25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
) ŞUBAT 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Eski TEKEL Genel Müdürü Orhan Özet, 2000'li yıllarda tütün piyasasının ABD'nin eline geçeceğini söyledi Tütün piyasası kaybediliyorAYŞE YILDIRIM EskiTEKEL Genel Müdürü ve Tütün Platformu Başkanı Orhan Özet, yapılan yanlış özelleştirmeler- le 2000'li yıllarda Türk tütünpiyasasının tamarnen ya- bancılann eline geçecegini söyledi. Özet, Samsun ve Yeni Harman sigaralannm isim hakkını devreden Ba- kanlar Kurulu'nun, bir ABD şirketiyle de Türkiye'de ABD tütünüüretmek için ortakhk kûrma karannı ses- siz sedasız uygulamayakoyduğunubelirtti. Ozet, "Bu- nun için parayı desteklemeden TEKEL verecek. Onu verdiği zaman krediden faiz almayacak. Üretilen tütünü destekleme hesabına satın aİacak. Kâr olur- sa Amerikalı şirket yurtdışına götürecek, zarar olursa Türkiye hükümeti karşılayacak" dedi. 1996 yılında 12 kuruluşun bir araya gelerek TE- KEUde özelleştirmenin durdurulması için oluşturdu- ğuTütün Platformu'nunbaşkanhğınıyapanOrhanOzet, "Biz genel olarak özelleştirmeyi tartışmıyomz, iç- ki fabrikalarının özelleştirilmesine de kanşmıyo- ruz, atna biz sigara fabrikalannın hangi isim al- tında olursa OISUD özeUeştirilmesine karşıyu. Şu anda yapılan ortakhk kurma da özeUeştirmedir,bu- na karşıyız" diye konuştu. Türkiye'de halen iki tane çokuluslu şirketin sigara ürettiğini anımsatan Özet, şunlan söyledi: "Özelleş- tirmeyle TEKEL'i ele geçirecek olanlar Türk tü- tününü dfişünecek değüler. Kendi rakiplerini dü- şünecekler, iki çokuluslu şirketle rekabet edecek- ler. Onlarla rekabet etmek için Amerikan blendli sigaralara ağırtık verecekler. Akhisar Sigara Fab- rikası'nın 3 vardiyada 25 milyon kilo üretimi ola- caknuş. Bu rakama 1.5-2 yü sonra ulaşacakmış. Ak- hisar Sigara Fabrikası'nın yüzde 51 mi 52 mi bel- li olmayan ama çoğunluk hisseleri British Araeri- can Tobacco'ya (BAT) de\ redüirken yıllık tüketi- mi 22 milyon kilo olan Samsun ve Yeni Harman si- garalarının isim hakkı devrediliyor. Yüzde 100 Türk tütününden yapümış Samsun ve Yeni Har- man sigaralannı pazarlamak için mi bize geldi bu şirket? Hayır... Ne yapacak bu şirket? Amerikan Wend sigaralarla rekabet edebilmek için Amerikan blendiyle hazırlanmış sigaralara öncelik verecek, yavaş yavaş Samsun ve Yeni Harman piyasadan si- Unecek." TEKELİden sorumlu Devlet Bakanı E>üp Aşık'ın "Türkfütününü kurtarmak için bunu yapmak la- zun* savunusunu kabul etmenin mümkün olmadığı- nı vurgulayan Özet, ABD'nin kendisine yeni bir pa- zar yaratmak için Türkiye'yi seçtiğini belirtti. Özet, şöyle devam etti: "Dûnyada bütün sigara endüstrisi altı tane dev uluslararası tekelin elindedir. Bunlann çoğunluğu Amerikalüar. Bugün ABD'dekj sigara tüketimi bundan 35 yıl önceki düzeyine indi. Satamıyoriar artık. hükümet karartar aldı, eyaletkri çokağır mü- kellefiyetler albna soktu. Bunun için yeni pazar- lar arâmak mecburiyetindeler. En iyi pazar da Türkiye." Bunun yabancı ftrmalar açısından çok kârlı bir iş olduğunu söyleyen Özet, özelleştimnenin sonucunda ekici tütün piyasası fıyat belirlemesini bile bu şirket- lerin yapacağım savundu. Bakanlar Kurulu'nun bü- tün bunlara rağmen sessizsedasız Türkiye'nin ağır za- ranna yol açacak bir ortakhk karan daha aldiğını ifa- de eden Özet, bugün bu konuda bir açıklama yapa- caklannı bildirdi. Bir ABD şirketiyle Türkiye'de ABD tütünü üretmekiçinkurulacakolan şirkete krediyi, des- tekleme fonundan Türkiye'nin vereceğini söyleyen Özet, "Verdigi krediden faiz almayacak. Üretilen tütünü destekleme hesabına Türkiye satın alacak. Kâr olursa Amerikalı yurtdışına götürecek, zarar olursa Türkiye hükümeti karşüayacak. Bunun uy- gulanmasına karşıyız" diye konuştu. 1770 sayılı Tütün Kanunu'nunkaldınldığını da anım- satan Özet, "Biz de bunun kaldınlmasına karşıyız ama ne yapacaklar? 70 tane ana maddesi olan ka- nunu 8 maddeye indirecekler. tşi kararname ve yönetmeliklere bırakacaklar, keyfi bir şekilde tütün "işini halledecekler" dedı. Işçisiz grev dönemi İstanbul Haber Servisi - 12 Eylül cuntasının içini boşalttığı Toplu Sözleşme ve Grev Yasası'nın, grev hakkını sadece kâğıt üstün- de bıraktığı belirtildi. tş- verene dilediği gibi işçi çı- kartma ve grev sırasında üretimi sürdürme olanağı tanıyan 12 Eylül yasalany- la uygulanmaya çalışılan pek çok grevtn "sıfır işçi" ile göstermelik sürdüğü be- hrlendi. Dünyada bankacı- lık sektörünü grev kapsamı dışında bırakan 3 ülkeden biri olan Türkiye'de grev uygulaması önünde sayı- sız yasak bulunuyor. Türk-lş'ebağh Petrol-lş Sendikasf nca hazırlanan rapora göre 1997 yılı ıçın- de 25 işyerinde yapılan grevlerin 17'si "sıfır iş- çi"ile sürdürüldü. lşverene hiçbir yaptınm öngörmeyen 12 Eylül yasalannın, gre- vi işlevsiz kıldığının vurgu- landığı raporda, özellikle yeni örgütlenilen işyerle- rinde, işverenin örgütlü tüm işçileri işten çıkartması so- nucu grevin sadece hukuk- sal olarak devam ettiğinin altı çizildi. Sendikalann yetkilerini kaybetmemek için sıfır işçiyle grevi sür- dürmek durumunda kaldık- lannın kaydedildiği rapor- da, "BÖylece dünyanın belki de hiçbir ûlkesinde görülmeyen, katılan işçi- nin olmadığı grev biçim- leri ülkemizde yaşanmak- tadır. Sendikal örgütlen- me önündeki yasal engel- lerin yanı sıra işveren kay- naklı baskıcı uygulama- ların devam\ bu tür grev- leri sık sık gündeme getir- mektedir" denildi. Petrol-lş raporunda, 25 işyerinde 10 sendikanın gerçekleştirdiği grevlere toplam 6 bin 643 işçinin katldığı, grevlerde yitirilen toplam gün sayısmın da 165 bin 152 olduğu kaydedildi. 'Dolapdere-Piyalepaşa imarPlanı f na davul-zurnalıprotesto Okmeydanı, Kasımpaşa ve Hasköy'de büyük yıkımları öngören 'Dolapdere- Piyalepaşa tmar Planrnı protesto eden 1500 kişi, davul-zurna eşliğinde yürüyüş yaptı. Yürüyüş Dikilitaş Parkı'ndaki "protesto şenliği" ile sona erdi. (Fotoğraf: İPEK YEZDANl) 'Susrna, sustukça evin yıkdacak' • Yürüyüş sonrası düzenlenen şenlikte konuşan Komisyon Sözcüsü Selma Ozkay, "Uygulandığı takdirde bölgede yaşayanlar için sosyal sonuçlan telafi edilemeyecek yıkımlara ve çöküntüye neden olacak bu planı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'a geri gönderiyoruz" dedi. tstanbul Haber Servisi - Okmeydanı, Kasımpaşa ve Hasköy'de büyük yıkımlan öngören "Dolapdere- Piyalepaşa tmar Planı"nı protesto etmek amacıyla dün Okmeydanı'nda yaklaşık 1500 kişi yürüyüş yaptı. Davul-zurna ve "Susma, sustukça evin yıkılacak" sloganları eşliğinde yapılan yürüyüş, Dikilitaş Parkı'nda yapılan "protesto şenliği" ile sona erdi. K.asımpaşa, Okmeydanı, Hacıhüsrev ve Hasköy'den gelen gruplann katıldığı yürüyüşte, imar planının bölgede yaşayan on binlerce insanı yok saydığı ve "uluslararası sermaveve rant sağlamak amacıyla hazırlandığı" savunuldu. Eskı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Bedrettin Dalan dönemınde hazırlanan ve Tayyip Erdoğan'dan ve büyükşehir belediye meclisinden geçerek Beyoğlu Belediye Meclisinde kabul edilen "Dolapdere-Piyalepaşa tmar Planı"na tepki gösteren 1500 kişi, dün Okmeydanı'nda yürüyüş yaptı. "tmar planı degil. imha planı, yıktırmayacagu - Plan Takip Komisyonu" yazılı pankart açan ve ellerinde "Okmeydanı'nı rantçılara peşkeş çektirme", "tmar planı iptal edilsin" yazılı dövizler taşıyan grup, davul- zurna eşliğinde "Susma, sustukça evin yıkılacak", "Ferman Tayyip'inse Okmeydanı bizimdir" ve "Dünya yerinden oynar evimiz yıkılırsa" sloganlan attı. Yürüyüşün ardından "Plan Takip Komisyonu" tarafindan Okmeydanı Dikilitaş Parkı önünde "protesto şenllğl" düzenlendi. Şenlikte konuşan Komisyon Sözcüsü Selma Ozkay, imar planının halka sormadan ve sivil toplum örgütlerinin, mimarlann, şehir plancılannın görüşleri alınmadan. kapalı kapılar arkasında yapıldığtnı belirterek "Uygulandığı takdirde bölgede yaşayanlar için sosyal sonuçlan telafi edilemeyecek yıkımlara ve çöküntüye neden olacak bu planı Tayyip Erdoğan'a geri gönderiyoruz" dedi. Beledıyenin önce büyük paralar karşıhgi bina yapılmasına izin verdvğini, şimdi de izin verdikleri yerler için yıkım karan çıkarttıgına dikkat çeken Ozkay, bölgenin "rant elde etmek amacıyla değil, insan unsurunu merkezine koyan bir anlayışla hazırlanan bir plana ihtiyacı olduğunu" vurguladı. Komisyon üyesi Rüstem Karakuş da semtlerinin, "vakıf arazisidir" diyerek ellerinden alınacağını, daha sonra da rantçılara ve uluslararası sermayeye peşkeş çekileceğini savundu. Karakuş, belediye yetkililerinin "yıkıın olmayacak" sözlerine karşıhk şunlan söyledi: "Yıkımın hemen yann olmayacağını biz de biliyoruz. Yıkım zamanla olacaktır. Eğer yıkım otmayacaksa neden milyarlarca lira verip bu planı yaptırdılar? Belediye bu planı geri almadığı takdirde dava açacağız." Korkut Özal 'Banş için gerçekçi politika gerekir 9 İstanbul Haber Servisi - DYP Milletvekili Turhan Tayan, bakanhk yaptığı dö- nemde kendisine resmi bir mektup geldiğini ve mek- tupta kendisi dahil bazı üst düzey yetkililerin "tehdif edildiği bilgisinin olduğunu belirtti. Batı TrakyaTürkle- rini temsilen Istanbul'a ge- len Dr. Ibrahim Onsunoğ- lu ise dün Yunanistan güm- rüğünden geçiş yaparken poliskontrolündeki binanın duvannda bir gazeteden ke- silmiş "Yunanistan'ın asıl başkenti Istanbul'dur" ya- zısının yer aldiğını öne sür- dü. Batı Trakya Türkleri Da- yanışma Derneği Genel Merkezi tarafindan düzen- lenen "29 Ocak Olaylan ve Balkanlar'daki Gelişme- ler" başlıklı panel dün Bah- çelievler Belediyesi Necip Faal Kısakürek Kültür Mer- kezi'nde yapıldı. Batı Trak- yaTürkleri Dayanışma Der- neği Genel Başkanı Taner Mustafaoğlu'nun yönetti- ği panele DP Genel Başka- nı Korkut Özal, eski Mil- lı Eğıtım ve Savunma Baka- nı DYP Milletvekili Tur- han Tayan, eski milletveki- li Rıfat Yüzbaşıoğlu ve Batı Trakya Türkleri Tem- silcısi Dr. tbrahim Onsu- noğlu kortuşmacı olarak ka- tıldı. DP Genel Başkanı Özal, uluslann birbirlerine "düş- man" edilmesinin çok ko- lay olduğunu, iki ülke ara- sındaki banşın ancak "ger- çekçi politikalar" izlendi- ği takdirde sağalanabilece- ğini dilegetirdi. Tayan da, "Türkiye'de bazı konulann başına da- va eklenir. Bunlardan bi- ri de "Batı Trakya" dava- sıdır. Ama itiraf etmeliyiz ki hem ikili hem uluslara- rası platformlarda bu ko- nuyu yeteri kadar günde- me getiremedik" dedi. Aydınlık tçin Yurttaş Girişimi tarafindan düzenlenen panelde 'devlet sırn' tartışıldı. (YUSUF ZİYA AY) 'Devletbireyden bügi saklamaz'tstanbul Haber Servisi - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çetin Özek, çağdaş iletişim hukukunda, bireyin bilgilen- mesinin görev kabul edildiğini belirte- rek bu anlayışa göre saydam demokra- silenn "devletin bireyden saklayaca- ğı bir sırrı olmaması" anlayışına da- yandığını söyledi. Aydınlık Icin Yurttaş Girişimi'nce Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde dün "devlet sırrı" konulu bir panel düzenlendi. Panelde konuşan Prof. Dr. Çetin özek, bireysel bilgilenme hakkı- nın "doğrudan demokrasi" olduğu- nu vurgulayarak "Türk Ceza Yasa- sı'nın ek 1. maddesi ise DGM'ye, si- yasi nitelikü düşünce suçlannın açık- lanmasım öğrendiğinde yayını engel- leme yetkisi vermektedir. Bu sansür uygulaması, Abdülhamit döneminde yoktu. en azından gazeteci cezalan- dırılmazdı" dedı. İtalya'da Gladio'ya karşı sağlanan başanmn en önemli nedeninin bireyse! bilgilenme ve yargı bağımsızlığının iyi işlemesi olduğunu kaydeden Ozek, bu ülkede saydamlığın denetimi için bir kurumun etkili çalıştığını söyledi. Gazeteci Can Dündar ise Başbakan Mesut Yılmaz'ın Susurluk raporunun 11 sayfalıkbölümünü kendi ölçütleriy- le "devlet sım" nitelemesiyle açık- lamadığını belirterek Yılmaz'm açık- lamadığı bilginin de\ let sırn olmama- sı durumunda açıklamamakla suç işle- miş olacağmı öne sürdü. Gazetemiz yazan Aydın Engin ise vatandaşlann, devletin saydamlaşması- nı "inatla" istemesi gerektiğıni belir- terek şunlan söyledi: "Vatandaş olarak bilgilenememiz durumunda demokrasi sürecine ka- tılamayız. Bu nedenle devletin say- damlaşması için çabalamalıyız. MGK'de alınan kararlar hepimizin bugününü ve geleceğini etkiliyor. Ama alınan kararlar açıklanmıyor. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ortaya çık- tı. Bu. akla daha önce de bir MGK belgesi olduğu kuşkusunu getiriyor. tnsanlar, ne olduğu hilinmeycn bel- gelere dayanarak hapsedildi demek ki. Başbakan, bundan sonra alına- cak kararların bu belgeye ay kırı ola- mayacağını söyledi. Bu demektir ki TBİMM, ne olduğunu bilmediği bir belgeye dayanan yasa yapacak." Yurttaş Girişimi Sözcüsü Avukat Er- gin Cinmen de, Kutlu Savaş'ın Su- surluk raporuyla yürürlükteki yasalann dışında, açıklamayan idari düzenleme- ler olduğunun ortaya çıktığmı belirte- rek "Başbakan, bunlarla ilgili resmi bir basın toplantısı yapmalıdır. Ra- porun açıklanmayan bölümleri için- de suç unsunı varsa ve Başbakan bu- nu açıklamazsa, TCY'nin 235. mad- desine göre suç işlemiş olacak. Yürt- taş olarak şimdi hareketsiz kalırsak, bundan sonra söyleyecek sözümüz olmayacak" dedi. 14 "SEVGtLtLER GÜNÜ" (St. Valentine's Day) Sevgi sözcükleriniz, sevgi dolu bir günde Cumhuriyet ile ulaşması gereken "sevgiliye..." llan-ı Aşklannızı bekliyoruz. 1 st. (3.6 cm) x 5 cm.'lik ilanlar. 5.000.000 TL. (KDV Dahil) 1 st. (3.6 cm) x 2.5 cm.'lik ilanlar: 2.500.000 TL. (KDV Dahil) Bilgi İçin: Ayşım Durrnaz Medya C Türkocağı Cad. J9/41 Cagaloglu/tSTANBUL Telefon (0212) 513 84 60 - 61 Faks: (0212) 513 84 63 AYDINLANMA EMRE KONGAR Hükümet Hatkı Kuşa Bakrürken' CHP Ne Yamyop Türkçe'de argo bir deyim vardır. "Kuşa bakrtmak." İnsanı "Bak, bak kuş çıkacak" diye bir yere bak- tınp, dikkatini oradayoğunlaştınrken sonra, cebin- den ya da elinden değerli bir eşyasını almak an- lamında kullanılır. Deyimin, "kuşa baktırmak" yerine "kuşa bakıt- mak" biçiminde söylenmesi ise genellikle köylü- lerin, "baktırmak" sözcüğünü "bakıtmak" biçimin- de kullanmasından kaynaklantr. Esas olarak bir dolandıncılık olayını betimleyen bu deyimin temelinde, "uyanık kentlilerin", "saf köylüleri" aldatması anlayışı yattığı için, "baktır- mak" mastan da "bakıtmak" olarak kullanılmıştır. Yani, dolandırıldığını ya da "çarpıldtğınt" anla- yan köylü vatandaşımızın sonradan olayı "Abi, beni kuşa bakrttı, cebimden cüzdanımı aidı" biçi- minde aktaracağı varsayımı üzerine kurulmuş bir deyim. ••• Iktidar, çıkardığı son bir "yağma karamamesi" ile hepimizi kuşa bakrttı. Bugün Türkiye'de iki büyük vurgun var: Biri, çetelerin, memurlar ve politikacılarla birlik- te yaptıkları uyuşturucu ticareti. Oteki, yine çetelerin, yine memurlar ve yine po- litikacılar ile birlikte yaptıkları toprak yağması. "Susurluk" dosyası, bırinct vurgunun öyküsüdür. Oktay Ekinci'nın Cumhuriyet'te süreklı olarak dile getirdiği "yasadışı kentleşme" olgusu ise ikin- ci vurgunun öyküsünü anlatır. Ekinci'nın son yazısı, tarikatlardan ve büyük ser- mayeden bağımsız tek gazete olan Cumhuriyet'e manşetten girdi: Hükümet çıkardığı bir kararna- me ile "turizm yattnmlan" adı altında, Türkiye'nin birçok değerli ve korunması gereken alanını "ya- pılaşmaya", yani Türkçesi, "toprak yağmasına" açıyordu. Bunlann arasında yasalarla korunmuş olan SİT alanları da vardı. Yağmadan en büyük zararı da, toprağın en de- ğerli olduğu kentimiz, istanbulumuz görüyordu. Işin dehşeti açısmdan tek bir örnek vereyim: Beşiktaş'tan yukan Zincirlikuyu'ya çıkarken, sağ tarafta kalan park bile yağma içine alındı. Özal dönemindekı yağma ile Istanbul'un yedi nok- tası yapılaşmaya açılmış, inanılmaz yoğunluktaki oteller ve iş merkezleri ile kent iyice nefes alamaz hale getirilmişti. Şimdi Yılmaz, can çekişen Istanbul'a son dar- beyi vuruyor ve görevi ülkenin ortak zenginlikleri- ni korumak olan iktıdarı, toprak yağmasından en büyük payı almak amacıyla kullanıyor. Şeriat tehdidinden korkmuş bir yapı üzerinde, binbir türlü manevra ile iktidara geldikten sonra, tam da Körfez krizinin tırmandığı sırada, özal'ın cesaret edebildiğinden bile daha geniş bir yağma- ya girişmek, seçmenı "kuşa bakıtmak" cteğil de ne- dir? • • • Hadi diyelim ki "yağma kültürû" Özal sayesin- de, ANAP'ın temel felsefesi olmuştur. Bugünler- de "Özalizme dönüş" şarkılan okumakta olan Yılmaz da aynı çizgıyi izlemekte mazurdur. Ya DSP ve onun kültür dostu, çevre dostu, Ge- nel Başkanı Ecevit. Ecevit bu kararnameye nasıl onay vermiştir? Görevi SİT alanlarını korumak olan Kültür Ba- kanı Talay, onlan yağmaya açan bu kararnameye nasıl imza koymuştur? Peki, ya CHP? Atatürk'ün Partisi, "seçeneksiz- likgerekçesi" ile destek verdiği bu hükümetin bü- tün yanlışlarına ve bu arada geriye dönülemez bi- çimde Istanbul'u yağmalamasına göz mü yuma- caktır? Zaten RTÜK yasa tasansında, iktidar ile CHP'nin büyük sermayenin çıkarları dogrultusunda anlaş- mış olduğuna ilişkin dedikodular ayyuka çıkmış- tır. Şimdi insan, bu yağma karşısında CHP'nin ni- çin suskun kaldığını doğrusu merak edıyor. CHP'nin İstanbul Milletvekili ve eski Kültür Ba- kanı Ercan Karakaş ile bir toplantıda aynntılı bir durum değerlendırmesi yaptık. Karakaş, hem İstanbul milletvekili, hem de es- ki Kültür Bakanı olmanın sorumluluğu gereği, bu konuda Meclis'te her türlü girişimde bulunacağı- nı söyledi. Karakaş'ın bireysel çıkışları bir yana, koskoca CHP, hükümetin Istanbul'u yağmalamasına des- tek mi verecek? • • • Ey Istanbullu, bu politikacılardan sana fayda yok. Çoğu ya kişisel, ya da örgütsel yağma pe- şinde. Örgütlen ve kentine sahip çık. Medyanın notu: "Kahraman medyamız" bu ko- nuda neden suskun acaba? Başta Hasan Pulur olmak üzere bu konuda gerçekten cesur yazılar yazan değerli ağabeylerini neden izlemiyor tele- vizyonlarımız? Hiç dmazsa yapılaşmaya açılan yerlerin bugünkü görüntülerini çeksınler de.. ya- nnki kuşaklar politikacılann neleri yağmaladığını daha iyi anlasınlar. e-posta: Emre.Kongarff! raksnetcom web sayfası: http^/remzi.com.tr/yazar.htmi Doktorlar hükümeti uyardı 'Koşullar sağlanmadan görev kabul etmeyiz' ANKARA(UBA)-Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Füsun Sayek, olası bir sa- vaşta doktorlan göreve ça- ğırmadan önce gerekli tüm hazırlıklann yapılması için hükümeti uyardı. Sayek, Ha- lepçe katliamı ertesinde ve Körfez Savaşf nda yaşanan göçlersırasında görevlendı- rilen doktorlann büyük se- falet çektiğini belirterek "Geçen sefer çok büyük organizasyon bozukluğu oldu" dedi. Sayek, o dönemde bir ge- cede çağrılan doktorlann kendi ceplerinden para har- cayarak görev yerlerine git- tiklerini belirterek "Gittik- lerinde yatacak yer, mes- leklerini yapacakları or- tam bulamadılar. Tıbbi araç gereç, ilaç olmayan yerlerde görev yapmaları beklendL Felaketi yaşadık" diye konuştu. Hükümetin, bu kez nasıl birdurumla kar- şılaşacagını bilmesi gerekti- ğini savunan Sayek, sözleri- ni şöyle sürdürdü: "Kimle- re görev verileceği, nereye gönderileceği bize önceden bildirilmeli. İyi bir organi- zasyon yapılmazsa, bu kez de acı çekenlerle birlikte acı çekmekdışında bir şey yapamayu." Sayek, Türkiye'de kitle imha silahlarının kısa ve uzun dönemlerde ne tür sağ- lık sorunlanna yol açacağı- nı Türkiye'de hiç kımsenin bilmediğinı de kaydetti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear