır gecesidir... Sokaklar bomboştur... Kapıyı çalan, Necla'nın amcasının oğlu korucu Şehmuz Akdeniz'dir... Işıl, kapıyı açar... Şehmuz: "Biz, Necla'nın suçsuz olduğuna inandık. opu alıp Kulp'a götüreceğiz..." Işıl, "Hayır" der, "Siz onu öldüreceksiniz." Şeh- muz, "söz veriyonjm, öldürmeyeceğiz" deyip ek- ler: "O bizim kardeşimiz..." Işıl: "O zaman ben de sizinie geleceğim..." Işıl, Necla ve Şehmuz dışanya çıkariar.. Necla, Işıl'ın kolunda zorlukla yürümektedir... • • • Karanlıgın o gri gölgesi Diyarbakır'ın Hançapek Mahallesi'nin sokakiannda ölü bir mevsim gibi kol gezıyordu... Saim Akdeniz belirıverdı o anda. Amcaoğlu Sa- im'in elinde sılah vardı. Necla'nın kolundan tuttu, sı- lahı başına doğrultup ateştedi... İki el silah sesi duyuldu sadece... Tek katlı evlerin sarı donuk ışıklan söndü... Kimse dışanya çıkıp koşmadı... On dört yaşındaki Necla, oraya yığılıp kaldı... O bir çocuktu!.. Gözleri açıktı!.. Yan gecede pul pul olan hüzün, katran rengi yal- nızlığın içine gömülmüştü... Işıl Adsız, yeğenini kucağına aldı... Ölü bedeni, yeni doğum yaptığı için, göğüsJerin- den akan sütle ıslanmıştı Necla'nın... Necla'nın cansız bedeni dokuz gün morgda bek- ledi... Kimse sahip çıkmadı Necla'nın ölüsüne... Dokuz gün sonra sade bir törenle Dıyarbakır'da kimsesizler mezarlığında toprağa venldi Necla... On dört yıllık bir yaşam hazin ve sararan bir kış şarkısryla son bulurken, bu haber bazı gazeteferin iç sayfalannda şöyle yer alıyordu: "On dört yaşında töre infazına kurban gitti..." hikmet.cetinkayad' cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/513 90 98 GOZURIN POYRAZ Cumhuriyet k ı ı a p 1 a r ı Gazetecı-Yazar Hikmet Çetinka>a'mH ıçindeki fırtmalı evTende geliştirdiği, duygu denizınde damıttığı yazıları. Bir solukta okunacak, kımi zaman bir nisan yagmuru altında. bazan poyraz yeiının soğuk Sffvurganbğmda ya da karanlık bır gecenin yalnızltğmda yemden okunacak, yer ver okunacak bir kitap bu kitap y Cumhurfret Çağ Pazartama A.Ş TOrttocağ) Cad. No:39/'41 ^kitapfcutöbO p4334)C2Öaiog'u t s!anb>ilTe i..'?«2;51i0196
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear