Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9 ŞUBAT 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü'nü bu yıl 'Sokağa Çıkma Yasağı' ile Civan Canova kazandı
fletişiııısizlik çağuııızm sorunuGÜL ERÇETİN
"Paylasmakiçinyazrvonım'' diyor Ci-
van Canova. Paylaştığı bütün oyunlarda
ödül getiriyor ona. Geçen yıl Devlet Ti-
yatrotan'nda sahnelenen KıyametSuta-
n'nda adlı ilk yapıtı ile Ismet Kûntay Ti-
yatro Ödülleri kapsamında En lyi Yerli
Oynn Yazan seçilen Canova, "Sokağa
Çıkma Yasağı" adlı yapıtıyla da bu yıl-
ki Cevdet Kudret Edebiyat Ödûlü'nûn
sahibi oldu. Oldukça üretken bir sanat-
çı Civan Canova. Devlet Tiyatrolan'nda-
ki oyunculuğunu, sinema oyunculuğu-
nu, oyun yazarlığını birbirinden ayırrru-
yor. Bizim Aile dizisinin senaristliğini
üstlenen sanatçı önümûzdeki gûnlerde
bir de film senaryosu yazmak istiyor.
"Kıyamet Sulannda" gibi absürd bir
oyun "Sokağa Çıkma Yasağı". Bir otel-
de kalan müşterilerle otel çalışanlan-
mn, sokağa çıkmanın yasak olduğu bir
sırada lobide yaşadıklan "iletişimsiz-
Hk"lerden yola çıkıyor. Sanatçıyı ab-
sürd tiyatroya çeken şey de temelde ile-
tişimsizlik. lnsanlar arasındaki kopuk
diyaloglann, matematiksel sahnelerden
daha iyi yansıttığını düşünüyor hayatı.
Yaşamdaki bütün baskılar, anlamsız ku-
rallarda 'sokağaçıkmayasağTnda bıçım
buluyor. Ancak ilk oyunundan farklı
olarak alay, ironi ve göndermelerle do-
lu bir komedi yapıtı 'Sokağa Çıkma Ya-
sağı'. Bu bağlamda da yazann dünya
görüşüne daha yakın.
Ödûller motive ediyor
- Birinci oyununuzun ardından ikinci
oyununuz da ödüledeğer bulundu. ÖdiU-
lerin bir sanatçıya neler getirip götürdü-
ğünü değeriendirir misiniz?
CANOVA - Ödüllerin birinci işlevi
beni motive etmesi. Ödül kazandığım za-
man yazma dürtüm, istegim artıyor. 'So-
kağa Çıkma Yasağı'nı yazalı bir buçuk
yıl oluyor. Sahnelenmesi için Devlet Ti-
yatrosu'na başvurmuştum. Ancak Reper-
tuvar Kurulu bir gerekçe göstermeden
uygun bulmadığını bildirdi. Bu neden-
le rafta duruyordu oyun. Ben bu arada
Devlet Tiyatrolan'ndaki oyunculuğu-
mu sürdürdüm. Televizyon için bir dizi
yazdım. Tiyatro oyunu yazmayı bir sü-
re erteledim. Şimdi yazdığım yapıtın
(Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
'eçen yıl Devlet Tiyatrolan'nda sahnelenen "Kıyamet Sulan'nda" adlı ilk oyunu ile Ismet
Küntay Tiyatro Ödülleri kâpsamında En îyi Yerli Oyun Yazan seçilen Civan Canova, "Sokağa
Çıkma Yasağı" adlı oyunuyla da bu yılki Cevdet Kudret Edebiyat Odülü'nün sahibi oldu. Canova,
absürd bir oyun olan ikinci oyununda, bir otelde kalan müşterilerle otel çahşanlannın, sokağa
çıkmanın yasak olduğu bir sırada lobide yaşadıklan iletişimsizliği konu alıyor.
otorite olarak kabul edilen kişiler tara-
fından beğenilmiş olması, kabul gör-
mesi mutluluk veriyor. Bu yeni ödül tek-
rar yazmaya motive etti beni. Ödüllerin
neler götürdüğüne gelirsek şimdiye ka-
dar bir şey götürmedi benden. Amaç el-
bette ödül almak ya da basanlı olduğu-
nuzun kanıtlanması değil. Benim önce-
likli amacım yazmak ve yazdığımı pay-
laşmak. Ödüller bu paylaşma asamasın-
da da yararlı oluyor. Bunun için her za-
man ortamım olmuyor. Devlet Tiyatro-
lan 'ndan kabul görmemiş bir oyunu kol-
tuğumun altına alıp öteki tiyatrolara ka-
bul ettirme çabasına girmedim elbette.
Ama ödül doğal olarak oyunun tanınma-
sma. insanlann içeriğini merak etmesi-
ne yardımcı oldu.
- Siz bir yandan oyunculuğunuzla yo-
nuncu yönünüzü, öte yandan yazarhğı-
nrdayarancıhğınızı oratya koyuyorsunuz.
Oyunlannınn zor yapıttarotduğunu göz
önüneabrsakbir yönetmenin ya da oyun-
culann efflerine bırakırken ojıınun yonım-
lanması konusunda geri planda kalabi-
Kyor musunuz?
Bu konuda Kenan Işık'ın sahneledi-
ği Kıyamet Sulan'nda ile tek bir dene-
yim yaşamama karşın tavnm oldukça be-
lirgin. Oyunlar sahnelenirken çok me-
rak etsem de son aşamasına kadar pro-
valan izlemeye bile gitmiyorum. Yö-
netmenin veoyunculann kendilerine gö-
re yorumlan var. Belki de benim hiç dü-
şünmediğim bir şekilde sahneleyecek-
ler yapıtı. Oyun sahnelenme aşamasına
geldiğinde artık benden çıktı diyerek bir
kenara çekilmeyi yeğliyorum. Oyuncu-
lar ve yönetmen nasıl yorumlamak is-
Müze müdürü Alpay Pasinli arkeologlann tepki odağı haline geldi
Arkeo uzesı gerilım ı• Kültür Bakanlığı çahşanlannın üye
olduklan Kültür-Sen'in hazırlayıp
bakanlığa sunduğu 'Pasinli Dosyası',
Istanbul Arkeoloji Müzeleri
Müdürlüğü'nün, arkeolojik değerlere ve
müzenin kültürel işlevine zarar verici
tuturnlarla yöneltildiğini açıklıyor...
OKTAY EKtNCİ
Çağdaş müzecilik tarihımızin
babası sayılan Osman Hamdi
Bey'in 1891 'de ülkemize kazan-
dırdığı İstanbul Arkeoloji Miize-
9,108. yaşgününü kutlamaya ha-
zırlanırken coşku yerine 'geri-
timii günler' yaşıyor...
Daha kurulduğu yıllarda ulus-
lararası bir üne kavuşan, günü-
müzde ise dünyanın en büyük 5
müzesi arasında yer alan bu kül-
tür hazinemiz, özellikle arkeolog-
lar arasında 'tarüşma odağı' ha-
line geldi. Son gûnlerde giderek
tırmanan eleştirilerin ekseninde
ise müze müdürü Alpay Pasinli yer
alıyor. Çünkü arkeologlar, bu bü-
yük müzenin bir 'biKm ve kültür
yuvası ohna işleviniyok eden' yö-
netim anlayışı altında 'vtpraokfa-
ğuıdan' yakınıyorlar...
Baskıcı tutumlar
Türkiye'nin değişik yörelerin-
den 60.000 arkeolojik eseri bann-
dıran, 800.000 sikkelik koleksi-
yona sahip olan, 75.000 çiviya-
zısı tabletin bulunduğu, 2000 ka-
dar Türk çini ve keramiğini ko-
ruyan Arkeoloji Müzesi, 70 bin
kitaplık kütüphanesiyle bilikte
Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çi-
nili KöşkMüzesi'nin de bağlı ol-
duğu 'İstanbul Arkeoloji Müze-
leriMüdürlüğü'tarafindan yöne-
tiliyor.
Bu niteliğı ve kapsamıyla bir
'arkeolojisi enstitüsü' gibi de hiz-
met verebilecek birikim ve ola-
naklara sahip olan müdürlügün
müzedeki uzmanlara karşı 'bas-
kKi' tutumu ve araştırmacılara
yönelik 'engeUeyid' davranışlan
ise tepki yaratıyor.
Müzedeki 'envanter' çalışma-
lannın durdurulması, kimi kurtar-
ma kazılannın yanda kesilerek ta-
rihi eserlerin inşaatlarla yok edil-
mesine ortam hazırlanması ve
uzmanlann temel kazılanyla il-
gili raporlanna müdahale edil-
mesi de yükselen tepkilerin baş-
lıca nedenleri...
Taksim'ecami
Üyeleri arasında müze uzman-
larının da bulunduğu Kültür
Emekçileri Sendikası (Kültür-
Sen) İstanbul Şubesi, bütün bu
davranışlanna rağmen müze mü-
dürlüğü görevini yıllardır sürdü-
Osman
Hamdi Bey'in
1890'larda
Sanayi-i
Nefise
Mekteb-i Alisi
(MSÜ)
hocalanndan
mimar
Alexandre
Vallaury'ye
yaptirdığı
bina,o
dönemkrde
dünyada
müze olarak
tasarianıp
inşa edilen az
sayıdakimüze
binası
arasında
büyük bir üne
kavuşmuştu...
Şimdi aynı
bina "kaygüı
geüşmeterin"
sıkmtüannı
yaşıyor™
ren Alpay Pasinli hakkında bir
'rapor' hazırlayarak Kültür Ba-
kanlığı'na gönderdi.
'Alpay Pasinli Dosyası' adı al-
tında 20 Ocak 1998 tarihini taşı-
yan rapor, Pasinli'nin REFAH-
YOLdönemindeki 'Koruma Ku-
rulu üyeliği' sırasında Taksim
Meydanı'na cami teklifine 'evet'
diyen karara imza attığına dair
bölümle başlıyor. Dernek Baş-
kanı trfan Kuruüzüm'ün onayı-
nı taşıyan rapordaki bu vurgula-
manın gerekçesi ise; Pasinli'nin,
yine REFAHYOL'un son dönem-
lerinde kurul üyeliği ve müdür-
lükten alınırken, "Taksim'ecami-
ye karşı çıkûğun için uzaklaşbr-
düar" şeklindeki açıklamasının
gerçek dışı olduğunu belgele-
mek...
Nitekim Pasinli'nin 55. hükü-
metle birlikte yeniden müze mü-
dürlüğüne atanmasında da bu
'yanbş imajuı' etkili olduğunu sa-
vunan Kültür-Sen raporu, RP'li
belediyelerin tarihe zarar veren
uygulamalanna bile yine Pasin-
li'nin imzası bulunan kararlarla
izin verildiğini kanıtlıyor.
Gedikpaşa otoparta
Raporda buna yönelik ömek-
ler arasında en dikkat çekenle-
rinden biri ise Gedikpaşa'daki
'kat otoparkı' inşaatı.
Bizans ve Osmanlıdönemi ka-
lıntılannın tahrip edildiği bu in-
şaatın projesine de onay veren
Pasinli, temel kazısında zorunlu
olan 'müze denetimi' kuralını da
bu inşaatta gözetmeyerek Büyük-
şehir Belediyesi'nin tarihsel mi-
rası yok sayan uygulamasına des-
tek oluyor. Rapora göre aynı olay-
la ilgili 'göre\ini kötüye kullan-
dığma' dair açılan valilik soruş-
turması ise sürüyor...
Benzer şekilde, Istanbul'un
önemli antik yerleşmeleri arasın-
daki Çataka-tnceğiz ören yerin-
de de kurtarma kazılannı durdu-
rarak kaçak kazılara destek oldu-
ğu belirtilen Pasinli 'nin doğrudan
'müze içindeki eserlere zarar ve-
rid' tutumlan da raporun bir baş-
ka bölümünü oluştunıyor.
Buna göre Pasinli, müzenin en
önemli zenginliklerinden olan
ünlü Auktck Koleksiyonu'nu ve
değerli defmeleri. sorumlu uz-
manlann itirazlannı dinlemeden
rutubetli bir ortamda ve özensiz
biçimde taşıöyor. Bu uygulama
sonucunda eserler üzerinde 'ko-
rozyonlann' başladığı ve '300 sik-
kenin' de bozulduğu uzmanlarca
saptanıyor.
1997 yılı mart ayında ise poli-
sin yakaladığı altın sikkelerin
müze uzmanlarınca 'sahte ve
müzeye alınmalan sakıncab' ol-
duklan rapor edildiği halde Pa-
sinli bunlan makam odasında ay-
larca saklıyor ve ilgili uzmanla-
ra kınama cezası veriyor. Konu an-
cak basına yansıdıktan sonra sah-
te altın sikkeleri polise iade eden
Pasinli'nin neden böyle davran-
dığı ise rapora göre soruşturulma-
sı gereken 'garip'birdurum...
Kapalıçarşı onanmı
Kültür-Sen raporu bunlara dik-
kat cekerken. son zamanlarda Ka-
palıçarşı'da yapılan onanm sıra-
sında ortaya çıkan tarihi bir yoi
kaluitısı' hakkında da müze mü-
dürlüğünce işlem yapılmadığı
öğrenildi.
Kalpakçılar Caddesi, Sandal
Bedesteniönündeki asfalt kapla-
manın altında ortaya çıkan antik
yol döşemesi nedeniyle onanm
çalışmalan dunnası gerekirken,
geceleri inşaata devam edilerek
tarihi kalıntılann kurtanlması için
müze denetimi 'ihmal' edildi...
Bakanhk da 'farkmda'
Alpay Pasinli 'nin bütün bu tu-
tumlannın, son zamanlarda Kül-
tür Bakanlığı'nca da 'baa ön-
lemler' almmasma neden olduğu
dikkat çeken gelişmeler arasında.
Örneğin Pasinli'nin müzeden
uzaklaştırdığı uzmanlardan Ha-
tice Kalkan, genel müdürlük ta-
rafindan yeniden görevine geti-
rildi.
Buna koşut olarak yine Pasin-
li'nin ceza verdiği Ali Kıhçkaya,
bu ceza işlevsiz kılınarak Ayasof-
ya"ya müze müdürü yapılırken,
aynı cezayı işleme sokan Pasin-
li'nin yardımcısı da görevden
uzaklaştınldı...
Kültür-Sen yöneticileri, bu ge-
lişmelere bakarak Alpay Pasinli
için hazırladıklan dosyanın 'et-
kili' olabileceğini umuyorlar. Pa-
sinli ise yıllann deneyimli birbü-
rokratı olarak, yakasma taktığı
'Atatûrk rozeti' ile Devlet Me-
murlan Yasası'nın 'koruması' al-
tında, Arkeoloji Müzeleri mü-
dürlüğü görevini 'arkeologjara
rağmen' sürdürüyor...
terlerse öyle yorumlarlar. Metin artık
onlann ortak malıdır.
- Peki kcndi oyunlanmzda rol almak
ister misiniz? Oyunculuk ve yazaıiık bu
baglamda hangi açılardan aynhyor bir-
birinden?
Oyunculukta kendinizi bir yönetme-
ne emanet ediyorsunuz. Onun görüşle-
riyle, onun yorumuyla hazırlanıyorsunuz
oyuna. Buradaki kolektif ruhu da sevi-
yorum, ama oyun yazarken bir makine-
nin başına oturduğunuzda artık kendi
istediğiniz dünyayı istediğiniz şekilde
yaratabiliyorsunuz. Kendi başıma ya-
rattığım zaman ortaya çıkan ürünü da-
ha çok seviyorum. Yazdığım bir oyun-
da rol almayı ise kesinlikle istemem. Bir
oyunu yazıp, bırakıp sonra da o yapıtı
bir izleyiciymiş gibi değerlendirmek çok
daha keyifli.
- Sizi absürd tiyatroya çeken ne?
Konservatuvardan beri çok ilgi duyu-
yorum absürd riyatroya. Beni en çok çe-
ken şey de insanlar arasındaki iletişim-
sizlik, diyalog kopukluklan, bir şey an-
latmak isterken karşmızdakinin başka
şeyler anlaması. Hayatuı en iyi bu şekil-
de tanımlanabileceğini düşünüyorum.
Düzenli diyaloglardan daha çok yansı-
tıyor hayatı absürd tiyatro. Absürd, ma-
tematiksel sahnelerin dışına çıkıp ha-
yatla buluşmak gibi geliyor bana.
t
Kendimize yönelik yayyoruz'
- tletişimsizUk, iletişimsizlik çağuun
bir hastalığı mı?
Yazmaya başlarken öncelikle beni in-
san olarak ne rahatsız eder diye soruyo-
rum. Beni rahatsız eden şeyler başkala-
nnı da rahatsız ediyor elbette. Ancak bu
noktada söylem önem kazanıyor. Ben-
de bu, iletişimsizlikle biçim buluyor.
lletişimsizlik de kuşkusuz çağımızın so-
runu. Çünkü her şeyin tüketilmek için
üretildiği bir çağda yaşıyoruz. Tiyatro-
yu da bu çağda birtakım holdingler ara-
sında sıkışmış birtakım insanlar olarak
görüyorum. Ya da Işgal altında sesini du-
yurmaya çahşan bir avuç direnişçi.
- Sokağa Çıkma Yasağı adlı yapmnız-
da bütün sorunlann ilgisizlikten kay-
naklandığını söylüyorsunuz.
Evet, sadece kendimize yönelik yaşı-
yoruz. Bu da tüketimin bir parçası. Baş-
^ ^ ^ ^ ^ ka sorunlarla (Bir ölçüde
^ ^ " " " ^ bizim de sorunlanmız ol-
salar bile) ilgilenmiyoruz.
Bizim ilgi alarumız dışında-
ki sorunlann ya bilincinde
ohnuyoruz ya da bilincin-
deyiz fakat dışlıyoruz bu
sorunlan.
- Kıyamet Sulan'ndan
sonra komediolarakntafen-
dirilebyecek bir oyun Soka-
ğa Çıkma YasağL Bilinçli
bir üslup kayması mı var?
tlk oyunuma da komedi
olarak başlamıştım. Ancak
oyun, yazdıkça giderek ka-
ramsarlaşmaya başladı. As-
lında bir sorun beni ne ka-
dar etkilerse etkilesın olay-
lan hep ironi gözüyle yaka-
lanm. Sokağa Çıkma Ya-
sağı'nda hayata karşı takın-
dığım ironik alaycı üslubu
koruyabildim. Bu baglam-
da da bana daha uygun bir
oyun oldu.
Film senaryosu
- Ödüllü oyunlanmz dışın-
da kaleme akbğuuz başka
oyun var mı?
Kızıl Ötesinde Aynlık ad-
lı iki kışilık ama tek kişinin
sahnede kendisiyle hesap-
laşması üzerine kurulu bir
oyunum var. Yârgısız infa-
zın gerçekleştiği bir apart-
manda tamamen sosyal bir
paranoyayla kendisini eve
kapatmış genç bir çocuğu
anlatıyor.
-Geiecekle ilgili planlan-
mzneter?
Öncelikle birkaç tiyatro
oyunu daha yazmak istiyo-
rum. Bunun yanı sıra bir de
film senaryosu oluşturma-
ya çahşıyorum kafamda. Si-
nemayı da çok seviyorum.
Oyunlar zaten devam ede-
cek. Yılda iki üç oyun sah-
neliyoruz. Yeni bir oyun çık-
tığında iki üç ay başka bü-
tün işlerimi bırakabiliyo-
rum. Sonuçta bütün bu uğ-
raşlanmı, bir bütün olarak
görüyorum.
- Peki TV için dizi film se-
naryolan da bu bütünün
içindemi?
Dizi fılmlerle bir yerde
tüketim denen olayın içine
giriyorsunuz. Amaç genele
mi ulaşmak, kendi istedi-
ğim şeyi mi yazmak diye
çok çelişki yaşadım. Ancak
sonunda televizyonun fark-
lı bir iş olduğunu kabul et-
tim. Yalonlanm bu dizinin
yazunımı körelteceği, olay-
lara daha yüzeysel yaklaş-
mama neden olacağı yö-
nünde kaygılar duyuyorlar-
dı. Ama onu farklı bir iş
olarak gördükten sonra iş-
ler kanşmıyor.
- Ekkmek Lstedikleriniz?
Sokağa Çıkma YasağTnın
sahnede yorumlanmış ha-
lini görmek isterim elbette.
BUAŞAMADA
ŞUKRAN KURDAKUL
Yaşamı Ateşe Vermeyin
Bahçeler çiçek kokarken henüz,
Ağacınız varsa sizin
Masalınız varsa sizin
Masal ağaçlan yapın kendinize
Seven şarkılar söyleyin.
Yelkenlere rüzgâr dolarken henüz
Deniziniz varsa sizin
Masalınız varsa sizin
Masal denizleri yapın kendinize
Yeni çizgenlere doğru gidin.
Kadınlar ana olurken henüz
Silahınız varsa sizin
Masalınız varsa sizin
Masal silahları yapın kendinize
Yaşamı ateşe vermeyin.
'Yolarımız YolculuklapmHZ'
fotoğraf sergisi açıbyor
• Kühür Servisi - Kamıl Koç Otobüsleri AŞ
tarafindan düzenlenen 'Yollanmız Yolculuklanmız'
konulu fotoğraf yanşmasında dereceye giren
yapıtlardan oluşan sergi, 10 -23 Şubat tarihleri arasında
Ankara Türk-lngiliz Kültür Demeği Sanat Galerisi'nde
açılacak. tki yıldır düzenlenen yanşmada bu yıl. Vahap
Akşen, Turan Faruk Aydemir, Faruk Ertunç 'Başan
Ödülü'ne, Uğur Varlı, Taner Şehri ve tlknur Doğrar
'Mansiyon Ödülü'ne, Serkan Emiroğlu 'Özel Ödül'e
layık görüldü.
19.Yüzyıl İzmip Fotoğraflan'
• Kühür Servisi - İZFAŞ ve Vehbi Koç Vakfı Suna-
tnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü
tarafindan düzenlenen '19. Yüzyıl Izmir Fotoğraflan'
sergisi 12-28 Şubatarasında ikinci kez sanatseverlerin
begenisine sunulacak. Sergide 19. yüzyıl fotoğraf
sanatçılan Svoboda, Rubellin ve Sebah Joallier'in
çektıği, lzmir ve yöresini kapsayan fotoğraflar yer
alacak. tZFAŞ Sanat Galerisi'nde açılacak olan sergide
aynca 19. yüzyıl lzmir fotoğraflannın yer aldıgı
albümler de sahşa sunulacak.
Everest My Lord,
Eptuğrul'da sahnelenecek
• Kültür Servisi - Konsept ve yönetımi Naz Erayda ve
Bülent Erkmen'e, yapımı Kumpanya'ya ait olan,
Sevim Burak'ın 'Everest My Lord-Roman 3 Perde'
başlıklı metninin tümü bu kez Şehir Tiyatrolan için
oyunlaştınlıyor. Bir yazann yazdıklannı yeniden
okuma çalışması olan bu oyunda, metnin parçalı yapısı
doğrultusunda yeniden kurgulanan yazı, film, ses, ışık
ve oyun parçalannın görsel-düşünsel ilişkileri aranıyor.
Müziği Babür Tongur'un, bilgisayar koordinasyonunu
Volkan Duran'ın üstlendiği oyunda Ayla Algan, Beklan
Algan, Bilge Arat, Övül Avkıran, Mustafa Avkıran,
Sanem Oktar, Nadi Güler. Kerem Kurdoğlu, Burhan
Ökmen, Cenk Telimen ve Neslihan Yurtsever rol
alıyor. Oyun, Şehir Tiyatrolan prodüksiyonu olarak her
pazartesi saat 20.30'da Harbiye Muhsin Ertuğrul
Sahnesi'nde toplam sekiz kez sahnelenecek.
Avusturya Kültür Ofisi'nde şubat
ayı etkmHkleri
• Kültür Servisi - Avusturya Kültür Ofısi şubat ayı
etkınhklenne perşembe günü saat 19.00'da Wolfgang
Tielsch'in 'Venedik Maskeleri' sergisi ve 20.00'de
Selen Bucak'ın piyano resitali ile başlıyor. 'Venedik
Maskeleri' Wolfgang Tielsch'in Venedik karnavalında
resımledıği ve onu etkileyen gizemlı maskelerin
fotoğraf öyküsü. Gazeteci ve tercüman olan Tielsch
uzun yıllar yaptığı seyahatler sırasında kendi deyimiyle
göımeyı öğrendi. Tielsch'in sergisinin açılışını takiben
Mimar Sınan Üniversitesi öğretim görevlilerinden
Selen Bucak'ın piyano resitali yer alıyor. Avusturya
Lisesi, İstanbul Devlet Konservatuvan, Boğazıçi
Üniversitesi Siyasal Bilgiler mezunu olan Selen Bucak,
Viyana'da Yaz Akademisi'nde Paul Badura Skoda'nın
yanında eŞitim gördü
Black Voices konserleri
• Kültür Servisi - British Council'in davetlisi olarak
şubat ayı boyunca Türkiye turnesine çıkan
lngiltere'nın başlıca vokal gruplannda Black Voices;
Trabzon, Ankara, Eskişehir ve tzmit konserlerinin
ardından bugün İstanbul'da. 12 Şubat'ta Bursa'da, 16
Şubat'ta tzmir'de, 17 Şubat'ta Denizli'de. 19 Şubat'ta
Antalya'da, 21 Şubat'ta Adana'da ve 22 Şubat'ta
Mersin'de müzikseverlerle buluşacak. Topluluk
konserlerinde spiritual'dan reggae'ye, blues'dan
geleneksel Afrika ezgilerine kadar uzanan zengin bir
yelpaze sunuyor.
Yine Hişnn 39. sayıst ç*tı
• Kültür Servisi - tki ayda bir yayımlanan kültür-sanat
dergisi Yine Hişt'in şubat-mart sayısı çıktı. Derginin
bu sayısmdaki eksen konusu cinayet. Altay Öktem
'off' isimli şiiri, Ş. Gökçen Ezber 'Yitik', Ahmet Ümit
'Bir Yaşam Armağan Etmek", Pınar Öğünç 'Katil
Kim'in Yazgısf, Burçak Özlüdil 'Rüyaertesi', Ayhan
Bozkurt 'Ömrümden Sayıyorum Bunlan', Serpil
Durak 'Kissed', Cengiz Yaylalı 'Tarlabaşı'ndabir
Pansiyon', Sevil Kesimal 'A>TI Zamanlardaydı', Metin
Karadağ 'Valeyle Pişti' isimli yazılanyla dergide yer
alıvor.