25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAVTA CUMHURİYET 26 ARALIK 1999 PAZAF HABERLER DÜNYADA BUGUN AIİStRMElV Gençler Nerede? Sevgili, Geçen pazan Fenerbahçe'de geçirdim. Fenerbahçe, benim bundan 55-56 yıl kadar ön- ce plajında yüzme öğrendiğim yer. Tabii, bugünkü Fenerbahçe ve Kalamış'a baka- rakoralann 55 yıl önceki halini düşlemeye bile ola- nak yok. Yıne tabii ki, salt kendi anılanmızı yaşatmak ve belteğin seçiciliği yüzünden, orada şeklini değiş- tirip, olduğundan da daha güzelleştirdiğimiz, nü- fusu 1 milyo/ı sınınna bile dayanmayan Istanbul ile bugünkü ttjjnilyon sıninnı aşmış kentin aynı ya- pıda olmâimı beklemek de boşuna. Ama bir zamanlar dünyanın en güzel halk plaj- lanndan biri olan Kalamış'ın bugün ölmüş olan de- nize kıyılannın kapanmasına hayıflanmamak, kız- mamak da elde değil. ••• Ben de zaten o amaçla gitmiştim Fenerbah- çe'ye. Gerçek bir denizci olan ve haksız uygula- malar karşısında toplumumuzda pek mutat olma- yan biçimde sesini yılmadan yükselten dostum Büient Turan, Kalamış ile Fenerbahçe kıyılannın yasalara ve mahkeme kararlarına aykın olarak, marina adı altında, halka ve Fenerbahçe'de yasa- lara uygun olarak kurulmuş su sporlan kulüpleri- ne kapatılmasını protesto için bir sivil toplum gös- terisi düzenlemişti. Kalamış Marinası ve halka yasalara aykın olarak kapatılan sahil ile ügili olarak işin içeriğini, bu ko- nulann uzmanı dostum Oktay Ekinct ile işbirtiği de yaparak, belgeleriyle, daha başka biryazıda ele alacağım. Benim üzerinde durmak istediğim, başka bir nokta/Kimi zaman sayılan 100'e varan gösterici- lerin yaş ortalaması, ne kadar zorianırsa zorlansın, 40-50'den aşağı düşmüyordu. Annemin akranı eski Kalamışlı Ümran Hanım ile benim yaşımdaki kızı Birgül gelmişlerdi, ama gençler yoktu. Göstenden sonra, tekrar kulüplerin bulunduğu noktaya döndüğümüzde, hepsi de şu veya bu su sporunu yapan gençlerimizi, biraz ötelerindeki gösteriye bigâne, oturup yarenlik ederken gördük. Oysa bu kıyılardan, çok daha uzun süre yarar- lanacakolanlaronlardı... • * : • " •' • • • Çok gariptir, bizim kuşaktakiler, toplumsal ey- lemlerde, taleplerde, gençlerimizi bir türiü mey- danda görmüyoruz. Hatta bu olguya dayanarak, bir ara, onlann top- lumsal konulara aldırmayan, fazla bireyci veya vur- dumduymaz olduklannı da düsünmedik değil. Ama 17 Ağustos depreminde, yanıldığımızı an- ladık. Ders verdiğim GSL Üniversitesi'nde de, genç- lerin aktif katılımı ve düzeyleri, onlar için umut do- lu olmamızı gerektiriyor. AW Kırca'nın son zamanlarda "Siyaset Meyda- ni"nda kontışturduğu gençlerin sorulan, tavırtan; onlan küçümsemenin, kendini beğenmiş bir yaş- lılık ukalalığı olduğunu gösteriyor. Zaten itilen kakılan, gösteri yaptığı için mahke- me önüne çıkarılanlann yaşları da 20'lerden, 18'lerden 13'lere, 11 'lere doğru düşüyor. Peki o zaman kuşaklar arası farklılığı aşan bu ko- pukluk nereden geliyor? Sevgili, böyle bir soruya ayaküstü yanıt verme- nin güçlüğünü göz önünde bulundurarak, soruyu, varsayımlan içeren üçlü bir başka soruyla kapat- sak belki de daha iyi olur. Acaba devletin yıllardır kovuşturup sindirmeye çalıştığı gençler, biryandan bu sinmişliği taşırken, öte yandan düzenin iyileşmesinden tümden umu- du kestiler ve de bizim kuşaklar da onlara, kendi deneyimlerini sabırla, sevecenlikle aktarmakta, onlarda bizimkinden değişik de olsa kimi toplum- sal heyecanlar yaratmakta yetersiz mi kaldık? Çünkü bozukluk, gençlerin yapısında değil baş- ka bir yerierde gibi görünüyor. Ne dersin? Demirel: Türkiye'nin biMünmesine razı olmayc H ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Cutnhurbaşkanı Süleyman Denvırel. dün tnsan Haklan Derneği (THD) Başkan Yardımcısı Osman Baydemir başkanlığındaki IHD heyetıni kabulünde, İHD yöneticilerıni bölücülük konusunda da uyararak "Tûrkiye'nin bölünmesıne ' varacak şeyler kafanızda varsa, kimin kafasında varsa aslında o kafada olanlara evvela zarar verir" dedi. Insan haklannın örtü olarak kullanılmasmın bir yaran olmadığını belirten Demirel, "Türkiye'nin parçalanmasına, bölûıımesine, kanın gövdeyi götürmesine razı olmayız" diye konuştu. Toplumsal sonınlann banşçı yollarla çözümunden yana olduklannı belirten Baydemir de olağanüstü hal, koruculuk sistemi ve ölüm cezasının kaldınlmasını, genel af çıkanlmasıru istediklerini dile getirdi. Insan haktarı yönetmeliğînde değişidîk • ANKARA (AA) - Insan Haklan Eğiümi On Yılı Ulusal Komitesi"nin oluşumu yeniden düzenlendi. Resmi Gazete'nin dünkü sayısmda yayunlanan, Insan Haklan Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesi Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle, yönetmeligin amacı yeniden tanımlandı. Buna göre yönetmelik, danışma organı gibi çalışacak ve Birleşmiş Milletler Insan Haklan Eğitimi On Yılı Eylem Planı amaçlan doğrultusunda çalışmalar yapacak, Insan Haklan Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesi'nin kunıhış, işleyiş ve görevleriyle ilgili esaslan düzenleyecek. Gökova için AJHOTye başvura • MUĞLA (AA) - Gökova Ternıik Santralı'nın, "Aydrn ldare Mahkemesi'nin faaliyetinin durdurulmasına ilişkin karanna rağmen çalıştınldığı" gerekçesiyle Avrapa tnsan Haklan Mahkemesi'ne (AİHM) başvunı yapıldı.lzmir Barosu Çevre Hareketi avukatlanndan Noyan Özkan ve Ahmet Okyay, mahkeme kararlannın uygulanmayışını gerekçe göstererek başvuruda bulundu hnrafı Cezaevi iç yönetmelgi • ANKARA (AA) - Danıştay 10. Daıresı, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın, "Imrah Kapalı Ceza ve Tutukevi İç Yönetmelıği"nin iptali istemiyle açağı davada, "yürütmenin durdurulması" talebinireddetti.Öcalan, Danıştay 10. Dairesi'ne avukatlan Ercan Kanar, Niyazi Bulgan ve Fatma Karakuş aracılığıyla başvurmuştu. Cumhurbaşkanı Demirel, katılım hazırlıklannın en önemli sonınlann başında geldiğini söyledi AB için ıdıısal seferberlik çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Cum- hurbaşkam Sü- leyman Demi- re'l, "2000'Byıl- larda Tnıid- ye'nin karşısın- da duran en önemli mesefc" diye nitelediği AB'ye katılım hazırhklannm "ulusal seferberi^e" dönüştürülerek, derhal ha- rekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Demirel; siyasi, ekonomik, idari ve adli alanlarda birkısmı başlaülmış olan reformlann bir an önce tanıamlanması ve Türkiye'nin yalnızca takvimde değil, tarihinde de yeni bir başlangıç noktası haline getirilmesi gerektiğini vurgula- dı. Türkiye'ninAB'yetamüyelikhede- fini, "ild yüzyüa yaklaşan çağdaşlaşma sürecinin sonucu olan kendi özgür ter- dhi" biçıminde değerlendiren Demirel şunlan kaydetti: "AB; Helsinki zirvesinde din temetinde aynmnhgı red- dederek kültürel farkhhklan zenginlîk kaynağı olarak gö- ren demokratik, bütünleşmiş Avrupa projesine bağhhğuıı, Tûrkîye'siz Avrupa, Avrupa'- sızTürkiye olamayacağını tes- cQetmiştir.BövletikieTürkiye- AB ilişkilerinde ve hatta Av- rupa tarihindeyenibirdönem başianuşbr. Türkiye açısından olduğukadarABaçKuıdan da tarihi bir mahiyet taşıyan bu yeni dönemin öngörülenden daha kısa sürede bizi tam üye- liğe götüreceğine yürekten inanıyorum.*' Demirel, AB üyeliğine hız- la hazırlanmak için gerekli ulusal uzlaşmanın bulundu- ğunu kaydederek, "Bu ulusal mutabakatı ulusal bir sefer- beıüğe dönüştürmek duru- mundayız. Bunun için derhal harekete geçmemiz gerek- mektedir n dedi. Tam üyelik 7jımaninı belirlemesüıin Tür- kiye'nin elinde olacağtnı kaydeden Demirel, AB Ko- misyonu'yla yapılacak eko- nomi toplantılannda ekono- mik programa destek sağlan- rmş olacağım sSyledi. Yolsuzlukla mücadele AB üyeliğine hazırlanmarun bir başka öncelik gerektiren boyutunun yolsuzluklarla mü- cadele olduğunu belirten De- mirel şunlan söyledi: "OECDeercevesmde haar- lanmış ve tarafimızdan da ira- zalanrruşYokuzhıklarla Mücadele Söz- leşmesi, TBMM tarafindan bir an e\- velonavlanmahdır.Bu meselevlemüca- deienin en etkJMyohı devletyönetiminin menfaat ve nema dağıtılan bir yer ol- maktan çıkarülmasuıdan geçmektedir. Bunun için de özelleştirme progranu süratfc ve kararfahkla uygulanmalıdır. Devlet, ancak bankacılik, sigortacıhk dahiL ekonomik ve ticari faaliyetin için- den rümüyle çıktığı takdirde asti fonk- sryonlannı daha etkili bir şekilde yeri- ne getirebilecektir. BöyieüJde, kaynak- lann daha doğru yerierde kuflanüma- sı sağlanarak yeni iş alanlan yaraüla- bilecek ve aynı zamanda devlet gerek- siz personel yükünden kurtanlarak ni- teüJdi işgücünün kamuda isühdamı sağlanabiiecekor. Bu düzenkmeleri hiç valdtkaybetınedenyapınakdunımun- dayız." Demirel, TBMM'nin ve hükümeün insan haklan ve demokratikleşme ala- nında başlatılan reform sürecini ileri götürecek tedbirleri süratle alacağın- dan, gerekli anayasal ve yasal değişik- likleri gerçekleştireceğinden kimsenin şüphesı olmaması gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkaru, BM'nin henüz Tür- kiye tarafindan imzalanmamış olan in- san haklan ile ilgili başta medeni ve si- yasi haldar misakı olmak üzere diğer bazı sözleşmelerine taraf olmak için de gereken adımlann atılması gerektiğini vurguladı. AB ile ortak geleceğine ha- zırlanırken Türkiye'nin önünde duran şablonun bu olduğunu ifade eden De- mirel, "Diğer adayiardan çok önemli bir (arkı bulunan ve ada> ülkder için- de Avrupa Birtiği ile gümrük bhüğine sahip yegânefilkeolan Türkiye'nin bu şablonun gerelderini en lasa zamanda yerinegetireceğine inanıyorum. Yeter ki siyasi istikrannuzı devam ettiretim ve daha zengmleşmek, daha gş doğrulrusundaki şevkimizi kayfoetnıe- yeüm'' dedi. Kıbns konusunun ve Yunanistan'Ia Türkiye arasındaki sorunlann banşçı yollardan çözümü doğrultusunda gere- ken iradeye sahip olunduğunu kayde- den Demirel, "Biz esasen, tüm sorunla- nn diyalogla çözümünü her zaman sa- vımduk.YaİDizsorunlarabuhmacakçö- zümler makul ve hakh bir temek da- \-anmah, çözüm aramrken de iyi niyet sahibi ohınmabdır" dedi. Cumhurbaş- kanı şöyle devam etti: "Çözüm arayışlanna zarar verecek davranışlar içinegirihnediği veiyi niyet- le görüşmeler sûrdürüklüğü takdirde adil ve kaiıcı banşa ulaşılabflir. Kıbns konusunda görüşlerimiz tüm dünya ta- rafindan büinmektedir. Taraflarm eşh egemenliği, çözümün anahtandır. Do- layfa görüşmeler yeni bir formatta baş- lamış&r. Kıbns Rum tarafi Hekmki kâ- ranmbugörüşmelerisaooteetmekiçin kuilanmadığı ve iyi niyetie müzakere- lerisürdürdüğü takdirde, Kıbns konu- sunda taraflann eşif egemenliği zemi- ninde yaşayabUir bir çözüme ulaşılabi- leceğine inanıyoruz. YunanistanMa Helsinki'de kim ka- zandı. kim ka>b«-tti tartışmasına gir- menin her iki tarafa da herhangi bir yaran olmadığı açıktır. Her iki ülkenin, dolayısryla banşm ve işbüiiğinin ka- zançh çıkacağı bir çözüme her konuda ulaşabUeceğunize inanıyoruz. Yunanis- tan'm da aym i\i niyeti ortaya k<n mak- tan ûntina etmeyeceğine eminim." Türkiye'nin A\Tupa Güvenlik ve Sa- vunma Kimliği'ne özel bir önem ver- diğini \xirgulayan Demirel, "Ancak kimse, Türkiye'nin, A>Tupa güvenliğiy- le ügili kararlara katdım dışında bir yaklaşunı kabul etmesini isteyemez. Bu konuu NATO zirvesi sırasında da sonra- smda da AB üyesi ortaklarumza gavet iyi uüablmıştir ve anlatdmaya da de- vam edilecektir'' dedi. tĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN RizeVaUYanlımcısıvebuUckkiBaşbakaımkTakiplûıruluBaşluuııM Demirel: Birikimimiz güclü ^Türkiye, Bering'den Atlantik'e kadar &. ^ , 3 kıtada kilit ülke^ ' : . * • ' • CHP Genel Sekreteri Erdem, niyet mektubunu değerlendirdi 6 Katnu maliyesi acze düştü 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Sekreteri Tarhan Erdem. bütçe yetkilerinden bir kısmının Meclis'ten alınıp yürütmeye \erildığinı kaydederek "Program hedeflenne vanlması için gerekli kararhhkve disiplini bu hükümetm göstere- ceğine inanmryoruz* dedi. Erdem, kaynak tahsis mekanizmastrun yön değiştirdiğini ve tam anJa- mıyla kamu maliyesinin "acze" düştüğünü söyle- di. Tarhan Erdem, niyet mektubu ile ilgili düzen- lediği basın toplantısında, enflasyonu düşürmek ve sürdürülebilir kalkınma iddiasıyla çok yönlü prog- ram ilan edildiğini kaydetti. 1991'den beri bu du- ruma gelıneceğınin bilindiğıni beürten Erdem, o günkü hükümeti bunu görmezden gelerek tedbir al- mamakla suçladı. Erdem. şu görüşleri dile getirdi: "1994 krizi adeta beidendL Kriz yüksek devaK- asyvnb geçiştirikM. Hükümet ciddi program befir- lejip uygubmaktan çekmdi, halktan akhğı borçpa- ra\i sağa sola dağrtn. 1995"ten sonra geienler ülke- nin sakmtılaruu. yeni program ihtiyacını bilerek ve görerek sorunu erteleme>e çahstüar. enflasyonu sûr- dürdüler. 1998sonrasmda,cariharcamalarözdke- sönden ahnan borçlaria karşılanma>a başlandı. ka\naktahsismekanizması yöndeğiştirdL Tam an- lamı\la kamu malhesi acze düştü. Harcama disip- Kni kayboldu. Borçlanmaveharcama}eddsinikiın- lerin hangi noktada kuBandığı benrsizleşti. Bütçe yetkflerinden bir kısmı Mecfc'ten ahnıp yürütroe- ye verydL" Erdem, bu dağınıklığın, vurdumduy- mazlıgın sonuçlannı dar geüıiiler ile çiftçilerin ya- şadıklannı ve enflasyon altında ezildiklerini, var- hklılann haksız kazançlannın arttığıru vurguladı. "Bugün yapdanlar, 5 vildan beri, özeflikle iki yıl- dan beri niçin yaptimadT diye soran Erdem. "Dan edilen programuı yükünü yine organize oimamış düşük geKrtiler taşnacaknr. Bu kaçma eziyettir. 1995^nsonraldba^akan]annhep9görevleriniib- mal etmişJerdir, yankş ekonomik poütikalarm yû- kû, geniş \vksul kesnne taşıtdnuşör" dı> e konuştu. Erdem. dar gelirlilerin sıkınölar yaşayacaklannı vurgulayarak şunlan söyledi: "Böyle programlar toplumsal uzlaşmayla uygu- ianabiir. Oysa bu program Ekonomik ve Sosyal Konse>'de görüsühneden, ozlaşım aranmadan yü- rüttüğe konuhnuştur. MemurmaaşianDda indirim kabul edflemez. Hükümet şimdiden hububat ve şe- kerpancaniçingeiecekyri fiyatianmn buyıidan da- ha düşük otacağm lan etmiştiıf ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Bölgesel işbirliği girişimİerine öncülük eden Türkiye'nin banş ve istikra- ra katlada bulunduğunu kay- deden Cumhurbaşkanı Sü- leyman DemireL Türkiye'nin KEI. ECO, D-8 gibi öncülü- ğunü yaptığı ekonomik işbir- liği girişımlerinin, "Bering Bogaa'ndan AOantik'e" ka- dar uzanan üç kıtayı ve 24 ül- keyi kapsayan bir cografya- da yepyeni işbirliği ve ortak eylem alanlannın tesisinde küit rol oynadığını kaydetti. Dosduğu aranan ülke: Içinde bulunduğumuz binyıl. aynı zamanda milletimizın Asya ile Avrupa'yı birbınne bağlayarak evrensel uygarlı- ğın oluşumuna katkıda bu- lunmasının da tarihidir. De- mokrasiler topluluğunun saygın bir üyesi t>lan Türki- ye, bogün güçiü diptomasi binkımiyle küres.el boyutta banş, istikrar ve refaha kat- kıda bulunan çok yönlü bir dış politika izleyen, Atlan- tik'ten Pasifık'e uzanan ge- niş bir coğrafyada nâzım rol oynayan ve dostluğu aranan bir ülkedir. Stratejik ortakABD: Tür- kiye ileABD'nin stratejik or- taklığının daha da güçlendi- rihnesi bakımından 1999 yı- lı önemli bir dönüm noktası- dır. ABD Başkanı Bill Clin- ton'ın. ziyaretiyle ve ziyare- ti sırasında verdiği mesajlar- la ABD'nin Türkiye ile bir- likte çahşma iradesini ve Türkiye'nin önümûzdeki yüzyıl dünyasının şekillen- mesinde oynayacağı rolü ABD'nin ne denli önemse- diğini vurgulamasını mem- nuniyetle karşıladık. Rusya'vla ikşküenBu ayki parlamento seçimlerinden sonra Rus demokrasisi önü- müzdeki yıl yapılacak baş- kanlık seçimleriyle yeni bir sınavdan daha geçecektir. Rusya'nın bu sınavı da başa- nyla vererek demokrasisini güçlendirme yolunda yeni bir adım atacağına eminiz. Rusya ile ekonomikişbirliği- mızi ve ticari ilişkilerimizi daha da geliştirmek öncelik- lerimızarasındadır. Rusya'da hukukun üstünlüğü, açik re- jimin ve serbest piyasa eko- nomisinin gelişmesi, bölge banş, refah ve istikran açı- sından hayati önem taşımak- tadır. Rusya'nın, Ceçenistan başta olmak üzere, Kuzey Kafkasya'daki vahim boyut- lara ulaşan krizi banşçı yol- lardan çözüme kavuşturma- sını içtenlikle temenni edi- yor. uluslararası toplumunbu doğrultudaki çağnlanna ku- lak \ermesini beklıyoruz. Stratejik derinlik: Tarihi Ipek Yolu'nun ihyası, uzay- daki Türk uydulan saycsinde yeni telekomünikasyon ağla- nnın kurulması, Varna'dan Dun^s'e uzanan Doğu-Batı Ulaşım Koridoru, Bakû- Çeyhan ve Hazar Geçişli Do- ğ«-Batı Enerji Kftridoru, Kars-Tiflis denuryolu gjbi temel altyapı projeleri, böl- genın dünyaya Türkiye üze- rinden en ekonomik. güven- li ve kısa yoldan bütünleşme- sıne katlada bulunmaktadır. Bu da Türkiye'ye yeni bir stratejik derinlik kazandıran somut bir gerçekliktir. Beringden Atlantik'e: Türkiye'nın KEİ, ECO. D-8 gibi öncülüğünü yaptığı eko- nomik işbirliği ginşımler, Benng Boğazı'ndan Atlan- tik'e kadar uzanan üç kıtayı ve 24 ülkeyi kapsayan bir coğrafyada yepyeni işbirliği ve ortak eylem alanlannın te- sisinde kilit rol oynamakta- dır. Hiçbir ülke bu genişlikte ve farklılıktakı ekonomik iş- birliği hareketlerinde aynı anda yer almamaktadu-, Ortadoğu banşsüred: Or- tadoğu'da kaiıcı banşın ku- rulması için altın bir fırsatın ortaya çıkmış olması iyim- serliği arttırdı. Banş süreci- nin, gerek Filistin kanalında meydana gelen gelişmeleri, gerek Suriye kanahnın 1996 Martı'ndan bu yana ilk kez yeniden harekete geçirilme- sini memnuniyetle karşıla- maktayız. SIFIR NOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net Ismet Paşa, çocukluğumun ve ilk- gençliğimin kahramanıydı. Demokrat Parti'nin iktidar yıllanydı. Babam Tar- sus CHP ilçe yönetim kurulu üyesi, annem ise kadınlar kolu yöneticisiydi. Türkiye, çok partili sistemi deniyordu. Ancak henüz bu çok partili kültürü kal- dıracak bir altyapı oluşmamıştı. CHP'liler, Atatörk'ün başlattığı devrimlerin elden gittiği endişesi için- deydiler. DP'liler ise çoğunluk olma- nın her şeyi yapabilme özgürlüğünü kendilerinetanıdığını düşünüyorlardı. Ben, Ismet Inönü'yü o yıllarda tanı- dım. Adnan Menderes önderliğinde- ki Demokrat Parti'yi uyaran ciddi bir muhalefetin önderliğini yürütüyordu. Gençliğin çoğunluğu, 1950'lerin son- lanna doğru DP'ye karşı CHP'yi des- tekliyordu. Üniversitelerde önemli bir muhalefet örgütleniyordu. İş sonunda Meclis içinde, muhale- feti tamamen sindirmeyi amaçlayan Tahkikat Komisyonlan kurmaya kadar varmıştı. Işte o andan itibaren Ismet Paşa'nın direnişi sertleşti. Ismet Paşa muhatefeti sertleştirdikçe DP iktidan da bütün devlet aygrtını muhalefeti ez- mek için yönlendirdi. 1950'lerin so- nunda Inönü, kendisine rniting yaptır- mak istemeyen, gittiği yerierde önü- nü kesip toplantılannı engelleyen bir iktidaria karşı karşıya kalmıştı. Cumhuriyeti kurup bugünlere geti- ren, Atatürk'ün yakın arkadaşı Inönü, başına taşlar atılan, konuşmasına sansür getirilen bir muhalefet lideri ha- line dönüştü. 27 Mayıs'tan çok kısa bir süre önce Meclis'te Tahkikat Komis- yonu'nu eleştirmek amacıyla yaptığı, Menderes ve arkadaşlanna seslene- rek "Sizi o zaman ben bile kurtara- mam" sözlerini söylediği ünlü konuş- ması yasaklandı. Tarsuslu CHP'liler bu konuşmayı el- de etmek için örgütlendiler. CHP'nin ilçe sekreteri Izzet Amca Ankara'ya gitti. Bir süre sonra Inönü'nün bu ün- lü konuşması bizim evdeydi. Basılı ko- nuşma elden ele, evden eve dolaşı- yordu. Annemin, bu konuşmayı yata- gın pamuklan içine sakladığını anım- sanm. DP'lilerin kurduğu hayali Vatan Cepheleri, radyonun tamamen iktidar yanlısı bir borazan haline dönüşmesi, iktidar - muhalefet kapışmasının sert- leşeceğinin de işaretini veriyordu. Sonunda 27 Mayıs'ta askerler yö- netime el koydular. Türkiye birinci çok partili sistem denemesinde kaza yap- mıştı. Ben o günlerde askeri müdaha- leyi ne kadar sevinçle karşıladığımı da hatırlıyonjm. Menderes, Zorlu ve Po- latkan idam edildiler. Ismet Paşa o zaman yeniden sahneye çıktı ve idamlan engelleyebilmek için çalıştı. Ismet Inönü'yü Anarken27 Mayıs sonrası Ismet Paşa, bir kez daha çok partili sistemin bir siya- setçisi olarak, iki askeri müdahale gi- rişimini engelledi. 27 Mayıs 1960, ço- ğunluk iktidanna karşı azınlıklann da haklannın korunması gerektiğini öğ- retmişti. Bu nedene 27 Mayıs Anaya- sası, özellikle muhalefeti koaımayı amaçlayan, iktidann keyfiliğini engel- leyen hükümlerie doluydu. Ismet Paşa, çok partili sistemin oturması için yeni arayışlar içine gir- di. Türkiye'de ve dünyada esen sol rüzgâr Ismet Paşa'yı da solla tanıştır- dı. 1960'lann ortasında sosyalist Tür- kiye Işçi Partisi'nin hemen yanıbasın- da Inönü'nün "ortanın sotu'na çekti- ği CHP vardı. CHP sola açılıyor, işçi, emekçi haklanylayüzyüze geliyor, Is- met Paşa da bu düşünceleri ileri ya- şına rağmen anlamaya ve savunma- ya çalışıyordu. Ismet Paşa, 12 Mart 1971'de bir kez daha askeri darbeyle siyasi yaşa- mın kesildiğine tanık oldu. CHP için- den bazı milletvekilleri darbecilerle birieştiler. Parti içinde yeni bir aynş- manın eşiğine gelindi. Bu rüzgâr için- de genel sekreteri genç Ecevit'le Inö- nü arasında parti içi bir iktidar kavga- sı yaşandı. Inönü, partinin yönetimini Ecevit ve ekibine teslim ederek CHP'den aynldı. Bir yıl sonra da ya- şamını yitirdi. 196O'lı yıllarda biz üniversite genç- liği CHP'den daha sola açılmış ve sosyalizmi benimsemiştik. O yıllarda esen kuvvetli sol rüzgâr nedeniyle Inönü'yü de artık eleştirmeye başla- mıştık. Gençliğimizin ve çocukJuğu- muzun kahramanına karşı daha me- safeli davranıyor, bu arada geçmişe yönelik daha sorgulayıcı bir tutum alıyorduk. Cumhuriyet tarihi de bu dönemde yeniden tartışma gündemimize otur- du. O günün sıcaklığı içinde ve tabii 12 Mart askeri darbesine de tepkiyle tarihe yönelik eleştirilerden Ismet Pa- şa da nasibini aldı. Hatta o dönemde, Ismet Paşa ile Atatürk arasına aynm- larkoyan ve biraz da Inönü'ye haksız- lık edilen saptamalar yapılıyordu. Cumhuriyet tarihinde eleştirecek çok şeyler vardı. Sosyalistler bir türiü yasal örgütlenme olanağı bulamamış- lardı. Sendikal hareket yasaktı. Köy- lerde ciddi bir jandarma baskısı yaşa- nıyordu. Azınlıklaria ilgili hatalı politi- kalar izlenmişti. Ancak bütün bunlan kendi tarihsel gerçekliği içinde değer- lendirmek ve eleştirileri o gerçeklik içinde yapmak, doğru olanıydı. Hele Ismet Paşa ile ilgili Ikinci Dün- ya Savaşı ve sonrasına ilişkin eleşti- riler, zaman zaman çok yanlış bir noktaya gidiyordu. ömegin, Ikinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'de Nazi yanlısı güçlü bir lobi vardı. Inönü hiç- bir zaman onlann adamı olmadı. Mümkün olduğu kadarTürkiye'yi sa- vaş dışında tutmaya gayret etti ve bunu da başardı. Tercüme Bürosu, Köy Enstitüleri, çok partili sistem denemesi, Ismet Inönü'nün modernleşme atılımını sürdürme çabasıydı. Ancak Türki- ye'nin o dönemde Sovyetler'le olan çatışması, Kars-Ardahan konusunda Stalin'in zorlamalan, ülke içindeki anti-komünist rüzgân yükseltti, inisi- yatif gericilerin eline geçti. Köy Ens- titüleri gibi çok önemli bir modern- leşme kurumu, Tercüme Bürosu bu rüzgâr içinde yok edildi. Bunun asıl sorumlusunun Inönü olduğunu söy- lemek de haksızlık olur. Inönü'nün ölümünün üzerinden uzun yıllar geçti. Şimdi daha uzaktan ve sakin bir değeriendirmeyle, onun ülkemizin modernleşmesinde, çağ- daşlığa yürümesinde olumlu bir rol oynadığını daha iyi görebiliyoruz. O- nun TV'ye yansıyan görüntülerini iz- lerken çocukluğuma yolculuk yapı- yorum. Onunla ciddi bir duygusal bağımın olduğunu şimdi daha iyi his- sediyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear