25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 ABALIK 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET EKONOMÎ / SAYFA ekonomi(5 cumhuriyet.com.tr 13 Ayhan Şahenk, ancak politikacılar da uyarsa programın başarı şansının yüksek olduğunu söyledi Para prögraııınıa destek artıyor AsOBAŞKANIÇAĞLAYAN • Doğuş Holding, programın başan şansının yüksek olduğunu ve grubun bütçelerinde hükümetin gösterdiği hedefleri esas alacaklannı açıkladı. Doğuş Holding Başkanı Şahenk, Haziran ayından itibaren programın meyvelerini toplamaya başlayacağımıza inanıyorum" diye konuştu. Ekonomi Servisi - Koç ve Sabancı Holding' in hükümetin para programı- na destek vermelerinin ardından dün de Doğuş Holding. programın başan şansının yüksek olduğunu ve grubun bütçelennde hükümetin gösterdiği he- defleri esas alacaklannı açıkladı. Do- ğuş Holding Yönetim Kurulu Başka- nı AyhanŞahenk. Garantı Bankası 'run üst yönetımındeki görev değişikliği nedeniyle düzenlediği toplantda "Prog- rama hepimiz riayet edersek, özellikle de politikacüanmız ve yöneticüerimiz riayet ederterse. bu başannın oiması ve konulan kaidelere uyulduğu takdir- de de enfiasyonun düşmesi doğaldır. Haziran ayından itibaren programın meyvelerüu toplamaya başlayacağuru- Caranti Bankası'nda nöbet değişimi Akın Öngör'ünyerine Özen Garanti Bankası'nda genel müdür değişikliği yapıldı. 9 yıldır bankanın genel müdürlüğünü üstlenen Akın Öngör, 1 Nisan 2000'den itibaren görevini Banka'nın Hazine ve Yatınm Bankacıhğından Sorumlu Genel Müdür Yarduncısı Ergun Özene bırakıyor. Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Şahenk, Akın Öngör ve Ergun Özen'in de katildığı basın toplantısında, Garanti Bankasf ndakı nöbet değişimini kamuoyuna açıkladı. Bankanın Yönetim Kurulu Murahhas Üyeliğini yürütecek olan Öngör, Holding içinde birçok kuruluşun Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini de sürdürecek. Öngör, büyük bir onurla sürdürdüğü Genel Müdürlük görevinden, grup şirketlenndeki diğer görevlerine daha fazla zaman aymnak amacıyla aynldığını belirtti. Öngör, gelecekte bankacılık sektöründe müşterilerin kral olduğu bir dönem yaşanacağını, bu doğrultuda teknoloji ve msana yatınm yapılması gereğini vurguladı. za inanıyonun" diye konuştu. Banka- cılık yasası ile ilgili görüşlerini de di- le getiren Şahenk, yasamn çıkmasının zorunlu olduğunu, üst kurulun iyi şe- killendirilmesi halinde sektöraçısından olumlu bulduklannı söyledi. 'Banka birleşmeleri gekbilir' Şahenk, önümüzdekı günlerde mev- duat garantisme de bir uyum getirilme- si durumunda, bazı bankalann birleş- mesı, satılması ve tasfiye edilmesinin gündeme gelebileceğini belirtti. Toplantının ardından gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Şahenk, "Size devlettenzor durumdaolan bir banka- nın ayağa kaldınlması konusunda bir önerigefirsetavnıuz neolur" sorusu üze- nne,1 *Bizbugüne kadar devletehinnet- ten geri kalmadık. Ekonominin gelişi- mîne bağjı olarak şartlar uygun otur- sa, üzerimize dûşeni yapmaktan ka- çmmayız" yanıtını verdi. Kendi bünyelerinde faaliyet göste- ren Garanti Bankası, Osmardı Banka- sı ve Körfezbank'ın sektörün önde ge- len bankalanndan olduğunu ve banka birleşmelerinin söz konusu olmadığı- nı kaydeden Ayhan Şahenk, teknoloji ve yenı pazar getirecek, işsizliği azal- tıcı ve gelir dağılımını düzeltici yön- de yabancılardan gelecek tekliflere de açık olduklannı bildirdi. Finans sektöründe Y2K tatiliANKARA (AA) - Havayo- lu uçuşlannı iptal ettiren 2000 yılı sorunu, finans sektöründe de tatilleri gündeme getirdi. Uluslararası finans kuruluş- lan oluşabilecek risklere kar- şı 1 ve 2 Ocak 2000 tarihleri- ne gelen hafta sonu tatili ıle bir- likte 4-5 güne varan sürelerde tatil ilan ediyor. Banka ve finans kesiminin tatili hakkında açıklamada bu- lunan 82 ülkeden, aralannda Türkiye'nin de bulunduğu 29'u, hafta sonuna denk gelen • Uluslararası finans kuruluşlan oluşabilecek risklere karşı 1 ve 2 Ocak 2000 tarihlerine gelen hafta sonu tatili ile birlikte 4-5 güne varan sürelerde tatil ilan ediyor. Türkiye'de ise şimdilik sadece 1 ve 2 Ocak 2000 günleri tatil. 1 ve 2 Ocak tarihleri dışında tatil yapmayacak. Dünyanın önde gelen finans merkezleri- nin bulunduğu ülkelerde tatil takvımi şöyle; Japonva^ tngfltere: 31 Ara- lık 1999 ile 1-2-3 Ocak 2000 tarihleri (4 gün) tatil. 30 Ara- lık günü ıse döviz işlemleri yarun gün yapılarak piyasa er- ken kapanacak. G. Afrika ve G. Kore: Ingil- tere ile aym günlere rastlayan 4 günü tatil ederken 30 Ara- lık gününün tamamında dö- viz işlemi yapılmayacak. Rusya: 1 Öcak'tan itibaren 4günlük tatil. 31 Aralık'ta dö- viz işlemi yapılmayacak. Mısır: Finans kurumlannın 31 Aralık ve 1 Ocak'ta tam gün kapalı olacağı açıklanır- ken 30 Aralık 1999 ile 2,3 ve 4 Ocak 2000 tanhlerinde ya- nm gün çalışacağı bildirildi. ABD-New York Borsası: New York Menkul Kıymetler Borsası 31 Aralık tarihınde öğleden sonra, New York Em- tiaBorsası ise 31 Aralık 1999 ve 3 Ocak tanhlerinde kapalı. Türkiye'de ise şimdilik sa- dece hafta sonu tatiline denk gelen 1 ve 2 Ocak 2000 gün- lerinin tatil olacağı açıklandı. Son yapılan 2000 yılı Danış- ma Kurulu toplantısında, 31 Aralık tarihinde öğleden son- ra bankalanntatil edilmesi yö- nündeki tavsiye karan çıku. Hazine yeüdlilerinin, 3 Ocak tarihınin de tatil oiması yö- nünde bir öneri getirmelerine karşın teklif, toplantıda bunun halkta psikolojik etki oluştu- racağı ve bankalarda bir yığıl- ma yaratacağı gerekçesiyle olumlu karşılanrriadı. 'Bırakın batacak banka batsın' • Sanayi ve ticaret odalan, enflasyonu yenmek için işverenlerden ürün ve hizmetlere yüzde 20'den fazla zam yapıhnamasrnı isteyerek toplum sözleşmesi önerdiler. ANKARA (ANKA) - Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Ankarah sanayici ve tüccarlara, "Mal ve hizmet fiyatlanna 2000 yıhnda yüzde 20'den fazla zam yapmayın" çağnsı yaptı. Aygün, daha fazla zam yapılmaması konusunda bır toplum sözleşmesi yapılmasını önenrken, Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, bankalann para programını delme girişiminde bulunduklannı öne sürdü. Çağlayan, "Para programı deliıürse, enflasyon durmaz, son günlerde geiişen fedakâruk duygulan da ddinir" dedı. "Program doğnı mu, yanhş mı" diye tartışmayla zaman geçınlmemesini isteyen Aygün, "Enflasyonu makul bir noktaya çekemezsek AB'ye üyeiiği boşuna hedefliyor ohıruz" dedi. 2000 yıhnda kıra ve ücretlere yapılacak zammın yüzde 20 ile sınırlandmlması ve faiz oranlannm hedeflenen rakamlarda rutulması halinde • ' enflasyonun kesin olarak düşeceğini öne süren Sinan Aygün, enflasyonu düşürme işini sadece hükümete bırakmanın da görevden kaçmak olacağını vurguladı. Programı delme çabalan ASO Başkanı Çağlayan, bankalann _para programmı delme girişiminde . - ' ^ûİunduklannı öne sürerek, "Para * programı delinirse, eflasyon durmaz, son günlerde gelişen fedak&riık duygulan da deünir" dedi. Çağlayan yaptığı açıklamada, Merkez Bankası'nm para ve kur programının enflasyonla mücadelede ciddi bir adım oluşturduğunu. ancak bankacılık lobisinin daha uygulanmaya başlanmadan pTOgramı delme ginşimlerine yöneldiğini ileri sürdü. TBMM'de görüşülen bankalar yasa tasansı ile zor durumdaki bankalara Merkez Bankası'nın kredi açma yükümlülüğü getirildiğini savunan Çağlayan, tasannın TBMM'den bu şekilde geçmesi halinde kötü yönetilen, öz sermayesi zayıf, içi boşaltıbruş bankalara devlet kasasından yeni bir ödül verilmiş olacağını söyledi. Bu uygulamanın, para programında da önemli sapmalara yol açacağını ifade eden Çağlayan şunlan söyledi: "Artık bırakahm, kendi kendine çeki- düzen verebilen banka ayakta kalsın, batacak banka batsın. Tedavisi mümkün olan banka taburcu olsun, olmayan da kaderine nza göstersin." tŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER BirbiriniTamamlıyorlar Milletvekillerinin maaşlanna yapacaklan gizli zam- mı garantilemek üzere tepki gelebilecek üst ku- rumlar ve Anayasa Mahkemesi üyelerini de apaçık rüşvet niteliğinde kapsam içine almalan, yüzsüzlü- ğün son perdesi. Aslını ararsanız biraz daha cesur davranıp geçi- nemediklerinden yakınan milletvekilleri doğaryu söylüyorlar. Milletvekili olmanın koşullannda, gelen seçmenlere yemek ısmarlamak, bir gecede birkaç parti toplantısına katılıp bağışta bulunmak, bol bol çiçek yollamak oldukça, ne kadar zamlanırsa zam- lansın maaşlar çerez kalıyor. Milletvekilinin ayakta kalması, yeniden seçilebilmesi için sırtını işlerini ta- kip edecegi(!) işadamlanna dayaması, seçim kam- panyalarının onlardan gelecek bağışlarla(!) finanse edilmesi zonjniuluğu doğuyor. Liderinin, seçmeninin, seçtirenin kulu kölesi mil- letvekili, olsa olsa işte bu kadan ile milletin vekili oiu- yor. Gelin görün milletvekillenmiz bu kimlikleri ile bu siyasi partilere, bu hükümete, bu düzene çok ya- kışıyor, birbirleri ile çok büyük bir uyum içinde ça- lışıyorlar. Yeri geldikçe Başbakanımız, bakanlanmız, hü- kümeti oluşturan partilerin liderteri açıklıyorlar. Uzun yıllardan bu yana hiç bu kadar uyum içinde çalışan, çok iş üreten, yasa çıkaran Meclisımiz olmamış. Bu Meclis'ten, bu hükümetten çıkmış yasa, karar sa- yısının çokluğuna baktığımızda biz de küçük dili- mizi yutar gibi oluyoruz. Muhalefet partileri, muhalefet olmanın gereği he- men her konuda bir çıkış yapıp eteştiri getirseler de, Meclis'in çok iş yapmasını sağalamak üzere üstie- rine düşen görevi esirgemiyorlar... Bütün partilerin desteği, medyanın da suç ortak- lığında, ABD'ye imtiyazlartanıyan ticaret anlaşma- sına ilişkin yasa Meclis'ten bır çırpıda, yangından mal kaçınrcasına gizli gizli geçiriveriliyor. Uluslara- rası sermayenin anayasası, MAI'nin iç hukukumu- za girmesi, ABD tekellerine özel imtiyaz veren tica- ret anlaşmasının özel hukukumuza yerleşmesi sağ- lanıyor. Böylece Clinton'ın AGİT zirvesi günlerinde Tür- kiye'ye sevgi gösterilerinin önemli bir nedeni orta- ya çıkmış bulunuyor. Clinton, hükümetimizi, Mec- lisimizi bütün icraatlan ile onaytıyor ve çok begeni- yor. Cumhurbaşkanımızdan hükümeti oluşturanla- ra, muhalefet parti liderterine uzanan birhalkada her- kes üstüne düşen görevi yapmakta büyük bır uyum gösteriyor. Cumhurbaşkanımız, halkın oyuna başvurmaya gerek duyulmayacak, bugünkü Meclis'ten seçil- meyi garantileyecek bir destek sağlamış gözüku- yor. Bankalardan katrilyonlan götürmüş aile fotoğ- rafındaki akrabalann variığı kimseleri rahatsız ede- miyor. Ben son günlerin gelişmeleri arasında birtek dep- rem vergisi yasası ile son ekonomik kararlara ser- mayeden gelen desteğin nedenini kavrayabilmiş değilim. Gerçi önce sermayenin sözcüsü yıldız ekono- mist gazetecilerimiz adı geçen yasa üzerinde bo- za pişirdMer. "Anayasa, hukuk katlediüyor" dediler. Sonra iş dünyasının büyükleri Ankara'ya gidip Baş- bakan ve ilgili bakanlarla görüştükten sonra, geri- ye dönük vergiye eleştirilerini saklı tutsalar da hü- kümete hak verdikleri açıklamasını yaptılar. Ardın- dan hükümetin dövizi, fiyat artışlannı, enflasyonu yüzde 20'ye bağlayan karan açıklandı. Bal gibi, Özalizm'in liberal politikasından çark edişanlamına gelse de, liberailerin akıl almaz bir des- teği söz konusu. Bir hafta önce "Böyle şey olmaz, ekonomi batar" diyenler, bir hafta sonra, "Biz eko- nomikpaketin bûtününü bilmiyorduk. Şimdiherşey tamam. Hükümet bu paketi uygulayabilirse her şey harika..." dediler. Bugünlerde medyamız, Clinton'ın gelişi ve AGİT ile başlayan, AB aday üyeiiği ile perçinlenen süreç- te, Bakû-Ceyhan ile süslenen, mavi hatttı da katan düşlerie Türkiye'yi dünyanın en büyüklerinin treni- ne taşımakta yarışmakta. Türkiye'nin, dünyanın tek ideoloji, tek süper güç gidişinin süreceği varsayımında, zenginler treninin arka kompartımanlannda bir yer yakalayacağı ha- vasına girilmiş. Türkiye, dünyanın gelir dağılımı en bozuk, önem- li insan ve ekonomik potansiyeline karşın çalışma . koşullan en ağır, emeği en ucuz, sağlık-eğitim hiz- metleri en yetersiz, ulsal kaynakları peşkeş çekilen, her tür kirienmenin en üst düzeyde onay gördüğü ülkelerden biri haline getirilmiş.. kimin umurunda? İnsan hakları ihlalleri ve enflasyondaki kara tablo, çalışanlann koşullannda da geçerli Çahşanlar AB standartLarını özlüyorEkonomi Senisi - Hükümet, AB'ye adaylığın kesinleşmesinin ardından insan haklanndan ekonomiye bir dizi alanda uyum programını yaşama geçirmeye ha- zırlanırken, insan haklan ihlalleri ve enf- lasyonda görülen kara tablo, çalışanlann koşullan açısından da geçerliliğini koru- yor. Türkiye 'de işçi ve memur, ücret, sosyal güvenlık, sendücal örgütlenme, grev ve toplanma özgürlüklen gibi konularda Av- rapa çahşanlannın oldukça gerisindeki • Türkiye'de işçi ve memur, pek çok konuda Avrupa çahşanlannın oldukça gerisindeki standartlarda çalışıyor. Türkiye'de çalışanlann ücretleri Avrupa'da verilen işsizlik maaşından bile düşük. standartlarda çalışıyor Türkiye'de çalı- şanlann ücretleri Avrupa'da verilen işsiz- lik maaşından bile düşük gelir sağlıyor. Ka- mu Emekçileri Sendikalan Konfederas- yonu'nun (KESK) verilerine göre, 1998 yılında enflasyon yüzde 80'leridevirirken memurmaaşzammıyüzde 47'dekaldı. Me- murlar bu yıl da, yüzde 64'lük enflasyon artışına karşın yahıızca yüzde 43 oranın- da ücret artışıyla yetinmek zorunda kal- dı . Ücretarüşlan hemenhemen her yıl enf- lasyonun gerisinde kalan çahşanlann ge- ÜcreÛüerden AB 9 ye tam destek ALİER Sayısal çoğunluk veüretimdeki ye- ri açısından toplumun en önemli kesi- mini oluşturan her siyasi görüşteki iş- çi ve memur sendikalan, AB üyeliği- ne tam destek verdi. AB müktesebatmda (kabul edilmiş tüm mevzuat) çahşanlar açısından önemli hükümlerbulunmadığma dik- kat çeken sendikalar, AB üyeliğini, "demokrasi ve insan haldan" için is- tiyoT. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Me- nd AB'ye aday üyelik sürecinin sen- dikal hak ve özgürlükler açısından bir yanıyla önemli, bir yanıyla önemsiz, ancak Türkiye'nin demokratikleşme- si için bir önkoşul olduğunu söyledi. AB müktesebatında sendikal hakve öz- gürlüklerle ilgili düzenlemelerin yer almadığına düdcat çeken Meral, "AB'niıı düzenlemeteri iş sağhğL iş gü\enliği, kadın-erkek işçüerin eşitligi ve danış- ma organı niteliğindeki işyeri konsey- lerinin kurulmasryla smırhdır. AB ül- kelerinde sosyal haklar ulusal mevzu- atla eldeedilmiş. Bu nedenle uyum sü- reci içinde Türkiye, mevzuatuu Jssra- pa ülkelerinin ulusal mevzuatr>1auyum- lu hale getirmeUdir" dedı. DİSK Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Asena, serbest dolaşımın çift yönlü etkisi olacağını savunarak AB üyesi olacak Orta ve Doğu Avrupa ül- kelerindeki çok iyi eğitimli işgücünün Türkiye'ye gelmesinin kaçmılmaz ola- cağını, bu durumun sendikalann örgüt- sel yapısını dahi değiştirebileceğini vurguladı. 'Türkiye'nın tercihi' Hak-lş Genel Başkanı Salim Uslu, AB üyeliğinin Türkiye'nin temel siya- si tercihi olduğunuve bununhem "ku- rumsal" hem "kursunsal" bazdaki normlannın karariılıkla hayata geçiril- mesini istedi. Türkiye Kamu-Sen Ge- nel Başkanı ResulAkay, demokrasi ve insan haklan için "AB'yeevet" dedik- lerini söyledi. çen 10 yılda reel maaş kaybına, bir de devletin eğitim, sağlık gibi İcamuhizmet- lerine ayırdığı bütçenin her yıl biraz da- ha azalması da eklendi Böylelikle çah- şanlar, yoksulluk smınnınalündayaşama- ya terk edildi. Grev girişimlerinin toplu işten atmalar, soruşturma ve çeşitli ceza- larla karşılaştığı Türkiye'de sendikal hak- lann kullanımı da Avrupa'dan farklı ola- rak çalışanlara ağır bedeller ödettiriyor. Helsinki zirvesinden önce devletin sos- yal güvenliğı sağlama sorumluluğunu üze- rinden atmaya çahşuğı sürecin olumsuz so- nuçlannı. deprem mağdurlan yaşarken 'sosyalpatlama'dan söz edıldığı dündenbu- güne değişen tekşey Türkiye'nin AB aday- hğı olsa da hükümet, Avrupa standartla- nnı yakalamak üzere kollan sıvadı. Çah- şanlar ise AB'ye katılmanın daha büyük ve daha güçlü bir emek cephesi için sağ- ladığı olanağı nasıl kullanacaklannı plan- lıyor. Kesk Genel Başkanı SiyamiErdem. AB'nin Türkiye açısından önemli değı- şimlerin dönüm noktası olabileceğini be- ürtti. Erdem, sermayenin küreselleştiği bir ortamda emekçilerin de emek cephesi oluşturması gerektiğini dile getırerek, "AB'yie itişkikr sermaye açısından bakd- dığında sosyal yaşam standartlannı yük- settmeyi hedefleyen bir içeriğe sahip değiL Tahkim, özeDestirme, devletin küçültül- mesL kamuçabşanı sayısının azalnlmaa ve sosyal güvenlik şemshesinin terk edilmesi gibi uygulamalann yayguüaşünlması kü- reseDeşen sermayenin AB icerisindeki yan- sunalandır. Bu uygulamalardan Avrupaiş- çi sınıfi da rahatsızdır" diye konuştu. Esneklik gündeme gelecek Çalışma modelleri değiştiriliyor ANKARA (ANKA) - Yeni yüzyılda istih- damtürlerive ça- lışma biçimleri- nin de önemli oranda değişme- si bekleniyor. Halenbazı ülkelerde uy- gulanan ve kayan iş süre- si, yoğunlaştmbnış ıs, haf- tası, çağn üzerine çalış- ma, vardiyalı, tele çalış- ma, kısmi çalışma gibi tür- leri olan esnek çakşma mo- delinin, 2000'li yıllarda giderek yaygınlaşacağı be- lirtiliyor. MESSveTlSKgibiiş- Bazı AB ülkelerinde sendikalaşma orani: (%) Finlandıya 95.0 Isveç Belçika Avusturya Almanya Italya Ingıltere Portekız Yunanıstan Ispanya Fransa Türkiye 85.0 55.0 46.0 40.0 39.0 33.0 30.0 25.0 16.0 10.0 9.1 (Kaynak. DOnya Bankasınu) "Dünya Geıışme Haporj' veren kuruluşla- nnın son günler- de sık sık günde- me getirerektar- tışmaya actığı es- nek çalışma uy- gulamalanmn başında çalışma sürelerinde esneklik geli- yor. Istihdamtürlerinde es- nek modeller uygulanıyor. Bunlann arasında "eve iş verme", bılgisayar ve haberleşme teknolojisi yar- dımıyla ^ele çalışma" ve "kısmi çalışma" gibi uy- gulamalara da başvurulu- yor. Işveren kesimi, Türki- ye'de bu konudaki yasal engellere rağmen, esnek çalışma modeline geçil- mesini istiyor. Bu yolla ve- rimliliğin artacağı, işsiz- liğin azalacağı ve bu mo- delin ekonomik krizden çüalmasırıa yarduncı ola- cağı savunuluyor. Esnek çalışma modeli- nin işverenlere sağladığı yararlann başında, işgücü teminınin kolaylaşması ve işgücü devrinin azalması, üretim araçlannın tam ka- pasite ile kullanılabUmesi geliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear