14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 HAZİRAN 1998 ÇARŞAMBA 12 KÜLTÜR Stephane Braunshweig, düşünmeyi zevk haline getirebilmenin önemli olduğunu vurguluyor Tîyatro, siyasi rol üsdenebilir ÖZLEMGÜLŞEN Brecht'in gençlik dönemınde (1921) yazdığı yapıtlardan 'Kentlerin Ormanın- da'. festival kapsamında Orleans Ulusal Tiyatro Merkezı tarafmdan sahnelendı. Oyunun çevınsıni ve yönetmenlığmı üst- lenen Stephane Braunshweig, 7. Llusla- rarası Istanbul Tiyatro Festivalı'ne de 'Doktor Faustus' adlı oyunla katılmıştı. Oyun, Malezya kökenlı bır odun tücca- n olan Shlınk (Phiüppe Clevenot) ve kü- tüphanede raf yerleştıricısı olarak çalışan, gelecekten hıçbır beklentısi olmayan, pa- rasız Garga (Olivier Cnıveüler) adındakı bir genç arasında geçen; sonu olmayan, kt- mı zaman ıdeolojık, kımı zaman fantas- tik bir 'çaüşma'yı konu alıyor. Ikı oyun- cu arasında alevlenen çatişmalar etrafin- da pek çok Brecht oyuncusu da kendı yer- lerini alıyorlar. Seyırcıye 'Ben kimim?', •Toplum içindeki yerim ve konuraum ne' sorularını sordurtmayı hedefleyen. Brecht'in gerçekçiliğı ve kuşkuculuğuy- la bezenmış olan oyunun ası) amacı; bu kar- maşanm ıçinde kımin kendisini nereye ya da kimin»yerıne koyabıleceğini, oyunu sahneleyen sanatçılar da dahil herkese dü- şündürtebilmek. Tiyatroya zevk almanın yanı sıra 'düşünmek ve varsa bir sonuca ulaşmak' amacıyla gıden seyircının bir süre sonra kendisini çatışmanın tam orta- smda bulmasnşten biledeğıl. 1912yılın- da Chıcago'da savaştan hemen önce yaşa- nan bu 'çabşma' günümüzde her alana gırmişolan 'safhğa'. Braunshvveıg'in'çıp- bk' yorumuyla meydan okuyor. Pekı oyu- nun sonunda zafer kimın olacaktır? Gar- ga'nın. Ancak elınde salt za- fen elde etmenm doyumu olan Garga, bu çatışmada ruhunu satarak sonunda Schlınk'eben- zemiştır. 'Çaüşma' her dakı- ka renkten renge bürünmesi- ne karşın, oyun sıyah-beyaz bir dekor ıçinde ışlentyor. Braunshvveig, üç yıl önce Türkiye'ye geldıklerinde çok hoş bır seyirciyle karşılaştıgı- nı, sahnenm teknık bakımdan birtakım eksiklilderi olmasına karşın, ülkemızden hoşnutluk- la aynldığını belirtiyor. ıw,ıı,;i dönüm noktası. Çiinkü gençlik dönemi oyunlarının bitip. 'Büyük Brecht'dönemı- neaçılan kapıydı. Benim ıçm en gizemli, en çarpıcı ve kimı zaman da en anlaşılmaz metınlerden bınsıydı. Oyunda bir yaban- cılaşma yaşanmalı. Ancak bu oyundan kopma anlamında degil aksine oyunun içıne gırerek, 'bugün benim durumum ne', 'toplumla ilişkilerim ne durumda" so- rusunu sordurtacak cınsten olmalı. 'Kent- lerin Ormanında'. sa\aşma istegini uvan- dıran, pasıfolduğumuza temelden karşı çı- kan bir oyun. Anlamadığımız bır şeyı, an- lamayacağımızı bile bile anlamak için ça- ba göstermemizi iste>en bır oyun. Başka bir oyun da seçilebilirdi. Ancak önemli olan günümüz sey ırcisıne ne söy leyeceğınızdır. Brecht'in, bu yıl 100. doğum yıldönümü olduğunu. açıkçası çok kısa bir süre önce ögrendim. Ben bu metni gerçeklik kavra- mına ilişkin bir şeyler anlatabilmek için sahneye koydum; kültürel bir kutlama için nsan sorunlar karşısında çaresiz olmadığını hissetmeli. Insanlan sorunlann bitmeyeceğine inandıran iki önemli güç var: Siyaset ve medya. Tiyatronun da bu anlamda siyasi rol üstlenebileceğini düşünüyorum.' degıl. - Oyunda iki erkek arasındaki çatışma anlatdıyor. Felsefi ve düşünsel boyuttaki çatışmalar bu yıl Fransa'da sahnelenen pekçok oy unun ana tenıaJanndan birisiy- di. Siz bu çanşmamn tcmelini. özellikle oyunun sonunu neye dayandırdınız? Sorun şu: Brecht oyunlannda 'insanın kendisiyle olan çatışmasını', nedensizce yansıtmak istiyordu. Zaten nedenleri ara- mamamızı söylüyor. Bu aslında biraz da Çatışmanın sonucu yok -1989 vılındaki Gece Çalı- nan Trampetler'den sonra uzurı bir süre Brecht sahnele- mediniz. INeden? 'KentterinOntianında" sah- neye koydugum iiçüncü Brecht oyunu. 'Gece Çalınan Tram- petleri' sahneye koyduğumda da buna benzer bir olay başı- ma gelmişti. Biranda, rastlan- tısal olarak Brecht'in yapıtla- rı tekrar gündeme gelmişti. Ben. bu durumun Sovyetler Birhği'nde yaşanan olaylarla da ilgılı olduguna ınanıyorum. Ben 'Gece Çalınan Trampet- leri' sahneye koy dugumda he- nüz Berlın duvan > ıkılmamış- tı. Bu oyunda, ıdeoloji kavra- mının ve yine Brecht'in genç- lik yıllan döneminin eleştirı- si vardı. Brecht. bu oyunlaı- da henüz Marksızm kavramıv - la tam anlamıyla tanışmamış- tı. Her zaman Brecht' in çok di- daktık olduğu söylenir. Oysa gençliğinde yazdıkları. en zor olanlan ve tam anlamıyla onun bir 'karşıthklar' sanatçısı ol- duğunu doğruluyorlar. Oyu- nun sonunda oyuncu sevirci- ye dönerek. "Şimdi desizken- di değeıiendirmenizi yapın" der. O dönemde Brecht'te anarşıst ve antı-ideolojik bir yan görüyorum. Oysa günü- müzde sadece belirleyıcı ve bağımsız bir ideoloji söz ko- nusu. 'Kentlerin Ormanında' bu anlamda da 'Gece Çalınan Trampetter'den çok daha kuv - veth ve zor bır metin. 'Kent- lerin Ormanında' ise tam bır MASALLARIN MASALI Su başında durmuşuz çınarla ben. Suda suretimiz çıkıyor çınarla benim. Suyun şavkı vuruyor bize, çınarla bana. Su başında durmuşuz çınarla ben, bir de kedi. Suda suretimiz çıkryor çınarla benim, bir de kedinin. Suyun şavkı vuruyor bize çınara, bana, bir de kediye. Su başında durmuşuz çınar, ben, kedi, bir de güneş. Suda suretimiz çıkıyor çınarın, benim, kedinin, bir de güneşin. Suyun şavkı vuruyor bize çınara, bana, kediye, bir de güneşe. Su başında durmuşuz çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz. Suda suretimiz çıkıyor, çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün. Suyun şavkı vuruyor bize çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze. Şu başında durmuşuz. Önce kedi gidecek kaybolacak suda sureti. Sonra ben gideceğim kaybolacak suda suretim. Sonra çınar gidecek kaybolacak suda sureti. Sonra su gidecek güneş kalacak, sonra o da gidecek. Su başında durmuşuz çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz. Su serin, çınar ulu, ben şiir yazıyorum, kedi uyukluyor, güneş sıcak, çok şükür yaşıyoruz. Suyun şavkı vuruyor bize çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze. NÂZIM HİKMET 7 Mart 1958 / varjova- Svider Bugün Nâzun Hikmet'in ölümünün 35. yıh. erotik bir çatışma. iki erkek arasında ge- çıyor. Rimbaud'yla Veıiaine arasındakı gıbı. Ancak burada metafızık ve materyel karşı karşıya kalıyor. Bu yüzden de Brecht'in sadece nesiller arasında geçen, sadece erotik ya da sadece metafizık bir çatışma yazdığını söyleyemeyiz. O, bir seferde bunlann hepsini yazmış. Çok kı- sa sahnelerde bile bu kanşım ön plana çı- kıyor. Oyunun zorluğu da bu. Brecht şu- nu da söyler: "Çabşmanuı sonucu yok." Çünkü çatışma başladığı andan ıtibaren onu başlatanlardan bir tanesi muhakkak buna son verecek ya da kaçacaktır. Schlınk ve Garga'nın ilk kez ve uzun süreli yalnız kal- dıklan son sahnede, çatışmanın hıçbir za- man tam anlamıyla gerçek sonuca ulaşa- mayacagı aktanlmahydı. Benim de gerçek- leştirmeye çalıştığım bu oldu. Idealizm siyasete aJet olamaz - Son dönemde seyircinin, yönetmenier tarafmdan oldukça zor olarak nitelendir- dikleri oyunlara yoğun ilgi göstermesinin nedenini nasü acıkhyorsunuz? Seyircı artık kendisini kolayca sonuca ulaştınp. cevaplan bellı olan sorular ıste- mı>or. Kendisini düşündürtecek ve dog- rudan kendisine sorular yönetebilecek oyunlan tercıh ediyor. Düşünme eylemi- nı bır zevk haline getirebilmek önemli. Televızyonda dünyada yaşanan sorunlan gördüğümüz zaman düşünüyoruz. Ama bu- nun zevkli bır yanı yok. tnsan sorunlar karşısında çaresiz olmadığını hissetmeli. tnsanlan sorunlann bitmeyeceğine inan- dıran iki önemli güç var: Siyaset ve med- ya. Tiyatronun da bu anlamda ideolojık de- ğil ama siyasi bir rol üstlene- bileceğini düşünüyorum. 'Kenderin Ormanında' gibi bır oyuna Paris'te seyircinin gösterdiği yogun ılgi benı çok şaşırttı. Tıyatroda son dönem- lerde söylenen daha basit ve kolay anlaşılabılir oyunlara ıhtiyacımızolduguydu. Oysa seyirci apaçık bunu yalanlı- yor. -Saflık \f utanmazbkkonu- lan ve bu iki ka\ ram arasın- da doğan çatışma ü/erinde çok duruyorsunuz. Bunlan günü- müzün temel sorunlan otarak mı nitelendiriyorsunuz? Siyasette bunun örnekleri- ni çok görüyoruz. Hep 'açık- hk'tan, 'saflık'tan bahsediyor- lar. Eğerbu gerçekten \arsa ve " onlar sıyaseti bu biçimde ger- çekleştiriyorlarsa neden bu konu üzerinde bu kadar çok konuşuyorlar? Saf kalabilmek hıçbır şeye çözüm değil. Oyun- dakı Garga karakteri de saf kaJabilmek ugnına ruhunu sat- mayacagını söylüyordu. Ru- hunu sattı ama onu satın alan kışıye karşı bır savaşaçtı. Eğer saflığı tercih etseydi tek başı- na olacaktı. Oysa savaş açarak birçoğuna örnek olabilecek birkarakterçizdı. tdealizm si- yasete alet olamaz. Brecht'in karakterlerinde de biri diğerin- den daha ıyı değil. Tıpkı be- nim ıçm olduğu gıbı. - Bundan sonra hangi oy u- nu sahneleyeceksiniz? Shakespeare'ın 'Venedik Taciri'nı. Paradan ve insanlar arasındaki borçlardan çok bah- seden birmetin. Herkes birbi- rine karşı borçlu. Gerek mad- dı, gerek manev i. Bu konu ba- na göre 'Kentlerin Ormanın- da" adlı oyunun bır devamı olacak. - Orieans L'lusal Tiyatro Merkea'ndekiçahşmalannız sürecek mi? 5.5 yıldan ben bu tıyatro- da faalıyet göstenyorum. An- cak artık orada kalarak ilerle- yebileceğımi düşünmüyorum. Bu yüzden de bağımsız olarak çalışmalarımı devam et- tıreceğim. DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Yazınsal Dedikodu Bugün 3 Haziran. Ülkemizin yetiştirdiği en yaygın uluslararası üne sa- hip şainmiz Nâzım Hikmet'in ölümünün otuz beşin- ci yıh. Çoğu büyük sanatçı gibi, Nâzım da yaşamı ve ya- pıtlanyla bır söylence kişiliğine bürünmüştür. Kulluk düzeninden yenı çıkmış bir toplumda daha 1920'lerdeyargıçlar karşısında "Evet, ben komünis- tim" deyışiyle, daha o yıllarda plağa okuduğu şiirle- riyie evlere dek giren gür sesiyle, hayatının ve yaprt- lannın uzun yasaklı yıllarıyla şiir sevenler için olduğu kadar yurt sevgisiyle dolu insanlar için de bir söylen- ce; kişilik olmuştur Nâzım. Ünlü yazanmız Aziz Nesin de hayatı boyunca, Nâ- zım Hikmet kışiliğini ırdeleyen bir yaşamöyküsü yaz- mayı tasarlamış. Bunun için dosyalar dolusu bilgi- belge biriktirmiş. Bu biriktirdiklerinin önemli bir bölümünü 1976 yı- lında Vafa/7'gazetesinde yayımlamıştı. O zamanlar büyük gürültü kopararak uzun tartış- malara yol açan bu yazılar, şimdi tartışmalarla birtik- te ve Aziz Nesin Arşivi'nden seçilmiş fotoğraflarta ki- tap oterak yayımlandı: Türkıye Şarkısı Nâzım (Adam Yayınlan, 351 s.) Aziz Nesin, böyle bir çalışmaya gırmekteki amacı- nı kitapta sık sık yıneliyor: "Herşeyden önce yaşamının aynntılannı bütünüy- le, bütün özelliklenyle, en ınce aynntılarına dek bil- mek gerekiyor. Bu işe önce sevgiyle yanaşılmalı el- bet. Ama sevgi ve hayranlık örtüsü gerçeği kapama- malı. Nâzım'a saygım sonsuz olduğu için, onun ya- şamını elimden geldiğınce bütün gerçekliğiyle yaz- mak istiyorum." • "Sanatçılann yaşamlannın gizliyanlan niçin yazılır, niçin açtklanır? Hatta kimi sanatçılar bunu kendileri yazıp açıklamışlardır, anılannda, günlüklennde. Ni- çin? Çünkü anlaşılmak ıstıyohardır. Bu aynntılı ger- çekler bilinmedikçe, sanatçının yapıtlan gereğince anlaşılamaz, doğnı yorumlanamaz da ondan..." (s. 9) Bir sanatçıyı ve yaprtlarını anlamak amacıyla yola çıkan yazarın ele aldığı konulann kimilerine bakalım: "Moskova'ya geldikten bir süre sonra dişlerini te- davi ettirmış. Dişlerini beyaz metalle kaplamışlar. O zamanlar Sovyetler Birlığı'nde beyaz diş kaplaması yapılmıyordu. "Vera'yla evleneceğı sırada, Nâzım tüm dişlenniçek- tirip takma diş kullanmaya başlamış." (s. 26) "Yıkanmaktan, sudan hoşlanmıyordu." (s. 151) "Rusçası iyi değildi. Tanıyanlar, Rusçayı kafasını gözünü yararak konuştuğunu söylüyoriar." (s. 153) "Bu durumlardan başka, 'ama durup dururken de yalan söyledim' diyor. (...) Benim yorumuma göre Nâzım'ın 'durup dururken' dediği durumlar gizlice övünmek istediği durumlardır." (s. 38) Kitap böylesi bilgilerte dolu. Sormak gerek: Şu yukanda alıntıladığım bilgiler, ya- zann yukanda alıntıladığım amacını anımsarsak aca- ba Nâzım'ın hangi şiirini anlamamızı kolaytaştıracak? Böylesi kimsenin işine yaramayacak; hangisi doğ- ru, hangisi yanlış bilgileri yayımlamanın ne anlamı var? Belki yüce bir amaçla yola çıkılmış, ama anlaşı- ^ l yazar o amacın altında^zilmiş. Nâzım böylesi "-'•fcuşkulu brtgilerte yara alacak bir yazar değil elbet. Moskova'da üniversite öğrenimı görmüş, Savaş ve Ba- nş'ın iki cildini dilimıze çevirmiş bir irtsana 'Rusçası iyi değildi' demek. değil yaşamöyküsü yazan olmak, dünyadan habersiz olmak değil midir? Kitabı baştan sona okuduğumuzda ortaya şöyle bir görünüm çıkıyor: Nâzım'la uzak-yakın ilişkisi olan çe- şitli insanlarla konuşulmuş. Bunlar yazıya geçirilmiş, sonra da bir değeriendirme yapılmadan tümü yayım- lanmış. Kitapta bu yazının sınırlan içine sığamayacak öyle- sine çeşitli olaylar anlatılıyor ki, yazınsal dedikodu dü- zeyini aşmayan bu anlatımlar meraklı okurlann ilgisi- ni çekebilir. Neyse ki bu yazılann yayımlandığı sıralarda göste- rilen tepkıler de kitapta 'Yankılar' bölümünde yayım- lanarak hiç değilse kimı iddialann yersizliği ortaya konmuş. Aslında verilen her bilgı, irdelenmeye girişil- se doğrulara ulaşabilmek için bu hacimde bir kitap daha yazmak gerekir. Nâzım'ı yeterince tanımayan, neyin doğnı neyin yanlış olduğu konusunda yeterli bilgi bırikimi bulun- mayan okuriara bu kitaptaki bilgilere dikkatte yaklaş- malannı öneririm. Istanbul Devlet Tiyatrosu, Nâzım Hikmet 'in 'Kuvayi Milliye Destanı 'nı sunuyor 4 Insandaıı kişiye, olaydan tarihsele...' Genç Avrupalı Sanatçılar Projesi • Kiiltür Servisi - BP tarafmdan Avrupa çapında çeşitli sanat dallannda 8 yıldır sürdürülen Genç Avrupalı Sanatçılar Projesi, bu yıl fotograf dalında gerçekleştiriliyor. Yanşmanın teması ise 'enerji'. 35 yaşın altındaki fotograf sanatçılanna açık olan projeye katılmak isteyenlerin. 'BP Genel Müdürlüğü Fahrettin Kerim Gökay Caddesı No:62 A-C Blok Altunizade Istanbul' adresinden ya da üniversitelerin fotograf bölümlerinden alacaklan katıhm formlannı doldurarak en fazla I0 yapıtla 19 Haziran tarihine kadar formda yer aian adrese başvurmaları gerekiyor. Prof. Dr. Güler Ertan. Doç. Dr. Tunç Tüfekçigil, Prof. Dr. Mehmet Bayhan ve BP Diş İlikiler Müdürii Denız Güzelsöz'den oluşan Türkiyejürisinin yapacağı değerlendirmenin ardından, projede Türkıye'yi temsıl edecek 4 sanatçının yapıtlan belırlenecek. Belirlenen yapıtlar daha sonra Paris'te oluşturulacak Uluslararası Seçici Kurul'a gönderilecek. K Ü L T Ü R 0 Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I Ergin Orbej'Mn yönettiği o>Tin yann AKM Büyük Salon'da. Kühür Servisi - 10. Uluslararası ts- tanbul Tiyatro Festıvalı. geçen yıl da festıvalın konuğu olan 'Kuva>i Milliye Destanı'm bır kez daha Cumhunyetm 75. yılı kutlamalan çerçevesınde ızle- yicılerle buluştumyor. Nâam Hikmet'ın 1939'da Istanbul Te\ kıfhanesı 'nde baş- layıp 1940-41 yıllanndaÇankın veBur- sa hapishanelerınde tamamladığı 'Ku- vxş\ VIiDiye Destanı'. ancak şairin ölü- münden bırkaç yıl sonra yayımlanabii- miştı. tlk kez 1965 yılında Türkçe ola- rak 'KurtuluşSavaşı Destanı' adıyla >a- yımlanan yapıt. yazılmaya başlanışın- dan yaklaşık 30 yıl sonra 1968'de on- jinal adıyla ve tam metin olarak okuyu- cuianyla buluşabilmişti. Istanbul Devlet Tiy atrosu tarafmdan sahnelenen oyunun yönetmenlığını Er- gin Orbev, müziklerını Can Atilla. ko- reografısmı ise Binnaz Dorkip Aydan gerçekleştınyor 'Ku\ayi Milliye Des- tanı'nda. Haluk Kurdoğlu, Can Gür- zap. Arsen Gürzap, Tijen Par, Engin Şenkan. Metin Belgin. Cevdet Ancılar ve Levent Özdilek'ın yanı sıra birçok oyuncu rol alıyor. Oyunda. Mustafa Ke- mal'in sesı Kerim Afşar"a ait. 'Kuvayi Milliye Destanı' yann Atatürk Kültür Merkezı Büyük Salon'da izleyicilerle buluşacak. CevatÇapan Istanbul Devlet Tiyat- rosu dyun broşüründe 'Kuvayi Milliye Destanı' ıçm şunlan söylüyor: "Oyun, yalnızca çizdiği manzaralaıia görsel ola- rakcanlandırdığ) birolay lardizisi olmak- tan çok, Nâzım Hikmetşürinin gücünü oluşturan ritim zenginliğinin de yansı- rıldığı bir "ırmak-şıır". Kuvayi MilMye bu özelliğinden dolay ı senfonik şiir niteliği de taşıyor. Kısaca, ku\ayi Milliye'nin kendi halkını büyük insanlıktan soyut- lanıadan seven, inandığı insanlık değer- lerinu ryiyle köfünün, haklıy la haksuın, güzelle çirkinin, ezenle eziknin çarışma- İan bağlamında dile getiren büyük bir şairin yapıtı olduğunu korkusuzca söy- lejebüiriz.** Şükran Kurdakul ise; "V'atanOrdu- su, Mustafa Kemalimizin Türkiye Bü- yük Millet Meclisi'nin oluşumunaçalış- tığı evnede Kuvayi Milliye'dir. Eli silah rutanlann Vunan ilerleyişini durdurma umuduyla yarattıklan direnç örgütleri Kuvayi Milliye Destanı bu direnç hare- ketinin simgelediği bağımsızuk bilincin- den kaynakJanmıştır. İnsandan kişiyc. olaydan tarihsele... Kuvayi Milliye Des- tanı'm oluşturan sekiz ana bölümde şi- irsel amacı böyle tanmılanabilir Nâzım Hikmet'in. Bu nedenle Karayuan, Kar- (allı Kazun, Arhavili İsmail, Şoför Ah- met, Ali Onbaşı, Mustafa Kemal Paşa gibi destan kişilerinin karakterteri ha- reket içinde belirir. Olay hareket içinde tarihselözellikler kazanır. İçerik,derin- liğe ka\uşur. Öykünün ağır bastığı yer- lerde üç beş dize içinde olayın geçtiği mekânın özelliklerini vererek kalabalı- ğını yansıtırken, somutla soyutun ceşit- lediği şiirsellikieri yakalar Nâzım Hik- met" şeklinde düşüncelenni dile ge- tıriyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear