Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22EKİM1999CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
MUMCU SUÎKASTININ ÜZERİNDEN 6 YIL GEÇTÎ, FAİLLER HÂLÂ MEÇHUL
Seldzhükümet çözemediANKARA(CumhuriyetBûrosu)-Gazetemiz ya-
zar Uğur Mumcu'nun katledılmesınin ardından
Töıiaye'de parlamentoda bulunan bütün partılenn
ıktıdara geldığı 8 hükumet. cinayeti aydınlatama-
dı. Vfumcu'nun katledilmesinın ardından geçen 6
yılda 8 hükümet. 5 başbakan, 10 içışleri bakanı, 9
adaleı bakanı, 5 savcı değışti. TBMM'de 3 komis-
yor suıkast üzerinde çalıştı, ancak komisyon rapor-
lanndaki önenler göz ardı edildi. Süleyman Demi-
rel'ııı başbakanlığı döneminde 24 Ocak 1993'te
meydana gelen cinayetın ardından kurulan hükü-
metlerde başbakan ve ıçişleri bakanı olarak görev
yapan sıyasetçıler şöyle:
49. bükümet: Başbakan Süleymsuı Demirel. (30
Kasım 1991-5 Temmuz 1993)
Içişleri Bakanı lsmet Sezgin, Adalet Bakanı Sey-
fiOktay
50. hükümet: Başbakan Tansu Çfller. (5 Tem-
muz 1993-2 Ekim 1995)
tçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, Nahit Mente-
şe. Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Mehmet Moğultay
51. Hükümet: Başbakan Tansu Çiller. (2 Ekim
1995-30 Ekim 1995)
Içişleri Bakanı Nahit Menteşe. Adalet Bakanı
BekirSamiDaçe.
52. hükümet: Başbakan Tansu Çiller. (30 Ekim
1995-6 Mart 1996)
tçişleri Bakanı Teoman Ünüsan, Adalet Bakanı
Fînız Çilingiroğlu.
53. hükümet: Başbakan Mesut Yılmaz. (6 Mart
1996-28 Haziran 1996)
tçişleri Bakanı Ülkü Güney. Adalet Bakanı Meh-
met Ağar.
54. hükümet: Başbakan Necmettin Erbakan. (28
Hazıran 1996-30 Haziran 1997). tçışlen Bakanı
Menü Akşener. Adalet Bakanı Şevket Kazan.
55. hükümet: Başbakan Mesut Yılmaz. (30 Ha-
ziran 1997-11 Ocak 1999)
Içişlen Bakanı MuratBaşesgioğIu,Kııtlu Aktaş
Adalet Bakanı Oltan Sunguriu, Hasan Denizkur-
du.
56. hükümet: Başbakan Büknt Ecevit (11 Ocak
1999-28 Mayıs 1999)
Içişleri Bakanı Kutlu Aktaş. Adalet Bakanı
Hasan Denizkurdu.
57. Hükümet: Başbakan Bülent Ecevit. (28
Mayıs 1999 -). tçışlen Bakanı Sadettin Tantan.
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk .. ... .
Verilen sözler tutulmadıIstanbul Haber Senisi - Gazetemiz Yazan Uğur
Mumcu'nun faillen ortaya çıkanlamayan bombalı
bir suıkast sonucu oldürülmesinin ardından devle-
tın en üst düzey yetkılilen, katillenn bulunacağına
yönelık "namııs sözteri" vermışti Dönemm cum-
hurbaşkanı. başbakanı, başbakan yardımcısı, içış-
leri bakanı ve emnıyet genel mûdürü suikastın mut-
laka çözüleceğıne ilişkm demeçler verirken, aradan
geçen altı yıla karşın "onur meseiea" yaptıklannı
söyledikleri cınayetın faılleri hâlâ bulunamadı.
TURGUTÖZAL
(Dönemin Cumhurbaşkanı):
"•Devletimiz bütün imkânlanyla Uğur Mum-
cu'nun katillerinin bulunması ve adalet öniine
çıkanlması için elinden geleni vapacaktır. Bu
hususta bütün ilgililere her türlü talirnat tarafim-
dan verilmiştir."
SÜLEYMANDEMİREL
(Dönemin Başbakanı):
"Bence önemli olan. cinaveti kinıin üstlendiği
değil, cinayeti kimin işlediğinin ortaya çıkanl-
ması. Bu cinayetin nasıl işlendtği, bombanın nasıl
konukiuğu çıkar, çıkankr. Tabü bu Uğur Mum-
cu'yu geri getirmez. Lç faili mechul cinayetin
dışında diğerlerinin nasıl oiduğu aydınlaüldL On-
lann da a> dınlatılmasına çalışıhyor. Bu cinayetin
de nedeni bulunacak."
ERDALİNÖNÜ
(Dönemin Başbakan Yardımcısı):
"Mumcu'nun katiUcrini bulmak. adalete tes-
lim etmek, suçlulan cezalandırmak. böylesi
cina>etlerin bir daha işlenmemesini sağlamak
hükümetimizin namus borcudur, bunu ya-
pacağız. Hükümet olarak Uğur Mumcu'nun
katillerinin ortaya çıkanlmasını vaat ediyoruz.
Emnivetimiz. güveıilik güçlerimiz, bir an evvel
katüi. katilleri. kimlerse onlar. bulmak için bütün
gücü\le çalışacaktır. Bunu umutla bekleyeceğiz.
Bütün ihtimalleri hepüniz diişüneceğiz. Güven-
lik güçlerimiz inceleyecekler. araştıracaklar ve
umanm yakında katilleri bulacaklar."
İSMETSEZGIN
(Dönemin Içişleri Bakanı):
"Olayı onur meselesi yaptık. Milletimizin de
yardımıv la bu cinayeti ortaya çıkaracağız. Cesur bir
kalemdi. bu kalemi kıranlan \akala>acağız. Bunu
mutlaka çözeceğiz ve yiğit eli. demokratik düzen
için gayreteden eli ve bunun kalemini kıramn bizde
kafasını kıracağız. Suikasna ilgili bügi sahibi kişi
veya kişileri polise \ardimci olmaya çağınyoruz. Bu
kişueri bugüne kadar emnivet tarihinde görülme-
miş bir büyüklükte mükâfatia ödüllendireceğiz."
IX -J M \<WI«
UzurMumcu'ya bombalı suikast
SusturamazlarII.- >.i/Mndaimwctu^ı3kan.Joöfün _ .
,N>. uvU^lstmiılerorOTgırttairögjdef&teM^bB'kon^
:. cmpervaitanm vikartanna \anvacafm amU yaao Lgur Mumt». dcmokıasi
KatülerbulunsurvK^psorulsuıı
• € o l . >««»«* l>»»«wıı O B W * » » I » . . **• *?'•"*' *
™^.: Tehdhkronuyüda'tnath
İki suikastta buyük benzerlik
Yöntem aynı
hedef aym
ANK\RA(CnmhuriyetBüro8u)-Gazetemiz yazar-
lan Uğur Mumcu ve Prof. Dr AhmetTaner Kışlah'ya
yönelık yapılan bombalı suıkastlar arasmda büyük
benzerlikler oldugu belirlendi. Her ıki yazanmız da ev-
•lennin öniine park ettikleri arabalanna ytrleştırilen el
yaptmıbombalann patlaması sonucu yaşamını yitinr-
ken, Mumcu da Kışlalı da emniyet birimlerinden ko-
ruma talep etmemışlerdi.
Arabaya bomba: Her iki olayda da evin önüne park
edilen araba>a bomba yerleştirrldı. Mumcu, 24 Ocak
1993 günü saat 13.15 cıvannda evınden çıktt, araba-
sını hareket ettırdiğınde mısina ile tekerjantına bağ-
lanan ateşleme düzenı bombayı patlattı. Kışlalı olayın-
da da arabanın ön kaputuna poşet ıçinde bir bomba yer-
leştırildiğı, yazanmızın poşetı kaldırmasıyla birlikte
patlamanm gerçekleştiğı bıldırildi.
Bombanın öpi: Mumcu suikastında Çek yapımı
RDX patlayıcılı C-4 tipi bir bombanın kullaruldığı
saptanmıştı. Kışlalı'ya yapılan suikastta kullanılan
patlayıcımn da "el yapımı parça tesbü boru bomba"
olması, iki olay arasındakı benzerhğın öneralı göster-
gesı. Yağlı bır ekmek hamuru kıvamında olan C-4 ti-
pı bombaya da elle ıstenilen şekil venlebılıyor. Ernni-
yet birimlen, bombanın Mumcu'nun arabasına yerleş-
tınlmesının 25-30 saniyelık bır ış olduğunu bildırmiş-
lerdı. Kışlalı'nın arabasına yerleşünlen patlayıcı dü-
zeneğinın de böyle kısa bir sürede yerleştırilebileceğı
r.aydedılıjor.
•Dfize^ck de bemen Her ıkı olay da "bobi tuzağı"
yapildığıızlenimıverdı Mrnnca'nunarabasmakonan
bombarun ateşleme diizefü.'bn- mismaıİMMİMfantı-
na tuttumidu. Mumcu'nun arabaya bınmesinden son-
ra, arabadakı ufak bır hareketlenme. misinanın geril-
mesi ya da boşalması üzenne ateşleme düzeninı ha-
rekete geçırdı Patlayıcı da yapıştınldığı yüzeyın, ya-
nı şofor mahallının tam altında, arabanın ıçine doğru
patladı. Kışlah'ya düzenlenen suikastta da, arabanın
ön kaputuna konan bombanın bır mısina ıle sıleceğe
bağlanmış olabıleceğı, yazanmızın bombanın yerleş-
tinldiği poşeti kaldırması üzenne misinanın gerilerek
ateşleme düzeninın harekete geçmiş olabileceği kay-
dedıldı.
Dinciörgütlerüstlendi: Mumcu suikastmıngerçek-
leşmesınden hemen sonra gazetemızı arayan bır kişı
olayı "tslami Kurtuluş Örgütü"nün üstlendığinı söy-
ledı. Ancak olayın duyulmasının ardından tBDA-C ve
PKK de basın-yayın organlannı arayarak olayı kendi-
lennin üstlendığinı bildirdiler
Sııikasta
protesto
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ahmet Taner Kışla-
h'ya yönelık bombalı suikast, öğrencilen ve okurlannı üzün-
tüye boğdu. Bayındır Tıp Hastanesı ve gazetemizın Ankara
bürosu önünde toplanan gruplar saldınyı lanetledi. FP Ge-
nel Başkanı Recai Kutan da hastane önünde protesto edildi.
Olayın duyulmasının ardından. yazanmızın kaldınldığı
Bayındır Tıp Hastanesı çok sayıda sıyasinın, öğrencılerinın
ve okurlannın akınına uğradı.Hastanenin önünde bekleyen
Kışlalı'nın öğrencilen ve yurttaşlar alkışlarla Kutan'ı pro-
testo ettı. "Ne yüzle, utannuyor musunuz, tran'a gkmT di-
ye tepkıler gelırken, öğrencıler "KatiDer haUta hesap vere-
cek" sloganı attı. Kutan, protestolan nasıl değerlendırdıği-
nın sorulması üzerine, "Kendini bilmez, haddini bilmez ba-
a insanlann reakshflnu" dedı. tletışım Fakültesı'nden öğ-
rencılennden AK H^dar Fırat, Kışlairnın kalemini devral-
dıklannı ve bu suikastın takipçisi olacaklannı belırterek "Bu
bayrağı hiç btrakmayacağız'' dedı Katillenn yakalanmasını
ısteyen Fırat, "Onun kalemini dimdik tutmak zorundayız.
Hiç khnse ağlamasuı, ağlamak dövünmek sadece acnarımı
hafifletir. Daha önce kaybettiğimiz av dınlar gibi bunu da içi-
mize atmayacağız, hesabmı soracağız'' dedı
İJFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Kımyorum!
Tuğgeneral Prof. Yalçın Işımer'i hiç tanımaz-
dım. Once TV'de gördüm, ardından.gazetelere
yansryan birkaç tümcesini okudum. Ve gönülden
alkışladım.
Derken dinci ve gericı çevrelerden yaylım ateşi
geldi.
Merak ettim, GATA'daki öğretim yılını açış der-
sındeki konuşmasının tümünü buldum. Özenle ve
giderek artan bir coşku ile okudum.
Kendisine saygım katlanarak arttı. V&o konuş-
manın tümünü milyonlarca kişinin okumamış olu-
şundan dolayı hayrflandım. Özellikle de iki kişiyi
üzülerek kmarnak geldi içımden.
Birisi dinci, diğeri ıse "milliyetçi-mukaddesatçı".
Düşüncelerinı genelde paylaşmasam da, saygı
duyduğum iki kişiyi. (Sayın Recai Kutan ve Sayın
Avni Özgürel).
Ya "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduklan"
için.. Ya da -daha kötüsü- bilerek "bilmezden gel-
diklen" için!
••• '{
'"'-' * '
Sayın Işımer'ın konuşması "ulus, din ve dil" bağ-
lantısı üzerine kurulmuş. Dili çok önemseyen, Tan-
n'ya inanan, Kemalist bir düşünürün, büyük bir bi-
rikimini yansrtıyor o konuşma.
özünde ne diyor?
Başka bir ulusun diliyle konuşanlann, giderek o
ulusgibı düşünecegini.. Ülkemizde, dılimızın Afap-
ça- Farsça sözcüklerden anndmlmasına karşı çı-
kanlann, Kurtuluş Savaşı'na ve devrime karşı da
olumsuz bir tutum takındıklannı.. Tann'ya öz dili-
mizle ulaşmanın daha kolay olduğunu.. Hazar
Türkleri'nin Museviliği benimseyip Ibraniceyi öğ-
renmeleri ile giderek Yahudileştiklerini.. Arthur Ko-
estler'in belgeledıği gıbi, Hitler'ın Yahudisoykırı-
mından Macaristan ve Polonya'daki Hazar Türk-
leri'nin de nasıbinı aldığını...
Ve ekliyor:
"- Türkçe ninnilerle büyüdûk, dualanmız da
Türkçeolacak..."
"- Tann her yerdedir, her şeyi bilir. Kuşkusuz
Tûrkçeyi de..."
"- Din adamlan bin yıl boyunca Kuran 'ı Tûrkçe-
ye çevirtmemiş, ibadetin Türkçe yapılmasına nza
göstermemişlerdir. Atatürk'fen başka hıçbırdev-
let adamı neden Türkçe değil de Arapça diyeme-
miştir, bugün de diyememektedir. Tann kişilerin bi-
reysel ihtirasını, ulusal çıkartann önüne koymastn.
Amin..." . .
"- Tann Arabisfak sınırtannın çok ötesine taş-
mıştır. O, evrenin ulu yaradanıdır..."
Bu mudur dine v© inanca saldırdığı öne sürülen
konuşma?
•••
Saytn Işımer dinine de saygılı, dıüne de. Konuş-
ması, ünlü dilcilerin Türkçe üzerindeki övgülerin-
den örnekler de içeriyor.
Max Müller 'Türkçe, Türk düşüncesinin yara-
tıcı gucünün esendtr. Bu dil, ınsan aklının vstün
kudretinin ürünûdür. fürkçe kadar kolay
zevkvencı pek az,djl varpır." ^ ^'
Paul Fk>ux: "Türkçe akıl ve düşüncej
tematiksel bir difdir" • "- • '
Moliere: "Şu Türkçe ne hayran olunacak bir dil,
az sözcük çok şey söyler."
Sayın Işımer, keşke Nâzım'ın Ferhat'ının Şirin'e
seslenişıne de yer verseydi:
"Konuştuğum dil kadar, Türkçem kadar güzel-
sin!"
Dile saygılı... Dine saygılı.. Ulusa saygılı...
Öyleyse bazı dincilerin ve "milliyetçi-mukadde-
satçı "lann hışmı neden?
•••
"Atını dövemeyen semerini döver" derter. Işte
Arap kültürünü Islam adına Türkiye'ye dayatmak
isteyenlerin bulduklan semer de şu tümceierdeki
tek sözcük:
"- Kuran'\ Tün\çeye çevirmedi, Atatürk'ün rica-
sını yerine getirmedi diye onu aziz kılanlar, şimdi-
lerde Mehmet AkifÜniversitesikurma çabasında-
lar. O üniversiteden çıkan kafalar, bılinmelidirkiAI-
Azharkafalı adamlar olacaklar. Arabın adamı ola-
cakJar. Btz bu adamlara adam sen de demeyece-
ğiz, bu adamlan belleyeceğiz."
"Belleme" sözcügünün sözlük anlamını Oktay
Akbal geçenlerde ayrıntılı bir biçimde köşesine
aldı. Sayın Işımer'in "Onlan öğreneceğiz ve unut-
mayacağız" demek istediğı açık. O tümcenın cum-
huriyete inananları uyarmak için konduğu da açık.
Ama bizimkiler "belleme"y\ sözlük anlamında
değil de, "argo "daki anlamında degeriendirmek-
te ısrarlılar. Çünkü Türkçe değil Osmanlıca düşün-
meye alışmışlar. Belki de küfürlü düşünmeye alış-
mışlar.
Bu kadar düzeyi yüksek, dili alkışlanacak bir ko-
nuşmada ve böyle bir bütün ıçinde "belleme"nm
ancak tek bir anlamı olacağını göremiyorlar.
Ya da görmezden geliyoriar...
Çünkü konuşmanın bütününün sırtlanna yükle-
diği suçlamaya verebilecekleri hiçbir inandıncı ya-
nrt yok!
Konuşmanın tümünü okumadan konuşmuşlar-
sa ayıp! Okuduklan halde aynı saldınlan yapmış-
larsa, daha da ayıp!
Cumhuriyet gazetesi, General Işımer'in "Ata-
türk'üm ve Türkçem" başlıklı açış dersi metninin tü-
münü yayımlamalıdır. Yayımlamalıdır ki, bazılan da-
ha çok bılinçlensin ve bazılan da daha çok utansın...
Sevgili arkadaşımız Ahmet Taner Kışlalı'yı
da hain bir suikastta yitirdik. Yıllardır sanki ay-
nı senaryoyu seyreder gibiyiz. Birileri, bir yer-
lerde cinayet için bekliyorlar ve uygun oldu-
ğunu düşündükleri biranda, ülkemizin birde-
ğerine kıyıyorlar. Taner Kışlalı, laik ve demok-
ratik cumhuriyetin kararlı savunucularından
birisiydı. Aynı zamanda farklı düşüncelere kar-
şı derin bir hoşgörüye de sahipti.
Şu ana kadar ortaya çıkan bilgilere göre ar-
kadaşımız Kışlalı, Uğur Mumcu benzeri bir
suikasta kurban gitti. Susuriuk soruşturması
sırasında, Mumcu cinayetinin devlet içindeki
bazı güçlerie bağlantısı olduğuna ilişkın ipuç-
lan ortaya çıkmıştı. Eğerdevletı yönetenler ka-
rarlı olsalar, ipuçlarının üzerine gidebilecek di-
rayeti gösterselerdi, bizim inancımıza göre,
Uğur Mumcu cinayeti çözülebilirdi. O zaman,
Ahmet Taner Kışlalı'yı öldürenler bu eylemle-
rini belki de gerçekleştiremezlerdi.
Cinayeti kim işledi sorusuyla sürekli yüz yü-
ze geliyoruz. Bu sorunun cevabını verebilecek
Taner Kışlalı'yı Hedef Alan Bomba...
durumda olanlar bizler değiliz. Ancak, Uğur
Mumcu cinayeti sonrasında oiduğu gibi yön-
lendirmelere karşı bu kez daha dikkatliyiz. O
dönemdeki yöneticiler, cinayetin Iran'da eği-
tilmiş bazı kişilertarafından işlendiği yönünde
bir hava yarattılar ve dikkatler bu nedenle baş-
ka bir yöne çevrildi. Sonra da hiç bir iddianın
arkası getirilmedi. O dönemin yöneticileri de
bu söylediklerini unutup gıttiler.
Taner Kışlalı, bilim adamıydı, gazeteciydi ve
politikacıydı. Etkili ve önemli bir kişiliğe sahip-
ti. Böyle bir insan neden öldürülür? Üstelik
Taner Kışlalı, kararlı tavnnın yanında, farklı fi-
kirlere de tahammüllü ve dengeli bir insandı.
Böyle bir insanın bombalann hedefi olması, bu
işin gerisinde çok başka büyük hesaplann oi-
duğu endişesini doğuruypr.
Daha geçen hafta, Türkiye'nin Avrupa Birli-
ği'ne aday üye olması yönünde çok etkili
adımlar atıldı. Uzun yıllardır beklenen hedef-
lere doğru bır gelişmenin önü açıldı. Işte tam
bu koşullarda ortalık karıştı; Merve Kavakçı,
ardından Mehmet Zeki Kutlular olaylan gün-
deme geldi. Bu tartışmalar sürerken Taner Kış-
lalı öldürüldü. Şimdi, hep birlikte acaba bun-
dan sonra ne olacak beklentisi içine giriyoruz.
Acaba, Türkiye bir kaosun içine sokulup, son-
ra da demokrasi ve özgürlüklere ters bir yö-
ne mi çevrilmek isteniyor? Çünkü her kritik ci-
nayet, kritik hesaplann ardından patlak veri-
yor. Bu cinayeti gerçekleştirenlerin hesabı
neydi sorusunu da dikkatle sormak zorunda-
yız. Acaba birileri gizli köşelerde, yönelimi de-
ğiştirecek gizlı hesaplar içindeler mi?
•••
Susuriuk sonrası dönemin başbakanı Me-
sut Yılmaz, "öyle gerçeklerfe yûzyüze geli-
yoruz ki, ben dahil hiç birimizin can güvenli-
ği olduğunu sö//eyemeyiz"türündenbiraçık-
lama yapmıştı. Yani devlet içinde öylesine bir
yuvalanma olmuş ki, bunlar her istedikteri an
başbakanı bile öldürebilirierdi. Bunu, ülkenin
başbakanı söylemişti. Söyledi de ne oldu?
Sözlerinin arkasında dgrabildi mi? Susuriuk
olayının üzerine gidilebildi mi? Sokaktaki va-
tandaşın bile bildiğı gerçeklere rağmen, çete
mensuplan ellennı kollannı sallayarak ve çev-
relerini tehdit ederek ortalıkta dolaşmaya de-
vam ettiler. Altlannda Mercedesler, çevrele-
rinde "Türkiye sizinle gurur duyuyor" diye ba-
ğıran eli silahlı taraftarlarıyla etkinliklerini sür-
dürdüler.
Ahmet Taner Kışlalı'yı kimin öldürdüğünü
biz bilmiyoruz. "Şu üstlendi, bu üstlendi" gi-
bi açıklamaları da kuşkuyla ve tepkiyle karşı-
lıyoruz. Katillenn ortaya çıkanlmasını istıyo-
ruz. Her konuda özellikle de terörie mücade-
lede kendini güçlü sayan devletin, ülkenin en
önemli değerlerıni katledenleri de yakalama-
sı gerektiğini düşünüyoruz. Kenya'ya kadar
etkisini sürdüren bir devlet, Abdi Ipekçi'den
Uğur Mumcu'ya kadar işlenen yüzlerce cina-
yetin failini neden bulamıyor acaba? Bunun
tek bir cevabı olabilir, onlar hâlâ devlet içinde
güçlüler ve etkinliklerini sürdürüyorlar.
Tersini iddia edenler, cinayetleri aydınlata-
cak iradeyi göstermek zorundalar. Yoksa bel-
ki de hem onlar için, hem çok partili sistem için
yann çok geç olabilir.
Taner Kışlalı cinayetinin sorumlusu, bundan
öncekileri aydınlatmayan ve aydınlatamayan
siyasi iradedir. Taner Kışlalı'yı hedef alan bom-
ba, bütün bu ülkenin geleceğini tehdit ediyor.
Bütün siyasetçilere, gazeteci meslektaşlan-
ma bir kez daha çağrıda bulunuyorum: Kor-
kunun ecele faydası yok. Gelin, hep birlikte bu
cinayetlerın arkasındakj güçleri ortaya çıkart-
mak için güçlerimizi birleştirelim. Yann çok
geç olmadan.