25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 1999 PAZAR HABERLER DUIN^ADA BUGUN ALt StRMEN Mizahı Ciddiye Alan Adam Sevgılı. Bu hafta, Cumhurıyet'te Aydın Boysan'ın "Deprem ıle ilgili önerileri"ru okuduğunda bil- rnem şaşırdın mı? ÇoK kişi, bu sohbet erbabı ünlü yazarın, şimdi de deprem ile ilgili bneriler ileri sürmesine şaşır- rnış olabılir. Oysa şaşacak bir şey yok Sevgili, Ay- dın Boysan aynı zamanda mimardır. "Aynı za- manda mimardır" diyorum. Çünkü artık onda mi- marlığın mı yazarlığın mı ön sırayı aldığına karar vermek güç. Gerçi o 200 futbol sahası yüzölçü- müne eşıt bina yapmış ve bu işe elli yıldan dafaz- la zaman önce, Hakkâri Hükümet Konağı şanti- ye şefı olarak başiamış. aralannda Hürriyet bina- sının da bulunduğu bır sürü önemli esere imza- sını atmıştır ama, 61 yaşında başladığı yazarlığın- da 27 yıla 19 kitap da sığdırmış. mizahın içinde bir yerlerde gizlı duran nostaljiyi, yaşam keyfini, o pastel renkli lezzeti de katan eserler vermiştir. Aziz Nesin bir gün, mımar Aldın Boysan'ın işi- nin yanı sıra, mizah yazarlığına soyunmasına ta- kılmış. Hazırcevap Aydın Bey Çatalca'daki Vak- fın üstadın kendisı tarafından çızilen kapısını ima ederek, "Sen mimarlığa soyunursan ben yazar- lığa neden soyunmayayım kı" diyerek konuyu ge- çiştirmış. Ama belirtmek gerekir ki, Aydın Boy- san'ın yazarlığı dünyaca ünlü Aziz Nesin'in mi- marlığının çok ötesınde. Cumhuriyet okuriannın bu haftaokuduklan deprem ile ilgili görüşlerini ka- teme almadan bitirip piyasaya sürdüğü "Yıl 2046 Uzay Anıları" onun son yapıtı. Radikal'de Celal Başlangıç, bu yapıttan söz ediyor. Aydın Boysan meraklılanna salık vereceğim, geçmiş ile gelece- ğin süperpoze fotoğraflar gıbı iç içe ya da üst üs- te veya birtıkte sunulduğu bir kitap bu. • • • Tanımaktan hem onur duyduğum hem de bü- yük keyif aldığım (sen de bıliyorsun ki bunlann her ikisi de her zaman bırlikte olmayabilirler) Aydın Boysan'da, zekânın ürünü olan o eşsiz mizah ye- teneğinin yanı sıra, yıllara meydan okuyan ener- jisi ve gençligi benı çok etkılemiş, hatta şaşırtmış- tır. Dünyaya hep gülerek bakmak, mizahın gözlük- lerini hiç çıkarmamak, yalnız zekâyı değil, aynı za- manda, sağlıklı bir bünyeyi gerektirır düşüncesi- ne bel bağlamayalım hadi ve dıyelim ki, "bu ko- nuda sağlık şart değildır". Ama seksenine merdıven dayamış bir adamın yirmisındekı gıbı bır heves ve canlılık ıle, dünya kazan o kepçe dolaşması, hatta Ege Adalan'na îırtınayı dagöze alarakyelken açması, biryandan mimarlığını sürdürürken, öte yandan kitaplarını kaleme alması ve bütün bunlann yanı sıra, dost- larıyla içkiler içinde "nık^ahlı kansı" olarak adlan- dırdığı rakının. kendisınden sonra, başköşede bu- lunduğu sofralarda, etrafına neşe saçması, hep tükenmez enerjinin kanıtlarıdır. Eskiler "akıi yaş- >>(ta değıl, baştadtr" demişler, Aydın Boysan't gö- rünce enerjinin de yaşta olmayıp başta olduğu- nu anlıyor ınsan. Bir gece Sevgili. TV'de Aydın Boysan'ı kendisi gibi asıl mesleği ile yazarlığı ıç içe sokmuş, ka- dim dostu ve onun gibi hoş sohbetliği sanat ha- line getirmış Prof. Dr. Tank Minkari ile bir prog- ramda izledim. Karşılannda ünlü genç. biraz da arogan bir su- nucu vardı. Programın onuncu dakikasına kal- ' madan, bu iki delikanlı sunucuyu bir yana itip sa- lona hâkim olmuşlar, genç kız ve erkekleri kah- kahaya garketmişlerdi. Kent TV'de "Ayıpttr Söylemesi" adlı haftalık söyleşi programlarından birıne Sevgili Boysan'ı bir kez konuk ettiğımde, kameramandan izleyici- sine kadar herkesten gelen tepkiler üzerine, bu eşsiz sohbet ustasını sık sık davet eder oldum. Alçakgönüllü olduğundan hiç bırinde beni kırma- dı ve geldi. O gelişlerinin her birınde, söyleyeceklerıni, ara- ya sıkıştıracağı şakalan hep bir kâğıda yazıp ge- liyordu. O zaman gördüm ki, Aydın Boysan yal- nızcayeteneği ve kıvrak zekâsıyla yetinmiyor. her söyleşi ıçin cıddi ciddi, uzun uzun hazırianıyordu. Ve anladım ki, Aydın Boysan'ın şaşılası enerji- si, gençliği ve herkesi ağzına baktıran konuşma- lannın sım, yaşamı da mizahı da ciddiye alıp, on- lann gergefini biran çalışkanlığıyladokumasından kaynaklanıyordu. Aydın Hoca'nın son kitabını sana da bütün okurianma da salık veririm. Tanilli okurlarıyla söyleşti '12Eylüldarbesi toplumu çökertti' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-TÜYAP Ki- tap Fuan'nın onurkonuğu olarak Türkiye'ye gelen yazar. Prof. Dr. Server Ta- nilli, dün tlhan tlhan Kıta- bevi'nde Ankarah okurla- nyla söyleşti ve kitaplan- nı imzaladı. Tanilli. 1950'lerden sonra De- mokrat Parti dönemiyle Türkiye'de bir karşı dev- rim başlatıldığını ve çağ- daşlaşma hareketinin ku- rumlannın kapatıldığını vurgularken: 12 Eylül'ün toplumu bir yerlere geti- rerek çökerttiğinı. başka hedeflere savurduğunudi- legetirdi. Flhan Ilhan Kitabevı. Tanilli'nin Ankara'ya ge- lişi ve okurlanyla buluş- masının anısına "Gel dos- U gidelim'' adlı bır broşür bastırdı. Broşür Tanilirnin söyleşisinde okurlarına ücretsiz olarak dağıtıldı. Yazar Muzaffer tlhan Erdost'un sunuşundan •sonra konuşan Tanilli, "Cumhurhetin tadınuı tu- zunun olduğu dönemde o- nun laik eğitiminin yetiş- tirdiği bir arkadaşınızun. Ortaokulda. liscde metafi- zik hiçbirşev beyiıuerimize akıtılmadL Akİa ve bihne inanan insanlar olarakye- tiştirildik" diye konuştu. Türkı>e'de"l950'lerden sonra Demokrat Partı"den sonra karşı devrim sürecı- nin başlatıldığını vurgula- yan Tanilli. Türkiye'mn 1950'lerden kaynaklanan denn sorunlar içinde çır- pındığını, bu süreci gözle- riyle gördüğünü belirtti. Söyleşide aynca, Halit Çelenk. Prof Dr. Sadun Âren. yazar Talip Apay- dın. Prof. Dr. Leziz Ona- ran, eğitimci Mustafa Ga- zafcL Prof. Dr. Yaknp Ke- penek. eğuimcı Vecihi Ti- muroğlu ve Sıvas Cumhu- riyet Unıversitesi tktisadi Idari Bihmler Fakültesi Dekanı Prof. Dr Mustafa Altıntaş. da birer konuşma yaptı. 15 yıl önce TBMM'nin verdiği son idam kararlarına karşı çıkan Edip Özgenç'm ıtıuhalefet gerekçesi 'OKim cezası bir tür cinayet'TÜREYKÖSE ANKARA-TBMM'nin on beş yıl ön- ce, son onayladığı idamlarolan Hıdır As- lan ve İh/as Has'la ilgili kararmtutanak- lan; o dönemde Halkçı Parti (HP) mil- letvekili olan. bugün ıse DSP Içel Mil- letvekili olarak görev yapan Edip Öz- genç'in de karara muhalefet ettığini or- taya koydu. Özgenç, Vfctor Hugo'nun "Kan kan ile temizlenmez. gözyaşı ile te- miztenir" sözlerini anımsatarak "Ölüm cezası hiçbirhakka istinatetmemektedir. Bu. doğnıdan doğruya vatandaş aleyhi- neilan edflmiş bir harptir. İdamcezası bir başka cinayettir" sözleriyle idama karşı çıkmıştı. Dönemin HP'li millervekille- rinden Hasan Altay. Hıdır Aslan'm hiç adam öldürmediğine dikkat çekerken ANAP'lı İsmail Saruhan "Metaike mi onlar" diye bağırmıştı. TBMM'nin 3 ve 4 Ekim 1984 tarihli birleşımlerinde Devrimci Yol örgütü içindeki bazı eylemleri gerekçe gösteri- lerek idama mahkûm edilen Hıdır Aslan ve THKP/C Dev-Yol örgütü içindeki ey- lemleri gerekçe gösterilerek aynı cezaya çarptınlan llyas Has'la ilgili idam karar- lan onaylandı. 3. 10.1984 tarihinde Hı- dır Aslan'la ilgili ölüm cezası görüşülür- ken gruplaradına hiç söz alınmadı. Şah- sı adına söz alan bazı HP'liler idam ka- ranna karşı çıkarken MDP ve ANAP'lı- lar karara onay verdi. Bir gün sonra llyas Has'la ilgili idam karan gündeme geldi- ğinde ise hiç söz alan olmadı ve oylama yapılarak birkaç dakika içinde idam ce- zası onaylandı. Hıdır Aslan'la ilgili idam cezasımn görüşüldüğü TBMM tutanak- lanndan seçtiğimiz bölümler şöyle: Edlp Ozgenç (içel. HP) Sayın Başkan, yüce Meclis'in değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan evvel, her şeyden önce Türkiye Cumhu- riyeti devletinin bütünlüğüne yöneltilmiş hertürlütehlikeli unsurlarvn ortadan kal- dınlması ve cezalandınlması inancı içe- risinde olduğumu belirterek, şu anda si- ze ölüm cezasımn medeni ülkeler cami- ası içerisinde birçok hukukçular tarafın- dan da desteklenmiş olduğunu ifade et- mek suretiyle aşağıda şu anda size arz ve izah edeceğim konuşmamdan sonra söz- konusu komisyon raporunun komisyon- da tekrar gözden geçirihnesini istirham edeceğim. İdam cezası, o işlenen suçu ve cinaye- ti aritmetik olarak ödeten başka bir cina- yettir. VTctor Hugo'nun ifade ettiği gibi; "Gemi o kadar dolmuş da bir insan mı fazlagelhor.Nedametduyanbirsııçhıyiı, okadar âğır rradır ki,cemiyetbu ABah'ın yarattığı gemiden firbtmak, uçurumun kananlıgına atmak istetnektedir. Suç vic- dan azabıyU ödemr. Yoksa batta, grvotin yahut yağb kement Be değiL Kan, kan ile temizkıunez, gözyaşı ile temiztenir." Ölüm cezası hiçbir hakka istinat etme- mektedir. Bu husus doğrudan doğruya vatandaş aleyhine ilan edilmiş bir harp- tir. Cezalann şiddeti hiçbir zaman suçla- n önleyemeyeceginden, ölüm cezası hem faydalı değildir ve hem de kanaatimce meşru değildir. Meşru görülebilecek tek husus; belki \>atana ihanet ve milli sa- vunma aleyhine işlenen suçlarda buluna- bilir. Cezanın asıl amaç ve maksadmın ıs- lah. uslandırma olması gerektiği açıktır. Bu itibarla, ölüm cezası yerinde bir ceza değildir. Netice olarak, ölüm cezasında uslandırma, önleme gayesinin bulunma- dığı çok açıktır ve keza bu cezanın tasfi- ye gayesini kaışıladığı hususunda da şüp- he yoktur. Suçlunun ıstihkak derecesine göre cezanın derecelenebilmesi ve tami- ri ve verdiği yarar ile kötülüğün telafisi- nin mümkün olması vasıflannın ölüm cezasında tnevcut ohnadığı muhakkaktır. Kaldı ki, cemiyet insana hayat vermedi- ğinden, ne sebeple olursa olsun onu ge- ri almak hakkına da sahip değildir. Suç işlemek yaşama hakkının ıskatı için bir sebep teşkil etmez. Adam öldürmenin asli sebebi. ölüm cezasımn varhgı veya yokluğu değil, fakat fiile tekaddüm eden tazyiklerle, sevk edici sosyal münasebet- ler yahut bir kimseyi ortadan kaldırmak arzusudur. Aynca, ölüm cezasımn suçla- n önlemek bakjmından etkisinin olup ol- madığı hususunda elde ilmi anlamıyla kesin veriler de yoktur. (....) Muhterem milletvekilleri, işte idam cezalannın görüşülmekte ve görüşüle- cek olduğu şu anlatmış olduğum husus- lar muvacehesinde ve bu bundan sonra görüşülecek olan idam cezalanna ilişkin ve insan hayatının sözkonusu olduğu ko- nulardaki komisyon raporlannın bir de- fa daha gözden geçirilmesi. insan haya- tına verilen değerin bir anlamı ve ifade- si olacaktır. (HP sıralanndan alkışlar) Hasan Altay (Samsun, HP) Sayın Başkan. değerli milletvekilleri. ben adalet komisyonunun bir üyesı ola- rak bu karara muhalif kaldun. Değerli arkadaşlanm. çağdaş hukuk sistemini uygulayan devletlerde idam cezalan is- tisnai olarak kabul edilmiştir. Bizim ül- kemizde de kabul edilmiştir, bunu tartış- manın hiçbir anlamı yoktur. Ancak, eli- mızdeki ölçü, kıstas, idam mahkûmu ki- şinin cezae\r inde bulunduğu sürece top- lum için bir yük teşkil edip etmediği ol- mak gerekir. Kanımca, bizim inceleyece- ğimiz husus budur. Şayet mahkûm olan kişi cezaevinde kaldığı sürece birtakım talimatlar veriyor, birtakım zararh faali- yetlerde bulunuyor, toplum için tehlike teşkil ediyor ve yaptıklan olay her an gündemde kalıyorsa, idamında mutlaka. şu an için ülkemiz koşullan için, ben fay- da olduğu, gerekli olduğu kanaatinde- yim. (...) Bu dosyayı gözönüne aldığımızda, dosyada idama mahkûm edilen kişinin NihotAkgim topmğaverikti Sflahh saidın sonucu ölen üDcficii maiŞa babası Nihat Akgün dün Fatih Camisi"nde öğleyin kıhnan cenaze namannın ardından Edirnekapı Mezarbğı'nda toprağa verüdi. Akgün'ün cenaze törenine yeraltı dünyasuun ünlü isimlerinden Necdet llucan. Omer Lütfü TopaPm eski ortağı Sami Hoştan, Vatan hastanelerinüi sahibi Dr. Azmi Ofluoğlu, avukat Rahmi Ozkan, şarkıa Orhan Geneebaj. Faruk Tınaz. Selahattin .\lpa>. eski Eminönü Betedhe Başkanı Ahmet Çetinsa\a. mankenler Yusuf Azuz ve Engin Kos da katıldı. LTkücü Sedat Peker ve Sedat Şahin de törene çeienk gönderdi Nihat Akgün'ün katil zanhlan Mustafa ve Şaban Akhan kardeşler ile bu kişikre otav sırasmda yardımcı okJuklan iddia edilen Pars Okav, Muzaffer Düşer w kardeşi tlker Düşer'in sorgusuna Istanbul Organfee Suçlar vç Süah Kaçakçılık Şube Müdüriüğü'nde devam edflKur. Zanhlann sorgusu için Istanbul DGM Cumhuri>vt Başsavcıhğı'ndan sah gününe kadar ek sfire ahndL 'Kemal' kod adlı Haydar Alparslan, PKK liderini teslimiyetçilikle suçlamışü Ocalaıvuı muhaBfi operasyonda öldü FERİT DEMtR TUNCELİ - PKK'nin aldığı son kararlara karşı çıkan. AbduUah Ocalan'ı "tesliıniyetçilik''le suçlayan ve bu nedenle örgütten a>nlan "KetnaT kod adlı Haydar Alparslan, Dersim Eyalet Komutanı "Kazun" kod Hamili Yüdınm ıle görüşmeye giderken güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada 3 arkadaşıyla birlikte öldürüldü. Çatışmalarda 1 üsteğmen şehit oldu, 3 er de yaralandı. Güvenlik yetkililerinin verdiği bilgiye göre Haydar Alpaslan, dün sabah saatlerinde beraberindeki yaklaşık 15 kişilik grubuyla birlikte. bir süre önce yollan aynlan Dersim eyalet komutanı "Kanm" kod adlı Hamili Yıldırım ile görüşmek için yola çıktı. Haydar Alparslan, Tunceli'nin Mazgırt ılçesi Akpmar köyü mevkiinde Yıldınm'ın grubuyla buluştuğu sırada güvenlik güçleri operasyon başlattı. Burada çıkan çatışmada Haydar Alpaslan ile 3 arkadaşı öldürüldü. Çatışmalar sırasında asteğmen Yılmaz Kagan şehit olurken iki asker de yaralandı. Askeri yetkililer, bolgede çatışmalann devam ettiğini, Alpaslan ve Hamili Yıldınm'ın gruplannı oluşturan 30-35 kişilik PKK'li grubun çembere ahndığını söylediler. Çatışmada şehit olan üsteğmen Yılmaz Kağan'ın cenazesi dün Elazığ Askeri Hastanesi önünde düzenlenen törenin ardından uçakla lstanbul'a gönderildi. Yarah erlerin tedavisi aynı hastanede sürüyor. 'Teslimiyetçiler.J Tunceli'nin merkez Karşıgöl köyünde otururken yaldaşık 10 yıl önce PKK'ye katılan Haydar Alpaslan, bölgede çok sayıda eylem gerçekleşrirmişti. Alpaslan'ın kardeşi Murat, 1995 yılı ortalannda Hozat kırsalında güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada yaşamını yitirmişti. Alpaslan'ın kız kardeşi Berian da yaklaşık 4 ay önce ağabeyi ile buluşmaya giderken güvenlik gjiçlerince öldürülmüştü. Öcalan'ın yargılamasının başlamasının ardından örgütün üst düzey yöneticıleriyle ters düşen Alpaslan, özellikle Ocalan'ı teslimiyetçilikle suçlamıştı. Alpaslan, bu açıklamalannm örgütün bir kesiminde tepki çekmesi üzerine 22 arkadaşıyla birlikte PKJC'den aynldığını açıklamıştı. Haydar Alpaslan uzun süredir bölgede eylem hazırlığı içindeydi. Geri çekümedi Öcalan'ın açıklamalanna karşı çıkan ve özelhkle PKK Başkanlık Konseyi'nin talimatlannı yerine getirmeyen Hamili Yıldınm ise örgütün gen çekilme karanna karşın Tunceli bölgesinden aynlmıyordu. PKK'nin Dersim eyalet komutanı olan Hamili Yıldınm. CemilBayık'ın telsiz emriyle Haydar Alparslan'ı ikna etmek için yer belirlemiş ve görüşme için önceki gün yola çıkmıştı. Tunceli genelinde PKK ve diğer terör örgütlerine yönelik sonbahar operasyonlan da devam ediyor. Yaklaşık 15 bin askerin katıldığı operasyonlar Mazgırt, Hozat, Ovacık ilçeleri kırsal alanmda yoğunlaşıyor. Sikorsky ve Kobra helikopterlerinin de destek verdiği operasyonlan Kayseri 1. Komando Tugayı'ndan gelen birlikler yüriitüyor. Yetkililer bölgede, toplam 200 civannda PKK ve TÎKKO militanı bulunduğunu söylediler. WFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net MERSİN - Mersin'de si- vil toplum örgütlerinin or- takiaşa düzenlediği "İnsan Haklan ve Demokrasi Stan- dartlan Açısından Toplum- sal Banşın Rolü" başlıklı toplantıdayız. Öcalan hak- kındaki idam cezasımn onandığı, karar sonrası İn- san Hakları Derneği Genel Merkezi'nin, polisin gözü önünde basılıptahrip edildi- ği, yöneticilerinin hırpalan- dığı, Türkiye'nin aday üye- liğinin Helsinki'de kararlaş- tınlmak üzere olduğu gün- lerde yaşıyoruz. Türkiye, aslında ileriyle geri arasında, modernle il- kel, diktatörlükle demokra- si, insan haklarıyla baskı ve işkencenin gelgitleri arasın- da kendisine bir yer arıyor. Baskıdan, yıllardır devam eden "düşük yoğunluklu savaş"tan zarar görenlerie rant elde edenler arasında, bu yer arayışında farktı ta- vırlar olacağı, farklı tutumlar göstereceklerini biliyoruz. Avrupa'nın kapısını arala- Akdeniz'de Barış Arayışı mak, bir yandan Türkiye'yi olumlu bir sürece zoriuyor, bir yandan ba iç çekişmele- ri derinleştiriyor. AhmetTa- ner Kışlalı neden öldürül- dü? Katilleri neden buhar olup uçtu? Acaba bu iç çe- kişmelergiderek şiddetlen- diği için mi? Toplantının bizim katıldı- ğımız bölümünde, "Medya- nın Rolü"nü tartışıyoruz. Yani barış ve demokraside medyanın rolünü konuşu- yorvız. Hiçbir örgütlenmesi olmayan, sendikası olma- yan, enerji ihalesi dahil, bankası dahil çok büyük iki tekelin kumanda ettiği medyadan banşve demok- rasi rolünü oynamasını bek- liyoruz. Gerçekten medya böyle bir rolü oynayabilir mi? Şim- diye kadar böyle bir rolü oy- nadı mı? Medyanın işi nedir, sorusunu sorarsak, "Halka gerçekleri, var o/anı, aktar- mak haber iletmek"t\r ce- vabını veririz. Bu çok ma- sum cevap, ne yazık ki o ka- dar masum şekilde gerçek- leşmiyor. Yani medya, hal- kın gözü kulağı olmak göre- vini ne yazık ki yerine getir- miyor, getiremiyor. Eğer tek tek gazetecılere bakarsak ve onlann eğilimi- ne göre bir karar vermeye kalkarsak çoğunluğunun barış ve demokrasiden ya- na olduğunu söyleyebiliriz. Ancak gazetecilerin tek tek iradesi, gerçeklerin medya aracılığıyla halka ulaşması- nı sağlamaya yetmiyor. Te- kelleşmeninyarattığı ortam, tekellerin olaganüstü büyü- mesi, medya ile devlet iliş- kisine de yeni bir boyut ka- zandırdı. Bu yeni boyut, medyanın devlete daha faz- la bağlanmasına, medyanın devletli olmasına yol açtı. İşte bu ortamda gazete- cilerin bir kesimi de kendi- sini devlet görevlisi sanma- ya başladı. Geçmişte de basınla devlet arasında bir ilişki ve etkileşim vardı. An- cak son dönemde bu ilişki etkilerinin çok ötesine geç- ti. Gazeteciler, halka ger- çekleri aktarmak yerine, kendilerini orkestra şefi sanmaya başladılar. Toplu- mu yönlendirmekle görevli meslek insanları kabul etti- ler. ••• Devletlü olmanın ötesin- de, buna bir de iç kamplaş- manın taraftarı olmak ekle- nince, medya medya ol- maktan çıkıp, yani haber verme aracı olmaktan çıkıp, kamplaşmanın aracı haline dönüştü. Bu da iktidar odaklarının gerilim odakla- rının silahı rolü oynamasına yol açtı. Mersin'de, Akdeniz'in bu sıcak kentınde, güneşli bir hafta sonunda, büyük bir kalabalık önünde, banşın ve demokrasinin geleceğini tartışıyoruz. Medyanın bu alanda rol oynayıp oynaya- mayacağını saptamaya ça- lışıyoruz. Türkiye'nin gele- ceğini, içinde yaşadığı ka- ostan çıkıp çıkamayacağını, bu çıkışta medyanın rolü olup olmayacağını konuşu- yoruz. Biz bu mesleğin mensuplan, yaşadığımız acı örnekleri anarak, anımsa- yarak, olumsuz tablodan , duyduğumuz utancı açıkla- may gayret ediyoruz. Banş ve demokrasi gel- gitleri... İç gerilim tırmanışlan... Suikastler, faili meçhul- ler... Yargısız infazlar, işkence- ler arasında... Avrupa Birliği kapısında bir gelecek arıyoruz. Medya, bunun neresin- de? hiçbir şekilde adam öldürmediği ve öl- dünneyle sonuçlanan bir olaya katılma- dığı görülmektedir. Sadece örgütsel bir faaliyettir. Örgütsel faaliyetler ülkemi- zin 12 Eylül'den önceki otorite boşluğu nedeniyle maalesef Türk milletinın asil evlatlannm şu veya bu şekilde, sağda ve- ya solda yanıltılarak bazı kişilerce kulla- nılmasından doğan birtakım eylemler- dir. Bu mahkûm şahıs doğrudan kendisi olaya katılmamıştır, adam öldürmeraiş- tir. İsmail Saruhan (Ankara, ANAP) Melaike mi onlar? Hasan Altay: Melaike değil efendim. Yani bu... Başkan: Lütfen efendim, lütfen. Gayet ciddi bir konu bu. Hasan Altay: Bu karan infaz etmedi- ğiniz takdirde, salınsın, eli kolu serbest gezsın, demiyoruz. Gerekli tedbirleralm- sın, ilanihaye cezaevinde kalsın. Affedil- sin bunlar, salınsın, yine anarşi doğsun da demiyoruz efendim. Olayda. dosya incelendiğinde benim görüşümü kuvvetlendirebilecek emare- ler vardır. Askeri Yargıtay 2. Ceza DaİTe- si karan oyçokluğuyla venniştir. Bu ba- kımdan da yüce Meclis'in bu konuyu dikkatle ele alması, idamda yarar bulun- madığını göz önünde bulundurması ge- rekmektedir. (....) PKKnin 21. yıh Binlerce köy boşaltıldı MAHMUTORAL DtYARBAKIR - PKK baskısı ve gü- venlik gerekçesiyle bölgede 199O'lı yılla- nn başından itibaren 3 binin üzennde köy boşaltıldı. Boşaltılan köylerden göç eden- ler. büyük metropollerde olaganüstü zor koşullarda yaşamaya başladı. Ülkeyi maddi ve manevi sıkıntıya so- kan 15 yıllık terörhareketi, güvenlik güç- lerinin kararlılığı karşısında hergeçen gün agır kayıplar verdi. Şemdin Sakık'tn özel birliklerce Ku- ;ey Irak'ta yakalanmasıyla büvük darbe r en örgüt, daha sowa Abduİlah Oba- 'ın da Türkiye'ye getinlmesı ve dün- yada tartışmaya açılan idam karanyla so- nuçlanan yaıgılanmasıyla erime sürecine gırdi. Örgütün erime sürecine girmesi, Moldova'da PKK'nin Avrupa ve Türki- ye'deki örgütlenme sorumlusu olduğu id- dia edilen CevatSoysal'ın yakalanması ve son olarak da Murat Karayüan'm Kuzey Irak'tan Avnıpa'ya gitmesiyle hız kazan- dı. Abduİlah Öcalan, tmralı Cezaevi'nden sık sık avukatlan aracılığıyla yaptığı açık- lamalarda örgütünü "sflahlan bırakma ve ülke dışuıa" çıkmaya çağırdı. Öcalan'ın yargılanması sırasında yaptığı "Demok- ratik cumhuriyeteksenindeki banş çağn- lan" örgüt tarafından ilk başlarda olum- lu karşılanmadı. Lidertik çekişmeleri Zaman zaman örgütten yapılan açıkla- malarda Öcalan'ın tutuklu bulunduğu Im- ralı Adası'nda baskı altında olduğu ileri süriilerek, çağnlanrun örgütü bağlamaya- cağı bildinldi. Örgüt Öcalan'ın yakalan- masıyla bir süre liderlik çekişmelerine sahne olurken, alınan bir kararla 10 kişi- lik Başkanlık Konseyi olusturuldu. Lider- lik çekişmesini önlemek için Abduİlah Ocalan'ı yeniden PKK'nin Genel Başka- nı seçtiğini açıklayan Başkanlık Konseyi, sonunda örgüt içindeki tartışmalara son veıerek Öcalan'ın yapüğı her çağnya uya- caklannı ve l Eylül Dünya Banş Gü- nü'nden sonra ülke dışına çıkacaklannı duyurdu. Türkiye ve dünya kamuoyu Abduİlah Öcalan'ın lmralı'dan yaptığı banş çağn- lannı yakından izlerken, Öcalan bir sürp- riz daha yaparak, banş sürecine katkıda bulunması için bir grup PKK'linin Türki- ye'ye teslim olmasını istedi. Öcalan. bununla örgüt üzerindeki hâki- miyetini tescil edecek ve böylece "Yaşa- dığun sürece örgutümü kontrol edebîli- rim, idam edilmemem bu nedenle önem- B" mesajmı verecekti. Kısa süre sonra özel olarak seçilmiş bir günde örgütün Avrupa'da faaliyet göste- ren kadrolanndan ,\& Sapan başkanlığındaki 8 kişilik bir PKK'li grup, Hakkâri'nin Şemdinli üçe- sinde güvenlik güçlerine teslim oldu. Çok geçmeden Öcalan 29 Ekim Cum- huriyet Bayramı 'nda bir grubun daha tes- lim olmasının uygun olacağını açıkladı. Buna uyularak örgütün Avrupa'daki siya- si kanadı adına faaliyet gösteren 8 kişilik bir grup dahabindikleri bir uçakla Atatürk Havaalanı'nda Türkiye'ye teslim oldu. Örgütün çözülme sürecindeki en yakın gelişmelerden biri de iki hafta önceyaşan- dı. Yıllarca dağlarda çatışmalara giren "Cemal" kod adlı ; MuratKarayüan Hollanda'ya gittı. Ka-1 rayılan, başından beri örgütün savaşma-j dan yaşayamayacağını bu nedenle silah bırakılmaması gerektiğini savunuyordu. Alınan bir kararla Karayılan etkisizleşti-j rilmek için Avnıpa'ya çekildi. Ve örgüte' vurulan asıl darbe, 25 Kasım'da Yargı- tay'ın Abduİlah Öcalan hakkında Anka- ra 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkeme- si'nin verdiği idam karannı onaması ol- du.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear