29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriye! | İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı. Orhan Erinç 0 Genel Yayuı Koordınatörii. Hikmet Çednkaya 9 Yazuşlen Mudürlen İbrahim Yıldız - Dinç Tayanç • Sorumlu Müdür Fikret İlkiz 0 Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara •Gorsel YoiKtmen: Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu • Istıhbarat Cengiz Yıldınm # Ekonomı. Mehmet Saraç 0 Kültür Handan Şenköken 0 Spor AbdüJkadir \ ücebnan 0 Nlakaleler Sami Karaören 0 Dıizeltme: Abduflah •S azıa0 Fctoğraf Erdoğan Köseogpu •Bılgı-Belge. Edibe Buğra 0 Yurt Haberien Mehmet Faraç YaymKunılu-ÜhanSdçukCBaşkan). Orhan Erinç, Oktay Kurtböke, Hikmet Çednkaya, Şûkran Soner, ErpınBalcı. Dinç Tayanç. tbnhim Vüdız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: 125, Kaf4, Bakanhklar-Ankara fel- 4195020 (7 hat), Faks: 4! 95027 0 tzmirTemsilcisr Serdar Kıak, H. Zıya Blv. 1352 S.2'3Tel: 4411220, Faks- 44191170 Adana Temsücısr Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd 119 S. No: 1 KaE 1, Tel:363 12 11, Faks 363 12 15 Müessese Mûdürû Üsrün Akmen 9 Koordınatör. Ahmet Korulsan 0 Mıinsebe Bûlent YenerGtdare Hüseyin Gfirer • tşleürre Önder ÇeBk • Bılgı- tşlenv N«il tnal 9 Bılgısayar Sıstenr Mürüvet ÇOerVSatış FaziletKııza MEDYA C: • Yonetun Kurulu Başkanı - Genel Mudur Gfilbin Erduran 0 Koordınatör Reha Işıtman • Genel Mudur Yardımcısı SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 5139580-513S460-61.Faks 5138463 Yayımla) an ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basm ve Yayıncılık A Ş Tiırkocagı Cad ı9 41 Cagaloğlu 34334 Ist PK 246 Islanbul fel 10 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0212)51185 95 11OCAK.1998 îmsak: 5.49 Gûneş: 7.22 Öğle: 12.19 İkindi: 14.41 Akşam: 17.02 Yatsı: 18.29 Haberleşmede 'küresel kart • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Telefon haberleşmesıne yeni kolaylıklar getiren küresel kart; jeton, kart veya bulunulan ülkenin parasım kullanma zorunluluğunu ortadan kaldınyor. 100,200 ve 400 birim olarak 3 değişik değerde satılan kartlarda kullanılan 1 birim değer. 2 kontüre karşılık geliyor. Konuşma ücretleri, yurtiçinde mesafeden bağımsız olarak dakikada 5 birim. uluslararası konuşmalarda ıse Türk Telekom'un mevcut uluslararası tarifesine göre belirleniyor. İlaca, kişi başına 25 dolar • ANTALYA(AA)- Antalya Eczacılar Odası Başkanı Cihan Dinç, ilaç fiyatlanna yapılan zamlann çok yüksek olduğunu belırterek. "İlaç sanayicilerinin. 1997'yi zararla kapattıklanna ilişkin sızlanmalan yersızdır" dedı. Türkiye'de ilaca kışi başına 25 dolar harcandığını anlatan Dinç, "Bu fiyatla. ilaç 'alınabilir' durumundan çıkıyor. Türkiye'de ınsanlar sağhk harcamalannın yüzde 40'ını ilaca harcıyor. Avrupa'da ise bu oran yüzde 14civannda bulunuyor" diye konuştu. Çin'de AIDS alarmı • PEKİN(AA)-Çin'de, AIDS hastalıgına yakalanan ınsan sayısının, "etkili önlemler" alınmadığı takdirde, 2010 yılında 10 milyonu aşması bekleniyor. Çin'deki BM ICoordinatörü Arthur Holcombe yaptığı açıklamada. "Çin'deki durum potansiyel olarak çok kaygı verici boyutlarda. Eğer şu andan itibaren etkili önlemler alınmazsa hastalık2010yılındal0 milyonu aşkın insanda etkili olacak" dedi. Ünlü oyuncu, 'Şehnaz Tango' dizisinin, 'rating' gerekçesiyle sona erdirilmesinden ötürü buruk Kuttnan: Şehnaz birilerine 'dokundu' AYŞE YILDIRIM Karşımıza saf, muzip. sıradan ve komik kadın olarak çık- mıştı. Ta ki Şehnaz Tan- go'ya kadar. Şehnaz Tango'da bu kez bir masal anlatı- yordu. 25 yıl süren yanm kalmış bir ma- salı. San güller ve şiir- lerle... 3 yıl süren masal, ra- ting canavanna yenik düştü. Şehnaz'ın, iki çocuğuyla yaşam savaşı ve aynldı- ğı eşiyle ilişkileri izleyiciyi çekmişti. Derken karşısına başka erkekler de çı- kıverdi. Olan bundan sonra oldu. Şeh- naz, aynldığı eşi Muhsin'i de, başını yaslayabileceği Ziya'yı da bırakıp, ma- cerayı tercih etmişti. Ne zaman ne yapacağı belli olma- yan AJpay'la birlikte yaşaması, hatta daha da "ileri gidip" hamile kalması, geleneksel anne kalıplanna ters düş- tü, çoğu erkek kendini ihanete uğranuş Şehnaz ın kendisinden daha cesur olduğunu söyieyen Ptrran Kutman, dizinin yayından kaldınlmasının gerçek nedcninin, Şehnaz karakterindeki değişim olduğu inancında; "Biz de öğrenmiş olduk ld şu devirde bir şeylere dokunmamak gereldyor" diyor. (Fotoğraf: KADER TUĞLA) hissetti. Dizininratingleridüşmüştü... İstenilen bir son yazmak gerekiyor- du. Ve öyle yapıldı. Alpay, Şehnaz'a evlenme teklif etti ve dizi bitti. Ancak dizinin devamını isteyen yüzlerce iz- leyici imza toplayıp, faks çekmeye başladı... 32 yılhk sanat yaşamında yeni bir sayfa açüan Ferran Kutman la Şehnaz'ı, rating tartışmalannı ve aşkı konuştuk. -Simriiyp kariarranlanrhrrhğınıy ka- rakterlerin en farklısı mıydı Şehnaz? "Evet, en farklısı. Benım eşım Şeh- naz başladığında 'Bak, çok dikkat et- men lazun. TeJevizyondaGırgıriye fitan- leri oynarken sen böyle bir şey yapa- caksın. Kabul ettirmen çok zor oiabi- lir. Bunu göze alryor musun?' dedi. Dedim ki. 'Gözealıyorum. Bunun alündan da kalkabilirim. cnnavabi- I Krim" Ve de çok keyif aldım. Şeh- ! naz'ı çok sevdim." - Şehnaz, Perran'ı yendi mi? "Perran da hep ayaklan yere ba- san insandır. Şehnaz daha kaderine | razı olmuş bir kadın. Ama kaderine j razı olurken ayaklan yere basarak, ya- ni bu çizgi budur. bir kadınrn yaşa- ması gereken budur diye düz düz gi- derken birdenbire şeyi fark etti: 'Be- nim hayaümın başladığı noktadayun' diyebildi Şehnaz. Perran bunu kolay söyleyemez. Şehnaz daha cesur." - Dizi ilkin klasik bir aile yaşantısını anlaûyordu. Sonra bir değişiklik oldu. Bir şeyler zortanmaya cahşıldı? "Çalışıldı tabii. Bizgüzel birmasa- lı anlattık. San güller çok fazla satıl- maya başlandı. Şiir bilmiyordu kimse, banaliseli birgenç kız 'Size çok teşek- kür ediyoruz. şiiri öğrettiniz bize' de- di. Çok doğrulan söylemeye çalıştık. Ama dogrulan çok yumuşak söyle- dik. Hiç didaktik olmadık. Muhsin ile Şehnaz'ın ilişkisi hem geride kalmış bir aşktı hem de çocuklannın varlığı onlan çok güzel hâlâ romantik ve ta- mamlanamamış sevgiyi yaşamaya gö- türüyordu, ama neticede olmadığını gördük.Olmadığı noktada da Şehnaz çok akılhca davranıp ya da güdüleriy- le 'ben kadırum'ı öğrendi. Kendi ha- yatını yaşamaya başladı." - Şehnaz'ın yaşam tarzının değişme- si mi yol açb rating tarüşmasına? "Şehnaz Tango hiçbir zaman diğer diziler gibi 18'lere 20'lere \oırmadı ki, en yüksek reyting puanı 14 oldu. Ya- ni 'aman efendim öyle bir haldeydi ki bunu siz her şeylere dokunup da bir- denbire bu hale getirdiniz' demek ha- li yok hiç kimsenin." - Reyting beürieyici olmah mı? "Bunun ne olduğunu bilmiyorum ki ben. Bu alet nedir. neyin ölçümü- dür, neyle orantılıdır. Onu da bilmiyo- rum. Çünkü altın reklamlar giriyordu Şehnaz Tango'ya. O ayn bir şeydi. Onu ayn tutmakta yarar vardı. Yani bu bir hizmetti. Bu hizmeti ayn tutmak- ta yarar vardı. Diğerleriyle mukayese etmemek gerekiyordu. Yani, 'bilrnem ne progranu şu kadar reyting ahrkert, siz buvsamz maalesef bu dizinin kalk- Katil yosıuı Bodrumluları korkuttu Prof. Şükran Cirik, "paniğe yer olmadığını" ancak yosunun görüldüğü an yok edilmesi gerektiğini belirtti OZCAN OZGUR MUĞLA - Almanya, Fransa ve Monaco'daki akvaryumlarda süs bitkisi olarak kullanılırken. daha sonra yanlışlıkla deşarj sulan ile deniz su- yuna kanştığı sanılan katil yosun (caulerpa ta- xifolia) Yunanistan kıyılanna kadar gelince. Bod- rumlu denızcilerde paniğe yol açtı. Denızcıler şüp- helendikleri her yosun örneğini uzmanlara gön- derirken, harekete geçen Dokuz Eylül Üniver- sitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü öğ- retim göreviilerinden Prof. Dr. Şükran Cirik, "paniğe yer olmadığını" ancak önlem alınması gerektiğini belirtti. Hızla yayılan "katil yosun"un Türkiye'ye. özellikle Ege ve Akdeniz sahillerine ulaşması- na mutlak gözüyle bakılırken, Bodrumlu dalgıç Mehmet Baş 1.5 yıl önceki dalışı sırasında göz- lemlediği biryosun türünün deniz dibini hızla sar- dığını söyledi. 32 yıldır daldığını belirten Kap- tan Mehmet Baş, u Bu yosunun >-a\ı1dı&ını ve ba- lık yavrulan ile deniz dibindeki diğer canlılann yaşam alanlannı örterek tehdit ertiğini gözlem- ledim"dedi. Dalgıç Baş'ın denızden topladığı ör- nekleri enstitüye göndeımesinin ardından Bod- rum'da adeta bir katil yosun paniği başgösterdi ve balıkçılar. dalgıçlar bulduklan, şüpheli gör- dükleri her türlü yosunu enstitüye göndermeye başladılar. Başka yerjerden de yosun örnekleri almaya başlayan DEÜ Deniz Bilimleri ve Tek- nolojisi Enstitüsü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Şükran Cirik. enstitünün araştırma göreviilerin- den Aydın Onlüoğlu ile birlikte Bodrum'a gel- di. Prof. Dr. Şükran Cirik, Bodrum'dan gelen yosun türlerinin caulerpa taxifolia değıl, cauler- pa racemosa olduğunu belirlediklerini belirterek "paniğe gerek olmadığını" söyledi. Özellikle eskı dalgıçlann ihbarlannı ciddi bul- duklannı belirten Prof. Dr. Cınk, şunlan söyle- di "Geçen yıl deniz suyu sıcaklığının 15 dereceye yükseimesiyle birlikte katil yosunun Yunanistan vç Tunusta görülmesinin mutlak okhığu görüşfln- de birleşen uluslararası kuruluslar.Türkiye'vi de birinci derecede riskli ülke olarak göriiyoıiardı. Katil yosunun bir tutamı kısa sürede binlerce de- karalanıkaplayabihyor. Bu yosunun görüldüğü an yok edilmesi için çalışmalara hemen başlan- mah. Denizden sökmekle bu beladan kurtulama- >TZ. O nedenle özel dalgıç ekipleri oluştunılmah. Çünkü sökme islemi sırasında ıırada kalacak tek bir pul yayümayı sürdürvcektir." Bu arada Muğla Valılığı, Bodruın Kaymakam- lığı ile Bodrum Beledıyesi'nın önümüzdeki ay- larda DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Ens- titüsü'yle işbirliğine gideceği, bilimsel çalışma- lara hız verileceği bildirildi. ması gerekiyor' olmaz." - Dizinin sonu tasarladrğınızgibi miy- di? Daha farldı bir şey oiabilir miydi? "Çok farklı bir şey olabilirdi. Biz di- zide bugüne kadar aşk dilini anlatma- ya çalıştık el birliğiyle ve her şeyi el yormadıyla bulduk. El ele bulduk iz- leyiciyle beraber. Buraya doğru gider- ken kabul ettiler, bir tane daha. bir ta- ne daha. Öyle arttı her şey..." - Yani tepkilere göre gittiniz? "Tabii. Dediğiniz gibi çok kalıp ai- le halinde başladık. Ve bu dizinin 26 bölümden fazla gitmesine imkân yok- tu. Biz bugüne kadar yaptıklanmızla İ2İeyiciye elimizi uzatıp 'veretim' de- dik. Şehnaz Tango'da tam tersi oldu. tzleyici yukandan elini uzatıp S'ereB- nigeL buraya kadargekbilirsin' dedi. Yani ayn bir izleyicisi vardı. O izleyi- ciye saygısızlık edildi. Bilmiyorum belki böyle bitmesi iyi oldu dizinin. Da- ha ileride belki daha mesafeyi açacak- ük ızleyiciyle, dokunduklanmızla. Hiç olmazsa o mesafe çok fazla açılmadan bu kadarla kalmış oldu. Biz de şeyi öğrenmiş olduk ki şu devirde bir şey- lere dokunmamak gerekiyor." - Ama sanatçılann dokunması ge- rekmiyor mu? "Bir şey söyleyeyim, şu ara asla küsmüş değilim. 32 senemi vermişim bu mesleğe. Bu 32 senede genye dö- nüp baktığım zaman başımı eğecek hiçbirşey yapmamışım bu meslekte. Hep çok saygılı davranmışım. Çevre- min bu mesleğe saygısızlık etmesini af- fedemıyorum ama küsmüyorum. Ne o insanlara küseceğim ne de reyting de- nilen o canavan bileceğim. Bu mesle- ği gerçekten severek yapan kişiler ola- rak daha görevlerimiz bitmedi. Şim- di bu Şehnaz Tango'da bundan sonra dokunacaklanmız eğer ürkütüyorsa iz- leyiciyi, üzüyorsa bir süre dinlendir- mekte yarar var. Zamanı değil demek ki. Her şeyin bir zamanı var." - Şehnaz'dan sonra Perran'da çok şey değişti mi? "Şimdi işim çok daha zorlaştı tabii. Bundan sonra yapacağım ış çok önem- li. Seçmem gereken ne? Onu bilemi- yorum. Komedi oyuncusu olarak Per- ran'ı hep çok sevdiler. Bugünlerde de tebessüme ihtiyacımız var. O tebes- sümle beraber dogrulan söyleyebile- cek dıli bulabilirsek yazarla, ekiple. izleyiciyle, güzel bir şey yapmak isti- yorum tabii. Ama benim lüksüm bun- lann bir arada olması gerektiği artık." SAK USTUNDE MÜJDATGEZEN Ayşe Özgün Şov Eşım, "Gel, buprogramıizlemengerekir"dedi. Gazete okum_ayı bırakıp televızyona bakmaya başladım. Ayşe Özgün adlı hanım, kansına hizmetçisi ile ihanet etmiş olduğu söylenen bir adamı yargılıyor. Ama yargı öyle böyle değil... Adamın ne hırsızlığı, ne rüşvetçiliği, ne ahlaksızlığı, ne adilıği kaldı. Benim de ağzım açık kaldı. Yansız, tarafsız bir şov programı diye izledığımız şovda, Ayşe Hanım sinır ve stres küpü idi. Hem yargıç, hem savcı hem kadının avukatı hem de saldırgan sunucu. Ben onu aile terbiyesı olan biri sanıyordum. Program canlı olsa ne yapıp yapıp telefonla bağlantı kurup Ayşe Hanım'a birkaç söz söylemek ısterdım. Şirndi buradan söylüyorum işte. Hiç kimsenin hiçbir suçluyu veya suçsuzu böyle tek yanlı yargılama hakkı yoktur. O program sizin diye konuğunuzu bu denlı azarlarsanız, yüzünüz bir kinle mosmor olursa, sonra size kimsenin güveni kalmaz. Adamın hataları-günahları boyundan büyük oiabilir, ama siz yargıç değil program sunucususunuz. Ben eskı bir televizyoncu olarak sıze küçük bir nasıhatta bulunayım. Böyle program yönetilmez. Sonra sizi ayıplarlar. Ömeğın ben ayıplıyorum. Ekran gafları: KanalD haberleri. "Endonezya Devlet Başkanı" diyor haber spikeri. Az sonra özür diliyor. "Affedersiniz, Ekvador Devlet Başkanı olacakmış" diye. Bir yarbay konuşuyor. Altında yazı çıkıyor: Korgeneral falanca diye. Spiker de aynı anonsu yapıyor. Sonra bir düzeltme geliyor: "Affedersiniz, yarbay general olacakmış." Demek özür dileyince her şey düzelıyor... Kanal D palavracıdır... Affedersiniz bir yanlışlık oldu: Kanal D yanlışçıdır... olacaktı... IVIUJUCll Sevgili milletvekili kardeşim. Senden rica etmiştim. Altı yüz kere parti değiştirdiğinden Fatsalı dostlann sana "Müjdat Gezen" adını takmışlardı biliyorsun. Bu kadar çok gezme, bir partide karar kıl diye ricada bulunmuştum. Sen beni hiç dinlemeyip bu sefer de DTP'ye geçmişsin. Biri sana heıtıalde, "Çok okuyan mı çok gezen mi bilir" diye bir şey ögretti, sen de boyuna o parti senin bu parti benim, gezip duruyorsun. Benim babam bu soyadını parti değiştirmek için almamıştı. Senden rica ediyorum. Bir daha yapma... Kendini de, benim soyadımı da rezil ettin be kardeşim... Sana söyleyeyim, valla soyadımı Koç yapar, o seks partisi senin, bu esrar partisi benim dolaşınm, sen zannederter, haberin olsun... NasrettJn Hoca'nın evine hırsız gırmış. Ne var ne yok alıp götürmüş. Komşulan hemen hocaya gelmişler. Biri: - Yahu hoca, kapıya kilit vurmadın mı? demiş. Hoca: - Vurmadım. - E, o zaman tabii soyulursun.. Bir diğer komşusu: - Akçelerinı yastık altına saklamamış mıydın? diye sormuş. MESA Hoca: - Yok saklamamıştım, demiş. Komşusu: - E, o zaman tabii soyarlar canım. Üçüncü komşu: - Kap kacak kilitli değil miydı? demiş. Hoca: - Değildi, deyince o üçüncü komşu: - E, o zaman kabahat sende. Insan değerii malını saklamaz mû \fö®iûiMiZ Sül&KÜ MHATSIZUKİM OftiRM O7UR FİLM V'HEMİİRZ ! Meclis'in onarımı... Ey millet... Aziz Nesin'i haklı çıkartacak denli sessiz ve sakin duruyorsunuz. TBMM'nin onanmı için 9 trilyona yakın bir para gidiyor. Bu, bizim paramız. Senin ve benim vergilerimle ona buna peşkeş çekiliyor. Ey müteahhitler. Biriniz çıkıp bu para ile neler yaptlabilir, bizi aydınlatın... Gazeteci Emin Çölaşan bu işi açığa çıkardı. Biz bekledik ki Kalemli den tüm bilgileri alsın. Olmadı. Dik ve tek sözlü Çölaşan, o akşam ılımlıydı. O sözünü esirgemez. Bu meseleyi ortaya çıkartmakla zaten işin iyisıni yaptı. Ama Kalemli'ye sorabilirdi: "Acaba MESA ile uzak veya yakın bir akrabalığınız varmı?" diye. Belki gene soracak... Ama biz bu ülkenin insanlan olarak bu işe, bizim paramızın çar çur edilmesine karşı çıkmalıyız. Bu milletvekillerinin bu koltuklara oturma haklan yok. Bu para bizim. Böyle olacaksa ben bundan sonra vergi ödemem. demiş. Hoca dayanamamış ve komşulanna demiş ki: - Yahu tamam anladık, ama hırsızın hiç mi kabahatiyok? Bu bin yıllık, bilinen fıkrayı yeniden neden ammsadım acaba?.. Mustafa Kalemli çok suçlandı Meclis onanmı meselesinde. Benim suçlamalanm daha henüz başlıyor. Kalemli'nin suçlu olduğu muhakkak. Ama acaba bu MESA denen müteahhitlik kuruluşunun hiç mi suçu yok? Şimdi sıkı durun, size MESA'dan söz edeceğim. Bazı rüşvetler bazı kesimleri mutlu da edebilir. Örneğin MEŞA'nın, Beşiktaş Belediyesi ve Üsküdar Belediyesi'ne verdiği hediyeler (!) beni dolaylı olarak mutlu etmiştir. MESA, Aksoy Grubu ile ortak yaptığı Attunizade site inşaatında Üsküdar Belediyesi'nden iskân izni alırken oraya bir tiyatro salonu yapmayı taahhüt etmiş ve bunu da yapmıştır. Etiler'de San Konaklar inşaatını yaparken Beşiktaş Belediyesi'ne bir tiyatro salonu vermeyi taahhüt etmiş ve bu sözünü yerine getirmiştir. Bu iki hediye beni bir tiyatrocu olarak mutlu etmiş oiabilir. Ama iş veya iskân alabilmek için hediye vermeyi alışkanlık haline getirmiş olan MESA, tiyatro salonu yerine daire veya yazlık villa da verebilir... Bu MESA ile ilgili daha pek çok bilgi ve belgeyı araştırmak gerekir. Araştırmacı gazetecılere duyurulur... PoÇocukiuktan gençliğe geçtiğimiz yıllarda "Hababam Sınıfı" öyküleri çok moda olmuştu. Yazan "Stepne" olarak geçiyordu. Tabii biz çocuk aklımızla bunu yabancı bir yazar olarak tanımlıyorduk. Adı geçenleri de, adapte edilip bize uygulanmış isimler diye nitelendiriyorduk. Yıllar sonra bu ünlü yaprttn yazan, Rıfat llgaz olarak çıktı karşımıza. Duyariı şair, öykü ve mizah yazan Rıfat Hoca... Onunla 1966 yılında UlviUraz Tiyatrosu'nda "Hababam Sınıfı"n\ oynarken tanıştım. Ben "Refüze Ekrem"ü\m. C)yunu izledi, oyunun bitiminde hep birlikte olduk. Sonradan onunla dostluğumuz başladı. Rıfat Hoca içkryi sevdiği kadar dostlarınt da seven bir usta yazardı. 1968 yılında kendi tiyatromu kurduğumda ortağım Oğuz Aral'a "Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı" projesini açtım. Hocaya gittik. Yeni oyunu ı hep birlikte kotarmamızı | T f C^ önerdi. Oğuz sahneye 1 u • v - ' koydu. Ben "Vak Vak Rıza"y\ oynadım. Hoca mutlu oldu, ben mutlu oldum, hepimiz mutluyduk. Krapen Pasajı'nda arada bir buluşup birer kadeh içerdik. Tabii ben bir, o birden fazla götürürdü. Güzel mavi gözteriyle dostça bakar ve çektiği sıkıntılan anlatırdı. "Hababam Sınıfı" filmlerinden dolayı Ertem Eğilmez'e kızar, ama yüztemezdi. Çünkü duyarli, tçine dönük bir yaşamı vardı. Çite çekmtş yazartann başında gelen isimlerden biridir Rıfat Hoca. Onunla hiç kötü anımız olmadı. Güleç yüzü aynlana dek öyte kaldı anılanmda. O hem iyi şair, hem iyi mizahçı, hem iyi öykücü idi. Tabii romancı da... Pazarın fıkrası: Öğretmen, küçük Temel'e derste sormuş: - Söyle bakalım, elektrikle şimşek arasında ne fark vardır? - Elektrik paralı, şimşek bedavadır, demiş Temel. Huysuz Virjin Izleyenler söyledi. Huysuz Virjin televizyon programında Ökan Bayülgen'le söyleşi yaparken, "Meşhur olunca kannı boşamışsın, Müjdat da böyle yaptı, ünlü olunca ilk iş, kansını boşadı" demiş. Ben izlemedim, ama demiştir. Ben ilk eşimle 1968 yılında evlendim. 1970 yılında, ayıptır söylemesi, üne kavuştum. 1981 yılında ise eşimden aynldım. Yani ünlü olduktan 13 yıl sonra. Demek kj Okan'la benim eşlerimizden aynlma nedenlerimiz farklı. Kaldı ki onun da hangi nedenle aynldığını yargılamak Huysuz Vırjin'e kalmamış. Ama böyle bir programa çıktın mı, olacaklan da kabulleneceksin. Çünkü Seyfi'yi (Huysuz'un erkek görünümündeki adıdır) tanırım. Alt komşumdu. Her zaman, her yerde, her şeyi yapabilir. Konuştuğu elli kelimeden otuzu "rahim", onu " ", beşi bip bip, beşi noımal sözcük olan birinden de daha fazlası beklenemez zaten. Okan, sen bu tuzağa nasıl düştün? Bir üsteğmen: Yılbaşı gecesi taaa Güneydoğu'dan seslendi: "Yeni yılda bilim adamlan, mermi yerine çiçek atan silahlar icat etsinler, bunu diliyorum..." Çok hoşuma gitti bu dilek. Üstelik bunu söyieyen, elinde ve belinde silahı olan biri. Yeni yılın en güzel dileği, yaşamını savaşarak kazanan birinin banş isteği oldu bence... Onu ve böyle düşünen herkesi kutluyorum. Banş gibisi yok. Aziz Nesin llköğretim Okulu: Ankara'dan Cengiz Erdoğan arkadaşlan ile birlikte 50.000.000.- TL'yı yatırmış. Teşekkür ediyorum. Sağolun. Kaptan llhan Önerdem de 10.000.000.- TL yatırmış. Ona da teşekkürler. VAKIFLAR BANKASI ÇATALCA ŞUBESİ. Bekliyoruz. Çocuklar için: Bu hafta sizlere gene minik bir şiirimi armağan ediyorum. Ismi: Jiklet Bir ayjiklet çiğnedim I tüm dişlen'm çürüdü annem bir hesap yapmış I tam otuz liram gitmiş keşke otuz lirayla I iki kitap alsaydım yatıp kalkıp okuyup 1 düşünceye dalsaydım.. NOT: Bu şiir otuz liraya iki kitap alınabilen 1982 yılında yazılmıştır. Pazarlık ve duvarlık sözler Kral da, kunduracı da aynı iştahla acıkırlar. Montaigne Beni güldürenler: Bu öyküyü hem babamdan hem olayın kahramanı eski kaleci Kova Osman'dan dinlemiştim. Babam futbol hakemi. Galatasaray-Beşiktaş maçını yönetiyor. Yenen şampiyon olacak. Yer, Şeref Stadı. Maç başlıyor. Beşiktaş'ın kaptanı Baba Hakkı santrayı geçınce bir şut atıyor. Top kalenin arkasına çıkıyor. Tribünlerdeki bir kısım seyirci gol, bir kısmı aut diyor. Şutu çeken Baba Hakkı gol diye diretiyor. Babam şaşkın. Kalecıyı çağınyor yanına, "En yakın sendin. Söyle, gol mü aut mu?" diyerek soruyor. Bundan sonrasını Osman ağabey anlatırdı: "Necdet ağabey beni yanına çağırdı, omuzunun dibinde de Hakkı ağabey duruyor. Şimdi ben olayı gördüm. Top ağı yırttı çıktı. Gol yani. Ama gol desem seyirci dövecek, aut desem Hakkı abi dövecek. Aut dedim." Baba Hakkı bir tokat atmış Kova Osman'a, "Git ulan kalene yalancı herif" demiş... Babam derdi ki: "O kadar hızlı gitti ki topu göremedim, dışan çıkınca da aut verdim. Allah'tan Hakkı bir gol daha attı da Beşiktaş maçı kazandı. Yoksa ben ya denizdeydim, ya Zincirlikuyu'da." Babam gene Zinciriikuyu'da, ama eceliyle gitti. O kaaar iyi bir adamdı ki, bu-anısını ne zaman hatırlasam, hem, gülerim, hem de göz pınarlanmda bir iki damla yaş oluşuverir. Onu çok sevdim. Hep iyi anacağım. Babam iyi adamdı. Babam, adamdı. NOT: Bu olayın bir benzeri deBeşiktaş-Vefamaçındaolmuş. Hakemyınebabam. g r : Yılmaz Odabaşı / Şiirler (Aşk Bize Küstü), Sorel Ömerter (Bizim Karaburunlular), Ergun Zoga (Insanımsılıktan Kurtuluş), Oluşum Dergisi - Karikatürcüler D. izmir Şb. Bülteni. ZIVERBEY KADIKÖY- İSTANBUL adresine yazabilirsiniz. Teşekkürler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear