25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 KASIM 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Garip Bir yanda Başbakan Bülent Ecevit genelge çıkarır, deprem felaketini gerekçe göstererek 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın kutlanmasını önlemeye çalışır. Öbür yanda, 29 Ekim'den birkaç gün sonra Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yaşgünü, kayınbiraderi Ali Şener'in Gölbaşı yakınlarındaki çiftliğinde "Happy Birthday" yazıları ve havai fişek gösterileriyle kutlanır. Garip bir ülkede yaşıyoruz, ya da ülke garipleştiriliyor. 12 Eylül 1980 sabaha karşı. Teleksin tıkırtısı Istanbul'dan. Darbeyi bildiren telaşlı genç gazeteciye Oktay Kurtbö- ke'den meslek dersidir, her vuran tuş: "Yaşanan gerçeklerdir işimiz..." An, karanlık ölüm meleği savurdu yi- ne tırpanını. Gel de sitem etme Metin Eloğlu gibi: "Birkıyımızmı kaldı bu denizde? Onu da batır hadi! Çiçeğimizi yol, rüzgânmızı bur, suyu- muzu acıt... Gökyüzümüz mü nerde? sanki nerde bizim gökyüzümüz? Hani lokman bulutlarımızda güvercin lekelerimiz? Gözümüzü körelthadi, içimizbörtsün, ellerimizi yırt..." Bu toprağın insanıydı derler ya, öyley- di Oktay Ağabey. Ateşler içinden yıka- nıp gelen Metin Attok a danışmalı bir: "Toprağın da vardır bir kişiliği, Her insanın nasıl bir iklimi varsa. Bir toprağı anlatmak değil mi ki, Bir insanı anlatmaktır biraz da." Güneş kasımpatına vurmuş. Sokak- larda binler, yurtta milyonlar, dünyada mil- yarlar. Ölümün aceleciliğinin gizini çöz- Ölüme Sitem müş Behçet Necatigil: "Dağlann ardından ölüm doludizgin gelir, Terkisinde biri vardır. Ama yollar insanlarla kaynaşır, Ama dünya telâşında hepsi, Ama ölümün işi hepsinden aceledir, Ama yollar tutulmuş, geçilecek gibi değil... Bir anda her şey bir yana itilir, Önce ölüm! Olüme yol!" Bir Oktay Ağabeyimiz vardı. Gitti. Türk-lş içinde yıllardır "sosyal demokrat" geleneğin önde gelen temsilcisi sayılan Türk Harb-iş'in geçen hafta yapılan genel kurulu ile sendika yönetimi FP-MHP eğilimli bir koalisyonun eline geçti. Eski Türk Harb-lş Sendikası Genei Başkanı Izzet Çetin'e bu değişikliğin nedenlerini sorduk. Yorumu şöyle oldu: "Sendikacılıkta farklı bir çizgi izledik. Sendikacılık yaptık. Özelleştirmeye karşı mücadele ettik. Kamu Işletmeciliğini Geliştirme Merkezi Vakfı'nın (KİGEM) oluşumuna katkı Harb-lş Aıtık Sağda sağladık, destek verdik. Bilimsel çaiışmalar yaptık. Bütûn bunlar birçok kesimi rahatsız etti." Çetin, son yıllarda Türk Harb-lş'in örgütlü olduğu işyerlerine alınan işçilerin çoğunlukla sağ eğilimli olduklarını da ileri sürdü ve ekledi: "Kongre sûrecinde iç ve dış müdahalelerie karşılaştık. Bizim kongrelerimize hiç uğramayan MHP ve FP'lilerin bu kez toplantılanmızda cirit attığını gözledik. Sağ eğilimli sendikalann da iç işlerimizle çok yakından ilgilendiğine tanık olduk. Kimi delegelehmiz sağ partilerce adeta kampa alındı. Bütün bunlar ister istemez kongre sürecini etkiledi. Yoksa, genel kurulda hiç kimse bizi 'Sendikacılık yapamıyorsunuz' diye suçlamadı." Sıralanan bu gerekçelere, Izzet Çetin değinmese de bir başkasını eklemek gerek: Sosyal demokratlar, soldakiler birbirini yedi. Ve mutlu son! İki Sümerbank 1933'te kurulan Sümer- bank'ın adını Mustafa Kemal Atatürk vermişti. Sümer- bank'ın kuruluş amacı. ortaçağ kalıntısıOsmanlı Imparatorlu- ğu'na son veren genç Türki- ye Cumhuriyeti'nin "kalkın- ma"s\na öncülük etmekti. Sümerbank'ın görevi, fabri- kaları işletmekti. Işletti. Kamu gücüyle kurulacak tüm sana- yi kuruluşlannın tasarımlarını hazırlamaktı. Hazırladı. Sana- yi için gerekli teknik persone- li yetiştirmekti. Birçok genci yurtdışına bursla gönderdi. Yetiştirdi. Kısacası Sümer- bank, Türkiye'nin sanayileş- mesinin lokomotifiydi. TurgutÖzal'ın başbakanlı- ğı döneminde Sümerbank'ın özelleştirilmesi kararı alındı. Bankanın bütün hisseleri Ekim 1995'te yapılan bir ihale ara- cılığıyla özel bir şirkete satıl- dı. Kime? Hayyam Garipoğ- lu'na O kim? Yeraltı dünyasın- dan Alaattin Çakıcı ile bağ- lantıları nedeniyle geçmişte gözattına alınmış, tefeci Nesim Malki'nin öldürülmesi olayı- na karıştığı savlanan, Türk- bank'ın özelleştirilmesine fe- sat kanştırdığı ileri sürülen Erol Evcil'in yakalanmasından bu yana gündeme gelen karışık olaylara ilişkin haberlerde sık sık adı geçen "işadamı". Nereden nereye... Sanayi atılımı coşkusundan, yozlaş- mışlığın çapraşık ağlarına... Türkiye Cumhuriyeti'nin ku- ruluş yıllannı, 1930'lu yılları küçümsemek isteyenler, yok- sul halkın güllü basması ile özdeşleşmiş Atatürk'ün Sü- merbank'ı ile Garipoğlu'nun Sümerbank'ını bir karşılaştır- malı... ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMİROĞLU Suat Yalaz'ın sergisini kaçırmayın Ustat Oğuz Aral. Suat Yalaz için bakın ne diyor: "Yüce Mev- lama herzaman Menekseye mo- runu, güle can kokusunu. rüzgâ- ra nefes serinliğını, Safiye Ayla'ya bülbül sesini verdın de Suat Ya- laz'ın desen gücünü ve iki buçuk çizgjdekf portre çizme mgrifeti- ni bu garip Oğuz kuluna niye na- sip etmedın?..' diye takaza etmi- şimdir. Suat, Babâli'ye geldiğinde biz- lergibi desenin çini mürekkebin- den önce kurşunkalemle çizildi- ğinibllmiyordu. Ak kâğıda. Fırça- sını mürekkebe çalâfırça banıp duruyordu. Kurşunkalemsiz çiz- dikleri benim ıkına sıkına, sile bo- za çizdiklerimin ötesindeydi. Ama Suat karikatürte yetinmedi. Ben- cehaltetti. Çizgi romancılığa ve sinemacılığa soyundu. Böylece ondan kurtulduk!.." Suat Yalaz da "Mal Beyanı Gi- bi Bir Şey" başlığıyla anlatıyor: "Dilekolay!.. Yanm yüzyıl basında, 40 yıl da çizgi romancılıkta... Evet... 1949 yılında, Erciyes Postası'na çizdiğim ve iki buçuk liralaraldığımilkgünlükkarikatür- lerden bu yana tam 50 yıl geç- miş. Bir işkolunda 50 yıl, koca bir 'çalışma ömrü' demektir, ben, herne kadar. kendimi henüzyo- lun yansında hissediyorsam da 'Yahu, okyanusu aşıpAvrupa'dan öteye ne zaman geçeceğiz?' di- ye söylenip duruyorsam da... Tam yanm yüzyıl, gerçek an- lamda 'kendi yağımızla kavrul- duk'... Kimseden konu almadık. Kendimiz yazdık, kendimiz çiz- dik... Filmlehmizi fırçanın ucuyla kazandığımızkendiparamızla ve yüzümüzün akıyla çektik. Bu ya- nm yüzyıl içinde ne bir ödül ve- ren oldu bize ne de ben aynldı- ğım gazetelerden tazminat al- dım... - Eh, bu yıl artık Gazeteciler Cemiyetimiz benim meslekte 50. yılımı hatırlar da bir plaket falan verir... ya da Avrupa basınıyla tüm ilişkilerimi koparıp 'gemileri yakarak', 'köprüleri atarak' en vehmli yıllanmı ayırdığım, en ol- gun eserlerimi verdiğim gaze- tem benim için bir küçük pasta keser, onurlandıncı bir-ikilafeder hemalde, derken... ne pasta ke- sen oldu ne de plaket vermeyiakıl eden!.. Tam, 'Kader utansın!' diyecek- ken, birden kendimi birsergi ha- zıriıgı içinde buluverdim. Baba- dan bulaşma Karaoğlan hastası olan genç ressam dostum Ars- lan Eroğlu, benim basında buyıl 50. yılımı doldurduğumu, Kara- oğlan 'ın da40yaşına basbğnı öğ- renince: - Bunu kutlamak gerek! diyor ve yakın dostlan LeMancılara bir sergi önerisinde bulunuyor.. Le- Man 'ın başanlı iki genç patronu Mehmet Çağçağ ile TuncayAk- gün kardeşlerim de sağ olsun- lar: Suat Yalaz, çocuk yaştan be- ri bizim elimizin yüzümüzün, üs- tümüzün başımızın çinimürekkep lekeleri içinde kalmasına neden olan a'bimizdir. öcümüzüalma- nın tam zamanı! deyip beni bu sergi denizine itiverdiler. -Ben de ceza olsun diye, eserlerimin ya- yımlanması işini onlann başına sardım. Oh olsun!- Efendim, evimiz Paris 'te, gön- lümüz Türkiye'de... Yanmyüzyıl- lık çalışmalanmın birbölümü bu- ralarda, bir bölümü oralarda... Nasıl yapmah derken, Arslan Eroğlu, aslangibiortaya abld, tüm arşivleri altüst etti, buldu buluş- turdu, kopukları yapıştırdı, so- nunda benim şaşkın bakışlanm arasında bu sergiyı düzenledi.. ona da helal olsun! Sözün kısası, ne bulabildiysek sergilemeye çalıştık. 'Mal beyanı' gibi bir şey oldu bu sergi... 'Her ne kusur etmiş isek' 'Affola!' diyoruz. Hoşça kalın!.." Yalaz'ın sergisini kaçırma yı- nız! (1-15 Kasım 1999. Devlet Gü- zel Sanatlar Galerisi. Atlas Pasa- jı, Kat: 2 Beyoğlu-lstanbul.) Işte ilk 'Öncü Şok' Hste Sihir üstadı DavkJ Copperfield'in Türkiye gösterisinde yok edeceği 13 kişi için listeleriniz gelmeye devam ediyor. İlk lis- teleri adil bir şekilde yazıp oylamayı yaptıktan sonra aşağı- daki stralama çıktı ortaya: 1. Tansu Çiller, 2. Devlet Bahçeli, 3. Mesut Yılmaz, 4. Bü- lent Ecevit. 5. Mehmet Ağar, 6. Recai Kırtan, 7. S. Demi- rel (Bu sanırım Sevda Demirel!), 8. Osman Durmuş, 9. Fa- dd Akgündüz 10. Sibel Can, 11. Kenan Erçetingöz, 12. Nec- metttn Erbakan, 13. Hasan Karakaya (Akit "yazan"). Güle güle 'gazeteci'. Oktay Kurtböke ile tanışma şansım olmadı. Ama onu hep usta, dürüst bir gazeteci olarak anlattılar bana. Ardından yazılanlan okuyunca, "yeri dolmayacak türden" bir insan olduğunu anladım ve "yerini dolduramayacağımız" insanların sayısı her geçen gün arttığı için hem üzgün hem de endişeliyim... TÜYAP'ta Buluşalım 8 Kasım Pazartesi ve 14 Kasım Pazargünleri 16.00- 20.00 saatleri arasında LeMan standında kitaplarımı im- zalayacağım. (Meraklısına: Üniversite hazırlık soruların- dan oluşan VÖSYM adlı kitabım çıktı. Gerek sayısal, ge- rek sözel konularında birbirinden acar 222 adet soru, çö- zülmeyi bekliyor. Soru bankacılığındaki bu aşama saye- sinde ortaöğretim başarı puanınızı repo yapabilirsiniz!) ÇİZGÎLİK KÂMtL MASARACl HARBİ SEMtH POROY JLTARİHTE BLGÜN MIMTAZARIKAN 6 Kasım "HOŞMEMCTNUN YARAT/C/SIÖLÛÜ.. 1979 'DA BO6ÜM, ÜHLÜ AMERİnAUÇİZ& KOMAN RESSAMI ve MizAnçj ALL CAPP, 7O YAŞINDA ÖUMJ. YAMATnİt "U'L AeNEK"(BİZD£KJ AOI HOŞMEMO) ÇİZGİ ROMAAJI ri£,4O YIL 80. YUNCA, BÛYVK aurrucu K/n£LE&Ni ETKÎ- LEMİÇTİ- 19f,O'LARDA, YAIMI2 ABD'DE 3OO GAZETEPB yAYIULANAN BU KOMİK OİZİ, ÇAĞO4Ş SOSYO -POLİTİK ySVIN/N G£T7#&İ- Ği ÇARPtKLIKlAKt DA Bi.£$TİKİyOeDU. ANCAK, 197O 'U YtLUtKDA, DIZİDEKJ £l£ŞT7/eiL£G/AI YAVAÇ >MMf SA&OUYUDAN UZAICLAŞ77ĞI VE EStj POPÜL£OJĞİNI KAYS£TTİĞİ FAeK£DİÜYORDU. SONUH- DA,ALL CAPP, 197S'OE ROMANI 8ITİ8MEYE KAKAK VER- Pİ, BİK YIL SONGA PA ÖU>Ü. SOLDA, HOŞ MEMO Çİ2Gİ ROMANININ BAÇ fCİfiLEgİ TOPLU HALDE ÖÜ OZGURLEŞME EYLEMİ: KÖY ENSTİTÜLERİ Cumhuriyet k i t a p l a r ı NİĞDE İCRA DAİRESİ'NDEN MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI DosyaNo: I999'923 Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins. miktar ve kıymetlen yazılı mallar satışa çıkanlmıştır. Birincı arttırma 25.11.1999 günü saat 9.30- 9.45"de Nigde Termınal Cad. Saglam Oto Kurtancılan'nda yapılacak ve o günü kıymetlerın %75'ine isteklı bulunmadığı takdırde 26.ll.l999 günü aynı yer ve saatte 2. arttırma yapılarak satılacağı. $u kadar ki. art- tırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yûzde kırkını bulması- nın ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklının toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme \ e paylann paylaştırma masraflannı geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satış bedeli üzerinden % oranında KDV'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinın icra dosyasında görülebıleceği. masrafı verildiği takdirde şartnamenin bırör- neğinin isteyene gönderilebileceği. fazla bilgi almak isteyenlerin yuka- nda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmalan ilan olunur. 26.10.1999 Mnhammen kı>meti lira Adtdi 7.000.000.000 l Cinâ |mabi>eri ve öüemli nitttikleri) 51 AD 848 piakalı. Toyoto Canna E. 2.0 maıka. 1907 model. metaiık gümûş rengi. 382126357 motor. SB153SBK10E039609 şası no"lu otomobil ve oto teybi. Basm: 52770 Mehmet Başaran, doğal ve toplumsal çevreyi değiştiren, bunu yapaıken kendisi de değişen insanlann öyküsünü anlatıyor. Inanılamaz çabûklukla yapılanan üretken gûç nasıl oİuştu ya da "devrimci eğitim imecesi"nin yapısı nasıldı veya büyük eğitimci "Tonguç Baba" nasıl yetiştı, nasıl bir eğıtimciydi. Bu ve benzeri tüm sorulan yanıthyor Başaran. CumhurİYeı Çağ Pazartama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 kitapkulubü (34334)Cağa!oğlu-(stanbul Tel: (212)514 01 96 KALBİNİZ SİZİN İÇİN ÇALIŞIYOR, YA SİZ?... TÜRKKALPVAKFI 19 Mayıs Cd. No: 8 Şışli/İSTANBUL Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx) 10 Hat Faks: (0 212) 212 68 35 ANKARA 4. İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN 1999/1633 Davalı: Hüseyin Kaya. Nato Yolu Cengizhan Mah. 96. Sok. 14'A A.Paşa'Ankara. Davacı SSK Genel Müdürlüğü tarafindan davalılar Ak- çelik Müh. Müt. Tic. Limited şirketi ve aleyhinize açılan rücuan alacak davasının yapılan duruşması sırasında; Ara kararı gereğince: davalılar- dan Hüseyin Kaya'nın Nato Yolu Cengizhan Mah. 96. Sok 14, A A.Paşa- Ankara adresine çıkartılan tebligatın tebliğ edilemedıği bila tebliğ iade edildiği anlaşıldığından adı geçen hakkında ilanen davetiye tebliğine ka- rar verilmiştir. Adı geçen davalı Hüseyin Kaya'nın duruşma günü olan 1.12.1999 günü saat 10.10'da duruşmada hazırbulunması, celbi gereken deliller için masraf vererek yazı yazdırrnası. belli gün ve saatte duruş- maya gelmediği. delillerini de bildirmediğı takdirde yokluğunda duruş- ma icrasıyla mevcut delillere göre karar verileceğı ve yapılan işlemlere itiraz hakkının bulunmadığı hususu ilanen tebliğ olunur. 25.10.1999 Basın: 53361 GÖRÜŞ EMIN GURSES Ankana-Moskova llişkileri veKafkasya Bolşevik Devrimi'nin üzerinden 82 yıl geçti. An- kara ile Moskova'nın ilk önemli yakınlaşması Bol- şevik Devrimi ile birlikte başlamıştı. Bu yakınlaş- ma Batı'nın dayatmaları sonucu kaçınılmaz olmuş- tu. "Hasta Adam"denilen Osmanlı'nın içinden çı- kan milli kuvvetler ile Churchill in bir "hastalık" olarak gördüğü ve "beşiğinde boğulması "n\n ge- reğine inandığı Bolşevikliğin öncülerini tarihi ko- şullar ittifaka zorlamıştır. 1921 yılında Lloyd George. Bolşeviklerle Ke- malcilerin Azerbaycan'da egemenlik kurma ça- balarının aralannda bir çatışmaya yol açacağını ve bundan ingilizlerin kârlı çıkacağını hesap et- mişti. Fakat Churchill'in, Kemalcilerin direnişini ve beklenmedik toparlanışlarını görünce 13 Kasım 1921 tarihli Times'a verdiği demeçte "Türklerin istediklerine karşı diretilirse şarkta tehlike ortadan kalkmayacaktır" şeklinde açıklama yapması Lond- ra'nın Ankara-Moskova yakınlaşmasından çe- kindiğinin göstergesiydi. Anadolu Hareketi. emperyalizmin kıskacından kurtulmak için yollar ararken Bolşeviklerin ayak- lan üzerinde durmayı başarmaları Ankara tarafin- dan bir destek olarak görülmüştü. Kâzım Kara- bekir23 Nisan 1920 tarihli mektubunda Musta- fa Kemal e. "Bugün Anadolu'nun kurtuluşu için Bolşeviklerle işbirliğinden başka çareyoktur" di- ye yazmıştır. Mustafa Kemal'in Lenin'e 26 Nisan 1920'de yazdığı dayanışma mektubuna ise ce- vap 3 Mayıs'ta gelmişti. Lenin'in mektubunda "emperyalist hükümetlerine karşı mücadeienizde dayanışmanın mümkün olduğu" belirtilmekteydi. Ankara'nın Bolşeviklerden istediği, maddi yar- dım ve silah yardımıydı. Moskova ise İngiltere'nin ele geçirmeye çalıştığı Bakû petrollerini kendi kontrolünde tutma çabası içerisindeydi. Ankara, Moskova-Londra arasındaki mücadeleden zarar görmeden çıkmaya çalışıyordu. Mustafa Kemal 1 Aralık 1920'de Kâzım Karabekir'e "Azerbay- can 'ın tamamıyla bağımsız bir devlet olmasına taraftanz ve bunun için Ruslaha iyi ilişkiler sağla- mak ve onları şüphelendirmemek şartı ile gerek- li adımlar atılacaktır" diye yazıyordu. Moskova'yı tedirgin eden, ingiliz taraftarı ola- rak gördüğü Bakû'de Musavvat yönetimi idi. Londra ise Musavvat'ın Ankara ile yakınlaşma- sından ve bunun sonucu Ankara-Moskova daya- nışmasının Bakû yönetimini Londra'nın aleyhine şekillendirebileceğinden korkuyordu. Ankara'nın sorunu ise Anadolu'nun bir an önce kurtuluşunu sağlamaktı. Aynı dönemde Ermenistan'da yöne- timde bulunan ve Sevr'in yeniden canlandırılma- sı için çaba harcayan Daşnak Hareketi, Mustafa Kemal'i tedirgin etmekteydi. Stalin ise Daşnak Er- menistanı'na Türkiye sopasını göstererek Erivan yönetiminin olası bir Ingiltere'ye yanaşma politi- kasından caydınlmasını amaçlamıştı. Ankara. do- ğu sınırlarında olası bir ingiliz kuşatmasını engel- leyebileceğini düşündüğü için Bolşeviklerin Kaf- kasya'da egemenlik kurmasını tercih etmektey- di. Kafkasya'nın bir mücadele alanına dönüşme- si ve Ankara'nın bunun içerisine çekilmesi tehli- kesinden, Mustafa Kemal'in bölgesel ve ulusla- rarası dengeleri gözeten politikalarıyla sakınıl- mıştır. 1921 'de Ankara ve Moskova arasında ya- pılan antlaşma ile Ankara rahat bir nefes almış- tır. Moskova ve Ankara arasındaki ilişkilerdeki en önemli gerginlik ise ikinci Dünya Savaşı sonrası Stalin'in Boğazlar konusundaki 8 Ağustos 1946 tarihli talepleri üzerine yaşandı. Stalin'in bu tutu- mu Ankara'yı Batfya itmiştir. Stalin'in 1953 yılın- da ölmesi ile birlikte ilişkiterde yeniden yumuşa- ma dönemine girilmiştir. Aralık 1989'daGorbaçovveBush'un Maltazir- vesi ile sona eren Soğuk Savaş dönemi sonrası Kafkasya yeniden bölgesel ve uluslararası mali mücadele alanı haline geldi. Bu mücadelenin te- melinde yine petrol var Moskova, bölgeden dış- lanma çabalanna direniyor. Fakat Basayev gibi- lerin kullanıldığı tuzaklardan kurtulmal^ta zorluk çekiyor. Ankara, Kurtuluş Savaşı dönemindeki gibi temkinli davranıyor. Ecevit'in Moskova ziya- reti bu açıdan yararlı. Bölgeyi kontrol etme girişimi geçmişte başarı- sız olan Londra'nın yerini alan VVashington. tari- hin rövanşını Rusya'dan alma girişiminde başa- nlı. Bugün ABD ile Kafkasya'da ittifaka girmeyi ulusal çıkarlarına uygun bulan Ankara'nın, tarih- ten ders alarak Moskova'yı dışlayıcı değil, Mus- tafa Kemal'in de yaptığı gibi bölgede uzun dö- nemli bir barış ve istikrarın oluşturulmasına kat- kıda bulunabilecek bölgesel güçlerden biri oldu- ğunu göz önünde bulunduracak politikalar izle- mesinde yarar vardır. B U L M A C A SEDAT YAŞAİAS SOLDAN SAĞA: 1 Lüfer balığı- nın küçügü. 2 Mevki. ma- kam... Bezık. tavla gibi oyun- larda ortaya ko- nan parayı iki mislıne çıkar- ma. 3 Birçeşit hamuryemeği... Mısır'ın plaka işareti. 4. Akıl... Orkestrada vur- 8 mahçalgılarta- g kımı. 5/ Yaşlı, koca, ihtiyar... " — Oral": Karikatür sanat- çımız. 6, Biradınyada sözcüğün baş harfi. 7 Bir şeyi anımsamak için yazılan kısa yazı... Ge- 4 nelge. 8/ Keskin koku- lu doğal madde... Iste- nilen nitelikleri taşıyan. 9 Kars'ındoğusundaki ünlüantikkent... Mehil. VIKARIDANAŞAĞIYA: 1' Izmarıte benzer bir balık. 2 Gözün renkli bölümü... İb$en'in "Bir Bebek Evı" adlı tiyatroyapıtının baş kışısı. 3/ Kutsalışık... Bü- yük ve zehirsiz bir yılan. 4' Eskı Mısır'da ölüler tanrı- sı... Bir soru eki. 5' Yeryüzünün küçültülerekdüzlem üze- rine çizılen taslağı. 6, Rıze - Erzurum karayolunda bir dağ ve geçıt... Şaşma belırten bir ünlem. 7» \1atematik- te kulianılan sabit birsayı... Seyrek dokunmuş birtürku- maş. 8' lstanbul"un eski adlarından biri. 9/Koncuayak bıleğini örtecek kadar uzun olan bir tür ayakkabı... Ince ve uzun metal çubuk.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear