14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3HAZİRAN 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR ALLEGRO EVtN tLYASOĞLU Müzik aşktn*, zekâdır, tanndırAmerikalı piyanist Jeanne Starl*-lochmans"ı geçen hafta Boga-ziçı Üniversıtesi'ndeki re- sitalinde tanıdık. Ravel'in "Soy- lu ve Duygulu Danslar"ını, De- bussy'nın 1. ve 2. etüd kitabını ve Sttravinski'nin op. 7 etüdünü seslendirdi. Yumuşacık bir ruşe vegüçlüteknıgi ıle piyanosuyla bütünleşmiş bir sanatçı. Belçi- ka'da doğmuş. 1950'li yıllarda ünlü Kraliçe Elizabeth bursu ile Amerika'ya gittiğinde bu iki kı- tanın kültür ve yapı farkını aynm- samış. NevvYork'ta büyük piyanist ve eğitimcı Horozovvs- ki'nın ögrencisı ol- muş. Ve kabına sıg- mayan Avrupalı genç kız kimliğin- den sıynlarak yenı bır kimlik kazan- manın keyfini sür- meye koyulmuş. "Avnıpa'da ögreti- len teknik. kla\ sen tekniğinin bir uzan- tısı olan parmak tekniği idi. Oysa Amerika'da bütün cü, koiu ve sırt adalelerini kullanmaya bağlı ye- ıti bir teknikk' karşılaştım. Her şe- ye yeniden başladım. Kati kurai- lardan. Avrupa'nın disiplin bas- kısından kurtulmuştum \c artık gönlümden kopanı sanaütna yan- srtabiliyordum.* 1 Jeanne Stark-lochmans. kari- yerdeki nice müzisyenin sanatın yüce duygularını unutup meka- nikleştiğini söylüyor. Bu korku ile kendini sahnelere atıp atma- mak konusunda yıllarca bocala- mış. "Herkes piyanist olabilir. O> sa iyi piyanist, müziği yaşayan kişidir. Müzik aşktır.zekâdır,esin- dir, tanndır. elle tutamadığunız, göziegöremediğimiz yücebirduy- gudur." Jeanne Stark-lochmans, çoğu zaman kendı ıçın çalmış, büyük turne anlaşmalarına, menajer programlanna ve nıce teklife ka- piyanist Jeanne Stark- Iochmans'm Boğaziçi'ndeki resitali yaratıcılık ve deneyimin bileşimiydi. pılannı kapatmış. "David Tan- nenbaum adh bir gitarcıya rast- ladım. Sürekli CD'ler yapıyor- du. hayatı stüdyolarda ve konser salonJannda geçiyordu. Bir siire onunla birtikte oda müziği yap- tık. Stüdyolara girip plaklar doi- duruyorduk, durmadan oradan oraya konserlere uçuvorduk. Bu banagöredegüdi. Her gün bir bas- kayerde uyanryorsunuz. Uçaklar, oteller. Bu tempodaki insanlar bir süre sonra sanatlarmdan bir şeyler yitiriyorlar, mekanikleşi- _ _ _ _ yorlar." Bu deneyim ona yetrruş. Yine de ken-. dine özgü bir tempo içinde Kanada, Meksika, Avrupa ve Amerika'da konser- ler ve resitaller veri- yor yıllardır. Festi- vallere katılıyor, konferanslar veriyor. J.S. Bach'ın Gold- berg Çeşitlemelenn- den ve Beethoven'in son üç sonatından oluşan CD'lerinide büyük firmalara pazarlatmamış. Kalabalıklardan uzak durmuş. lyi biregitmenligi de yine yara- tıcılığa bağliyor. "Eğer ben bir konser için çaiışıyorsam hazııiık sürecinde öğrencilerime de yara- tıcı bir öğretmen oluyonım" dı- yor. Fazıl Say'ın Mozart CD'sini çokbeğenmiş. FazıTın Mozart'ı yeniden yaşama kavuşturduğunu. son yıllarda Japonlann getirdiği garip bir Mozart anlayişının böy- lece değişebilecegini söylüyor. Usmanbaş'ın şairieri Şiirle müzik neredeyse birlik- te doğmuş iki sanat dalı. Şiirin ri- timsel özelliği müzigin nabzı ol- muş, aynca şiirden liedler yaz- mış, şiirden opera metinleri dü- zenlemiş besteciler Çağımız mü- ziğinde ise ayn bir özellık taşı- yor şür. Müziğe yepyeni bir ri- tim anlayışı getiriyor. Şiirle mü- zigin bırleştiği yapıtlar sözcük- lerinritmiüzerine kuruluyor. Do- ğal ki yorumculara da çok iş dü- şüyor. Yapıtin bestecisi kadar şa- irini de tanımak zorundalar. Bes- tecinin biçemını öğrendigi ka- dar, şaınn biçemini de anlama- hlar. Yapı Kredi "Cumartesi Kon- serleri" çerçevesinde 6 Haziran 1998 akşamı AKM'de ''Usman- baş veŞairlerT başlıklı bır gece düzenleniyor. Usmanbaş'ın ken- di çağdaşı şairlerden yola çıkıp müzıkleştirdiği yapıtlar sunula- cak. tlhan Berk'in dizelerinden oluşan Şenlikname'nın solisti Mesut Iktu. Harp ve iki vurma çalgıdan oluşan toplulugun ya- nı sıra bir de kadınlar korosu yer alıyor bu yapıtta. Ece Ayhan'm "BaktşsızBir kedi Kara" kıtabın- dan kaynaklanan yapıtında şıır okuyan ses ile şarkı söyleyen ses buluşuyor. Benzerbirbuiuşma- yı pıyano eşliğinin değişik tını- lannda da duyuyoruz. Mesut Ik- tu ve Meral Beşeli seslendirecek- ler bu şiırlen. Usmanbaş. Ece Ayhan'ın şiirlerine ilgisini ve ge- nelde bir müzikçinin şiire bakı- şmı şöyle aktanr: "Ece Ayhan'da- ki dil ve imge deformasyonlannı müziğe geçirdiğimi sanıyorum. Ne var ki bu deformasvonlann edebiyatçılanmızın ilgisini çek- mişolduğunu hiç sanmam. Çün- kü bu konular bu- — — — güne kadar hiç irde- lenmişdeğildir. Mü- zikçinin bir mctni ek aiışı. o metinde gi/Ii birtakım olanaklan ortaya çıkanr. Met- ni zaman süreci dı- şındakalan,saltsay- fa üzerine basılı bir kavram ofanaktan çı- kanr, ona zamansal bir boyut, bir dram devinimi kazandı- nr." ^ _ ^ _ -Kareter'Behçet Necatigü'ın dızelerinin müziği. 8 solist ve değişik çalgılardan ku- rulu bir oda orkestrası için yazıl- mış. Usmanbaş, karelerin soldan sağa ve yukardan aşagıya okunu- şundaki özgürlüğü müziğine de yansıtmış. Bu yapıtlann ilk kez tümünü bır arada dinlemek il- ginç olacak. 5. Aspendos Festi\r ali Bu yıl beşincısı gerçekleşecek olan Aspendos Opera ve Bale Festivali, 13 Haziran'da "AJda" ile açılıyor. ltalyan rejisörTravag- linL özel olarak Aspendos'un ko- numuna göre sahneye koymuş bu temsili. Antik tiyatroya göre yapılan özel hazırlıkta dar sah- nelerdeki temsillerin sonradan genış mekâna uyarlanması fark- lı sonuçlardoğuruyor. İki yıl ön- ce hem Ankara Operası'nda hem de Aspendos'ta izlediğim "Otel- O Haziran'da AKM'de Ilhan Usmanbaş'ın kendi çağdaşı şairlerden yola çıkıp müzikleştirdiği yapıtlar sunulacak. fc)"da bu soruna tamk olmuştum. Bugüne dek yerli ve yabancı izleyicilerin büyük ilgisini gö- ren Aspendos Festivali, bu yıl sı- nır dışından da topluluklar kat- mış programına. Gürcistan-Ba- tum Operasf nın Otello'su; seç- kin Rus balecilerinin gösterisi, Kremlin Oda Orkestrası gibi. Özellikle Don Kazaklan Koro- su büyük ilgi derleyecektir bu ortamda sanınm. Korolu, solistli (vokal) yapıt- lann etkisı bir başka oluyor ar- tık tiyatrolarda. An- kara Devlet Opera- sı'nın seslendirece- ği "Carmina Bura- na" da bunlardan biri. Özellikle ülke- mizde her zaman il- gi topluyor. tstan- bul Operası "Tu- randot"u, Izmir Operası "Lucia di Lammermor"u su- nacak. Mersin Ope- rası' mn sahneleye- ceği, Selman Ada'nın "Ali Baba ve Kırk Haramüer"i de yerlı bir yapıt olarak ılgi toplayacaktır. Hatta belkı başka bestecileri- mizi de opera yazmak üzere yü- reklendirecektir. Geçen yıl rahmetli Zehra Yd- dız Aspendos'taki Aida temsi- linde birden boşanan yağmura karşın temsilin nasıl devam etti- ğini, seyircinin nasıl yerinden kalkmadığını anlatmıştı. Oyunu sınlsıklam giysilerle sürdürür- ken. içinden, neyse ki kuliste ku- ru giysilerim var, diye avunuyor- muş. Oysa kulise v'ardığında ora- da da her şeyin ıslandığını gör- müş. Meger kulisin üstü açık- mış! Altıncı Aspendos Festivali Zehra Yıldız'ın ölümünden son- raki ilk festival. Ne iyi olurdu bir temsil de onun anısına oynan- saydı! Onca emek vermiş sanat- çılanmızı yaşatmanın başka yo- lu var mı? Alü Nokta Körler Derneğî Korosu İZDSO, 33 dinletiden oluşan başarûı bir sezon sundu Izmir'de dinleti mevsiminin sonu AHMETSAY ANKARA -Cumhurbaşkanhğı Senfo- ni'nin ve Istanbul Devlet Senfoni'nin Antalya yöresindeki başanlı konserleri- ni kutlamak gerek. iDSO'nun Aspen- dos'ta on bin dinleyiciyle buluşması, CSO'nun ise "cam piramit" olarak bi- linen 2500 kişilik kültür ve kongre mer- kezinde sunduğu görkemli konserden sonra Fethiye'ye geçip yine 2500 kişilik amfîteatr'da coşkuyla karşılanması, ba- şannın öteki boyutlannı da simgelemek- tedir. t Devlet sanatçısf mı? Nedir öteki boyutlar? Birincisi, senfo- ni orkestralanmızın kabuğundan çıkma- sı halinde, kendileri için yeni müzikse- ver kitleJerin "hanr ve nazır" bulundu- gunu görmeleri yurtiçi tur- nelerin sağladığı doyumlan yaşamalandır. îkincisi, sen- fonik müziğe ilgi duyan bi- rikimin üç büyük kentimiz- le smırlı kalmadığı olgusun- dan hareketle yurt ölçeğin- de iyi planlanmış etkinlik di- zilerine yönelmek gereğidir. Üçüncüsü, bölgesel özellik- lerin doğru değerlendirilme- sinden yola koyularak "uta- sal kühür"ün aslmda "ulus- lararası kültür" kapsamında degerli bir parça oldugunun yeniden ör- neklenmesidir. CSO ve ÎDSO konserlerinin geniş il- giyle karşılanması doğaldır: Ege ve Ak- deniz bölgesinin koşullan, "güneşyağıtu- rizmTyle değil, "kültürtuıtnni"yle ge- Mşim sağlanacağını anlaşıhr kılmıştır. Bu iki bölgemiz, genelde sorununbilin- cmdedir. Peki "^urizm"boyırtunun ön pianda ol- rnadıgı öteki bölgeler? Anadolu"nun ve Trakya'nm yüzlerce yerieşim merkezin- de yerelden ulusala ve evrensele uzanan kültür hareketini örgütleyemezsek mey- dan kimekalacak? Gecikmişbir soru. Gü- nümûz gerçekliğine bakarak şöyie sor- malı: Meydan kime kalmı'ştır? Şimdi kalkıp da size son elli yilın gü- dük ya da yanhş kültür politikalannı sa- yıp dökecek değilim. Günümüze döne- İim: Günümüzde kültürpolitikalan üret- mek ve yaşama geçirmekle görevli ol- duğunu sandığımız Kültür Bakanhğı' nın son birkaç haftadan beri ne gibi işler yaptığını anlatacak olsam şaşıp kalırst- nız. İki haftadır bekliyorum. Aslmda olay, iki dakika bile bekJemeden gerçegi ka- muoyuna açıklamayi gerektiriyordu. Şöy- le düşündüm: Belki yine aynntt gibi gö- züken bir "bürokratik takınö" vardır. Belki birkaç güne kalmadan çözümlenir... Neyleyelim ki üçüncü haftaya geldik. daha fazla beklemenin yanhş olacagını • Buyıl üçüncüsü düzenlenen Türkiye Korolar Şenliği'ne 43 koro katıldı. düşünüyorum: Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestra- sı'nın solistleri olan dünyaca ünlü dokuz sanatçımıza mayıs ayı maaşları verilme- di! Şöyle de söyleyebiliriz: "Devlet sa- natçısı" olan virtüözlerimiz, maaşlannı alatnadı. Peki neden? Orkestra solistle- rimiz devlet memuru değil mi? Aylıkla- n "devlet güvencesi'' altında değil mi? Gü- nü ve saati geldiğinde maaşlannı alma- sı gerekmez mi? Yoksa haminnemin "se- ferberlik zamanmda" diye anlarmaya başladığı "devktin maaşlan ödemekte zoriandıgı günler" mı geldi? Geldiyse neden "devlet sanatçılarTndan, kıvanç duyduğumuz sanatçılanmızdan başlan- dı? Nedense neden! Nedenini soracak ol- sak kimbilir kaç araba lafla karşılaşınz. Neticeye bakahm: Devlet sanatçısı vir- tüözlenmiz, mayıs maaşını alabikli mi alamadı mı? Kim- dirbunun sorumlusu? Onlar hakkında ne gibi bir işlem yapılacaktır? Medyatik deyişle "inanık maz" bir vaka! ÖNDER KÜTAHYALI İZMİR-İZDSO, geçen hafta şef Rengim Gök- men'ın yönetıminde ver- diğı -Bahar Konseri"yle 1997-98 me\ sımini kapat- tı. İZDOB ise DonHedi'nin "Lucia Di Lammermo- or"unu son kez sergiledı: böylece kurum. yıl boyun- ca güçlükle sürdürdüğü et- kinliklerine son noktavı koymuş oldu. Bu temsilden daha sonra söz edeceğiz. İzlediğımız "Bahar Konseri", Ege'deyağmur- tı bölümden oluşan ve bi- rinci bölümü, kendi başı- na konçerto olacak kerte- de uzun yazılan yapıt, bu- luşçuluktan, güzellikten ve çekıcilikten >oksun. Yaylı çalgılara eklenen flü- tün. obuanın ve bazı vur- malann barok tarzında kul- lanılması konçertoya renk getırememiş. Iç sıkıntısıy- la dınledik. Üstelık konuk ettiğimiz üçlünün yorumu hiç de ınandıncı değildi. tkinci yanya ise bahar dinletılerinin ruhuna ay- kın düşen bir yaklaşımla şan başanlı bir mevsimi geride bıraktı. Değerli so- locular dinledik; ilginç şef- leri tanıdık. Yaşadığımız küçük serüvenler ise mev- simin tuzu biberi sayıla- bilir. Salon sorunu İlk beş dinletinin Saban- cı Kültür Sarayı'nda ya da küçük prova salonunda ve- rilişi, bizim için korkulu bir düş gibiydi; mevsimin böyle sürüp gideceğinden kaygılanıyorduk; ancak yönetim, Ege Üniversite- KorolarŞenliği Müzikyaşamımızın en an- Iamlı, en değerli etkinlikler dizisinin başında "Türkiye Korrfar Şenliği'"ni sayabili- riz. Çünkü bu hareket kendi- liğinden oluşmuştur, özverilidir, saf ama- tör nitelik taşır, gönüldendir. "şarkı söy- feme sevgM"nden kaynaklanmıştır; da- hası, kitlesel ohnaklabirlikte, olaganüs- tü bir müzikal disipiini sergiler. Türkiye Korolar-Şenliği. her yıl ma- yıs ayında yedi güne sığdmlan bir süreç içinde gerçekleşir. Şenliğin düzenleyici- leri "PofifonikKonriar Derneği'' ile "Tür- IdyeFiiannoni Derneğİ''dir. Cumhurbaş- kanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salo- nu'nda bu yıl üçüncüsü düzenlenen şen- liğe 43 koro katıldı. Yaklaşık iki bin gen- cimizin yer aldığı etkinlikleri on bin do- layında dinleyici izledi. Bir oluşum. "bütün olumsuz koşuila- ra karfiB" gerçekleştiği ölçüde derin in- sancıl değerler taşır. Orneğin caz müzi- ğinin tanımı böyledir: Caz. "Amerikan müziği'' degil. "Amerika'ya karşuı" ya- ratılmışbirmüziktir. Türkiye'deki koro- lar hareketinin nabzı olan "Türkiye K&- rolar ŞenHği"ni de bu insancıl kökleriy- le değerlendirmek gerekir. Bu hareket varsm "sahipsfc" olsurt! Ağn'dan, Deniz- li'den, Trabzon'dan, Mersin'den, Göl- cük'ten, Burdur'dan. Kayseri'den. An- talya"dan. lzmir"den, Bursa'dan. Erzu- rum'dan, Bolu'dan gelen korolar, varsın ulaşım giderlerini cebinden ödesin! Var- sın *medya"'mtz, "Alü Nokta Körler Der- neği Korosu"nu görtnezlikten gelsin! Korolar Şenliği, şarkı söyleyen Türkiye'yi simgeliyor! JL ZDSO, Kanada, ABD ve Belçika gezisine iki değişik programla çıkacak. Şef Rengim Gökmen ve Ender Sakpınar'ın yöneteceği konserlerde Denis Gougen, Ulvi Cemal Erkin, Rahmaninof, Beethoven ve Ahmet Adnan Saygun'un eserleri seslendirilecek. lu \e soğuk geçen sıkıcı ilkbahar mevsimine epey uygun düşüyordu. R. Gök- men, önce G.Gershwin'in "Küba L'vertürü"nü yo- rumladı. Ardından, "Bil- kent KlasikGitar Üçlüsü" (Kürşad Terd, Soner Ege- sel, Kaan Korad), A. Vhal- di'nın RV532 üç gıtar ve orkestra için sol majör kon- çertosunu çaldı. Düzenle- me, BujorHoinic'indi. Konçerto alanında orta- ya koyduğu seri üretimle tanınan Vivaldi'nin yapı- tı kusurlu bir üründü; epey sıkıldık. Ne var ki asıl so- run. aynı topluluğun ıkın- ci olarak seslendirdiği B. Hoinıc'in gıtar üçlüsü ve orkestra için "Barok Kon- certo"sunudınlemektı. Al- sadece Şostakoviç'in ya- pıtı alınmıştı. Orkestra. bestecinin "Caz Süiti No. 1 veNo.2"sini çaldı. Süit- ler ustaca seslendirildi. Üs- telik kimı bölümler. Şos- takoviç'e özgü müzik şa- kalanyla süslenmişti; ama aynı besteciden on bir ta- ne caz ya da hafif müzik parçasını dinlemek hiç de iç açıcı olmadı. Dinleti- den çıkarken, orkestranın başkemancılanndan sev- gıli Şebnem Özdemir "Sı- kıldınız mı" diye sormuş- tu. Yanıtlayayım: Yalnızca dinlemekten değil yazmak- tan bıle sıkıldım. En iyısı, daha güzel şeylerden söz etmek. Eleştıriler bir yana İZDSO. 33 dinletiden olu- si ile anlaştı; onanmı biten Atatürk Kültür Merke- zı'nin Ahmed Adnan Say- gun Salonu, üç yıllığma kiralandı. Buyolla herke- si mutlu kılan dinletilere kavustuk. Eğer akustikteki bazı kusurlar düzeltilirse, ayn- ca oturanlann ayaklanna kara su ınmesine neden olan arka sıralardaki yük- sek koltuklar onanlırsa, önümüzdeki yıllarda bura- da güzel müzik akşamla- n yaşayacağız. Dinleti mevsimi bitti; ama İZDSO dınlenceye gi- remiyor. Ege'nın yakıcı haziran günlerinde orkest- ramız, Kanada, ABD ve Belçika gezisine hazırlana- cak. Geziye, iki değişik programla çıkılacak: Birinci program (şef Rengim Gökmen): Denis Gougeon: "A I 'Aventu- re", U. C. Erkin: Keman Konçertosu (solocu Cihat Aşkın), S. Rahmaninof: lkinci senfoni. Ikinci program (şef En- der Sakpınar) Denis Go- ugeon: "A I "Aventure" L. Van Beethoven: Üçüncü Piyano Konçertosu (solo- cu Muhiddin Demiriz), Ahmed Adnan Saygun: Dördüncü Senfoni. Kanada'da ve ABD'de sunulacak olan bu prog- ramlara ek olarak "Brük- sel Yaz Konserleri"nde Gökmen'in programı yine- lenecek; ancak burada D. Gougeon'un yapıtı yerine Beetho\en'in "Egmont Uwrtürü" seslendirilecek. Sakpınar'ın programı 4 Temmuz, Gökmen'in programı ise 6 Temmuz akşamı. Atatürk Kültür Merkezinde lzmirlilere de dinletilecek. Kadro eksikliği lZDSO'nun 8-31 Tem- muz tarihleri arasında ger- çekleştireceği bu önemli geziye. Kültür Bakanı Sa- yın tstemihan Talay büyük destek vermiştir. Başba- kanlık Tanırma Fonu'ndan da değerli katkılarda bulu- nulmuştur. Orkestramız göz bebeğimizdir: yapa- cağı gezide başanlı olaca- ğı ve herkesi gururlandıra- cağı kesindir. Öte yandan tZDSO, önümüzdeki dinleti mev- siminin hazırlıklanna şim- diden başlamıştır. Biricik beklentimiz, sık sık sözü edilen sanat merkezinin yapımına bir an önce baş- lanmasıdır. Her zaman yi- nelediğimiz bir beklenti- miz daha var; o da Kültür Bakanlığı'nın kadro ek- sikliğini giderecek önlem- leri ivedilikle alması, böy- lece bir yandan orkestra- ya taze güç kazandınrken bir yandan da konservatu- varlardan mezun olan genç müzikçilerin önünü açma- sıdır. Bu yapıldıgında or- kestramız daha güzelleşe- cek, evTensel nitelikleri ar- tacaktır. Peki yapılmazsa ne olur? Soruya yanıt ver- mek çok acı; şimdilik iyim- ser düşünmek gerek. Doğmamış Çocuğa Mektup • Kültür Servisi - Tiyatro Özgün Deneme, Onana Fallaci'nın yazdığı. Yeşim Eyüboğlu'nun oyunlaştınp yönettigi •Doğmamış Çocuğa Mektup' adlı oyunu, bugün saat 20.30'da Muammer Karaca Tıyatrosu'nda sahneliyor. 1987 yılından bu yana çalışmalannı sürdüren Tiyatro Özgün Deneme. amatör ve profesyonel tüm tiyatrolann ilkeli birlikteliğini savunııyor. Tiyatroda muhafazakârlığm etki alanına girmeden tiyatro dünyasının olanaklannı zorlayabilmek için özenlı bırtutum sergilen Tivatro Özgün Deneme, "Dünyanın her yennde yaygınlaştırılan. duygudan ve bılgıden uzak. bencıl, sorumsuz, buz rengı ınsan ımajının bilgi ve sanatın önderliği ile kırılabileceğinı düşünüyoruz" diyor. Topluluk. Doğmamış Çocuğa Mektup adlı oyunu Istanbul'da ilk kez sahneliyor. Eylül ayında ise topluluğun daha önceden sahneledigi 'Sıfır Noktasındaki Kadın' adlı oyun. lstanbullu tiyatroseverlerle buluşacak Nâzım Hikmet Gecesi • Kültür Servisi - Çagdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kocamustafapaşa Şubesi'nde bugün saat 20.30'da Nâzım Hikmet Gecesi düzenleniyor. Çağdaş Yaşam Tiyatrosu'nun gerçekleştirdiği şür dinletileri kapsamında düzenlenen Nâzım Hikmet Gecesi'ne giriş ücretsiz. (529 54 52) Evrim Kuramı Paneli • Kültür Servisi-Istanbul Üniversitesi ve Bilim ve Ütopya dergisi. bugün saat 15.00'te 1Ü Fen Fakültesi Konferans Salonu'nda 'Evrim Kuramı' konulu bır panel düzenliyor. Başkanlığını Prof. Dr. Dinçer Gülen'in yaptığı panele Prof. Dr. Işık Bökesoy. Prof. Dr. Aykut Kence. Prof. Dr. Yaman Örs. Doç. Dr. Mehmet Sakınç ve Doç. Haluk Ertan katılacak. Bilimsel gerçeklerin ortaya konulacağı panelle şeriatçı çevrelere ve ortaçağ karanlığına bir yanıt verilmesi amaçlanıyor. (213 80 29) HÜFK'de yıl sonu sergisi • Kültür Servisi- Hacettepe L'nıversitesı Fotoğraf Kulübü (HÜFK) yıl sonu sergısı. Tıp Fakültesi bınası M ginşınde 6 Haziran tarihine dek izleyicilerin beğenisıne sunuluyor. Çalışmalannı 15 yıldır sürdüren HÜFK, fotoğraf aracüığıyla öğretim üyesi, üniversite çalışanları ve ögrencileri arasındaki ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Hacettepe Üniversitesi'nde halen görevli olan v e üniversite dışında bulunan üyelenn yapıtlannın yer aldığı sergide. siyah-beyaz ve renkli olmak üzere toplam 90 yapıt yer alıyor. Ttenklerin Valsi Sabbırg ve Viyana 1 • Kültür Servisi - Efgan Canşenın 'Renk.lerın Valsı, Salzburg ve Vıyana" adlı fotoğraf sergısi yann açılıyor. Avusturya Başkonsoloslugu Kültür Ofısı'nde açılacak olansergi 19 Hazıran'a dek göriilebilır. 1986-1992 yıllan arasında Innsbruck Franz Leopold. Heıdelberg Schiller üniversitelerinden ıktısat ve sıyasal bılımler lisans eğitimini tamamlayan Canşen, 1996 yılından bu yana tstanbul Üniversitesi lktisat Fakültesi Uluslararası llişkıler Bölümü'nde doktora çalışmalannı sürdürüyor. "Hitler'den Torunlanna Almanya'da Eski ve Yeni Sag' adlı bir çalışması da kitap olarak yayımlanan Efgan Canşen Türkiye'de ilk kez sergı açıyor. Sıdıka', Kadıköy'de • Kültür Servisi - Özel Anakent Lısesı Tiyatro Kulübü. Atilla Atalay'ın 'Sıdıka' adlı yapıtını yann Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde sahneliyor. Mehmet Yer'ın sahneye koyduğu oyun. saat 20.30'da başlayacak. Aynı gün saat 18.00'de ise öğrencilerin bir yıl içinde hazırladıklan resimlerden oluşan serginin açılışı gerçekleşecek. (0216-360 13 32) Çvenebupi etkinlikleri • Kültür Servisi - Çvenebun kültürel dergisi. cuma günü saat 18.30'da Bilsak'ta "Seiçuklu ve Osmanlı Yönetımindeki Giircıstan' konulu bir konferans düzenliyor. Prof. Nodar Şengelia'nın konuşmacı olarak katılacağı konferansa katılım ücretsiz. (243 28 79) 'Doğal Yakmsamalap' • Kültür Servisi - Fotoğrafçı Sergül Özdemır Vanş'ın ilk kışisel fotoğraf sergisi. cumartesi gününden itıbaren Galatasaray'dakı Fotoğrafevi- Fujifilm Galerisi'nde izleyicilerin beğenısine 3 sunulacak. Fotoğraflan çeşitli karma sergilerde yer ^ alan Vanş. kişisel ve karma saydam gösterileri de yaptı. Doğada var olan canlı ve cansız nesnelerin yakın çekimlerinden oluşan sergi, bir ay boyunca görülebilecek. (251 05 66) 10. ULUSLARARASI ISTANBUL TİYATRO FESTİVALİ BUGÜN • AKM Büyük Salon'da saat 20.30'da Suzuki Company of Toga, Tadashi Suzuki'nin yönettigi 'Dionisos' adlı oyunu sahneliyor. • MUHStN ERTLĞRUL SAHNESİ nde saat 20.30'da Istanbul Şehir Tiyatrolan'nın sahneledigi, Yücel Erten'in yönettigi, 'Kafkas Tebeşir Dairesi' izlenebilir. , YARIN • AKM Büyük Salon'da saat 21.30'da Istanbul Devlet Tiyatrosu'nun sahneledigi. Ergin Orbey'in yönettigi 'Kuvayı Milliye' adlı oyun yer alıyor. •! • MUHStN ERTUĞRUL SAHNESt nde saat 20.30'da Istanbul Şehir Tiyatrolan'nın sahneledigi, • Yücel Erten'in yönettigi. 'Kafkas Tebeşir Dairesi' izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear