25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 OCAK 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Jandarmadan uyuşturucu operasyonu • İstanbul Haber Servisi - Istanbul II Jandarma Komutanlığı'na bağlı ekiplerin. Tuzla'da düzenlediği operasyonda, piyasa değeri yakJaşık 2 tnlyon lıra olan 183 kilogram eroin ele geçirildi. 1\ jandarma komutanlığından diin yapılan yazılı açıklamada, olayla ilgili olarak Daştan Erez (56), Mustafa Yıldınm (37), lsmail Yıldınm (27) ve Ömer Sayar'ın (24) yakalanarak gözaltına alındığı bildirildi. Okuyan'm yeğeni oldu I ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AN AP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Okuyan'ın halasının oğlu Şakır Erdogan'ın Şırnak Gabar dağlanndaki çatışmada şehit düştügü öğrenıldı. Güvenlik güçleriyle PKK'li teröristler arasmda çıkan çatışmada 8 er şehit oldu. Yaşar Okuyan, cenazelerin yoğun tıpi nedeniyle getirilemediğini, belki bugün Diyarbakır'a götürüleceğinı bildirdi. Okuyan. cenazelerin buradan İstanbul'a getirilerek şehit erler için tören düzenlenecegıni kaydetti. TBMM Içişleri Komisyonu • ANKARA (AA) - RP Ankara Mılletvekıh Ensönmez Yarbay, MGK Genel Sekreterlıği müşavirleri Orhan Coşkun ve Mustafa Ağaoğlu'nun davetli olarak TBMM Içişleri Komisyonu toplantısına gelmelerine tepki gösterdi. Içişleri Komisvonu'nda ele alman Bayrak Kanunu'nda değişiklik öngören tasannın görüşülmesi sırasında söz alan yarbay, MGK Genel Sekreterlıgı'nin icraı bir kuruluş olmamasına rağmen temsilcilerinin komisyonda bulunduğunu söyledi. Yarbay "tçişleri Bakanhği'nın temsilcisi var. MGK Genel Sekreterliği temsilcilerinin müdahil olarak burada bulunmasını sakmcalı görüyorum. Bu arkadaşlanmızın buraya davet edilmesıyle yanlış iş yapılmıştır" dedi. Kalemli'den tazminat davası • ANKARA (AA) - ANAP Kütahya Milletvekili ve TBMM eski Başkanı Mustafa Kalemli, DYP Şırnak Mılletvekıh Bayar Ökten'ın, TBMM Başkanlık seçimlen öncesınde Öncü Gazetesi'nde yayımlanan "Komünistın oğluna oy yok" başlıklı demecinde . kişilik haklanna hakaret edildiği gerekçesiyle, gazete ye Ökten'den 5 milyar lira tnanevı tazminat talep etti. Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesf nde görülen davanın dünkü duruşmasına, taraflann avukatlan katıldı. Tüm SosyaKSen üyeleri • ANKARA (AA)- Tüm Çalışma ve Sosyal Güvenlik Çalışanlan (Tüm Sosyal- Sen) üyeleri, hükümetin hazıriadığı Kamu Görevlileri Sendika Yasa Tasansı'nı protesto ettiler. Tüm Sosyal- Şen üveleri ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde toplandılar. Tüm Sosyal-Sen Ankara Şube Başkanı Ahmet Ersun Genç yaptığı açıklamada, Kamu Göre\lileri Sendika Yasa Tasansı'nın çok sayıda kamu emekçisine sendika kurma hakkını yasakladığını savundu Paşalara ambargo • KIRŞEHİR (Cumhuriyet)- Kjrşehir'de bulvar, cadde ve sokak isımlennı değiştıren MHP'li belediye 12 Eylül dönemi komutanlannın adlannı da sokak ve caddelerden sildi. Güldiken Mahallesı'ndeki Tahsin Kaya Paşa Çaddesi'nin adı ise '"Imam Hatıp Caddesi" olarak değiştirildi. Öncekı gün toplanan Kırşehır Belediye Meclisi tarafından alınan kararla, kentteki bulvar, cadde \e sokaklara şehit asker. polis ve öğretmenler ile Kırşehir'e hizmeti geçen siyasetçi \e sanatçılann adlan verildi. Kuşkuhı îhaleye iptalLALE SARÜBRAHİMOĞLL ANKARA-HavaKuv- vetleri Komutanlıgrnın kritik bilgisayar ağını kurma işini üstlenen Ha- va Elektronik Sanayıı (Havelsan) tarafından Alman Dasa firması ile imzalanan ön sözleşme, projedeki kuşkular nede- niyle iptal edildi. Gazetemizde konuya ilişkin olarak 16 Ocak 1998 tarihinde yer alan haberin ardından Dasa ile yapılan ve savaş uçakla- nnın çarpışmalarını ön- leyecek yerden kontrol sisteminin de kurulması- nı öngören projeye iliş- kin sözleşme 19 Ocak 1998 tarihinde Havelsan tarafından firmaya gön- derilen bir yazı ile gerı çekildi. Projeye kaynak aktanmı yapan taraf sta- tüsüyle Havelsan ile an- laşma imzalayan Milli Savunma Bakanlığı'nın (MSB) 17 Ocak 1998 ta- rihli açıklamasmda Dasa firması ile bilgisayar ko- nusunda bir sözleşmenin yürürlükte olmadıgını id- dia etmesi ise dikkat çek- ti. Cumhuriyet'te 16 O- cak tarihinde yer alan ha- berde, Hava Kuvvetleri Komutanhğı'na en fazla 80 milyon dolara mal ola- bilecegi belirtilen bilgisayar agının kurulması projesinin, ihaleye çıkma koşulu aranmak- sızın tek kaynaktan yaklaşık 167 milyon dolara Alman Dasa (Daimler-Benz Aerospace AG DomierGmbh) firmasına ihale edildiği bildirilmışti. thale işle- mine Genelkurmay Ikinci Baş- ÇÎZMEDEN YUKARI MUSA KART kanı Orgeneral Çevik Bir'in de karsı çıktığı belirtilmişti. Kuşkulu bulunduğu için ipta- Iine karar verilen ön sözleşme- nin öyküsü iki yıl öncesine da- yanıyor. Projeye kaynak aktan- mı yapacak olan MSB ile Ha- velsan arasında Hava Kuvvetle- ri Bılgi Sistem Otomasyonu ku- ruluşuna ılişkin anlaşma ise 5 Aralık 1997'de imzalandı. HKK'nin görevlendirdıği Ha- velsan da Dasa firması ile so- nuncusu 17 Aralık 1997'de ol- mak üzere 3 sözleşme imzaladı. Ancak Dasa her sözleşmede şartname hükümlerine uygun- luk taşımayan koşullan Havel- san'a dayattı. Dasa ile sorunlar yaşanması orduda üst kademe- de de sıkıntı yaratmaya başladı. Yaşanan sorunlann basına da yansımasıyla birlıkte Havelsan, 'l 9 Ocak 1998 tarihli bir yazı ile Dasa'nın ihale şartnamesini tam olarak yerine getirmedigi gerek- çesiyle ön sözleşmeyi geri çek- tigini firmaya bildirdi. Ha- velsan'm gerekçesinde, alı- cı konumundaki Hava Kuv- vetleri Komutanlığı'nın da Dasa ile yapılan sözleşme- yi onaylamadıgı anımsatıl- dı. Dasa firması da 20 Ocak 1998 tarihinde yanıt verdi. Havelsan ve Dasa arasında sözleşmenin iptalinden ya- sal sorunlar çıkması bekle- nıyor. Dasa ile yapılan sözleş- menin geri çekilmesi nede- niyle HKK'nin bilgisayar ıletişim agı için bu kez iha- leye çıkılması bekleniyor. Dasa'nın Türkiye temsilci- ligi, açıklama almak üzere Cumhuriyet'in yaptığı baş- v uru> a yanıt \ ermedı. Ihaleler incelenivor E Üst düzeyde görev deği- şıkliğine giden Havelsan. Dasa ile yapılan sözleşme- yi iptal ederken diger bazı ihalelen de büyüteç altına aldı. Havelsan'ın 'dunım de- ğerlendirmesi' yaptığı ve masaya yatırdıgı öteki iha- lelerle ilgili soru işaretleri şöyle: - Hava Kuvvetleri Komu- tanlığı 'ndan tek kaynak olarak alınan, 24 milyon dolarlık simülatör sistemle- ri bakım idame işi, iki Amerikan firmasına ihale- siz olarak verildi mi? - Hava Kuvvetleri Komu- tanlıgı tarafından yaklaşık iki yıldır degerlendirmesi yapılan ancak karar aşamasında, Havel- san'a devredilen 35 milyon do- larlık F-16 depo sev iyesi bakım yeteneği kazanılması ihalesinin verildigi Amerikan firmasının radar bakım yeteneği olmadıgı dogru mu? Doğu Perinçek, Batı'nm Türkiye'yi Kürt sorunuyla parçalamak istediğini söyledi 4 Kürt sorunu Türldye'de çözülür'fstanbul Haber Servisi - Işçi Partisı (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Batı'nın Türkiye'yi Yugoslavya'da oldugu gibi etnik bir iç çatışmayla bölmek istedi- ğini öne sürdü. Perinçek, Türkiye'deki Kürt halkının iyiliğini isteyenlerin "Kürt sonınunu AvTupa'nın çözmesi" tezinden vazgeçmele- rini istedi. Perinçek, başta Insan Haklan Derneği olmak üzere ki- mi sivil toplum örgütlerini de dış haberalma servıslerinin "fahri istihbarat örgütü" olmakla suç- ladı. Perinçek, dün partisinin İstan- bul ll Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında Alman Süd- deutsche Zeitung gazetesinin başyazarlanndan WolfgangKoy- dl'un 13 Ocak 1998 tarihli ma- kalesinde yer alan u Kürt sorunu artıkTürtdye'nin içsorunu değii, bir Avrupa sorunudur. Türkiye, bu sorunu Avrupa ile konuşmafa yoksa tebükeyeyuvarlanır. O za- man Avrupa tek başına çözüm olanaklan arar. Bu da Anka- ra'nınçıkannaolmaz" iddialan- na dikkat çektı. Perinçek, "banş treni" kaldı- ranlann, arkasından da "mülte- ci" tertipleri düzenleyenlenn Kürt sonınunu Avrupa'ya taşı- mak isteyenler olduğunu savu- Çiller'den Demirel ve Yılmaz'a ağır suçlama 4 Fareler samanhkta yanar 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkanı TansuÇiUer; "kellesini ai- mak için plan yapmakla" suçladığı Cum- hurbaşkanı Süieyman Demirel ve Başba- kan Mesut Yılmaz'a tepki gösterirken "Samannk yanacaksa fareler de yanar" dedi. Çiller, Genelkurmay Başkanlığı'nca hazırlandığı iddia edilen belgeleri ima ederek "Başbakanlık koltuğuna oturan kisi, bu tür projede merkez sag patronlu- ğunu bekliyor. 2000 vılında başkanlık ha- \alini kuranlar varsa, açıkça sö> le\e>im ki o torbada onlann da isimkri yok" dedi. Çiller, dün grup toplantısında suçlama- lar yöneltti. Türkiye'de en fazla milletve- kiline sahip partinın siyasi sağduyunun ötesine çıkılarak kapatıldığını kaydeden Çiller, "Sistematik olarak yörütülen bir tahribatla karşı karşıyayız. Sistemin bir kanadı çökertiİdi" dedi. Çiller, bu tabloda Türkiye'yi atanmış bir hükümetle idare etmeye kalkışanlann önemli bir muhalefetin varhğını göze ala- mayacaklannı da ortaya koyduklannı sa- vunarak "Ancak önce biz, 'Majesteleri muhalefeti istemiyor' demiştik. Megerse majesteleri muhalefeti hiç istemiyormuş. Hem de ısrarlı bir biçimde açıktan açıga muhalefet istenmediği göriilmüştür" de- di. Tansu Çiller, dün aksam partisinin Ka- dıköy ilçe örgürünce verilen iftar yeme- ğine katıldı. Çiller'in iftar yemeğinden sonra yaptığı konuşmada "Biz burda>iz. Bizi suçiavanlarnerede" sözlerinin ardın- dan bir grup Sosyalıst lktidar Partili genç "Suçluyoruz" >azılı pankart açarak. u Çil- ler Ağar Bucak yargılanacak", "Analann öfkesi Çiller'i boğacak" sloganları attı Önce DYP'liler tarafından tartaklanan \e yumruklanan gençler daha sonra polis ta- rafından gözaltına alındı. narak, Türkiye üzerindeki yeni Kürt politikasının 13 Ağustos 1997 tarihli Die Kurdisch Wun- de'de şöyle anlatıldığını öne sür- dü: "Tecrübeler gösterdi ki, dış- tan baskı bir sonuç vermiyor. Si- lah ambargolan, ihtarlar, Han- nover çağnsf türiinden banş treni fantezileri de öyle. Baskı içerden gelmeli, Kürtyara- sı içerde İstanbul'da, An- kara'da sancımalı. Yoksa Kiirdistan'ui Almanva'da bulunması hali devam e der." Süddeutsche Ze- ıtungun 19 Ocak 1998 ta- rihli başyazısında ise "Sov- yetler Birliği, Yugoslavyave Şah'ın İranı. en az Türkle- rin Kemalist modelleri ka- dar dayanıklı görünüyor- lardı. Ancak hepsi de din- sel veya etnik çekişrneler yüzünden vıkıldılar. Üste- lik Türkiye'de her iki boyut da var: Politik İslam ve Gü- neydoğu'daki Kürtlerin ayaklanması. Lenin'in dev- leti 73 yaşındaydı. Yugos- la\\a 74 ve Atatürk'ün Cumhuriyeti bu yıl kritik 75. yaşına ulaştı" yorumu- nun y apılmasına dikkat çe- ken Pennçek, "Umanm hükümetAlmanya'daki bu kampanvanın farkındadır ve önlemlerini alıyordur" dedi. IRMIKIAYDIN ENGİN Mollalar salya sümük. Renk vermiyoriar, yiğitliğe krem sür- mez görünüp kuyruğu dik tut- maya çabalıyorlar. Ama dükkâ- nın kapandığının. tezgâh işle- meyince işlerin kesata vuraca- ğının onlar da ayırdındalar. Hele mollabaşı takımı iyice burnundan soluyor. Otuz yılda üç parti kurup, on- ca adamı koşturup. üç partinin üçünü de kapattıracak hüneri gösterenlere, siyaset meyda- nında "Ge/ bir de dördüncüyü dene. Gene olmazsa beşinciyi denersin" diyecek safdiller ka- dar, "Mollabaşılar, sizin bu siya- setzenaatını kıvıramayacağıntz sabit oldu. Hele bu defa siz bi- raz kenarda durun bakalım " di- yecek kadar uyanık siyaset es- nafı da var. Kimileri kendilerini "Refah 'ın gençleri" diye adlan- dırtıyor, kimileri yedek parti ku- ruyoruz dümeniyle suyun başı- nı tutmaya çabalıyor. Yani Refah'ın kapatılmasının siyasal ve demokratik anlamını tartışmak bir yana, otuz yıldır siyasal Islamın bayrağını orada burada sallayan mollabaşılar zorda. Daha şimdiden siyasal Islamın saflannda "Canım bu Mollalar Sevildiğinizi Bilin! kadargözü kapalı yürünmez ki, siyaset biraz da basiret sanatı- dır" diyen tedbirli mollalaria "Laik dinsizlerin, Kemalist küfür ehlinin önünde eğilip büküle- rek; küfrün kanunlannı şeriatın önüne koyarak siyaset yapıla- mayacağı belli oldu. Bundan böyle göze göz, dişe diş" di- yen keskin mollalar arasındaki uçurumlar büyüyor. Kimi Refah kadroları başka sağ partilere, örneğin DYP'ye, ANAP'a fılan kayarsa da şaşmamalı; İBDA-C kadrolarında patlama yaşanırsa da... Ama bu sıcak günlerde, ge- leceğe dönük öngörü ile falcı- lık arası paragraflar döktüımek- tense, Refah'ın kapatılması ka- rarını izleyen dakıkalarda. o hayhuy arasında büyük olası- lıkla gözden kaçmış bir "de- mokratik gelişmeye" işaret edeceğiz. Malum, Anayasa Mahkeme- si'nin kapatma kararında, mol- labaşılardan bir bölümü için anayasayı çok ciddi ölçülerde çiğnedikleri yargısına varıldı ve Refah bu yüzden kapatıldı. Tıp- kı DEP milletvekillerinin anaya- sayı çiğnediklerine hükmedilip DEP'in kapatılmasına karar ve- rildiği gibi. Yani suçsa suç. Anayasayı çığnemek gibi ağır bir suçsa ağır bir suç. Gel gör ki ülkenin kollukgüçlen DEP milletvekille- rini daha Meclis kapısında bas- tırıp, enselerinden yakalayıp ite kaka arabaya bindirdiler de ka- patma kararından bu yana gün- ler geçmesine rağmen mollala- ra ilişen yok; dahası Bursa'da, Ankara'da, salonlarda, TV ka- meralarının önünde yağıp gür- leme olanağı bile tanınıyor. Bu demokratik bir gelişme- dir. Bu cümleleri "DEP'lilereya- pılan mollalara niye yapılmadı" gibi ilkel bir intikam duygusuy- ladeğil, "DEP'lilere yapılan ayıp ve Türkiye 'de hem pahamenta- rizme, hem demokrasiye sürü- len ağır leke, bereket bu kez yi- nelenmedi" diye olumlamak gerek. Mollalar bunun ne kadar far- kında bilemiyorum. Şu zor gün- lerinde onlara, içimden "Molla kendinıkolla!"diyedeğil, "Mol- la sevildığini bil; ensenden tu- tulup apar topar polis arabası- na tıkılmak da vardı!" diye ses- lenmek geliyor. Ankara Merkez Cezaevi'nde televizyon aygıtı varsa ve be- nım gözlerinın içi güluşlü arka- daşım, eski DEP milletvekili Or- han Doğan da Refah'ın kapa- tılmasının ardından ekranlara gelen görüntülerı izledıyse. eminim öteki mahpus arkadaş- larına dönup. çelebice gülüp "Bu da bir gelişme işte. De- mokrası işte böyle ağır ağır, adım adım gelişecek" demiştir. Demokrasinin önünde alınacak daha çooook yol olduğunu bi- lip, gene küçucük bir gelişme- den bile ıroni ve lyimseriık üret- miştir. Demokrası bilinci, kültürü ve saygısı böyle küçük. anlamsız denecek kadar küçük olaylarda dasınanır... Bir düzeltme notu: Susuıiuk karanlığından haber çıkarmak isteyen gazetecilerin tuzaklaria dolu bir yolda yürümek zorun- da olduklarına bu köşede bir- kaç kez değinildi. Doğruların arasına hangi uğursuz amaç- larta sokuşturulduğunu bileme- diğimiz ve bilemeyeceğimiz sahte bilgileri ayıklamak herza- man kolay ve mümkün olamı- yor. TEM otoyolunda 6 kişinin kurşunlandığı cinayetin altın- dan da Susuıiuk çıktığında, or- taya Abdullah Çatlı ve Haluk Kırcı ile kader birliği yapmış namh "ü//fücü"lerin, örneğin Ahmet Ercüment Gedikli ve Selahattin Büyüköztekin ad- lan saçıldı. Ama onların yani sı- ra Laleli'de kendi hallerinde ti- caret yapan Sabri Bektaş ve Sait Büyükbayrak'ın adları da listeye "habersızdıran birpolis kaynağı" tarafından ekleniverdi. Üstelik Polonya'da 50 minibüs- lük bir eroin dağıtım ağı kurmak gibi bir suçlamayla birlikte. Ka- nal D ve Hürriyet'in yani sıra bi- zim gazete de bu haberi kullan- dı. Bu düzeltme notu meslek ku- surunu örtmüyor. Ama gene de altını çizerek düzeltmek, mes- lek ahlakının bir gereği. POLntKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 'Arpa Boyu../ Akşam çetelerle yatıyor, sabah çetelerle kalkı- yoruz... Şu devlet içinde örgütlü çeteler kimler, bu çete- ler devletin içine nasıl sızdı? Yaklaşık 14 aydır Susurluk çetesınin nasıl örgüt- lendiğini, kimlerden haraç aldığını, uyuşturucudan nasıl gelir sağladıklarını tartışıp duruyoruz... 14 ay sonunda nereye geldik; Kutlu Savaş'ın hazıriadığı raporla neleri öğrendik? Bilinen olayları yineleyip duruyoruz... Kısaca olayın yeni bir boyutu yok!.. Başbakan Mesut Yılmaz. TBMM Susurluk Ko- misyonu'na ifade verdiğinde ana muhalefet lide- riydi... 24 Aralık 1996'da Mehmet Elkatmış başkan- lığındaki TBMM Susurluk Komisyonu'na bakın ne diyordu Yılmaz: "Bu olayla ilgili olarak bana intikal eden deliller- den bir bölümü, şu ana kadarmedyada yayımlan- mıştır. Bunlardan bir tanesi, Emniyet Genel Mü- dürü'nün imzasıyla, Abdullah Çatiı'ya müstear isimle verilen, yetki belgesidir, silah taşıma iznidir, keza, onun adına düzenlenen kimlik kartıdır, sü- rücü belgesidir, pasaporttur, bunlar, zaten şu an- da kamuoyunun malumudur. Benim, bugün size takdim ettiğim belgeler, ay- nı şekilde, Emniyet Genel Müdürü'nün imzasıyla Yaşar Öz isimli bir uyuşturucu kaçakçısına ve Ta- nk Ümrt isimli daha sonra öldürülen, şu ana ka- dar da cesedi bulunamayan, yine bir uyuşturucu kaçakçısına düzenlenen yeşil pasaport ve kimlik belgeleri, sahte isimlerle ve kendi adına düzenle- nen kimlik belgeleri ve Yaşar Öz adına düzenle- nen -aynı Çatlı gibi- kendisinin silah taşıma izni- ne sahip olduğu, emniyette teknik danışman ola- rak hizmetyaptığı ve kendisine yardımcı olunma- sını isteyen belgedir. Bu belgelehe birlikte, size, emniyetin bazı yazışmalannın suretlerini sunuyo- rum. Bunun önemi şuradadır: Bu belgeler, inkâr edilebilir, yani bu belgelerin sahte olduğu ileh sü- rülebilir, bu belgelerin imzasının sahte olduğu ile- ri sürülebilir; ama, bu Yaşar Öz isimli kışi, yanın- da Tank Ümit adında düzenlenmış sahte evraklar- la birlikte, 1995 Ocak'ında İstanbul Emniyeti ta- rafından yakalanmıştır ve bu belgeyi ibraz ederek hakkında hiçbir takibat yapılmadan serbest bıra- kılmıştır. Bununla ilgili kayıtlar, İstanbul Emniye- ti'nden, Ankara Emniyet Genel Müdühüğü'nden de araştınlabilir." Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir, öncekı gün yaptığı açıklamada Başbakan Mesut Yılmaz'ı doğ- ruluyordu: "Yaşaröz'ü Mehmet Ağar serbest bıraktırdı..." Aynı gün Mehmet Ağar da şöyle diyordu: "Hiç kimse Susuıiuk perdesi arkasma girip son yirmiyıldan bu yana hırsızlıklarını, yolsuzluklannı, soygunlannı gizlemeye kalkmasın..." • • • Mehmet Ağar'ın 'resti', acaba kimlere yönelik- tir? Yirmi yıl geriye gidersek 1978 yılına döneriz... Silah kaçakçılığının en yoğun dönemidir 1978 yı- h... 1979 ise Abdi Ipekçi'nin öldürüldüğü yıldır... CIA istasyon şeflen, Mehmet Ali Ağca'y'a ilgi- li soruşturma dosyalarına göz atmıyor, ülkücü çe- telerle yeraltı dünyası arasındaki ulusiararası iliş- kiler hasıraltı edilmeye çalışılıyordu... Ulusiararası yeraltı dünyasının Sofya merkezli yoğun trafiğinde olup bitenleri o tarihlerde Uğur Mumcu, Cumhuriyet'teki köşesinde sergiliyor- du... CIA istasyon şefleri, Bulgar şirketlerinin kaçak- çılarını, KGB destekli kişileri savunuyor, ülkücü çeteler, ulusiararası yeraltı dünyasıyla birlikte kirlı işlerçeviriyordu... 12 Eylül 1980'de Türkiye'de terör durdu... Terörü durduran darbeci Kenan Evren ve arka- dadaşları mıydı yoksa ülkücüleri koruyup kollayan CIA istasyon şefleri miydi? 1980 sonrası Mehmet Ali Ağca ve Abdullah Çat- lı'ya Sofya'da para yardımında bulunan kişi Ömer Mersan'dı... Bekir Çelenk'ten Abuzer Uğurlu ya dek uza- nan zincirin halkalan Susurluk'un ilk günleridir... 22 Şubat 1982'de Abdullah Çatlı ve Mehmet Şener Isviçre'de sahte pasaportla yakalanmışlar, nedense daha sonra serbest bırakılmışlardır... Onun için Susurluk çetesi iki yıllık bir olay değil, kökleri 20 yıl öncesine dayanmaktadır... ••• Mehmet Şener ile Abdullah Çatlı, Mehmet Ali Ağca, Yalçın Özbey'in arası daha sonra neden açıldı? Mehmet Şener'in şu açıklaması yüzünden: "Ben Kürdüm, Türkiye'ye iade etmeyin!" Alman Federal Mahkemesi, Jurgen Roth adlı bir gazetecinin 15 Şubat 1983 tarihli raporu üze- rine şu kararı verdi: "Türkiye'ye gönderilmesi insan haklan açısın- dan sakıncalıdır..." Mehmet Şener, Türkiye'ye iade edilmedi. Şener, daha sonra PKK bağlantılı uyuşturucu işine girdi... Ağca'yı Maltepe Cezaevi'nden kaçırdıktan son- ra Ankara'ya getiren 34 RF 601 n'olu araç kimin- dir? Araç önce Yalçın Özbey'indir. Özbey, daha son- ra aracı Mehmet Şener'in kardeşi Hasan Hüse- yin Şener'e devretmiştir... Zincirin halkaları bellidir... Görülen o ki Susurluk çetesinin geçmişi yirmi yıl öncesine dayanmaktadır. Bugüne dek bir arpa boyu bile olsa yol alınamamıştır... • • • Ümit Zileli ve arkadaşları Kent TV'de "Tarihi- mizigeri verin" kampanyası başlattı. Kampanya- nın sloganı şu: "Sayın milletvekilleri;yeni Meclis salonunu boy- kotedin. Utançlı koltuklara oturmayın!" Kamuoyunun desteğini bekliyor Kent TV... E. Posta: Hikmet.Cetinkaya •" raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Vatanseverler, insanlar, doğaseverler, toprak erozyonu size sevebileceğiniz hiçbir şey bırakmıyor. T.E.M.A. Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfı Tel: (0.212) 281 10 27 / 268 09 85
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear