22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 AĞUSTOS 1998 PAZAI HABERLERIN DEVAM GUNCELcÜÎSEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Erteleme olasılığına, hatta eski dava arkadaşlan- nı bir araya getiren DTP'den bu yönde gelen ısrar- lı isteklere, "ciddiyetle bağdaşmaz" diye karşı çıkı- yor. Oysa Demırel yerel ve genel seçimlerin bir arada yapılması durumunda (18 Ağustos-Sabah) müthiş sakıncalar çıkacağını öne surüyor, altını çizerek "öteden beri çifte seçime taraftarolmadığını" söy- lüyor. Cumhurbaşkanı vurgulayıcı, siyaseti yönlendir- me amacını taşıyan demecinin üzerinden sadece 4 gün geçtikten sonra, çifte seçımin büyük sakınca- lannı bir yana bırakıyor. Bu kez o savlan fazla cid- diye almadığını sezdiren bir uslupla "bazı 'kompli- kasyonlar' olacağından" söz ediyor. (22 Ağustos- Milliyet) Cumhurbaşkanı'nın ilk demecinde rejim açısın- dan kimi kaygılan var. Erken seçımi düzlüğe çıkışın işareti saymıyor. Tersıne "Meclis'te yine bugünkü- nün aynı tablo oluşacağını ve yeni pariamentonun da hükümet çıkaramayacağını" öne sürüyor. Ya 4 gün sonra? istanbul'dakı evinde Demirel'i dinleyen Derya Sazak şunları yazıyor: "Ancak Demırel, '(seçimleri) Mayıs olmadı, son- bahara bırakalım ya da 2000'e kadar böyle gidelim' gibi görüşlerin hükümetin yanı sıra topyekûn par- lamentoyu ve rejimı yıpratmaya başladığına inanı- yor." 22 Ağustos demeciyle öyle konuşuyor ki Demi- rel, 18 Nisan'ı adeta "dönüşü olmayan yol" diye ta- nımlıyor. Kuşkusuz bir gün çifte seçime karşı çıkan, 4 gün sonra 18 Nisan'da mutlaka çifte seçim yapılacağı- nı söyleyen Cumhurbaşkanı kımi sakıncalar çıkacak olursa, eleştirilerin odak noktasında yer alacağını herhalde biliyor. Çifte seçimin sakıncaları sıyaset dünyasında tar- tışılırken hemen her konuda sıyasete rehberlik me- rakı ve konuşmalarıyla tanınan Demirel tek sözcük- le bu konuda göruş bildırmıyor. Eleştirilen ilk nokta ba 'Baba-kardeş' işbirliği Bu tartışmaları yaşadığımız gunlerde Demirel, Yıl- maz'ı birçok kez ya kabul ediyor ya da Başbakan'la başka ortamlaraa buluşuyor. Görünen o ki, çifte seçımin sakıncalarını "Baba" ö^lubu ile Başbakan'a anımsatmıyor. Eleştirilerde ikinci nokta. Seçim Yasası Meclis'ten geçiyor. Demırel aynı gün onayladığı yasayı 18 gün sonra eleştiri bom- bardımanına tutuyor. Bu garip gelişmeleri anımsayan Demirel son de- mecinde "ama, seçim kararı bana gelmiyor ki" di- yor. Bir çeşit yakını sergiliyor. Savunu düzeyinde "bu kararı Meclis alıyor" di- yor ve böylece seçim kararında Meclis'in yetkili ve soaımlu olduğunu bir kez daha kabul etmiş oluyor. Bu temel ilkelere karşın neden sonra çifte seçi- me önce karşı çıkıp mılletvekılı seçımini erteletme peşinde olanları heyecanlandıran destek içerikli de- meci niçin veriyor? 4 gün sonra "ertelemenin cid- diyetle bağdaşamayacağını" açıklamak zorunlulu- ğunu neden duyuyor? İlk demeciyle sonuncusu arasındaki kısa zaman diliminde vurguladığı muthiş "sakıncalar" gidiyor, yerini"baztkorrrplrkasyonlar"alıyor. "Baba"kürek- leri okyanusa doğru değil, tersine çekiyormuş gibi bir izlenim veriyor.' Erken seçimin "derde deva olmayacağı" inancın- daolan Demirel'in kuşku- ÎSKI ihalesinde yolsuzhıkI Baştarafı 1. Sayfada bir şebeke kurulduğu görülüyor" dedi. Özlü, Eroğlu ve ISKrnin yö- netim kurulu başkanlığını yapan Fazilet Partili (FP) tstanbul Büyük- şehir Belediye Başkanı RecepTay- yip Erdoğan'ı istifaya çağırdı. CHP İstanbul ll Başkanı Etem Cankurtaran ve CHP istanbul Bü- yükşehir Belediyesi Meclis üyesi ve Grup Sekreteri Atafay Atilla da FP'yi, ihaleleri yandaşlanna peş- keş çekmekle suçladıJar. İP tstanbul 11 Binası'ndadünbir basın toplantısı düzenleyen Turan Özlü. lSKl'nin 1 Temmuz 1997 ta- rihinde kapalı zarf usulü gerçek- leştirdiği düktil font boru ihalesin- de Suudi şirketin kayınlarak hile yapıldığını belirtti. Ihaleye Suudı Şirket Amiantit'in de aralarında bulunduğu 3 şirketin katıldığını kaydeden Özlü, şirketin 1 milyon 444 bin 820 dolarla en düşük tek- lifi vermesine karşın, şirketin tek- lifinde taşıma ve sigorta maliyetı- nin gösterilmediğine dikkat çekti. Özlü şöyle devam etti: "Böylece şirketin diğerlerine gö- re daha ucuz teklif vermediği orta- ya çıktı. Esas olan boruların İS- Kİ'ye fstanbul'daki teslim fiyatıdır. Açıkça ortadadır ki ihalede hile ya- pıimıştır. Suudi şirketten topiam 642 kilomctrelik boru alındı \e 7 nıilyon 500 bin dolar para ödendi. Önceleri başka bir firmadan met- resi 74 Fransız Frangı'na mal edi- len borular Amiantit'ten 158 fran- ga mal edilmiştir. İSKİ zarara uğ- ratılmıştır." Şerh koydu, sürüldü Turan Özlü, İSKI Ihale Komıs- yonu üyelerinden Dış Satınalma Müdürü Seniha Ersoy'un. ihalede- ki söz konusu hileyı saptamasın- dan sonra kurumun Jsfranca'daki bınmine sürüldüğünü kaydetti. Öz- lü. "Istranca ve Sarıgazi, İSKİ mensuplarının sürgünler hapisha- nesi, bir toplama kampıdır. Şeriat- çılann adaleti de böyle oluyor" di- ye konuştu. Düktil font borunun çelik boru- dan farklı olarak içme suyunu gü- venli taşıdığına dikkat çeken Tu- ran Özlü. ilk kez bir Suudi firma- sına ihale\erildiğıni söyledi. Nisan 1998 tarihinde de aynı şirkete 1890 kilometrelik boru ıhalesinin veril- digını belirten Özlü. "Ancak Hazi- ne garantisi gerektirdiği için bu aJınıgerçekleşmedi. İhaleyeHazüıe onay vermemiştir" dedi. İSKİ yönetim kurulunun boru alımı için gerekli kredinin önemli bir bölümünü de şeriatçı finans ku- rumlanndan sağladığını ifadeeden Özlü. Başbakanlık Dış Ticaret MüsteşarlıgVnın genelgesi uyann- ca taşımanın Türk bayraklı nakil araçlanyla olması gerekirken, söz konusu olayda taşımanın Arap bay- raklı gemilerle yapıldı|ına dikkat çekti. Borularda üretim kusuru ve- ya nakliye esnasında yüzde 10-20 oranda kusurolmasma karşın, öde- menin hiçbir kontrol yapılmadan gerçekleştirildiğini vurgulayan Öz- lü. "Bu olayda ilgili bölüm şefı de Istranca'ya sürgiin edilme tehdi- diyleödemeyapmayazorlandı" di- ye konuştu. Özlü, Suudi şirketin Türkiye temsılcisi Hamle Inşaat ile İSKİ Genel Müdürü Veysel Eroğ- lu'nun eşi HaticeEroğlu naait Va- di Mühendislik şirketinin kuruluş adreslerinin de aynı olduğuna dik- kat çekti. Borunun aslında Eroğ- lu'ndan alındığını belirten Özlü, şöyfe devam etti: "Vadi şirketinin diğer ortaklan da İstanbul Büyükşehir Beiediyesi Genel Sekreter Vardımcısı Adem Baştürk'ün eşi Ayşe Baştürk, FP Kadıköy İlçe Yöneticisi Dursun Abdulselam Topacık'ın eşi Hatice Topacik ve fzzet Öztürk'ün eşi Meryem Öztürk. Tayyip Erdo- ğan'ın başında bulunduğu şeriatçı Fazilet yönetiminde İstanbul tarihi- nin en büyük vurgunu vapılmakta- dır. Belediye kaynaklan şeriatçı va- kıflar ve şirketler aracıliğıyla yağ- maianmaktadır. Adil diizen dedik- leri tşte budur. İstanbul için çö/üm vize değil, şeriatçı yağmanuı başın- daki Erdoğan'dan kurtulmakttr." Turan Özlü, yann gereklı yerle- re başvurarak suç duyurusunda bu- lunacaklannı da söyledi. C u m n u r i > e t K i t e p K u l ü b ü a g u s t o s ^ ı e t k i n - | i k l e r i kApsammd. o^^ Kaürooghı da okurianvla buhışfu. Yıllanru gazetecilik nıesJeğine adamış oian KaOrcıoğlu. okuriann yoğun sogi gösteri- siyle karştiaştı ve söyleşti. Katırcıoğiu. çoğunluğunu gazetecfliğe meraklı gençlerin oluşrurduğu okuriaruıa 'Ohır Böyle Vakalar" adlı kitabını imzaJadı. CKK Taksim Sergi Saionu'nda bugün de Nurşen Aslan-Hak- kı Çopuroğlu, "Çevrecilik Bir \ aşam-Ma\ i Düşler' başlıkiı bir dinJeti sunacak. suz, başkanlık sıstemı aklından hiç çıkmıyor. Ne çare Demirel'in ilk ve son demeçlerindeki değişım; Cindoruk u hayli şaşırtmış olmalı. Zira çifte seçime karşı "Baba-kardeş" öylesıne uyum içınde siyaset ser- gilediler ki; örneğin erken seçim, bugünkü parla- mentoya benzer ya da hemen hemen aynısı bir aritmetik getirirse... Fazi- let birinci parti. Yedeğin- dedeDYP olursa... Bu olasılığa gönülden katılan Demirel 28 Şubat 1997'de başlayıp sürege- len bunalıma yine dikkat çekiyor. Cindoruk mu? Adı üs- tünde demokrat bir parti- nin genel başkanı ya. De- mirel'le bu konuda aynı kapıda buluşuyor. "Faz;7yo/"un hükümet olacağını söylüyor. Birbirini tamamlıyorlar! Mehmet Barlas • Baştarafı 1. Sayfada renildi. Barlas'ıntransferi- ni. Zaman Gazetesi Mu- rahhas Üyesi \eCıhan Ha- ber Ajansı Yönetmenı M. Erdoğan Tiizün'ün ger- çekleştirdıği, bu gelişme- lerden haberi olmayan An- kara temsılcisi ve köşe ya- zan Fehmi Koru'nun da tepki gösterdiği ileri sürü- lüyor. Selahattin Sadıkoğlu ile birlıkte Zaman gazetesıne geçen Mehmet Barlas"ın haftada 6 yazı yazacağı ve her gün yapılan yayııı ku- rulu toplantısına katılacaSı ileri sürüldü. Sayısal Loto • ANKARA(A4J-Mı!lı Pı- yango Idaresi tarafından dü- zenlenen Sayısal Loto'nun bu haftaki çekılişi yapıldı. Çekilişte kazanan numaralar 5, 17. 18.39,42 \e 46 ola- rak behrlendi. , Sayısal Loto'nun bu haf- taki çekılışınde 6 bılen çık- madı, 5 bılen 200 kışı 749 milyon475'erbın.4bilen 13 bin487kişı 5mıl>on635'er bin,3bilen306bin761 kişi ise485'er bin lira kazandı. BARIŞ PARTISI'NDEN KAMUOYUMUZA DUYURU Kurucıı Başkanımız. Sa\ ın ALİ HAYDAR VEZİROĞLU'nun çağnsı iizerine Genişletilmiş Örgiit Toplantısı yapılacak ve TÜRKİYE'MİZİN Dl N l , BICJÜNÜ VE "BARIŞIK" YARINI DEĞERI.ENDİRİLECEKTİR. Bu toplantıda diğer konuşmacıların yanısıra, Sa\ın Veziroğlu da görü^lerini açıklayacaktır. Vatandaşlarımız. hilim adamları ve iş adamlarımız ile sivil toplum orgutlerimiz. sendikalarımız, değişik göriiş \e dii^iincelere sahip tüm siyasi partilerimiz toplantımıza davetlidirler. SaygılanmJa, ABİDİN ÖZGÜNAY Barış Partisi Genel Başkanı IRTIBAT IÇIN Ankara Tel İstanbul Tel (0.312)439 04 44 : (0.212) 296 83 29 Fax: (0.312) 440 01 18 Fax: (0.212) 296 77 26 LUTFI KIRDAR KONGRE SALONU Harbiye - Taksim / İSTANBUL 29 Ağustos 1998, Cumartesi Saat: 10.00 Viagra'yı • Baştarafı 1. Sayfada Izmir'e deve kervanıyla gelen lncirliovalılar, kent sokakJannda davul ve zur- nalarla dolaşarak festıvalle- rini tanıttılar. Ellerinde In- gılizce yazılı "Incir is Tur- kish VTagra" (Türk Viagra- sı incir), "lncir is the natu- ral Vıagra" (Doğal Viagra ıncir), "lncir is the bestaph- rodisiac"(En iyi afrodızyak incir), "lncir is the hoh fru- it" (Kutsal meyve incir) pankartlanyla yürüyen ln- cirliovalılar, doğal enerjıyi tncirliova'da yetişen incir- de aramalan çağnsı yaptı- lar. lncirliova Kaymakamı Kamü Köken. inciri lzmir- lilere tattırmak için geldik- lerini, üç dinin de kutsal say- dıgı meyveyı daha iyi tanıt- mayı amaçladıklannı söyle- di. Köken, suni maddelerin insanlar üzerinde tedavisi mümkün olmayan tahnbat- lara yol açtığını belırterek, "Doping maddeleri, viagra fonksiyonlannın daha etküi- si İncirliiA^'da mocut. Ege Bölgesi'nde yetişen incirin ne kadar etkili olduğunu söylüyoruz. Gerçek anlam- da güç ve enerji kaynağı in- cirin yöremizde yetişmesin- den muduyuz" dedi. Festi- valin açılışına katılan tzmir Ticaret Odası Başkanı Ek- rem Demirtaş da incirin her yıl kurutulduğunda Izmir'e davuJ zurna eşliğınde geti- rildığini belirterek, "İncirin bugün 60-70 milvon dolar ihracatı \apdıyor. Incirihra- caünı artnrmak ve Londra, Paris gibi Avnıpa'nın belli başlı merkezlerine ulaştır- mak İzmir Ticaret Oda- sı'nın üstünde durduğu bir konu"dedi. G Ü N D E M MUSTAFA BALBA1 M Baştarafı 1. Sayfada Ne var ki masadaki hesap araziye uymadı. Si- yanür dolu konteynırı taşıyan TIR, Issık Göl'ün gü- neyinde Barskön yakınlarında kaza yaptı. Kontey- nır nehre uçtu... Olay 5-6 saat kadar gizlenmek is- tendi. Baktılar ki olacağı yok, açıkladılar, bölge hal- kını uyardılar... Balık, kuş, küçükbaş hayvan ölümleri fotoğraf- lanmış, filme alınmış... Turizmde en yogun mevsim ağustos olmasına karşın gelip giden önceki yıllann çok altında... Bölgede, anlattıkları kadarıyla, yöneticilerin tav- n ise bana çok tanıdık geldi nedense. Siyanürün hemen uçtuğu, kalıcı olmadığı, etkisinin kısa sü- rede geçtiği anlatılmış. Bunu kanıtlamaktan kolay ne var? Yöneticiler giymiş mayoyu, doğru göle... Bence eksik kalmış; sudan bir bardak alıp içse- lerdi. Sonra da halka dönüp şöyle deselerdi: "Siyanüriü su daha tatlı, her derde de deva- dır..." Her neyse, olayın etkisinin süresi, miktan bilim adamlarının işi. Ancak tedirginliğin sürdüğü de gözle görülür bir gerçek. Siyanürün yayıldığı güney bölgesinde hâlâ kont- roller devam ediyor. Kuzey daha rahat... Bişkek'ten yöre insanlannın en çok kullandığı, otobüs-dolmuş arası 1950-1960 model biraraçla Issık Göl'eaçılalım... Issık kolay anlaşılabileceği gibi sıcak demek. Göl bizim alıştığımız sıcaklıkta değil, hiç donmadığı için bu adı almış. Çevredeki dağların ağustosta bi- le kar ile kaplandığını görünce insan kışın gölün donmamasının anlamını daha iyi kavrıyor. Suyun zenginliğini uzun uzun anlatmayalım, ağırtığı 35 ki- loya kadar varan balık tutuyorlarmış. Uzun süre toprakla barışık bir nehrin kıyısında yolculuk ettikten sonra Balıkçı kasabasına vardık. Garajda bizi kurutulmuş balık satan çocuklar kar- şıladı. Ipe dizmişler, 8-10'luk gruplar halinde satı- yorlar. Yüzlerine bakılırsa işler pek iyi gitmiyor. Si- yanür akla düştükten sonra balıkları tut tut, ipe diz, kâretmiyor... Yol boyunca, çevre dağlarda yaşayan kuşlann, yaban keçilerinin heykellerini yapmışlar. Yeıîeşim yerierinin brtiminden hemen sonra yeni biryapılaş- ma başlıyor; mezarlar. Kimileri küçük bir kale, kimileri ev görünümün- de. Hemen hepsinin üzerinde ay var. Bazılan yıl- dızlı... Balıkçı'dan sonra Toruaygır, Tamçi, Çolpan- Ata, Bosteri, Korumda kasabalannı geçtik. Aksu nehrinden sonra Çonörüktü, Kudurgu, Körmöntü... Ardından Sanbulak. 'Iki kız bir cankız' Son kasabanın öteki ve haritada kullanılan adı Balbay. Haydi burada mola vereyim dedim. Yeşil, içinden dere geçen küçük bir kasaba. Bir dükkândan alışveriş yaptım. Türkiye'den ge- len bisküvilerraflarda. Cikletten çıkan tbrahim Tat- lıses, Sibel Turnagöl resimleri raflann kıyılanna yapıştırılmış. Dükkânın hemen yanında bir ev. Içerden sesler geliyor. Gülüşüyorlar, bağınyoriar. Kapıyı çaldım... Henüz 53'üne girmiş bir kadının doğum günü- nü kutluyortarmış. Aralarına girip samimi olmarn birkaç dakikadan fazla zamanımı aldı. " Tanıştık: "Çınara, Tugay, Hakkıbeg, Şaygül, Buked, Almakan, Zurakan, Gülüy, Altınay, Kunduz (Gündüz), Aysel, Dinara, Gulbara." En hareketlileri Çınara... Her şeyi o çekip çeviri- yor. 3 çocuğu varmış. Iki kız, bir "cankız". önce an- lamadım... Erkek çocuğa cankız diyorlarmış. Dolapta ne varsa önüme yığdılar. Çınara eti gös- teriyor, Dinara kaymağı... Sohbetin birinci saatinde Issık Göl kenarında pikniğegittik. Hakkıbeg'in Lada'sına 10 kişi bindik, çok kolay. Arkaya 4 kişi oturuyor. Her birinin kuca- ğı bir koltuk daha. Sazlıklartn kıyısında bir kumluğa yerieştik. Tür- küler başladı. Herkes birer tane söyledi. Sıra ba- na gelince Çınara bağırdı; "Örgese sende". Orgese sıra demekmiş. Dönüş yolunda Çınara'nın gölü okşayan türkü- sü kulaklarımdan gitmedi: "Issıkgoluuum, Issıkgoluuum, kuşlarrrbağııı..." MÎT'te ekip savaşı ÇiDer'e uzanıyor • Baştarafı 1. Sayfada si'nın başma getırdi. Eymür. Ağar'ın genel müdürdanışmanlığına getirdiği emekli yar- bay eski MlT'çı KorkutEken'i de çok iyi ta- nıyordu. Eski emniyet istihbaratçısı Hanefi Avcı'nın anlatımlanyla "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldınm. Eymür döneminde MtT tarafından korunup kollandı. Kulıslerde. Eymür ile asker kökenlı olan Yavuz Ataç'm aynı ekip içınde yer aldığina dikkat çekilirken, Ataç'ın ülkücü mai>a Iı- deri Alaattin Çakjcı'yı koruyup kolladıgına, ona ayncalıklar sağlayan bazı belgeleri sağ- ladığına işaret ediliyor. Çakıcı'nın, Çin'e sürgüne gönderilen Yavuz Ataç'ın MİT'te- ki görevine iade edilmesı için Eyüp Aşık'ı arayarak tehdit etmesinin ardından hüküme- tin harekete geçtiği belirtiliyor. Aralannda Abdullah Çatiı ve Oral Çe- lik'in de bulunduğu ülkücü katillere, "ASA- LA terör örgütüne karşı yürütülmesi öngö- rülen mücadele için de" ayncalık sağlayan pasaportlar venlmişti. Dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Hi- ram Abas'ın eşgüdümünde gerçekleştirilen organizasyon sırasında, Çatlı ve çevresince "Mete Ağabey" olarak bilinen eski MÎT mensubu Metin Günyol'un da Çatlı ekibıy- le bağlantı kurduğu dile getirilmişti. TBMM Susurluk Komisyonu üyesi, CHP Içel Millervekili Fıkri Saglar, Alaattin Ça- kıcı 'ya verilen pasaportlara dikkat çekerken, ASALA eylemlen ıçm görevlendirildiklen öne sürülen Çatlı ve arkadaşlanna da ayn- calık sağlandığının Susurluk tartışmalan sı- rasında ortaya çıktığını söyledi. Kırmızı pasaport ayncalığının yalnızca Çakıcı'yla sınırlı olmadığını kaydeden Sağ- lar, "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldınm'ın Metin Atmaca sahte kimliğiyle Beyrut'a gi- derken, kırmızı pasaporta sahip olan 2 MİT elemanıyla çıkış yaptıgını anımsattı. Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurluk raporunda. Ye- şil'le ilişkisi nedeniyle teşkilatm sorgulan- ması gerektiği kaydedilirken bu konu şöyle yeraldı: "~.4jıkara'dan9J.1996'da>eniden pasaport verilmesinden sonra Metin Atma- ca'nın ("S'eşil) gerçek kimliğini bilen Ankara poüsinin bu dosyayı bir milyon dosya arasın- da adeta kaybetmesinin sebebi de bellidir. Bu pasaportu alan MİI "in hangi devlet proble- mini çözdüğü de arasünlabilir. Daha sonra 23 Kasun 19%'da MITUn diplomatik pasa- porttaşıyan Murat Tunç veGürcan Bora kod adlı mensuplarının beraberinde Metin At- maca ve Vahdet Özer'le TK 137 sefer sayilı uçağında 3 ABC ve D numaralı koltuklarda oturan. İstanbul'dan da TK 320 sefer sayılı uçakla Beyrut'a giden ve VIP Başbakanlık işaretiyle uçan 5 BCD ve 5 F koltuklannda oturan 4 kişinin hangi devlet görevini ifa et- tiği »orusu haklı ve yerinde bir suakür." Savaş. "itlaf edilmesi gereken bir kişinin V1Psalonundan devletgörevinegönderilme- si" anlayışmı Susurluk olarak nıtelemışti. Kutlu Savaş'ın raporundakı bu değerlendır- meler, söz konusu 2 MİT elemanına da ve- rilen pasaportlann geçerlilığıni gündeme ge- tirdi. Yasaya göre. yalnızca devletin en üst düzeyindeki görevlilerle. diplomatlara ven- len pasaportlar. aynca heyetlerhalinde gide- cek olanlara geçici ve sınırlı bir süre için ve- riliyor. Ferda Temel ve 5 adarra tutuklandı • İstanbul HaberServisi-Çek tahsilatı için bir işadamını ölûmle tehdit ettikleri iddiasıyla yakalanan eski polis memuru Ferda Temel ile Eyüp Göpl. Halil Gedik, Kenan Duransu, Abdullah Hakan Gül ve Kadir Kadiroğlu Nöbetçi 2 No'lu DGM tarafından tutuklanırken, Bhjol Keskin, Yalçın Adıgüzel ve Kadir Ancan serbest bırakıldı. DrizaJtına • ADAPAZARI - Doğu ve Güneydögu Anadolu'dan gelen tanm tşçüerinin çahşbğı Arifıye'ye röportaj yapmaya giden ve isimleri açıklanmayan biri Aydmlık Gazetesi muhabiri, ikisi Işçi Partisi Öncü Gençlik üyesi üç genç önceki gün saat 11,00'de polis tarafından gözaltma alındı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear