Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 HAZİRAN 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
JvLJJ-iX LJJtt. kultur@cumhuriyet.com.tr 15
'Farklı dünyalardan' ünlü bir yıldızla sakar bir kitapçının romantik komedisi: Notting Hill
kumaşından aşk masalı
SUNGU ÇAPAN
K^ız, her yaptıgı medyaya mal-
zeme olan, paparazzilerce sürek-
li kovkJanan, birtürlü gerçek aş-
kı bujamamış, Amerikalı ünlü
bir sinema yıldızı, Anna Scott
(Julia Roberts). Oğlansa, bızim
Balıkpazan'nı, Paris'in Mara-
is'sini ya da NeW York'un So-
ho'sunu çağnştıran Londra'nın
Notting Hill'inde, sinek avlayan
bir dükkânda gezi kitaplan satan.
Harnson Ford-Indiana Jones kı-
hldı biriyle kaçmış kansınca terk
edümenin burukluğuyla kendi
halinde yaşayan, artık yolun ya-
nsını dönmüş, sakar, sarsak, sü-
nepe bir Londralı, William Thac-
ker (Hugh Grant). Aralannda
hiçbir ortak yan bulunmaması-
na karşın, Anna'nın günün bi-
rinde Wil]iam'ın dükkânına gi-
rip Türkiye hakkında bir gezı kı-
tabı satın almasiyla patlak ve-
ren, peri masalından farksız, so-
nu başından belli bir ilk görüşte
aşk hikayesinı anlatan, tngiliz
mizahı ve özeniyle kotanlmış
'Notting HiU' - 'Aşk Eııgel Tanı-
maz' adıyla gösterimde.
Dk görüşte aşk...
Birkaç yı! öncesinin popüler
'Dört Nikah Bir Cenaze' güldü-
rüsünün senaristi Rkhard Cur-
tis'le yapımcısı Duncan Ken-
vvorty'yı ve oyuncusu Hugh
Grant'ı yeniden bir araya getiren
'Notting Hill'i. tiyatro ve televiz-
yondan yetişerek 1995'te 'My
Night with Reg' adındaki ilginç
bir film yapmış olan Ingiliz yö-
netmen Roger Micheil imzala-
mış. Yönetmen RogerMicheil'in,
genelde ünlü Hollywood yıldızı-
run dünyasından çok kitapçı Wil-
liam'a ve yakın çevresine odak-
lanan, arka planı sağlam tutulmuş.
Amerikan yapımı romantik ko-
medilerin basit ve yalapşalap ha-
vasından sıynlan, Ingiliz usulü bu
duygusal güldürü denemesi, iki
saat süresınce sıkılmadan izlenen,
'gerçekdışıama hoş' bir modern
masal sayılabıhr.
Zaman zaman yüzünde, ha-
linde tavnnda, eskı 'kuğu'lar-
dan Audrey Hepburn'ün zarafe-
tinden yansımalar bulduğum,
fıhn başına ortalama 15 milyon
dolan cebe atan, artık 30'unu
Sinema yıldızlanyla Idtapçılar da film seyrederler_ Bir
türlü sevişemeyen iki sevgiliyi oynayan Julia Roberto'la
Hugh Grant, romantik komedinin yeni çiftL
Notting Hill / Yönetmen: Roger
Micheil / Senaryo: Richard Curtis /
Kamera: Michael Coulter / Müzik: Trevor
Jones / Oyuncular: Julia Roberts, Hugh
Grant, Rhys ffans, Emma Chambers,
Hugh Bonneville, Tim Mclnnery, James
Dreyfus, Gina McKee, Alec Baldvvin /
1999 Ingiltere (Avşar Film)
dönmüşî dolaytsryla ışıltılapsa-
çan gülümsemesi donuklaşma-
ya, bıllur gibı yüzünün çızgile-
ri de derinleşmeye başlamış Ju-
lia Roberts, ünlü olmanın bede-
lini ödeyerek adeta kendıni oy-
nuyor 'Notting Hill-Aşk Engel
Taıumaz'da, sanki baştan sona
onumşin yazılmış-birrokle. Yi-
ne olanca dogallıgı, geniş ağzı,
masum gülümsemesi ve panltı-
lı gözleriyle hayranlannın gön-
lünü alan ünlü yıldız Julia Ro-
berts'la, yeni bir çift oluşturan,
Kararsız Kasımkılıkh. başansız
Hugh Grant'ın yanı sıra kitapçı-
nın çcvresmi ohrçturarr.sıradan
karakterlenn küçük hikâyeleri-
nın de filmin bütününe yedıril-
diği 'Aşk Engel Tanımaz'ın ar-
ka plaftında, sebze-meyve tez-
gâhlan, antikacı dükkânlan, Por-
tobella Caddesi ve sıcakkanlı in-
sanlarıyla, karnaval gibi. çok
renldt Notting Hill semtı yer alı-
yor.
Film boyunca, hep kıçı-bası
açık gördüğümüz, William'ın
mastürbasyoncu, ebleh, ressam
bozuntusu ev arkadaşı Spike ro-
lündeki (merakhsının Kevin Al-
len'in 2-3 mevsim önce sinema-
larımızda gösterilmiş 'Twin
Tomı'undan harırlayacağı) Gal-
li aktör Rhvs Ifansın sivrildiği
'Notting HÛl'de, yan rollerdeki
Tim Mclnnery (Max), Hugh Bon-
neville (Beraie), Emma Cham-
bers (Honey), James Dreyfus
(Martin) ve Gina McKee (Bel-
la) gibi Ingiliz oyunculann kat-
kjsını da unutmamah.
Son dönemde yine gemi azı-
ya alarak sayılan çoğalan, her
derde deva romantik komedi tü-
rü fılmlere bir Ingiliz çeşnisi ka-
tan 'Notting HiD'de romantizm
kadar mizahi boyutu da öne çı-
kanyor yönetmen Micheil. Ün-
lü bir sinema tannçasıyla düş-
lerde yakınlaşma gıbisinden, kuş-
kusuz her erkek seyircinin ha-
yalini kurdugu bir fanteziden yo-
la çıkılarak çekilmiş 'Notting
Hifl", ünlü Hollywood yıldızuun
da zaman zaman sıradan biri ol-
ma arzusuna kapılma karsıtlığı
üstüne beceriyle oturtularak ay-
nntılandınlmış, zenginleştiril-
miş ve esprilendirilmiş bol bol.
Mizah destekü romantizm
Hollyvvood kulislenne ya da
MeiGibson'un poposuna ılişkın
espriler, baskılı tişörtlerdeki cin-
sellik ağırlıklı kaba saba, gırgır
özdeyişler, romantik komedinin
öteki sanşın, nazenin kralıcesi
Meg Ryan'la Julia Roberts'ı kı-
yaslayan diyaloglar, Da Vmd'yle
Di Caprio'yu aynı potaya koyan
Leonardo'hı bayat şakalar, çiftin
medya ordusunca mavi kapılı ev-
de basılması ya da gariban Wil-
liam'ın zoraki 'At ve Köpek' der-
gisi muhabiriiğıne kalkışarak An-
na'yla, görmediğı filmi hakkın-
da röportaj yaptıgı gıbisinden
hoş sahnelerbanndıran 'Notting
Hill', seyirciye romantik kome-
di mikrobunu bulaştınyor özet-
le. Çiftimizin, fınalde EhisCos-
tello'nun kadife sesiyle şakıdığı
'She' şarkısı eşliğinde, evlilik
kerevetine çıkarak mutlu sona
eriştiği 'NottingHill', hiç umma-
dığımız kadar düzeylı çıkan, hoş-
ça vakit geçirmeye bırebir bir
eğlencelik izlenimi bıraktı, biz-
de. Genelde bu türle pek yıldı-
zımızın banşık olmamasına kar-
şnı, romantizmin rüzgân ve In-
giliz yaklaşımı bir mizahla
yelkenlerini doludolu şişirmiş bu
'Notting HiD'in bir ay kadar ön-
ce seyrettigimiz, bir başka taze
Julia Roberts filmi 'Kaçak Ge-
lin'den daha iyi olduğunu rahat-
lıkla ileri sürebıliriz.
Y E N İ B A S L A Y A N L A R
Eyes Wide Shut/ Cözü
Tamamen Kapalı
Ünlü yönetmenin, bu yıltn baş-
lannda çekimini, montajını tamam-
ladıktan kısa bir süre sonra öldü-
ğil 'Stanley Kubrick'in akıllardan
çıkmayacak son şaheseri' ya da unu-
tulmaz \asiyet filmi sayılan ve bü-
tün sinemaseverlerce nıcedır sabır-
sudıkla beklenen 'Eyes WkteSbut-
Gözfi Tamamen Kapau*, nıhayet
bizde de gösterime giriyor bugün.
Kubrick'in, geçenyüzyüın Avus-
turvah tanınmış öyatro yazan Art-
hor Schnitder'in 'Bir Rüya Hikâ-
jea' adh eserinden esinlenerek, se-
naryosunu FredericRaphad'le bir-
likte yazdıgı \e son ana kadar hi-
kâyesini bütün dünyadan gizh tut-
tuğu 'GözüTamamen Kapalı', baş-
rolü üstlenen Tom Cruise-Nicole
Kidmançıftinın ateşli sevişme sah-
neleriyle a>'lardırbütündünya med-
yasının da gündemindeydi zaten.
Gerçek hayattaki, yatak odalan-
na özgü özei atmosferi fîime yan-
sıtan Cruise-Kidman çifrinin cü-
retkâr çıplak gorunhlleriyle ayiar-
dır beceriyle sürdürülegelen bir
meraklandırma kampanyasmm ar-
dmdan, ABD'de yaz mevsiminde
gösterime çıktığmda, yogun cin-
sel içeriği, baa diyalogkn ve u yus-
ftırucu kullanılan sahneleri nedeniy-
le rutucu çevTelerin tepkısini alan,
tam 2 saat 45 dakika uzuniuğunda-
ki bu görkemîi dramda. Dr. WilJi-
am Harford'la kansı Alice Hard-
ford'un (Tom Cruise-Nicole Kid-
man) hikâyesini anlatıyor KubricL
Dr. William Harford'un, seksi
kansırun flört edici yeteneklerini
keşfetmesinden sonra kendi cinsel
serüvenlerine dogru dolugizgin atd-
ması şeklinde konusu özetlenebi-
lecek filmde, ergenliklerinden ye-
tişkinliklerine kadar geçirdikleri
cinsel deneyimlerinin karakterleri-
rti yönlendirdiği bu modern çiftin
bazı eğilimleri, kıskançlıklan. kıs-
kandırmaoyunlan, birbirlenne mey-
dan okumalan ve fantezilerini, ha-
yallerini birbirlerine ıtiraf etmele-
ri, vb. sergileniyor alabildiğine.
Nicole Kidman'ın çekicı bede-
niyle temsil edilen çıplak kadın
motifim de filmin odağına yerleş-
tiren Kubrick usta, temalan, anla-
tımı ve görsel düzeyiyle yine tar-
tışmalara yol acacak türden bir olay-
film imzalamış sonucta.
Kuşkusuz günümüzün ötesine
geçecek ve sinema tarihinde yer
alacak cinsten bir Stanley Kubnck
filmi niteligindeki 'Gözü Tama-
men Kapalı'ya ilgt.siz kalmak ne
mümkün?
Seri cinayet işleyen bir katil daha...
Amerikalının 'serial küler' dediği, se-
ri halde cinayet işleyen sapık katiller ve
onlann dehşetengiz, kanlı serüvenleri,
günümüz Amerikan sinemasının polisi-
yeden, korku-gerilime ve hatta komedi-
ye kadar çeşitli türlerde sık sık ele alıp
işledigi ve cılkını çıkardığı en gözde ve
geçerli konulanndan birine dönüştü,
1990'hyıllar boyunca.
"Süence of the Lambs-Kuzulann Ses-
sizliği", "Narural Born Killers-Katil Do-
ğanlar" ya da "Seven-Yedi" gibi son on
yılın çok ses getirmiş başanlı örnekleri
hemen akla gelebilecek. 'seri halde işle-
nen cinayetier, katiller ve polislerin $erü-
^nleri'ne dayanan bu filmlenn, günümü-
zün yaygm ve gözde bir alt-türünü oluş-
turduğu bıle rahathkla söylenebilir çağ-
daş Hollywood sinemasında.
Bu alt-türün seyrettiğimiz son örneği,
yine gözûkara bir 'serial killer'le onu en-
selemeye baş koymuş bir polis arasında-
ki ölümcül oyun üstüne kurulmuş, bey-
lik bir kaçmaca-kovalamaca serüveninı
aktaran "SwTtchback-Dönûşûm" oldu.
Esrarengiz bir 'serial küler'ın peşin-
deki polisin çocuğunu kaçırmasıyla baş-
layan "Dönüşüm*. şimdiye dek birçok ör-
neğini gördüğümüz cinsten. beylik bir
kedi-fare kovalamacasmı anlatıyor özet-
le. Son dönemde aksiyon-gerilim türün-
de çok seyirci toplamjş. gişe şampiyonu
"Die Hard-Zor OJüm"ün senaristi olup
aynca "48 Saaf, "Kaçak" ve "The Oııtb-
reak-Tehdit" gibi cilalı. ticari Hollywo-
od yapımlannm senaryolanna da katıl-
mış Jeb Stuart'ın, 1997 yapımı ilk yönet-
menlik denemesi "Switchback-Dönü-
şüm". FBI araşhrmacısı John Douglas'ın
"Mind Hunted" adlı kitabından uyarlan-
mış.
'Klişeler çorbası' bir gerilim
Peşindeki polise meydan okuyan, hat-
ta onunla dalga geçen katille, katili ya-
kalamaya ve kaçınlmış çocuğuna kavuş-
maya azimlı FBI ajanı arasındakı ölü-
müne takibi görüntüleyen "Dönüşûm'',
ilk yanm saatinden sonra giderek yavan-
laşmasa da tekdüzeleşıyor. Çünkü yönet-
men Jeb Stuart'ın imzasını taşıyan ve alı-
şılmış 'Katil kim' sorusuyla şaşırtmaca
veren, beklenmedik dönüşümlenn çevre-
sinde gelişen birtakım olaylara dayanan
senaryo, gitgide bir klişeler çorbasına
dönüşüyor.
Hollywood'un, tehlikeli olduğu kadar
akıllı, esprili ve semparik kıldtgı. düze-
ne ve yasalara posta koyan, gözü kara
serial killer karakterinin, niye habire adam
öldürdüğüne ılişkın hiçbir ikna edici açık-
lamanın getirilmediği bu ilk filminin ça-
tısmı sağlam çatamamış yönetmen-se-
FUmin katil zanlılannı yaJaşıkh Jared Leto'yla deneyimli Danny Glover oynuyor.
narist Jeb Stuart, yeterince de işleyeme-
miş ve "Dönüşüm", doyurucu bir poli-
siye-gerilim kıvamına bürünemeyerek
havada kalan bir thriller' denemesi ol-
maktanöteye gidememiş. Athoi Fugard' ın
oyunlanndan film setlerine atlayan mes-
lek yaşamında. Lavvrence Kasdanın
"Grand Canyon"u gibi niteliklı filmle-
rinden çok Mel Gibsona eşlik ettiği "Let-
hal VVeapon- Cehennem Silahı" serisiy-
le anılarak ünlenen siyahi aktör Danny
Glover bu kez Dennis Quaid'le sıkı bir
ikili oluşturuyor. karşıt cephelerden. Amir-
lerince işi kişiselleştırdiği için olaydan el
çektinlmiş FBI ajanı Frank La Crosse'la
(D. Quaıd). vardıklan Texas kasabasımn
yeni bir seçim arifesindeki yaşh, namus-
Switchback / Yönetmen,
Senaryo: Jeb Stuart /
Kamera: Oliver Wood /
Müzik: Basil Poledourîs /
Oyuncular: Dennes Quaid,
Danny Glover, Jared Leto,
R. Lee Ermey, Ted Levine,
Brent Hinkley, lan Nelson
/1997 ABD(Ozen Film).
lu şerifı Buck Olmstead'in (R. Lee Ermey)
işbirliğini izlediğimiz filmde önce iki ka-
til zanlısını önümüze sürüyor yönetmen:
Arabasını çıplak kadın resimleriyle kap-
lamış, ağzı kalabalık, candan ve neşeli
görünen, demiryolu işçilığinden emekli,
inkıyım Bob'la (D. Glover), çalıştığı has-
taneden aynlıp düzenini terk ederek ken-
dini yoUara vurmuş, otostopçu genç tıp öğ-
rencisi Lane Dixon (Jared Leto). Lane'in
Bob'un arabasına binmesiyle başlayan
kaçırulmaz takip, heyecan ve tekrar sah-
neleriyle bezenmiş filmde serial killer'ın
Danny Glover olduğunun açıklık kazan-
masıyla bütün entrika sıfiriaruyor ve "Dö-
nüşüm" bütünüyle klişelere teslim oluyor
ikinci yansnıdan itibaren.
Filmi omuzlayan oyunculannuı da pek
kurtaramadığı "Dönüşüm" bir çeşıt 'yol
fîlmi'yle kanşık. başansız bir 'thrfller'
denemesinin keçi boynuzu tadını duyuran
yeni bir örneği olmaktan sıynlamıyor so-
nuçta.
Senarist-yönetmen Jeb Stuart'ın me-
kânlan iyi kullanan, yer yer sürükleyici bir
tempo kazanan anlatımı senaryosuna kur-
ban olurken, görsel düzeyi, görüntü ve
müzikleri ve oyunculanyla ilgi çeken "Dö-
nüşüm'', pek doyurmasa da türün merak-
hsının agzına bir parmak bal çalıyor ge-
riüm niyetine. Son tahlilde. iz bırakmayan
bir kaçış sineması örneği niteligindeki ve
türe pek yeni bir şey getirmeyen bu "Dö-
nüşüm"ün pek övgüye ve tavsiyeye değ-
mediğini de belirtelim...
KEDt GOZU
VECDİ SAYAR
Hangi Türkiye?
Hangî Antalya?
Kimi kediler kadercidir. Içinde yaşadıkian ortamı
pek sorgulamazlar. "Böyle gelmiş, böyle gider" de-
yip, çıkıverirler işin içinden. Kimileri ise -ki kedilerin
çoğu bu sınıfa girer- soru sormaktan geri duramaz-
lar. "Nasılbirhayat istiyoruz?" diye duşünüp duaır-
lar. istedikleri, ne daha çok zenginlik ne de daha çok
iktidardır. Yalnızca. daha çok sevgi, daha çok mut-
luluk ve daha adil bir dünya... Bir de -kimilerine ay-
nntı gibi gelebilir ama- daha "estetik" bir dünya ta-
leplerinden vazgeçemezler bir türlü. Çirkinliklere ve
cehalete tahammülleri yoktur.
Kedilerin, yüzyıllardır yanıtını aradıklan "Nasıl bir
hayat istiyoruz?" sorusu, "Nasıl bir Türkiye istiyo-
ruz?" sorusunu gündeme getirir, ister istemez. Bil-
gisizliğin, vefasızlığın, adam sendeciliğin, köşe dön-
meciliğin ve kaba kuvvetin egemen olduğu bir Tür-
kiye mi? Hukukun, bilginin ve sanatın geçerli değer
sayıldığı bir Türkiye mi?
Başka bağlamlarda da sorabilinz aynı sonjyu: "Na-
sıl bir Antalya, nasıl bir Antalya Festivali istiyoruz?"
• • •
Bu soruyu geçen hafta sormayı düşünüyorduk...
Ama iki sevgili dostun kaybı Antalya'dan uzaklaştır-
dı bizi. Ama, "Nasıl bir Türkiye?" sorusu, cenaze tö-
renlennde de yalnız bırakmadı bizi. Türkıye'nin en de-
ğerii aydınlanndan birinın, MahmutTali Öngören'in
cenazesınde devlet yoktu. Sinema dünyası da yok-
tu. Törenin Ankara'da olması gerekçesine sığınmak
mümkün. Peki, ya Istanbul'daki Fakir Baykurf u
neden yalnız bıraktınız? Gözlerimiz, Baykurt'un ya-
prtfannı yorumlayan yönetmenleri ve oyunculan arar-
ken, sormadan edemedik; yaşamak istediğimiz Tür-
kiye bu mu? Insani değerlerin geçersizleştiği, çıkar
iliŞkilerinin her şeyin önüne geçtiği, cahillerin ve gör-
güsüzlerin baş tacı edildıği bir ülke...
Antalya'yı yeniden sorgulamanın tam sırasıdır.
Mahmut Hoca'nın, Onat Kutlar'ın vasiyeti de saya-
biliriz bunu. Çünkü onlar, yaşamları boyunca sürdür-
dükleri mücadelede bu soruları sormaktan asla vaz-
geçmediler. Ne var ki, Antalya seçiminı bir türlü ya-
pamadı.
Otuz attı yıldırAntaJya Festivali, "sahici" bir film fes-
tivali olamamanın sıkıntısını yaşıyor. Kimi yıllar (bu yıl
olduğu gibi), belediye başkanlannın kişilikleri ile doğ-
ru orantılı sağlam adımlar atılıyorsa da bu adımlar ka-
lıo olamıyor. Antalya, hiçbir zaman tek birfestival ol-
madı, çeşitli Antalya Festivalleri iç içe oldu. Panayır-
la sanat şenliği, halkçılık"\a "ucuzluk" hep birbiri-
ne karıştınldı. Siyasal görüşler belirleyici olmadı hiç-
bir zaman. Kimi "sektör"e taviz vermeyi yeğledi, ki-
mi halkın "eğlence" ıhtiyacına. Ama bir türlü taşlar
yerii yerine oturmadı.
Antalya'daki olumsuzluklar sorgulandığında, ya-
nrtlar hazırdır ve hiç değışmez. Hep, şu iki yanıttan
biri ile karşılaşırsınız: "Ne yapalım, sinema sektörü
böyle istiyor" ya da "Halk bunu istiyor..."
Evet, sormanın zamanıdır. Önce "seWör"e... An-
talya'dan ne bekliyorsunuz? Festival deyince, "kor-
tej" mi geliyor aklınıza? (Aklıma takılan bir şey var,
"sektör" gerçekten "kortej"\n vazgeçilmezliğine ina-
nıyor olsa, tüm ağırlığı ile korteje katlması gerekmez
mi? Ama nedense, her yıl aynı isimler yer alıyor kor-
tejde). Sakın, sinemamızın gerçek yaratıcıları, yani
bugün önemli sinema ürünleri ortaya koyan, sine-
mamızın tüm dünyada tanınmasına neden olan, gen-
ciyle, ustası ile yönetmenlerimiz, oyunculanmız, ar-
tık farklı birfestival, uluslararası standartlara uygun,
ciddi bir etkinlik bekliyor olmasınlar? Festivalin "kor-
fe/"le özdeşleşmesinden fena halde mustarip olma-
sınlar?
Sakın, sinemamız kabuk değiştirmiş dmasın?
Ve sormak gerek Antalya halkına. Gerçekten siz
hangi festivali istiyorsunuz? Herkes sizin adınıza ko-
nuşuyor. Sizler de bir şeyler söylesenize. Uluslara-
rası saygınlığa sahip bir sanat ve küttür kentınin hem-
şerıleri olmak size çok görülüyorsa, sesinizi yükselt-
senize...
Osmanlı'da Eğitim' semineri
• KüJtür Servia - Istanbul Bılgı Üniversitesı, bugün
ve yann 9 üniversiteden 14 tarihçiyi buluşturacak bir
seminere evsahipliği yapacak. Bilgi Üniversitesi Fen-
Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü taranndan Osmanh
Devleti'nin kuruluşunun 700. yıldönümü dolayısıyla
düzenlenen 'Osmanirda Eğitim' başlıklı seminerde
konuşmacılar, Osmanlı Devleti'nın tanzimat öncesi ve
sonrasmda eğitim kurumlan ve anlayışını
değerlendirecekler. Saat 10.00-17.00 arasında
gerçekleşecek seminerlere bugün Lale Duruız, llber
Ortaylı, Mehmet Genç, Mefail Hızlı, Ekmeleddin
thsanoğlu, Ahmet Cihan; yann Esra Danacıoğlu,
Arus Yumul, Nicole Van Os, Akşin Somel, Yavuz
Selim Karakışla, Mete Tunçay, Selim Denngil,
Necdet Sakaoğlu katılacak.
Yüzyrtm son Cumhuriyet Balosu
Armada Otel'de
• Kûltür Servisi - Kurulduğu yıldan beri her 29 Ekim
günü Cumhuriyet Balosu düzenleyerek sivil
Cumhuriyet balolannı yeniden gündeme getiren
Armada'da bu yıl yapılacak beşinci Cumhuriyet
Balosu bu yüzyılın da sonunculanndan olacak. 29
Ekim Cuma akşamı lstiklal Marşı'nın ardından Ümit
Iris ve Seval Uğur ikilisinin dansı ile açılacak Armada
Cumhuriyet Balosu'nda Cumhuriyet'in 10. yılında
Ankara Palas'ta düzenlenen balonun mönüsü
sunulacak.
BUGUN
• CUMHURİYET KİTAP KULLIBÜ Taksim Sergi
Salonu'nda saat 17.00'de Mehmet Başaran
kitaplannı imzalayacak ve okurlanyla
söyleşecek/252 38 81)
• AKM'de İDSO'nun, şef Charles OKvieri-Muııroe
yönetiminde vereceği ve Bülent Evcil'in solist
olarak katılacağı konser 19.00'da başlıyor.
(251 56 00)
• TİYATRO STtm\OSV 'Bağla Şu İşi' adlı oyunu
saat 21.00'de Fil Kültür Kulübü Ada Etkinhk
Salonu'nda sahneleyecek.(244 28 89)
• BABYLON'da saat 22.00'de Eric TruflEaz'ın
konseri izlenebilir/292 73 68)
• AKSANAT'ta 12.30 ve 18.30 saatlerinde Itzhak
Perlman'ın, Beethoven'm 'Keman Konçertosu'nu
seslendirdiği konser laser-disc'ten izlenebilir.
(252 35 00)
• BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT
MERKEZİ'nde saat 17.30'da 'Gerswin
Remembered' başlıklı video belgesel gösteriliyor.
(292 06 55)