Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 1999 CUMARTESİ
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuiiyet.com.tr
Doğal Denğe ve Doğal Afet
Prof. Dr. Melİh BOYDAK10 Orman FakûltesiOğretimÜyesi
0 ç ve dış dinamikleriyle evrende
I
bir doğal denge bulunmaktadır.
Evrenin belki de en seçkin (gü-
zide) gezegeni olan dünyamız,
bu doğal dengeyi, canlı yaşamı
da kucaklayarak sürdürmekte-
dir. Aslında canlı ve cansız olarak tıi-
teledıgımiz olgular arasındaki çizgi
görecelidir. Aynı madde bazen canlı
yapı, bazen cansız yapı içinde bir dön-
gü içindedir. Dûnyatnızı bütünüyle can-
lı kabul eden görüşler de bulunmakta-
dır. Hatta gökadalan ve onlann oluş-
turduğu evrenı (evrenleri) canlı kabul
etmek dahi. bir anlamda yanlış olmaz.
Dünyadaki dogal denge devingendir.
Örneğin, uzun bir zaman sûresi içinde
karalar ve denizler arasında büyük de-
gişimler olmaktadır. Daha küçûk ölçek-
te ömelder verirsek, bitki ve hayvan dün-
yalan da evrim içindedir. Kayaçlar za-
man içinde fiziksel ve kimyasal deği-
şimlere uğrar.
Ancak, dünyamızda uzun zamanla-
ra yayılan bu evrimler, genelde yaşa-
mı olumsuz yönde etküememektedir.
Depremler de yerkabuğunun tektonik
özelliklen ile iç ve dış dinamiklerinin
neden olduğu doğal olaylardır. Dep-
remlerin doğal afet durumuna dönüş-
mesi, insanlann bilim ve tekniği dış-
lamasından kaynaklanmaktadır.
Orman ekosistemlerinin (yetişme or-
tamlannın), su ekosistemlerinin bo-
zulması ya da yok olması, biyolojik
çeşitliliğin tükenişi de tamamen insan-
la ilişkilidir. Insanlann doğaya ve bi-
lime ters davranışlar sergilememesi ha-
linde, genelde canlı yaşam büyük çap-
ta olumsuz yönde etkilerunemektedir.
17 Ağustos 1999 günü yaşadığımız
ve ulusumuzu yasa boğan depremın, yı-
kım (afet) durumuna dönüşmesi de in-
san kaynakhdır. Nitekim, 1950'li yıl-
lardan bu yana bilimi dışlamaya baş-
layan siyasetin etkileri, sosyal yaşa-
mımızın herkesiminde olumsuzluklar
yarattı. Özellikle 1980'liyıllardanbaş-
layarak, sıyaset. bilimden yararlanma
adına bilimi kendi amaçlan yönûnde
kullandı; bilim ve teknik dışlandı.
Onlarca yıldır kamu sektöründeki
yönetsel kadrolar da siyasilerin güdü-
müne sokuldu. Siyasiler için kamu sek-
törûnde dikensiz bir bahçe yaratıldı.
Toplumda değer yargılan altûst oldu.
Bireye, toplumdan önce kendisini dü-
şünmesi öğretildi. Ülkemizde doğa yı-
kımının ve doğal olaylann yıkıma dö-
nüşmesinin kökeninde bu olumsuz gi-
diş bulunmaktadır.
Türkiye'de 1978 yılmda Toprak Su
Genel Müdûrlüğü tarafindan yapılmış,
bilimsel ölçûlere dayanan bir arazi kul-
lanımı yetenek suııflaması bulunmak-
tadır. Ancak siyaset, arazilerin yete-
nek sınıflanna göre kullanımında da bi-
limi dışlamıştır.
Bugûn üzerinde çok düşük verimle
yanlış olarak tanm yapılan, genelde
eğimli milyonlarca hektar alanm or-
man ya da otlak alanlanna (mera) dö-
nüşmesi gerekmektedir. Oysa ülkemiz-
de halen egimli orman topraklan, "Or-
man niteliğini yitirdi'' yanlış gerekçe-
siyle, tanm ya da başka kullanımlara
aynlabilmektedir.
Rant değeri fazla olan alanlarda, bu
baskı daha da çok hissedilmektedir.
1974-1994 yıllan arasında 400 bin hek-
tann (4 milyon dönüm) üstünde orman
alanı "Orman niteüğini yitirdi" yanlış
gerekçesiyle orman rejimi dışına çı-
kanlmıştır. Buna karşılık, içinde I. ve
II. sınıf tanm topraklannın da yer al-
dığı 1.5 mUyon hektar (15 milyon dö-
nüm) tanm arazisi, bir daha geri dön-
meyecek şekilde yeıieşim yeri, endüst-
ri kuruluşlan ve benzeri kullanımlara
dönüşmüştür. Bu olgu korkunç bir hız-
la da devam etmektedir. 17 Ağustos
1999 depreminin, ülkemizi yasa bo-
ğan biryıkıma dönüşmesinin kökenin-
de, Adapazan, Düzce, Kocaeli ve Bur-
sa'da, fay hatlannın üstünde olmalan
yanında, taban suyu yüksek tanm alan-
İannm, sorumsuzca, 5-6 kath binalar-
la ya da endüstri yoluyla yapılaşmaya
açılması bulunmaktadır.
Oysa uzmanlar, belirtilen yörelerde,
tanm alanlan dışmda ve yerleşimin
söz konusu olabileceği alanlarda dahi,
çok özel önlemler almadan, 2 katın
üzerinde imar izni verilmesinin sakın-
cah olduğunu yıllar önce belirtmişler-
di. örneğin, Adapazan'ndaki taban su-
yu yüksek tanm alanlannda, birçok
sağlam yapının yıkılmadan sağa sola
yatması ya da birkaç metreye kadar
toprağa gömülmesi, yanhş yerieşim
yeri seçiminin göstergeleridir.
Öte yandan, özel özgülemeye (mül-
kiyete) konu olan ve yanlış olarak ta-
nmda kullanılan milyonlarca hektar
eğimli arazi, ülkemizdeki toprak ta-
şınmalannın (erozyonun) asıl kaynağı-
dır. Orman olması gereken, ancak or-
man rejimi dışındaki bu alanlarda, eroz-
yonu önlemek için bir örgüt de bulun-
mamaktadır.
Hemen her yıl afet boyutlarında ya-
şadığımız ve aynı yıl içinde unuttuğu-
muz taşkınlar ve seller, genelde arazi-
nin bilimsel arazi yetenek sınıflanna gö-
re kullanılmamasından doğmaktadır.
Afetin ikinci boyutu ise yerel yöne-
timlerce dere yataklanna sorumsuzca
verilen imar izinleri ve denetimsizlik
olarak belirtilebilir.
Anadolu'daki eski köy ve kasaba yer-
leşimlerinin genelde su kaynağı bulu-
nan, eğimli ve güneşli bakılardaki (ya-
maçlardaki) sağlam zeminli yerlerde ol-
duğu gözlenmektedir. Az eğimli ve
düz alanlar ise tanma aynlmıştır. Ana-
dolu ınsanının binlerce yıldır sürdür-
dügü bu yerieşim geleneğini, özellik-
le 20. yüzyılın ikinci yansında yıktık.
Hem de I. ve II. sınıf tanm alanlannı
sonımsuzca yitirerek!..
Eğer ülkemizde orman yıkımı, sel,
taşkın, deprem ve benzeri aİFetleri en az
toplumsal sarsıntı ıle geçirmek istıyor-
sak. öncelikle araziler bilimsel temele
dayak.araziyeteneksm\flamasma özen
gösterilerek kullanılmaudır. Şehir ve
bölge planlama bu baza ve başka öl-
çütlere binaedilmelidir. Yerleşim alan-
lannuı belirlenmesinde, aynntılı jeolo-
jik etüt ve raporlann önemle dikkate
ahnması gerekir. Bunu da yapı sağ-
lamlığı ızlemelidir.
Bu surecin titizlikle ve sorumluluk
duygusu içinde gerçekleştirilmesi, sos-
yal devlet anlayışımn bir gereğidir. II-
gili tüm kamu kurumlan ve yerel yö-
netimler bu sorumluluğun bilincinde ol-
malıdırlar.
Son 50 yıllık süreçte ve özellikle de-
ğer yargılannın aküst olduğu son 20 yıl-
lık dönemde, yanhş arazi kullammı,
orman yıkımı, otlaklann verim gücü-
nün yitinlmesi ve yapılaşmaya açıl-
ması, yanlış yerleşim, yapı sağlamhğı
konulannda doğaya karşı suç işlenmiş-
tir. Doğaya karşı işlenen suç, topluma
ve gelecek kuşaklara karşı işlenen bir
suçtur.
Doğa, suç karşısında konuşamaz.
ancak işaret verir. Bu belirtilere karşın
suç işlenmeye devam edilirse. doğa
toplumu cezalandınr. Toprak kayma-
lan (heyelanlar), sel ve taşkınlar, top-
rak taşınmalan (erozyon), susuzluk,
tükenen biyolojik çeşitlilik, estetık ve
kültürel değerlerin kaybolması, tanm-
sal üretimin azalması. yoksulluk, insan
yaşamının yitirilmesi, doganın toplu-
ma verdiği cezalardır.
Burada dûşündürücü olan, olumsuz-
luktakı temel nedenlerin siyasilerle
bağlantılı, buna karşılık cezalandınla-
nın ise toplum olmasıdır.
Bu yanlışhk ancak demokratikleşme,
eğitim, sivilleşme ve bilime saygı ile
aşılabilir.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Tanilli Artık Apaımzda...
18 yıl sonra Server Tanilli yurduna döndü. Iki
gün onur konuğu olarak TÜYAP Kitap Fuan'nda
yığınlann sevgilisi olacak...
Uzun bir özlem! Bir kırgınlık mı onu anayurdun-
dan uzaklaştıran?.. Değil. Kaçınılmaz bir zorun-
luluk!.. Pek çok değerli insanımıza kıydılar, hâlâ kıy-
maktalar. On sekiz yıl önce Tanilli'yi de az kaldı yi-
tiriyorduk. Bugün Aksoy'larla, Uçok'larta, Tü-
tengil'lerle, Mumcu'larla daha nice faşizm kur-
banları ıle birlikte onun adını da yazacak, anacak-
tık!... Neyse ki aydınlık düşmanlan onu yok etme-
yi başaramadılar.
Server Tanilli yılmadı, yıkılmadı. On sekiz yılı bo-
şa geçirmedi... Birbirinden değerli yapıtlarla ay-
dınlanma öncülüğünü sürdürdü: "Yüzyıllann Ger-
çeğı ve Mirası", "Uygarlık Tarihi", "Türkiye'de
Aydınlânma Hareketi", "Islam Çağımıza Yanıt Ve-
rebUirmi?", "Yaratibı Aklın Sentezi" daha nicele-
ri...
Ama kimdir, kimlerdir cumhuriyet devrimcileri-
ne kurşun sıkanlar? Neden hiçbiri ele geçirilip ce-
zalandınlamaz? Ipler kimin elindedir? Tanilli'ye
kurşun sıkan kişi şimdi nerde? Geçen yıllar için-
de yanlışlığını anladı mı? Tanilli'nin devce yaprt-
larını öğrenince bir pişmanlık duydu mu?
Ne var ki böyleleri değişmiyor. Zamanla daha
güçlü oluyor! Önemli yerlere geliyor. En büyük
suçları işleseler bile koruyucuları onlan kanatlan-
nın altına alıyor... Son örneği, MHP'nin ne yapıp
edip eski bir katili hem de yedi genç insanı elle-
riyle boğmuş, bunu da itiraf etmiş birine arka çık-
ması...
Server Tanilli on sekiz yıl önce "sosyalist ger-
çekçiliği" savunduğunu, ama şimdi sosyal gerçek-
çilikten yana olduğunu kitabıntn yeni baskısının ön-
sözünde açıklayacak kadar içtenlikli.... Cumhuri-
yet Kitap'taki konuşmasında da bakın ne diyor:
"Vaktiyte pek keskin bir cephe anlayışım var-
dı, bugün böyle keskin biraynma gidemiyor, fik-
re olduğu kadar sanata ve edebiyata olanca öz-
güriüğü tanıyonım. Bunlar bir değişme ve ben-
ce olumlu yönde gelişmeler."
Ama Server Tanilli "doğaya, topluma ve insa-
na bakışım, yani temel dünya görüşüm Mark-
sizm olmakta devam ediyor" diyor. "Materyalizm
diyalektik düşünce yönteminin yenilmediğini"
açıklamaktan da çekinmiyor. Bir zamanlar Mark-
sizmi savunanlann şimdilerde "yanlış yaptık" di-
ye dönmelerini antmsatıyor. "Emin olun rüzgârlar
bir parça yön değiştirsin bu taife 'yanlış yaptık'
deyip yeni numara/ar çevırmeye kalkacaklardır."
Server Tanilli'ye bir degönül borcum var. Birka-
za sonucu aylar süren hastalığımda beni ta ora-
lardan sürekli araması, yakın dostluğuyla yaşarna
direnci vermesini unutabilir miyim?
Isterdim ki Server hoca zorunlu sürgünlüğüne
son versin, onu on sekiz yıl sonra da olsa, üniver-
sitelerimizde öğrencileriyle baş başa göretim. Gü-
nümüz kuşaklan onu da yalnız kitaplanyla değil,
dersleriyle, kişiliğiyle de gerçek bir aydın, dürüst
bir bilim adamı, güvenilir bir devrimci olarak tanı-
sın.
Aramıza hoşgeldin Prof. Server Tanilli...
KULTUR • SANAT 293 89 78 (3 HAT)
BAHCELIEVLERBELEDIYETIYATROLARInda
13 KASIMDAN BAŞLAYARAK
Grup GÜNDOĞARKEN
•" h-HAN ŞEŞEN
"HERŞEYŞAHANE"2 Pterdc Şarkılı Oyun
Yöneten: Levent KIRCA
OYNAYANLAR:
ilhan ŞEŞEN'Gökhan ŞEŞEN'Burtıan ŞEŞEN
• C.tesi-Pazar 15.00 »Pazartesi 21.00
rel:(O.212) 441 36 81 /82
SEN K
ŞİŞÜ TİYATROKARE'DÎ^
Per5errt«-Cuma-Cl«sı2l OC Pazaı 15 00 « 1 8 00
B»I«rV».yo«« TM 32-2 ;ao 16 18 231 21 OO
B i z i m T i y a t r o Tei: (0216)4189349
KADIKÖY BARIŞ MANÇO KÖLTÜR MERKE "
6-13 Kasım C.tesi 18.30
9 Kasım Salı 20.30
Yargı'yı gormemek
20 yuzyıla ait bılgilerinizde \
cıddı boşluklar yaratabilir... *
Bu nefıs tiyatro metnini,
Zafer Diper'ın virtüöz oyunculuk ^
gösterısini kaçırmıyın . BASIN
14. Göstcrim Yılı >
YARGIGelecek Oyun ÇÖLDE YARIŞ
Dekor-Giysi: Hakan Dündar
Mûzik:KemaiGûnûçU N T U TtYATROSU
1-15 K M M Saat. 19.00-2115 Gift TeJ: (0-212} 246 35 89
U M K Ö Y H A U EÖİTİM MEHREZİ
2,16,22 MtMi Saat 19.00-2115 GişeTd: (0-216)3301027
ATMÖT YUNUS EMRE KÜLTÛR MERKEZİ
MÎKmmSaal 1900-21 '5 Gi?«W: 0-212İ 66' 38 95
M R T U HASAH ALİ TÛCEL KÛITÜR HERKEZİ
17 K M B Saat: 19 00-21.15 Gişe Td: (0-216) 353 37 78
•TopluHetladentnrıyapılr.
•Mbal Tel FİL KÛLTÛR NEHKEZİ T * (0-212) 2*4 28 39
E F E S Pilsen in kultuı ve sanata katkılan artarak surecek.
İNSAN D£#£^
Yazan/Anton Çehov * W V
Yöneten/Müşftk Kenter
Çeviren/ Asude Zeybekoğlu
P^OCAK\»ıan. Turgut UıiMnır,
YöBctcıı: Mişfik KENTER
Y.E.K.H/12-13-19-24-2S Kısım 20.30
14-21 Kasım 15.30
A.E.SJ 5 Kısın 20.30
6,10,11 Kasım 20.30
r
. 7 Kasım 15.30
^ A R / p HAYV^N Yunus Emre K.U.
_ . ^ . 17 Kasım 20.30 Karaca T.
^ ^ RUMUZ
^ G O N C A G Ü L
Yazan: Oktay Arayıcı
Yöneten: Orhan Aydın
Müzik: Timur Selçuk
Y.E.K.M/ 5 Kısın 20.30
A.E.S.J 12-13-19-20 Kttım 20.30
14-21 K»ım 15.30
rHADİÖLDÖKENE
! CANİKOM
Yaıan:AıiıNESİN
Yöneten: Pefccan KOŞAR
A.E.S./6Kttın20.30
YUNUS EMRE KULTUR MERKEZİ (Y.E.K.M.) ALTAN ERBULAK SAHNESI (A.E.S)
9.Kısım Ataltoy Gı?eTel: (0212) 661 38 W Bişarı Sk. No 2 Kanaltepe Gi;e Tel: (0212) 543 73 28
Biletler gişelerimizde, Carousel ve Cumhuriyet meydanında satılmaUtadır.
• ANKARA EXUIBRIS DERNGÖI
exlibris sergisi-paneli
6-16 Katım 9» 6 Katım Cumormti 13:00
Gündemdeki Exlibris"
UK Von dwı iri«U MUhrMt Aydojdg
Eslibriı Sıtfcı M. Ennç
KeUktiyenu $«fik Kahramoıtkaptan
Scrgisi Kaya Oıntgin
PENCERE
Hayat ve OmürL
Son günlerde gördüğüm okurlaria dostlar söz-
birliği etmişler gibi uyanyorlar:
- Kendine dikkat et!..
- Oluri..
Hiç kuşkusuz bu uyan Cumhuriyette yalnız ba-
na yapılmıyor.
Geçenlerde bir hafta sonu Almanya'daydım,
katıldığım toplantıda yanıma bir okur geldi, bana
bir kitabımı imzalattıktan sonra yüzüme baktı:
- Ûç ayönce dedi, Fakir Baykurt'a kitabını im-
zalatmıştım, öldü.
Ne dersin?..
Yakınlanmız da tek durmuyoriar, sıralı sırasız
soruyorlar.
- Ne yapıyorsun, önlem alıyor musun?..
- Hııı.. hııı.. diyorum.
•
İnsan hayatla ölünrt ikileminin romantizmine
gençliğinde daha düşkün oluyor; yaşlandıkça
umursamaztığın gerçekçiliğini benimsemek zo-
runda kahyor.
Şairierin çoğu gençliklerinde ölüm üzerine şiir-
ler döktürmüşlerdir.
Biryazar dostum vardı, kırk yıl önce evimize ye-
meğe gelmişti, iki kadeh içince ölümden söz aç-
tı; gittikçe yükselen bir sesle kendi kendisine ağıt
yakarken ağlamaya başladı, en sonunda kafası-
nı masaya vurmaya kalkmasın mı!.. Sofrada otu-
ran bizim hanımın annesi çok üzüldü, dayanama-
dı, fenalaştı, kaldırdık sedire yatırdık.
Yazar dostum, aradan kırk yıl geçmesine kar-
şın, bugün turp gibi...
Kayınvalide çoktan sizlere ömür.
•
ölüm üzerine yazılmadık şey kalmamıştr.
Çekici bir konu..
Ama ne yazsan fos..
Geçenlerde bu köşede vurguladığım gibi, çağ-
daş insan ömrünün ötesinde yaşamak olanağına
kavuştuğu için mırtlu sayılmalı. Geçmiş yüzyıllar-
da uzak köylerde ömrünü tüketen insanın yaşa-
mı nasıldı?.. Kitap yok, okul yok, sinema yok, te-
levizyon yok!.. Ne geçmişten haberi vardı eski in-
sanın ne de gelecegin öngörüsüyle uğraşırdı. Ai-
le içinde başlayıp biten tekdüze yaşamın sığlığın-
da başlayıp biterdi ömür... Eski insan bizim bildi-
ğimiz geçmişe tümuyle yabancıydı.
Günümüzün insanı nice şair, yazar, bilim ada-
mıyla çocuklukta tanışmaya başlıyor; doğayı al-
gılamak, evreni özümsemek bakımından elimiz-
dekiaraçiaradıyecekyok!..Dilersenizyeryüzünün
dört bucağından, yedi ikliminden dostlar edine-
bilirsiniz; zamansal hiçbir engele takılmadan uzam-
da geziye çıkabilirsiniz, gelecek için yapılan ortak
tasanmlara katılabilirsiniz..
İnsan oturduğu yerden zaman ve uzam boyut-
lannda devinebilen tek yaratık...
Hayatımız ömrümüzü aşıyor.
Bir hekim dostum ne demişti:
"- Ben öKnken gülen insan gönmedim!.."
Olur mu canım?..
ölürken gülmek ya da gülümsemek ne güzel
olur!..
Ben deneyecegim.
NÂ^IM HİKMET
KÜLTÜR VE SANAT VAKFI
2000 KÜLTÜR AJANDASI
ÇIKTI
Her an elinizin altında bulunmasında yarar olan ve
CXımhuriyet dönemi dikkate alınarak iki dilde (Türkçe,
Ingılızce) hazırlanan haftalık ajandada;
* Küttür - sanat - edebiyat kişileri,
* Kültür - sanat yaşamı ve etkinlikleriyle ilgilı btlgiler
(özel günler - haftalar),
* Küttür - sanat kuruluşlan ve iletişim kurulabilecek
önemli tetefonlar yer almaktadır.
Kuşe kâğıda basılı spiralli, 12X17 cm. boyutunda
(TûyapKitapFuan-AttKat9. Sokak) - .
Nâcam Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı
SıraseMler Cad. 48, Kat: 1 Taksim - Istanbul
Tel: (0 212) 252 63 141252 63 15
İstanbullular
bu işi
sevdi-..
İzmir fıyatlanyla alışverişin keyfı hızla yayılıyor