Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAVTA CUMHURİYET 26 ARALIK 1999 PAZAF
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
AIİStRMElV
Gençler Nerede?
Sevgili,
Geçen pazan Fenerbahçe'de geçirdim.
Fenerbahçe, benim bundan 55-56 yıl kadar ön-
ce plajında yüzme öğrendiğim yer.
Tabii, bugünkü Fenerbahçe ve Kalamış'a baka-
rakoralann 55 yıl önceki halini düşlemeye bile ola-
nak yok.
Yıne tabii ki, salt kendi anılanmızı yaşatmak ve
belteğin seçiciliği yüzünden, orada şeklini değiş-
tirip, olduğundan da daha güzelleştirdiğimiz, nü-
fusu 1 milyo/ı sınınna bile dayanmayan Istanbul ile
bugünkü ttjjnilyon sıninnı aşmış kentin aynı ya-
pıda olmâimı beklemek de boşuna.
Ama bir zamanlar dünyanın en güzel halk plaj-
lanndan biri olan Kalamış'ın bugün ölmüş olan de-
nize kıyılannın kapanmasına hayıflanmamak, kız-
mamak da elde değil.
•••
Ben de zaten o amaçla gitmiştim Fenerbah-
çe'ye. Gerçek bir denizci olan ve haksız uygula-
malar karşısında toplumumuzda pek mutat olma-
yan biçimde sesini yılmadan yükselten dostum
Büient Turan, Kalamış ile Fenerbahçe kıyılannın
yasalara ve mahkeme kararlarına aykın olarak,
marina adı altında, halka ve Fenerbahçe'de yasa-
lara uygun olarak kurulmuş su sporlan kulüpleri-
ne kapatılmasını protesto için bir sivil toplum gös-
terisi düzenlemişti.
Kalamış Marinası ve halka yasalara aykın olarak
kapatılan sahil ile ügili olarak işin içeriğini, bu ko-
nulann uzmanı dostum Oktay Ekinct ile işbirtiği
de yaparak, belgeleriyle, daha başka biryazıda ele
alacağım.
Benim üzerinde durmak istediğim, başka bir
nokta/Kimi zaman sayılan 100'e varan gösterici-
lerin yaş ortalaması, ne kadar zorianırsa zorlansın,
40-50'den aşağı düşmüyordu.
Annemin akranı eski Kalamışlı Ümran Hanım ile
benim yaşımdaki kızı Birgül gelmişlerdi, ama
gençler yoktu.
Göstenden sonra, tekrar kulüplerin bulunduğu
noktaya döndüğümüzde, hepsi de şu veya bu su
sporunu yapan gençlerimizi, biraz ötelerindeki
gösteriye bigâne, oturup yarenlik ederken gördük.
Oysa bu kıyılardan, çok daha uzun süre yarar-
lanacakolanlaronlardı... • *
:
• " •'
• • •
Çok gariptir, bizim kuşaktakiler, toplumsal ey-
lemlerde, taleplerde, gençlerimizi bir türiü mey-
danda görmüyoruz.
Hatta bu olguya dayanarak, bir ara, onlann top-
lumsal konulara aldırmayan, fazla bireyci veya vur-
dumduymaz olduklannı da düsünmedik değil.
Ama 17 Ağustos depreminde, yanıldığımızı an-
ladık.
Ders verdiğim GSL Üniversitesi'nde de, genç-
lerin aktif katılımı ve düzeyleri, onlar için umut do-
lu olmamızı gerektiriyor.
AW Kırca'nın son zamanlarda "Siyaset Meyda-
ni"nda kontışturduğu gençlerin sorulan, tavırtan;
onlan küçümsemenin, kendini beğenmiş bir yaş-
lılık ukalalığı olduğunu gösteriyor.
Zaten itilen kakılan, gösteri yaptığı için mahke-
me önüne çıkarılanlann yaşları da 20'lerden,
18'lerden 13'lere, 11 'lere doğru düşüyor.
Peki o zaman kuşaklar arası farklılığı aşan bu ko-
pukluk nereden geliyor?
Sevgili, böyle bir soruya ayaküstü yanıt verme-
nin güçlüğünü göz önünde bulundurarak, soruyu,
varsayımlan içeren üçlü bir başka soruyla kapat-
sak belki de daha iyi olur.
Acaba devletin yıllardır kovuşturup sindirmeye
çalıştığı gençler, biryandan bu sinmişliği taşırken,
öte yandan düzenin iyileşmesinden tümden umu-
du kestiler ve de bizim kuşaklar da onlara, kendi
deneyimlerini sabırla, sevecenlikle aktarmakta,
onlarda bizimkinden değişik de olsa kimi toplum-
sal heyecanlar yaratmakta yetersiz mi kaldık?
Çünkü bozukluk, gençlerin yapısında değil baş-
ka bir yerierde gibi görünüyor.
Ne dersin?
Demirel: Türkiye'nin
biMünmesine razı olmayc
H ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Cutnhurbaşkanı
Süleyman Denvırel. dün tnsan Haklan Derneği (THD)
Başkan Yardımcısı Osman Baydemir başkanlığındaki
IHD heyetıni kabulünde, İHD yöneticilerıni bölücülük
konusunda da uyararak "Tûrkiye'nin bölünmesıne
' varacak şeyler kafanızda varsa, kimin kafasında varsa
aslında o kafada olanlara evvela zarar verir" dedi. Insan
haklannın örtü olarak kullanılmasmın bir yaran
olmadığını belirten Demirel, "Türkiye'nin
parçalanmasına, bölûıımesine, kanın gövdeyi
götürmesine razı olmayız" diye konuştu. Toplumsal
sonınlann banşçı yollarla çözümunden yana olduklannı
belirten Baydemir de olağanüstü hal, koruculuk sistemi
ve ölüm cezasının kaldınlmasını, genel af çıkanlmasıru
istediklerini dile getirdi.
Insan haktarı
yönetmeliğînde değişidîk
• ANKARA (AA) - Insan Haklan Eğiümi On Yılı
Ulusal Komitesi"nin oluşumu yeniden düzenlendi.
Resmi Gazete'nin dünkü sayısmda yayunlanan, Insan
Haklan Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesi
Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle, yönetmeligin
amacı yeniden tanımlandı. Buna göre yönetmelik,
danışma organı gibi çalışacak ve Birleşmiş Milletler
Insan Haklan Eğitimi On Yılı Eylem Planı amaçlan
doğrultusunda çalışmalar yapacak, Insan Haklan
Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesi'nin kunıhış, işleyiş ve
görevleriyle ilgili esaslan düzenleyecek.
Gökova için AJHOTye başvura
• MUĞLA (AA) - Gökova Ternıik Santralı'nın, "Aydrn
ldare Mahkemesi'nin faaliyetinin durdurulmasına
ilişkin karanna rağmen çalıştınldığı" gerekçesiyle
Avrapa tnsan Haklan Mahkemesi'ne (AİHM) başvunı
yapıldı.lzmir Barosu Çevre Hareketi avukatlanndan
Noyan Özkan ve Ahmet Okyay, mahkeme kararlannın
uygulanmayışını gerekçe göstererek başvuruda
bulundu
hnrafı Cezaevi iç yönetmelgi
• ANKARA (AA) - Danıştay 10. Daıresı, PKK lideri
Abdullah Öcalan'ın, "Imrah Kapalı Ceza ve Tutukevi
İç Yönetmelıği"nin iptali istemiyle açağı davada,
"yürütmenin durdurulması" talebinireddetti.Öcalan,
Danıştay 10. Dairesi'ne avukatlan Ercan Kanar, Niyazi
Bulgan ve Fatma Karakuş aracılığıyla başvurmuştu.
Cumhurbaşkanı Demirel, katılım hazırlıklannın en önemli sonınlann başında geldiğini söyledi
AB için ıdıısal seferberlik çağrısı
ANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu)-Cum-
hurbaşkam Sü-
leyman Demi-
re'l, "2000'Byıl-
larda Tnıid-
ye'nin karşısın-
da duran en
önemli mesefc"
diye nitelediği
AB'ye katılım hazırhklannm "ulusal
seferberi^e" dönüştürülerek, derhal ha-
rekete geçilmesi gerektiğini söyledi.
Demirel; siyasi, ekonomik, idari ve
adli alanlarda birkısmı başlaülmış olan
reformlann bir an önce tanıamlanması
ve Türkiye'nin yalnızca takvimde değil,
tarihinde de yeni bir başlangıç noktası
haline getirilmesi gerektiğini vurgula-
dı. Türkiye'ninAB'yetamüyelikhede-
fini, "ild yüzyüa yaklaşan çağdaşlaşma
sürecinin sonucu olan kendi özgür ter-
dhi" biçıminde değerlendiren
Demirel şunlan kaydetti:
"AB; Helsinki zirvesinde
din temetinde aynmnhgı red-
dederek kültürel farkhhklan
zenginlîk kaynağı olarak gö-
ren demokratik, bütünleşmiş
Avrupa projesine bağhhğuıı,
Tûrkîye'siz Avrupa, Avrupa'-
sızTürkiye olamayacağını tes-
cQetmiştir.BövletikieTürkiye-
AB ilişkilerinde ve hatta Av-
rupa tarihindeyenibirdönem
başianuşbr. Türkiye açısından
olduğukadarABaçKuıdan da
tarihi bir mahiyet taşıyan bu
yeni dönemin öngörülenden
daha kısa sürede bizi tam üye-
liğe götüreceğine yürekten
inanıyorum.*'
Demirel, AB üyeliğine hız-
la hazırlanmak için gerekli
ulusal uzlaşmanın bulundu-
ğunu kaydederek, "Bu ulusal
mutabakatı ulusal bir sefer-
beıüğe dönüştürmek duru-
mundayız. Bunun için derhal
harekete geçmemiz gerek-
mektedir
n
dedi. Tam üyelik
7jımaninı belirlemesüıin Tür-
kiye'nin elinde olacağtnı
kaydeden Demirel, AB Ko-
misyonu'yla yapılacak eko-
nomi toplantılannda ekono-
mik programa destek sağlan-
rmş olacağım sSyledi.
Yolsuzlukla mücadele
AB üyeliğine hazırlanmarun
bir başka öncelik gerektiren
boyutunun yolsuzluklarla mü-
cadele olduğunu belirten De-
mirel şunlan söyledi:
"OECDeercevesmde haar-
lanmış ve tarafimızdan da ira-
zalanrruşYokuzhıklarla Mücadele Söz-
leşmesi, TBMM tarafindan bir an e\-
velonavlanmahdır.Bu meselevlemüca-
deienin en etkJMyohı devletyönetiminin
menfaat ve nema dağıtılan bir yer ol-
maktan çıkarülmasuıdan geçmektedir.
Bunun için de özelleştirme progranu
süratfc ve kararfahkla uygulanmalıdır.
Devlet, ancak bankacılik, sigortacıhk
dahiL ekonomik ve ticari faaliyetin için-
den rümüyle çıktığı takdirde asti fonk-
sryonlannı daha etkili bir şekilde yeri-
ne getirebilecektir. BöyieüJde, kaynak-
lann daha doğru yerierde kuflanüma-
sı sağlanarak yeni iş alanlan yaraüla-
bilecek ve aynı zamanda devlet gerek-
siz personel yükünden kurtanlarak ni-
teüJdi işgücünün kamuda isühdamı
sağlanabiiecekor. Bu düzenkmeleri hiç
valdtkaybetınedenyapınakdunımun-
dayız."
Demirel, TBMM'nin ve hükümeün
insan haklan ve demokratikleşme ala-
nında başlatılan reform sürecini ileri
götürecek tedbirleri süratle alacağın-
dan, gerekli anayasal ve yasal değişik-
likleri gerçekleştireceğinden kimsenin
şüphesı olmaması gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkaru, BM'nin henüz Tür-
kiye tarafindan imzalanmamış olan in-
san haklan ile ilgili başta medeni ve si-
yasi haldar misakı olmak üzere diğer
bazı sözleşmelerine taraf olmak için de
gereken adımlann atılması gerektiğini
vurguladı. AB ile ortak geleceğine ha-
zırlanırken Türkiye'nin önünde duran
şablonun bu olduğunu ifade eden De-
mirel, "Diğer adayiardan çok önemli
bir (arkı bulunan ve ada> ülkder için-
de Avrupa Birtiği ile gümrük bhüğine
sahip yegânefilkeolan Türkiye'nin bu
şablonun gerelderini en lasa zamanda
yerinegetireceğine inanıyorum. Yeter ki
siyasi istikrannuzı devam ettiretim ve
daha zengmleşmek, daha
gş
doğrulrusundaki şevkimizi kayfoetnıe-
yeüm'' dedi.
Kıbns konusunun ve Yunanistan'Ia
Türkiye arasındaki sorunlann banşçı
yollardan çözümü doğrultusunda gere-
ken iradeye sahip olunduğunu kayde-
den Demirel, "Biz esasen, tüm sorunla-
nn diyalogla çözümünü her zaman sa-
vımduk.YaİDizsorunlarabuhmacakçö-
zümler makul ve hakh bir temek da-
\-anmah, çözüm aramrken de iyi niyet
sahibi ohınmabdır" dedi. Cumhurbaş-
kanı şöyle devam etti:
"Çözüm arayışlanna zarar verecek
davranışlar içinegirihnediği veiyi niyet-
le görüşmeler sûrdürüklüğü takdirde
adil ve kaiıcı banşa ulaşılabflir. Kıbns
konusunda görüşlerimiz tüm dünya ta-
rafindan büinmektedir. Taraflarm eşh
egemenliği, çözümün anahtandır. Do-
layfa görüşmeler yeni bir formatta baş-
lamış&r. Kıbns Rum tarafi Hekmki kâ-
ranmbugörüşmelerisaooteetmekiçin
kuilanmadığı ve iyi niyetie müzakere-
lerisürdürdüğü takdirde, Kıbns konu-
sunda taraflann eşif egemenliği zemi-
ninde yaşayabUir bir çözüme ulaşılabi-
leceğine inanıyoruz.
YunanistanMa Helsinki'de kim ka-
zandı. kim ka>b«-tti tartışmasına gir-
menin her iki tarafa da herhangi bir
yaran olmadığı açıktır. Her iki ülkenin,
dolayısryla banşm ve işbüiiğinin ka-
zançh çıkacağı bir çözüme her konuda
ulaşabUeceğunize inanıyoruz. Yunanis-
tan'm da aym i\i niyeti ortaya k<n mak-
tan ûntina etmeyeceğine eminim."
Türkiye'nin A\Tupa Güvenlik ve Sa-
vunma Kimliği'ne özel bir önem ver-
diğini \xirgulayan Demirel, "Ancak
kimse, Türkiye'nin, A>Tupa güvenliğiy-
le ügili kararlara katdım dışında bir
yaklaşunı kabul etmesini isteyemez. Bu
konuu NATO zirvesi sırasında da sonra-
smda da AB üyesi ortaklarumza gavet
iyi uüablmıştir ve anlatdmaya da de-
vam edilecektir'' dedi.
tĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN
RizeVaUYanlımcısıvebuUckkiBaşbakaımkTakiplûıruluBaşluuııM
Demirel: Birikimimiz güclü
^Türkiye, Bering'den
Atlantik'e kadar &. ^ ,
3 kıtada kilit ülke^ ' : . * • ' •
CHP Genel Sekreteri Erdem, niyet mektubunu değerlendirdi
6
Katnu maliyesi acze düştü
9
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel
Sekreteri Tarhan Erdem. bütçe yetkilerinden bir
kısmının Meclis'ten alınıp yürütmeye \erildığinı
kaydederek "Program hedeflenne vanlması için
gerekli kararhhkve disiplini bu hükümetm göstere-
ceğine inanmryoruz* dedi. Erdem, kaynak tahsis
mekanizmastrun yön değiştirdiğini ve tam anJa-
mıyla kamu maliyesinin "acze" düştüğünü söyle-
di. Tarhan Erdem, niyet mektubu ile ilgili düzen-
lediği basın toplantısında, enflasyonu düşürmek ve
sürdürülebilir kalkınma iddiasıyla çok yönlü prog-
ram ilan edildiğini kaydetti. 1991'den beri bu du-
ruma gelıneceğınin bilindiğıni beürten Erdem, o
günkü hükümeti bunu görmezden gelerek tedbir al-
mamakla suçladı. Erdem. şu görüşleri dile getirdi:
"1994 krizi adeta beidendL Kriz yüksek devaK-
asyvnb geçiştirikM. Hükümet ciddi program befir-
lejip uygubmaktan çekmdi, halktan akhğı borçpa-
ra\i sağa sola dağrtn. 1995"ten sonra geienler ülke-
nin sakmtılaruu. yeni program ihtiyacını bilerek ve
görerek sorunu erteleme>e çahstüar. enflasyonu sûr-
dürdüler. 1998sonrasmda,cariharcamalarözdke-
sönden ahnan borçlaria karşılanma>a başlandı.
ka\naktahsismekanizması yöndeğiştirdL Tam an-
lamı\la kamu malhesi acze düştü. Harcama disip-
Kni kayboldu. Borçlanmaveharcama}eddsinikiın-
lerin hangi noktada kuBandığı benrsizleşti. Bütçe
yetkflerinden bir kısmı Mecfc'ten ahnıp yürütroe-
ye verydL" Erdem, bu dağınıklığın, vurdumduy-
mazlıgın sonuçlannı dar geüıiiler ile çiftçilerin ya-
şadıklannı ve enflasyon altında ezildiklerini, var-
hklılann haksız kazançlannın arttığıru vurguladı.
"Bugün yapdanlar, 5 vildan beri, özeflikle iki yıl-
dan beri niçin yaptimadT diye soran Erdem. "Dan
edilen programuı yükünü yine organize oimamış
düşük geKrtiler taşnacaknr. Bu kaçma eziyettir.
1995^nsonraldba^akan]annhep9görevleriniib-
mal etmişJerdir, yankş ekonomik poütikalarm yû-
kû, geniş \vksul kesnne taşıtdnuşör" dı> e konuştu.
Erdem. dar gelirlilerin sıkınölar yaşayacaklannı
vurgulayarak şunlan söyledi:
"Böyle programlar toplumsal uzlaşmayla uygu-
ianabiir. Oysa bu program Ekonomik ve Sosyal
Konse>'de görüsühneden, ozlaşım aranmadan yü-
rüttüğe konuhnuştur. MemurmaaşianDda indirim
kabul edflemez. Hükümet şimdiden hububat ve şe-
kerpancaniçingeiecekyri fiyatianmn buyıidan da-
ha düşük otacağm lan etmiştiıf
ANKARA (Cumhumet
Bürosu) - Bölgesel işbirliği
girişimİerine öncülük eden
Türkiye'nin banş ve istikra-
ra katlada bulunduğunu kay-
deden Cumhurbaşkanı Sü-
leyman DemireL Türkiye'nin
KEI. ECO, D-8 gibi öncülü-
ğunü yaptığı ekonomik işbir-
liği girişımlerinin, "Bering
Bogaa'ndan AOantik'e" ka-
dar uzanan üç kıtayı ve 24 ül-
keyi kapsayan bir cografya-
da yepyeni işbirliği ve ortak
eylem alanlannın tesisinde
küit rol oynadığını kaydetti.
Dosduğu aranan ülke:
Içinde bulunduğumuz binyıl.
aynı zamanda milletimizın
Asya ile Avrupa'yı birbınne
bağlayarak evrensel uygarlı-
ğın oluşumuna katkıda bu-
lunmasının da tarihidir. De-
mokrasiler topluluğunun
saygın bir üyesi t>lan Türki-
ye, bogün güçiü diptomasi
binkımiyle küres.el boyutta
banş, istikrar ve refaha kat-
kıda bulunan çok yönlü bir
dış politika izleyen, Atlan-
tik'ten Pasifık'e uzanan ge-
niş bir coğrafyada nâzım rol
oynayan ve dostluğu aranan
bir ülkedir.
Stratejik ortakABD: Tür-
kiye ileABD'nin stratejik or-
taklığının daha da güçlendi-
rihnesi bakımından 1999 yı-
lı önemli bir dönüm noktası-
dır. ABD Başkanı Bill Clin-
ton'ın. ziyaretiyle ve ziyare-
ti sırasında verdiği mesajlar-
la ABD'nin Türkiye ile bir-
likte çahşma iradesini ve
Türkiye'nin önümûzdeki
yüzyıl dünyasının şekillen-
mesinde oynayacağı rolü
ABD'nin ne denli önemse-
diğini vurgulamasını mem-
nuniyetle karşıladık.
Rusya'vla ikşküenBu ayki
parlamento seçimlerinden
sonra Rus demokrasisi önü-
müzdeki yıl yapılacak baş-
kanlık seçimleriyle yeni bir
sınavdan daha geçecektir.
Rusya'nın bu sınavı da başa-
nyla vererek demokrasisini
güçlendirme yolunda yeni
bir adım atacağına eminiz.
Rusya ile ekonomikişbirliği-
mızi ve ticari ilişkilerimizi
daha da geliştirmek öncelik-
lerimızarasındadır. Rusya'da
hukukun üstünlüğü, açik re-
jimin ve serbest piyasa eko-
nomisinin gelişmesi, bölge
banş, refah ve istikran açı-
sından hayati önem taşımak-
tadır. Rusya'nın, Ceçenistan
başta olmak üzere, Kuzey
Kafkasya'daki vahim boyut-
lara ulaşan krizi banşçı yol-
lardan çözüme kavuşturma-
sını içtenlikle temenni edi-
yor. uluslararası toplumunbu
doğrultudaki çağnlanna ku-
lak \ermesini beklıyoruz.
Stratejik derinlik: Tarihi
Ipek Yolu'nun ihyası, uzay-
daki Türk uydulan saycsinde
yeni telekomünikasyon ağla-
nnın kurulması, Varna'dan
Dun^s'e uzanan Doğu-Batı
Ulaşım Koridoru, Bakû-
Çeyhan ve Hazar Geçişli Do-
ğ«-Batı Enerji Kftridoru,
Kars-Tiflis denuryolu gjbi
temel altyapı projeleri, böl-
genın dünyaya Türkiye üze-
rinden en ekonomik. güven-
li ve kısa yoldan bütünleşme-
sıne katlada bulunmaktadır.
Bu da Türkiye'ye yeni bir
stratejik derinlik kazandıran
somut bir gerçekliktir.
Beringden Atlantik'e:
Türkiye'nın KEİ, ECO. D-8
gibi öncülüğünü yaptığı eko-
nomik işbirliği ginşımler,
Benng Boğazı'ndan Atlan-
tik'e kadar uzanan üç kıtayı
ve 24 ülkeyi kapsayan bir
coğrafyada yepyeni işbirliği
ve ortak eylem alanlannın te-
sisinde kilit rol oynamakta-
dır. Hiçbir ülke bu genişlikte
ve farklılıktakı ekonomik iş-
birliği hareketlerinde aynı
anda yer almamaktadu-,
Ortadoğu banşsüred: Or-
tadoğu'da kaiıcı banşın ku-
rulması için altın bir fırsatın
ortaya çıkmış olması iyim-
serliği arttırdı. Banş süreci-
nin, gerek Filistin kanalında
meydana gelen gelişmeleri,
gerek Suriye kanahnın 1996
Martı'ndan bu yana ilk kez
yeniden harekete geçirilme-
sini memnuniyetle karşıla-
maktayız.
SIFIR NOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Ismet Paşa, çocukluğumun ve ilk-
gençliğimin kahramanıydı. Demokrat
Parti'nin iktidar yıllanydı. Babam Tar-
sus CHP ilçe yönetim kurulu üyesi,
annem ise kadınlar kolu yöneticisiydi.
Türkiye, çok partili sistemi deniyordu.
Ancak henüz bu çok partili kültürü kal-
dıracak bir altyapı oluşmamıştı.
CHP'liler, Atatörk'ün başlattığı
devrimlerin elden gittiği endişesi için-
deydiler. DP'liler ise çoğunluk olma-
nın her şeyi yapabilme özgürlüğünü
kendilerinetanıdığını düşünüyorlardı.
Ben, Ismet Inönü'yü o yıllarda tanı-
dım. Adnan Menderes önderliğinde-
ki Demokrat Parti'yi uyaran ciddi bir
muhalefetin önderliğini yürütüyordu.
Gençliğin çoğunluğu, 1950'lerin son-
lanna doğru DP'ye karşı CHP'yi des-
tekliyordu. Üniversitelerde önemli bir
muhalefet örgütleniyordu.
İş sonunda Meclis içinde, muhale-
feti tamamen sindirmeyi amaçlayan
Tahkikat Komisyonlan kurmaya kadar
varmıştı. Işte o andan itibaren Ismet
Paşa'nın direnişi sertleşti. Ismet Paşa
muhatefeti sertleştirdikçe DP iktidan
da bütün devlet aygrtını muhalefeti ez-
mek için yönlendirdi. 1950'lerin so-
nunda Inönü, kendisine rniting yaptır-
mak istemeyen, gittiği yerierde önü-
nü kesip toplantılannı engelleyen bir
iktidaria karşı karşıya kalmıştı.
Cumhuriyeti kurup bugünlere geti-
ren, Atatürk'ün yakın arkadaşı Inönü,
başına taşlar atılan, konuşmasına
sansür getirilen bir muhalefet lideri ha-
line dönüştü. 27 Mayıs'tan çok kısa bir
süre önce Meclis'te Tahkikat Komis-
yonu'nu eleştirmek amacıyla yaptığı,
Menderes ve arkadaşlanna seslene-
rek "Sizi o zaman ben bile kurtara-
mam" sözlerini söylediği ünlü konuş-
ması yasaklandı.
Tarsuslu CHP'liler bu konuşmayı el-
de etmek için örgütlendiler. CHP'nin
ilçe sekreteri Izzet Amca Ankara'ya
gitti. Bir süre sonra Inönü'nün bu ün-
lü konuşması bizim evdeydi. Basılı ko-
nuşma elden ele, evden eve dolaşı-
yordu. Annemin, bu konuşmayı yata-
gın pamuklan içine sakladığını anım-
sanm. DP'lilerin kurduğu hayali Vatan
Cepheleri, radyonun tamamen iktidar
yanlısı bir borazan haline dönüşmesi,
iktidar - muhalefet kapışmasının sert-
leşeceğinin de işaretini veriyordu.
Sonunda 27 Mayıs'ta askerler yö-
netime el koydular. Türkiye birinci çok
partili sistem denemesinde kaza yap-
mıştı. Ben o günlerde askeri müdaha-
leyi ne kadar sevinçle karşıladığımı da
hatırlıyonjm. Menderes, Zorlu ve Po-
latkan idam edildiler. Ismet Paşa o
zaman yeniden sahneye çıktı ve
idamlan engelleyebilmek için çalıştı.
Ismet Inönü'yü Anarken27 Mayıs sonrası Ismet Paşa, bir
kez daha çok partili sistemin bir siya-
setçisi olarak, iki askeri müdahale gi-
rişimini engelledi. 27 Mayıs 1960, ço-
ğunluk iktidanna karşı azınlıklann da
haklannın korunması gerektiğini öğ-
retmişti. Bu nedene 27 Mayıs Anaya-
sası, özellikle muhalefeti koaımayı
amaçlayan, iktidann keyfiliğini engel-
leyen hükümlerie doluydu.
Ismet Paşa, çok partili sistemin
oturması için yeni arayışlar içine gir-
di. Türkiye'de ve dünyada esen sol
rüzgâr Ismet Paşa'yı da solla tanıştır-
dı. 1960'lann ortasında sosyalist Tür-
kiye Işçi Partisi'nin hemen yanıbasın-
da Inönü'nün "ortanın sotu'na çekti-
ği CHP vardı. CHP sola açılıyor, işçi,
emekçi haklanylayüzyüze geliyor, Is-
met Paşa da bu düşünceleri ileri ya-
şına rağmen anlamaya ve savunma-
ya çalışıyordu.
Ismet Paşa, 12 Mart 1971'de bir
kez daha askeri darbeyle siyasi yaşa-
mın kesildiğine tanık oldu. CHP için-
den bazı milletvekilleri darbecilerle
birieştiler. Parti içinde yeni bir aynş-
manın eşiğine gelindi. Bu rüzgâr için-
de genel sekreteri genç Ecevit'le Inö-
nü arasında parti içi bir iktidar kavga-
sı yaşandı. Inönü, partinin yönetimini
Ecevit ve ekibine teslim ederek
CHP'den aynldı. Bir yıl sonra da ya-
şamını yitirdi.
196O'lı yıllarda biz üniversite genç-
liği CHP'den daha sola açılmış ve
sosyalizmi benimsemiştik. O yıllarda
esen kuvvetli sol rüzgâr nedeniyle
Inönü'yü de artık eleştirmeye başla-
mıştık. Gençliğimizin ve çocukJuğu-
muzun kahramanına karşı daha me-
safeli davranıyor, bu arada geçmişe
yönelik daha sorgulayıcı bir tutum
alıyorduk.
Cumhuriyet tarihi de bu dönemde
yeniden tartışma gündemimize otur-
du. O günün sıcaklığı içinde ve tabii
12 Mart askeri darbesine de tepkiyle
tarihe yönelik eleştirilerden Ismet Pa-
şa da nasibini aldı. Hatta o dönemde,
Ismet Paşa ile Atatürk arasına aynm-
larkoyan ve biraz da Inönü'ye haksız-
lık edilen saptamalar yapılıyordu.
Cumhuriyet tarihinde eleştirecek
çok şeyler vardı. Sosyalistler bir türiü
yasal örgütlenme olanağı bulamamış-
lardı. Sendikal hareket yasaktı. Köy-
lerde ciddi bir jandarma baskısı yaşa-
nıyordu. Azınlıklaria ilgili hatalı politi-
kalar izlenmişti. Ancak bütün bunlan
kendi tarihsel gerçekliği içinde değer-
lendirmek ve eleştirileri o gerçeklik
içinde yapmak, doğru olanıydı.
Hele Ismet Paşa ile ilgili Ikinci Dün-
ya Savaşı ve sonrasına ilişkin eleşti-
riler, zaman zaman çok yanlış bir
noktaya gidiyordu. ömegin, Ikinci
Dünya Savaşı'nda Türkiye'de Nazi
yanlısı güçlü bir lobi vardı. Inönü hiç-
bir zaman onlann adamı olmadı.
Mümkün olduğu kadarTürkiye'yi sa-
vaş dışında tutmaya gayret etti ve
bunu da başardı.
Tercüme Bürosu, Köy Enstitüleri,
çok partili sistem denemesi, Ismet
Inönü'nün modernleşme atılımını
sürdürme çabasıydı. Ancak Türki-
ye'nin o dönemde Sovyetler'le olan
çatışması, Kars-Ardahan konusunda
Stalin'in zorlamalan, ülke içindeki
anti-komünist rüzgân yükseltti, inisi-
yatif gericilerin eline geçti. Köy Ens-
titüleri gibi çok önemli bir modern-
leşme kurumu, Tercüme Bürosu bu
rüzgâr içinde yok edildi. Bunun asıl
sorumlusunun Inönü olduğunu söy-
lemek de haksızlık olur.
Inönü'nün ölümünün üzerinden
uzun yıllar geçti. Şimdi daha uzaktan
ve sakin bir değeriendirmeyle, onun
ülkemizin modernleşmesinde, çağ-
daşlığa yürümesinde olumlu bir rol
oynadığını daha iyi görebiliyoruz. O-
nun TV'ye yansıyan görüntülerini iz-
lerken çocukluğuma yolculuk yapı-
yorum. Onunla ciddi bir duygusal
bağımın olduğunu şimdi daha iyi his-
sediyorum.