25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 OCAK 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA Gazeteciler deşiddetten payını Adaletin "Sarayları" KEREM ILGAZ/BERTAN AĞANOĞLU A dliyelerin yetersiz koşullan, duruşmalan /m ızlemek ısteyen gazeteciler için de sorun > t J yaratıyor. Birçok duruşma salonunun dar -A _4- ve ancak 5-lü kışıyi alabilecek kapasitede olması nedeniyle gazeteciler sık sık kapıda kalıyor. Adliye kondorlannda yargıya güvenmeyerek kendi adaletinı vermek ısteyen davacılarla sanık yakınlan birbirine girerken gazeteciler de "Çekmeyin ulan!" sesleri arasında şiddetten payına düşenı alıyor. Münir Süteyman Çapanoğlu. Türkiye Gazeteciler Cemıyeti'nin 1962 yılında yayımladığı 'Basın Tarihine Dair Bügüer ve Habraiar' adh kitabında gazetecilerin mahkeme salonlanna kabulünü şöyle anlatıyor "Mahkemelerde dunışmalar. bildiğiniz gibi açık olarak yapıtır, isteven dinkr. Hele önemli davalarda mahkeme salonlan hınca hınç dolar. Meraklılar, yer bulmak. oturabilmek için erken saatlerde gelirler; sak>n kapılan açılır açılmaz içeri saldıruiar. Önemli davaiann dunışmalannı gazeteler yazar. Hatta muhabirler olduğu gibi not tutup. sual ve cevaplan bile aynen yayınlarlar. Adliye havadislerine gazetelerde önemli bir yer verirler. Adliye röportajlan akşam gazeteierinin temel unsurianndandır. Bu kabil davalarda boşanma duruşmalan biraz karikatürize edilerek vazılırsa zev kk okunur. Bu çeşit yazılann 'terjâkıle'ri çokturCefnal Refik râhmedi ne gözei yazardı bunlan. Adliye haberlerini vt " " . Avukat Cengiz Hortoğlu mahkemelerdeki teknik donanımın yetersizliğinden yakındı 'Daktibsesi bizimsesinıü bastmyor' röportajlannı okuduğumuz halde gazetecilerin muhakemeleri diniemesine hangi tarihte müsaade edildiğini. bu işin muhabûiiğinin ne zaman başladığını bilmem bilen var mıdır? Valnız meraklılar arasında değil, hatta gazetecüerimizin arasında_. Birincileri gecelim. meslektaşlan ele alalım. Nereden bflecek bu arkadaşlar. Bir basın tarihimiz var mı ki bakıp inceleyip meraklanru gidersinler? Basın tarihimiz hakkındaki derme çatma birkaç kitapta ise bu gibi konulara yer \erme\e sayın vazaıianmız önem vermemişler, basmakalıp. bilinen şe>leri tekrariamışlardır. lleride basın tarihimizi yazacak olanlar. eğer bu gibi konulara krymet verecek olurlarsa -ki hk; şüphe etrniyorum. üzerinde duracaklardır- onlara küçük bir not sunuyorum. Ben bu notu eski gazetecUerimizden ve eski hukuk bilginlerimizden Abdurrahman Adil Beyefendinin bir yansından aldım. Yalruz üsanını biraz sadeleştirdim. İşte not: "Muhakemelere açık bakılması Batı'da kabul edilmiş bir usüldûr. Hâkimlenn tarafsızlığını sagürnak ıcm muhakemelere aç£ bakılmas» esası 'katJul ttffim*ve* ^uAâ^herîr^rîTmîştir.'Şe? 4 ! '-"' davalara bakan hâkimler çoğunlukla camileTde vazife görmeleri mutad olduğundan Islamiyette muhakemelerin açık yapılması tabii bir kaide idi. Ticaret Vekâleti ve ticaret mahkemeleri kurulduktan sonra muhakemelenn açık yapılması hakkında bir usul konulduğuna dair hukuk kıtaplanmızda bir kayıt yoktur. Ali Paşa'nın zamanında Batı'daki kaıdelerin kabul ve yürürlüğe konulmasında büyük bir istek tıyandı. Garplılaşmak dillere destan oldu. Madem ki garplılaşmayı kabul edıyoruz, Batı usulüne göre mahkemeler ve murafaa meclisleri kuruyoruz. Muhahkemelerin açık görülmesi usulünü de kabul edelım denıldı. Muhakemeye dinleyiciler karşısında bakılması için ılk ısteği devlet şûrası üyelerinden Mısıroğlu Boğos Bey gösterdi. Boğos Bey'in. Serdar'ı Ekrem Ömer Paşa ile bir davası vardı. Davaya ticaret mahkemesinin ikincı meclisinde bakılacaktı. Boğos Bey yüksek makamlara başvurdu, davanın dinleyicilerı arasına kabulünü istedi. Yüksek makamlar, bu isteği devletin adli unsurlanna uygun bularak o yolda muarneJe yapıiması hakbnda lazım,gelen ernri , "Ve'rdtıer. Fakâf dûfu'şm'a güriu Örrier Pâşa zörbalık' gösterdr. 'Muhakemelerin açık yapdmasını kabul etmem' dedi. Dinleyicilerle gazetecileri muhakeme odasından çıkardı. Reis sustu. Paşanm ısteğıni kabul ettı. Fakat Boğos durur mu? Durumu hoş karşılamadı. Ticaret vekıli Kabuli Paşa'ya başvurdu. Devlet henüz Divanı Ahkâm-ı Adliye'yi Şûrayı Devleti kurarak adliyenin Batı usulleri üzerine kurulmuş oldugunu ilan ettiğinden muadelelerin ve eski imtiyazlann yürürlükte kalmasının yersiz ve manasız olduğundan herkesin adliyenin kuvvetinden ve onun bağımsızhk ve tarafsızhğından emin olması lazım geldiğinden bahs ediyordu. Devlet büyükleri iş görmekte kesin ve samimi olmaya karar vermişlerdi. hatta azmetmişlerdi buna. Sultan Aziz'i bile mahkemeye çağırdılar. Sultan Aziz'in şahsı aleyhine açılan bir hukuk davası için mahkemeden celpname gönderttiler. Ömer Paşa da umumi hükümlere saygı göstermeye davet olundu. Ve kabuli Paşa muhakemenin dinleyiciler karşısında görülmesini sağladı (1870).' Gazetecilerin ilk defa muhakemeleri dinlemeye kabul efiılrnelen bu dava yüzünden ohnnştur. • A '•: SÜRECEK AVUKAT CENGİZ HORTOĞLU'DAN BİR AN7 A vukat Cengiz Hortoğlu. siyasi /W erkın yargıya bakış açısının Â-M çok önemli oldugunu •A _A_ vurgulayarak bütçeden yargıya aynlan payın yaklaşık yüzde 1.5 olduğuna dikkat çekti. Bu paya Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesı. Adalet Bakanlığı harcamalannın da dahil oldugunu belirten Hortoğlu, 3 binden fazla hâkim ve savcı açığının olduğu Türkiye'de bir hâkime düşen dosya sayısının yaklaşık 1600 oldugunu ifade ctti. Bir hâkimin günde 40-50 dosya ile ilgilenmek zorunda oldugunu söyleyen Hortoğlu. mahkemelenn teknik donanımdan yoksun çalışmasından da yakındı. MahkemeleTde faksın bile kullanılmadığını söyleyen Hortoğlu. "Duruşmalarda daktilo seslerinden konuşmalar anlaşılmıyor. Faksla birkaç dakikada halledilebilecek bir iş için aylarca uğraşabiliyoruz. Posta işlemlcrindeki gecikme aynca bir dram. gönderdiğiniz bir tebiigat 2-3 aydan önce gdmiyor" dedi. Hâkimlenn iş yükü nedeniyle dosyalan bilırkişiye göndermek zorunda oldugunu söyleyen Hortoğlu, bilirkişilerin zaman zaman kusur illiyet bağı gibi hukuki konularda da yetkili kılındığını belirtti. Avrupa hukukunda bilirkişilere yalnızca teknik konularda gidildiğini anlatan Hortoğlu, sözlerinı şöyle sürdürdü: "Teknolojiden bu alanda da yeterince yararlanıİmıyor. Delilden suçjuya varmak gerekirken bizde sanıktan delile vanlmaya cahşdıyor. Adli Tıp Kurumu'na giden bir dosya, iş yükü nedeniyle \ ıllarca gelmeyebiliyor. Sağhk davalannda sorunlar daha fazla. Sağhk Bakanlığı'na bağiı olarak çalışan Yüksek Sağhk Şûrası, sağhk ile ilgili davalarda gidilmesi zorunlu bir kurum. İnanılması güç ama yılda bir kez toplanan bu kuruma giden dosya bazen aylarca gelmeyebiliyor. Gelen raporiara itiraz ettiğinizde bir kez daha giderse bir dava için 5-10 yıl uğraşabiliyorsunuz. Benim incelediğim bir dava tanı 12 yıl sürmüstü. Şu anda benim baktığun davalardan 5-6 yıldır devam edenler var." Yasalarda gereken değişikJiklerin sürekli aksadığını, 1889 tarihli Italyan Ceza Yasası'ndan 1926 yılında alınmış Türk Ceza Yasası'nda bugüne dek 57 kez değişiklik yapıldığını söyleyen Hortoğlu. "Örneğin TCY'nin 556. maddesi. sokak ışıklanm keyfi surette söndürenlere 5 bin 400 lira ceza öogörüyor. 557. madde bacalannı temizkmeyenlere ceza öngörürken 558. madde halkın gehp geçeceği yere çöp dökmeyi cezalandınyor" diye yakındı. Hortoğlu. davaiann çabuk sonuçlandınlması için adli kolluk yasa tasansının yasama geçmesi gerektiğıni de belirtti. Türkiye'deki adliye binalannın Fıziksel koşullannın yürekler acısı oldugunu söyleyen Hortoğlu, 5-6 metrekarelik odalarda yargılama yapıldığını belirtti. Adliye binalannın fıziki koşullannın düzeltılmesinin sadece çalışmalan kolaylaştırmayacagını, güven ve saygı da uyandıracağmı söyleyen Hortoğlu. "Her ilceye bir adliye büyük bir zaman kaybına neden olduğu gibi yargıç ve savcı açığuıın da büyümesine neden olmaktadır. Bu nedenle ilk \apilmasi gereken, özeüikle IstanbuTdaki adliyelerin en az 2 yakada toplanmasKİır'" dedi. Avukatlann birçok özlük sorunu yaşadığım, vekalet düzenleme yetkisinin bile bulunmadığını söyleyen Hortoğlu, "Duruşmada çapraz sorgu yapamazsınız, tanığa doğrudan sonı soramazsınız. önce hâkime soracaksınız, hâkim uygun görürse bu soru> u tanığa yönlendireeektir. Saat 9'da denilen duruşmaya 3-4 saat sonra bile girmeniz gayet doğaidır. Ama siz birkaç dakika bile gecikemezsiniz, davanız müracaata bırakılır" diye konuştu. Genç avukatlann vergi sorunu yasadığının altını çızen Hortoğlu, avukatlann sosyal güvencelerden yoksun çalıştığının da altını çizdi. Hain kiracı eviyıkıp satmış Karadenizli bir müvekkilim telaşla ofisten içeri girdL Derdi çok büyüktû. Evini kaybetmiştL Her ay düzenli olarak kiraları almak üzere İstanbul'a geliyordu. Son getişinde 3 katlı evini yerinde bulamayınca inanamamış. önce yanUş sokağa getdiğini zannetmiş. Sonra birkaç dua okumuş, ama evin yerine geleceği yok, Meğerse evdeki kiractst diğer dairelerdeki kiracılart rahatsız ederek binayı tahliye ettirmiş. Sonra da eviyıktırmış ve evin her parçastnı paraya çevirmiş. Kiracı bu parayla gidip kahvehane açmış. Bu olay gazetelere yansıyınca müvekkilimin köyde itibarı artmtş. Beni en çok şaşırtan olaylardan biri de karısından dayakyediği için boşanma davası açmaya karar veren kişiydi. Eşi her gün meyhaneye gidiyor, akşam da gelip eşini dövüyor. Adam bunun üzerine annesinin evine sığınıyor. HUKUK MAHKEMELERİ İŞ YÜKÜ (1997) G E L E N L E Ç I K A N L A R DAVANIN REDDİ DAVANIN KABULU Geçen Yıldan ICalan Yenı Gelen Bozularak Gelen Toplam Davanın Açılmamış Savılması Da\ anm Bırlesmesı Davanın Aynlması Zaman A$ımı Yetkısızlık Gofevsızlık Sübul Bulmadıtından Feragat Sebebı\le Tam Kabul Kismen Kabul Kısmen Ret Sulh Olma Toplam Görülmekte Olan Ulemden Kaldınlan Toplam Çıkanın Gelene % M Adiyt Ticaret 24689 32620 1506 58815 6699 1106 56 108 590 858 4039 1508 10305 4600 62 2993! 26028 2856 28884 50.9 301 Aslive Hukuk 303824 405034 21929 "'30787 74019 11372 270 1016 4355 5364 47983 19958 199989 68477 2302 435105 268368 27314 295682 L 59.3 250 Sulh Hukuk , 9873 442321 32T> 544571 37758 1710 76 523 3013 4469 16256 8213 344828 23488 2245 442579 89208 12784 101992 813 81 Kadastro 63445 22827 5205 91477 455 6383 219 30 323 789 10826 2055 10436 3927 107 35550 55906 21 55927 38 9 676 I, 47435 58881 4115 114131 4818 8315 27 124 275 321 4851 1830 20201 24234 142 65138 43848 1445 45293 59 0 261 tcra Hukuk 21016 84210 2222 107448 14554 545 ^ 92 468 958 661 21595 2822 39503 4881 209 86288 I6137 5023 21160 80 3 88 Tûrki)e GenHİ 559382 1045893 38254 1643529 138303 29431 740 2269 9514 12462 105550 36386 625262 129607 5067 1094591 499495 49443 548938 666 183 Türkive '•/. 34.0 63 6 2.3 100.0 12.6 27 0.1 0.2 0.9 1.1 9.6 3.3 57.1 U.8 05 100.0 M: Ortalama >argılama süresi (gün); davanın mahkeme\e gelisi ile karar verilmesi arasında gecen zaman olarak hc$aplanmıştır. DUZYAZI ORHAN BİRGİT Uçlü Plan., Terörörgütünün başı, Roma serüvenini Türkiye'nin bilinçli ve kararlı dayatması sonunda noktalamak zorunda kaldı ve öyle anlaşılıyor ki yeni gizlenme böl- gesini tam olarak kararlaştırabilmek için öncelikle Rus- ya'ya uçtu. Italya Başbakanı, "özgürbirinsan"olaraknitelen- dirdiği bu otuz bin insanın katilinin, gideceği yeri kendisinin saptadığını bildirirken muhtemelen ger- çeği söylüyor. Ama Abdullah Öcalan'ın nereye git- tiğini bilmedikleri yanıtını verirken koskocaman ya- lanlanna bir yenisıni ekliyor. Tıpkı Rus hükümeti sorumlulannın da terör örgii- tü başını getiren bandırasız Italyan uçağının Mosko- vayakınlanndaki bir havaalanına indiğininin MİTyet- kililerince belirlenmesine kadar "Bizim topraklan- mızda Abdullah Öcalan adında birisi yoktur" deyiş- leri gibi. Arna Türk istihbaratının bu tescilli katilin seyaha- ti ile ilgili belgelerini Başbakan Ecevit, Ankara'daki Rus Büyükelçısi'nin önünekoyunca Lebedev'in ya- nrtı da saptırmacalı oluyor: "Yakalandığı zaman sınırdışı edilecektir." Sanki, devlet kontrolündeki bir havaalanına ülke dışından gelen tarifesiz bir uçağın inişinden yöneti- min haberi olmayacak kadar Rusya, bir "Dingonun ahın" olmuş da şimdi emniyet güçleri topraklannı ba- nnma yuvası olarak gören bir teröristi arayıp yaka- layacaklarmış.. öcalan, elli beşinci hükümetin çok bilinçli ve akıl- lıca bir stratejisi sonucunda Şam'daki bannma ye- rini terk etmek zorunda kalarak Rusya'ya gittiği za- man emekli Orgeneral Kemal Yavuz, ilginç bir ben- zetme yaparak "Kulübesınden kovulan köpeğin, so- kak sokak dolaşmak zorunda kalacağını" söylemiş- ti. Terör örgütü başı, Türkiye'nin Moskova üzerinde- ki baskılan yüzünden Rusya'yı terk etmek zorunda kalırken Yunanistan'a yerleşme beklentisi içindey- di. Atina, bu zoraki konukluk isteğine kapılannı ka- pattı. Italya'daki komünist koalisyon ise sadece Tür- kiye'nin değil, ABD'nin ve ondan da önemlisi kendi yurttaşlannın baskısı yüzünden Apo'ya otelcilik yap- tğı için bin pişman duruma düştü. Apo'ya uzun ya da kısa da olsa yeniden kendi top- raklannda konukluk olanağını verirken Ruslar hem PKK'nin başını hem de giderek "Büyük Devlet" ol- ma yolunda kararlı adımlaratan komşulannı idare et- meye çalışıyorlar. Rus hükümeti, S-300 füzelerini Kıbns Rumlarına satarken birkaç kuş avlamayı düşlemişti: * Tamtakır olan devlet kasasına para girecekti. * Füzeleri yönetecek askeri teknisyenlerden olu- şan birtim, Güney Kıbns'ta süratli bir Rus askeri gü- cünü oluşturacak ve böylelikle Kremlin, Akdeniz'in kontrolüne sahip olacaktı. Elli beşinci hükümetin karariı dış politikası, S- 300'ler olayını önlerken sadece Lefkoşa ve Atina'nın değil, Moskova'nın düşlerini de kararttı. Ruslar. bir yandan PKK kartını koz olarak ellerine alıp, o düşün hesabını sormaya niyetleniyorlar. Ama öte yandan Türkiye ile yeniden başlayan ba- vul ticaretinin kazandırmakta olduğu döviz getirile-, rinin hesabını yapmak zorunda olacaklannr da untit*' muyorlar. Kremlin'i "ikiaradabirderede'"durumunasokan ve Rus yetkililerince sözde bilinmeyen son sergü- zeştin kuzey komşumuzla ilgili bölümü böyle. Hiç kimsenin bu bayram gününde endişesi olma- malı. Apo, olsa olsa sadece zaman kazanma çabasın- da olur. Ama gözlerini kırpmadan ölüme gönder- mek için soktuğu mevzilerinde bıraktığı gencecik soydaşlanna bile haber vermeden başlattığı bu umut- suz kaçışı, er geç hak ettiği btçimde noktalar. Çünkü, sadece devletin kararlı tutumu değil; Türk ya da Kürt asıllı on binlerce ananın ahı da kendileri- ne bayramı haram eden bu kan içen katili nereye gı- derse gitsin izliyor. Faks:0212-6770762 E-Mail:obirgit(â cumhuriyet.com.tr. DGM'den 4 gübre çetesi'ne dava... ANKARA(AA)-Anka- ra DGM Cumhuriyet Baş- savcıhğı, "1997 yılından bu yana bir çok defa sahte fatura ve sevk irsaliyeleri düzenleyerek herhangi bir gübre sadsı olmadığı halde de\ letten destekleme pri- mi aldıklan ve bunun için paravan şirketkr kullan- dıklan" gerekçesıyle, 11 'i tutuklu 23 sanık hakkın- da, 9 ay ile 7 yıl 6'şar ay arasında değişen hapis ce- zalan istemiyle dava actı. DGM Cumhuriyet Sav- cısı Nuh MeteYükseltara- fından hazırlanan iddiana- mede. olaylan gerçekleştir- diği bildirilen Kirvem Güb- re Dahilı ve Harici Ticaret Limited Şirketi'nin 1997 yılının Nisan ayında 10 milyar hra sermayeli ola- rak Eskişehir SİMİhisar'da kurulduğu belirtıldi. Iddıanamede, 400 hıs- seden oluşan şirketin 9 mil- yar 975 milyon liralık 399 hissesinin ortaklardan lb- rahim Gklirislioğluna. 25 miryon lırahk bir hissesi- nin ise Levent Uzun'a ait olduğu ifade edılen ıddi- anamede, şirketin asıl sa- hibinin fırari sanık Ali Bi- ten olduğu kaydedildi. îddianamade, Kirvem şirketınin, Istanbul'da bu- lunan Gabaly Turizm ve Dış Ticaret Limited Şirke- ti'nden 1998 yılı içerisin- de sahte 4 fatura ile 12 bin 286 ton ithal gübre satın almış ve bu gübreleri Gü- ney ve Güneydoğu ıllerin- de bulunan paravan şirket- lere satmış gibi göstererek devletten destekleme pri- mi aldıklan ifade edilerek, ithalat izni bulunmayan Gabaly Şirketi sahipleri- nin, 1997 yılında piyasayı dolandırarak Mısır'a ka- çan Mısır uyruklu Sait Ab- dullah Tevfik \ e Muham- med El Gabaly olduklan kaydedildi. Iddianamede, 18 Kasım 1997 tarihine kadar Güb- re sûbvansiyonunun doğru- dan doğruya çiftçiye ya- pıldığı (gübreyi satın alan çiftçinin gerekli belgelen ibraz etmesi halinde destek- leme priminin doğrudan kendisine ödenmesi) be- lirtilerek, söz konusu ta- rihte çıkanlan bir kararna- me ile gübre destekleme priminin dağrtıcı fırmala- raödenmesinin kararlaştı- nldığı ve bu karardan son- ra devleti soymak amacı- nı taşıyan sanıklann sahi- bi olduğu şirketin faaliyet- lerini yoğunlaştırdığı bildi- rildi. Iddianamede, sanıklann devletin çıftçikre ucuz güb- re sağlamak amacıyla Güb- re sübvansiyonu yapma yo- lunda çıkardığı kararna- meden yararlanarak, sah- te evrak düzenleyerek her- hangi bir gübre satışı olma- dığı halde devletten des- tekleme primi almak için teşekkül oluşturarak bir araya geldiklerinın anla- şıldığı kaydedılerek. sanık- lar Hamdi Kuzu,ZehraÇe- lik, Mehmet Öngüç, Reşat Oztürk, Kazun Ydmaz,Ah- met Aktaş, Şeyhmuz Say- lık, Türker OriaL Mustafa Karaca, Suat Yarlı, Hasan Uygun ye Selim Ana ile Turan Özcan'ın K.irvem Şirketi'nin ortaklan, muha- sebecileri ve gübre satışı yapılmış gibi gösterilen şir- ketlerın sahıbi olduklan belirtildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear