25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 OCAK1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Lefter9 in Metin'iOkuma hastalığını bilir misi- niz? Kitap okuma tutkusu değil sözünü ettiğim hastalık. Edebi- yat sevgisi, tutkusu da değil. Dû- pedüz bir hastalık olarak oku- mak'tan sözediyorum. İlaç pros- pektüslerini, eski plaklann arka kapaklannı. yeni compact disc'lerin içlerindeki yazılan, mezar taşlannı, otomobil plaka- lannı, konserve kutulannm eti- ketlerini, telefon rehberindeki küçük ilanlan, broşürleri, tüzük- leri, talimatnameleri, reçeteleri, televizyon programlannı, kapı zülerinin üstündeki isimleri, ada vapurlanndaki levhalan, plajlar- daki tabelaları, kasaplardaki etin. sığınn ya da koyunun nere- sındcn çıktığııu izah eden afişle- ri, balıkçı etiketlerini, siyasal partilerin afişlerini, sigara paket- lerinin üstünde yazılı olanlan büyük bir ciddiyetle ve büyük biı hazla okuyanlann hastahğm- dan söz ediyorum. Yazılı olan her şeye derin ve çocuksa bir ilgiyle, yazılı sözcü- ğün ardında varolduğu varsayı- lan bir "başka* mesajı yakala- maya çalışan bir merakla yakla- şan insanlar vardır. Karton kutu- nun içinde şekerli su ve boya var- dır örneğin. Üstünde turuncu harflerle bunu içerseniz daha sağlıklı olacağınız yazar. Onun altında miniminnacık harflerle kutunun içinde su, şeker ve bo- ya olduğu yazıhdır. Sonra bu sahtekârlığı yapan şirketin logo- su, adresi, posta kutusu vesaire. Alyanaklı bir çocuk resmi. Bu- nu için, daha iyi olacaksınız! Bu meyve suyu kartonu, sıkı bir okuma hastası için olağanüstü orgun, cahil, bilgiç, kendini beğenmiş, kendinden kuşkulu aydm maketlerinin yerine, yeni bir in- san kalıbı getirdi son yirmi yıl. Dinç, cahil, bilgiç, kendini beğenmiş, kendinden kuşkusuz, paragöz ve etrafını küçümser kültür vampirleri. Ya da spor.. ya da politika... Bu iktidar düşkünü ortamda, kendi halinde bir oyun yazan olarak ne yapabilirim? Çocukluğumun futbolcularını düşünüp "okuma hastalığı" üstüne yazmayı yeğliyorum. bir tt metin"dir. Bu 'metin' sözcüğü de başlı- başına bir başka âlem... Bu satır- lann yazan için "metin" sözcü- ğü yalmzca bir tek insanı anım- satır: Galatasaraylı büyük fut- bolcu Metin Oktay'ı. Metin, Lef- ter, Can, Isfendiyar: Karagüm- rük'ten Fenerbahçe'ye transfer olan Aydın'ı anımsar mısınız? Mikro Mustafa kimdi sahi? Şeool ne yapıyor? Biroi Pekel ne- relerdedir şimdi? Bir futbol ma- çında, ceza sahasının dışından kafa ile gol atan Avni'yi anımsı- yorum hayal meyal. llkokulday- dım. Kalkavan mıydı soyadı? Basri Dirimlili ölmüş. Büyük Ahmet'i, Naci'yi de seyrettim ben. Cemil Turan'h yıllar. Ama Cemil ortaya çıkmadan önce, yıllarca önce bir gün okuldan kaçtım. Türkiye - Portekiz milli maçı oynaruyordu Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nda. Babamla buluştuk Kızılay'da. Bir taksiye atlayıp stadyuma gittik. Euse- bio'lu, Sirooes'li, Torres'li ve us- ta Coluna'lı Portekiz takımı. Bi- zim takım da harikaydı. Can Bartu, Naci, kalede Ozcan, Ay- han (Elmastaşoğlu)... Can o maçta hankalar yarattı. Direk- lerden dönen toplar, üç pastan kaçınlan goller. Sonunda Euse- bio otuz metreden bir gol atn ve Türkiye, Portekiz'e 1-0 yenildi. Binlerce insan, efendice ayrıl- dık stadyumdan. Küfur edilmi- yordu. Kimsenin üstü başı aran- mıyordu. Aransaydı döner bıça- ğı, muşta, satır, demir çubuk gi- bi alet edavat da çıkmayacaktı. Ertesi gün sınıfla arkadaşlara maçı anlattım. Daha iyi oyna- mıştık, ama kaybetmiştik. Son- ra okulun yanındaki arsaya gi- dip futbol oynadık. Yıllardır fuibol ile ilgilenmi- yorum. Eskiden Fenerbahçe'yi tutardım, şimdi tutmuyorum. Dünya Kupası zamanı gelince yalnızca Brezilya'nın maçlannı seyrediyorum. Eski günlerin fut- bol havasmdan bir esinti sezdi- ğim için ya da ben öyle sandıgun için. Nereden nereye geldik! Çey- rek yüzyıldır yazıp okumakla iş- tigal ettiğim halde, ne zaman bi- risi 'metin' dese aklıma yalnız- ca Metin Oktay geliyor. Eskiden hiçbir şey daha güzel değildi, a- ma futbolu ayırmak gerekiyor: Futbol eskiden daha güzeldi, da- ha iyiydi. AK Şen'i olmayan bir spordu. Futbolcuların isteğiyle antrenman saatleri namaz saatle- rine göre ayarlanmazdı. Gflndüz Kıbç, Coşkun Özan gibi insan- lar vardı futbol dünyasında. Or- han Şeref Apak gibi bir insan vardı. Lefter Küçükandonyadis, Akis dergisinin kapağmdaydı. Futbol henüz kıçı kınk kapita- listlerin oyuncağı olmamıştı o zamanlar. Okuma hastalığından çıkıp es- ki futbolculara demir atan bu ya- zıyı hangi gözle okumahyız sev- gili okur? Nostaljik bir yazı de- ğil bu. Metin ile "tnetin" arasın- da bir ilişki olmalı yine de. tki savunma oyuncusuna on metre öteden çalım atabilen Lefter'in akıl ve mizah dolu gövdesi bü- yük bir hızla geçiyor aklımın edebiyat sahasından. Şenol'un Hacettepe'ye iki kere atamadığı penaltı da aklımda. Ne Ziya Şen- gül'ü unuttum ne de Fuat'ı. Bü- tün bu gerçek kınntılanna rağ- men yirmi beş yıldır futbol ile il- gilenmiyorum. Yorgun, cahil, bilgiç, kendini beğenmiş, kendinden kuşkulu aydın maketlerinin yerine, yeni bir insan kalıbı getirdi son yirmi yıl. Dinç, cahil, bilgiç, kendini beğenmiş, kendinden kuşkusuz, paragöz ve etrafinı küçümser kültür vampirleri. Ya da spor.. ya da politika... Bu iktidar düşkünü ortamda, kendi halinde bir oyun yazan olarak ne yapabilirim? Çocuk- luğumun futbolculannı düşünüp "okuma hastahğT üstüne yaz- mayı yeğliyorum. 17 yaşında oyuncu olmaya karar veren Juliette Binoche şimdi dorukta "Kendimegüvenim yiârmedim' • 'Ingiliz Hasta' filmiyle 'En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü'nü alan Juliette Binoche, 12 yıl aradan sonra yeni filminde yine yönetmen Andre P "techine ilebiriikte .Öğrenme isteği, güvenilirliği, işine gösterdiği saygı ve en önemlisi hiçbir ortamda değişmeyen doğal kişiliğiyle Binoche, kendine güvenini hiç yitirmiyor. Hırsıyla yeniliğe, ilerlemeye hep açık ve yaşammı istediği gibi yaşıyor. . HJ Kültür Servisi -1985 yılında ilk kez Cannes Film Festivali'nde gösterilen 'Rendez-Vmıs' adlı fılm bir yandan Juliette Binoche'un tanınmasını, öte yandan yönetmeni Andre Techine'nin mesleğinde yükselme- sini sağladı. Aradan 12 yıl geçti. Binoche ve Techine yeniden bir aradalar. Bu kez 98'de gösterime girecek olan 'ABce ve Martin' adlı yeni bir fîlmin çekimleri için. Ülkemizde gösterime giren, 9 dalda Oscar ödü- lünü alan ve Binoche 1 a da 'En İyi Yardıma Kadın Oyuncu Ödülü'nü kazandıran 'İngfliz Hasta' filmiy- le adını tüm dünyaya duyuran sanatçınm bugüne dek gelmesine etken olan etmenler, ünlü isimler, yaşadı- ğı olaylar nelerdi? Uzun yıllar birlikte çalışügı yönet- menler. sanatçılar ve yakın çevresinin Juliette'ie ilgi- li düşünceleri ortak noktalarda düğümleniyor Öğren- me isteği, güvenilirliği. işine karşı gösterdiği saygı ve en önemlisi hiçbir ortamda değişmeyen doğal kişili- Binoche kendisini ve bugüne dek yaşadıklarmı Stu- dio'nun son sayısındaki bir söyleşiyle açıklıyor. Oyuncu olmaya kendim karar verdim - Sizinle birlikte çalışan pekçok kişi anne ve babaıu- an sirin üzerinizde çok etkia oMuğumı düşünüyor_ BİNOCHE - Aıle kökendir. Annemin bana aşıla- mak istediği şey çalışma zevkiydi. Kendimi farklı alanlarda ifade etmem için bana destek oldu. Örneğin resım, müzik, okumak, dans etmek, kostümlerdikmek gibi. Bu benim için büyük bir şanstı. Babam bizden ayn yaşıyordu. Sürekli çalışıyordu ve onu çok az gö- rüyordum. Babam komünistti; bu yüzden de onunla ilgili hatıralanmın çoğu eylemlerle ilgili. Kalabalığın içinde deli gibi sürüklendiğim anı çok net haurlıyo- rum. Daha da eskilere gidersek, 3 yaşındaki bir anım aklıma geliyor: Annemle babam kulisteydiler. Daha sonra gösteri başladı ve babam sahneye çıktı. Onu gördüğüm anda 'Baba' diye bağırdım. - Komedven miydiler? Başlangıçta evet. Ancak birçok işi bir arada yapı- yorlardı. Oyuncu, yönetmen, eğitmen...îki çocuktan sonra annem evle ilgilenmek zorunda kaldı. Daha sonra da edebiyat öğretmeni oldu. Onu çok hırsh bu- luyorum. 50 yaşından sonra sahnelere dönmeye ka- rar verdi. - Sizin aktris olmanıa istediler mi? Hayır. Tam tersine bu mesleğin zorluklannı bildik- leri için istemediler. Aktris olma isteğim onlar saye- sinde oluştu ve buna kendim karar verdim. - Aktris olmaya siz ne zaman karar verdiniz? 17 yaşında. Lısedeydim ve 'Kral Ölûyor' adh bir oyunda rol almıştım. Bu oyun bana gerçekte ne yap- mam gerektiğini gösterdi. Bir dönem tiyatro ve resim arasında karar veremedim. Dekor çalışmalan da ilgi- mi çekiyordu. Sonuçta birçok alanda çalışabilirdim, ama her şey kendi kendine yoluna girdi. Önce bir ajansa başvurdum. Daha sonra Jacques Maudair'le birlikte bir oyun için turneye çıktım. Andre Techine beni 'Rendez-Vous' adlı fılm için seçinceye dek sü- reklı çalıştım.Boşlukta olduğumu hissediyordum ve içımde hep bir şüphe vardı. Bunlara rağmen kaybet- mediğim tek bir şey vardı. Kendime karşı olan güve- nim! Hiç tûkenmeyen bir enerjim vardı -Anne ya da babanız sizj hiç çabşürdı mı? Tiyatro derslerine annemle birlikte 13 yaşımdayken başladım. Annemin tiyatro dersleri verdiği bir kulüp vardı. Orada pek çok oyunda rol aldım. Paris'teki oku- lumda da benzeT imkânlara sahiptim. Dolayısıyla ti- yatro ve resime orada da devam ettim. Aktris olmaya karar verdiğim anda gidip konservatuvara kaydoldum. Jean- Pierre Martino ile de orada tanıştım. - Jean-Pierre Martino size çok güvenryordu. Bugün hâlâ görüşüyor musunuz? Onun derslen çok ılgımi çekiyordu. Bitmeztüken- mez bir enerjim vardı ve her şeyi öğrenmek isn'yor- dum. Hiçbir zaman önüme hazır bir şey koymadı. Hep beni daha çok çalışmaya yöneltti. Ö zamanlar bunu bir haksızlık olarak görüyordum. Oysa şu andane ka- dar haklı olduğunu anlıyorum. - O dönemde kendinizi yahuz hissediyor muydu- nuz? Okulda çok arkadaşım vardı. Ancak 18 yaşında ça- lışmaya başladım ve doğal olarak onlardan ay- nlmak zorunda kaldım. Işin başındaydım ve yalnızolmak benim için bir avantajdı. <* - O dönemde stri tamyan insanlar çok hırsb oiduğumızu söylüyorlardı. Husım 'dışsal' değildi. Içe dönüktü. Yeni insanlarlatanışma, ilerleme iste- ği vardı içimde. Bunun için de riske atılmak. Hayatımı istediğim gibi ya- şamak için de hepsini tek tek gerçekleştirdim. - tlk kamenı karşısına ne zaman geçtiniz? Pascal Kane'nin 'Liherty BeOe' • adlı filminde. Çok tecrübesizdim. Ancak o gün çok önemli bir şe\ ögrendim. Bir oyuncu sahnede enerjisine hâkim olmayı öğrenme- li. - 80'H yıllann başuıda hayran olduğunuz sanatçılar >ar mıydı7 Mesda Fransa'nın o dönemdeki üçstanlsabelle Adjani, Miou-Mi- ou ve lsabelle Huppert arasında. Sinema afişlerini metrolarda gö- rüyordum. Ama sinemaya fazla gitmez- dim. O sıralar daha çok tiyatro oyunlannı takıp edi- yordum. Pierre Pradinasve DarioFoözellikle beni he- yecanlandıran iki isim. Strehlerve Peter Brookda. Si- nemayla tanışmam çok daha sonra oldu. Annemin tavsiye ettiği filmleri görmeye gittim. Pasolini, Tar- kovsky,TanveFellinL - Godard ve DoiDon'la çalışırken tutumlan sizi et- kiledimi? Çalıştığım yönetmenlerin çoğunu daha önceden ta- nımıyordum ve filmlerini de seyretmemiştim. Bunu bilerek yapmadım. Ancak bazen böyle daha iyi oldu- ğunu düşünüyorum; çünkü çok daha rahat ve samimi davranabiliyorum. - Yine aynı dönemde ilk kez Sandnne Bonnaire'le karşılaştınız. Renaud de Victor'un 'Le Meilleur de la Vie' adhfilmininçekimkrinde_ Tamamlayamadığım zor bir çekim. Fihnden sonra Sandrinele tekrar karşüaştık. Aramızdaçok güzel bir bağ oluştu. Ondan öğrendiğim en önemli şey: Bir oyuncunun hayatında iniş ve çıkış noktalan arasında çok ince bir çizginin olduğu. -'Rendez-Vous' adb filmin Cannes'da gösterilme- sinden sonra, arükherkessizj tanıyordu. İlk festhalde- neyiminiz nasıl geçti? Bu benim için bir oyun gibiydi. Bir arkadaşımla bir- likte katıldım ve fazla ciddiye almadan oyunumu oy- nadım. - Kısa bir süre sonra da Leos CaraxTa karşuastmız. İlk görüşmeniz nasıldı? Beni festival sırasında görmüş ve benimle tanışmak istemiş. Paris'te bir cafede buluştuk. İlk fümi olan 'MeetsGirl'ü görmüştüm. Filmi bcğendiğimi söyle- diğimde çok şaşırdı. Beni, 'La Boum'tarzındaki fılm- lerin daha çok etkilediğini düşünüyormuş. 'Mau\ais Sang' adlı fîlmin senaryosunu bana verdi. Kafasında rol için beni düşündüğünü söyledi. O dönemde baş- ka bir çalışmam vardı; ama rolü kabul ettim. - Sinemayı Leos Caraı'la keşfettiğinizi söylemişo- niz, Hazırlık aşamasında bana film izlememi önerdi. Dreyer, LUttan Gish, Vıdor, Griffith gibi isimleri onun sayesinde keşfettim. Ancak asıl öğrenme aşaması, çe- kimleri 9 ay boyunca süren filmimiz sayesinde oldu. İlk kez kameramn varlığını bu çekimler sırasında his- settim. Yönetmen ve kamerayla olan ilişki çok önem- li. - Bu filmden bemen sonra Philip Kaufman'la bir- Bkte'Varolmanın Dayanılmaz Hafıflıgi' adhfilminçe- khnlerine başladmız. Bir anda önüme gelen bir teklifti. Çekimlerin baş- lamasına bir hafta kala benim rol alacağım belli oldu. Çekimler boyunca başka hiçbir şey yapmaya vaktim yoktu. İlk hafta çok endişeliydim. Bir de dil sorunum vardı. Ingilizce'yi çok kötü konuşuyordum. 'Gızü utangaçhğımı yansrtmak istedi' -' Köprü Üstü Aşıklan' nın çekimleri çok uzun sür- dü. O kadar uzun ki bir ara, senaryoyu çok beğenme- me karşın her şeyi bırakıp gitmeyi düşündüm. Hatta yaşadığım şehri bile. Ancak uzun da olsa çekimlerin bitiminde ortaya çıkan füm beni olduğu kadar seytr- ciyi de tatmin etti, sanıyorum. - Bufilmdensonra hayatuuzdaki pek çok şeyi de- ğiştirdiniz. Ajansınızı, yaşadığınız yeri— Deprem sonrası gibiydi. Yıkılan bir evi yeniden in- şa etmem gerekiyordu. Birtakım şeyleri çok oluruna bıraktığımı düşünüyordum; ve bir an önce onlan dü- zene sokmalıydım. Ingiltere'ye gittim. Değişikliğe çok ihtiyacım vardı. Içsel bir yolculuğa... - Louis MalleveKrzysztof. Ha>-annEdakiiki önem- li fflmc imza atan yönetmenJer. Louis ve Krzysztof, her ikisi de tek ve aynı fotoğ- rafımı görerek beni seçtiler. Önce rol için çokgenç ol- duğumu düşünseler de, bu fotoğraf onlann düşünce- sini değiştirdi. 'Fatak'da ve 'Bteu'da (Mavi) canlan- dırdıgım karakterlerin benzeştiği yerler çok fazlaydı. Her ikisi de büyük bir kaybın ardından yaşama sıkı sıkı baglanan karakterlerdi. - Mavi'dekivoruımmuzdahaöncekBerdençok fark- hydı. Filmin çekimlerinden kısa süre önce yakın bir ar- kadaşım kocasını ve çocuğunu kaybetmişti. Bu fılmi bir parça da onun için yaptım diyebilirim. Daha önce hiçbir filmini izlemediğiîn Kiesknvski de annemin en çok beğendiği sinemacılardan biriydi. Krzysztof'un bana söylediği bir söz odaklanmamı pekiştirdi. 'Se- nin gizü utangaçuğını yansrtmak istryonım, o kadarf Tamntino, Broadwayde sahneye çıkacak m Alfred HitChCOCk'un da 60 yıl önce bir buzdağına çarparak batan ve tüm dünyayı sarsan trajik bir deniz kazasıyla birlikte tarihe kânşan 'Titanic'le ilgili bir film yapmak istediği ortaya çıktı. 1938 yılında Hitchcock'la yapılan bir söyleşi sayesinde yönetmenin bu fîlmi çekmesinin insanlan deniz yolculuğu yapmaktan soğutacağı gerekçesiyle bazı gemicilik firmalan tarafindan engellendiği anlaşıldı. • Plnk Floydun 1971 yılındaki BBC kayıtlan bulundu. Kayıtlar önümüzdeki günlerde CD halinde piyasaya sürülecek. BBC'nin serisine önümüzdeki günlerde Who, Jimi Hendrix ve Queen'in CD'lerinin de eklenmesi bekleniyor. • Jodle Foster, Bruce Beresford'un yeni filmi 'Double Jeopardy'de başrolü oynuyor. Foster filmde kocasmı öldünnek suçuyla yargılanan genç •bir kadın» canlandınyor. Cezasını çekip de iş işten geçtikten sonra kocasının hâlâ hayatta olduğunu keşfeden kadın, bu kez onu gerçekten öldürmeye karar veriyor. • Tom Hanks ve Meg Ryan, yönetmen Nora Ephron'un yeni filmi 'You Have Mail'de başrolleri paylaşıyorlar. Film, 1940 yılında Macar yönetmen Ernst Lubitsch tarafindan çekilen ve başrollerinde James Stewart ile Margaret Sullivan'ın oynadığı 'The Shop Around the Corner'ın ikinci versiyonu. • Crateful Dead müzesi açılıyor. Kalifomiyah efsanevi müzik grubunun sözcüsü Dennis McNally'nin yaptığı açıklamalara göre müze, iki yıl önce yaşamım yitiren grup lideri Jerry Garcia'nm anısına ithaf edilecek. Oluşturulması planlanan yerin klasik anlamda bir müzeden çok Grateful Dead hayranlannın gidip müzik dinleyebileceği, grubun video kayıtlanm izleyebileceği ve '6O'lı yıllan yeniden yaşama fırsatı bulabilecekleri bir ev olacağı söyleniyor. • Roseanne üçüncü kocasından da boşanıyor. Ünlü Amerikalı komedyen, kendisinden on beş yaş küçük şoförü ve koruması Ben Thomas'la 1995 yılının Sevgililer Günü'nde evlenmişti. • Robert De Nlro Jonathan Pryce, Sean Pean ve Natascha McElhone, yönetmen John Frankenheimer'in 31. filminde başrolleri paylaşıyorlar. Gerilim türünde bir çalışma olacak filmin adı 'Ronin'. • Abel Carrizo Şili'de sahnelediği bir oyunda canli sevişme sahnesine yer verdiği için ülkede tartışmalara yol açtı. Hakkında soruşturma açılan Carrizo 'Kendimi açıklama ihtiyacı duymuyorum. Amacım insanlan şoke etmek değildi. Seksin oldukça doğal bir olay olmasına karşın sürekli gizlenmesini anlamıyorum" dedi. • Amalia Rodrlguez 77 yaşında yeniden keşfedildi. Portekizli efsanevi fado şarkıcısı Rodriguez'in çalışmalan 1974 devrimi sırasında durdurulmuştu. Rodriguez bugün ülkesinde yeni başanlara imza atmaya başladı. • Hugh Crant yönetmenliğini Kelly Makin'in yapacağı 'Mickey Blue-Eyes' adlı filmde bir sanat eserleri satıcısını canlandıracak. Filmin çekimleri bu ay New York'ta başlıyor. • Ouentin Tarantlno ı%7 yılında Audrey Hepburn'ün başrolünü üstlendiği 'Wait Until Dark' adlı filmin Broadvvay'de sahnelenecek olan tiyatro versiyonunda rol alacak. Pulp Fiction ve yeni gösterime giren Jackıe Brown gibi filmlerin yönetmeni olan Tarantino mart ayından itibaren sahneye çıkacak. Ünlü yönetmen sinema konusunda da bir korku fılmi çekmeyi ve Al Pacino ile birlikte çalışmayı istiyor. • Sean Pennin başrollerini Kevin Spacey ve Meg Ryan Ia paylaştığı 'Hurly Burly' adlı filmin çekimleri başl adı. Yönetmenliğini Anthony Drazan'ın yaptığı fılm, hayatlanna yeni bir yön vermek isteyen birkaç komedyenin başına gelenleri konu ediniyor. • Ray Charles Florida'daki sorunlu gençliğini hatırlayarak Los Angeles polisinin gençlere yönelik program- lanna 25 bin dolar bağışta bulundu. Charles yaptığı açıklamada gençlere doğru yolun gösterilmesi için elinden geleni yapacağmı belirtti. BUGUN • CRR Konser Salonu'nda saat 20.00'de Yarkın Türk Ritm Topluluğu'nun konseri izlenebilir. • YAPISANATEVİ Osman Akgün Sahnesi'nde saat 15.00'te Figen Genç'in 'Azeri Türküleri' başlıklı konseri yer alıyor (250 26 34).
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear