Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriye! |
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı. Orhan Erinç
0 Genel Yayuı Koordınatörii. Hikmet
Çednkaya 9 Yazuşlen Mudürlen İbrahim
Yıldız - Dinç Tayanç • Sorumlu Müdür
Fikret İlkiz 0 Haber Merkezı Müdürü:
Hakan Kara •Gorsel YoiKtmen: Fikret Eser
Dış Haberler Şinasi Danışoğlu • Istıhbarat Cengiz
Yıldınm # Ekonomı. Mehmet Saraç 0 Kültür
Handan Şenköken 0 Spor AbdüJkadir \ ücebnan
0 Nlakaleler Sami Karaören 0 Dıizeltme: Abduflah
•S azıa0 Fctoğraf Erdoğan Köseogpu •Bılgı-Belge.
Edibe Buğra 0 Yurt Haberien Mehmet Faraç
YaymKunılu-ÜhanSdçukCBaşkan).
Orhan Erinç, Oktay Kurtböke,
Hikmet Çednkaya, Şûkran Soner,
ErpınBalcı. Dinç Tayanç. tbnhim
Vüdız, Orhan Bursalı, Mustafa
Balbay, Hakan Kara.
AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No:
125, Kaf4, Bakanhklar-Ankara fel- 4195020 (7 hat),
Faks: 4! 95027 0 tzmirTemsilcisr Serdar Kıak, H. Zıya
Blv. 1352 S.2'3Tel: 4411220, Faks- 44191170 Adana
Temsücısr Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd 119 S. No: 1 KaE 1,
Tel:363 12 11, Faks 363 12 15
Müessese Mûdürû Üsrün Akmen 9
Koordınatör. Ahmet Korulsan 0
Mıinsebe Bûlent YenerGtdare Hüseyin
Gfirer • tşleürre Önder ÇeBk • Bılgı-
tşlenv N«il tnal 9 Bılgısayar Sıstenr
Mürüvet ÇOerVSatış FaziletKııza
MEDYA C: • Yonetun Kurulu
Başkanı - Genel Mudur Gfilbin
Erduran 0 Koordınatör Reha
Işıtman • Genel Mudur Yardımcısı
SevdaÇoban Tel 514 07 53 -
5139580-513S460-61.Faks 5138463
Yayımla) an ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basm ve Yayıncılık A Ş
Tiırkocagı Cad ı9 41 Cagaloğlu 34334 Ist PK 246 Islanbul fel 10 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0212)51185 95
11OCAK.1998 îmsak: 5.49 Gûneş: 7.22 Öğle: 12.19 İkindi: 14.41 Akşam: 17.02 Yatsı: 18.29
Haberleşmede
'küresel kart
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Telefon
haberleşmesıne yeni
kolaylıklar getiren küresel
kart; jeton, kart veya
bulunulan ülkenin parasım
kullanma zorunluluğunu
ortadan kaldınyor. 100,200
ve 400 birim olarak 3
değişik değerde satılan
kartlarda kullanılan 1 birim
değer. 2 kontüre karşılık
geliyor. Konuşma ücretleri,
yurtiçinde mesafeden
bağımsız olarak dakikada 5
birim. uluslararası
konuşmalarda ıse Türk
Telekom'un mevcut
uluslararası tarifesine göre
belirleniyor.
İlaca, kişi başına
25 dolar
• ANTALYA(AA)-
Antalya Eczacılar Odası
Başkanı Cihan Dinç, ilaç
fiyatlanna yapılan zamlann
çok yüksek olduğunu
belırterek. "İlaç
sanayicilerinin. 1997'yi
zararla kapattıklanna
ilişkin sızlanmalan
yersızdır" dedı. Türkiye'de
ilaca kışi başına 25 dolar
harcandığını anlatan Dinç,
"Bu fiyatla. ilaç 'alınabilir'
durumundan çıkıyor.
Türkiye'de ınsanlar sağhk
harcamalannın yüzde
40'ını ilaca harcıyor.
Avrupa'da ise bu oran
yüzde 14civannda
bulunuyor" diye konuştu.
Çin'de AIDS
alarmı
• PEKİN(AA)-Çin'de,
AIDS hastalıgına
yakalanan ınsan sayısının,
"etkili önlemler"
alınmadığı takdirde, 2010
yılında 10 milyonu aşması
bekleniyor. Çin'deki BM
ICoordinatörü Arthur
Holcombe yaptığı
açıklamada. "Çin'deki
durum potansiyel olarak
çok kaygı verici boyutlarda.
Eğer şu andan itibaren
etkili önlemler alınmazsa
hastalık2010yılındal0
milyonu aşkın insanda
etkili olacak" dedi.
Ünlü oyuncu, 'Şehnaz Tango' dizisinin, 'rating' gerekçesiyle sona erdirilmesinden ötürü buruk
Kuttnan: Şehnaz birilerine 'dokundu'
AYŞE YILDIRIM
Karşımıza saf, muzip. sıradan
ve komik kadın olarak çık-
mıştı. Ta ki Şehnaz Tan-
go'ya kadar.
Şehnaz Tango'da bu
kez bir masal anlatı-
yordu. 25 yıl süren
yanm kalmış bir ma-
salı. San güller ve şiir-
lerle...
3 yıl süren masal, ra-
ting canavanna yenik düştü. Şehnaz'ın,
iki çocuğuyla yaşam savaşı ve aynldı-
ğı eşiyle ilişkileri izleyiciyi çekmişti.
Derken karşısına başka erkekler de çı-
kıverdi. Olan bundan sonra oldu. Şeh-
naz, aynldığı eşi Muhsin'i de, başını
yaslayabileceği Ziya'yı da bırakıp, ma-
cerayı tercih etmişti.
Ne zaman ne yapacağı belli olma-
yan AJpay'la birlikte yaşaması, hatta
daha da "ileri gidip" hamile kalması,
geleneksel anne kalıplanna ters düş-
tü, çoğu erkek kendini ihanete uğranuş
Şehnaz ın kendisinden daha
cesur olduğunu söyieyen Ptrran
Kutman, dizinin yayından
kaldınlmasının gerçek
nedcninin, Şehnaz
karakterindeki değişim olduğu
inancında; "Biz de öğrenmiş
olduk ld şu devirde bir şeylere
dokunmamak gereldyor" diyor.
(Fotoğraf: KADER TUĞLA)
hissetti. Dizininratingleridüşmüştü...
İstenilen bir son yazmak gerekiyor-
du. Ve öyle yapıldı. Alpay, Şehnaz'a
evlenme teklif etti ve dizi bitti. Ancak
dizinin devamını isteyen yüzlerce iz-
leyici imza toplayıp, faks çekmeye
başladı... 32 yılhk sanat yaşamında
yeni bir sayfa açüan Ferran Kutman la
Şehnaz'ı, rating tartışmalannı ve aşkı
konuştuk.
-Simriiyp kariarranlanrhrrhğınıy ka-
rakterlerin en farklısı mıydı Şehnaz?
"Evet, en farklısı. Benım eşım Şeh-
naz başladığında 'Bak, çok dikkat et-
men lazun. TeJevizyondaGırgıriye fitan-
leri oynarken sen böyle bir şey yapa-
caksın. Kabul ettirmen çok zor oiabi-
lir. Bunu göze alryor musun?' dedi.
Dedim ki. 'Gözealıyorum. Bunun
alündan da kalkabilirim. cnnavabi-
I Krim" Ve de çok keyif aldım. Şeh-
! naz'ı çok sevdim."
- Şehnaz, Perran'ı yendi mi?
"Perran da hep ayaklan yere ba-
san insandır. Şehnaz daha kaderine
| razı olmuş bir kadın. Ama kaderine
j razı olurken ayaklan yere basarak, ya-
ni bu çizgi budur. bir kadınrn yaşa-
ması gereken budur diye düz düz gi-
derken birdenbire şeyi fark etti: 'Be-
nim hayaümın başladığı noktadayun'
diyebildi Şehnaz. Perran bunu kolay
söyleyemez. Şehnaz daha cesur."
- Dizi ilkin klasik bir aile yaşantısını
anlaûyordu. Sonra bir değişiklik oldu.
Bir şeyler zortanmaya cahşıldı?
"Çalışıldı tabii. Bizgüzel birmasa-
lı anlattık. San güller çok fazla satıl-
maya başlandı. Şiir bilmiyordu kimse,
banaliseli birgenç kız 'Size çok teşek-
kür ediyoruz. şiiri öğrettiniz bize' de-
di. Çok doğrulan söylemeye çalıştık.
Ama dogrulan çok yumuşak söyle-
dik. Hiç didaktik olmadık. Muhsin ile
Şehnaz'ın ilişkisi hem geride kalmış
bir aşktı hem de çocuklannın varlığı
onlan çok güzel hâlâ romantik ve ta-
mamlanamamış sevgiyi yaşamaya gö-
türüyordu, ama neticede olmadığını
gördük.Olmadığı noktada da Şehnaz
çok akılhca davranıp ya da güdüleriy-
le 'ben kadırum'ı öğrendi. Kendi ha-
yatını yaşamaya başladı."
- Şehnaz'ın yaşam tarzının değişme-
si mi yol açb rating tarüşmasına?
"Şehnaz Tango hiçbir zaman diğer
diziler gibi 18'lere 20'lere \oırmadı ki,
en yüksek reyting puanı 14 oldu. Ya-
ni 'aman efendim öyle bir haldeydi ki
bunu siz her şeylere dokunup da bir-
denbire bu hale getirdiniz' demek ha-
li yok hiç kimsenin."
- Reyting beürieyici olmah mı?
"Bunun ne olduğunu bilmiyorum
ki ben. Bu alet nedir. neyin ölçümü-
dür, neyle orantılıdır. Onu da bilmiyo-
rum. Çünkü altın reklamlar giriyordu
Şehnaz Tango'ya. O ayn bir şeydi.
Onu ayn tutmakta yarar vardı. Yani
bu bir hizmetti. Bu hizmeti ayn tutmak-
ta yarar vardı. Diğerleriyle mukayese
etmemek gerekiyordu. Yani, 'bilrnem
ne progranu şu kadar reyting ahrkert,
siz buvsamz maalesef bu dizinin kalk-
Katil yosıuı Bodrumluları korkuttu
Prof. Şükran Cirik, "paniğe yer olmadığını" ancak yosunun görüldüğü an yok edilmesi gerektiğini belirtti
OZCAN OZGUR
MUĞLA - Almanya, Fransa ve Monaco'daki
akvaryumlarda süs bitkisi olarak kullanılırken.
daha sonra yanlışlıkla deşarj sulan ile deniz su-
yuna kanştığı sanılan katil yosun (caulerpa ta-
xifolia) Yunanistan kıyılanna kadar gelince. Bod-
rumlu denızcilerde paniğe yol açtı. Denızcıler şüp-
helendikleri her yosun örneğini uzmanlara gön-
derirken, harekete geçen Dokuz Eylül Üniver-
sitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü öğ-
retim göreviilerinden Prof. Dr. Şükran Cirik,
"paniğe yer olmadığını" ancak önlem alınması
gerektiğini belirtti.
Hızla yayılan "katil yosun"un Türkiye'ye.
özellikle Ege ve Akdeniz sahillerine ulaşması-
na mutlak gözüyle bakılırken, Bodrumlu dalgıç
Mehmet Baş 1.5 yıl önceki dalışı sırasında göz-
lemlediği biryosun türünün deniz dibini hızla sar-
dığını söyledi. 32 yıldır daldığını belirten Kap-
tan Mehmet Baş,
u
Bu yosunun >-a\ı1dı&ını ve ba-
lık yavrulan ile deniz dibindeki diğer canlılann
yaşam alanlannı örterek tehdit ertiğini gözlem-
ledim"dedi. Dalgıç Baş'ın denızden topladığı ör-
nekleri enstitüye göndeımesinin ardından Bod-
rum'da adeta bir katil yosun paniği başgösterdi
ve balıkçılar. dalgıçlar bulduklan, şüpheli gör-
dükleri her türlü yosunu enstitüye göndermeye
başladılar. Başka yerjerden de yosun örnekleri
almaya başlayan DEÜ Deniz Bilimleri ve Tek-
nolojisi Enstitüsü öğretim üyelerinden Prof. Dr.
Şükran Cirik. enstitünün araştırma göreviilerin-
den Aydın Onlüoğlu ile birlikte Bodrum'a gel-
di. Prof. Dr. Şükran Cirik, Bodrum'dan gelen
yosun türlerinin caulerpa taxifolia değıl, cauler-
pa racemosa olduğunu belirlediklerini belirterek
"paniğe gerek olmadığını" söyledi.
Özellikle eskı dalgıçlann ihbarlannı ciddi bul-
duklannı belirten Prof. Dr. Cınk, şunlan söyle-
di "Geçen yıl deniz suyu sıcaklığının 15 dereceye
yükseimesiyle birlikte katil yosunun Yunanistan
vç Tunusta görülmesinin mutlak okhığu görüşfln-
de birleşen uluslararası kuruluslar.Türkiye'vi de
birinci derecede riskli ülke olarak göriiyoıiardı.
Katil yosunun bir tutamı kısa sürede binlerce de-
karalanıkaplayabihyor. Bu yosunun görüldüğü
an yok edilmesi için çalışmalara hemen başlan-
mah. Denizden sökmekle bu beladan kurtulama-
>TZ. O nedenle özel dalgıç ekipleri oluştunılmah.
Çünkü sökme islemi sırasında ıırada kalacak tek
bir pul yayümayı sürdürvcektir."
Bu arada Muğla Valılığı, Bodruın Kaymakam-
lığı ile Bodrum Beledıyesi'nın önümüzdeki ay-
larda DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Ens-
titüsü'yle işbirliğine gideceği, bilimsel çalışma-
lara hız verileceği bildirildi.
ması gerekiyor' olmaz."
- Dizinin sonu tasarladrğınızgibi miy-
di? Daha farldı bir şey oiabilir miydi?
"Çok farklı bir şey olabilirdi. Biz di-
zide bugüne kadar aşk dilini anlatma-
ya çalıştık el birliğiyle ve her şeyi el
yormadıyla bulduk. El ele bulduk iz-
leyiciyle beraber. Buraya doğru gider-
ken kabul ettiler, bir tane daha. bir ta-
ne daha. Öyle arttı her şey..."
- Yani tepkilere göre gittiniz?
"Tabii. Dediğiniz gibi çok kalıp ai-
le halinde başladık. Ve bu dizinin 26
bölümden fazla gitmesine imkân yok-
tu. Biz bugüne kadar yaptıklanmızla
İ2İeyiciye elimizi uzatıp 'veretim' de-
dik. Şehnaz Tango'da tam tersi oldu.
tzleyici yukandan elini uzatıp S'ereB-
nigeL buraya kadargekbilirsin' dedi.
Yani ayn bir izleyicisi vardı. O izleyi-
ciye saygısızlık edildi. Bilmiyorum
belki böyle bitmesi iyi oldu dizinin. Da-
ha ileride belki daha mesafeyi açacak-
ük ızleyiciyle, dokunduklanmızla. Hiç
olmazsa o mesafe çok fazla açılmadan
bu kadarla kalmış oldu. Biz de şeyi
öğrenmiş olduk ki şu devirde bir şey-
lere dokunmamak gerekiyor."
- Ama sanatçılann dokunması ge-
rekmiyor mu?
"Bir şey söyleyeyim, şu ara asla
küsmüş değilim. 32 senemi vermişim
bu mesleğe. Bu 32 senede genye dö-
nüp baktığım zaman başımı eğecek
hiçbirşey yapmamışım bu meslekte.
Hep çok saygılı davranmışım. Çevre-
min bu mesleğe saygısızlık etmesini af-
fedemıyorum ama küsmüyorum. Ne o
insanlara küseceğim ne de reyting de-
nilen o canavan bileceğim. Bu mesle-
ği gerçekten severek yapan kişiler ola-
rak daha görevlerimiz bitmedi. Şim-
di bu Şehnaz Tango'da bundan sonra
dokunacaklanmız eğer ürkütüyorsa iz-
leyiciyi, üzüyorsa bir süre dinlendir-
mekte yarar var. Zamanı değil demek
ki. Her şeyin bir zamanı var."
- Şehnaz'dan sonra Perran'da çok
şey değişti mi?
"Şimdi işim çok daha zorlaştı tabii.
Bundan sonra yapacağım ış çok önem-
li. Seçmem gereken ne? Onu bilemi-
yorum. Komedi oyuncusu olarak Per-
ran'ı hep çok sevdiler. Bugünlerde de
tebessüme ihtiyacımız var. O tebes-
sümle beraber dogrulan söyleyebile-
cek dıli bulabilirsek yazarla, ekiple.
izleyiciyle, güzel bir şey yapmak isti-
yorum tabii. Ama benim lüksüm bun-
lann bir arada olması gerektiği artık."
SAK USTUNDE MÜJDATGEZEN
Ayşe Özgün Şov
Eşım, "Gel, buprogramıizlemengerekir"dedi.
Gazete okum_ayı bırakıp televızyona bakmaya
başladım. Ayşe Özgün adlı hanım, kansına hizmetçisi
ile ihanet etmiş olduğu söylenen bir adamı yargılıyor.
Ama yargı öyle böyle değil... Adamın ne hırsızlığı, ne
rüşvetçiliği, ne ahlaksızlığı, ne adilıği kaldı. Benim de
ağzım açık kaldı. Yansız, tarafsız bir şov programı diye
izledığımız şovda, Ayşe Hanım sinır ve stres küpü idi.
Hem yargıç, hem savcı hem kadının avukatı hem de
saldırgan sunucu. Ben onu aile terbiyesı olan biri
sanıyordum. Program canlı olsa ne yapıp yapıp
telefonla bağlantı kurup Ayşe Hanım'a birkaç söz
söylemek ısterdım. Şirndi buradan söylüyorum işte.
Hiç kimsenin hiçbir suçluyu veya suçsuzu böyle tek
yanlı yargılama hakkı yoktur. O program sizin diye
konuğunuzu bu denlı azarlarsanız, yüzünüz bir kinle
mosmor olursa, sonra size kimsenin güveni kalmaz.
Adamın hataları-günahları boyundan büyük oiabilir,
ama siz yargıç değil program sunucususunuz. Ben
eskı bir televizyoncu olarak sıze küçük bir nasıhatta
bulunayım. Böyle program yönetilmez. Sonra sizi
ayıplarlar. Ömeğın ben ayıplıyorum.
Ekran gafları:
KanalD
haberleri.
"Endonezya
Devlet Başkanı"
diyor haber
spikeri. Az sonra
özür diliyor.
"Affedersiniz,
Ekvador Devlet
Başkanı
olacakmış" diye.
Bir yarbay
konuşuyor.
Altında yazı
çıkıyor:
Korgeneral
falanca diye. Spiker de aynı anonsu yapıyor. Sonra bir
düzeltme geliyor: "Affedersiniz, yarbay general
olacakmış." Demek özür dileyince her şey düzelıyor...
Kanal D palavracıdır... Affedersiniz bir yanlışlık oldu:
Kanal D yanlışçıdır... olacaktı...
IVIUJUCll
Sevgili milletvekili
kardeşim. Senden rica
etmiştim. Altı yüz kere parti değiştirdiğinden
Fatsalı dostlann sana "Müjdat Gezen" adını
takmışlardı biliyorsun. Bu kadar çok gezme, bir
partide karar kıl diye ricada bulunmuştum. Sen
beni hiç dinlemeyip bu sefer de DTP'ye
geçmişsin. Biri sana heıtıalde, "Çok okuyan mı
çok gezen mi bilir" diye bir şey ögretti, sen de
boyuna o parti senin bu parti benim, gezip
duruyorsun. Benim babam bu soyadını parti
değiştirmek için almamıştı. Senden rica ediyorum.
Bir daha yapma... Kendini de, benim soyadımı da
rezil ettin be kardeşim... Sana söyleyeyim, valla
soyadımı Koç yapar, o seks partisi senin, bu esrar
partisi benim dolaşınm, sen zannederter, haberin
olsun...
NasrettJn Hoca'nın evine hırsız
gırmış. Ne var ne yok alıp
götürmüş. Komşulan hemen
hocaya gelmişler. Biri:
- Yahu hoca, kapıya kilit vurmadın
mı? demiş. Hoca:
- Vurmadım.
- E, o zaman tabii soyulursun.. Bir
diğer komşusu:
- Akçelerinı yastık altına
saklamamış mıydın? diye sormuş.
MESA
Hoca:
- Yok saklamamıştım, demiş.
Komşusu:
- E, o zaman tabii soyarlar canım.
Üçüncü komşu:
- Kap kacak kilitli değil miydı?
demiş. Hoca:
- Değildi, deyince o üçüncü
komşu:
- E, o zaman kabahat sende.
Insan değerii malını saklamaz mû
\fö®iûiMiZ Sül&KÜ MHATSIZUKİM
OftiRM O7UR FİLM V'HEMİİRZ !
Meclis'in onarımı...
Ey millet... Aziz Nesin'i haklı çıkartacak denli sessiz ve sakin
duruyorsunuz. TBMM'nin onanmı için 9 trilyona yakın bir para gidiyor.
Bu, bizim paramız. Senin ve benim vergilerimle ona buna peşkeş
çekiliyor. Ey müteahhitler. Biriniz çıkıp bu para ile neler yaptlabilir, bizi
aydınlatın... Gazeteci Emin Çölaşan bu işi açığa çıkardı. Biz bekledik ki
Kalemli den tüm bilgileri alsın. Olmadı. Dik ve tek sözlü Çölaşan, o
akşam ılımlıydı. O sözünü esirgemez. Bu meseleyi ortaya çıkartmakla
zaten işin iyisıni yaptı. Ama Kalemli'ye sorabilirdi: "Acaba MESA ile uzak
veya yakın bir akrabalığınız varmı?" diye. Belki gene soracak... Ama biz
bu ülkenin insanlan olarak bu işe, bizim paramızın çar çur edilmesine
karşı çıkmalıyız. Bu milletvekillerinin bu koltuklara oturma haklan yok.
Bu para bizim. Böyle olacaksa ben bundan sonra vergi ödemem.
demiş. Hoca dayanamamış ve
komşulanna demiş ki:
- Yahu tamam anladık, ama
hırsızın hiç mi kabahatiyok?
Bu bin yıllık, bilinen fıkrayı yeniden
neden ammsadım acaba?..
Mustafa Kalemli çok suçlandı
Meclis onanmı meselesinde.
Benim suçlamalanm daha henüz
başlıyor. Kalemli'nin suçlu olduğu
muhakkak. Ama acaba bu MESA
denen müteahhitlik kuruluşunun
hiç mi suçu yok? Şimdi sıkı durun,
size MESA'dan söz edeceğim.
Bazı rüşvetler bazı kesimleri mutlu
da edebilir. Örneğin MEŞA'nın,
Beşiktaş Belediyesi ve Üsküdar
Belediyesi'ne verdiği hediyeler (!)
beni dolaylı olarak mutlu etmiştir.
MESA, Aksoy Grubu ile ortak
yaptığı Attunizade site inşaatında
Üsküdar Belediyesi'nden iskân
izni alırken oraya bir tiyatro salonu
yapmayı taahhüt etmiş ve bunu da
yapmıştır. Etiler'de San Konaklar
inşaatını yaparken Beşiktaş
Belediyesi'ne bir tiyatro salonu
vermeyi taahhüt etmiş ve bu
sözünü yerine getirmiştir. Bu iki
hediye beni bir tiyatrocu olarak
mutlu etmiş oiabilir. Ama iş veya
iskân alabilmek için hediye
vermeyi alışkanlık haline getirmiş
olan MESA, tiyatro salonu yerine
daire veya yazlık villa da verebilir...
Bu MESA ile ilgili daha pek çok
bilgi ve belgeyı araştırmak gerekir.
Araştırmacı gazetecılere
duyurulur...
PoÇocukiuktan gençliğe
geçtiğimiz yıllarda "Hababam
Sınıfı" öyküleri çok moda
olmuştu. Yazan "Stepne"
olarak geçiyordu. Tabii biz
çocuk aklımızla bunu yabancı
bir yazar olarak tanımlıyorduk.
Adı geçenleri de, adapte edilip
bize uygulanmış isimler diye
nitelendiriyorduk. Yıllar sonra
bu ünlü yaprttn yazan, Rıfat
llgaz olarak çıktı karşımıza.
Duyariı şair, öykü ve mizah
yazan Rıfat Hoca... Onunla
1966 yılında UlviUraz
Tiyatrosu'nda "Hababam
Sınıfı"n\ oynarken tanıştım. Ben
"Refüze Ekrem"ü\m. C)yunu
izledi, oyunun bitiminde hep birlikte olduk.
Sonradan onunla dostluğumuz başladı. Rıfat Hoca
içkryi sevdiği kadar dostlarınt da seven bir usta
yazardı. 1968 yılında kendi tiyatromu kurduğumda
ortağım Oğuz Aral'a "Hababam Sınıfı Sınıfta
Kaldı" projesini açtım. Hocaya gittik. Yeni oyunu
ı hep birlikte kotarmamızı
| T f C^ önerdi. Oğuz sahneye
1 u
• v
- ' koydu. Ben "Vak Vak
Rıza"y\ oynadım. Hoca
mutlu oldu, ben mutlu
oldum, hepimiz
mutluyduk. Krapen
Pasajı'nda arada bir
buluşup birer kadeh
içerdik. Tabii ben bir, o
birden fazla götürürdü.
Güzel mavi gözteriyle
dostça bakar ve çektiği
sıkıntılan anlatırdı.
"Hababam Sınıfı"
filmlerinden dolayı Ertem
Eğilmez'e kızar, ama
yüztemezdi. Çünkü
duyarli, tçine dönük bir yaşamı vardı. Çite çekmtş
yazartann başında gelen isimlerden biridir Rıfat
Hoca. Onunla hiç kötü anımız olmadı. Güleç yüzü
aynlana dek öyte kaldı anılanmda. O hem iyi şair,
hem iyi mizahçı, hem iyi öykücü idi. Tabii romancı
da...
Pazarın fıkrası:
Öğretmen, küçük Temel'e
derste sormuş:
- Söyle bakalım, elektrikle
şimşek arasında ne fark
vardır?
- Elektrik paralı, şimşek
bedavadır, demiş Temel.
Huysuz Virjin
Izleyenler söyledi. Huysuz
Virjin televizyon
programında Ökan
Bayülgen'le söyleşi
yaparken, "Meşhur olunca
kannı boşamışsın, Müjdat
da böyle yaptı, ünlü olunca
ilk iş, kansını boşadı"
demiş. Ben izlemedim, ama
demiştir. Ben ilk eşimle
1968 yılında evlendim. 1970
yılında, ayıptır söylemesi,
üne kavuştum. 1981 yılında
ise eşimden aynldım. Yani
ünlü olduktan 13 yıl sonra.
Demek kj Okan'la benim
eşlerimizden aynlma
nedenlerimiz farklı. Kaldı ki
onun da hangi nedenle
aynldığını yargılamak
Huysuz Vırjin'e kalmamış.
Ama böyle bir programa
çıktın mı, olacaklan da
kabulleneceksin. Çünkü
Seyfi'yi (Huysuz'un erkek
görünümündeki adıdır)
tanırım. Alt komşumdu. Her
zaman, her yerde, her şeyi
yapabilir. Konuştuğu elli
kelimeden otuzu "rahim",
onu " ", beşi bip bip,
beşi noımal sözcük olan
birinden de daha fazlası
beklenemez zaten. Okan,
sen bu tuzağa nasıl
düştün?
Bir üsteğmen:
Yılbaşı gecesi taaa
Güneydoğu'dan seslendi:
"Yeni yılda bilim adamlan,
mermi yerine çiçek atan
silahlar icat etsinler, bunu
diliyorum..." Çok hoşuma
gitti bu dilek. Üstelik bunu
söyieyen, elinde ve belinde
silahı olan biri. Yeni yılın en
güzel dileği, yaşamını
savaşarak kazanan birinin
banş isteği oldu bence...
Onu ve böyle düşünen
herkesi kutluyorum. Banş
gibisi yok.
Aziz Nesin llköğretim Okulu:
Ankara'dan Cengiz Erdoğan arkadaşlan ile
birlikte 50.000.000.- TL'yı yatırmış. Teşekkür
ediyorum. Sağolun. Kaptan llhan Önerdem de
10.000.000.- TL yatırmış. Ona da teşekkürler.
VAKIFLAR BANKASI ÇATALCA ŞUBESİ.
Bekliyoruz.
Çocuklar için:
Bu hafta sizlere gene
minik bir şiirimi
armağan ediyorum. Ismi:
Jiklet
Bir ayjiklet çiğnedim I tüm
dişlen'm çürüdü
annem bir hesap yapmış I
tam otuz liram gitmiş
keşke otuz lirayla I iki kitap
alsaydım
yatıp kalkıp okuyup 1
düşünceye dalsaydım..
NOT: Bu şiir otuz liraya iki
kitap alınabilen 1982 yılında yazılmıştır.
Pazarlık ve duvarlık sözler
Kral da, kunduracı da aynı iştahla acıkırlar.
Montaigne
Beni güldürenler:
Bu öyküyü hem babamdan hem olayın kahramanı
eski kaleci Kova Osman'dan dinlemiştim. Babam
futbol hakemi. Galatasaray-Beşiktaş maçını yönetiyor.
Yenen şampiyon olacak. Yer, Şeref Stadı. Maç başlıyor.
Beşiktaş'ın kaptanı Baba Hakkı santrayı geçınce bir
şut atıyor. Top kalenin arkasına çıkıyor. Tribünlerdeki bir
kısım seyirci gol, bir kısmı aut diyor. Şutu çeken Baba
Hakkı gol diye diretiyor. Babam şaşkın. Kalecıyı
çağınyor yanına, "En yakın sendin. Söyle, gol mü aut
mu?" diyerek soruyor. Bundan sonrasını Osman
ağabey anlatırdı: "Necdet ağabey beni yanına çağırdı,
omuzunun dibinde de Hakkı ağabey duruyor. Şimdi
ben olayı gördüm. Top ağı yırttı çıktı. Gol yani. Ama
gol desem seyirci dövecek, aut desem Hakkı abi
dövecek. Aut dedim." Baba Hakkı bir tokat atmış
Kova Osman'a, "Git ulan kalene yalancı herif" demiş...
Babam derdi ki: "O kadar hızlı gitti ki topu göremedim,
dışan çıkınca da aut verdim. Allah'tan Hakkı bir gol
daha attı da Beşiktaş maçı kazandı. Yoksa ben ya
denizdeydim, ya Zincirlikuyu'da." Babam gene
Zinciriikuyu'da, ama eceliyle gitti. O kaaar iyi bir
adamdı ki, bu-anısını ne zaman hatırlasam, hem,
gülerim, hem de göz pınarlanmda bir iki damla yaş
oluşuverir. Onu çok sevdim. Hep iyi anacağım. Babam
iyi adamdı. Babam, adamdı. NOT: Bu olayın bir benzeri
deBeşiktaş-Vefamaçındaolmuş. Hakemyınebabam.
g r : Yılmaz Odabaşı / Şiirler (Aşk Bize
Küstü), Sorel Ömerter (Bizim Karaburunlular), Ergun
Zoga (Insanımsılıktan Kurtuluş), Oluşum Dergisi -
Karikatürcüler D. izmir Şb. Bülteni. ZIVERBEY KADIKÖY-
İSTANBUL adresine yazabilirsiniz. Teşekkürler.