25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19EYLUL1997CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Darphane haüra para çıkarıyor • İstanbul Haber Servisi - Darphane \e Damga Matbaası Genei Müdürlüğü, bu yılın. hem Çevre Yılı hem de TEMA'nın 5. kuruluş yılı olması nedenıyle gümüş hatıra para çıkaracak. Türkıye Eroz>r onla Mücadele. Ağaçlandırma ve Doğa! \'arlıklan Koruma Vakfi'nın (TEMA) başlattğı erozyonla mücadele hareketmi desteklemek amacıyla oluşturulan seçici kurul. yanşmanin konusunu "erozyon" olarak belirledi. TÜMTİS eylem kararı aldı • İstanbui Haber Servisi - TÜMTİS Başkanlar Kurulu, hükümetin, yaşamını çalışarak sağlayan milyonlarca ınsanı hayal kınkhğına uğratttığını savunarak işyerlennde genel eylem karan aldı. Kararda, rüm illerdeki işyerlennde aynı gün ve saatte ortak basın açıklaması okunarak daha ıleri eylemlenn lconfederasyonlar temelinde gerçekleştırilmesi, Ekonomik ve Sosyal Konsey 'den konfederasyonlann aynlması istendı. PetroHş'ten uyarı • İstanbui Haber Servisi - Petrol-tş Genel Sekreten Mustafa Ça\dar, Petlas'ta özelleştirme öncesı üretımi arttıracağını söyleyen Kombassan yöneticilennin, •toplusözleşme hükümlerini ihlal ederek ûretim yapmamaya yönelık uygulamalar sergilediklenni öne sürdü. Çavdar, Kombassan yöneticilennin 23 eylüle kadar ödemede bulunmaması dunımunda, üyelerinin sözleşme haklarau korumak için gereken mücadeleyi \ereceklerini belirttı. Çiller'den orgüte tıppan • ANKARA (Cumhuriyet Dürosu) - DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, büyük fcongre öncesinde koltuğûntr l ^Rîıdıden sağiamlaştirmaltvr kendısine yonelik çıkışlann önünü kesmek ıçın örgüt operasyonu başlattı. Çiller, genel başkanlıktan çekilmesıni isteyen Karaman 11 Başkanı Ahmet Fatih Öz'ü görevden aldı. DYP yönetımi, değiştırilmesini istediği il, ilçe başkanlan ile örgüt yöneticilerini sandıkla devirmeyı planlıyor. Kazayapanüç otobüs fipması • ANKARA (\A)- Emniyet Genel Müdürlüğü, son günlerde meydana gelen üç ayn trafik kazasında kusurlu olduğu saptanan üç otobüs firmasını daha teşhir ettı. Emnıyet Genel Müdürlûğü'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, 16 eylül günü "Kamil Koç", 'Özlem Tur' ve ' Fatih Tur' §irketlerinin bünyesinde çalışan otobüslerin kusurlu bulunduklan üç ayn trafik kazasında toplam 4 kişi öldü, 8 kışi de yaralandı. Mal bildirimleri Mecüs'te ^ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Izrnır Mılletvekıli Sabri Ergül, Başbakan Mesut Yılmaz'ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, kamu kurum ve kuruluşlanndaki üst düzey yönetıcılerin mal bildinmlerinin süresi içinde ve usulüne uygun olarak altnıp alınmadığını sordu. Ergül. önergesinde 3628 sayılı yasa gereğınce. kamu veya özel hukuk hükümlerine bağlı kurum, kuruluş, şırket. ortaklık, banka ve her türlü kooperatif ile vakıflann üst düzey yöneticilennin göreve başladıklannda, ayrıldıklarında ve her 5 yılda bir mal bildıriminde bulunmak zorunda olduklarına dikkat çekti. TGC'den seminep • İstanbui Haber Servisi - Türkıye Gazeteciler Cemiyetı (TGC). Konrad Adenauer Vakfı ile bırlikte 2- 3 ekim tanhJennde Istanbul'da. yerel basına yönelik bir dızi meslek içi eğıtım semineri düzenleyecek. TGC'den yapılan yazılı açıklamaya göre, yılda 5-6 semıner olarak planlanan çalışmalann Marmara-Trakya bölgelerini kapsayan bırincısi, 2-3 ekım tarihlerinde Dedeman Oteh'nde gerçekJeştirilecck. Partiler başkanlık sistemine soğuk. Ecevit: Demokrasiyle bağdaştığı ülke çok az DemireFe destek çıkmadıANKARA (Cumhuriyet Burosu) - Cum- hurbaşkanı Süleyman Demirel, tartışmaya açtığı "başkanlık sistemi"ne siyasi parti- lerden destek bulamadı. DSP Genel Başka- nı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, başkanlık sistemiyle demokrasinin bağda- şabildiği ülke sayısının çok az olduğuna dikkat çekerken, ANAP, "Çokiyiincelenip tarüşümalı" görüşünü bıldirdi. Cumhurbaşkanı Süley- man Demırel'in, anayasa ve parlamenter demokra- side kökJü değişikJik ön- gören başkanlık sistemi- ni yeniden gündeme ge- tinnesi siyasi kulislerde tartışılmaya başlandı. Ga- zetecilerin sorulannı ya- nıtlayan Ecevit, "Baş- kanlık sistemiyle demok- rasinin bağdaşabildiği ül- ke sayısı çok a/dır. Onun için bunun üzerinde iyi düşünüJmesi gerekir'' derken, Cumhurbaşka- nı 'nın kendi düşünceleri- ni açıklama hakkı bulun- duğunu vurgulamakla ye- tindi. CHP Grup Başkan- vekili Önder Sav, baş- kanlık sistemi tartışmala- nnı *şu aşamada bir fan- tea" olarak nitelendirir- ken, "Anayasa ikinci defa adaykğa engeL Anayasa değişikugiyle şu andaki Cumhurbaşka- nı'nın yeniden adaylığı söz konusu olabilir. Bu parlamento döneminde olacak bir şe\ değil bu. Bu parlamento zaten yapay yaşı- yor.Birerkenseçimegebe"dedı. Başkanlık sistemi tartışmalannın öteden beri yapıldı- ğma dikkat çeken Sav. şunlan söyledi: "Anayasal düzenimiz parlamenter siste- me göre oluşmuş. Başkanlık sistemine göre degil. Cumhurbaşkanfnın zaten 104. mad- dede başkanlık sistemine benzer yetldleri de var. Başkanhk sistemhieÖzaltipindebi- rinin ettne geniş yetkilerin geçtiğini düşü- nün. Diktatörlerin kullanacağı yetkilerin başkana verildiğini düşünün. Buna sıcak bakamrvorum." Anayasacılar: Padişahlığa, d i k t a t ö r l ü ğ e dönüşür 'Parlamenter demokrasi kökünden biter' ANKARA (Cumhuriyet Burosu) - Anayasa uzmanlan, anayasanın ve parlamenter sistemin değiştirilmesini zorunlu kıian başkanlık sisteminin, "Tek adam yönetnni" nedeniyle Türkiye için büyük risk taşıdığını söylediler. Anayasa profesörü Süheyl Batum, u Başkanlık sistemi Türkrve'de padişahkğa, diktatörlüğe dönüşür" görüşünü savunurken, Prof. Dr. Yavuz Sabuncu, "Bu işin lobisi yapıbvor. Aynı konuyu ısrtıp ısfap getiriyoriar" dedi. Oğretim üyelerinin başkanlık sistemiyle ilgili görüşleri şöyle: Prof. Dr. Yavuz Sabuncu: Tartışmalan anlamsız buluyorum. Başkanlık sistemıni Turgut Özal da periyodik olarak söylüyordu. Ortada somutlaşmış bir teklif yok. Bunun için anayasa degişikliği gerekir. Bu işin lobisini yapıyorlar. Bu tartışma 14 senedir konuşuluyor, ancak aynı çerçevede kalıyor. 12 Eylül'den bu yana aynı laflar ısıtılıp ısıtılıp tekrar sunuluyor. Cumhurbaşkanı açıklayınca laf oluyor, yeniden gûndeme geliyor. Prof. Dr. Süheyl Batum: Başkanlık sistemi, Türkiye gibi lider egemenliğinde, demokratik olmayan partilere dayanan bir ülkede uygulanamaz. Başkanlık rejiminin temelinde de bir başkan, bir de yasama olacak. Bunlar belli araçlarla birbirinden aynlarak, kuvvetler aynlığı uygulanacak. ABD'de o yûzden başkanlık sisteminde birbirine müdahale araçları sınırlanmıştır. Hükümet kanun tasansı getiremez, birbirini feshedemezler. Bu nedenle ABD'de de güzel uygulanıyor. Federal ülke, her eyaletin kendi kanunu var. Başkan ne istcrse istesin gidip de bir eyaletin ceza yasasını, kişi haklanna ilişkin yasalan değiştiremez. Başkanın gücü o yönden sınırlıdır. Bu ülkede siyasi partiler ideolojik bir yapıya sahip değil. Bu sistemi Türkiye'de uygulayamayız. Yardımci Doç. Dr. Mustafa YıkÜK Bu sistcm dünyada bir tek ABD'de var. Diğerlerinde ise bu ad altında diktatör, otoriter sistem oluşmuştur. Bu nedenle bu sistemin Türkiye'de uygulanıp uygulanamayacağı geniş bir araştırma gerektirir. Partiler ve seçim yasasmda değişiklikler yapılabilir. RP Genel Başkan Yardımcısı Rıza Ulu- cak ise Cumhurbaşkanı Demirel'in, hükü- metin yeni zam paketini perdelemeye ça- lıştıgını ileri sürdü. Ulucak, bu konuda par- ti görüşünün sorulması üzerine, "Bu ülke- nin durumuna göre değişebilir. Amerika'da nkır tıkır işliyor. Bi/de işler mi? Bunu geniş birçerçevede değerlendirmek lazım. Biz hiç olmaz demiyoruz. Eğer ülkeye faydalı olacaksa değeriendiri- Kr" dedı. ANAP Genel Başkan Yar- dımcısı Agâh Oktay Güner. başkanlık sistemini ilk olarak partisinin tartışmaya açtığını vurgulayarak "Ancak, çok iyi değertendirilmeli tartışümaJı; çünkü sistemde köklü değişik- Bkler meydana getiriyor" de- di. Ulucak'ın, "Cumhurbaş- kanı Demirel gündemi değiş- tirmeye çanşıyor" sözlerinin anımsatılması üzenne de, "Uhıcak'ın kendi açıklamala- n gündem değiştirmeye yeti- yor" yanıtını verdi. TBMM Başkanı Mustafa Kalemü, başkanlık sistemiyle ilgili so- rulan yanıtlarken. bu sisteme son derece olumlu baktığını belirterek, "Medis'in önüne geürse füdr yürütürüz, tarüşı- hr. Cumhurbaşkanrnın söyle- dikleri hakkuida yorum yap- mak bana düşmez. Cumhur- başkanı çok açık ve net konuş- tu" dedı. Susurluk tartısması 'Kalemli raporda ordu ile ilgili belgeleri gizledi' ANKARA (LBA)-TB- MM Susurluk Komisyo- nu Başkanı Nevşehir RP Mılletvekih Mehmet El- katmış. TBMM Başkanı Mustafa Kalemli'yi Su- surluk raporundan ordu ile ilgili tüm belgeleri çı- kararak, Kalemli'yi "bil- gi gizlemekle" suçladı. Kalemli ise Elkatmış'ın iddialannı yaîaplayarak ordu ile ilgili belgelerin Susurluk Komisyonu ra- porundan çıkanlmasının söz konusu olmadığını söyledi. Elkatmış, yaptığı açık- lamada, Kalemli'nin Su- surluk Araştırma Komis- yonu sonuç raporundan ordu ile ilgili belgeleri kendisine sormadan çı- karttığını söyledi. Komis- yon çalışmalan sırasmda eskı Cumhurbaşkanı Ke- nan Evren'in, Abdullah ÇaÜı'yı yurtdışmda gö- revledırdiği iddialan üze- rine komisyona davet edilmesini istediğini ha- tırlatan Elkatmış, Evren'i dinlemek istediğinde Ka- lemli'nin kendisinı tele- fonla arayarak Evren'i ça- ğırmamasını istedifinı anlattı. Elkatmış, Kalemli tara- fından askeri helikopter ile eroin taşındığı iddiala- nnın yer aldığı Diyarbakır DGM'nin iddianamesi- nin, eski Jandarma eski Genel Komutanı Teoman Koman'm komisyona gönderdiği 5 sayfalık bıl- gi yazısının, komisyon- dan MGK'ye yazılan bir yazının ve Genelkur- may'dan gelen yanıt nite- liğindeki yazılann yer al- dığı belgelerin rapordan çıkanldığını söyledi. Susurluk skandalının emniyet ayağı kadar ordu ayağının da önem taşıdı- ğını savunan Elkatmış, şöyle devam etti: "Örne- ğin tbrahim Şahin'in Çat- lı ile fotoğraf çektirdiği söyleniyor. Ama defalarca teİefon göhişmesi yapük- lan tespit edilen Tuğgene- ralVeli Küçük'edokunul- muyor. Çadı ile göriişmek suç ise ikisi de suç işliyor. Kalemli de, bize sorma- dan bizim yer verdiğiıniz belgeleri rapordan çıkan- yor." Kalemli ise ordu ile il- gili belgelenn Susurluk Komisyonu raporundan çıkanlmasının söz konusu olmadığını belirterek "Meclis Başkanf nın ko- misyon çalışmalannı yön- lendirmesi ve\a çahşmala- nna müdahale etmesi ke- sinlikk söz konusu değil- dir" dedı. Susurluk Ko- misyonu raporunun ekle- nnin toplamının 52 bin 43 parçadan ibaret olduğunu kaydeden Kalemli, bu belgelerin tümünün Mec- lis arşivinde durduğunu söyledi. Komisyona çağnlacağı yönündeki haberlerin ba- smda yer alması üzenne Evren'in kendisini tele- fonla arayarak üzüntüle- rini ilettiğmi kaydeden Kalemli. bunun üzerine Elkatmış'ı aradığını kabul etti. Kalemli. "Herhangi bir istek ya da tclkinde bu- lunmaksızın sadece Saym Evren ile yaptığım telefon görüşmesini iletip düşün- cesini sordum" dedi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Susurluk için RP'den DYP'ye destek ANKARA (Cumhuriyet Burosu)- RP yönetimi, es- ki hükümet ortağı DYP'ye, Susurluk konusunda da destek çıktı. RP Genel Baş- kan Yardımcısı Rıza Ulu- cak, çete örgütlenmesi ge- rekçesiyle hakJannda fez- leke düzenlenen DYP Ela- zığ Milletvekili Mehmet Ağar ve Şanlıurfa Millet- vekili Sedat Bucak'ın do- kunulmazlık dosyalannın öncelikle görüşülmesine karşı çıktı. DYP Diyarbakır Millet- vekili ve eski Devlet Baka- nı Salim Ensarioğlu, Susur- luk skandalının haklannda fezleke düzenlenen millet- vekilleri Ağar ve Bucak'la sınırlandınlamayacağını belirterek, "Bu, devlet ola- yıdır. Emniyetin. bürokrat- İann girdiği olaydır" dedi. Ulucak, dün düzenlediği basın toplantısında, gaze- tecilerin sorulan üzerine Ağar ve Bucak hakkındaki dokunulmazlık fezlekele- rinin öncelikle ele alınma- sının yanlış olduğunu söy- ledi. Ulucak. "Biz muayyen şahıslann üzerine gidilme- sini doğru buhnuyoruz. Or- taya konacak esaslı deliller karşısmda haksızhğı savıın- mavız, ama iftira>a göre de dokunuhnazhğm kaldınl- masını savunmayız" dedi. Ağar ve Bucak ın Susur- luk skandalındaki rolleri konusunda, "Suçlu olabi- lirkr de, olmayabUuier de" yorumunda bulunan Ulu- cak. "Ama bir sürii doku- nulmazlık dosyası bekler- ken, iki taneyi öne sürüyor- lar, bu yanlış. Dosyalar, ge- liş sırasma göre ortaya konur, gereken yapüır" de- di. TıIRMIKIAYDEV ENGİN Yetmemiş, Şubat 1997 bo- yunca yanıp sönen ışıklar, çın- layan tencereler, tavalar akılla- nnı başlanna getirmeye yetme- miş. Sokaklara taşan öfke ve coşkuyu, "Susma, sustukça sı- ra sana gelecek!" haykınşlannı anlaşılan ciddiye almamışlar. Belki kendi kendilerini gazage- tirmişlerdir, "Boşver ağam, hepsi kuru kalabalık. Akşam vakti 'çıt aydınlık-çrt karanlık' oynayan çoluk çocuktan, yaş- lı başlı ninelerden, dedelerden, aydın denen çıtkınldım herif- lerden, kanlardan mı ürkece- ğiz" demişlerdir. Hukuk tanımazlıkla pekişmiş siyasal körlükleri milyonlann ışık seli, ses seli, öfke seli olup sokaklara, alanlara taşan coş- kusunu kavramalarına engel olmuş besbelli. Şimdi şişine şi- şine dolanıyorlar ortalıkta. Tah- liye edilmeyi beraat etmekle kanştınp, alınlanna kanlar sü- rüp, iri hantal gövdeleriylegöz- lerimizin içine baka baka kah- kahalar atıyorlar. Sürü içgüdüsüyle davran- maktan öteye geçememiş bir- takım adamlarla, tekerlekleri- Yurttaş, Yurttaşla Gurur Duysun! ne, döşemelerine kan, eroin, gözyaşı ve acı çığlıklan bulaş- mış pahalı arabalara kurulmuş kimi haspalar ve yarmalar, par- maklannı kurtbaşına dönüştü- rüp zafer çığlıklan salıyorlar gökyüzüne. Besbelli ki milyonlann öfke- sini ve kararlılığını kavramadı- lar. Öyleyse ele güne bir kez da- ha gösterme günüdür. Adapazan - Düzce - Hendek uğursuz üçgeninde otobüs üstlerine tırmanıp, ciyak ciyak "Susuriuk'un sahibiyiz" diye suç ortaklığını itiraf edenlere "yurttaş" kavramının içeriğini de anlamını da gücünü de ka- rarlılığını da gösterme günüdür. Susurluk'u üç beş tetikçinin sırtına yıkarak ve fırsat bulursa siyasi hasmını tasfiye ederek kazasız belasız geçiştirmek is- teyen siyasal manevra cam- bazlarına; milletvekili olmayı iş takipçiliği yapmaya, hemşeri- ye, memleketliye iş bulmaya ve orda burda boy göstermeye in- dirgeyenlere; sokağı ıte uğur- suza terkedip, alanlara kırk yıl- da bir uğrayıp gazete sütunla- rında, TV ekranlarında boy göstermeyi siyaset yapmak belleyenlere "Yurttaşın ne iste- diğini" hiçbır yanlış anlamaya olanak bırakmayacak, savsak- lamanın tüm yollannı kapata- cak bir açıklıkla gösterme gü- nüdür. insafsızca ve üst üste bindirilen zamlara bile sesini fazla yüksettmeyen yurttaşla- nn, buna Karaoğlan'ın, Lazoğ- lan'ın, Puroluoğlan'ın kara göz- lerinin hatın için değil, Susurluk kördüğümünün çözülmesi ko- şuluyla katlandıklannı kavra- mayanlan sarsmak; elde ettik- leri desteğin koşullu olduğunu anımsatmak günüdür. 1 Ekim günü TBMM açılıyor. O gün kasım kasım kasılarak, küçük dağlan yarattıklannı sa- narak; neyi ne zaman yapacak- lanna sadece ve sadece ken- dilerinin karar verebileceğine ınanarak; fezlekeymiş, doku- nulmazlık dosyalanymış umur- samayarak; seçilmişiyle atan- mışıyla devletin dizginlerini el- lerindetutanlann yedikleri halt- lann yanlanna kâr kalmasından tedirgin olmayarak; işlemeyen yargının önünü açmanın, yürü- meyen soruşturmalan sonuç- landırmanın, elinı kolunu salla- yarak dolanan canilenn, suçlu- lann, ülkenın Güneydoğusu'nu boğan kan sellerinden besle- nenlerin yargıç karşısına çıka- rılmasının sanki görevleri, yü- kümlülükleri, seçilme ve des- teklenme nedeni olduğunu bil- mezmişçesine ortalıkta boy gösterecek siyaset erbabının suratında bir tokat gibı şakla- yalım. Geceleri gözlerine uyku girmesin; görevlerini, yüküm- lülüklerini yerine getirmedikçe gündüzleri insan önüne çıka- maz hale gelsinler. Yani... Yani 30 Eylül akşamı, saat tam 21 'de bir kez daha! 30 Eylül akşamı, saat tam 21 'de ülkeyi kocaman bir ışık demetıne, aydınlık özleminin fışkırdığı bir ateş böceğine dö- nüştürelim. Besbelli ki iş gene başa, iş gene yurttaşa düştü. Bu ülke- de yurttaşın yalnız ve yalnız yurttaşla gurur duyacağmı bir kez daha kanıtlayalım. ••• Birinci dipnot: Evet, daha vakit var. 30 Eylül'e kadar önü- müzde on bir uzun gün var. Gevşemeyin. Sayılı gün çabuk geçer. Elektrik düğmelerinizi gözden geçirin. Şubat 1997 günlerinde eskiyenleri vakit varken onartın ya da değiştirin. Çok işleri olacak. Tencere tava stokunu gözden geçirin. Hava- lara aldanmayın. kendinize iyi bakjn. 30 Eylül günü "Üşüttüm, ateşim var, yorgunum, uykum var" filan demeye kalkarsanız, unutmayın en önce kendiniz kendinizi yuhalayacaksınız. ikinci dipnot: Bu yazı biraji- tasyon bildirisine döndü. Bir gazete yazısına benzemedi. Evet, biliyorum. Varsın benze- mesin. Zaten bu ülke de demokratik bir ülkeye, bu dev- let de bir hukuk devletine ben- zemiyor. POLİTİKA GUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Başkanlık Sistemi... Cumhurbaşkanı Sûleyman Demirel başkanlık sistemini savunuyor mu savunmuyor mu? Demirel diyor ki: "Şu veya bu tartışmasına girmek istemiyorum. Ama cumhurbaşkanını halkın seçmesinden yana mısınız diye sorarsanız, 'evet yanayım' cevabını verebilirim..." Cumhurbaşkanı, anlaşıldığı kadar bugünkü sis- temden hoşnut değil, onun için de şöyle konuşu- yor: "Ben, 4 sene 3 aydır Çankaya'da oturuyorum. Bu süre içinde tam 6 tane hükümet onayladım..." Bu sav doğrudur ama burada temel sorun 12 Ey- lül 1980 darbecilerinin hazırtadığı Seçim Yasası ile 1982 Anayasası'n:n etkisi yok mudur? Aitı yıl ön- ce yüzde 10 barajına karşı çıkan Necmertin Er- bakan'la Bülent Ecevit bugün yüzde 10'u aştık- ları için neden yeni bir seçim yasasına karşıdırlar? 1995 seçimlerinde MHP ve HADEP'in oytarı yüz- de 15'leri bulduğu halde milletvekili çıkaramamış- lardır... Burada sorun ve bugünkü tıkanıklık 'seçim sis- fem/'nde değil midir? Sûleyman Demirel'den Tur- gut Özal'a dek kimi politikacılar, bilim adamlan, sa- nayiciler ne zaman hükümet bunalımı olsa, asker- ler 'irtica tehlikesi'nden söz edip 'darbe rüzgâha- n' estirse ortaya çıkıp ahkâm kesiyorlar: "Sistem çöktü, bu sorunlan başkanlık sistemiy- le çözeriz..." Eh, başkanlık sistemi gelirse askeri darbe ol- maz, demokrasi işler, insan haklanna ve yaşama hakkına sahip oluruz... Bu arada hemen ekleyelim: 'Vurgun ve soygu- nu daönleriz...' Model olarak ABD'yi öne sürdüğümüzden, Gü- ney Amerika ve Kara Afrika ülkelerindeki 'başkan- lıksistemı'n\ görmeyip, şöyle konuşmayız: "Yahu, oralarda demokrasi şinanay, insan hak- lan, yasama hakkı yok, vurgun ve soygun hem de nasıl, silahı elıne erken alan general seçilmiş baş- kana karşın darbe yapıyor..." ••• Türkiye'nin temel sorunu sistemin tıkanıklığı ve bunun halkın seçtiği başkanla çözümleneceği de- ğil, demokrasinin işleriik kazanmasıdır... Bugün Güney Amerika ve Kara Afrika ülkelerin- de başkanlık sistemi vardır ama hâlâ demokrasi için sürekli mücadele sürmektedir... Yıllardır de- mokrasi için kan akmaktadır. Türkiye'de kimileri ABD'de olduğu gibı başkan- lık ya da yarı başkanlık sistemi istiyor... Bakıyoruz kımse demokrasiden söz etmiyor... Demokrasilerde egemenlik kayıtsız halkındır, bu da 74 yıl önce yaşama geçirilmiştir... Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kur- duğu laik cumhuriyet 'devhm yasalan'yla Türki- ye'yi ortaçağın karanlığına getirmek isteyen, ulus bilincine karşı çıkan güçlerle mücadele ederken halka 'altın tepside' sunulan demokrasıye sahip çıkmalarını istemiştır... Bugün Türkiye'de halkın (65 milyon) yüzde 6.3;ü kitap okuyor. Toplam 4 milyon gazete saMıyor.Jj^,- fik kazalannda günde ortalama 50 kişi ölüyor, hal- kımız bile bile zehirli mantar yiyor, nüfusun önem- li bölümü dişlerini temizlemiyor, yıkanmıyor... Türkiye'nin dört bir yani denizlerle çevrili ama su taşımacılığı yapılmıyor, demiryolları Edirne'den Kars'a dek uzandığı halde trene binilmiyor... Demokrasi salt dört yılda bir oy vermek değildir, demokrasi toplumlann yaşama biçimidır... Generalinden politikacısına, cami imamından iş- çisine, memurundan köylüsüne dektoplumun tüm katmanlarının demokrasi bilincini kafalarına ve yü- reklerine yerleştirmesidir önemli olan... ••• Demokrasileri oturmamış toplumlarda başkan- lık sistemleri tersine sonuçlar verir... Örnek mi? Brezılya'nın Başkanı Fernando Collor. gençli- ğinde 'dürüst' ve 'temiz' bir politacı olarak tanını- yordu. Başkanlık koltuğunaoturduğunda 'yiyicile- re' karşı savaş açtı. Ancak, çevresi onu 'modern- leşme' kandırmacasıyla devlet kasasını soymaya yöneltti... Rüşvet hem Güney Amerika'da hem de Ortado- ğu ülkelerinde geçeriidir. Türkiye de bu 'rüşvet' olaylannın içindedir. Güney Amerika ülkeleri anayasalarını ABD'den kopya ettikleri halde başkanlık sistemini yürütemi- yorlar... Başkanlık sistemi o ülkelerde derin yaralar aç- mış, silinmesi zor izler bırakmıştır... Haiti diktatörü 'Baby Boc' bavul dolusu para- larla bir gün ortadan yok olup Cote d'Azur kıyıla- rında gönlünce eğlenmedi mi? Başkanlık sistemi sorunu çözmez; sorun de- mokrasinin yaşam biçimi olmasıyla çözülür... Haydi, söyleyin bakalım; 12 Eylül 1980'nin ya- salan hâlâ günümüzde geçerii değil mi? Biz hâlâ televizyon ekranlannda kadınlaria erkeklenn aynı mekânlarda eğlenip eğlenemeyeceklerini 'Islami' açıdan tartışmıyor muyuz? E. Posta: Hikmet.Cetinkayaaraksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Koman'a hakarete üç tutuklama ANKARA (Cumhuri- yet Burosu) - Ankara 2. Asliye Ceza Mahkeme- si, eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orge- neral Teoman Koman'a hakaret ettikleri gerekçe- siyle yargılanan Akit ga- zetesi yazarlan Yaşar Kaplan ve Atilla Özdur ile Zaman Gazetesi So- rumlu Yazı İşleri Müdü- rü Mehmet Ergene hak- kında gıyabi tutuklama karan verdi. Mahkeme yargıcı. sa- nıklann ifadelerinin alı- nabihnesi için ilgili sav- cılıklara gönderilen ya- zılara verilen yanıtlarda. "adreslerde bulunama- dığı''nın kaydedildiğını belirterek sanıklann ifa- delerinin alınabilmesi için haklannda gıyabi tu- tuklama karan verildiği- ni söyledi. Ergene, Zaman gaze- tesinin 26 Mart 1996 ta- rihli nüshasında "Bu da Benim Kabahatim" baş- liğıyla Fehmi Koru tara- fından Taha Kıvanç im- zasıyla yayımlanan bir yazıdan dolayı ceza aldı. Her üç davanın dünkü duruşmalanna, sanıklar ve avukatlan katılmaz- larken. müşteki emekli Orgeneral Koman'ın avukatı hazır bulundu. Üç davanın duruşmalan da ileri birtarihe bırakıl- dı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear