Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 ARALIK 1998 PA2AR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR
AK Arif Erseırİn Otefler Keııti
li Arif Ersen'in otel resimleri, içlerinde insan figürünün ilk
bakışta pek görünmemesine rağmen içinden insan geçen
resimlerdir. Buruk bir tadı, bir güz esintisini getirirler
neredeyse insanın aklına. Çıkış noktası Edip Cansever'in
o müthiş yapıtı Oteller Kenti'dir ya bu resimlerin;
Ali Arif Ersen, Cansever'in usta işi hiiznüne kendi gülümser
bakışını ekler bir bakıma.
Ali Arif Ersen, Istanbul Urart'tan son-
ra Oteller Kenti resimlerini bu ay Iz-
mir'de, Adnan Franko Sanat Galerisi'nde
sergiliyor. Ersen bu diziden önce açtığı
sergilerde, "daire/çember/ yuvarlak"
formlann üstüne gitmiş ve son derece öz-
gün, akıl-mizah dolu bir elekten süzül-
müş yapıtlannı meraklısıylapaylaşmış-
t. O sergide yeryüzü yuvarlağına. koz-
monot kaskına, dalgiç başlığma. futbol
sahasmın orta yuvarlağına. çamaşır ma-
kinesinin penceresıne. susamlı bir simı-
de, yerdeki mazgal kapağına ve yaşam-
daki birçok daireye gelişmiş bir esteti-
ğin merceğinden bakan Ali Arif Ersen
gözünü bu sefer otellerin kendilenne öz-
gü dünyasına çevirmiş. Sergi broşürün-
deşunlan sövlüyorsanatçı. "Otellerye-
nfden yaratümış dünyalardır. Orada da
hayat gibi hiç durmaz yaşam. Yîrmi dört
saat devam eder. Tiyatro sahnesi gibidir
öteyandan. Oyundur. Kinüanan saatler
vardır. („) Hayattaki sıradan konulara
resimsel bakışı bu sefer başka bir haya-
ta, otellere çevirdim. Bunlan "Oteller
Kenti" başlıkiı bir üçüncü sergide orta-
ya koyarken. Edip Cansever usta ile be-
raber bugün hayatta olma>an dostlara se-
lanı gönderiyorum."
Ali Anf Ersen'in otel resimlen, içle-
rinde insan figürünün ilk bakışta pek
görünmemesine rağmen içinden insan ge-
çen resimlerdir. Buruk bir tadı. bir güz
esintisini getirirler neredeyse insanın ak-
lına. Çıkış noktası Edip Cansever"ın o
müthiş yapıtı Oteller Kenti "dir ya bu re-
simlerin; Ali Arif Ersen. Cansever'in
usta ışi hüznüne kendi gülümser bakışı-
nı ekler bir bakıma. Ortaya çıkan tablo-
lar bütünü, martini ya da rakı kadehle-
rinden havuzlara, tenis kortlanna, kari-
des tabaklanna. kahvalh sofralanna, yü-
rüyen merdiveninden kahve fincanlan-
na kadar genişleyerek bütün bir otel dün-
yasına yayılır. Edip Cansever'in birbar-
dağa. bir elmaya ya da bir martıya ba-
karak nesnelleştirdıği ve şiirsel bir du-
yarlığa yerleştırerek açtığı konumlan,
Ali Arif Ersen aynı ustalıkla tuval üstü-
ne taşımıştır Oteller Kenti sergisinde.
Floransa Güzel Sanatlar Akademısi
Sanat Tarihi Doçenti Anna Gallo Mar-
tucci, Ali Arif Ersen'in resimleri hakkın-
da yazdığı bir yazıda şunlan söyler: "Er-
sen'in resimlerinin yola çıkış noktası, do-
ğal ikonograflk unsurlann aiışılmadık
bir anlaüm içinde sunuunastdır. Gerçek-
çi görseJ unsurlann resmin merkezinde
olması, resmedilen nesnenin enginligini
göstermek için. tipik bmutlan konıyan
fonun üzerinde göze çarpar. (...) Resme-
dilen nesnenin göriinümii değişir\e renk
kalınhğının aiışılmadık kullanımı ile vur-
gulanan bir hareket duygusu sağlanır.
Çünkü Ali Arif Ersen'in resimleri, için-
de özellikle kırmızılann ve mavilerin dı-
şa vurulduğu koyu vederin bir renk res-
midir."
Ersen'in merakla ve keyifle izlediği-
miz resim serüveni son derece özgün
anlatım yöntemleri, kanşık ve duru tek-
niklenyle önümüzdeki yıllarda başka
doruklara yelken açacak gibi görünü-
yor.
Bu sergi nedeniyle birkere daha Edip
Cansever'in olağanüstü incelikler, ya-
şamsal derinlıkler içeren şıirini okuyor-
dum kı çarşamba gününün Cumhunye-
t'ınde Sayın Artilâ Ühan'ın Söyleşi İcö-
şesınde 'Ağaç gibi hür, Orman gibi kar-
deşçesine' ba^Iıklı yazısı çıktı. Sayın tl-
han'ın ilginç yazısından kımi satırlan
yenıden oku\ alım dıyorum: "fkinci Ye-
ni, biçimci (formaliste) bir şiirdir; şair-
leri tamamrv la keiime üstüne çaüştığm-
dan, ne şiirin muhtevası kişilik kazana-
biliyor ne de şairin kendisi; o yüzden, ts-
terseniz o türden bir şiiri. aşağıdan yu-
kanya oku>abilir. mısralann ve kıt'ala-
nn yerini gelişi güzel değiştirebilirsiniz;
hatta. bir şairin >azdığı şiiri vansından
kesip, arkasına bir başka şairin şiirini
ekleyebilirsiniz. hiç fark etmez; çünkü
bunlann, ne kimliği vardır, ne IdşUiği!''
Kımlikten yoksun, kişilikten yoksun
bu şaırler Sayın Attilâ flhan'a göre Edip
Cansever "dir, Turgut Uyar'dır, Cemal
Süreya'dır. Bırinci Yeni, Jkinci Yeni şa-
ırlerinın tümüdür ve bu insanlann yaz-
dıklan ipe sapa gelmez 'sapmalardır'.
İnsan ne diyeceğini şaşmyor, yazıyı
okurken Turgut Uyar'm, Edip Canse-
ver'in ölümünün hemen ardından Atti-
lâ tlhan'ın o zamanki köşesinde, Milli-
yet gazetesinde yazdığı hakaretler gel-
di aklıma. Nasıl bir hmç, ne menem bir
kısır öfkeyse bu, Cansever'in ölümün-
den bunca yıl sonra yine "kimliksiz, ld-
şiliksiz" gibi hakaretlerle su yüzüne atı-
yor kendini.
Şiir'in meseleleri çoktur ve bunlann
ıçınde "görgü" dediğimız olgu da var-
dır. Şiirsel görgüyadakişiselgörgü. Bu
meseleyi anlamak için de önce, yıllarca
önce aramızdan aynlmış, kendisine sal-
dıranı yanıtlaması olanaksız insanlara
saldırmamak gerekir görgü gereği.
Bu kuşbakışını da Edip Cansever'in
bir şiirinden üç dizeyle bitirelim.
Ne geür ettmizden insan obnaktan baş-
ka.
Ne çıkar siz bizi anlamasamz da
Evet, siz bizi anlamasamz da ne çıkar
Eh, vani ne çıkar siz bizi anlamasamz
da.
Anton Çehov, Kent Oyuncuları 'nın yorumunu görebilseydi, rahat bir soluk alabilirdi
Gükryüüü 'Martı'umarsızkahnca...
SEVGt SANLI
"Hayat beni dışında bırakarak.
baş döndürücü bir hızla gelip geç-
mede. Kendime soruyorum beni
durup dinlenmeden, gece gündüz
demeden, sayfa sayfa, tomar to-
mar yazı yazmaya dürten nedir?
Karşilıgı çok basit Hiç çarem yok.
yazanm ben_ Biriyle konuşuyonım
değil mi? DudakJannı kıpırdatn-
ğınıgörüyorum da ne dedigini işit-
miyorum bile... İçimden şuna bak.
diyorum,ne yaman bir hikâye kah-
ramanı olur."
Çehov, "Martı"da Trigorin'ın
ağzından sızlanır. Günün sonun-
da kalemi kâğıdı elinden bırakın-
ca sevdiklerinin özsuyunu sömür-
müş gibidir. Dikkatini çeken her
aynntı kaydedüecektir. Örneğm
umutsuz bir aşka kapılan delikan-
lının vurduğu güzel beyaz martı.
1896'da St. Petersburg'daki köh-
ne Aleksandrinski Tiyatrosu "Mar-
ö"yı eskimiş, abartmalı bir oyun-
culukla sahneleyince Çehov gös-
teriyi yanda bırakıp solugu ırmak
başmda almış. Soğuk kış rüzgâr-
lanrun hasta ciğerlerini deleceğı-
ni bile bile. Nemiroviç - Dançen-
ko oyunun Moskova Sanat Tiyat-
rosu'nda yeniden sergilenmesi için
sevgili doktorumuzuyalvaryakar
razı etmeseydi. belki ti>atrodan
bütün bütün soğurdu. Çehov o gün
bugündür. gerek Rusya'da gerek
bütün dünyada en çok benimsenen
oyun yazan oldu. Başlangıçta çar-
pıcı mise-en-scene'lerle Martı 'yı
kanatlandıran Stanisiavski, her ser-
gileyişinde yapıtta yeni derinlık-
ler, yeru zenginlikler keşfettigini
açıkça belirtti. Yalruz Çehov en
büyük rejisörlerin bile yapıtlann-
daki güldürü öğelerinin altını çiz-
mediğinden, komedılerinın dra-
ma çevrildiğinden şikâyetçiydi.
Kaütenin kalesi Kenterier
Anton Pavloviç Çehov, (1860-
1904) Kent Oyunculan 'nın "Mar-
ü" "Çayka" afışindeki "Kome-
di" sözcüğünü görebilseydi, so-
nunda meramımı anlamaya başla-
dılar, diye rahat bir soluk alabilir-
di.
Konuk yönetmen Jossef Raik-
helgaouz oyundaki güldürü öğele-
rinin altını başanyla çizerek daha
güler yüzle bir "MartT çıkanyor
karşımıza. Yine de insan ruhunun
derinliklerine ustaca dalınan, yap-
tıklanndan çok yapmadıklan yü-
zünden çaresiz kalan, neşeden hüz-
ne geçiveren kişilerin ustaca ış-
lendiği gösteri yer yer. gözleri-
mizde yaşlarla güldürüyor bizi.
Kenter Tiyatrosu kalitenin ka-
lesidir demıştım, eskı yazılanm-
dan birinde. Flamalan yine zafer-
le dalgalanıyor kalenin burcunda.
Önce yönetmeni biraz daha iyı
tanıyalım. Jossef Raıkhelgaouz
1973 'te Rus Tiyatro Sanatlan Aka-
demisi'nin yönetmenlik bölümü-
nü bitirmiş. Rus yazınından birçok
yapıtı tiyatroya uyarlamış. Tiyat-
TTT' (FotograflarrUĞLTÎDEMtR)
X\onuk yönetmen Jossif Raıkhelgaouz oyundaki güldürü öğelerinin altını başanyla çizerek daha
güleryüzlü bir 'Martı' çıkanyor karşımıza. Yine de insan ruhunun derinliklerine ustaca dalınan,
yaptıklanndan çok yapamadıklan yüzünden çaresiz kalan, neşeden hüzne geçiveren kişilerin
ustaca işlendiği gösteri yer yer, gözlerimizde yaşlarla güldürüyor bizi.
ro. televizyon ve pedagoji üstüne
kitaplar yazmış. Yönetmen ola-
rak imza attığı 60'tan fazla oyun
var. ABD'nin Rochester Cniver-
sitesi'nde profesör, 1989'danbe-
n Moskova'nın en önemlı tiyatro-
larından "Skola Sovremennay
Pyes"ın yöneticısi. Pek çok ulus-
lararası festivalde ülkesiru temsil
ederek çeşıtli ödüller almış. Rus-
ya'da hâlâ önemini konıyan Fah-
ri Devlet unvanının sahibi.
Bir aydan fazla süren provalar
sırasında Kent Oyunculan yönet-
menle beklediklennden daha ra-
hat, daha sıcak bir ilişkiye girmiş-
ler. Buyakınlaşmadaçevirmenlik
görevini üstlenen Azerbaycanlı
bir baba-kızın Hilali Bey ile Betül
Mahmutoğlu'nun büyük katkıla-
n olmuş.
Yıidız Kenter'ı zirveden düş-
müşbırprimadonna, "MariaCaİ-
las" rolünde tam üç kere izledim.
Her defasında oyununa yeni ince-
likler, yenj renkİer kattığına tanık
oldum. Zirveden düşmüş aktrist Iri-
na Nikolayevna Arkadina'da ka-
riyennin yeni bir doruğuna ulaşı-
yor. Inanılmaz bir enerjı.inanıl-
maz bir çeviklik, inanılmaz bir
virtüözlük. Arkadina'nın bencıl-
liğine, kıskançlıgına. cimnlığine
komik öğeler katılması bu kişili-
ğe yeni boyutlar getiriyor, onu da-
ha cana yakın kılıyor.
Ağabeyi Pyotr Nikolayeviç So-
rin'de Şükran Güngör en inandı-
ncı, en başanlı Çehov kişilennden
biri. Bu evlenmek isteyip de ev-
lenemeyen, yazmak isteyip de ya-
zamayan. saçlan kanşık ama ka-
fasının ıçı düzgün yaşlı adamı na-
sıl sevmezsiniz? Kimselerin anla-
yamadığı yeğeni Konstantin Gav-
riloviç Treplev'le sıcak bir ılişki
kurmayı başaran sadece odur.
Oyunlar, hikâyeler yazan, yapıt-
lan küçümsenen, sevgisi karşılık-
sız kalan Konstantin'in içine ka-
palı bir genç gibi yorumlandığını
gördük bu gösterime kadar. J.R. yö-
netimindeki Ayhan Kavas duygu-
sal aldu^ukadaröfkelı, kınlgan ol-
duğu kadar kıncı. kısacası daha
çağdaş bir genç adam portresi çi-
ziyor.
Martı'nın sımgelediği NinaMi-
haylovna Zareçnm bir genç ka-
dın için yazılmış en güzel roller-
den bin. Moskova Sanat Tiyatro-
su'nda ilk kez bu rolü deneyen
aktrist başanlı olamamış. Gelge-
lelim Avrupa'da, Amerika'da ve
yurdumuzda birbirinden lyi Ni-
na'lar birbirini kovaladı. Tilbe Sa-
ran önce gençliğinin. güzel lifi-
nin doruğunda, sevgıyle kuşatıl-
mış. sonra terk edilmiş, kınlmış,
umarsızlığı öğrenmi^ Nina'yı ken-
di sinden bekledığımız gibi hem
gözler önüne seriyor hem gönlü-
müze iletiyor. yeteneğinin olanca
gücüyle.
Ustün düzeyde bir gösteri
Nina'nın ilk gösterisinı izledi-
ğimiz sahne içindeki sahne, yö-
netmenin gösteri boyunca en sık
kullandığı mekân. Duygu Sagı-
roğlu'nun güzel dekorunu her san-
timetre karesıne kadar kullandığı
su götürmez. Ama Konstantin'in
kendini vurması bile, gözümüzün
önünde, değişik bir biçimde can-
landınlıyor.
Kadınlan kendine tutsak eden,
ama kendi kaleminın tutsağı olan
BorisAlekse>vviçTrigorin'de Müş-
fik Kenter'dendahagüçlü biroyun-
cu düşünülebilir mi? Yazarlık çi-
lesi ile ilgili sözlerin, komik öğe-
ler, trajik öğeler bir yana bırakı-
larak büyük bir sadelikle dile ge-
tirilmesi çok etkileyıci.
Mehmet Biridye'nin oynadığı
Dr. Dorn, bir zamanlar bu rolü
canlandjrmaya calışan Stanisiavs-
ki 'yi çok düşündürmüs, açmazla-
ra sokmuş. Mehmet Birkiye rahat
ve doğal bu rolde. Belki Çehov,
çağdaş tiyatronun öncüsü olduğu
için. Belki onu bugün daha iyi
kavrayabildiğimiz için.
Tilbe Saran, Ayhan Kavas ve
Köksal Engür, Kent Oyuncula-
rı'nın isabetle seçrifi konuk sa-
natçılar. Köksel Engür, Şamra-
yev'de özellikle Rus insanını il-
ginç ve inandıncı kılmadaki başa-
nsını sürdürüyor. Kadriye Kenter
iyi bir Polina Andreye\Tia. Yeni
sahneye adım atan DurulBazan'ın
tipine uygun düşen Medvyeden-
ko'ya zamanla daha iyi uyum sağ-
layacağı umulur. Bir oyunun pro-
vası hiç bitmez, ancak terk edilir.
Çok karmaşık, çok ilginç bir tip
olan Maşa'nın hakkmı verebil-
mek için Melissa Kenter'e daha
çok iş düşüyor. İçinde güçlü bir is-
tek varsa, bundan daha uygun bir
ortama düşemezdi.
Sevim Çavdar'ın kostümleri,
YüksdBaydm'm ışıklan, Cant^t-
men'ın ses düzeni bu üstün dü-
zeydeki gösterimin tamamlayıcı
öğeleri. Kent Oyunculan'tun Mar-
tısı bu sezonun görülmesi gere-
ken oyunlannın başında geliyor.
R L A R ?
Royal Opera
perdesini açıyor
• Sylvle vartan,
Jacques Chirac
tarafından Paris'te
Legion d'Onore
Şövalye nişanıyla
onurlandınldı.
• Royal Opera
HOUSe 1999 yıh
içinde de temsil
verecek. tngiltere'nin
en önemli opera
evlerinden Royal Opera
House'un bitmek
bilmeyen maddi
sorunJan nedeniyle
1999 yıh içinde hiçbir
etkinlik
gerçekleştiremeyeceği,
perdelerini 2000
yılında açabileceğı
açıklanmıştı. Ancak
Ingiliz hükümeti en
saygm sanat
kurumunun
etkinliklerini
sürdürebümesi için
önümüzdeki iki yıl
boyunca kuruma yılda
20 milyon pound ek
ödenek ayırma karan
aldı. Sorunlar
nedeniyle operadan
istifa eden şef Bernard
Haitink de hükümet
açıklamasmın ardmdan
kurumu yaşatmak için
Royal Opera House'da
kalmaya karar verdi.
• Catherlne
Deneuve iki yeni
filmde rol alıyor. Raoul
Ruiz'in, Marcel
Proust'un son günlerini
anlatan çalışması için
Paris'te Chiara
Mastroianni,
Emmanuelle Beart ve
Pascal Greggory ile
birlikte karhera
karşısına geçen
Deneuve, Lars Von
Trier'in müzikal
komedi türündeki filmi
'Dancer in the Dark'ta
ise Björk'le başrolü
paylaşacak. Filmin
çekimlerine nisan
ayında başlanacak.
• Pavarottl bir
konserini daha iptal
etti. Bir süre önce,
Berliner'le vereceği yıl
sonu konserini iptal
eden ünlü tenor, bu kez
de 25 Ocak'ta
Deutsche Oper'le
vereceği konseri
programından
çıkardığmı açıkladı.
• Jlm
JarmilSCh'un yeni
filminde başrolü Forest
Whitaker'in
üstleneceği açıklandı.
'Ghost E>og' isimli
filmde bir cinayetin
öyküsü anlatılacak.
• Sophle
Marceau, 19. Bond
fîlminin kadrosuna
girdi. Pierce
Brosnan'ın James
Bond'u canlandıracağı
ve yönetmenliğini
Michael Apted'in
üstleneceği filmde
Marceau, cinayete
kurban giden bir petrol
kralının kızını
oynayacak. Çekimleri
11 Ocak'ta başlayacak
ve îngiltere ile Türkiye
arasında
gerçekleştirilecek olan
filmin 19 Kasım
1999'da gösterime
gireceği açıklandı.
• Termlnator 3
çekiliyor... Serinin ilk
iki filminde olduğu
gibi bu kez de
başrolleri Arnold
Schvvarzenegger ve
Linda Hamilton
üstlenecekler. Ancak
Terminator 1 ve 2'yi
yöneten James
Cameron'ın yeni
filmde sadece yapımcı
ve senarist olarak görev
yapacağı söylenıyor.
Terminator 3 ıçın henüz
bir yönermen ismı
açıklanmadı.
• Kenneth
Branagh kurduğu
Shakespeare Film
Company ile Love's
Labour Lost'u
beyazperdeye
aktaracak. Kenneth
Branagh'ın yönetecegi
ve oynayacağı filmin
müzıkleri Cole Porter
ve Irvıng Berlin'e ait.
Branagh,
Shakespeare'in
Macbeth ve As you
Like It adlı yapıtlannı
da beyazperdeye
aktaracaklannı
açıkladı.
• Steven
Soderbergh
199O'Iı vıllann başında
Ingiliz
televizyonlannda'
yayımlanan Traffik adlı
diziyi sinemaya
uyarlayacak. Pakistan,
Almanya ve Londra'da
çekilen dizi,
uyuşturucu kullanan
insanlann degişen
yaşamlarını konu
alıyordu.
• Codzllla
canlanıyor..
Yaratıcılan. ölümünden
üç yıl sonra ünlü
canavan canlandırmaya
karar verdiler. Nisan
ayında çekimlerine
başlanacak olan
'Godzilla Millenium"
adlı filmin 2000'e
girerken. aralık ayında
gösterime gırmesı
tasarlanıyor.
• Sean connery.
'Finding Forrester"
isimli filmde oynamak
üzere Columbia
Pictures'la anlaşma
yaptı. Filmde bıri
yalnız. diğeri evsiz ve
siyah iki yazann ilişkısı
anlatılacak.
• Mohammed al-
FayeiTin. Londra'daki
Playhouse Tiyatrosu'nu
satın alacağı bildirildı.
Fayed'in planının,
tiyatroya Prenses
Diana'nm adını vermek
olduğu söyleniyor.
• Nicole Kldman
tiyatro sahneleriyle
buluşturan Ma\ i Oda
isimli oyun, Londra'dan
sonra New York'ta da
büyük ilgi görüyor.
Gişe fiyatı 40 dolar
olan oyun biletlerinin
karaborsada 550 dolara
kadar alıcı bulduğu
belirtiidi.
Kadın erkek ilişkilerini
konu alan kısa
bölümlerden oluşan
oyunun piyasaya
sürülen ilk 4 milyon
dolarlık biletinin
tamamen satıldığı
açıklandı.
• Elton John.
Albert Brook'un
yönettiği Sharon Stone.
Jeff Bridges ve Andie
MacDovvell'ın rol
aldığı The Muse adlı
filmin müziklerini
yapacak.