29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 3 ARALIK 1998 PERŞEMBE Eğitim Hastanelerimizin Geleceği Aydınlanıyor! Dr. M E H M E T ALTINOK ATO 1994-1998 Dörifml Başka, • • kemızde tıpta uzmanhk U eğitımi, tıp fakülteleri ile Sağhk Bakanlığı ve SSK'yebağlı eğitim has- unelerinde verilmekte- ar. Fakülte dışındaki eği- tim kurumlanmızda uzmanlık eğiti- minden sorum u hekim kadrolan. eği- tim hastaneler şef ve şef yardımcıla- ndır. Bu kadroiar. tıp fakültelerindeki profesör ve dkrçentlik kadrolarmın ilgi- lı kurumlardak karşılıklan gibidir. Bu- nun yanı sıra şef ve şef yardımcılan- nın klinik yöneticiliği işlevi de vardır. Eğitim hastaıeleri şef ve şef yardım- cıian TabaJbet Uzmanlık Yönetmeliği çerçevesinde. Sağhk Bakanlığı tarafin- dan düzenlenen sınavlarla belirlenmek- tedir. Ilgili yönetmeliğin günümüz ko- şullanna yarut vermekten uzak olma- sı nedeniyle yıliardırşef ve şef yardım- cılığı sınavlan hekim kamuoyıında yo- ğun tepkilere >ol açmaktaydı. Nesnel ' değerlendirmeölçütlerinin çok uzağın- da olan sınav sistemi ile bakanhkça be- lirlenen beşer kişilik seçici kurullar, yaklaşık 30 tıpdalında onlarca adayın yabancı dil bilgısini, bilgi düzeyinı. bi- İimsel çalışma\eyayımlannı, meslek- sel çalışma belgelerini, öğretim ve eği- tim yapabilme yeteneğini, kendilerine verilen sınırlı sürede değerlendirmek- le yükümlüydü. Örneğin genel cerra- hi alanında bir adayın uygulamada (ameliyatsırasında)sınanması 5-10da- kika. kuramsal alanda sınanması ise 10-15 dakika gibibirrraji-komiksüre- lerde yapılabili>ordu. Nesnel seçim öl- çütlerinin olmadığı bu sınav sistemin- de egemen "siy»sal ve bürokratik güç- ler" kendine yakın olan adaylann se- çilmesi için yoğun baskılaruygulamak- taydı. Çoğunlukla; bilgi ve beceri dü- zeyinı ölçen, yaraşırlığa (liyakata) da- yalı bir yaklaşım yerine olumsuz seç- nı kiye (negatif seleksiyon) dayalı, kayır- macı bir anlayış belirleyici olmaktay- dı. Siyasal iktidar, uzanüsı konumunda- ki sağhk bakanları ve bakanlık üst dii- zey bürokrasisi, ne yazık ki bu kayırma- cı sınav sistemi ile görüş oiarak kendi- lerine yakın kişilerin eğitinı hastanele- rimizde şef ve şef yardımcısı olmalan- nı sağiama>i yıllarea alabildigine kulla- narak sağiik hizmetfcrimizde çirkin bir örgütienmeyi sürdiirdüier. Çağcıl anlayışın çok uzağmdaki şef ve şef yardımcılığı sınavı sistemi ne- deniyle ülkemizin uzman hekimlerin bü- yük bir bölümünün yetiştirildiği eğitim hastanelerimizin geleceğıni yakından ilgilendiren bu olumsuz sürecin durdu- rulması için hekim örgütleri, yıllardır rahatsızlıklannı dile getirerek nesnel sınav sürecinin oluşturulması için so- mut öneriler getiriyordu. Yönetimde olduğumuz dönemde Ankara Tabip Odası, bu konuda kapsamlı bir görüş hazırlamış ve bu görüş TTB Merkez Konseyi, Istanbul ve Izmir Tabip Oda- sı 'nın önerileriyle son biçimini almış, meslek örgütümüzün görüşü oiarak Sağhk Bakanlığı'na sunulmuştu. Sunu- lan görüşe göre: - OSYM tarafından yabancı dil dü- zeyinin nesnel oiarak belirleneceği mer- kezi ve yazılı bir sınav yapılması, - Mesleksel birikim ve bilgi düzeyi- nin ÖSYM tarafından yapılacak mer- kezı ve yazılı bir sınavla ölçülmesi, - Yurtiçi ve yurtdışı yayınlar ve bi- • limsel kongrelerdeki bildirilerin stan- dart bir biçimde değerlendırilmesı, - Adaylann mesleksel beceri ve eği- tim oluşumlannı adil bir biçimde de- ğerlendirecekjüri bileşenlerinin nesnel ölçütlere göre oluşturulması önerili- yordu. Sağhk Bakanlığı yetkilileriyle yapı- lan uzun görüşmelerin ardından, dö- nemin Sağlık Bakanı Dr. Yıldınm Ak- tuna'nm da olumlu yaklaşımı sonu- cunda önerilerimizin en önemli iki adı- mı kabul edildi. Bakanhkça çıkanlan 20 Şubat 1997 tarihli Tababet Uzman- lık Yönetmeliği Değişikliği ıle şef ve şef yardımcılığı sınavlannda ÖSYM tarafından merkezi yabancı dil ve bi- lim sınavı yapılması hükmü getirildi. Bu değişim, eğitim hastanelerimizde ar- tık siyasal ve kişisel kayırmalarla şef ve şef yardımcılığının bir ulufe gibi da- ğıtılmasınm önleneceği anlamını taşı- yordu. Siyasal yozlaşürmaya karşıhukuk! Ancak REFAHYOL hükümetinde Dr. Aktuna'nın Sağhk Bakanlığı'ndan aynlması ve yönetmelik gereğı ÖSYM tarafından yapılan merkezi yabancı dil sınavından kısa bir süre sonra bakan- lık. 22 Haziran 1997'de Tababet Uzman- lık Yönetmeliği'ni değiştirerek aynı şu ifade ile "Bir kereyemahsusobnak üze- re eski usulde sınav yapma" kararı al- dı. Amaç, boş bulunan eğitim kadrola- nnın kendi yandaşlan tarafından dol- durduktan sonra yeni sınav sistemine geçilmesiydi. Odarruz, bilime ve huku- ka açıkça aykın olan ve eğitim hasta- nelerimizin geleceğini karartan bu dü- zenlemenin iptali için idari yargıya baş- vurdu. Danıştay 5. Dairesi. 31 Tem- muz 1997'de yürütmeyi durdurma ka- ran verdi. Bakanhğın bu karara ıtirazı da aynı dairenin 25 Eylül 1997'deki ka- ran ile bir kez daha reddedildi. Böyle- ce eğitim hastanelerimizin siyasal rant amacı ile kullanılması ve standartlan- nın düşürülmesinin önü alınmış oldu. Artık, Sağhk Bakanlığı idari yargı ka- ranna uyarak şef ve şef yardımcılığı için merkezi bilim sınavını yapmak zorun- daydı. Kazandığımız bu dava sonucun- da 17 Mayıs 1998'de merkezi bilim sı- navı ÖSYM tarafından yapıldı. Bazı dallarda soru tekniğinden kaynakJanan sorunlar yaşanmakla birlikte mülakat için seçilecek olan adaylar büyük ölçü- de nesnel ölçütlere göre belirlendi. Ge- çen eylül ayının son haftasında yapılan mülakat sınavlannda bazıjürilerde nes- nel seçim ölçütlerine yeterli özen gös- terilmezse de jürilerin büyük bir bölü- mü adil bir eleme yaparak hak eden adaylan seçtiler. Böylece, eğitim has- tanelerimizin geleceğini yakından ilgi- lendiren bu kadrolara atanacak hekim- ler, olabildiğince nesnel bir sûreçte be- lirlenmış oldu. Yaşadığımız bu sürecin sonunda kazanılan başanda; adil bir sı- nav sistemi için ısrarlı tutumumuz, bu tutumda yıllannı kamuda kamu için çalışma ilkelerinin yaşama geçirilme- sinde sendika ve meslek örgütlerine yol gösteren çabalan ile odamızın o dönemki hukuk danışmanı Av. RaifÇa- kır'ın hukuksal beceri ve çabalan ile Sağhk Bakanhğı'nın hukuka aykın gı- rişimlerini idari yargıda durdurmamı- zın önemli bir rolü olduğu açıkça gö- rülüyor kanısındayım. Bu başan, RE- FAHYOL hükümetinin SSK eğitim has- taneleri uzmanlık kadrolannı yağma- layan yönetmeliğin iptali, Sağhk Baka- nı Dr. Doğan Baran tarafından başlatı- lan hastanelere imam ataması uygula- masının durdurulması, Ankara Büyük- şehir Belediye Başkanı 1. Metih Gök- çek'in gezici sağhk araçlannda hekim ve öbür sağhk çahşanlannı siyasal pro- paganda amacıyla çalıştırmasının dur- durulması, Sağhk Bakanhğı'nın ilaç- ta reklama izin veren yönetmelik deği- şikliğinin iptali gibi Ankara Tabip Oda- sı'nın kazandığı büyük bir hukuksal başandır. Doğru bir rutıım ile meslek- sel kamuoyunun istemlerinın savunu- sunun sonuçta meslek odalanna ve sağ- hk sistemimize çok şeyler kazandıra- cağının bir örneğidir. Bu süreç, kamu sağhk hizmetleri- miz ile tıpta uzmanlık sistemimizde önemli bir başlangıcın da ilk aşaması- dır. Ancak, Sağhk Bakanhğı'nın 16 EVET/HAYIR OKTAY AKBAL 4 Aralık'ı Anımsama... 4 Aralık 1945 günüydü... 53 yıl önce Istanbul'da korkunç bir olay yaşan- dı. Gözü dönmüş, ya da bilerek, isteyerek, kışkır- tılarak döndürülmüş bir kalabalık 'Tan', 'Yeni Dün- ya' ve 'La Turque' gazetelerine saldırdı. Yaktı yık- tı, makıneleri parçaladı. Kimdi bu insanlık, uygar- lık dışı işlere kalkışanlar? O günlerin ünrversiteli- leri mi, yoksa yönetim başındaki gafil kişiler mi? lyice gün ışığına çıkartılamadı. lyice olay aydın- latılamadı. Suçlular yakalanmadı. Ama Zekeriye Sertel, Sabiha Sertel gibi ünlü yazaıiar yurtdışı- na kaçmak zorunda kaldılar! Düşünün, polislerin içinde yer aldığı bir kalabalık basımevine girip her şeyi parçalıyor, ellerine geçse gazete yazarlarını, işçileri de linç edecek. Ama suçlu yok, soruştur- ma yok. Ne var? Gazetenin sahibi iki yazar ner- deyse vatan haıni ilan edilip adalete veriliyor, on- lar da bir an önce ülkeyi terk edip gurbet ellerde uzun yıllannı geçirmek zorunda kalıyorlar. 1969'da çıkan biryazımı okurlanmaanımsatmak istiyorum: "Bir gazetede o günlerin askeri savcısının anı- ları yayımlandı. Beni de uzun yıllann ötesine sü- rükledi. Nemli bir kış sabahı kendimi Karaköy'de buluverdim: Köprü açılmıştı, Eminönü'ne geç- mekönlenmişti. Tekyolu dolmuş kayıklanna bin- mekti. Kalabalık bir mavnaya atladım. Bir şeyler oluyordu, ama ne? Biradam Tanin Matbaası'nın yıkıldığını duymuş, başka biri Hüseyin Cahit'in yazıları yüzünden dövüldüğünü söyledi! Her ka- fadan ayrı ses çıkıyordu, kimse bir şey bilmiyor, yalan yanlış konuşuyordu. Eminönü'ne çıktığım- da ortalığın karmakarışık olduğunu gördüm. Kâ- ğıt parçacıkları, bobin artıklan. Tan gazetesini po- lis çevirmişti. Yerlerde kırık makineler, daktilolar, bin bir türlü eşya!.. Fırtına az önce geçmişti! Karmakanşık anılar: ABC Kitabevi'nin yıkılma- sıkitapların oracıktayakılarakyokedilmesi.. Han- gi kitaplar? Istrati, Roth, DuhamelL. Sonra gidip Marmara Kitabevi'nin vitrinini göstericilerden sak- layışımız! Bağıran çağıran bir kalabalığın 'Vatan' gazetesine doğru gidişi!.. O gösteriye katılanlar hep gençlerdi, Vniversi- te öğrencileri... Gençlik şahlandı' diye yazdı ga- zeteler... Necmettin Sadak'ın 'Akşam'ı aynı gün 'üzücü olaylar çıktı' diye yazmaktan çekinmemiş- ti, nerdeyse orası da yerle bir edilecekti! Gençle- rin önüm sıra geçişleri belleğimde iyice. Yüzleri bile hatırlıyorum. Nerdeyse adlannı bile söyleye- bilirim! O yıllann üniversitelileri benim yaşımday- dılar. Yirmi-yirmi beşyaşlan arasında... Büyük bir iş yaptıklarını sanıyorlardı. Şimdi nerde o genç- ler? O günü 'büyük bir başan' oiarak hatırlıyorlar mı hâlâ? Yoksa garip bir sıkılma mı duyuyorlar o anıdan ötürü? 'Tan' gazetesini okurdum ben. Tan-Vatan cep- hesi CHP iktidanna karşıydı. Saraçoğlu 'nun dav- ranışını eleştiriyorlardı. Yazdıkları hiç de 'vatan hainliği' diye adlandınlacak, hatta 'sosyalizm pro- pagandası' sayılabilecek şeyler değildi. Bir gün okursanız, anlarsınız. Nerden gelip nereye ulaş- mışız diye şaşarsınız. Ama o günkü yöneticiler muhalefetin güçlü organlarını ortadan kaldırma- yı gerekli gördüler, bazı heyecanlı gençleri bu iş- te kullandılar. Hikâye bu kadarcıktı!" Otuz yıl önceki yazımda '4 Aralık' adlı bir roman yazmak istediğimi belirtmişim. Ama olmamış bir türlü. Doğrusu ya kimse de çıkıp bu olayı roman- laştırmamış.! 'Gerçekler bir türlü ortaya çıkama- mış... Sabiha ve Zekeriya Sertel büyük bir suç iş- lemişlergibi Paris'lerde, Moskova'larda, Bakü'ler- de uzun yılları geçirmişler. Sabiha hanım bir daha ülkesine dönememiş. Zekeriya bey bir gelişinde kapıdan çevrilmiş, ancak ölümüne yakın ülkeye ge- lebilmiş... Şimdi kızları Yıldız Sertel onların anısına bir ödül koydu. Ama yeter mi? 4 Aralık olayı demok- rasi karşıtı bir cinayetti. Bir gün elbet biri çıkacak "4 Aralık" romanını yazacak, gelecek kuşaklan aydınlatacak. İSTANBUL^ MÜZİK V ŞENLİĞİ'^ 4/5/6 ARALIK1998 HARBİYE ASKERİ MÜZE VE KÜLTÜR SİTESİ Istanbul Müzık Şenlığı-2 Danışma: (0212) 292 12 07 (0212) 244 33 94 Pozitif ve Açık Radyo işbirliği ile düzenlenmektedir. (0212) 296 23 89 BÜVÜK KONSCR SALONU YEŞIL SALON I 1S-15 -8 I—-s I lb 3C 3 Kardeş TürKuler ZuğaşiB«repe ^ . - 1 . ' . " I -• ->t •»!• Oanç Kufak Türt Bnt«ciWt K«man-Ply«no Yapıtları Citut Ajkm. keman; Hetln Ulkû. pıyano Aydın Esen Göksel Bir Serdar Ateşer Topluluğu Kadlr Ürün ve Arkada$ları KONFERANS SALONU Modernizm, Dfzisel Müzik, A. VVebern SEMIH KOOUCU Şelpe Tehniği ERDAL ERZtNC»N r. KlaslK Sazlar Beşllsi Urfafı Kazanct Bedih ve Arkadaşlan Bilglsayar Dcstekli Müzik EMRDUNHAUCI. BORGAMRUUI Dansı Anlamak JOHN COOK Niye HiFİ? OSMAKTOMttlHİFİKAÜBÜ Soundscape Design HAHS-ULRICH KRKER Doğaçlama Dans REBECCA LAZIO) I Gttar Atölyesl I ŞEVKETAKINCI. 1 KAMİL ÖZLER. NEŞET RUACAN Ikl Ustadan Ikl Nefesli Halk Çalgısı ökke; H»ra - Matunırt Turaı Gökhan Kırdar Cinnet Konseri i Açık Radyo Partisi rıriFg I 15-00 I 15 ÎT I 17 CD | 17 15 |~17 30 | 17 Inci Çayırlı Repllkas Ali Ekbcr Çlçek Uçan Halı Migueu Montanaro veflrban Topçuog/u Koçanl Orkestar Naşet Ruacan Doğan Dikmen C«ı< KutM TOrH B«t<clKrl: Pfysno Yaprtları-1 JiKfrth Uluğ, piyano Y^Mar Ortestras Yapıtlan Millî Reasûrans Oda Orlustreı; Ctm Manstır, jel Kaos Hakan Kurşun Faik ince ve Grup Avşar 15 15 : 3D 2 - * 5 Birol Topaloqlu Reşo • TarMjo'nun öykûsü FEHMİAKGON Nlyazi Sayın it* Mûsaki Ortamları "F«vzlye Kıraathanesi" NİYA3 SAYIN, HtClLABtRTUĞ, FiKRETBERUlC Günûmüzdc TOrk Halk MOzlfi ve Popüler Müzijln Etklltşimi ! YÖKETEN: MOİH OUTGULU Dünya Mûzi$i, Almsnya ve Almanya'da Ytsjcren Türk Müzl«i NEDİMHAZAK Tûrkiye'de Müzik Oretimi ve Müzisyenlerln Yaşadığı Zorluklar YfiNETEIC GflKHAN AY» Satsa'daTemet ; Adımlar ! AV1UNE ÇAKICI-A8RIN0EU Güney mndbtan Rrtmlk DOan « Gürol Ağırbaş HASANUÇM5U Akdeniz Buluşması MİGUEU MONTANAİK) Attşma, Muamma, Deyiş, Leb Deijmez v« Taşlama Mûrsel Sman ve ArkadaşUn Conduction Workshop UWREPtCE -BUTCH" M08RIS Radlo MuttiKulti Partisi I DO I . 3 - 3 0 | 13 »5 OQ HS | 15.00 | ıs.ıs | 15 30 | 15 nT | lh.DC | ik-lS I 1L 3D I 11 I 17-00 I 17 1 I 17 3 I 17. I hA. I ia-1 1 Ifi 3 Aydın Teker Rebecca Lazier Bürge öztürk Nekropsi Kaf Dağı Müzlfc Grubu | gı.oı | gl.l | gl 3 Imer Demlrer • Tuna ötenel Piyano Yaprtlan-2 Metm Olkû, pıyano Modcrn Strln^s Tmur Sel;uk, konuk şef Nurettin Çelltc Kostas Siamidis, Vasileiadis Ahitleas, Kourtidls Yiannis Brenna : MacCrimmon! ve Grup Karşılama 1950'den Sonra Taş Plaklarda Türk Mûsıkisi \ BÛLEKT AKSOY - CEMAL 0KI.0 Genç Kuşak TOrk Bestecileri ve Ürettmterl YÖ«ETBI:AYKUn(ÖK5Al Müzik Festivallerimiz YÖNETDi: YAVUZ 8AYDAR Bir Türkü Söyleyellm ME1DA DUYGUIU - ! ENGİHASUN Unutulmuş Sazlarta Tanışalım Yayhlar DSrtkisü Yaprtlan rrû Yayiı Çajgıir DörttGsS , Ricardo Moyano Oğuz BOyükberber ÇağlayanYıldız Cazı Dinlemek EMİN FINDIKOSlU Turhal Kültür ve Dayanışma Demeği Hubyar Semahı Arjantin Tangosu Öğreniyoruz TANJÜ YILDIRIM Atma Türkü AUY CIHAN - MEHMET IAK l|IEczacıbaşı Cumhurlyet t ı ş ı m Kasım 1996'da yayımladığı Atama ve Nakil Yönetmeliği ile kapsam dışı bı- rakılan eğitim hastanesi başasistanlan için 20 Şubat 1997'de yayımlanan yö- netmelikte hiçbir performans değer- lendirilmesi yapılmaksızın tasfîye eden hükümler yer almaktadır. Bakanlık, bu hükümleri bugunlerde uygulamaya baş- lamıştır. Eğitim hastaneleri başasistan- lannın klinik şefleri ile hastane başhe- kimlerinin isteğine bağlı oiarak tasfi- yesi anlamını taşıyan bu yönetmelik değişikliği maddeleri için Ankara Ta- bip Odası'nın idari yargıda açtığı dava sürmektedır. Dava konusu olan bu yö- netmelik değişikliğinin, bir seçim ön- görüsünde (arifesinde) uygulanması eğitim hastanelerimizin en dinamik kadrosu olan başasistanlar için "ya iv tifa et ya da yaklaşan seçimlerde seni oy avcıbğı için kullanmama izin ver" an- lamına gelmektedir. Bu değışildik hü- kümleri gözden geçirilmeli ve tûm eği- tim kadrolanna (şef, şef yardımcısı ve başasistanlar) sürekB bir performans de- ğertendirilmesi sistemi getirilmeüdir. Eğitim hastanelenmızin şef ve şef yardımcıhğının tıp fakültelerindeki eş- değeri olan doçentlik ve profesörlük için de nesnel ve merkezi bir sınav sis- temine halen geçilememiştir. Tüm de- ğerlendirmenin bir seçiciler kurulunca yapddığı, sadece 'mülakat esasına' da- yalı bir sistem ile doçentlik verilmekte, bu dunım ise ka>nlma>a açıkbir ortam yaratmaktadır. Doçentlik sınavmda da nesnel ve merkezi bir sınav uygulan- malı ve üniversitedeki eğitim kadrola- n için de sürekli bir performans değer- lendirilmesi sistemi getirilmelidir. Aynca, hiç olmazsa eğitim hastane- lerimizde yeni bir ücret politikasıyla gerçekleştirilecek tam gün uvgulama- sı,yani kamuda kamu için çalişma ilke- si'nin yaşama geçinlmesı şef ve şef yardımcılığı sınavlan ile başlayan de- ğişimin sürdürülmesi için önemli bir adım olacaktır. Mülkiye... 4 Aralık 1859'dadevlet yö- netimınde nitelikli üst düzey yönehcisi yetıştırmek amacıy- İa 'Mekteb-i MûlkiytM Şaha- ne', yanı bugünkü adıyla Siya- sal Bilgiler Fakültesi kurulmus- tur. Devlet yönetiminin karma- şık bir yapıya sahip olduğu gü- nümûzde; ülkemizde iyi yetiş- miş, dürüst, voırtseveryöneticı- lere gereksinim vardır. Bu, gi- derek artmaktadır. Çağdaş devlette kuvvetler aynlığı ilkesinın doğal bir so- nucu oiarak yürütmenin one- rai yadsınamaz derecede bü- yüktür. Kamu yönetiminin en iyi şekilde yiirütülmesi ancak çağdaş beyinlerle sağlanabilir. Devlet kavramının Mülkiyeli için önemi burada yatmakta- dır. Zaten Mülkiye'nin birincil amacı da dinamik, çağdaş ka- falı yönetıcıleri topluma kazan- dırmaktır. Yûzyılı birhayli aşan süre bo- yunca ülkemizin ve ulusumu- zun hizmetinde olmayı onur- lann ve ödüllerin en büjüğü sayan, ülke sorunlanyla yakın- dan ilgilenen MülkiyelL bundan sonra da ülkesine hizmet etme- yi artan bir istek ve çalışma az- miyle devam ettirecektir. 1915 yılında Sadrazam ve Dahiliye Nazın Tabt Paşa, Do- ğu illerine yaptığı bir geziden dönüşünde Mekteb-i Mülki- ye'nın Türk toplumunda o za- manki yerini şu sözlerle belirt- miştir: "Hertarafiharabeolan memleketin neresinde bir üm- ran ve medeni bir eser gördüm- se bunu orada hizmet eden Mül- kh eli bir ka\makamın, bir mu- tasarnfın. bir \ alinin eser-i hiz- meti v« gajTed olduğunu takdir etüıa Aniadıın Id Mülkh« me- zunlan kadar bu memlekete hizmeteden. yurdun en uzak ve mahrum köşeieriiKk nur. ha> at medenhet ve ümran halkeden kimse yokrur." Yüce Atatürk '1935 yıluıda, "Derhal bildim ki. bana içten se\gilerini ha\kıranlar. yanm asırdan beri bü)ük Türk ulu- sunun tam anlanu) la milkt ol- masına çalışan. onunla en mo- dern bir Türk devteti kurmak için iıtsanhk fedakâruklannın hiçbirini kendilerinden esirge- meyen: kültür. idare, inti/am. de\let anlamlannı en son ilmi telakkflere göre tebeOürettirme- ye çalışmış \e çalışan \iiksek arkadaşlanmdır. Benim Türk miDetine. Türk Cumhumed'ne, Türklüğün istikbaline ait ödev- krim bitmemiştir; siz onlan ta- mamla> acaksınız. Siz de sizden sonrakflere. benim sözümü tek- rar ediniz. Bu sözler bir ferdin değiL bir Türk ulusu duygusu- nun ifadesidir" diyerek Mülki- yelılere hıtap etmiş ve Mül- kiyelinin asıl görevini açıkça belirtmiştir. Atatürk milliyetçibğine bağ- lı, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine içten inanan, ülke çıkarlannı en üst düzeyde korumak amacında olan Mülkiyeli, özel ve kamu kesıminde ilîceli göre\- anlayışım sürdürmektedır. Yann (4 Aralıkta) okullarımn kuruluşunu kutlayacak olan her bir Mülkiyeli. h'alka hizmetle özdeş olan Miilkiyelilık ruhunu yaşatmak azim ve karanndadır. MUZAFFER KULULAR 1976SBFmezunu PENCERE Şair ve Devlet Memet Fuat 'Adam Sanat' dergisinin aralık sa- yısındaki başyazısında "7940 kuşağı toplumsalcı şairieri"n\ sayıyor: "Hasan izzettin Dinamo 1909 doğumlu, sonra 1911, 1916, 1917, 1918, 1919 derken, Ömer Fa- ruk Toprak, Enver Gökçe, Mehmed Kemal 1920 doğumlular. Bir de çocuk denecek yaşta Arif Da- mar takılmış arkalarına. O 1925'li... (...) Birde 1940 sonrası toplumsalcı şaiherinin doğum taıihlerine bakalım: Attilâ llhan 7925, Can Yücel, MehmetBaşaran.SabriAltınel 7926, MetinEloğ- lu, Ahmed Arif, Şükran Kurdakul, Hasan Hüse- yin 7927. Aralarındaki uzaklık iki ayrı kuşak diye anmamıza neden olacak kadar fazla değil belki, ama içinde ya- şadıklan koşullar, karşı koymakzonında olduklan bas- kılar çok değişik... Öncekiler yalnız yasalaria ezilmedi, yasadışıyol- lardan da ezildiler... Sonrakilere uygulanan baskı daha ölçülüydü." Memet Fuat'ın dökümünü yaptığı toplumsalcı şa- irler arasında Rrfat llgaz yok, sanınm unutulmuş... 1940 kuşağı ile arkadan gelen toplumsalcı şair- ler, yaşlanna bakılırsa, Cumhuriyetten sonra okumuş- lar; hepsi 'Öğretim Bihiği Devrimi'nın öğrencileri... 1923 Devrimi, herkesin bildiği gibi, tek partili yö- netimle gerçekleşti. Günümüzde bu duruma baka- rak o dönemi eleştiren ve karalayan pek çok kişi var; ama, bunlar yüzeysel ya da önyargılı yaklaşımlardır. Tek partili devrimci cumhuriyet döneminde yöne- timle şairler ve yazarlar banşıktı; isterseniz hemen akla gelebilecek adları sıralayalım: Mehmet Emin, Abdülhak Hamrt, Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa, Faruk Nafız, Orhan Sey- fi, Yahya Kemal, Yakup Kadri, Reşat Nuri, Hali- de Edip, Nurullah Ataç, Mithat Cemal, Ahmet Muhip Dıranas, Celal Sılay, Yusuf Ziya, Ahmet Ra- sim, Hüseyin Rahmi, Memduh Şevket, vb... Listeyı uzatmak kolay... Cumhuriyetin devrimci döneminde aydınlar, yazar- lar, şairler ve bilim adamlanyla devlet ve yönetim bü- tünleşmişti; Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu'ya karşı çıkan Refık Halit ve Refi Cevat gibi yazarlar bile bağışlanmıştı; bu sürecin sonuna doğru yalnız Nâzım Hikmet'le yönetim arasında çelişki ve ça- tışmadan söz açılabilir. * 1940 kuşağından başlayarak şair ve yazarlara kar- şı devletin baskı uygulaması çok partili dönemde ger- çekleşti. Bu öyle bir dönemdir ki Köy Enstitüleri'ni kuran Ismet Paşa çevresindekilere: - Ne yapacaksanız, demişti, hemen yapın; önü- nüzde ancak birkaç yıl var. 1950'de Demokrat Parti tek başına iktidara geç- ti; peki ülkeye demokrasi mi geldi?.. Yeni iktidann ilk işi Ceza Yasasfndaki 141 ve 142'nci maddeleri ağıriaştırıp toplumcuların defterini dürmek yolunda baskılan ağıriaştırmak oldu. Yaşanan olayın içyüzünü, perde arkasını, tarihsel nedenlerini düşünmekte yarar var. Avrupa'da demokrasi, halkın lokomotifi işlevini gören sanayi burjuvasının Hıristiyan şeriatına karşı savaşımla iktidara geçip kendi devletini kurması de-J mektir; sosyal demokrasiyi de bu dalganın ardından parlamentoya ağtrlığını koyacak işçi sırirfı pekiştıre-- cektir. Tûrkiye'de sanayi burjuvazisi ve işçi sınıft yok- tu ki çok partili rejim demokrasiyi ülkeye taşısın!.. 1950'de en gerici ve tutucu sınıflann iktidan se- çimle pekişince şair, yazar, öğretmen, aydın "dev- let düşmanı" sayılmaya başlandı. • Çok partili rejimle devlet, tutuculuğun güdümün- de dinci politikacının etkisine girmişti; ancak yaşa- dığımız günlerde rota değişiyor. Laik cumhuriyet devleti kimliğine yeniden kavuşuyor... Demokrasi, bu rotada yerine oturabilir. GAYRİMENKllÜN AÇIK ARTIRMA İLANI ANK\RA GAYTdMEMOJL SATIŞ İCRA DAİRESİ'NDEN DosvaNo- 1997 1037 Satılmasına karar venlen gaj-nmenkuiûn cuısı. kıymen. adedı. evsafı Aıılu- ra. Çankava ılçesı. AVTSBCI Mahallesmde. Hojdere Caddesı. l n kapı numanlı Akmdar ı bulımdugu yere rast)a>aı ve ımarm 2804 ada 5 panelmj teşidl eden 1088 d k İ 5 Û 3 2 ^ l l 3 d lg p [ y ve mûşteiffliatmdan ıbara 100 m2 kullanraı alanlı mâken \asıflı taşmmaz, bir borç ne- deni)le açık antımu sureOyle satılacaknr Gemş evsafı dosyada mevcut $aıtMmeye ılışık bıliAışı raponmda açiklanmışto Takdir edıkn kıymeû 8 500.000 000 TL *»l KDV almya»ıtar S«ö5^rttın:!-Saaş 221999 günüsaat !440'ün 14 50')eka- dar Adiıye Mezat Saloou'nda. açık antmna sureoyle yapılacaknr Bu artnnnada tah- mm edılen ln)Tnetm juzde ^5'mı veriiçhaniıalacakiılar varsa alacaklan recmuunu ve saüş masraflanm geçmek şartı ık ıhale olunur Boyle bırbedelîe akı çıkmazsa. en çok arttıraıım aahhûdübab kalmak şartıy la 1211999 günü araı >er \ e saatre ikıncı arttır- ma>a çıkanlacakor Bu arttmnada da bu mıktar elde edılememışse ga)Timenkul en çok attnrannı taahbüdi saklı kabnak ûître armraıa ılânmda göaerilen müddei soraındanı çok artnrana ıhale edılecckOT Şu kadar ki arttırma bedelmın malm tahmiı edılen kıv- metmın yizie 40'mı butaası ve sanş ıste)eım alaağma rûçbam olan alacaklann top- lamından fazla olması ve bundan başita paraya ç«vırme \e paylaşnnna masrafurmı geçmesı laamdır Bo\le M a bedelle alıcı çikmazsa saıış talebı düşeceklir 2- Amn- maya ıştırak edeceklenn, tahmin edflen kıymetin yfizde 20'a nispennde pey akçesi ve- ya bu mıktar kadar mıllı bir bankanm temınat mektubuna vermelen lazımdır Sanş, pe- şın para ıledrr. alıcı ıstedıgmde 20 gûnû geçmemek üzere mehıl venlebıhr Tellalıve resnı. ıhale pulu. opu harç ve masraflan akcıya amır Bırümış \op\a sanş bedehn- den ödenır 3- tpotek sahıbı alacaklılarta dığer ılgılılenn I•) bu gajjnnenkul üzerinde- b hakknm hususıvie faız ve msrafa daır olan ıddularmı davanafc belgelen ıle on beş gün ıçmde daıreımze bıldırmelen laarodır Aka akdınie lıakian opu sıcılı ıfc sabıt o)- madıkçı paylaşmadan hanç bırakılacaklardır 4- tnaleye taülıp daha sonra ıhale bede- lını yalmnamak surefjyle lialemıı feshıne sebep olan tûm alıolar ve kefillen, teklıf et- aklen bedel ıle son ıhale bedelı arasmdakı farkon ve dıger zararlardan ve a>Ticatemer- rüt faızmden muıeselsılen raesd olacaklardıı Ihale ferkı v e temerrât faıa aynca hûk- me hacet kalmaksızm daıremızce tahsıl olunacak, bu fark. varsa öncelikle temınat be- delmden almacaktır 5- Şartname, ılan tarihmden ıtibaren herkesm görebilmesı ıçsn da- ırede açık ohıp masrarı verildıgı takdmie ısteyen aiıcıya bır ömegı göndenlebıhr. 6- Satışa ıştırak edenlerm sannamejı görmûş ve munderecatmı kabul etmış sa)ilacakla- n. başkaca bılgı almak isteyaderm 1997 100^ savık dosj'a numarasıj la mudûıiüjŞunıü- ze başvurmalan üan olunur 1911 1998 (*> tlaliler tabınne ınıfak hakkı sahıpîen de dahıldır Basaı 59512 ESKİŞEHİR3. SL1H HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1998 1439 Davacı Osman Mete Altan vekili Av Ibrahım Malkoç tarafindan davalılar Tepebaşı Belediye Başkanlığı ve arkadaşlan aleyhıne mahkemermzde açılan ottakhgm gıdenlmesı davasında venlen ara karan uyannca. Davacı vekılınm mahkemeınıze \ermış oldu|u 7.11 1997 tanhlı dılekçesınde Eskışehır Merkez Btabaglar Mh. 20 m-11 -b ada 2913 parselde kayıtlı taşınmazın sanş yolu ıle ortakh|ın gıdenlmesım ıstemış olup, dahılı davablardan Sebahat Gülençlergıl ve Halrme Çalışkan'ın araştırrnalara ragmen adresı bularamamış olup yargı- lamanın bırakıldığı 25 1.1999 günü saat 0905'temahkememızdehazırbulıın- ması ve\a kendilerinı bır vekille temsıl etnnnelen aksı takdırde yargılamaya yokluklannda devam edılıp karar venlecegı dava dılekçesı ve duruşma gûnü tebhğımn yenne geçmek üzere ılanen teblığ olunur 1611 1998Basuı 57527 ADAX4 6. ASÜYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 1998 260 Karar No 1998 "74 Davacı Pınar Hakan vekılı Av. Sabahattın Demir tarafindan davalı Bıiient HakaTi aieyhme mahkememıze açılan boşanma davasımn yapılan yargılaması sonunda, Mahkememızın 30.9.1998 tanhınde venlen karan gereğınce. dava- nın kabulûne, Aksaray ılı. Merkez Ereglıkapı Mahallesı, cüt:0O8.01, sayfa:33 v e kûtûk: 10'da nüfiısa kayıtlı Harufi ve Sünye'den olma, 19 7 5 d.lu, Pınar Ha- kan ıle Ahmet Lütfi'den ve Tülın Canan'dan olma. 1969 dlu Bülent Hakan'ın TMK'nın 134 1 mad. gereğınce bojanmalanna karar verilmışîır Karar gere- ğince davalıya daha önce de gazete ılanı ıle teblıgat yapıldığındaıı bu kez yine ılandan ıtibaren 15 gûne' gün eklemek suretjyle 22 gün ıçmde temyız etmesi aksı halde karann kesınlesecegı ılanen teblığ olunur. Basın. 58043
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear