25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 ARALJK 1999 CUMARTESİ V E C J O R U Î Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Avrasya Satranç Tahtası ve Ulusal Çıkarlanmız Dr. Alev COŞKUN Amerika için anajeopolitik ödül Av- rasya'dır.Dünya olaylan, beşyüzyıl bo- yunca, bölgesel egemenlik için Birbir- leriyle dövüşen küreseliktidar peşinde- h Avrasyalı güçler ve halklar tarafın- dan belirienmisti. ŞimdiAvrasyalı olma- yan bir güç, Avrasya 'da öncüdür ve Amerika 'nm küreselönceliği doğrudan doğruya Avrasya kıtasındaki hâkimi- yetinin ne kadar süreyle ve nasıl bir et- kiyle sürdürüleceğine bağlıdır. Zbigniew Brzezinski (*) G! eçen ay CHnton'ın Tür- kiye'de beş gün kalma- . SL, TBMM'de konuşma- sı, 55 ülkenin devlet ya da hükümet başkanlan- nınkatıldığıAGlTtop- lantısının Istanbul'da gerçekleştınlme- si Türkiye 'yi bir anda dünya politik are- nasının önemlı aktörlennden birisi ha- line getırdı. Bütün dünyada gazeteler, dergiler, TV'ler bu gelişmeleri yorunıladı. Hat- ta Türkiye'nin AB'ye (Avrupa Birli- ği'ne) alınmasının gerekli lığı ortaya ko- nuldu. Sekiz yıldır üzerinde uğraştığı- mız Bakû-Ceyhan boru hattının önem- li bir aşaması gerçekleşti, AGİT gözlem- cileri önûnde bu projenin siyasal irade boyutu imzalandı. Ne oldu da, Türkiye'ye karşı tüm dün- yada birdenbire olumlu bir hava esme- ye başladı? Nasıl oldu da, bütün engel- ler aşılarak AB'ye girmemiz gerektiği vurgulandı, Avrasya'daki kilitpozisyo- numuz birdenbire ön plana çıkanldı? Tüm bunlara karşı bizden ne gibi ödünler kopanlıyor? Bu konuda çok çe- şitli sorular sorulabilir. Birçok kuram üretilebilir. Bu işin altında ne var soru- suna cevap şu yalın cümlede yatmakta- dır: "Tüm bu geüşmelerm albnda dfin- ya enerji poütikası yatmaktadtr." Dünya petrol rezervlerinın büyük bö- lümüne sahip olan Ortadoğu, Sovyetler Birliği'nin dağılışından beri yeni bir petrol savaşının merkezi haline dönüş- müştür. Körfez savaşının temelinde pet- rol çıkarian vardır. ABD liderliğindeki koalısyon ortaklannın Irak'a savaş aç- malannın ardında petrol savaşı vardır. ABD'nin Kuzey Irak'ta yapay bir Kürt devleti kurmak isteyişinin altında da bu vardır. 15 yıldır Türkiye'yi uğraşüran, binlerce insan kaybına ve kardeş kanı- nın dökülmesine, miryarlarca dolann harcanrnasına neden olan PKK macera- sının altında da bu küii petrol çıkarian vardır. Özellikle Körfez savaşından sonra ABD güçleri petrolün doğuş ve geçiş böl- gesi olan Ortadoğu'da konuşlanmışur. 6. Filo soğuk savaşta dolaştığı Akdeniz'de değil, artık Basra Körfezi'nde devriye gezmektedir. ABD böylelikle Irak'a so- luk aldırmıyor. tran'ı çok yakından gö- zetliyor. Suudi Arabistan, Kuveyt ve Körfez emirliklerini denetiminde tutu- yor. Dünya petrol kartelleri açısından sa- dece Körfez'indenetimi yetişmez. Dün- ya enerji sisteminin güvenlik altına alın- ması için gerek Kafkas bölgesinde, ge- rekse Orta Asya'dakı enerji kaynaklan- nın da denetim attma almması gerekmek- tedir. Türkiye Seçeneği Avrasya petrol ve doğalgazının kul- lanımı için gerekli geçışler Rusya, tran ya da Türkiye üzerinden sağlanabilir. Halen Gürcistan Supsa-Novorosisk hattı Rusya'nın denetimindedir. Hazar petrolünün geçiş yollan için kimi büyük petrol şirketlerinin daha az maliyetli ol- duğu varsayılan Iran seçeneği üzerinde gizli-açık çalışmalar yaptıklan da bilin- mektedir. Avrasya ve Hazar enerji kaynaklan- nın Ban'nın kullanımına sunuhnası için güzergâh olarak Rusya ya da Iran yeri- ne Türkiye'nin seçilmesi, Türkiye'ye yeni bir rol yüklemektedir. Bu gelişme- ler "stratejikortakhk" adı verilen yeni bir kavramın ortaya atümasına neden olmuştur. Yazmuı başında Z. Brzezinski'den al- dığımız paragraf, ABD'nin Avrasya enerji koridoruna neden bu derece önem verdiğinin en güzel kanındır. Türkiye ile stratejik ortaklık kavramı- nın (konseptinin) hem yukanda belirti- len Avrasya enerji koridorunun güven- Kğmi ve gelişünıni sağlamayı hem de Ha- zar ve Avrasya coğrafyasındaki enerji kaynaklanna yönelerek, bu bölgeyi kont- rol altında tutmayı içerdiği anlaşılıyor. Halk deyimiyle, işte zurnanın zırt dedi- ği yer bu noktadır. Bu "stratejikortak- hk"ın içeriğinde acaba neler vardır?.. Bakû hattı bittiğinde yılda 50 milyon ton petrol Bakû'den Ceyhan'a taşına- caktır. Aynca, Türkmen doğalgazı da aynı güzergâhtan gelecekrir. Yılda 1.5 milyar dolar değerinde, 16 miryar met- reküp doğalgaz alacağız. Eşit değerler- de, doğal gazın Avrupa'ya da saülması olanaklan yaranlacakur. Bakû-Ceyhan anlaşması için New York Times "Bu bir dıs politika zaferi- dir. ABD'nin uhısal çıkarlanna hizmet eden biranlaşmadır' yorumunu yapmış- ür.(") Oyle anlaşılıyor ki, Bakû-Ceyhan an- laşması bu bölgedeki stratejik enerji lcaynalclannm kııllanılmasinı gıivmliV al- üna alıyor. Sanki ABD ile AB (Avrupa Birliği) arasında gizli bir anlaşma bağıtlanmış. Bir yandan ABD, Avrasya enerji potan- siyellenni AB'nin kullanımına sunma- yı üstlenirken, AB'ye de 'Bnisiçin Tür- kiye bize gereklidir, Ono dışbunayuuz, O'nun istikrara kavuşması böJgenin ba- nşı için gereklidir' mesajını veriyor. Yeni Haritalar - Yeni Sourlar: Sov- yetler Birliği'nin dağılmasından sonra ortaya çıkan yeni haritalarda yeni sınır- lar, yeni olanaklar doğmuştur. Bir kez daha coğrafya, siyaseti ve ta- rihi belirliyor. Nasıl Kafkaslar, Musta- fa Kemal'e Anadolu'yu Anayurt kabul edip Mılli Misak sınırlannın belirlenme- sinde etkin olduysa, bugün de Kafkas- lar 2000'li yıllardakı çıkarlanmıza etki yapıyor. Aslında bugün Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya'daki yeni Türk kökenli devletler dünya politikasmın şeküknme- sinde etkin rol oynuyor. Bu durumlar Rusya'yı rahatsız ediyor. AGÎT'in hemen arkasından Rusya Sa- vunma Bakanı Igor Sergeyev, Bah'yı "Rusya'yı Kafkasiardan ve petrol ya- taklan zengin Hazar bötgesinden dtşb- maya çabşmakla suçlamıştır.^***) Ulusal çıkarlanmız ile bu büyük kav- ga arasında paralellikler var mı? Ya da Türkiye'nin ulusal çıkarian bu kavga- nın neresinde yer almayı gerektirir? ABD'nin küresel liderliğini korumak için yaşamsal önemdeki bu projede ül- kerruze biçilen rol nedir? Sadece ener- ji koridorunun bekçiliği midir? Bölgesel ilişkıler, ekonomik Uişkiler, uzun dönemli çıkarlar son derece önem- lidir. Bu oluşumda ne AB'yi ne de ABD'yi dışlayarak, her ikisınin de ya- nımızda yer almasını ve ulusal çıkarla- nmızı destekleyecek duruma gelmele- rini sağlayacak akılcı oluşumlann yara- tılması gerekmektedir. Rusya bu olu- şumlardan memnun değil. Gerçekten Rusya, hemen AGtT sonrası PKK'ye olanaklar sağlayan bir yaklaşım benim- sedi. PKK'nın 21. yıldönümünü Mos- kova'da bir sinemada kutlamasına ola- naktanıdı. Bunun yanında Rusya Dışişleri Baka- nı Igor Ivanov, Kasımın son haftasında tran'a bir ziyaret yaptı. Hazar-Türkiye bağlantüı petrol ve doğalgaz boru hattı projelerine Rusya ve tran'ın karşı olduk- lannı belirten bir bildiri yayımladılar. Bu satranç tahtasında Türkiye Rus- ya'yı da dışlamayan bir politika izle- melidir. Mavi Akim projesi bir seçenek olarak ve Rusya ile ılışkilenn sıcak tu- tuhnası açısından desteklenmelidir. Ulusal Çıkarian Ulusal çıkarlanmız açısından ABD ile çatışma içerisinde olduğumuz özellikle iki konu vardır. Bi- rincisi bütün bu oruşumlardan sonra, ABD'nin Kuzey Irak politikası ne ola- caktır? ABD Kafkasya'da bize yeni rol- ler biçerken Kafkasya'nm tam güneyin- de, kuzey Irak'ta bir Kürt devleti oluş- turma politikasını sürdürecek midir? lkıncı önemli olgu, ABD'nin Türk iç politikasında siyasal Islama bıçtiğı rol- dür. ABD siyasal Islama olanaklar ta- nıyan eski politikasında ısrar edecek midir? Fethullah Gülen'i bir iç politik unsur olarak kullanmayı ve özellikle GrahamFuBer,PaulHenze gıbieskıCIA uzmanlannın dile getırdıklen anti laik politikalan sürdürecek midir? Türkiye Balkanlar'dan Orta Asya'ya kadar uzanan bu bölgede, kilit bir ko- numa, ohnazsa olmaz derecede strate- jik bir öneme sahiptir. Türkiye bu ko- numunun ayırdında olmalıdır. Eğer Türkiye bu konumunu yetenek- le ve ustahkla kullanabilecek bir politi- ka izleyebilirse, ulusal çıkarlanmız açı- sından hem bu olanaklardan yararlan- mış olur hem de bu bölgede bir banş ve istikrar unsuru olarak gücünü büyüterek sürdürür. (*) Büyük Satranç Tahtası, Sokak Ya- yınları, s.3J (**) New York Tımes, 19JÜ.1999 (***) Cumhuriyet, 20X1.1999 EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Inadına Yaşamak Ne demişti Nâzım Hikmet? "Yaşamakta/ayak direyeceksin/ Belki bah- tiyarlık değildir/ artık/ boynunun borcudurfa- kat/ düşmana inat/ bir gün fazla yaşamak." ölüm kapımızda, tepemizde, her yerde. Bunu biliyoruz. Ama bir amansız hastalık çıkıp gelme- sin, hemen umutlar, yaşama istekleri yok oluyor. Oysa tam tersi olmamalı mı? Dostum Dr. Coşkun Özdemir geçenlerde bir kitap vermişti. "Oku " bunu diyerek... Okudum, bunca otay, sorun, güncel üzüntii arasında birya- na itilmiş kalmış: "Inadına Yaşamak". Oysa, yal- nız bir hastanın anıları değil, hepimize bir yasam dersi veren, hem de yazınsal değeri olan bir kü- çükyaptt... Coşkun özdemir krtaba yazdığı kısa bir tanıt- ma yazısında yazarını şu sözlerte tanıtmış: "Ergün Dokuzoğlu bir kas hastası, onun so- lunum gibi yaşamsal fonksiyonlannı bozan ciddi bir hastalığı var. Ergün direnryor bu in- safsız hastalığa, bununla kalmıyor "Inadına Yaşamak" adını verdiği ilginç krtabı hazııiıyor onunla pençeleşirken. Örnek bir insan o, onur- lu bir savaş veriyor. Bilim bir gün bu hastalık- lann sırnnı çözecek ve çaresini bulacaktr. Bugünden çok önemli gelişmeler var. Ergün Dokuzoğlu ve onun gibilerin bilimin bekledi- ğimiz zaferinde önemli payları olacaktır. On- lar bilim insanına moral ve heyecan veriyor- lar." Ergün Dokuzoğlu 48 yaşında bir Inşaat Mü- hendisi. 1977 yılında düşüncelerinden dolayı üç yıl hapis yatmış. 1992 yılında yakalandığı kas hastalığı yüzünden felçli ve yataga mahkûm... Umutsuz bir hasta, ama başkalanna umut ve- riyor. Bilinç gücü her şeyi yenmektedir. Gerçek bir öykücü... "ınadına Yaşamak", acı veren bir kitap değil, okuyana yaşama gücü, sevinci, yaşama- ya bağlanmak direnci veriyor. "Belki biraz da çocuklaşmıştım. Hani çocu- ğun elinden en sevdiği oyuncak alındığında ağlamaklı ağlamaklı kabuğuna çekilir ve bir türlü anlam veremez dünyasına yapılan bu acımasız müdahaleye. Kimsenin, hiçbir şeyin hakkı yoktur o savunmasız dünyaya zarar ver- meye." Ama o yedi yıllık hapishane yaşamı, ardından ameliyatlari.. Insanda derin yaraJar bırakmaz mı? Düşünce suçlusu olmak, öylesayılmak, neden ye- di yılını kişinin elinden alsın, silinmez izler bırak- sın? Kimin hakkı var, 'Sen bizim gibi düşünmü- yorsun' diye genç insanlan taze bir dal gibi kır- maya?.. Ama gün getir, zorbalık egemen olur, gencecik çocuklar asılır, yollarda öldürülür, ya da Dokuzoğlu gibi amansız bir hastalığa mahkûm edi- lir... "Toplumsal kavgada 'yaşamak en büyük in- tikamdır' sözü benim için bir rehber obnaya baş- lamıştı. Şimdi de savaşryorum yaşamak için. Yoksa ölümden korkmak, samimi davranmak gerekirse korkmak değil, sevgiliden aynlmak, dostlardan, kahkahalardan, yaşanacak her şeyden yoksun olmak. İşte beni üzen bunlar. Olüm bir anda derin bir uykuya dalıp toprak olmak, bedenindeki tüm acılann bir anda öl- mesi. Fakat ben şimdilik buna izin vermeye- ceğim." Inadına Yaşamak"\ okumanızı isterdim. Birya- yınevinin bu küçük kitabı basıp dağrtmasını... Üzücü, acı, ama kişiyi, direnmeye, iyiltği kötülü- ğüyle yaşamı değerlendirmeye götürüyor. Tıpkı Nâzım Hikmet'in dizelerindeki gibi: "Yaşamak şakaya gelmez/ büyük bir ciddi- yetle yaşayacaksın/ Bir sincap gibi mesela/ yaniyaşamanm dışındave ötesinde/hiçbir şey beklemeden/yani, bütün işin gücün yaşamak olacak." Yaşam savaşını sürdürmekte mi Dokuzoğlu? Bil- miyorum. Dileğim, onun yazarak, yaratarak ken- dine de bizlere de "ınadına yaşamak" gücü ver- mesi... ıstanburun Ulaşım Sorununa Çözüm Prof. Dr. Atlf URAL^ocae// Üniv. Kurucu Rektörü, îst. Üniv. Öğr. Üyesi 0 stanbul keno 10 miryo- I na ulaşan nüfusuyla bir ülke görünümün- dedir. Böyle büyûk bir kentın sorunlan dabü- yüktür. Istanbul'un ulaşun sorununun düzelebil- mesi için "düzehüınesr ge- rekir. Bu iş de ancak bu işle- ri bılenlerce, elektrikli toplu taşıma sistemlerine biran ön- ce bütün bölgelerde geçmek- le olur. Her gün milyonlarca vatandaşın taşıtlarda çektığı eziyet çok büyüktür. Aynca, trafiğin kilitlenmesiyle olu- şan gereksiz yakıt giderleri trilyonlarca TLsı değerinde- dir ve üstelık "çevre" kirlet- mektedir. Traflk kargaşası yalnız kent içinde değil, ken- te ulaşan yollarda da vardır. Karayollan on binlerce kamyonun ve yolcu otobü- sünün yanştığı bir arenadır adeta. Genelde Türkiye'de 300'ü aşkın otobüs şırketi vardır ve her gün bu fırma- lann otobüsleri plansız, prog- ramsız kente girerier ve çıkar- lar. Otobüs Fırmalannın ya- sal düzenlemelerle şirketle- şıp sayılannı en aza indirme- leri trafik kargaşasmı büyük oranda düzelteceğı gibi, çok büyük oranda da bakım, ona- nm, personel, yakıt, malze- me gıderknnde de azalma sağlayacaktır. Kent trafığıru düzeltmede ilk aşamada yapılabilecek olanlar ana hatlanyla şöyle özetlenebılir: * Trafiğin yoğun olduğu saatlerde (7-10) ve (17-20) trafığe, TIR, kamyon, kam- yonet, çekici gibi araçlann gınşıru yasaklamak. * Çeşitli kuruluşlarda ise başlarna ve işten çıkış saat- lerini aşamalı olarak ayarla- mak. Herkesin aynı saatte işe başlaması ve işten çıkması gerekmez. * Büyük meydanlann ve ana yollann trafık akışını ye- niden düzenlemek, fakat bu işi trafikçi görünümündeki- lere değil, uzmanlanna yap- ortrnak. * Öncelikle trafiğin yoğun olduğu yollarda trafik kural- lannı kesin olarak uygulat- mak. * Taşıt trafiğini kesin ola- rak düzene sokmak. Yoğun iş saatlehnde şimdilik özel ara- balarda tek ya da çift numa- ralı arabalann sırayla trafiğe girişine müsaade vermek. * Trafik sinyalızasyon de- netim birimleri (kontrol üni- teleri) kurmak. Böylece tra- fik akışı düzenlenebilir. Uzun vadede, 2'oci aşama- da yaptlması gerekenler ise şöjie özettenebitir: * Tüm kaynaklar araştın- larak, gerekirse zorlanarak bütün fstanbul'u içine alan birelektrikli toplu taşıma şe- bekesi kurmak: Genellikle kentın dış yörelerini bırbiri- ne bağlayan ring hatlar biçi- minde olan ve kentın nüfus- ça ve iş merkezleri bakımın- dan yoğun iç bölgelehne kol- Yılbaşt ve bayram tebrik kartlanmızdan alarak çalışmalarımıza destek olun) TÜRKİYE AİLE SAĞLIĞI VE PLANLAMASI VAKFI Kataloğumuzda yer alan tüm sanatçı dostlarımıza teşekkür ederiz. Sipariş için Tel: 0212 257 79 41-42 Faks: 0212 257 79 43 larla uzanan bir ulaşun ağı bir. an önce kurulmazsa ya- nn Istanbul içinde bir yerden bir yere gidebilmekte "bu- günler aranacaknr!" Kilo- metresı, yaklaşık taşıt dahil ortalama 1 triryonTL'yeçık- sa bile bir elektrikli ulaşun ağının İstanbul'a maliyeti toplam şebeke 120 km ise, 120 triryon TLdır. Böyle bir sistemin kurulması ülkemiz- de var olan bir teknolojinin de zoriandığında daha da çok işleryapabileceğinı de kanıt- layacaktır. Gerekirse yeni bir ulusal elektrikli yakın mesa- fe toplu taşıma sistemleri üre- tecek fabrikalar kurulmalı- dır. Istanbul'dabaşlatılan hafif metro çalışmalan umut veri- cidir, ama yeterlı değildir. Gerçek tramvay hatlan da kurubnahdır. Biran önce esas ana yollardaki (arterlerdeki) metro ve hafif metro hatlan- na geçmek gerekir. Istenilir- se fınans kaynaklan buluna- bilir Bu sorunlann çözümün- de Fınans kaynaklan kadar önemli olan etmen (faktör) "zaman"dır. Kurulması çok gerekli "metro hathn", ku- ruluş ve gehştirihnekte olan "hafif metrohathn" ve kent içinde karma trafikte hare- ket edecek "cadde tramvtyı hadanyla'' bir bütün oluştu- rulmahdır. * Şayet yeni bir köprüku- ruiacaksa, üzerinden bir kat "eiektrflditoplutaşıma hat- üna" aynlmalıdır. Tüp geçrt maliyeti yüksek olsa bile şa- yet köprü kurulacaksa, bu çö- züm daha gerçekçi ve bilim- sel bir çözümdûr. * Kunılacak köprüJerin kente ayak basan ayaklann- dan kente girecek yoilar hiç- bM-şekUekeBtnanaınerkez- I i i l l r. Tarihı kentin iç yapısı, yann bugüne göre 3-4 kan- na çıkacak taşıt trafiğini ala- bilecek kapasitede değildir. Bu kollardış yörelere bağlan- malıdır. * Çauşma günlerinde gün- düz saatlerinde (6-19 arası) kentdtşmdangetentaşıüann kentegiri^nisuurlandınnak. Bukonudabir düzenleme ge- tirilebihr. * Şehir hanan vapurtan- nm, sayı ve kapasitelerini art- tırmak ve yeni hatlar açarak toplu taşımacılıktaki paymı artOrmak gerekir. * Toplu işyerterinibelirli bir program gereğince ken- tin dış yörelenne yaymak. * lstanbul'dakı yüksek öğ- retim kurumlan olan üniver- sitelerde öğrenim görmekte olan yaklaşık yüz bin öğren- ci için üniversite kampusla- nnda yeterli nitelik ve nice- likte büyükyurt binaJan aç- mak. Bugün ömeğin, bir yurt bulamadığı için Pendik'ten, Avcılar, Ayazağa'ya giden öğrenciler vardır. * Kentinbuyükticaret,ahş- \vriş merkezJerini iş saatte- rinde trafiğe kapatmak. Ör- neğin, Kapalıçarşı, Mahmut- paşa. Şişli, Nişantaşı bölge- leri gibi... Ve istanbul'a gö- çü durduracak önlemier al- mak. * Yeterlı nicelik ve nite- lıkte otoparklar açmak. Kal- dmmlan.otoparkdurumun- dankurtam)ak.kimiğibeir- sizki^erinbekçlğindenann- dmnak gerekir. * Kadrolan ve donanımla- n güçlü "trafik denetim bi- rimteri" kurmak. Sembolik ücretlerle görev yapan bir genç emekliler fahri grubu denetim ve gözetimde görev- lendirmek. * Istanbul'un "trafık-ab- şnn soruraı"nu komputerize etmek. Ana hatlanyla açıklanan bu hususlar nesnel (objektıf) olarak seçilen, bu konularda yetişmiş değerli uzmanlar. bilim adamlan ve idarecıler- den oluşacak kadrolarla bir program içinde uygulanabıl- diği takdirde Istanbul ulaşım bakımından 2000'lı yıllara daha rahat birşekılde girebi- lir. Böylece Istanbul'da yaşa- yanlar, cağdaş birkentte "ula- şnn" bakımından da "ç*ğ- daş" çözümlere erişmenin sevinci ve gurunınu duyabi- lirler. İşte o zaman Istanbul'da çağdaş bir Avrupa kenti yo- lunda çok olumlu adımlar at- ümış olur. TEŞEKKÜR Rahatsızlığımın teşhisinde yardımcı olan aile doktorumuz Dr. BETİCÜL ERKAN'a, Kadın Hastalıklan Uzmanı Op. Dr. MEHMET YİNANÇ a Nisaiye Uzmanı Dr. VEDAT ÖZCAN'a, Şifa Hastanesi Anestezi Uzmanı Dr. Mellh OKTAY a, Şifa Hastanesi çalışanlanndan Hemşire AYTEN KEKEÇ'e ve Personel SEVİM KARADUMAN'a teşekkür ederim. CÜNSELABDÜLHAYOĞLU PENCERE Dinci Bankacılık!.. Ankara'da Meclis'te bir kavga var... Islamcı sermaye üstüne... Nedir Islamcı sermaye?.. Senmayenin dini, milliyeti, mezhebi, siyaseti olur mu?.. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz bir süre- dir, dincilere göz kırpıyor; çünkü son seçimdeki ye- nilgisini laik cumhuriyete zoraki sahip çıkmasına bağlıyor. Bu yoldaki düşüncesinin doğru olup ol- madığı ilerde anlaşılacak!.. Dinci seçmen bu işin gerçek sahibi Fazilet Partisi'ne mi oy verecek?.. Yoksa ANAP'amı?.. Göreceğiz. • "Sermayenin vatanı olmaz" derler... Doğrudur. Bugün parasaJ dünyanın bilgisayariı ekranlann- da baş döndürücü bir aktşkanlıkla sınırlan hiçe sa- yarak yer değiştiren sermayenin dini de milliyeti de "kâr güdüsü"nöen başka bir şey değil; ama, ser- mayecinin vatanı, dini vardır; Suudi Arabistan'da odaklanan sermaye şeriatçılık siyasefi'ne yatınm ya- pan Türkiye'deki Islamcı sermaye de kendisini gö- zeten siyasal partilere trilyonlan akrtmaktadır. • Şeriatta faiz yasak!.. Çöl şeriatının kumazı, buna bir çare buldu; al- kolsüz bira gibi sözüm ona faizsiz bankacılık ya- pıyor; saf Müslümanlar bu dalavereye kanıp pa- ralannı Islamcı saydıklan bankalara ve kurumlara yatınyorlar. Islamcı bankalar ya da özel finans kurumlan da laik cumhuriyeti yıkmak isteyen partiler, politika- cılar ve kurumlann para deposu... Türkrye'de bankacılık konusunda "rerbrm'şart!.. Ankara'da buna hazırlanılırken "faizsiz bankacılık" kaldınlmak ısteniyordu; koalisyon ortağı Mesut Yılmaz karşı çıktı. • ANAP'ı en iyi tanıyan kişilerin başında kuşkusuz Bedrettin Dalan gelir, partinin kuruculanndandır, Turgut Bey'in ciğerini bilir. Dalan'ın yayımladığı "Türkiye'de Siyasal Kilitlenme ve Çıkış Yollan" adlı kitaptan ilginç satırlan aktarmakta yarar var. Dalan diyor ki: "Rahmetli özal tarikatçı birinsandı; Türkiye'de tarikatçılar 1983'ten 1989'a kadar, hatta 1990- 1991'e kadar, güçlü bir şekilde devletin içinde ol- dular. Rahmetli Turgut özal'ın daha güvenoyu alma- dan ilk imzaladığı kanun hükmünde karamame, faizsiz bankacılık sistemidir. Islami bankacılık sis- teminden sonra yüksek enflasyon ve yüksek fa- izin girişiyle bihikte muazzam bir olay çıktı orta- ya!.. Islami ekonomi modeli çıktı. Islamcı dinci fir- malar inançlan gereği hayat boyu bankalardan faiz almamışlardı. Ama enflasyon yükselip para- lelinde faizler de yükselince, dinci sektör muaz- zam para kazanmaya başladı. Dinci olmayan ke- simin firmalan yüksek faizden dayakyediler. Çün- kü enflasyonun karşısında ödedikleri faiz korkunç- tu. Çoğu battı, sıkıntıya girdi, dinci kesim faiz al- bnda kalmadı. Tam tersine 'murabaha' veya 'ri- bâ' dediğirrüz sistemle, yani gizli faiz ve vadefisa- tış yoluyla kâriannı ikiye üçe katladılar. Çoğu za- man 'dar-ül harp' ilan ettikleri devlete vergi ver- medikleri için Tün\ ekonomisi dinci ekonomiye muazzam para kaydırdı. Bu, benim hesaplanma göre aşağı yukan 50 milyar dolardır; bundan son- radırki 'dinci holdingler, dinci ticarethaneler' pey- dahlanıverdi." • 199O'lı yıllarda PKK ile koşut olarak irticanın yükselmesinde para kaynaklan önemli!.. Parası olmayan, bu düzende siyaset yapamaz. Mesut Bey bunu iyi bilir. Ama hesabı tutacak mı?.. OKTAY EKİNCİ RANT DEMOKRASİSİ ÇÖKTÜ Deprem Yazılan EMRE KONGAR'ın önsözü ve MUSA KART'ın çizgiteriyle... ÇIKTI Anahtar Kitaplar Yayınevi Klodfarer Cad. lletişim Han Cağaloğlu/lstanbul Tel: 0 212 518 54 42 ARHAVI KADASTRO MAHKEMESt'NDEN Esas No: 1991-297 Davacı Onnan lşletme Müdürlüğü taratından davalılar aley- huıe açılan kadastro tespıtıne ituaz davasının yapılan açık yargı- laması sırasmda venlen ara karan uyannca. Aşağıda açık kımli- ği belirtilen davalı adına çıkanlan bütün davetiyelenn bıla ikmal gen dönmcsı neticesınde duruşma gününün kendısıne ılanen teb- ligat yoluyla bıldırilmesıne karar venlmıştir. En son duruşma 26.01.2000 günü saat 9.00'a talık olunmuştur. Davalının belirti- len gün ve saatte mahkememızde hazır bulunması ve dava ile il- gılı varsa delıllen ıbraz etmesı. aksı takdirde lebligatın yapılmış sayılaıak, toplanan delillere göre bir karar v enleceğı Uaneo duyu- rulur. 19.11.1999 Basın: 62979 SATILIK 1997 Model Rover 416 Si ful Tel: 0532 767 47 76
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear