25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 AĞUSTOS 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ordu'da koyunlannı otlatan iki çocuğu öldüren polisler bir yıldır yargılanamıyor Ozeltimcilereözel koramaERDOĞAJN ERİŞEN ORDU- Mesudiye ilçesinın Güneyce köyünde oturan Turkay Metin hayatta olsaydı bu yıl lıseye başlayacaktı. Aiie- siyle birlikte tstanbul'da oturan amca ço- cuğu Cihan Metin ise liseyi bitirmiş, bel- ki de üniversitedeydi. Ancak onlar tam bir yıl önce özel rimciler tarafından te- rörist diye öldürüldü. Suçlular bir yıldır yargılanamıyor, devlet ise 10 milyar li- rahk tazminatı çok buluyor. Iki çocuk her yıl olduğu gibi ! 997 yı- lı yazmda da bir araya gelip, Güneyce kö- yünde dedelerinın hayvanlannı otlata- rak, çelik-çomak oynayarak, kırlarda ko- şarak tatillerini geçiriyorlardı... Takvimler23 Ağustos'u gösterdiğin- de saat 20.00 sıralannda Güneyce köyü- nün yanı başındaki karayolunda 3 çocuk yüriiyordu. Hava yeni yeni kararmaya başlamıştı ve 14 yaşındaki Turkay, 10 yaşındaki kardeşi ÜJVf. ve amca çocuk- lan Cihat Metin hayvanlan ahıra çek- mişler, ellerınde fener ile evlerine dönü- yorlardı. Bu arada hemen 4-5 metre ile- riden özel lim araçlannın geçtığinı gör- düier. Hani o sabahlan evlenne uğraytp ayranlannı. çaylannı içip kahvaltı yapan özel timcıler. Araçlardan biri geçıp git- tı. Ancak ikmcisi görününce kurşun yağ- murubaşladı... Bundan sonrasını yanı başında ağabe- yi ve amca oğlunu kaybeden, kendi ise şans eseri yaralı olarak kurtulan 11 ya- şındaki Ü.Vf anlatıvor: -Hayv anlan anıraçektik..evimizedo- nüyorduk. Elimizdeei fenerieri vardı. V6- la yakJaşbğunızda polis arabalannı gör- dük. Bir şey yapmayacaklannı biliyor- duk. Hiçbirşeydemedenikinci arabadan üzerimize ateş etmeve başladılar. Ağa- beylerim ötmüştü. Benomzumdanyara- iandını. Annem bue doğru koşmaya baş- layınea polisler 'Sakınyaklaşmayın,tcrö- ristler geldi» çatışma >ar' di\erek uzak- laştırdılar." Olay ın ortaya çıkmasının ardından ço- cuklan kurşun yagmuruna tutarak öldü- ren Özel Tım'de göre\li polis memurla- n İbrahim Kaya ve Mustafa Çavdar, *ço- cuklan teröristsandıklannT öne sürdü- ler. Ancak savcılık ikisini de tutukladı. Bir gün sonra tutuklamaya itiraz edildi ve 2 özel timci Memurun Muhakematı Kanunu'na göre işlem yapılmadığı içın serbesl bırakıldı. Aradan geçen bir yıla rağmen Ordu ll Jdare Kurulu raporu yazılmadığı için sa- nıkpolisler yargılanamıyor. İki polis ha- len görevlerinin başında. Metin ailesinin avukatı Tevfik Karabulut o günleri şöy- le anlatıvor: "Olay bir talihsizliktir. Ozei lunmensubu polislereğerenhafıfbir dik- kat gösterip yüzterini \ol kenanna çevi- rip baksaJardu çocuklan görmemeleri için hiçbir sebep vokfu. Zira evlerin ışık- lan,sokak lambalan. araçlann farlan ve • Takvimler 23 Ağustos'u gösterdiğinde saat 20.00 sıralannda Güneyce köyünün yanı başındaki karayolunda 3 çocuk yüriiyordu. Terörist sanılarak özel tim polislerinin kurşunlanna hedef oldular. Aradan bir yıl geçti, suçlular hâlâ yargılanamadı. Devlet de iki çocuğun hayatına karşıhk 10 milyarlık tazminatı çok buldu. aynca ÖzeJ Tim aracııun üzerindeki dö- ner aydınlaOcı ışıldak yanmakta olduğu gibi küçük çocukiann eUerinde de zaten ei feneri ile far tabir edilen aydınlatıcılar vardı. C'stetik bu konuda eğitilmesi gere- ken görevli polis nıemurian, yasadışı ör- güt üyesi sandıklan küçüklerin eUerinde fener \e farlarla resmi geçit sey reder gi- bi kendilerini seyretmeyeceklerini iji bi- Urdi." Avukat Karabulut Özel Tim polıslerı- nın daha sonra olayı örtbas etmeye ça- lıştıklanna da dikkat çekerek şunlan söy- lüyor "Işin en acı tarafi bu esnada evle- rin pencereierindevesokakta buiunan ve çocuklan da,ofayı da gören bircokinsan olmasına ve 'Ne yapıyorsunuz. bunlar çocuk 1 ' diye feryat etmeierine ragmen anşlann devam etmesi u' sonra da yüz- lerce mermi vücııtlanna isabet eden ço- cuidaröJünc&olayaterörsüsüvmnekiçin araçlannın faıiannı kırmalan ve sağa sola ateş etmeleridir." Çocuklan. kendi- lerini teröristlerden korumak için gelen özel timciler tarafmdan öldürülen aile- lerin acısı yargı süreci başlamadığı için daha da artıyor. Ailelerin avukatlan ara- cılığıyla lçişleri Bakanhğf ndan istedık- leri toplam 10 milyar 200 milyon liralık tazminat ise kabul edilmiyor. lçişleri Bakanlıfı EmniyetGenel Mü- dürlüğü tarafindan Bakan adına Müste- şar Yardımcısı Osman Aydın imzasıyla avukat Tevfik Karabulut'a gönderilen yazıda, "Müvekkilinizebuolay nedeniy- İeödemeyapılabilmesi için idarenin hiz- met kusurunun bulunduğuna dairyetki- B yargı mercilerincetazminata hükmedil- mesi gerekmektedir. Bu kabil karar bu- lunmadıkça herhangi bir ödemenin ya- pılması mümkün değUdir" denildi. Sanık polisler hakkmda ceza davası- nın açılmasının yanı sıra tazminat konu- sunun da peşini bırakmayan avukat Tev- fik Karabulut bu kez de Trabzon tdare Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme ko- nu ile ılgılı lçişleri Bakanlığı 'nın sav un- masını istemesi üzerine gönderilen sav un- mada. Bakanhğın özel tim görevlilenn- ce öldürülen ıkı çocuk için istenen 10mil- yar 200 mılyon lirayıçokbulduğubelir- tildı. Bakan adma 1. Hukuk Müşavırı Akif Tığ imzasıyla mahkemeye gönde- rilen yazıda şu görüşlere ver \erıldı. "... Mevcu! üla\ bölgesinin hassas ol- duğu bir dönemde, genel kolluk ku\\et- lcrinin bolgede bu hassasivete uygun ön- lemleri yürütmeleri sırasında, havanın uygunsuz olduğu bir ortamda \e tama- mıvla kazaen olmuştur. Oiaya sebebiyet veren görevliler hakkında yasal işlemler deyürütülmüştür. Davaolanntakpettik- leri maddi ve ö/eüikle mane\i ta/minat miktarian da çok yüksektir. Ay nca ma- nevi tazminata faiz tstenmesi de yerinde değildir. KaJdı ki, da\acılar tdari Vargı- lama l'sulü Kanunu'nun LVüncü mad- desi hükmü ile getirilen usul hükümleri- ne uymadan davalannı ikanıe rtmişler- dir. Bu nedenle de usul açısından dava- nın reddi gerekriği kanaadndeyiz." İ.M. özel timin saldırısından yaralı kurtanldı. Dedesi Eşref Metin de suçlulann cezalandınJmasını bekliyor. (Fotoğraf: HASAN AYDIN) Onkoloji servisindeki hüzün, ünlü şairin doğum gününde yerini gülen gözlere bıraktı ASUMAN ABACIOĞLU İZMİR-ÜnlüŞatrOuı YüceL yaşamında üçün- cü kez sıradışı birdoğum günü geçırdı. llk ikisı, Adana Cezaevi "nde yat- tığı yıllardaydı. Şaır bu kez 73. doğum gününü. tedavi gördüğü Dokuz Eylül Ünnersıtesi Hastanesi RadyasyonOnkolo- jisi Anabılim Dalı'nda düzenlenen, aılesı, yakm- lan, hekimler ve sevenlerinin katıldığı bir tören- le kutladı. Akşam saatlerinde hastanenin bomboş koridor- lanndan sonra ulaşılan Radyasyon Onkolojısi Ana- bilim Dah'nın bekleme salonu, keman, piyano ve viyolonselden yayılan mûzikle canlanmış. çeşıtli yiyecekler ve çiçeklerle bezeruniş, her zamankin- den bambaşka bir atmosfere bürünmüştü. Ne bu- rada teda\ ı olan hastalar ne de hüzünlü bir bekle- yiş içinde olan yakınları, bekleme salonunu hıç bu halde görmemişti. Salona hâlum olan heyecanlı te- laşa, çok sayıdaki medya ve basın mensubunun ka- meralanndanpatlayanflaşlardaekleniyordu. Bu- gün olağanüstü bir gündü. çünkü Türkiye'nin ye- tıştırdığı en önemli şairlerden Can Yücel. 73. do- ğum gündnü kutluyordu. Radyasyon Onkolojisı Anabilım Dah'nın çalı- şanlan dabölümün kuruluşunun 7. yıldönümünü kutluyorlardı aynı zamanda. Ancak Can Yücel. asıl ilgi odağıydı. Şair. se\ enlerinin kutlamalannı, has- talığına karşın tüm nezaketı ve alçakgönüllülüğü ile kabul ederken gösterilen ilgiden oldukça mut- luydu. Can Yücel, bu doğum gününün sıradışı ol- » T . l f l duğunu belırtıyor ama hüznünü saklamaya gerek duymadan "Keşke böylekutlanmasaydı" diyordu. Yine de hastalıklar ile "eğlenerek miicadeie et- mek gerektiğini" söyleyerek umut dolu olduğunu \ urguladı. Yaşama ihşkin düşüncelennı ise "Ya- şam, insana çok uzun ve bitmeyecekmiş gibi geli- yor ama sonra tökezliyorsun. Ben de kansere çat- rım ve tökezJedim" sözlenyle dile getırdi. Eşı Güler Yücel, Can Yücel'in hastalığından sonra yaşama bakışının değiştiğmı, heyecanlan- nın, değerölçülerının farklılaştığını anlattı. Eski- den kendısıni heyecanlandıran olaylan artık önem- li bulmuyordu. "Herşej bitiyBr < 'dıvordu. Ölüm ise hiçbir şeyebenzemıyordu. Bırvandanbırşey- ler alıp götürü>or, diğer yandan da bir şeyler ka- zandınyordu insana. Can Yücel'in kızı Güzel YüceL zor bir dönem geçirdiklerini belirterek "Bu öyle bir hastabk ki u/un bir koşu gıbL Tedavı oluyorıydeşıyor, ama hep birMKnniezlikvar" diyordu. En çok, babasınınte-| dav 1yı kabul ettiği gün sevindiklerini, çûrfkü baş 1 ' langıçta reddettiğini kaydeden Güzel Yücel, ba- basının hastahğıyla birlikte yaşamı sorguladığını ve yaşama daha farklı bir gözle bakmaya başladı- ğını vurguluyordu "Ötekitarafagitmekçokkolay esasında ama dayanmak çok daha zor* diyordu. Ona göre. "Yaşamak, ama adam gibiyasamak, me- tin olmayı gerektiriyor". İnsanın, tek başına pek bir şey yapamayacağını söy lüyordu. Aılenın, insan ılişkilerinin çok önemli olduğu- nu daha iyı anladığını, bu zor zamanlarda "ûısan olmayı daha çok hissettiğini" belirterek şusözler- le yaşama bakışını özetledi: "Hiçumudukaybet- memek lazun. Böyie de »üze! bir şey yaşamak, her şeyiyle güzel, onun için tadını çıkarms>k lazım yaşamın." HAFTAYA BAKIŞ AHMET TAJVER KJŞLALI Zap'tan Şırnak'a Uzanan Işık 6O'lı yılların ortalannday- dı. DP'nin baskı dönemi ge- ride kalmıştı. 27 Mayıs son- rasının özgürlükçü ortamının gençleriumutluydu. Idealist- ti. Yurt ve insan sevgisi do- luydu. Halkla aralanndaki uçu- rumları kapatmak gereğini duyuyordu. Kendi halkıyla bütünleşmek istiyordu. Ve ODTÜ'lü mühendislik- mimarlık öğrencileri bir ara- ya geldiler. Kafa kafaya ver- diler. Türkiye'nin en geri kal- mış bir yöresindeki, en önem- li sorunlardan birisini çözme kararı aldılar. Geçilmez diye bilinen Zap suyunun üzerine sicimden bir köprü yapacaklardı. Mete Akyol, o dönemin en popülergazetecilerinden- di. Tasını tarağını toplayıp gençlerin kafilesine katıldı. Onlarla birlikte yattı kalktı. Bir düşün gerçekleşmesini adım adım yaşadı. Ve yaşa- dıklannı Milliyet'te bir dizi ola- rak yazdı. Başlangıçta köylülerin na- sıl bu bir avuç genci ciddiye almadıklarını.. Hafiften alay- cı alaycı baktıklarını.. Ama her geçen gün bu yaklaşı- mın nasıl değiştiğini.. Kü- çümsemenin yerini nasıl say- gı ve sevginın aldığını.. Taşı- nan yiyecekleri, armağanla- n.. Yardım için sıvanan kol- lan.. Ve de bir mutluluğun na- sıl insanları bütünleştirdiğı- ni.. ••• Siirt.. Mardin.. Adıyaman.. Şırnak.. Urfa.. Diyarbakır.. Batman.. Birkaç hafta önce bu kö- şede duyurduğum bir "cüret- li" düş, adım adım gerçekle- şiyor. Gürer Aykal ve Bilkent Orkestrası bir uçurumun na- sıl aşılacağını gösteriyorlar. Yerel müzikle çoksesli mü- zik.. Ulusal ileevrensel.. Bü- yük kentin insanı ile taşranın insanı.. Buluşuyorlar, kucaklaşı- yorlar, arafartnda bir sevgi koprüsü oJuşturuyorlar. Ya- bânctlaşmayı yeniyorlar.. Anadolu'nun en uzak, en yok- sul yörelerinde bile binlerce insan alanlarda toplanıyor. Görmek, dinlemek, anla- mak ve sevmek için. Ama bazı TV'lerde kısa görüntüler.. Bazı gazetelerde birkaç izlenim.. Hepsi bu! Aralarında bir Mete Akyol yok. Bir Mete Akyol'a görev ve destek veren bir Abdi ipekçi yok.. Bu heyecan ve umutverici "uzunyürüyüşü" halkın içinde yaşayacak ve de yaşatacak!.. Bir zamanlar Köy Enstitü- lü çocukiarın Shakespeare oynamalarının.. Müzikte ulu- sal ile evrensel bütünleşme- sini özümseyebilmelerinin ar- kasındaki süreci yakalaya- cak ve okuıianna anlatacak).. Yaşanan bir olay paylaşıl- dıkça büyür. Büyüdükçede. hem onu yaşamış olanları daha çok etkiler, hem de ya- şamamış olanları yaşamaya ve de yaşatmaya özendırır. ••• ÇYDD ıki ytldır Şırnak Idil'de ve Hakkâri'de eğitim ağırlıklı projeleri başarı ile yü- rütüyor. Ve bu gönüllüler or- dusu, zaman zaman da yurt ve insan severliği görev aş- kına dönüştürmüş kayma- kamlara rastlıyor. Bu gibi yörelerde kız-er- kek tüm gençlerin kayma- kam olmak istediklerine.. okumak ve ülkeye yararlı ol- mak istediklerine.. çabaları- nın ve başarılarının arttığına tanık oluyorlar. Mutlu cluyorlar... Ama bir de ne görsünler! Daha geçen yıl Kağızman'a atanmış olan, bu çok başa- rılı kaymakamlardan Süley- man Erdoğan, apar topar Doğu Beyazıt'a postalan- makta.. Niçin? Bazı millet- vekilleri bu başanların "ken- dilerini gölgelediği"ne inan- dıklan için.. Kağızman halkı üzgün», ÇYDD Genel Başkanı Prof. Türkan Saylan ve ÇYDP Kırsal Kalkınma Koordınatö- rü Doç. Ayşe Yüksel tepki içinde.. Bir ANAP Kars mil- letvekili ise onlara gözdağı veriyor. - Siz bu işlere karışmayın! Kaymakamın geleceğiyle oy- namış oluyorsunuz.. Mülkiye'den sınıf arkada- şımız Kutlu Aktaş şimdı lçiş- leri Bakanı.. Yıllarca kayma- kamlık ve valılık yaptı. Bu utanç verici duaım karşısın- da acaba nasıl bir tavır takı- nacak? • • • Zap gönüllüJeri., Bilkent sanatçılârı.. ÇYDDsavaşçı- ları.. Hizmet aşkıyla gözleri parlayan genç kamu görev- iileri.. Güzellikleri duyurmak, aynı heyecanı başkalarına da aşılamak için çırpınan ga- zeteciler.. Ve de demokrasi katili.. kendi kişisel çıkarlannın bir adım ötesini göremeyen ba- zı sıyasetçiler. Bu sonuncular yenilme- dikçe, Türkiye'nin esenliğe çıkmasına olanak yoktur. Güzeli her yerde destekle- meli.. çirkinle de her yerde sa- vaşmalıyız. İHL MÜDÜRÜNE SERT UYARI Harem-selamlık uygulamasına askerden tepki BASRİ ATLLGANER BANDIRMA-Bandırrna Garnızon \ e 6. Ana Jet Os- sü Komutanı Tuğgeneral Hindal Çekiç, Bandırma Imam-Hatip Lisesi'nde (İHL) kız ve erkek öğren- cilerin, bina yetersızliği ile- ri sürülerek ayn binalarda öğrenim görmelerine sert tepki gösterdi. b'ygulamaya son veril- mesini isteyen Ce kiç. bu uygulama devam ettıkçe Milli Güvenlik dersine bu yıl da öğretmen gönderme- yeceğini bildirdi. Bir yıl kadar önce Ban- dırma'ya atanan Tuğgene- ral Hindal Çekıç. ilçedekı imam-hatip lisesinde RE- FAHYOL hükümeti döne- minde başlayan haremlik- selamlık uygulamasına yö- nelik tepkisini ilçe kayma- kamlığındaki bir törende gündeme getirdi. Bandırma Kaymakamı MehmetÇapraz. 6. Ana Jet Üssü mensuplan ve eşleri- nın, şehirdekı okullara ya- kacak, yoksul öğrenciiere ve yurttaşlara da yiyecek-gi - yecek yardımı yapması do- layısıyla Tuğgeneral Çe- kiç'e kaymakamlıkta yapı- lan törende bir plaket ver- di. Cekiç, burada yaptığı ko- luşmada İHLdeki harem- ik-selamlık ve türban uy- julamasına tepki gösterdi. ruggeneral Hindal Çekiç ıöyle konuştu: "İmam-hatip lisesi mii- düriimü/ de burada mu bil- nüyorum. .\ncak benim söy- lemek istediğim bir şey var. Lürfen şu imam-hatip lise- sinde kız Öfrencilerin ba- şörtülü olarak ayn bir bina- da. erkek öğrencilerin ise ayn bir binada öğrenim yap- ma uy gulamasma artık son verilmesini diliyorum. Ben geride bıraknğımız dersdö- neminde bu okula bu ne- denle subay öğretmen gön- dermedim. Bu, ûlkemiz ve Bandırmamız gerçeklerine uymuyor." Çekiç. kız öğrencilerin okulda türban giymelennin zorunlu olmayacağını. me- deni birülkedeburöranla- yışlann terk edilmesı ge- rektiğini söyledi. Eğitimın. Türkiye'nin laik ve demok- rarik kanunlanna göre ya- pılmasının zorunlu olduğu- nu da kaydeden Çekiç şöy- le devam etti: "Bakınız,ben herşeyidü- rüstveaçıkaçık.dobra dob- ra söylüyorunı. İmam-harip lisesinin bu konumu siir- düğü müddetçe bu okula öğretmen subay gönder- meyeceğûnr Garnizon Komutanı "nın bu uyansını dikkatle din- leyen ılçe yöneticilen ses- siz kaldılar. Bandırma İHL yöneticileri ise tüfban konusunda herhangi bir zor- lama olmadığını, ancak kız öğrencilerin kendi istek- leriyle okula rürbanla gel- diklerini öne sgrdüler. Şimdi tüm Arçelikler, sıfır vade farkından başlayan ve 24 aya varan cazip seçeneklerle! İşte dilediğiniz Arçelik ürününü kendinize uygun koşullarla almanız îçin bulunmaz fırsatî AVUKFAİZOMM VEHM ÜArtL fdHAİ FAİZ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear