Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 OCAK 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Jandarmadan
uyuşturucu
operasyonu
• İstanbul Haber Servisi -
Istanbul II Jandarma
Komutanlığı'na bağlı
ekiplerin. Tuzla'da
düzenlediği operasyonda,
piyasa değeri yakJaşık 2
tnlyon lıra olan 183
kilogram eroin ele geçirildi.
1\ jandarma komutanlığından
diin yapılan yazılı
açıklamada, olayla ilgili
olarak Daştan Erez (56),
Mustafa Yıldınm (37),
lsmail Yıldınm (27) ve
Ömer Sayar'ın (24)
yakalanarak gözaltına
alındığı bildirildi.
Okuyan'm yeğeni
oldu
I ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - AN AP Genel
Başkan Yardımcısı Yaşar
Okuyan'ın halasının oğlu
Şakır Erdogan'ın Şırnak
Gabar dağlanndaki
çatışmada şehit düştügü
öğrenıldı. Güvenlik
güçleriyle PKK'li teröristler
arasmda çıkan çatışmada 8
er şehit oldu. Yaşar Okuyan,
cenazelerin yoğun tıpi
nedeniyle getirilemediğini,
belki bugün Diyarbakır'a
götürüleceğinı bildirdi.
Okuyan. cenazelerin
buradan İstanbul'a
getirilerek şehit erler için
tören düzenlenecegıni
kaydetti.
TBMM Içişleri
Komisyonu
• ANKARA (AA) - RP
Ankara Mılletvekıh
Ensönmez Yarbay, MGK
Genel Sekreterlıği
müşavirleri Orhan Coşkun
ve Mustafa Ağaoğlu'nun
davetli olarak TBMM
Içişleri Komisyonu
toplantısına gelmelerine
tepki gösterdi. Içişleri
Komisvonu'nda ele alman
Bayrak Kanunu'nda
değişiklik öngören tasannın
görüşülmesi sırasında söz
alan yarbay, MGK Genel
Sekreterlıgı'nin icraı bir
kuruluş olmamasına rağmen
temsilcilerinin komisyonda
bulunduğunu söyledi.
Yarbay "tçişleri
Bakanhği'nın temsilcisi var.
MGK Genel Sekreterliği
temsilcilerinin müdahil
olarak burada bulunmasını
sakmcalı görüyorum. Bu
arkadaşlanmızın buraya
davet edilmesıyle yanlış iş
yapılmıştır" dedi.
Kalemli'den
tazminat davası
• ANKARA (AA) - ANAP
Kütahya Milletvekili ve
TBMM eski Başkanı
Mustafa Kalemli, DYP
Şırnak Mılletvekıh Bayar
Ökten'ın, TBMM Başkanlık
seçimlen öncesınde Öncü
Gazetesi'nde yayımlanan
"Komünistın oğluna oy
yok" başlıklı demecinde .
kişilik haklanna hakaret
edildiği gerekçesiyle, gazete
ye Ökten'den 5 milyar lira
tnanevı tazminat talep etti.
Ankara 14. Asliye Hukuk
Mahkemesf nde görülen
davanın dünkü duruşmasına,
taraflann avukatlan katıldı.
Tüm SosyaKSen
üyeleri
• ANKARA (AA)- Tüm
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Çalışanlan (Tüm Sosyal-
Sen) üyeleri, hükümetin
hazıriadığı Kamu Görevlileri
Sendika Yasa Tasansı'nı
protesto ettiler. Tüm Sosyal-
Şen üveleri ile Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı
önünde toplandılar. Tüm
Sosyal-Sen Ankara Şube
Başkanı Ahmet Ersun Genç
yaptığı açıklamada, Kamu
Göre\lileri Sendika Yasa
Tasansı'nın çok sayıda kamu
emekçisine sendika kurma
hakkını yasakladığını
savundu
Paşalara
ambargo
• KIRŞEHİR
(Cumhuriyet)- Kjrşehir'de
bulvar, cadde ve sokak
isımlennı değiştıren MHP'li
belediye 12 Eylül dönemi
komutanlannın adlannı da
sokak ve caddelerden sildi.
Güldiken Mahallesı'ndeki
Tahsin Kaya Paşa
Çaddesi'nin adı ise '"Imam
Hatıp Caddesi" olarak
değiştirildi. Öncekı gün
toplanan Kırşehır Belediye
Meclisi tarafından alınan
kararla, kentteki bulvar,
cadde \e sokaklara şehit
asker. polis ve öğretmenler
ile Kırşehir'e hizmeti geçen
siyasetçi \e sanatçılann
adlan verildi.
Kuşkuhı îhaleye iptalLALE
SARÜBRAHİMOĞLL
ANKARA-HavaKuv-
vetleri Komutanlıgrnın
kritik bilgisayar ağını
kurma işini üstlenen Ha-
va Elektronik Sanayıı
(Havelsan) tarafından
Alman Dasa firması ile
imzalanan ön sözleşme,
projedeki kuşkular nede-
niyle iptal edildi.
Gazetemizde konuya
ilişkin olarak 16 Ocak
1998 tarihinde yer alan
haberin ardından Dasa ile
yapılan ve savaş uçakla-
nnın çarpışmalarını ön-
leyecek yerden kontrol
sisteminin de kurulması-
nı öngören projeye iliş-
kin sözleşme 19 Ocak
1998 tarihinde Havelsan
tarafından firmaya gön-
derilen bir yazı ile gerı
çekildi. Projeye kaynak
aktanmı yapan taraf sta-
tüsüyle Havelsan ile an-
laşma imzalayan Milli
Savunma Bakanlığı'nın
(MSB) 17 Ocak 1998 ta-
rihli açıklamasmda Dasa
firması ile bilgisayar ko-
nusunda bir sözleşmenin
yürürlükte olmadıgını id-
dia etmesi ise dikkat çek-
ti.
Cumhuriyet'te 16 O-
cak tarihinde yer alan ha-
berde, Hava Kuvvetleri
Komutanhğı'na en fazla
80 milyon dolara mal ola-
bilecegi belirtilen bilgisayar
agının kurulması projesinin,
ihaleye çıkma koşulu aranmak-
sızın tek kaynaktan yaklaşık
167 milyon dolara Alman Dasa
(Daimler-Benz Aerospace AG
DomierGmbh) firmasına ihale
edildiği bildirilmışti. thale işle-
mine Genelkurmay Ikinci Baş-
ÇÎZMEDEN YUKARI MUSA KART
kanı Orgeneral Çevik Bir'in de
karsı çıktığı belirtilmişti.
Kuşkulu bulunduğu için ipta-
Iine karar verilen ön sözleşme-
nin öyküsü iki yıl öncesine da-
yanıyor. Projeye kaynak aktan-
mı yapacak olan MSB ile Ha-
velsan arasında Hava Kuvvetle-
ri Bılgi Sistem Otomasyonu ku-
ruluşuna ılişkin anlaşma ise 5
Aralık 1997'de imzalandı.
HKK'nin görevlendirdıği Ha-
velsan da Dasa firması ile so-
nuncusu 17 Aralık 1997'de ol-
mak üzere 3 sözleşme imzaladı.
Ancak Dasa her sözleşmede
şartname hükümlerine uygun-
luk taşımayan koşullan Havel-
san'a dayattı. Dasa ile sorunlar
yaşanması orduda üst kademe-
de de sıkıntı yaratmaya başladı.
Yaşanan sorunlann basına da
yansımasıyla birlıkte Havelsan,
'l 9 Ocak 1998 tarihli bir yazı ile
Dasa'nın ihale şartnamesini tam
olarak yerine getirmedigi gerek-
çesiyle ön sözleşmeyi geri çek-
tigini firmaya bildirdi. Ha-
velsan'm gerekçesinde, alı-
cı konumundaki Hava Kuv-
vetleri Komutanlığı'nın da
Dasa ile yapılan sözleşme-
yi onaylamadıgı anımsatıl-
dı.
Dasa firması da 20 Ocak
1998 tarihinde yanıt verdi.
Havelsan ve Dasa arasında
sözleşmenin iptalinden ya-
sal sorunlar çıkması bekle-
nıyor.
Dasa ile yapılan sözleş-
menin geri çekilmesi nede-
niyle HKK'nin bilgisayar
ıletişim agı için bu kez iha-
leye çıkılması bekleniyor.
Dasa'nın Türkiye temsilci-
ligi, açıklama almak üzere
Cumhuriyet'in yaptığı baş-
v uru> a yanıt \ ermedı.
Ihaleler incelenivor
E
Üst düzeyde görev deği-
şıkliğine giden Havelsan.
Dasa ile yapılan sözleşme-
yi iptal ederken diger bazı
ihalelen de büyüteç altına
aldı.
Havelsan'ın 'dunım de-
ğerlendirmesi' yaptığı ve
masaya yatırdıgı öteki iha-
lelerle ilgili soru işaretleri
şöyle:
- Hava Kuvvetleri Komu-
tanlığı 'ndan tek kaynak
olarak alınan, 24 milyon
dolarlık simülatör sistemle-
ri bakım idame işi, iki
Amerikan firmasına ihale-
siz olarak verildi mi?
- Hava Kuvvetleri Komu-
tanlıgı tarafından yaklaşık iki
yıldır degerlendirmesi yapılan
ancak karar aşamasında, Havel-
san'a devredilen 35 milyon do-
larlık F-16 depo sev iyesi bakım
yeteneği kazanılması ihalesinin
verildigi Amerikan firmasının
radar bakım yeteneği olmadıgı
dogru mu?
Doğu Perinçek, Batı'nm Türkiye'yi Kürt sorunuyla parçalamak istediğini söyledi
4
Kürt sorunu Türldye'de çözülür'fstanbul Haber Servisi - Işçi
Partisı (İP) Genel Başkanı Doğu
Perinçek, Batı'nın Türkiye'yi
Yugoslavya'da oldugu gibi etnik
bir iç çatışmayla bölmek istedi-
ğini öne sürdü.
Perinçek, Türkiye'deki Kürt
halkının iyiliğini isteyenlerin
"Kürt sonınunu AvTupa'nın
çözmesi" tezinden vazgeçmele-
rini istedi. Perinçek, başta Insan
Haklan Derneği olmak üzere ki-
mi sivil toplum örgütlerini de dış
haberalma servıslerinin "fahri
istihbarat örgütü" olmakla suç-
ladı.
Perinçek, dün partisinin İstan-
bul ll Merkezi'nde düzenlediği
basın toplantısında Alman Süd-
deutsche Zeitung gazetesinin
başyazarlanndan WolfgangKoy-
dl'un 13 Ocak 1998 tarihli ma-
kalesinde yer alan
u
Kürt sorunu
artıkTürtdye'nin içsorunu değii,
bir Avrupa sorunudur. Türkiye,
bu sorunu Avrupa ile konuşmafa
yoksa tebükeyeyuvarlanır. O za-
man Avrupa tek başına çözüm
olanaklan arar. Bu da Anka-
ra'nınçıkannaolmaz" iddialan-
na dikkat çektı.
Perinçek, "banş treni" kaldı-
ranlann, arkasından da "mülte-
ci" tertipleri düzenleyenlenn
Kürt sonınunu Avrupa'ya taşı-
mak isteyenler olduğunu savu-
Çiller'den Demirel ve Yılmaz'a ağır suçlama
4
Fareler samanhkta yanar
9
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP
Genel Başkanı TansuÇiUer; "kellesini ai-
mak için plan yapmakla" suçladığı Cum-
hurbaşkanı Süieyman Demirel ve Başba-
kan Mesut Yılmaz'a tepki gösterirken
"Samannk yanacaksa fareler de yanar"
dedi. Çiller, Genelkurmay Başkanlığı'nca
hazırlandığı iddia edilen belgeleri ima
ederek "Başbakanlık koltuğuna oturan
kisi, bu tür projede merkez sag patronlu-
ğunu bekliyor. 2000 vılında başkanlık ha-
\alini kuranlar varsa, açıkça sö> le\e>im ki
o torbada onlann da isimkri yok" dedi.
Çiller, dün grup toplantısında suçlama-
lar yöneltti. Türkiye'de en fazla milletve-
kiline sahip partinın siyasi sağduyunun
ötesine çıkılarak kapatıldığını kaydeden
Çiller, "Sistematik olarak yörütülen bir
tahribatla karşı karşıyayız. Sistemin bir
kanadı çökertiİdi" dedi.
Çiller, bu tabloda Türkiye'yi atanmış
bir hükümetle idare etmeye kalkışanlann
önemli bir muhalefetin varhğını göze ala-
mayacaklannı da ortaya koyduklannı sa-
vunarak "Ancak önce biz, 'Majesteleri
muhalefeti istemiyor' demiştik. Megerse
majesteleri muhalefeti hiç istemiyormuş.
Hem de ısrarlı bir biçimde açıktan açıga
muhalefet istenmediği göriilmüştür" de-
di.
Tansu Çiller, dün aksam partisinin Ka-
dıköy ilçe örgürünce verilen iftar yeme-
ğine katıldı. Çiller'in iftar yemeğinden
sonra yaptığı konuşmada "Biz burda>iz.
Bizi suçiavanlarnerede" sözlerinin ardın-
dan bir grup Sosyalıst lktidar Partili genç
"Suçluyoruz" >azılı pankart açarak.
u
Çil-
ler Ağar Bucak yargılanacak", "Analann
öfkesi Çiller'i boğacak" sloganları attı
Önce DYP'liler tarafından tartaklanan \e
yumruklanan gençler daha sonra polis ta-
rafından gözaltına alındı.
narak, Türkiye üzerindeki yeni
Kürt politikasının 13 Ağustos
1997 tarihli Die Kurdisch Wun-
de'de şöyle anlatıldığını öne sür-
dü: "Tecrübeler gösterdi ki, dış-
tan baskı bir sonuç vermiyor. Si-
lah ambargolan, ihtarlar, Han-
nover çağnsf türiinden banş
treni fantezileri de öyle. Baskı
içerden gelmeli, Kürtyara-
sı içerde İstanbul'da, An-
kara'da sancımalı. Yoksa
Kiirdistan'ui Almanva'da
bulunması hali devam e
der." Süddeutsche Ze-
ıtungun 19 Ocak 1998 ta-
rihli başyazısında ise "Sov-
yetler Birliği, Yugoslavyave
Şah'ın İranı. en az Türkle-
rin Kemalist modelleri ka-
dar dayanıklı görünüyor-
lardı. Ancak hepsi de din-
sel veya etnik çekişrneler
yüzünden vıkıldılar. Üste-
lik Türkiye'de her iki boyut
da var: Politik İslam ve Gü-
neydoğu'daki Kürtlerin
ayaklanması. Lenin'in dev-
leti 73 yaşındaydı. Yugos-
la\\a 74 ve Atatürk'ün
Cumhuriyeti bu yıl kritik
75. yaşına ulaştı" yorumu-
nun y apılmasına dikkat çe-
ken Pennçek, "Umanm
hükümetAlmanya'daki bu
kampanvanın farkındadır
ve önlemlerini alıyordur"
dedi.
IRMIKIAYDIN ENGİN
Mollalar salya sümük. Renk
vermiyoriar, yiğitliğe krem sür-
mez görünüp kuyruğu dik tut-
maya çabalıyorlar. Ama dükkâ-
nın kapandığının. tezgâh işle-
meyince işlerin kesata vuraca-
ğının onlar da ayırdındalar.
Hele mollabaşı takımı iyice
burnundan soluyor.
Otuz yılda üç parti kurup, on-
ca adamı koşturup. üç partinin
üçünü de kapattıracak hüneri
gösterenlere, siyaset meyda-
nında "Ge/ bir de dördüncüyü
dene. Gene olmazsa beşinciyi
denersin" diyecek safdiller ka-
dar, "Mollabaşılar, sizin bu siya-
setzenaatını kıvıramayacağıntz
sabit oldu. Hele bu defa siz bi-
raz kenarda durun bakalım " di-
yecek kadar uyanık siyaset es-
nafı da var. Kimileri kendilerini
"Refah 'ın gençleri" diye adlan-
dırtıyor, kimileri yedek parti ku-
ruyoruz dümeniyle suyun başı-
nı tutmaya çabalıyor.
Yani Refah'ın kapatılmasının
siyasal ve demokratik anlamını
tartışmak bir yana, otuz yıldır
siyasal Islamın bayrağını orada
burada sallayan mollabaşılar
zorda. Daha şimdiden siyasal
Islamın saflannda "Canım bu
Mollalar Sevildiğinizi Bilin!
kadargözü kapalı yürünmez ki,
siyaset biraz da basiret sanatı-
dır" diyen tedbirli mollalaria
"Laik dinsizlerin, Kemalist küfür
ehlinin önünde eğilip büküle-
rek; küfrün kanunlannı şeriatın
önüne koyarak siyaset yapıla-
mayacağı belli oldu. Bundan
böyle göze göz, dişe diş" di-
yen keskin mollalar arasındaki
uçurumlar büyüyor. Kimi Refah
kadroları başka sağ partilere,
örneğin DYP'ye, ANAP'a fılan
kayarsa da şaşmamalı; İBDA-C
kadrolarında patlama yaşanırsa
da...
Ama bu sıcak günlerde, ge-
leceğe dönük öngörü ile falcı-
lık arası paragraflar döktüımek-
tense, Refah'ın kapatılması ka-
rarını izleyen dakıkalarda. o
hayhuy arasında büyük olası-
lıkla gözden kaçmış bir "de-
mokratik gelişmeye" işaret
edeceğiz.
Malum, Anayasa Mahkeme-
si'nin kapatma kararında, mol-
labaşılardan bir bölümü için
anayasayı çok ciddi ölçülerde
çiğnedikleri yargısına varıldı ve
Refah bu yüzden kapatıldı. Tıp-
kı DEP milletvekillerinin anaya-
sayı çiğnediklerine hükmedilip
DEP'in kapatılmasına karar ve-
rildiği gibi.
Yani suçsa suç. Anayasayı
çığnemek gibi ağır bir suçsa
ağır bir suç. Gel gör ki ülkenin
kollukgüçlen DEP milletvekille-
rini daha Meclis kapısında bas-
tırıp, enselerinden yakalayıp ite
kaka arabaya bindirdiler de ka-
patma kararından bu yana gün-
ler geçmesine rağmen mollala-
ra ilişen yok; dahası Bursa'da,
Ankara'da, salonlarda, TV ka-
meralarının önünde yağıp gür-
leme olanağı bile tanınıyor.
Bu demokratik bir gelişme-
dir. Bu cümleleri "DEP'lilereya-
pılan mollalara niye yapılmadı"
gibi ilkel bir intikam duygusuy-
ladeğil, "DEP'lilere yapılan ayıp
ve Türkiye 'de hem pahamenta-
rizme, hem demokrasiye sürü-
len ağır leke, bereket bu kez yi-
nelenmedi" diye olumlamak
gerek.
Mollalar bunun ne kadar far-
kında bilemiyorum. Şu zor gün-
lerinde onlara, içimden "Molla
kendinıkolla!"diyedeğil, "Mol-
la sevildığini bil; ensenden tu-
tulup apar topar polis arabası-
na tıkılmak da vardı!" diye ses-
lenmek geliyor.
Ankara Merkez Cezaevi'nde
televizyon aygıtı varsa ve be-
nım gözlerinın içi güluşlü arka-
daşım, eski DEP milletvekili Or-
han Doğan da Refah'ın kapa-
tılmasının ardından ekranlara
gelen görüntülerı izledıyse.
eminim öteki mahpus arkadaş-
larına dönup. çelebice gülüp
"Bu da bir gelişme işte. De-
mokrası işte böyle ağır ağır,
adım adım gelişecek" demiştir.
Demokrasinin önünde alınacak
daha çooook yol olduğunu bi-
lip, gene küçucük bir gelişme-
den bile ıroni ve lyimseriık üret-
miştir.
Demokrası bilinci, kültürü ve
saygısı böyle küçük. anlamsız
denecek kadar küçük olaylarda
dasınanır...
Bir düzeltme notu: Susuıiuk
karanlığından haber çıkarmak
isteyen gazetecilerin tuzaklaria
dolu bir yolda yürümek zorun-
da olduklarına bu köşede bir-
kaç kez değinildi. Doğruların
arasına hangi uğursuz amaç-
larta sokuşturulduğunu bileme-
diğimiz ve bilemeyeceğimiz
sahte bilgileri ayıklamak herza-
man kolay ve mümkün olamı-
yor.
TEM otoyolunda 6 kişinin
kurşunlandığı cinayetin altın-
dan da Susuıiuk çıktığında, or-
taya Abdullah Çatlı ve Haluk
Kırcı ile kader birliği yapmış
namh "ü//fücü"lerin, örneğin
Ahmet Ercüment Gedikli ve
Selahattin Büyüköztekin ad-
lan saçıldı. Ama onların yani sı-
ra Laleli'de kendi hallerinde ti-
caret yapan Sabri Bektaş ve
Sait Büyükbayrak'ın adları da
listeye "habersızdıran birpolis
kaynağı" tarafından ekleniverdi.
Üstelik Polonya'da 50 minibüs-
lük bir eroin dağıtım ağı kurmak
gibi bir suçlamayla birlikte. Ka-
nal D ve Hürriyet'in yani sıra bi-
zim gazete de bu haberi kullan-
dı.
Bu düzeltme notu meslek ku-
surunu örtmüyor. Ama gene de
altını çizerek düzeltmek, mes-
lek ahlakının bir gereği.
POLntKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
'Arpa Boyu../
Akşam çetelerle yatıyor, sabah çetelerle kalkı-
yoruz...
Şu devlet içinde örgütlü çeteler kimler, bu çete-
ler devletin içine nasıl sızdı?
Yaklaşık 14 aydır Susurluk çetesınin nasıl örgüt-
lendiğini, kimlerden haraç aldığını, uyuşturucudan
nasıl gelir sağladıklarını tartışıp duruyoruz...
14 ay sonunda nereye geldik; Kutlu Savaş'ın
hazıriadığı raporla neleri öğrendik?
Bilinen olayları yineleyip duruyoruz...
Kısaca olayın yeni bir boyutu yok!..
Başbakan Mesut Yılmaz. TBMM Susurluk Ko-
misyonu'na ifade verdiğinde ana muhalefet lide-
riydi...
24 Aralık 1996'da Mehmet Elkatmış başkan-
lığındaki TBMM Susurluk Komisyonu'na bakın ne
diyordu Yılmaz:
"Bu olayla ilgili olarak bana intikal eden deliller-
den bir bölümü, şu ana kadarmedyada yayımlan-
mıştır. Bunlardan bir tanesi, Emniyet Genel Mü-
dürü'nün imzasıyla, Abdullah Çatiı'ya müstear
isimle verilen, yetki belgesidir, silah taşıma iznidir,
keza, onun adına düzenlenen kimlik kartıdır, sü-
rücü belgesidir, pasaporttur, bunlar, zaten şu an-
da kamuoyunun malumudur.
Benim, bugün size takdim ettiğim belgeler, ay-
nı şekilde, Emniyet Genel Müdürü'nün imzasıyla
Yaşar Öz isimli bir uyuşturucu kaçakçısına ve Ta-
nk Ümrt isimli daha sonra öldürülen, şu ana ka-
dar da cesedi bulunamayan, yine bir uyuşturucu
kaçakçısına düzenlenen yeşil pasaport ve kimlik
belgeleri, sahte isimlerle ve kendi adına düzenle-
nen kimlik belgeleri ve Yaşar Öz adına düzenle-
nen -aynı Çatlı gibi- kendisinin silah taşıma izni-
ne sahip olduğu, emniyette teknik danışman ola-
rak hizmetyaptığı ve kendisine yardımcı olunma-
sını isteyen belgedir. Bu belgelehe birlikte, size,
emniyetin bazı yazışmalannın suretlerini sunuyo-
rum. Bunun önemi şuradadır: Bu belgeler, inkâr
edilebilir, yani bu belgelerin sahte olduğu ileh sü-
rülebilir, bu belgelerin imzasının sahte olduğu ile-
ri sürülebilir; ama, bu Yaşar Öz isimli kışi, yanın-
da Tank Ümit adında düzenlenmış sahte evraklar-
la birlikte, 1995 Ocak'ında İstanbul Emniyeti ta-
rafından yakalanmıştır ve bu belgeyi ibraz ederek
hakkında hiçbir takibat yapılmadan serbest bıra-
kılmıştır. Bununla ilgili kayıtlar, İstanbul Emniye-
ti'nden, Ankara Emniyet Genel Müdühüğü'nden
de araştınlabilir."
Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir, öncekı gün
yaptığı açıklamada Başbakan Mesut Yılmaz'ı doğ-
ruluyordu:
"Yaşaröz'ü Mehmet Ağar serbest bıraktırdı..."
Aynı gün Mehmet Ağar da şöyle diyordu:
"Hiç kimse Susuıiuk perdesi arkasma girip son
yirmiyıldan bu yana hırsızlıklarını, yolsuzluklannı,
soygunlannı gizlemeye kalkmasın..."
• • •
Mehmet Ağar'ın 'resti', acaba kimlere yönelik-
tir?
Yirmi yıl geriye gidersek 1978 yılına döneriz...
Silah kaçakçılığının en yoğun dönemidir 1978 yı-
h...
1979 ise Abdi Ipekçi'nin öldürüldüğü yıldır...
CIA istasyon şeflen, Mehmet Ali Ağca'y'a ilgi-
li soruşturma dosyalarına göz atmıyor, ülkücü çe-
telerle yeraltı dünyası arasındaki ulusiararası iliş-
kiler hasıraltı edilmeye çalışılıyordu...
Ulusiararası yeraltı dünyasının Sofya merkezli
yoğun trafiğinde olup bitenleri o tarihlerde Uğur
Mumcu, Cumhuriyet'teki köşesinde sergiliyor-
du...
CIA istasyon şefleri, Bulgar şirketlerinin kaçak-
çılarını, KGB destekli kişileri savunuyor, ülkücü
çeteler, ulusiararası yeraltı dünyasıyla birlikte kirlı
işlerçeviriyordu...
12 Eylül 1980'de Türkiye'de terör durdu...
Terörü durduran darbeci Kenan Evren ve arka-
dadaşları mıydı yoksa ülkücüleri koruyup kollayan
CIA istasyon şefleri miydi?
1980 sonrası Mehmet Ali Ağca ve Abdullah Çat-
lı'ya Sofya'da para yardımında bulunan kişi Ömer
Mersan'dı...
Bekir Çelenk'ten Abuzer Uğurlu ya dek uza-
nan zincirin halkalan Susurluk'un ilk günleridir...
22 Şubat 1982'de Abdullah Çatlı ve Mehmet
Şener Isviçre'de sahte pasaportla yakalanmışlar,
nedense daha sonra serbest bırakılmışlardır...
Onun için Susurluk çetesi iki yıllık bir olay değil,
kökleri 20 yıl öncesine dayanmaktadır...
•••
Mehmet Şener ile Abdullah Çatlı, Mehmet Ali
Ağca, Yalçın Özbey'in arası daha sonra neden
açıldı?
Mehmet Şener'in şu açıklaması yüzünden:
"Ben Kürdüm, Türkiye'ye iade etmeyin!"
Alman Federal Mahkemesi, Jurgen Roth adlı
bir gazetecinin 15 Şubat 1983 tarihli raporu üze-
rine şu kararı verdi:
"Türkiye'ye gönderilmesi insan haklan açısın-
dan sakıncalıdır..."
Mehmet Şener, Türkiye'ye iade edilmedi. Şener,
daha sonra PKK bağlantılı uyuşturucu işine girdi...
Ağca'yı Maltepe Cezaevi'nden kaçırdıktan son-
ra Ankara'ya getiren 34 RF 601 n'olu araç kimin-
dir?
Araç önce Yalçın Özbey'indir. Özbey, daha son-
ra aracı Mehmet Şener'in kardeşi Hasan Hüse-
yin Şener'e devretmiştir...
Zincirin halkaları bellidir...
Görülen o ki Susurluk çetesinin geçmişi yirmi yıl
öncesine dayanmaktadır. Bugüne dek bir arpa
boyu bile olsa yol alınamamıştır...
• • •
Ümit Zileli ve arkadaşları Kent TV'de "Tarihi-
mizigeri verin" kampanyası başlattı. Kampanya-
nın sloganı şu:
"Sayın milletvekilleri;yeni Meclis salonunu boy-
kotedin. Utançlı koltuklara oturmayın!"
Kamuoyunun desteğini bekliyor Kent TV...
E. Posta: Hikmet.Cetinkaya •" raksnet.com
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Vatanseverler, insanlar, doğaseverler, toprak
erozyonu size sevebileceğiniz hiçbir şey
bırakmıyor.
T.E.M.A.
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma
ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfı
Tel: (0.212) 281 10 27 / 268 09 85