Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 1999 SAU
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
PORTAL DtKMEN GÜRÜN
Zamansız çılolaıı bir yolcuhık"Hüseyin Kanrcıoğlu ökiü. 46 yaşında
Katırcıoğlu eski Kasnnpaşa un
fabrikasının çatısını tamir ederken bir
kaza sonucu ökJü." Kısa bir haber:
tiyatro adına olumlu çalışmalarla,
umutla. inatla dolu bir yaşamın bir
anda sönüp gıdişinin iki cümleyle
özeti. Hüseyin Katırcıoğlu. yıllardır
gerçekleştirmeyi düşündüğü
Perfbrmans Sanatlan Merkezi'ni, bu
alternatif mekânda, Kasımpaşa un
fabnkasında hayata geçirebilseydı,
inanıyorum ki burası da Assos Gösteri
Sanatlan Festivali gibi, tiyatro
yaşamımıza zenginlik katacaktı.
Hüseyin Katırcıoğlu 1995'tebaşlattığı
Assos Gösten Sanatlan Festivali'nde
kültürlerarası \e disiplinlerarası sanatı
ve de özgün çalışmalan destekleyen
bir anlayışla yola çıkmıştı. Buna bağlı
olarak, Assos Festivali. üretim
sürecinin önemini vurguluyor ve bu
süreçte yaşanan arayışlar üzerinde
duruyordu. Sanatçı, bu festivalin
temel amacının sözel anlatıma
dayanmayan. kendi özgün yapılannı
sergıleyen. kendi anlatım dılini
oturtmak çabasında olan topluluklan
bir araya getirmek olarak belirlemişti.
Temelde, Assos Festivali. yerleşik
ölçülenn dışma çıkmayı amaçlayan
araştırmacı sanatçılann buluştuğu bir
ortamdı. Bu ortamda. sanatçılar kendi
anlatım biçımlenni geliştıriyorlardı.
Katırcıoğlu, Türk sanatçılannı başka
ülkelerden gelen benzer sanatçılarla
bir araya getırerek, dûnyaya hep
bırlikte açılmalanna olanak sağlamayı
amaçlıyordu. Çalışmalannı bu yolda
sürdürdü. Bizim sanatcılanmız
diğerlenyle Assos'ta buluştular ve
burada kaldıklan üç ya da en az bir
haftalık süreler içinde birlıkte yediler
içtiler, konuştular. tartıştılar ve
yapıtlannı bırlikte ortaya koydular
Oyunlannı Behramkale köylülerine
açtılar. onlan aralanna aldılar.
Köylüler de onlara sevgıyle sanldı,
kucak açtı. Bir Japon dansçıyla
Behramkalelı çoban aynı alanı
paylaştı bir Anadolu mitinden yola
çıkarak sevgi mesajını iletirken
dünyaya. Bu festival, insanlar arasında
kurulan iletişimin ötesinde sanatçılara
kendi oyun alanlannı ve temalannı
belirleme özgürlüğü de veriyordu.
Assos'un tarih ve doğa güzelliklerini
öne çıkartıyordu. Athena tapmağından
Behramkale sokaklanna. surlardan
eski Assos Köprüsü'ne, tepelerden
denize, denizden karaya tüm alanlar
tiyatro içindi. Bu tiyatronun içinde
köylüsünden kentlısıne, yaşlısından
gencine herkes yer alıyordu. 1997'de
gözlemledığım (bu yıl ne yazık ki
katılamadım); çevre köylerden
insanlann da en güzel giysileri içinde
minibüslere doluşarak Assos'a
gelişlenydi. Ankara, Eskişehir,
İstanbul'dan üniversite öğrencileri
doldurmuştu her yanı. Bir şenlikti
yaşanan. yaratıcı, anlamlı, geleceğe
dönük olarak büyük umutlar taşıyan
bir şenlik... Ama Hüseyin Katırcıoğlu
maddi sorunlarla boğuşmak
durumundaydı Sponsor bulmakta
zorlanıyordu. ilk yıllarda verilen
destekler, belkı de zorunlu olarak
kısılıyor ya da geri çekiliyordu. Bunun
sonucunda geçen yıl festival
yapılamadı, ama Katırcıoğlu
umudunu yitırmedi, arayışlannı
sürdürdü ve bir yıl arayla 4. Assos
Gösten Sanatlan Festivali 1999'da
yapıldı. Böyle olumlu bir etkinliğin
yanında durması gereken Kültür
Bakanlığı, Assos'ta olup bitenlerle
ilgilendı mı bilmiyorum.
Sanmıyorum. Elbette ki Hüseyin
Katırcıoğlu salt Assos Festivali ile
değil. ondan çok daha önce ya da
tiyatroda yaptığı çalışmalarla da • ••>-»
dikkat çekiyor ve perforrnarfc ' '-">»»V
sanatının çeşıtlı boyutlan üzennde
duruyordu. Yurtdışında çalışmalan
vardı. Anadolu medeniyetleri tiyatro
çalışmalannı yönlendiren zengin
kaynaklardan bıriydi. Ve 2000 yılında
Cenevre'de düzenlenecek olan
Prohelvetia Vakfı'nın desteklediği
"Avantgart Türk Tıyatrosu"
gösterilennin küratörlüğünü
üstlenmişti... Kötü bir şaka yapar gibi
birdenbire çekti gitti Hüseyin
Katırcıoğlu. Sözü ona bırakıyorum:
"Kitsch bütün politikacüann, bütün
politik partilerin ve hareketlerin
estetik ülküsüdür (Milan Kundera)_
uzun geçmişi ile insanuğın ve
medeniyetin beşiklerinden obnasuıuı
getirdigi. Bir ülkenin sanat yaşamında
bu unsurun yaygınlaşması ve ön plana
çıkması, kitsch'in yiice bir sanat
eylemi olarak algüanması sanatsal ve
yaratıcı güçlerin değil, siyasal güçlerin
sanata hâkim olduğunu ifade
ettiğinden, ürkütücüdür. Özellikle de
yenilikçi yapıtiarda, kurulu düzeni ve
degeıieri sorgulamasmı ve
zorlamasınu sonunda da belki
değiştirmesini beklediğimiz genç
sanatçılann çalışmalannda
yaygınlaşmaya başladıgında
ürkütücüdür. Yaratıcı dinamik bir
sanat ortamında bu yapıtlann daha
•jfceskin, daha zorlayıcu daha özgür,
daha özgün olması bektenir. Sonunda
sanat ortamı bir toplumun iç
dünyasının yansımasıdır. Eğer bu
dünya kendine değişik açuardan
Hüseyin Katırcıoğlu
1995-tebaşlattığı
Assos Gösteri
Sanatlan
Festivali'nde
kültürlerarası ve
disiplinlerarası
sanatı, özgün
çalışmalan
destekleyen bir
anlayışla yola
çıkmıştı.
bakamıyorsa, düş gücünü kullanarak
başka boyutlar yaratamıyorsa,
dinamizmini kay betmiş ise kendi
yarattığı durağan batağın içinde
çürümeye nıahkûm olur. Bu iç
dünyanın sorgulanması. eleştirilmesi,
yönlendirilmesi ve değişimin
sağlanması sonunda sanatçınuı
etkinlik alanına girer. Bunu yapmayan.
bu iç dünyayı olduğu gibi kabulienen
sanat ortamına sahip bir ülkc vahim
dunımdadır." "... Anadolu teması hem
sorgulayıcı bir sanatçı hem de kitsch
için gerçekten zengin bir esin
kay nağıdır. Böyle bir uygarlığın
sonucu olmak, bu uzun ve zengin
tarihi sürecin şimdiki anı olmak ve
bunun btlincini altmtş miryon insanla
paylaşabiunek, bu ortak ayncalık
sayesinde dünyaya karşı tavır
alabilmek sanatçı için bir fırsattır. Eğer
keskin gözlemlerle, yarancüıkla
bakabiliyorsa. bu geçmişi şekillendirip
bugün için geçerli bir boyut
kazandırabiliyorsa, bu geçmişin
ateşlediği çeşitli duygulan o
duygulann ötesinde bir bütüne hizmet
ettîrebüiyorsa fırsattır. Fakat ne yazık
ki... Anadolu temalan ile tiyatroda
kitsch had safhaya utaştu."
(Anadolu Kitsch-Tiyatro Dergisi,
Eylül 1996) Güle güle Hüseyın
Katırcıoğlu, 2000'de 5. Assos Gösteri
Sanatlan Festivali'nde yada
Performans Sanatlan Merkezi'nde
buluşmak üzere.
6
Irtiea ve bölücülüğü ABD desteldiyor'
Gazetemiz Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çetinkaya, tüm Kemalist, sosyalist, laik ve
yurtseverlerin gerici hareketlere karşı birleşerek siyasal erki ele geçirmeleri gerektiğini söyledi
İstanbul Haber Servisi -Anka-
ra Üniversıtesı Siyasal Bilgiler Fa-
kültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Sina Akşin. Batı'nın dinın etki-
sindeki gelişmemiş ülkeleri, kit-
lelere hükmeden tarikat şeyhle-
rini kullanarak çıkarlan doğrul-
tusunda yönettiğini vurguladı.
Gazetemizin Genel Yayın Koor-
dinatörü ve yazan HikmetÇetin-
kaya. Türkıye topraklannda ger-
çekleştirilen gerici ve bölücü ha-
reketlerin arkasında ABD'nin ol-
duğunu belirterek bu hareketle-
rin tüm Kemalist, laik, sosyalist
ve yurtseverlerin birleşip siya-
sal erki ele geçirmeden engelle-
nemeyeceğini söyledi.
lşçi Partisi Genel Başkanı Do-
ğu Perinçek de son 30-40 yıldır
dünyadayaşanan tüm gerici ayak-
lanmalann arkasında ABD'nin
olduğunu belirterek Batı'nın, ero-
ine bağlı ılımlı Islamı getirmek
ve tarikatlar bağlı "zavaHı bir
halk" yaratmak istediğini savun-
du.
18. TÛYAP Kitap Fuan'nda
düzenlenen "Aydınlanma Süre-
cinde Batı ve İrrJca" konulu pa-
nelde konuşan gazetemiz yaza-
n ve Genel Yayın Koordinatörü
Hikmet Çetinkaya. tarikat lideri
Fethullah Gülenin Orta Asya
Türk cumhuriyetlerindeki okul
projesinin ABD ile çatışmaya gi-
18. Istanbul
FuarıKitap
'Aydınlanma Sürecinde Batı ve İrtica' konulu panelde Hikmet Çetinkaya ve Doğu Perinçek konuşma yapti. (KADER TUGLA)
rilmesi durumunda gerçekleş-
meyeceğini dile getirdiğinı anım-
satarak Gülen'in arkasında
ABD'nin olduğunu vurguladı.
Fethullah Gülen'in, yıllardır
devleti yöneten siyasal kadrolar-
la işbirliği yaptığını kaydeden
Çetinkaya, Fethullahçı öğrencı-
lerin yıllarca sızmaya çahştıkla-
n askeri okullardan tasfiye edil-
melerinin ardından yatay geçiş-
le anadolu liselerine, kendisine
ait kolejlere, oradan da Amerikan
üniversitelerine gönderildiğini
kaydetti. Milli Eğittim Bakanlı-
ğı Yurtdışı Eğitim Genel Müdür-
lüğü görevini I989'dan bu yana
yürüten Aysal Aytaç'ın Fethul-
lahçı öğrencileri Amerikan üni-
versitelerine gönderdiğini belir-
ten Çetinkaya, Aytaç'ın arkasın-
dakı güçle hıçbir siyasal iktida-
nn başa çıkamadığını kaydetti.
Çetinkaya, Aytaç'ın Orta Asya
Türk cumhuriyetlerine eğitim
ateşeleri gönderdığine de dikkat
çekti.
lşçi Partisi Genel Başkanı Do-
ğu Perinçek ise özel mülkiyetçi-
lik anlayışının gericilikle birlik-
te geliştiğini vurgulayarak ken-
disinin demokrat değil, devrim-
ci olduğunu söyledi. Perinçek,
Kemalist Devrim, 27 Mayıs ve 28
Şubat'ın tarikatlar ve şeyhlere
karşı özgürlükçü toplumsal ha-
reketler olduğunu belirtti.
Batı'dan Türkiye'ye özgürlük
gelemeyeceğini kaydeden Perin-
çek, Çırağan Sarayı'nda Batılı-
lann sivil toplum kuruluşlanyla
toplantı yapmasının ulusal dev-
leti yıkacak, devleüeri birer sıvil
toplum kuruluşuna dönüştüre-
cek, Batılı sermayeyi ezen, Tür-
kiye gibi gelişmekte olan ülke-
leri de ezilenlere dönüştürecek bir
gelişme olduğunu savundu.
Perinçek, Türkiye'nin aydınlık,
özgür bir ülke olmak, tarikatlar-
dan kurtulmak istediği her za-
man hep Amenka'nın destekle-
diği gericilikle karşılaştığını söy-
ledi.
Perinçek, ABD'nin ekonomik
gücünü yitirmeye başladığını ve
Asya'dan yeni bir ekonomik gü-
cün yükselmeye başladığını vur-
gulayarak Türkiye'nin Ameri-
kan taseronluğu yerine Asya ül-
keleriyle işbirliği yapması ge-
rektiğini savundu.
lngiliz lmparatorluğu'nun ta-
rih boyunca miryarlık nüfusu olan
Hindistan'a kendisine bağlı mih-
racelerle hükmettiğini söyledi.
Batı'nın bu ülkelerde halkın din
duygulannı kullanarak gerici ha-
reketler başlattığını kaydeden
Prof. Sina Akşin, Nurculann
ABD'de dergi çıkarması, ABD
Başkonsolosu'nun hüküm giyen
Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaret
etmesinı örnek gösterdı.
Fethullah Hoca'nın Orta As-
ya'da 250 adet mükemmel do-
nanımlı okul açarak ABD'nin
desteğiyle Nurculuğu bu coğraf-
yada yaymaya çahştığını belirten
Prof. Akşin, bu okullarda Atatürk
fotoğraflannın asılı olmasının
Tûrk Dışişleri'ni memnun ettiği-
ni söyledi. Gülen'in, okullany-
la ABD'nin misyonerliğini yap-
tığını vurgulayan Akşin,
ABD'nin Orta Asya ülkelerinin
yeniden "Rusya'nın kucağına"
düşmesini bu yolla engellemeye
çalıştığını kaydetti. Akşin, bupo-
litikanın ABD'nin eski "komü-
nizmin ilacı Islamdır" politıkası-
nın devamı olduğunu kaydetti.
Kitap flıannın onur yazan Tanilli, aydınlanma, demokrasi ve eğitim üzerine konuştu
'LaMik toplumun huzurkoşuludur'
Server Tanilli, 25 yıklan beri ilk defa Türkiye'de söylesi
yapftğını belirtti. Tanilli'nin söyleşisine ilgi büyük oMu.
Kültür Servisi - Uzun yıllar sonra ülkesine ge-
len, 18.İstanbul KitapFuan'nın bu yılkı "onur ya-
zan" Server Tanilli dün fuar çerçevesinde okuyu-
culan, dostlan ve eski öğrencılenyle buluştu. Söy-
leşıde inanç özgürlüğüne de değinen Tanilli, laik-
liğin bir toplumun huzur koşulu olduğunu söyledi.
Tanilli, TÜYAP tarafından düzenlenen 'Server
Tanilli ile Aydınlanma, Demokrasi ve Eğitim Üze-
rine' başlığını taşıyan söyleşide Sevgi Ozel'ın so-
rulannı cevapladı. TUYAP'ın salonunu dolduran yüz-
lerce dınleyici, Server Tanilli'ye olan hasretlerinı
yazann konuşmasını zaman zaman alkışlarla böle-
rek gösterdi. Salona sığmakta güçlük çekenler, Ta-
nilli"nin konuşma yaptığı sahneye çıkmakta buldu
çözümü. Söyleşıye. 18. yüzyıl aydınlanma döne-
miyle başlayan Tanilli. 'YüzyülannGerçegiveMi-
rası' adlı kitabını yazarken bu bölümü, kendısını en
çok heyecanlandıran dönem olarak nitelendirdi.
Tanilli, "Aydınlanma, tarihin beüi bir dönemini dV
legetirmek için kullanılmıştır. 18. yüzyıl Fransa,AI-
manya ve tngiltere'sinde daha doğrusu tüm Avru-
pa'da,entelektflel atmosfer bu kavranıladile getiri-
lir. Sarsıa tarih dönemlerinden hoşlanınm. Bu yüz-
den 18. yüzyıl benim için anlamlı" dedı.
Söyleşisinde sınıflann durumuna da değinen Ta-
nilli, tarihi incelerken sınıf mücadelesıni bir tara-
fa bırakarak hiçbir şeyin yapılamayacağını belirt-
ti. Tanilli, "Sırufsal olmayan hiçbir şey yoktur. İki
sevgüinin bir gazinoda eğtenmesi sınıfsal değil gibi
gözükse de gidemeyenlerin var ohnası bile sınıfsal
bir sorundur. Hatta sian bu sakmda, beni dinüyor
olmanız bile sımfsaldır" diye konuştu.
Kendısının fıkn hür. vicdani hür, ırfanı hür bir
ınsan olduğunu. bunun dışında hiçbir şeyı kabul et-
medığinı ıfade eden Tanilli şunlan söyledi: "1923
kuşağ) bcze aydınlanma geleneğini sonuna dek tat-
ürdı. Ben akla ve bilime inanınm. Benim kuşağını
aydınlanmacı oiarak yetişti. Devrime inanmayı biz
bu dönemde ögrendik. Akhn yolunu açacak ne ka-
dar önemli kitap varsa SO'li yülann yönetimlerince
yasaklandı Türkiye'de. Benim kültüriun yasak ki-
taplara dayanıyor."
YAZIODASI
SELtM tLERl
Yedi Kocalı Hürmüz'ün
Düşündürdükleri -
BRT'nin çekimleri için geçen hafta Yedi Kocalı
Hürmüz'ün provasına gittik. Prova izlenimlerimi pa-
zar gecesi bilmiyorum izlediniz mi?
Ama çekim dışında kalanlardan programda etoei-
te söz açamazdım. Şimdi onlan dile getırmeye çalı-
şacağım.
Müjdat Gezen zoıiu bir çalışmayı üstlenmiş. Ka-
labalık, değerli kadrosu; her zamanki gibi yıne göz
kamaştıran Nükhet Duru'suyla bu muzikalın geçmiş
günlerin güzet müzikallerine bir dönüş olduğuna ina-
nryorum.
O gün, Türk tiyatrosuna ömür vermiş Necdet
Mahfi'yi, Lâle Oraloğlu'nu, Ayşen Gruda'yı göre-
medim. Onlan artık oyunda izleyeceğim.
O gün Sadık Şendil'i konuştuk.
Tekrar tekrar hatıriayıp, hatırtadıkça kıs kıs güldü-
ğüm, her hatırtayışımda bana yeniden mutluluk ve-
ren oyunlar yardır. Başta Kocamın Nişanlısı; unutul-
maz Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan ıkilisi. Sonra Ke-
nan Büke li Aziz Basmacı lı Kart Horoz; kim bilir
kaç yıl önce. İstanbul Tıyatrosu'nun başyapıtı Çılgın
Yenge... Tümünü Sadık Şendil yazmış. Keşke bir
daha sahnelense dediğim oyunlar.
Yedi Kocalı Hürmüz, Sadık Şendil'in şanslı bıroyu-
nu. Hem Ayfer Feray'dan, hem Ayten Gökçer'den
seyrettım. Bu rol, bu kez, Nükhet Duru'ya çokyara-
şacak.
Sonra, Sadık Şendil adının gündeme getrilmesi se-
vindirici. Değerbilir Müjdat Gezen, onu, Ustalanm ad-
lı incelikli kitabında ustalan arasında sayıyor:
"Dünya güzeli yemekler yapardı. Rakıcıydı. Ama
iyirakıcıydı. Ikinci kadehte Sadık ağabeyin birden an-
latma vakti gelırdı... O konuştu mu susmayacak
adam daha doğmadı diyebilınm... Ağzının içine ba-
kardık. Askertiğıni anlatır, okul zamanını anlatır, fılm
setlenni anlatır, memuriyetini anlatır, anlatır, anlatır,
zaman neden bu denli çabuk geçer, hayıflanır du-
rurduk."
Her gün yürüyüşe çıkıyorum. Her gün Sadık Şen-
dil Sokağı'ndan geçiyorum.
Ben hiç tanımadım Sadık Şendil'i. Sevdiğini has
seven Ertem Eğilmez'den. Ertem Ağbi'den dinle-
dim. Müjdat'ın yazısı da beni çok etkiledi; kirnse kim-
seyi usta saymazken, Müjdat Gezen birçok ustasın-
dan söz açıyor.
Sokağa doneyim. Alçakgönüllü, handiyse hüzün-
lü, bir arka sokaktır. Her geçişımde, onca çalışmış,
onca üretmiş Sadık Şendil'in öylesı bir sokakta, alın-
terinin gururuyla yaşadığını düşunürüm. Türk sine-
masına yüzlerce senaryo, aralannda Beklenen Şar-
kı, Sürtük gibi unutulmazlan var. Bu kalem emekçı-
sine bütün borcumuzu, yaşadığı sokağa adını vere-
rek ödedik mi?
Gerçi Sadık Şendil Sokağı iyi ki var.
O gün Müjdat'a sordum; sokaktan hep akhmata-
kılırdı; Sadık Şendil'in oyunları basıldı mı?
Yalnızca Yedi Kocalı Hürmüz yayımlanrruş, Müjdat
Gezen yayımlamış. Ne Kocamın Nişanlısı, ne Ihtilâl
Var, ne ötekılec Eseriyie Türkiye'de tıyatroya sayısız
seyirci kazandıran bir yazar, her an yitik metınler ya-
zan olabilir. Yann öbür gun güldüru tarihimızı 'ger-
çekten' araştracak, 'ırdeleyecek'olanlar, oyunlan oku-
yamayacaklar. Nasıl bir ınsafsızlık!
Müjdat bana Miyatro Yayınlan'nın Yedi Kocalı Hür-
müz'ünü hediye etti. Orada Sadık Şendil'le söyleşi-
liyor. Sokağı gibi alçakgönüllü yazan dinliyorsunuz:
"Ne düşünce ile yazdığıma bir yanıt veremem.
Canım istedi yazdım. Belki de öyküyü çok sevdim."
Afır tafır, neler anlatabılir, ne ipe sapa gelmez yo-
rumtarla şişinebilırdi yazar. Yalnızca: "Canım istedi
yazdım" diyor. Şu üç sözcüğe dalıp gittim.
Onlar tuhaf insanlardı; Ertem Eğılmez de öyleydi.
Ne ştşinmek-boburlenmek, ne ebedî kalıcılıkta bıreser
yarattığı kuruntusuyla avunmak... Guzei olsun, duyar-
lı, gönül titretici olsun, yetıp artardı.
Bizı bırakıp gittiler. " '. ''
Takvimde h Bırakan: v
"Su ülkenin en güzel kenti Istanbul'un en alatur-
ka ve geleneksel semtı olan Fatih'in (eski güzel
Fatih 'ten söz ediyorumj birsokağında dünyaya gel-
memlebırlikte, Dümbüllü'leri, KomikKemal'leh, Vös-
ff Rıza'lan tanıdım." Müjdat Gezen, Türk Tıyatrosu
Kitabı, MSM Yayınlan, 1999.
PBVden Dede Korkut sempozyıımu
•I Kültür Servisi- Dede Korkut Destanı Istanbul'da
düzenlenen uluslararası bir sempozyumda tartışılacak.
PEN Yazarlar Derneği'nın düzenledıği sempozyum 15
Kasım günü 14.00-19.00 saatlen arasında, AKM'de
gerçekleşecek. Sempozyumda, L'NESCO'nun 900. yılı
dolayısıyla "Bütün dünyada anılması gerekenler'
listesine aldığı 'Dede Korkut Kitabı' da hem bilimsel
açıdan incelenecek, hem de çağımıza ulaşan özellikleri
yönünden ele alınacak. Kültür Bakanlığf nın
katkılanyla düzenlenen sempozyumda Prof. Dr. Altan
Gökalp ve Prof. Dr. Louis Bazin tarafından
Fransızcaya çevrilen Dede Korkut kitabı da ele
alınacak. Oturum başkanlığını Talat Halman'ın
yapacağı 'Uluslararası Dede Korkut Sempozyumu'nda
aynca Türkiye'den Yasar Kemal, Prof. Dr. Talat Tekin,
Adnan Bınyazar. Konur Ertop, Dr. Muhsine Helimoğlu
Yavuz ve Azerbaycan'dan Anar Rızaev bitdiri sunacak.
POYRAZ
Cumruırtyet
k ı t a p I a r ı
Gazetecı-Yazar Hikmet Çetinkaya'nın içındekı fatınalı
evrende geliştirdi|i, duygu denizmde daınıttığj yazılan.
Bit solukta okunacaL kirm zaman biı nisan yağtnuru
altında, bazan poyraz yelinın soguk savurganlığında ya da
karanlık bir gecenin yahuzlığında yeniden okunacak, yer
yer okunacak bir kitap bu kitap
Çağ Pazartama A.Ş. Türkoca^ Cad. No:39M1
Ç34334)Cağaloğlu-lstanbu! Tei: (212)514 01 96