Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 11OCAK1998PAZAR
8 PAZAR YAZILARI
Mavi renklibirhüzün...Osmanlf nın reformcu devlet
adamı Mustafa Reşid Paşa, 1839
yılında Londra'da büyükelçiydi. O
dönemde yaşadığı e\in duvannda.
mavi bir plaket asılıdır bugün.
Tarihi önemi olan tüm
şahsiyetlerın yaşadıkJan ev lerin
du\arlannda bu plaketleri
görebilirsiniz. Marks, Chopin,
Dickens, T.S. EUiot, Gandhi \ e
Chapün'ın de aralarında
bulunduğu çok sayıda ünlünün
evlenne asılan bu plaketlenn
üzennde, o evde yaşamış kışinın
adı. hangı alanda tanındığı,
doğum ve ölüm tarihlennin yanı
sıra "Bu evde yaşadı" cümlesi de
\ardır. Kent yönetıcilerinin, kendi
kentlerinde yaşamavı seçmiş ya
da seçmek zorunda kalmış bu
önemli şahsiyetlere karşı birtür
şükran ve saygı ifadesi olan bu
güzel gelenek. ] 867'de ilk olarak
Lord ByroıTın oturduğu eve
asılan plaketle baslatılmış.
LondTa gibı bır hayli önemli ve
bu önemınden ötürü de "dünyarun
gözü önünde" olan bir başkenıte
çok cıddı birevsızlik sorunu var.
Bınlerce ınsan. sokaklarda, köprü
altlannda yaşamaya çalışıyor. Ne
mutlu ki, evsizler, kısa süre
içerisinde muazzam bir
örgütlenme gerçekleştirdiler.
Haftalık bir dergi çıkanyorlar.
Para kaynaklan yavaş yavaş
oluşmaya başladı. Bulunduİdan
bölgenin belediyeleri iizerinde bir
baskı grubu olacak güce enştiler.
Ancak, örgütlenmeyi
gerçekleştirenler bununla
yetinmediler. Ne kadar güçlenirse
güçlensinler, sorunlanna
dikkatlennı çekmek istedıkJeri
ınsanlan daha duyarlı kılacak
yöntemlerin peşine düştüler.
Müthiş bır hınzırlılda. en
ılgisizlerin bile kayıtsız
kalamayacağı hüzünlendirici
sloganlan. kentin özelliği haline
gelmiş kimi sembollen kullanarak
tüm Londra sokaklarma yaydılar.
Belediyelerce yaşanılır
durumda olmadığı gerekçesıyle
boş turulan. evsizlere göre ise ufak
tefek düzeltmelerle pekala
yaşanılabilir hale getinlebilecek
olan e\ lerın duvarlanna, içinde
bulunduğu zor koşullara
dayanamayarak yaşamını >ıtıren
evsizlenn adlannın, doğum ve
ölüm tanhlerinın yer aldığı
plaketler astılar. Bu plaketler de
tarihi kişiliklerin yaşadığı evlere
LONDRA
MUSTAFA
KEMAL
ERDEMOL
asılanlar gibi maviydi ve
üzerlerinde şu cümleler yazıhydı:
"O bu evde hiçbir zaman
yaşamadL" Şımdi, evsizlerin
sorunlanndan şu ya da bu şekilde
haberdar olan Londra'da gelen
turistler dahil herkes, mavi
plaketlerin asılı oldugu her evin
tarihi bir öneme sahip olmadığını
anlamış bulunuyor. Bu önemli
başkentin. yerel yönetimlennce
vefa duygulanyla başlatılan
gelenek, sokaklarda yaşamını
sürdürmek zorunda bırakılmış
olan insanlann propaganda
yöntemlerinden birisi oluverdi.
Kentte bir tek evsiz kalmayıncaya
değin, protesto amacıyla mavi
plaketlerin asılacağı bu evlere her
köşe başmda rastlanabilecek.
Evsizler. kamuoyunu. alışılmış
sembolleri beklenmedik ve farkiı
alanlarda kullanarak gafıl
avladılar. Bazı mekânlann tarihi
ve özel olduğunu imleyen bir
sembol olan mavi plaketi
amaçlannı duyurmaya yarayan bir
mücadele aracına dönüştürdüler.
Böylelikle bilinç oluşturmada.
genellikle yanıltıcı sonuçiar
vermış olan propaganda.
evsizlerin elinde duvgulara hitap
eden bir yöntem haline gelmiş
oldu. 1yi de oldu. Insanlar bazı
sembollerin asıl amaçlanndan
farkiı durumlarda kullanılmasına
alışmalılar. Örneğın ma\ i plaketin
aslında bir ölüm duyurusu da
olabileceğini anlamalılar. Henüz
emeklemeye başlamış, şırin bir
bebek, ağzında emziğı. şaşkın
gözlerle baktığı telev izyon
ekranında, savaş. deprem >a da sel
gibi felaketlerle karşılaşan \e
çığlık çığlığa ağlayan çocuk
görüntülerini izlemektedır.
Kendisiyle hemen hemen aynı
yaştaki bır çocuğun görüntüsü
geldiğinde, emekleye emekleye
gidip, kendi emziğıni ekrandaki
yaşıtınm agzına uzatır. Görüntü
burada donar \ e altında şu yazı
belinr: "Siz de onlara küçük bir
yardımda bulunanilirsiniz."
Yardımın mıktannın önemli
olmadığını henüz emekleyen bir
bebeğın küçüklüğüyle vurgulayan
bu muazzam reklam filmi
Kızılhaç'a ait. Dini bir kuruluş
olmasına rağmen, hiç bir dini
motif kullanmadan insanlan
yardıma çağırmayı ve
ınsanlararası dayanışma için
gerekli olan ınsani lavılcırru, hıç
bir abartmaya gerek duymadan
küçük çocuk doğallığıyla
v erebilmeyı bundan daha iyi
nasıl becerebilirlerdi?
Kımi semboller kullanılacaklan
alanlar iyi seçilebilirse çok
etkileyici ve amaca uygun
olabiliyorlar. Mavi plaketi
sorunlannı en iyi anlatan gereçe
dönüştüren, küçük çocuklann
sadece çocuk bezi tanıtımında
kullanılmadığını hatırlatan sağlıklı
kafalar amacı aşan propaganda
yöntemlerine başvurmadıklan için
ilgımi çekiyorlar. Keşke Istanbul'a
da uğrasalar. Ve başka bir yerde,
örneğin bir üniversite bahçesinde
daha anlamlı olabilecek Rodin'in
Düşünen Adam heykelini,
Bakırköy Akıl Hastanesi'nin
önünden kaldınverseler. Insani,
özellikJe orada dikili olduğu için
ürküten o heykeli oraya
kondurmak hangi aklıevvelin
fiknydi yahu?
Sicilya'da yılbaşmda
Postacı'yı aradık...Yılbaşı için bu yıl
görmediğimiz bir yerlere
kaçmak isteyınce, bırden
Sicilya'yı öneren gazete
ilanı cazip geldi. Mafya
babalannın yeşillikler içine
saklanmış muhteşem
yillalan. ze>tin gözlü
Italyan kızlann köy meydanlardaki
kıntışlan ve kaçamak bakışlan, şaraplar,
kahkahalar. espressolar ve güzel hayatın
bolca aktığı ufku açık muhteşem
manzaralı kahvehaneler. ıssız sahillerde
güneşin Akdenız üzerine kepengı
çekışıni kumsallar üstüne parmakla
resim çızerek izlemeler canlandı hemen
gözümün önünde... "II Postino" filmi, bu
genel "imaj" birikıminin netleşmesini
sağlayan görüntüleri belleğimizden
çıkanp önümüze koymuştu bile. Genç.
yanık tenli dilberlerin, en azından
*baba"lann kızlan olması veya bu —
"görser ilişkileri. "aile faciası"
boyutlanna çekmeleri ve kör parmağım
gözüne taktiğı gütmelen olasılıklan ise
Sıcilya maceramızın küçük risk
bölgesıni oluşturuyordu. Böylece.
40'ından sonra giriştiğımiz ilk "organize
rurisrik tur"umuz başladı. Gece
ulaştığımız "Ponte" Oteli her ne kadar
"Volta" Sokağı'nın yanı başjnda olsa
bile. ortada pek öyle voltalık bir ortam
yoktu. Eşyalan otel odamıza atıp.
öncelikle romantızmimizı değil, zıl çalan
midemizi düşünerek soluğu
Palermo'nun merkezinde aldık.
Herhangi bir Avrupa kentmın boş
sokaklan arasında yürürken dikkati
çeken ilk fark. motosikletlı bıçkın
gençlerin koruyucu kask taşımadan
ortalıkta cirit atmalanydı. Herhalde üç
yüzü aşkın yıl Araplann egemenliğinde
(oe) yaşamış olan Sicilyalılann
kendilerini "Allah'a cmanet olun"
deyişıne bırakışıydı bu! Acele bir
"Trattoria" veya "Pizzeria" nasıl olsa
bulunurdu...
Bır buçuk saat abartısız aranmadan •
sonra bulabıldığimiz açık tek yer "Hayal
Kahvesi"ne benzeyen bir bardı. Vakit
henüz 21.50'ydi \e 10.30'daki Brad Pitt
filmine yetişip. onu ttalyanca dublajla
izleyıp kahkahalan basmaya hazırdık.
Hem de yönetmen Fransız, yer Sicılya,
filmın geçtiği yer Tibet. izleyici Türk!
Ama "ravioli" önümüze 80 dakika sonra
konduğunda Tıbet'te 7 YıT fılmı
çoktan başlamış, bu "multikültürer (!)
deneyımiz bır başka akşama kalmıştı.
Ertesi sabah Palermo'yu gündüz gözüyle
keşfettik ve rüyalanmızdaki bıı sahil
kasabasında. PaMo Nenıda'nın
kahvesinın menzilinde olmadığımızdan
ıyice emin olduk.
Sabah alışveriş
yaptıktan sonra,
öğleden sonra
turumuzla eski
Palermo'yu gezdik.
lşte bu saatlerde ne
kadar tepkili bir
toplum olduğumuzu bir daha öğrendik.
Her kafadan bir ses çıkıyordu. "Rehber
kız fazla konuşuyor", "Az konuşuyor",
"Niyc burada dıirmadık?", "Hadi
dönclim, sıkıldık", "Hani ayakkabı
fabrikasına gidecektik". lyı niyetli
rehberlenmızin hoşgörüsü ve sabn ise
Meryem Anadüzeyındeydi. Seyahat
acentesinın teknık her türlü sözünü
tutmasına rağmen yaşanıyordu buniar,
üstelik. Gece yeni yılı kutlarken ben
l
*alerji"me uygun dev bonfıleyi çıtır çıtır
götürürken, dığer arkadaşlar patronun
sözünü verdiği Jumbo Karides
yakalanamadığından, balıkla yetinmek
durumunda kalacaklardı ki.. birden önce
uzaktan peynir veya "ara tatiı"
zannettıgımiz dondurmalar, salatanm
üstüne geliverdı. Neyse, adamlar. "o
kadar" ileri gıderlerse çingar çıkacağını
anlayıp. durumu yeni yıla girmeden
telafi ettıler. Hakkını verelim, gece
Polıteamo Meydanı 'ndaki heyecan ve
havai fişeklı. vinçle gökten ındirilen
bandolu kutlamalar muhteşemdi.
Çırağan bölgesindeki düğünlerde "yeri
göğü inleten" zengmlenmiz, bu sahneleri
görseler.
u
Ben de isterem" diye
tutrururlardı. Diğergünler nasıl mı
geçti? Cefalû. Etna Yanardaği ve
Taormina'ya yapılan turlar çok güzeldı.
Yine sevgilı milletimizin yorulmaz
cenesi, bitirim yorumlan ve çelişkilı
eleştirileri arasında yüzyılar boyu Yunna,
Finike. Kartaca. Arap, Bizans
uygarlıklannın egemenliği altında
yaşamış ve sonunda kendini "Casa
Nostra"ya teslım etmiş Sicilya'yı
gördük. Çoğunlukla aç ve susuz gezdik:
Saat birle dört arasında "Siesta"
yüzünden her yer kapalıyken, dört ve
yedı arasında da lokantacılar büyük bir
sadist zevkle "Akşam yediden önce servis
yok" cümlesini tekrarlıyorlardı. Üç güne
yayılan toplam beş saatlik istişareler
sonucunda Palermo'nun galiba tek
kahvesı olan "Roney"i bulduk!
Geldikten 40 dakika sonra garsona en
sert Adanalı havamla çıkışınca thk
Cappucinomuz nıhayet gelebildi. tbret
olsun dıye inatla içtik. Bizans, Yunan,
Arap ve Italyan kültürlerinin kanşımının
bu kadar sokak ve kahve yaşamından
uzak bir melez- sentez yaratmış olması
sosyologlara iyi konu!
Suaygırının sabah öpücüğü
Suaygın Hermien, balacısı
Lambert van den Berghe'ye
geleneksel sabah öpücüğünü
veriyor. Belçika'nın Antwerp
kentindeki hayvanat bahçesinde
yaşayan 2 yaşındaki
Afrika kökenli Hermien. bakıcısını
çok seviyor. Bakıcı Lambert tam 35
yıldır aynı hayvanat bahçesinde
suaygın bakıcıüğı yapıyor.
Bizim bir tarihimiz var mıydı?Bizim bır tanhimız var mıydı?
Yoktu, galiba hiç geçmişimiz
olmadı bizim. Vardıysa bile.
onu reddettik ve bellegimizden
kovduk. Bugün geçmişten ve
gelecekten bağımsız olarak.
yüzyılımız açısından şaşırtıcı
ilkellıklerle boğuşarak ve
saldırgan dinozor sürüleri gibi
birbirimizle didişerek yaşadığı
mız hayatın tanhle hiçbir ilgisı
yok! Tarihimızden söz eden
kitaplar ve fîlmler yalan
söylemıyorsa bile en fazla
masal anlatıyor. Örneğin, şu
televizyonun kimbilir kaçıncı
kez gösterdiğı Tarkan filmi.
Kartal Tibet pek de iyi
dövüşemese ve ancak dayak
yiyen fıgüranlann büyük
yardımıyla üstün gelse de
hayatının rolünü oynuyor. O
döneme özgü olduğu
düşünülen giysiler. gelenekler.
sözler "Hay canını albızlar
alsın", bizi geçmişe. tarihimize
götürüyor. Büyücü Goşa'dan
hain Camoka'ya kadar bir
yığın kötüye haddini bildiren
Tarkan, sık sık Türk olmasıyla
övünüyor. En büyük özellikleri
cesaretı ve iyi dövüşmesi. Ara
sıra kötü meyhanecılenn
kanlanyla sevışmekten de geri
durmuyor. Kurtlar tarafından
büyütülen Altay'ın oğlunun ve
daha sonra da Büyük Hun
Imparatoru Attila'nın elçisinin
öyküsünü Sezgin Burak'ın usta
çizgisiyle çocukluğumuzda
okumuştuk: Tarkan'ın renkli
macera kitaplan, 60'lann
ortalannda yanılmıyorsam 75
kuruşa satılıyordu.
MÖ IV Yüzyıla uzanan Hun
Imparatorluğu tarihteki ilk
Türkler sayılıyor. Attila'nın
öyküsü ise MS 434'te iktidara
gelmesiyle başlıyor ve 453"te
evlendiği günün alcşamında
kuşkulu biçimde ölmesiyie
bitiyor. Aradaki sürede Batı'ya
iki akını; Tuna ve Ren
boylanndan Roma
Imparatorluğu'na girişi; Illirya,
Trakya ve Makedonya'yı alt
etmesi ttalya'yı kent kent
düşürcrek ilerlemesi ve daha
pek çok tarihi gelişme
yaşanıyor. Kökümüz ta o
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
dönemlere kadar gidiyor. öyle
mi? Kök TürkJer; Manicilik'i
devlet dini olarak benimseyen
Uygurlar (bu bütünleşririci ve
insancıl dini Amin Maalouf.
Işık Bahçeleri adlı kitabında
anlatıyor); Samanilerin ve
Abbasilerin Memluk denilen
köle askerleri aracılığıyla
Türklerin Islam'la tanışması;
ardından Selçuklu Sultanı
Alparslan'ın 1071'de
Malazgirt'te Bizans'a karşı
kazandığı zafer, Anadolu'nun
TürkJeşmesi; 1299'dan itibaren
Osmanlı Imparatorluğu;
1453'te Konstantinopol'ün
Bizans'tan alınması; Iran'a,
Mısır'a, Macaristan'a, Irak'a
karşı kazanılan zaferler; Fatih
Sultan Mehmet, Yavuz Sultan
Selim, Osmanh'nın en uzun
süreli yöneticisi Kanuni Sultan
Süleyman, O'nun döneminde
Mimar Sinan... İki yüzyıl kadar
önce III. Selim'in Nızamıcedid
hareketinden 1839 Tanzimat
Fermanf na, Abdülaziz
zamanında ilköğretimin
zorunlu hale getirilmesınden
Birinci Meşrutiyet dönemine,
ilk Anayasa"dan ilk
parlamentoya, kişi hak ve
özgürlüklerinin saptandığı
Ikinci Meşrutiyet"ten Mustafa
Kemal'in cumhunyeti ilan
etmesine ve yaşamın pek çok
alamnı yeniden düzenlemesine
kadar bir dizı reform
denemesı... Bütün buniar
gerçekten bizim tarihimiz mi?
Dünyanın en eski
uygarlıkJanndan biri olan
Mezopotamya. şu bizim Dicle
ve Fırat'ın sulanyla beslenmedi
mi? Binlerce yıl öncesinden,
daha Cilalıtaş Dcvı,'..Jcn
itibaren Sümerler. Akatlar,
Asurlular, Babiller. Hititler.
Persler. eski Mısır, eski Yunan,
Roma, Bizans... Bütün bunJar,
bizim şimdi üzerinde
oturduğumuz topraklarda ve
civannda mı yaşadı? Truva,
Efes, Milet, Bergama,
Kapadokya, Urfa, Antakya ve
daha nice tarihi değerlerin
arasında sessiz, sakin ve
kayıtsız yaşayan biz değil
miyiz? Üzerinde yürüdüğümüz
yollann başının binlerce yıllık
uygariıklara uzandığını
umursamadan. sanki tarih
bizimle başlamış ya da hiç
yokmuş gibi yaşamıyor
Milyonlarca yurttaşımızın
tek düşündüğü karnını
doyurmak; kitaba, müzeye ve
tiyatroya ilgi gösterenler
parmakla sayılıyor:
televızyonlar izleyenleri
aptallaştırmaktan başka iş
yapmıyor; insanlann gözleri
saflık, üçkağıtçılık ve cehalet
dolu, kendi dillerinde bile
doğru dürüst konuşmasını
beceremiyorlar. Bütün bu tarih,
tüm bu uygarlıklar bizim
köklerimiz miydi? Biz onlann
devamcısı mıyız?.. Binlerce
yılda nereden nereye geldik?..
Avrupa'nın
Uzakdoğu'su
AMSTERDAM
İCLAL
AKÇAY
Evet, Türkiye'den gelen gazetelerden
birinde gözüme çarpan ilanı veren
runzm şirketi İstanbul'dan
Amsterdam'a düzenlediği turlar
için aynen bu tanıma başvurmuş.
Bir zamanlar Avrupa'dan
Filipinler, Tayland gibi henüz
kaplanlasjnamış Uzakdoğu
ülkelerine düzenlenen seks turlannı
çağnştırmak için kullanılmış bu
benzetme belli ki. Avrupa'nın birazcık
gerisinden gitsek de hiç olmazsa bazı
kulvarlarda aynı çizgide
koştuğumuzun işte size açık bir örneği.
Eski Sov^et toprakJanndan Türkiye'ye
yumuşak iniş yapan kuzeyli hanımlarla
aşna fişneyi az bulan cebi dövizli Türk
erkekleri elbette bilgi ve görgülerini
arttırmak üzere Amsterdam'da, Avrupa
lı dilberlerin vitrinlerinde arz-ı endam
ettiği evlere potansiyel müşten olarak
kırmızı lambalı sokaklan
arşınlayacaklar. Bu yolla ülkemize
döviz kazandırmak için gecesini gündü
züne katan turizm şirketi sayesinde
bütün buniar.
Yalnız, Amsterdam'a gelen sayın
baylara bir uyanm olacak; şehrin
dillere destan malum sokaklannda
dolaşıyorsunuz. Birden içinizde tuhaf
bir duygu, sanki biri sizi izliyor.
Evet, yanılmadınız, dönüp
gülümseyin. Amsterdam polisi
sokakta işlenen suçlan azaltmak ve
suçlulann yakalanmasını
kolaylaştırmak amacıyla bazı bölgelere
kamera yerleştirdi. Kentin
muhafazakâr belediye başkanı
Patijn'in girişimiyle uygulamaya
konulan plana göre, ilk olarak suç
oranının yüksek olduğu kanal
sokaklanna 6 kamera konuldu.
Uygulama konusunda idare başkent
Lahey'in görüşü alındı ve kamu yaran
gözetilerek sokağa yerleştirilen
kameralann kişi hak ve özgürlüklerine
zarar vermeyeceği karşılığı geldi.
Ancak işın bir püf noktası var. Özel
kişilerle ilgili bilgilerin, bir başka
deyişle özol hayatın korunmasi • ' ı.
alanında çalışan Bart Crouwers'e göre
kameralann yerleştirildikleri yerin
altına, gözle görülebilir şekilde
varlıklannı belirten uyan yazılan
asılması ve görüntülerin 24 saat içmde
yok edilmesi gerekiyor.
Kameralann ilettiği görüntüler
Warmoe caddesindeki polis
merkezinde izlenip değerlendiriliyor.
Bu şekılde bir insan yüzünün dijital
görüntüsü bilgisayarda kayıtlı bilgilerle
anında karşılaştınlıp kimlik
saptanması sonucuna ulaşılabiliyor.
Polisin yam sıra güvenlik amacıyla
sabit sokak kamerası kullanan birileri
daha var; kırmızı ışıkJann işverenJeri.
Buralarda turlayan sayın baylar vitrin
dilberlerini gözetlerken kendilerinin de
gözetlendiğinden haberdar değiller.
Bölgedeki bar sahipleri, 'peep show'
patronlan ve kadm pazarlayıcılan bir
süre önce buralara güvenlik amaçlı
kameralar yerleştirdiler çünkü. Ancak
bu iş Hollanda'da büyük gürüldü
kopardı. İnsanlann kendilerinden
habersiz görüntülerinin kaydedilmesi,
söz konusu bölgede de olsa, ilgili
ilgisiz pek çok kişiyi kızdırdı
bitırmekte oldugumuz yılın ilk
aylannda.
Aslına bakarsanız, limanı, iş
merkezleri, uyuşturucu kaçakçılan,
bısiklet hırsızlan. az ama yoğun
nüfusuyla hayli hareketli sayılan
Amsterdam A\Tupa'nın elektronik
açıdan en iyi korunan kentlerinden.
Elektronik gözler Amsterdamlıyı tren
ıstasyonlannda, süpermarketlerde,
yüzme havuzu, stadyum, banka, bar ve
hastane gibi birçok yerde sürekli
izliyor.
Son yıllarda suç oranının artması ve
gözetlemeye olanak veren elektronik
aletlerin ucuzlayıp çeşitlenmesi
konuya ilgiyi çığ gibi büyüttü. Bu
konuda teknik öyle ilerledi ki,
karanlıkta kapınızın önünü
görüntüleyen infrared kameralar,
görüntüde bir değişme olması
halinde hemen alarm sınyali
veriyorlar.
Kameralann yaygın şekilde
kullanılmaya başlaması. kimler
tarafından ve neden değerlendirme
yapıldığını bılmeyen Amsterdamlılar
ıçın tepki gösterecek kadar rahatsız
edici olmamış genelde. Ancak bir
fabrikanın çalışma alanında ve bir
kadın giyim eşyası satan mağazanın
soyunma odalannda varlığı farkına
vanlıpca yapılan şikâyetler, bu iki tur^
• • yerden kameralann resmı organlar
-eliyle kaldınlmasını sağlamış. -J'
Crouvvers'e göre zaten "Arük bu
kadarı da olmaz!"
Sevdiklerinize
"Kitap Kurdu"
Üyeliği
Armağan Edin
Kitaplar Edinin
Türkiye'nin ilk kitap kulübü "Cumhuriyet Kitap Kulübü"nden dostlannızı,
sevdiklerinizi de yararlandırın "Kitap Kurdu" üyeliği armağan edin.
Ve 5 kitap kazanın.
Armağan Kitaplanmız:
Atatürk'ün Yazdığı Tarih:Söylev Paul Dumont/Çev. Server Tanilli
Devrimcinin Takvimi Ceyhun Atuf Kansu
Türkiye'yi Sokakta Bulmadık Yunus Nadi
Milli Mücadele (Büyük Taarruzdan Izmir'e) Sebahattin Selek
Baş Veren Inkılapçı Falih Rıfkı Atay
Aşağıdaki adı yazılı kişiye "Kitap Kurdu"
üyeliği armağan etmek istiyorum. Kitaplarımı
adresime gönderiniz
Adım Soyadım:
Adres:
Posta kodu: Kent:
Tel:
ÜYE OLACAK KİŞİNİN
Adı Soyadı:
Adresi:
Posta kodu: Kent:
Telefon/Faks:
Cinsiyeti:
Doğum tarihi: Medeni durumu:
Eğitim durumu: Mesleği:
(Oğrenci ya da Öğretmen ise)
Okuladı:
(Lütfen işaretleyiniz)
ÜYE
ÖĞRETMEN/ÖĞRENCİ
YENİ ÜYE
5.000.000 TL
2.500.000 TL
YENİLEME
3.000.000 TL
1.500.000 TL
* Işaretlediğim tutan kredi kartı hesabımdan alınız.
DVISA LIEUROCARD LZMASTERCARD
Kart no: Son kullanma tarihi:
* işaretledığim tutarın banka dekontunu adresinize/faksınıza göndereceğim.
Çağ Pazarfama A.Ş.'nin:
D iş Bankası Cağaloğlu Şb.405543
ü] Akbank Nuruosmaniye Şb. 1571801
D Yapı Kredi Bankası Çemberlitaş Şb. 32529
D Halkbank Cağaloğlu Şb. 39035380
* Işaretlediğim tutan posta çeki hesabına gönderdim.
PTT Çek No:
D 666322 Çağ Pazariama A.Ş. Hesabı
Cumhuriyet Kitap Kulübü
Çağ Pazariama A.Ş.Türkocağı Cad. No:39/41
(34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel:(0212) 512 05 05 Faks:(212)514 01 95