Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHUBİYET 11 OCAK1998PAZAR
HABERLER
Gericilere karşı kazandığı tazminat davalannm parasmı ilerici derneklere veriyor
Ozden: Tek kuruşınn yok
Fadime 5. kez
hayat verdi
• BURSA (AA) - Denizli'nin
Güney ilçesinde. cınnet
geçiren annesi tarafından
öldürülen 4 yaşındakı Fadime
Gökoğlan'ın organlan 5. kez
hayat verdi. Fadime'nin bir
böbreğı, Bursa'da bir hastaya
nakledildi.
Södeşmelilerin
yüzde 30 zammı
• ANKARA (Cumhuriyet) -
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel. çeşitli kanunlara
göre çalıştınlan sözleşmeli
personelın ücretlerinin yüzde
30 oranında arttınlmasına
ilişkin Bakanlar Kurulu
karannı onayladı.
'Emekliler de
zam alsın'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Eğit-Der Genel
Başkanı Mustafa Ga2alcı,
öğretmenler ıçın tasarlanan
yüzde 18"lık iyıleştirmenin
emekli öğretmenlere de
yansıtilması gerektiğinı
söyledi. Emekli ögretmenlerin
maaşlanna da zam yapılması
gerektığinı vurgulayan
Gazalcı, "Öğretmenlik,
çalışanı. emeklisi ile bir
bütündür"' dedi.
Demirel'e Altın Gül
Barış Ödülü
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'e
"Bosna'nın Dostu-Altın Gül
Banş Ödülü" verildi. Demirel
ödülü, "ıyı ve kötü günlerinde
her zaman Bosna-HersekJi
kardeşlennin yanında bulunan
Türk ulusuna verilmiş olarak
kabul ettiğıni" bildirdi.
'Ankara'nın yükü
azaltılsın'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - "Türk tdareciler
Günü" dolayısıy la
düzenlenen törende konuşan
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, Anadolu'nun tanhın
hiçbir dönemmde bugünkü
kadar kalabalık olmadığını
behrterek, "Merkeziyetçıhkle
Türkıye'yı ıdare edemeyız.
Ankara'nın yükü
azaltılmalıdır" dedi. -
Erbakan Baypam'ı
savundu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - RP Genel Başkanı
Necmettın Erbakan,
milletvekjli
dokunulmazlığının "olur
olmaz nedenlerle"
kaldınldığmı behrterek,
bunun demokrasiyi
zedeleyeceğıni savoındu.
Erbakan, RP'li Mustafa
Bayram'ın yıllar önce
yargılandığma dıkkat çekerek,
"Dokunulmazlığının
kaldınlmasını gerektırecek
hiçbir ağırhk yok ortada"
dedi.
MÜSİAD iftamnda
orduya eteştiri
• ANK\RA (Cumhuriyet
Bürosu)-MÜSİAD'ın
düzenlediğı ıftar yemeğınde
Türk Sılahlı Kuvvetlen
eleştirildi. MÜSİAD Başkanı
Erol Yarar. "hükümetm
bastona tutunarak ayakta
kaldığmf savunurken.
Yenıden Doğuş Partisi Genel
Başkanı Hasan Celal Güzel,
hükümetin arkasında "bir
a\"uç holdıngin" olduğunu
öne sürdü. Iftara katılan RP
liden Necmettın Erbakan da.
yerli sermayemn
güçlenmesinin küçük bir
azınlık tarafından
engellendığini söyledi.
Kanal 7'ye
59 milyar
• ANKARA (UBA) - Devlet
Bakanı Yücel Seçkıner.
YozgatRPMillehekili
Abdullah Örnek'in kamu
bankalanndan televizyon
kuruluşlanna \erilen
kredilerle ilgili soru
önergesini yanıtlarken,
REFAHYOL hükümetı
döneminde Ziraat
Bankası'ndan Kanal 7
televizyonuna "Bedelsi?
Ithalat Döviz Hesabı" reklam
kampanyası için toplam 59
milyar 400 mılyon lira
ödendiğinı bildirdi.
TAI'dan eleştîri
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk Ha\ acılık \ e
Uzay Sanayii (TAI) Genel
Müdür Yardımcısı Birol
Altan, Orman Bakanlığı'nın
yangm söndürme uçaklanna
yılda 5.5 milyon dolar kira
ödedığini, oysa en az 30 yıl
kullanacakları kendi uçaklan
için toplam 41 mılyon dolar
gerektiğini bildirdi.
MİYASE İLKNUR
Yekta Güngör Özden uzun yıllann ar-
dından yorgun olduğunu söylerken din-
lenmeye karar verdiğini açıldıyor. Gerek-
çeleri arasında ciddi sayılabilecek sağlık
sorunlan da var. Özden. bu tablonun içi-
ne psikolojik yorgunluğu ekliyor. "O ne-
denle asgari üç ay dinlenmek zorunda-
yım'* dıyor. Özden sorulanmızı şöyle ya-
nıtlıyor.
- PekL" Kesinlikle politikaya girmeye-
ceğim" diye geleceğe de bir ipotek koyu-
yor musunuz?
Özden - Hayır.. hiçbir şey koymuyo-
rum. Sıyaset benim işim değil. Ben siya-
setin kalıbına ve kabma sığacakbir adam
değilim. Devingenliğim var ama. delido-
lu bir adam anlamında getirmiyorum.
Oranın disiplini, belli kurallan, benim öz-
gürlük, benim demokrasi ve hukuk anla-
yışımla pek bağdaşır biçimde değil. Çok
sevdiğim, saydığım insanlar var ama, on-
lan da yeterlı bir güç olarak görmüyorum.
O bakımdan siyaseti düşünmüyorum.
Başka bir iş olabilir. Beş büyük üniversi-
teden teklif aldım. Bugün bir büyük ga-
zeteden köşe yazan olmam konusunda
cıddı bir teklif aldım. Bunlann birisine
karar vereceğim. Dereyi görmeden paça-
lan sı\ amam. Yoğun istek var ama, benim
niyetim yok.
Maaşımın dışında...'
- Bu yoğun istekler artarak sürerse ka-
ranruz değişebilir mi?
Özden - O zaman belli olur. Önceden
bir şey söyleyemem ki... Koşullara bağlı.
Niye yalan söyleyeyim. Ülkem için bana
bıçilen görev üstesinden gelebileceğim
bir görev olursa. koşullar da uygunsa dü-
şünülebılir. Belli bir yere geldik. Bana
olan güveni sarsmak istemem. Saygınlı-
ğimı yitirmek istemem. Tabii siyasete atıl-
makla saygınliğım gitmez de, böyle bir
ortamda Mechs'in tablosuna bakın, par-
tilerin tutum ve durumlanna bakınız, mil-
letvekili seçimi niteliklerine. koşullanna
bakınız...
- Siyaset yapmak için yüklüce bir para-
ya ya da sizi fınanse edecek birine ihtiya-
cıntz var? Mali dunımunuz iyi mi?
Özden - Maaşımın dışındatek kuruşum
yok. Sonra niye siyasete gireyim, siyaset
bana ne kazandıracak ki? Ülkeme bir şey-
ler getireceksem o zaman düşünülür. Şu
an ne hiçbirine evet ne de hayır diyorum.
- Sizi resmen partilerine bir tek RP yö-
' neticiteri çağırdı. Biraz müstehzi ve gâvri
samimi oLsa da~ Diğerpartilerden hiç öne-
ri aldınız mı?
Özden - Öbür partilerin milletvekille-
rinden ve örgütlerinden var ama.. yöne-
timlerinden "Partimizegelh^bekleriz" ya
da "Ne yapıyorsunuz, hayırh otsun" diyen
bile yok. Bundan ahnganlık da göster-
mem.. doğal karşılıyorum. Çünkü tanıdı-
ğım bildiğim insanlar. RP Genel Sekrete-
ri"nin içtenlikle söylemediğıni biliyoruz
tabii.
Ozden, Çiller'le ilgili açıklamalanrun zamanının henüz gelmediğini söylüyor.
- Tansu Çiller'le ilgili belgelerden söz et-
tiniz ve zamanı gelince açıklayacağuuzı
söylediniz. Bu kavga nereden çıkü?
Özden - Çiller'le ilgili söyleyeceğim
çok şey var. Ama daha zamanı gelmedi.
Çünkü siyasetçilerimizin çoğu bir saldın
hazırlığında. Kimisi de insanı ısırmaya
çalışıyor. O bakımdan polemiğe girmem.
Düzeyimi de değiştirmem. Geçenlerde
onlara boş adam olmadığımı, kanıtsız ko-
ler'in hazırladığı bildiriye ilişkin görüşü-
mü sordular. Duyduğumu, ancak bunun
Anayasa Mahkemesı'ne yönelik olduğu-
nu sanmadığımı bildirdim. "BizeyöneHk-
se bir hadsizliktir. ölçüsüzlüktür. Kaldı ki,
bu konuda söz söyleyeceklerin en sonun-
da Tansu ÇUler gelir"* dedim. Benim bu
konuşmama Meral Akşener "Bu konuş-
mayı Ozden'e yakıştıramadım" demiş.
Ben de ona vanıt olarak "Çiller'le benim
ç
iller'le benim ikili konuşmalanm, tartışmalanm
var. Tanıklanm var. Aynca yazılı belge de var ama
bunu şimdi açıklamayı düşünmüyorum.
nuşmayacağımı söyledim. Tansu Çiller'in
Anayasa Mahkemesrndeki dava göriişü-
lürken, yarginrnbağımsızlığından sözfct-
mesi, sanki Anayasa Mahkemesı baskı al-
tındaymış, tehdide açıkmış gibi ımalarda
bulunması çok çirkindi. Ben o konuşma
üzerinde durmadım. Bundan 15 gün ön-
ce bir kurumdaki "Türkiye sorunlan ve
çözümlerr konulu sempozyumda hiç Çil-
ler'i amaçlamadan, yargıya saldıranlan
ve etki altında bırakmaya çalışanlan. "Ay-
mazlar, yalancuar,bağnazİar, çıkarcüar ve
terbiyesizler" diye açıkladım. Sonra top-
lantı bittı. Dışan çıkarken gazeteciler Çil-
konuşmalanmı, tartışmalanmı ve buna-
iıgn koBularuıı o bilmez. O zaman
"^SRflSb3e değîtdi. Ben delilsiz konuşmam
elimde bdgelerim var" diye cevap verdim.
Bunun üzenne Hasan Ekinci ile Mehmet
Gölhan ">'e belgen varsa çıkar" diye da-
yılandılar. "Ben, bekliyorum.. zamanı ge-
lince konuşurum" diye yanıtladım.
Bu kez de "Ama biz iktidardadeğiliz ki,
iktidarda olanlar baskı yapar" demeye
başladılar. Sanki ben şımdi baskı yapı-
yorlar demışim. 6 ay önce ıktidar değiller
miydi? ÇillerTe benim ikili konuşmala-
nm, tartışmalanm var. Tanıklanm var. Ay-
nca yazılı belge de var ama bunu şimdi
açıklamayı düşünmüyorum.
- Görev siireniz içinde gerici basınla da
çok uğrasünız ve şimdi buna gerici safta
yer almayanlar da kaüldı gibL Gericiler
açıklamalannızın içeriğine.. diğer saftaki-
ler çok konuşmamza takmış dunımdalar.
Epey tazminat davası kazandınız mı?
Özden - Evet. Birçok gazeteyi ve yaza-
n mahkûm ettirdim. Az önce de bir taz-
minat davasının parası geldi. Tazminat da-
valanndan kazandığrmparalan ilerici der-
neklere aktanyorum. Ben görevim dışın-
da bir şey yapmryorum. Çok konuşmama
gelince.. eğer görevimle ilgili değilse
yurttaşhk görevimi yapıyonım, kime ne?
Son bir televizyon kanalında beni Şevki
Yıunaz'la eşdeğer tuttular. Çok çirkin bir
benzetme. Efendim güya Türkiye'nin
yüzde 90'ı laikmiş de.. benim laiklik mi-
litanhğı yapmam doğru değilmiş. Bir ke-
re ben militan falan değilim. tki, Türki-
ye'nin bırakın yüzde 90'ını, yansı laik ol-
sa Türkiye bu duruma düşer miydi? Han-
gı konuşmam ülkeye zarar verdiyse söy-
lesinler. Şimdi televizyon kanallan ve ga-
zeteler çoğaldığı için bir yerde konuşuyo-
rum, hepsi birden verince çok konuştu-
ğum sanılıyor.
İrtica gerilemedi'
-RP davası yargılama aşamasuıda oldu-
ğu için bu konuda soru yöneltmeyeceğim.
Ancak gerek MGK'nin gerekse yaratdan
kamuoyunun baskısıylaREFAHYOL hü-
kümctinin istifa etmesive radikallerin şim-
dilik uslu durmalan Türkiye'de irticai fa-
aliyetlcrin gerilediği anlamına gelir mi?
Ozden - Hayır. Sadece maskelenme ve
yer altına inme var. Devletin değişik or-
ganlannda, değişik birimlerinde tanıdık-
lanm var. İyi kötü kafam değerlendirme
yapmaya elverişli.
Hiç kimsenin. din devleti isteyenlerin
bu istelderinden vazgeçtikleri kanısında
değilim. Tersme daha çok bileniyorlar. Bu
işin çözümü o kadar kolay değil. Önce
eğitim, sonra devlet kadrolannın gerici-
lerden anndınlması, üniversitelerin tari-
katçılardan anndınlması, öncelikle Milli
Eğitim, Adalet ve lçişleri Bakanlığı'nın
ele alınarak yeniden düzenlenmesi, bun-
lara olan devlet desteğinin tümüyle çekil-
mesi, son olarak da denetim zorunlu.
- Bu dediklerinizi yapacak kararlılıkta
bir siyasi parti ve kadro görüyor musu-
fluz?
*"*Özd«ı- Bana göresiyasetçilerin çogu
bunlara ödün \enyor. Hâlâ kendilçrine oy
vermeyeceklere yaltaklanarak, yatınm
yaparak oy alacağına inananlar var. Tür-
kiye'nin 70 yıllık bir devlet olduğu bili-
nip ona göre davTanılmalıdır.
Aydmlanmız 1998'den bakarak
1920'leri yargılıyorlar. Onlar o günün ko-
şullannda yaşasalardı ne yaparlardı, onu
düşünen yok.
BİTTİ
52. gününe giren açlık grevinde müdahale edilen üç eylemcinin durumu iyiye gidiyor
KESK'ten açhk grevlerine eylem desteğiYurt Haberleri Servisi - Erzu-
rum Özel \ e E Tipı cezaevlennde
170 siyasi tutuklu ve hükümlünün
sürdürdüğü dönüşümlü ve sürek-
li açlık grevı 52. gününe girerken
savcılığın emriyle Numune Has-
tanesi'ne kaldınlan üç hükümlü-
nün durumunun iyiye gittiği, ce-
zaevindekı 13 eylemcinin sağlığı-
nın da giderek bozuldugu bildinl-
di. Kamu Emekçileri Sendikalan
Konfederasyonu (KESK) grevin
sona erdirilmemesi halindeTürki-
ye'nin her yerinde eylem yapıla-
cağı uyansındabulundu. İHD Ge-
nel Başkan Yardımcısı Osman
Baydemir ıse "Cezaevierinde
ölüm vakalan meydana gelebilir"
dedi. Türkiye'deki diğer cezaevle-
nnde yatan siyasi tutuklularadına
yapılan yazılı açıklamada da açlık
grevine destek için önceki akşam-
dan itibaren akşam sayımı verme-
me ve havalandırma kapılannı 1
saat geç kapattırma eylemine baş-
landığı bildirildi. Bartın ve Aydın
cezaevleri ile Adana'da tutuklu
yakınlannın destek grevleri de de-
vam ediyor.
Cezaevlerindeki bazı uygula-
malan protesto eden 370 siyasi
suçlunun, Erzurum'dakı cezaev-
lennde 51 gün önce sürekli ve dö-
nüşümlü olarak başlattığı açlık
grevi kitle örgütlerinin tüm giri-
şimlerine karşın sürüyor.
Durumlan ağırlaştığı için önce-
ki gün savcılığın emriyle Erzurum
Numune Hastanesine kaldınlan
Bülent Akar, Ne\zat Çeük ve Ah-
met Adta'nın tedavileri devam edi-
yor. Hastane yetkilileri, dahiliye
servisinde tedavi altına alınan hü-
kümlülerin durumunun iyi oldu-
ğunu ve muhtemelen iki gün son-
ra taburcu edilebileceklerini söy-
lediler. Önceki gece cezaevinde
görüşmelerde bulunan tHD Ge-
nel Başkan Yardımcısı Osman
Baydemir açlık grevlennde ölüm
olaylannın yasanabileceğine dik-
kat çekerek, cezaevındeki 13 ey-
lemcinin sağlıklannın giderek bo-
zulduğunu söyledi. Baydemir şu
bilgileri verdi:
"Mustafa Demir, Serikan Ka-
ra, Süleyman Eleftoz. Resul A-
cun, Yasin Aydın, Muslis Altun,
Ramazan Nazlıer, Murat Çelik,
Aydın Adıyaman. Şevket Aslan,
Ali Mitil, Yusuf Demirvetbrahim
Bezyar'm durumlan ağuiaşü. Bu
kişilerde bilinç kaybı görülmeye
başlandı."
KESK'ten eyiem uyansı
KESK Genel Sekreteri Faysal
Ozçift ıse Erzurum"daki cezaevle-
rinde ölüm olayı yaşanması ha-
linde bunun sorumlusunun baş-
ta Adalet Bakanı olmak üzere
ANASOL-D hükümetı olacağını
söyledi. Özçift, "KESK olarak
hükümcrj uyanyoruz, yeni bedel-
ler ödenmeden, yeni canlar veril-
meden nıtsaklann talepleriderhal
kabul edilmelidir. Aksi halde Tür-
kiye'nin her yerinde mücadele
alanlanndabuzulümvekıyun po-
litikasının hesabını soracağiınızbi-
linmelidir. Bütün kurum ve kuru-
luşlan daha duyariı olmaya çağı-
nyoruz" dedi.
Erzurum Cezaevi Savcısı Nu-
man Eroglu, grevin son bulması
için savcıhk ve cezaevi yönetimi-
nin özverili, hoşgörülü ve uzlaş-
macı davTandığını belirterek "An-
kara. İstanbul ve Dryarbakır'dan
çeşitli dernek ve kuruluş temsilci-
leri Erzurum'a gelerek hükümlü
vetutuklularilegörüşme yapacak-
lar. Daha sonra bu kişilerle biz bir
araya geteceğiz'" diye konuştu.
Erzurum Cezaevi'nde süren
eylemi desteklemek amacıyla
Bartın Özel Tip Cezaevi'nde, 33
PKK'li hükümlünün önceki gün
başlattığı dönüşümlü açlık grevi
sürüyor.
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oral.calislar(« raksnet.com
izmir Karşıyaka Müftüsü Na-
dir Kuru'nun girişimiyle kadın-
lann da cenaze namazına katıl-
maları kabul edildi. Oluşan ha-
vaya göre bundan böyle iste-
yen kadınlar da cenaze nama-
zı kılabilecekler. Bunun İslam
dünyası için bir reform olup ol-
madığı tartışılıyor.
Bu bir reform, çünkü şimdiye
kadarki uygulamalan ileri yön-
de degiştiriyor. Karşıyaka Müf-
tüsü, önemli bir adım attı. islam
dünyasında, din alanında alış-
kanlıklan değiştirmek kolay iş
değil. Hele de erkek egemenli-
ğinde süren bir ilişkiyi değiştir-
mek daha da zor.
Din tartışmalan başlar başla-
maz, hemen erkeklerin ön pla-
na çıktığını fark ettiniz mi? Bü-
tün yorumcular, fikir yürütenler
erkek. Bu erkek egemen koro,
anında bir başka ses daha çı-
kardı: "Erkeklerle kadınlann ay-
nı hizada namaz kılması doğru
değil. Kadınlar erkeklerin arka-
sında dursunlar."
Kadınlann erkeklerin arkasın-
da durması hangi gerekçeyle
önesürülüyor? Peygamberza-
Neden Kadınlar Arkada Dursun?
manındaki uygulamalaria. Ku-
ranıkerim'de böyle bir emir var
mı? Olmadığını biliyorum. Ku-
ran'da böyle bir emiryoksa, ne-
den ille de erkekler öne? Hadis
ve sünnete dayandıklannı söy-
lüyorlar. Işte buradan itibaren,
erkek egemen söylem devreye
giriyor.
Islamiyetin kuruluşundan,
Peygamber'in yaşadığı çağdan
günümüze kalmış en orijinal
kaynak Kuranıkerim, diğer bü-
tün kaynaklar Hz. Muham-
med'in ölümünden epeyce
sonra kaleme alınmış. Örneğin,
Sahih-i Buhari, ibni tshak'ın
"Siyer"\, Sahihi Müslim gibi te-
mel kaynaklann kaleme alınma
tarihleri Peygamber dönemin-
den 150yılsonradır.
Bu kitaplardan hemen ilk ya-
zılanı kabul edeceğimiz İbni ts-
hak'ın kitabının orijinali, yazıl-
dıktan sonra kaybolmuş ve da-
ha sonra ibni Hişam'ın redak-
siyonuna uğramış, yani yeniden
yazılmış. Buhari, kitabını yaza-
bilmek için Peygamber döne-
mindeki rivayetleri toplamış,
bunlann binlercesini eledikten
sonra, kendince doğru olduğu-
na inandıklannı kitabına almış.
Bu durumda Peygamber'in
hadisleri ve sünnetleri dıyebile-
ceğimiz bütün kaynaklar, onun
ölümünden çok sonra yazıya
dökülmüş. Tabii bu arada çeşit-
li değertendirmelere de uğra-
mış. En erken 150 yıl sonra ka-
leme alınan bu kitaplar iki üç
kuşağın birbirine anlattığı riva-
yetlere dayanıyor. Doğaldır ki,
kitaplara geçen rivayetler, ak-
taran insanın dünyaya bakışın-
dan etkilenmiş, onların o dö-
nemde yaşadıkianna uygun bir
beyin süzgecinden geçmiş.
Ayncarivayetleritoplayan ve
kaleme alan insanlar da kendi
yaşadıklan çağın ihtiyaçlarına
uygun bir bakış açısıyla bu riva-
yetleri elemiş ve yazıya dök-
müşler.
Bu uzun girişi yapmamın tek
nedeni, Peygamber'in hadis ve
sünnetleri denen bütün aktar-
malann bu kaynaklara dayandı-
ğını belirtmek için. Bu kaynak-
lann hepsi erkekler tarafından
kaleme alınmış. Onlann dünya
görüşünün etkisi attında. Aynca
bu metinlerin yazıldığı Emevi-
ler-Abbasiler dönemi artık Isla-
miyetin statükoya kavuştuğu,
ilk atılımcı heyecanın geçtiği
dönemler.
islamiyetin kuruluşundaaktif
olarak, şavaşçı olarak rol pyna-
yan kadınlar, artık düzenin bir
parçası haiine gelmiş, eve ka-
panmıştı. Onlara, erkeğin geri-
sinde durması gereken bir
fonksiyon verilmişti. işte söz
konusu kitaplartam bu dönem-
de ortaya çıktı.
Birçok araştırmacı bugün bu
kaynakları sorguluyorve erkek-
ler tarafından aktanlan rivayet-
lerin birçoğunun erkek egemen
mantıkla kaleme alındığını söy-
lüyor. "Kadınlar cenaze nama-
zı kılabilir" denir denmez, erkek
din adamlannın, "Ama arkada
dursunlar, Peygamber döne-
minde böyleydi" demeleri, işte
bu erkek egemen mantığın bir
sonucu.
Orijinal kaynak diyenlerin de
sonunda gerçek olduğu tartış-
malı rivayetlere dayanarak, er-
kek önde duracak "fefva"sını
vermeleri beni şaşırtmadı. is-
lam dünyasında erkek egemen
mantık, kökleri çok derinlere
dayanan bir felsefeyi yansıtı-
yor. Asıl bu felsefeyi tartışmak
gerek.
Bu tartışma aynca sadece
dindarları ilgilendiriyor. Birçok
insan, televizyonlarda, saatler
süren, "Hangisi Islamiyete uy-
gundur" tartışmalanna bir tür-
lü anlam veremiyor. Çünkü
Anadolu Islamı yüzlerce yıldır
kendisine bir yol bulmuş. Onu
yeniden kalıba dökmek ama-
cıyla birtakım sözde "refotm-
cu'iara ihtiyacı olduğunu da
sanmıyorum. Yeni fetvacılar,
Arap dogmatizmini allayıp pul-
layıp yeniden sahneye sürü-
yorlar. Televizyonlar, çok yanlış
bir iş yapıyoriar. Bizden söyle-
mesi.
MİKRO
DINÇ TAYANÇ
Gelse 0 Şuh Meclis'e
"Meclis" Arapça kokenli bir ad!..
Mustafa Nihat Ö2ön'ün "Osman/ıca-Türkçe
Sözlük"ünde "1. Oturacak, toplanacakyer, 2. Biriş
konuşmak için bir araya gelmiş insan topluluğu, 3.
Devletişleri için bir başkan ile üyelerden vücuda gel-
miş topluluk" olarak tanımlanıyor.
Bendeniz de bu tanımlara bakarak, meclis türieri
üzerine çeşıtlemelere girişiyorum: devlet meclisi,
aşiret meclisi, aile meclisi, dost meclisi, ihtiyarlar
meclisi, saz meclisi, içki meclisi, işret meclisi, racon
meclisi...
Bunlardan her birinin kendine özgü kurallan olu-
yor ve kurah çiğneyen kulağından tutulduğu gibi
meclisten atıhveriyor. Örneğin; aşiret meclislerinde
ağanın tekerine taş koyana yer yok; tıpkı, içki mec-
lisinde ağzı yerine burnuyla içip de dağıtana yer ol-
madığı gibi...
Dahası, kendilerine özgü kurallan olan bu türlü
çeşitli meclislerin bir de ortak kurallan çıkıyor orta-
ya; iki mechsin birbirine karıştınlmaması! Örneğin; iş-
ret meclisinde devlet işleri konuşmak ya da devlet
meclisinde kabadayı raconu kesmek hiç olmuyor!
Aynca, kabadayının devlet meclisine girebilmesinin
ya da sokak kadınının aile meclisine sokulmasının
şakası bile edilmiyor.
Bu kurallara uyulduğundan mı ne, eskiler "mec-
lis-i ârâ" türünden bir de laf icat ediyoriar! Bugünün
diliyle "mecliste yeri olan adam" falan anlamına ge-
liyor... .
Türk Dil Kurumu'nunTürkçe Sözlük'ü "mec//s"le-
re "özel olarak" notuyla bir başka meclis daha ekli-
yor: Türkiye Büyük Millet Meclisi!..
Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 tari-
hinde Ankara denılen bir bozkır kentinde, toplasa-
nız ikiyüz metrekareyi aşamayan bir alana kurulu
köhne bir binada çalışmaya başlıyor.
Tavanlarından gaz lambalan sarkan, sıralan tah-
tadan, başkanlık kürsüsü derme çatma merdivenle
yükseltilmış bir "meclis" bu... Ne aşiret meclisine
benzıyor, ne ışret meclisine ne de racon meclisine...
Üyeleri arasında sanklısı da var, kalpaklısı da... As-
keri de var, sivili de... Ağası da var, işçisi de...
işte bu meclis; ileriki yıllarda sözlüklere, ansiklo-
pedilere ve Tarih'e geçecek adıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi, böylesi koşullar altında toplanıyor.
Yazlann boğucu sıcağından, kışlann dondurucu so-
ğuğundan korunaksız; Kuvayı Milliye'nin başlattığı
Kurtuluş Savaşı'nt soluksuz yaşıyor...
Kimi zaman Istanbul'un fetvalarından ürken ya da
jM^Kuvvetierı'nin gücünden yılan ya da Yi|nan^pr-
^ûsönun AnadoluMakı ilerieyışini sürekli sanrna ya-
nılgısınadüşen üyelerin birbirierine düştüklerineta-
nıkolunuyor...
Kimi zaman, günler ve haftalar boyu süren tartjş-
malar yüzünden, Anadolu Devrimi'nin aydınlan-
ma'yla tamamlanacağı günlerin doğuşu geciktirili-
yor...
Kimi zaman "dahili ve harici bedhahlann" oyunu-
na düşülüyor ve iş "gaflet ve dalalet ve hatta hıya-
nef'e dek varabiliyor...
Kimi üyelerin kollanndan tutulup kapı dışan edil-
meleri, hatta yargılanıp cezalandınlmalan kaçınılmaz
oluyor...
Ama sonunda "o" meclis, başkanı Mustafa Ke-
mal'in Söylev'indeki deyışiyte "(...)Mecliste beliren
ulusal istencin yurdun yazgısına doğrudan doğ-
ruya el koymasını kabul etmek temel ilkedir. Tür-
kiye Büyük Millet Meclisi'nin üstünde bir güç
yoktur. (...)" dedirtiyor.
Ve "o" meclis, onun "(...) Baylar, bu ilkelere gö-
re kuruian bir Hükümet'in niteligi kolayca anla-
şılabilir. Böyle bir Hükümet, ulusal egemenlik te-
meline dayalı halk Hükümeti'dir Cumhuriyet'tir'
deyişi ile Tarih'e yerinı kazıtıyor... "O" meclis, bütün
bunlan; Tarih'in yazabileceği en zor, hatta olanaksız
koşullar altında, hem iç hem de dış düşmanlara kar-
şı savaşarak başarıyor...
Çünkü "o" meclis, ne dini ticaret eylemiş karayo-
bazlara yer veriyor ne yurtdışında malı mülkü olup
da bunlann hesabını veremeyenlere; ne uluslarara-
sı sermayenin uşaklarını banndınyor, ne devlet için-
de silahlı çeteler kurup da aşiret düzenini sürdürme-
ye kalkışanlan...
Çünkü "o" meclisin çatısı altında Kurtuluş Sava-
şı'ndan Aydınlanma Devrimı'ni yaratan orduyu des-
tekleyenlerden hiç biri de ne maaşını arttırmayı öner-
meyi ne yoğuracağı çiğ köftenin kıvamını tavanda
denemeyi ne yek diğeriyle mahatle kansı dalaşına
girmeyi ne de oturmaya zaman bile bulamadığı ku-
ru tahta sıralardan ranatsızlık duyup da halkın ken-
dilerine emanet ettiği alın terierinden kıçlanna yas-
tık yapmayı aklından bile geçirmiyordu!
Ana fikir: Kışilik değişimlerinin, bir kişiliğin diğe-
rine dönüşümünün getireceği sonuçlan nereden bi-
lebilinz ki. (Dostoyevski/ Budala)
Ana fikrin ana fikri: Dervişlik baştadır, tacda de-
ğitdir; kızdırmak oddadır, sacda değildir.
(Yunus Emre)
STÖIerden Ozden'e destek
'Yalnız değflsiniz'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Eski Anayasa Mah-
kemesi Başkanı YektaGüngörÖzden'in gazetemizde ya-
yımlanan demecinde. '"Yauıız kaldun" değerlendırmesi-
ne sivil toplum kuruluşlan, -Yalnı/.değüsiniz'" karşılıgı-
nı yerdıler.
Özden'in Cumhuriyet'te dün yayımlanan demecini il-
giyle okuduklannı belirten çeşitli dernek ve kuruluşlarm
temsikileri, Özden"in 'pasir bir yaşam seçmeye hakkı ol-
madığını söyledıler. Başta ADD'nin çeşitli şubeleriobnak
üzere pek çok sivil toplum kuruluşu (STK) düşünceleri-
ni aktardı.
ATASEV kurucusu .\rif Çavdar, vakfin başkanhgım
Ozden'e %ermeye hazırolduğunu söyledi. ADD Avustur-
ya Şubesi Başkanı Erol GüçBi de, Özden'i ADD'lerin
başında görmeyi arzu ettıklerini söyledi.
Çeşitli kurum temsilcılerinm değerlendirmelen şöyle:
"Cteden.dc\ lcteolan görevini fazlasıyla yapnuşnr. Amabu
görev bitmemiştir. Pek çok kişinin değinmeye cesaret ede-
mediği konularuı üzerine cesurca gitmiş, düşüncekrini
aktarmışur. Ülkemizde böyle değerlerin, yaşamının han-
gi diliminde olursa olsun kenara çekilmemesi \a da kena-
ra çekümeyezorlanmaması gerekir. Sayuı Ozden kesinlik-
le yalnız değildir. O, toplumun belieğinde yerini abıuştnf