22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmem Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatörü Hikmet Çetinkava 9 Yazıışlen Mudurien İbrahim Yıldız - Dinç Tayanç # Sorumlu Mudur Fikret İlkiz 9 Haber Merkea Müdüriı. Hakan Kara 9Görsel Yönetmen FikretEser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu 9 tstihbarat: Ceagiz V ıldınm 9 Kültur Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yücelman 9 Ekonomı Seda Oğıız 9 MakaJekr Sami Karaören 9 Düzeltme AbduDah Vazıa9Fott)gıaf Erdoğao Köseoğhı 9Bılgı-Belge Edibe Buğra 9 Yurt Haberlen Mehmet Faraç YaymlCuruL İDtanSelçııkfBa^kan), Orhan Erinç, Okta> Kurtböke. HikmetÇetinka)a,ŞükranSoner, ErgnnBakı.DuıçTayanç, tbrahim Yıldız, Orhan Bursalı. Mustafo Balbav, Hakan Kara. AnkaraTemsilcısı Mustafa BaJbay A&türkBulvanNo 125,Kat4,Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat), Faks 4195027 • tzmır Temsılcisı: Serdar Kızık, H. Zı>a Blv. 1352 S.2/3Tel 4411220, Faks 44191179Adana Temsıkısr Çetiıı Yiğeooğlu, tnönü Cd 119 S. Ncr 1 Kal: 1, Tel 363 12 11, Faks 363 12 15 Mıkssese Müdürü Üstün Akmen # Koordınatör Ahmet Korulsan 9 Muhasebe Bûlent Ya*r»tdare Hüseyn Gfirer • lşlelme Önder Çeük • Bılgı- tşlem Nail tnal • Bılgısayar Sıstem Mürihet Çiter*Saü, FaziletKııza MEDY4 C: • Yönebm Kunılu Başkanı - Genel Mudur Gfllbin Erduran 9 Koordınatör Reha Işıtman • Genel Müdür Yardnncısı. Mine Akdag Tel 514 07 53 - 5139580-513846(^61.Faks 5138463 \a}imlı>ao ve Basan: Yem Gun Haber \ıansı. Basın \e Yayuıcılık A Ş Tlrtocaj- Cad »9 41 Cagaloglu 34334 Ist PK 246 İstanbul Tel (0 212) 512 05 05 {20 hall Faks (0'212ı 513 85 95 19EYLÜL1997 tmsak:5.14 Güneş: 6.41 Öğle: 13.05 lkindi: 16.31 Akşam: 19.15 Yatsı: 20.36 Mahkemede kavga • İstanbul Haber Servisi - Hakkındakı karar Yargıtay tarafından bozulan Zeynep Uludağ, lstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yenıden yargılanıyor İstanbul Adlıyesi'nın koridorunda Zeynep Uludağ'ın annesi Ersen Sakartay'a saldıran lsmaıl Kızılkaya'nın kardeşı Yusuf Kızılkaya'yı polısler güçiükJe yatışürdı. Medyanın da yoğun ilgi gösterdiğı dünkü dumşmada söz alan müdahil avukat Cengiz Hortoğlu. Yusuf Kızılkaya'nın davaya katılması ıçin mahkemeye dilekçe verdı. Mahkeme, bozma karanna uyulduktan sonra bu konuda karar vereceğini açıkladı. Mamut üretilecek • LONDRA(Reuters)- Bir Japon veterinenn 40.000 yıl önce yaşamış olan bır mamutun spermınden yeni bir mamut üreteceği açıklandı. Scıentist dergisinin verdiği habere göre çalışmayı planlayan Ragoşima Üniversitesı'nde görevlı Kazufimi Goto daha önce de ölü boğalann DNA'lannı ineklere enjekte ederek yaşayan embnyolar elde edilebilineceğini göstermiştı. Goto aynı yöntemle fıl yumurtası ve mamut spermi kullanılarak yeniden mamut elde etmeyi amaçlıyor. Rzik konferansı • İstanbul Haber Servisi - Erdal tnönü'nün, ünlü Nobel ödüllü fizikçi Prof. Dr. Eugene Wigner ile birlikte keşfettikleri, "matematiksel fiziğin grup deformasyonu işleminin günümüz fiziğine uygulanması" ile ilgili konferans, Boğaziçı Üniversitesi'nde dün başladı. Konferansın ilk oturumunda Prof. Dr. Erdal tnönü bildinsini sundu Denklik sınavları • ANKARA(AA)- Yükseköğretim Kurulu (YÖK), yurtdışmdaki üniversıtelerden mezun olanlann diplomalannın Türkiye'de geçerlılik kazanması amacıyla uyguladığı "denklik sınavı"nda değişiklik yaptı. YÖK, "Yurtdışı Yükseköğretım Diplomalan Denklik Yönetmeliği Uygulama Esaslan'"nm 6. maddesinde yer alan '"Seviye Tespit Sınavlan her yıl ocak ve temmuz aylannda yapılır" hûkmünü değiştirdi. Buna göre, Seviye Tespit Sınavlan, her yıl YÖK Yürütme Kurulu'nca belirlenecek bir tarihte yılda bir kez yapılacak. Mars'ın keşfi • CHICAGO (AA) - Mars Global Surveyor (Mars Kûresel Haritacısı) uzay aracının Dünya'ya gönderdiği verilerden yola çıkan bilim adamlan, Mars'ın çe\Tesinde tüm gezegeni kapsayan manyetik bir alan bulduklannı açıkladılar. Surveyor'un manyetik alanla ilgili buluşunu, dört ay sürecek projenin ilk gününde keşfettiğini belirten NASA bilim adamı Mario Acuna, Mars'ın atmosferinde bulunan zerreciklerin, Güneş'ten elektrik enerjisi alarak manyetik alanın yarattlğı sürat içerisinde. Mars'ın atmosferinı etkilediğıne değinıyor. Arkeologlar Pamukkale'de Ana Tannça Kybele'nin sevgilisinin heykelini ortaya çıkardılar Attis'in lıeykeli buhmduÖZGENACAR ANKARA - Arkeologlar, Pamukka- le'de "Ana Tannça Kybele'nin kendisini hadım eden sevgilisi Aİttis"in 2 metre yük- seklığmde bır mermer heykelini buldu- lar. Unlü Fransız yontucu Auguste Ro- din'in "Düşünen Adam"ı görûnümünde olan "Sanşın Attis Heykeo'"nin en az 16 yüzyıl daha önce yapıldığı anlaşıhyor. Başkanlığını, ttalya "FoütecnicodiTo- rino" Üniversitesi'nden Ord. Prof. Dr. Da- ria de Bernardi Ferraro'nun yaptığı ar- keolojı ekıbi, heykeli yine bu yaz "Hi- erapoüs-Pamukkak"de bulunan ve dün- yanın en büyük "agora"lanndan (pazar- yeri) biri olan alanda gün ışığına çıkar- dı. "Sanşın Attis"in son yıllarda Anado- lu'da bulunan en önemlı arkeolojik baş- yapıtlardan biri olduğu bildiriliyor. Mitolojinin ünlü öykülennden bırin- de Fng Ana Tannçası Kybele'nin, Attıs adlı bir delıkanlıy a âşık olduğu anlatılır. Öyküye göre yakışıklı genç, Sivrihisar yakınında Pessınus'un da (Ballıhisar) kralı olan Midas'ın kızı ile evlenecektır. Düğün gecesi Kybele yakışıkh gencin kar- şısına çıkar ve delikanlıyı çıldırtır. Attis, çılgınlılda cinsel orgarunı keser ve ken- disini hadım eder. Hayalanndan akan kanlar toprağı sular ve çam ağacına dö- nüşür. Daha sonra Pessinus'takı Kybele Tapmağı 'nın rahibeleri de Attis gibi ken- dilerinı hadım ederler ve törenlerde el- lerinde erkeklik simgesi olarak çam ko- • 2 metre yüksekliğindeki mermer heykel bu yaz " Hierapolis-Pamukkale "de bulunan ve dünyanın en büyük "agora"lanndan (pazaryeri) biri olan alanda gün ışığına çıkanldı. zalaklan taşırlar. Friglerin bu öyküsü, daha sonra dinsel inanç olarak Lidya ve Roma uygarlıklannı da etkilemiştir. Profesör Bernardi'nin Cumhuriyet'e verdiği bilgiye göre IS 2-3. yüzyıla ta- rihlenen "Attis Heykeli'' şimdiye değin bulunanlann en güzeli ve Frigya'nın önemli kentlerinden biri olan Hierapo- lis yontuculuk okulunun eşsiz bir yapı- tı. Heykel, başını sağ eline dayamış, dü- şünür durumda ve sanki Rodın'in ünlü yapıtına modellik etmış gibi görünmek- tedir. Heykel üzerinde çalışmaya başla- yan Italyan restoratörler omuzlanna ka- dar inen saçlannda san boyanın günümü- ze değin kaldığını ve "sansm" olduğu- nu açıkladılar. Sanşın Attis'in saçlannı, daha sonraki yüzyıllarda Fransa'nın sim- gesi "Madetenei" küllahının orijinali olan "Frig KüDahrörtmektedır. Arkeologlar, "Sanşın Attis" heykeli- nın bu küllahı ile aynı zamanda "Frig- ya"yı da simgelediğini söylüyorlar. Bu buluntu, ister istemez bilim adamlann- da Balkanlar'dan Anadolu'ya göç eden Fnglerin sanşın bir ırk olup olmadığı tartışmasını da başlatacağa benzıyor. Prof. Bernardi'ye göre kazılarda ele ge- çen ötekı heykeller; Roma ımparatorla- n Hadrianus ve Severus'lar dönemınde (İS 2-3. yy) Hıerapolıs'ın, Afrodisyas gıbı bır yontuculuk merkezı olduğunu ortaya koyuyor. Hierapolis çalışmalan, bu yıl da Prof. Bernardi başkanlığmda tiyatro alanında "restorasyon", LecceÜniversitesi'nden Prof. Dr. Francesco D'.'Vndria'nm yöne- timinde ise "kazılar" olmak üzere iki böl- gede yürütülüyor. Bu yılki kazılarda; 240x 170m boyutlannda, mermer kapla- malı, lonik sütunlu stoalarla (gölgelikli yol) çevrili ve antik dünyanın en büyük pazar yerlerinden birinin varlığı da sap- tandı. Agora'nın batısında, Roma Im- paratonı Domitianus döneminde (İS 1- 73) yapılan donk sütunlu "Frontinos Caddesi" sütunlan ile ve girişinde bu- lunan "Latrina" tuvaleti de ayağa kal- dınlıyor. Ortaya görkemlı bır alanın or- taya çıkacağı anlaşılıyor. Frontinos Caddçsi 'nm devamında ye- ralan "Nymphaion" çeşme bınasmda 1994'te başlayan kazılar, bu yıl da sür- dü. Çeşme binasının ıki katlı, mermer- den ve 70m uzunluğunda anıtsal bir ya- pı olduğu belırlendı. Profesör D'And- ria, "Hedefımiz. bu vapıvı a>ağa kakb- np, yeniden kullanıhr dururna getirmek ve antik düma ile günümüzü buluştur- mavı diişünüyoruz" diyor Ana Tannça Ky-bele'nin 'Düşünen Adam' benze- ri 'Sanşın Attis' ve 'Frigya'nın simgesi olan hey- kelden bir yakın görünüm. AyaİrinVde 150. yaş konseri Kültür Servisi- Siemens 150. yaşını, yurtdışında yaşayan başanlı solıstlerimizi ve İstanbul DevletOpera ve Balesı Orkestra ve Korosu'nu bır araya getiren çok özel bir konserle kutladı. Önceki akşam Aya tnni'de gerçekieşen HaBt Kıvanç'ın sunuculuğunu üstlendiğı gecede, şef Antonio Pirolli yönetımindekı konsere Yekla Kodallı (soprano), Hakan Aysev (tenor) ve Sedat Öztoprak (bariton) solist olarak katıldılar. İstanbul Devlet Opera ve Balesı Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Yekta Kara'nın düzenlediği, koro şefliğini Gökçen Koray'ın üstlendiği konserde Bizet, Verdi, Donizetti, Leoncavaüo, Pucdni ve Mozart'm yapıtlanndan çeşitli bölümler ve aryalar seslendirildi. (Fotograf: UGUR GÜNYÜZ) Creenpeace uyarıyor Oyuncaklar çocuğunuzu hasta edebilir SYDNEY(AFP)-Dün- ya o>-uncak endüstrisi ço- cuk gelışımine ve metabo- lızmasına zararlı kimyasal maddeler kullanmakla suç- lanıyor. 17 ülkeden 63 oyuncağı inceleyen Greenpeace, bu oyuncaklann hemen hep- sinde değişik oranlarda yu- muşatıcı katkı maddeleri bulunduğunu açıkladı. Bu oranlann çoğunlukla oyun- cak ağırlığının yüzde 10'u ile 4O'ı arasmda değıştiği belirlenirken içeriklerinde bulunan "pthalates" adlı kimyasal maddenın de ço- cuklann oyuncağı emme- si veya ısırması gibi dış et- kenlerle aktığı açıklandı. Greenpeace Toksinler Kampanyası'ndan Dr. Darryl Lusrombe, PVC oyuncaklarda kullanılan yumuşatıcılann plastikten tamamen aynldığını ıfade etti. Lusrombe " Bu kim- yasal maddeler adeta sün- gerdeki su gibi tamamen yer değiş,tiricL ÖVle ki ço- cuklar yumuşak PVC oyuncaklan çiğnedikle- rinde ya da emdikkrinde bu zararlı maddeleri yu- tabilirler" dedi. Bu maddeler böbrek ra- hatsızlığından üreme anor- malliklenne kadar değişik rahatsızlıklara yol açıyor. Greenpeace'in bu konuda yapılan araşnrmasının şim- diye kadarPthalates'in ço- cuk oyuncaklanndakı etki- si konusundaki en geniş araştırma olduğu belirtil- di. Greenpeace, anne ba- balara çocuklanna oyun- cak almadan önce satıcıya PVC olup ohnadığını sor- malannı önerdı. Oyuncak endüstrisinin gereksiz ye- re en narin olduklan çağ- da çocuklan zararlı kim- yasal maddeye boğduğu- nu belirten örgüt bu kim- yasal maddelerden en bol olan Pthalates'in östrojen hormonu seviyesıni de et- kıledığını açıkladı. e-posta: tan @ prizma.net tr Yaraücılar4 Fabrica'sı SEVtMEKTEMUR TREVİSO - Her ulustan genç yete- neklere olanak sağlamak amacıyla Be- netton tarafindan Venedik yakınlann- daki Treviso kentinde kurulan "Fab- rica"da ilk Türk öğrenci Oğuz Ab- dullah da cğıtımine başladı. Oüviero Toscani ve Benetton impa- ratorluğunun sahibi Luciano Benet- ton; her ikisi de, sadece sıradışı, ya- ratıcı değiller. Aynı zamanda çok şans- lıinsanlar... Çünkübırbirlenni tanıma ve birlikte çalışma firsatı bulmuşlar. Onlann taruşması sonucu şansı yaka- layanlar da var. Kimler mi? Dünyanın dört bır yanında bir şeyler üretmeye meraklı gençler... Yaratıcılıkta sınırtanımayan ikılı, ge- leceğin yarahcılanmn yetişmesüıe yar- dımcı olmak amacıyla 2 yıl önce 10 milyon dolarlık bir yatınmla bu "Fab- rica"yı kurmüşlar. Bu ilginç fıkir, Be- netton'un yaratıcı danışmanı Olı\iero Toscani'den çıkmış. Bir Japonya seya- hati dönüşü uçakta sohbet ederlerken Toscani, "Niyesonucununneolacağın- dan emin olnıa>acağımız bir şey için yaönın yapmryoruz" diye soruyor. Patronunun "Ne demek istiyorsun" sorusuna ise "Eğer sonucu bümij'or- san sonuçdüşündüğünden büyük ola- bilir" yanıtını venyor. Okul yıllannı, o dönemdeki deneyimlerini anlatıyor. Rönesans döneYnine değıniyor ve he- men arkasından da ekliyor: "Başkalan fıkir, teknoloji yada baş- ka şeyleri satın alabilir. Ama biz yara- tabilir olmalı\ız. Böyle yaratıcılığın. dfişünce ortamının yeşereceği bir or- tam olmalı._" Yol boyunca tartışıyorlar. Yol biti- yor. Herİces ışinın başma dönüyor. Aradan 15 gün geçiyor. Toscani, Lu- ciano Benetton'ın ofısine bir toplan- tı için gidiyor. Toscani Japonya dönü- şünde konustuklannı çoktan unutmuş. Patronu, "GeLsanabirşe> göstermem lazun" diyor. Yönetım Merkezi Villa Minelli'den çıkıyorlar. Otomobılleri- ne atlayıp, yıkık dökük bir tavuk kü- mesinin bulunduğu yere geliyorlar. Benetton dönüp Toscani'ye "Buraya bak fyi mi" diye soruyor. Ne olduğu- nu anlamayan Toscani, omuzlannı kal- dınp, olabiür gibi biryüz ifedesiyle ama ne olduğunu anlamadan bakıyor. Lu- ciano ekliyor: "Uçakta sözünüettiğjn projeyi burada gerçekleştirebinr mi- sin?.." Şaşkınlıkla birlikte yaşanan mutluluk. Türkiye'yi bırakın dünya- da kaç patron karşılığını abnayacağı bir yatınm için 10 milyon dolar har- car?.. Ve bir tavuk kümesinden, dün- yanın dört biryanındakı sıradışı insan- lar ıçin hiçbir para ödemeden rahat bir ortamda çalışarak yaratıcılıklan- nı ortaya koyabıleceklen modern bir ortam yaratıyorlar dıplomasız Japon mımar Tadao Ando'nun katkısıyla. Isminı deLatıncede "çalışma atöhe- si" anlamına gelen "Fabrica'' koyuyor- lar. Her türlü bilgısayar sisteminin, modern aletin bulunduğu Fabrica'da Helen sistemi geçerlı. Da yıldır mü- zik, grafık, fotograf ve video atölye- lerinde öğrencilere her türlü olanak sağlanıyor. Fabrica'da şimdi bir de derek bu yetenekler arasına katıldı. "Fabrica olmasaydı Benetton ala- lade bir şirket olacakö" dıyen ünlü sa- natçı Toscani, "Reklam için harcaya- cağnmzparayıbura\aharcıyoruz.Ge- leneksel reklam yapmak yerine, gele- ceğin ik'tişiminevararlı olacak bir pro- je yaratmak istedik" diyor. Bu aynca- lıklı mekânın var olmasını bir sonuç olarak düşünüyor Toscani ve "bura- da bir gün bir şey keşfedikceğine, ya- mtılaragına" yürekten ınanıyor. Toscani'ye göre iletişim demek ses, müzik, grafik, fotoğraf, kısacası her şey... Bu amaçla Toscani'nın hedefı ge- lecek yıl Fabrica'da yeni bölümler oluşturmak. Bunlardan binsı ünlü bir kemancının yöneteceği birmüzik gru- bu... Ismi bil'e hazır: "FabricaOrkest- Latincede 'çahşmaatölyesi' arüamınagekn •Fabrica yı kuran Benettongençtere ilgi duyduklan alanlarda daha da başanlı olabilnieleri için burs veriyor. agora inşasınabaşlamışlar. Bır yıl için- de bitecek olan bu agorada modern za- manın Aristo'lan geleceğin yaratıcı- lanna konferanslar verecek. Dünyanın her yennden projeleriy- le başvuranlann arasından seçilen genç yetenekler bu ayncalıklı mekân- da 3 ay ile 1 yıl arasında kalarak ça- lışmalaryapıyor. Çahşmasını tarriam- layan gidiyor ve yerine yenisi geliyor. Halen Fransa, Avusturya, Irlanda, Ja- ponya, Italya, Yunanistan, Fransa, Po- lonya, Rusya ve Hindistan'dan 20 öğ- renci buradayeni keşifler yapmak için çaba sarf ediyor. Toscani'nin bu yaz Türkiye'yi ziyaretinde kitaplannı im- zalarken, ona bir vıdeo çekimini su- nan ve beğemlen Türk Öğuz Abdul- lah da bu hafta içensinde Italya'ya gı- rasL" Bir de TV projesi var. Kurula- cak sistemle bütün televizyon kanal- lan izlenecek ve bunlar arasından se- çilecek programlarla yeni bir prog- ram yaratılacak. Bu projenin ocak ayında başlayacağını belirten OUvi- ero Toscani, bır de sinema bölümü oluşturacaklannı ve 25 yaşlanndabir yönetmene film yaptıracaklanm söy- lüyor. Bundan amacın iyi bir fılmin sı- nırlı bütçeyle de yaratılabileceğini ka- nıtlamak olduğunu vurguluyor. Toscam'nın bu fikirlerine ve yara- tıcılıklarmı ortaya koymak isteyenle- re milyarlar harcayan Luciano Benet- ton için tüm bunlar bir "deülik" de- ğıl. Çünkü, 15 yıldır Toscani ile bir- likte çalışan Benetton için de yaratı- cılık önemli... SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN Çare Tek: 'Saydam Devlet, Bağımsız YargıL.' Bürokrasinin 'ayncalık kalkanı', yâni suç işlediği zaman yakayı 'adlî kaza'dan kurtanp, kapağı 'idarikazaya atması; bir manada, onu himaye an- lamına geliyor dedik ya, bu münhasıran 'cezaî' dü- zeyde böyle değildir; 'hukukî' düzeyde de böyledir. Olmadı, daha açık ve daha somut söylemenin, bir usturubunu bulmalıyım; acaba şöyle bir örnekle an- latmayaçalışsamolurrruj: devlet hastahanelerinden birinde hastanız var, orada ameliyat oluyor; cerra- hın kusuru yüzünden, vefat etti; üstelik bu kanıtlan- dı; bu takdirde, sizin tazminat talebiniz doğuyor İyi de, kime dava açacaksınız? Düz mantığın cevabı, kusurlu olan hekime değil mi? Hayır 'Ayncalık Kal- kanı', işte bu sorunun karşılığında kendini gösteri- yor; çünku: Amelryatta kusuru olan cerraha de- ğil, ancak Sağlık Bakanlığı'na dava açabiliyor- sunuz, evet! Eğer, davayı kazanırsanız, Sağlık Ba- kanlığı'nın canı isterse, cerraha 'rücu etmeye' hak- kı var, tazminatı ona ödetir. 'Ayncalık Kalkanı'nm nasıl işlediğini daha netleş- tirebilmek için, sanınm, aynı olay rasgele bir özel has- tanede yaşansaydı, sonuç aynı mı olurdu; ona bak- mak lâzım: Feşmekân Hastahanesi'nde, hastanızı ameliyat eden cerrah, kanıtlanmış kusuruyla hasta- nızın ölümüne sebebiyet verdiği takdirde, tazminat için doğrudan hekimin yakasına yapışabildiğiniz gi- bi, sorumluluk üstelik 'müteselsi' olduğu için, dava- ya hastahane yönetimini de katabilirsiniz. Çok açık görülmüyor mu? Hekim özel bir işyerinde sıradan bir yurttaş olduğu takdirde, doğrudan sorumlu; devlete ait bir işyerinde çalışan bir 'devlet rne- munı' olduğu takdirde, sorumluluğu dolaylı; o ka- dar dolaylı ki, kulağını ters eliyle göstermeye benzi- yor. 'Yukarı kattakiler' istemiyor Neden böyle? Niçin cumhuriyetten demokrasiye geçiş, demokrasilerin temeli olan ilkelerin ha- yata intikalini sağlamadı? Bunun cevabını, isterse- niz size, yine Dr. Sâmi Selçuk versin, demiş ki: "...'yukarı kattakiler'in bazılan, özellikle 'ida- re kesimi' bunun aksini istemiyor. Bir keresinde eski bir Içişleri Bakanı, 'Her önüne geleni taşra- daki savcının karşısına mı çıkaralım?' dedi. Es- ki bir bakanın adliyeyi bu kadar küçük görmesi, aklın alacağı iş değil. Biz 'Eski bir gecekondu mü- teahhkli, Içişleri Bakanı oldu' diyor muyuz?.." "...son çözümlemede vanlacak nokta, yargı bağımsız değil!.." (Yeni Yüzyıl, 21 Temmuz 1997) Biryerde 'Memûrîn Muhâkemat Kanunu', biryer- de 'Askeri Ceza Kanunu' Cumhuriyet Savcısı'nın hem hareket alanını, hem de yetkisini daraltmış; 'devletin', memurun, 'Adli Kaza'dan 'Idari Kaza'ya, 'devletin', askeri 'Adli Kaza'dan 'Askeri Kaza'ya 'atlıyor'; ne demek bu, devlet 'bürokrasisinin' yurttaşlann tâbi olduğu yargılama düzeninde ayn -hatta ayncalıklı- bir yargılama düzenine sahip olması demek değil mi? Dahası var: Ülkemizde 'Adli Polis' yoktur, çoğu- muz 'Adli Polis'm ne anlama geldiğini, ne işe yara- dığını bile bilmez; oysa Cumhuriyet Savcısı'nın, her- hangi ikircikli bir sanığı ele geçirmek, ya da sorgu- lamak için 'Idaıi Polis'e başvurması, davanın kade- rini, biryerde bürokrasinin eline bırakması anlamını ' taşımayacak mıdır? Bu noksanlığın, ne gibi sakın- calan olabileceğini, polisin 'methaldâr' olduğu ba- zı vak'alarda, sanıklann nasıl bir türlü bulunamadı- ğını tanık olarak gördük. Acaba 'Adli Polis' örgütü mevcut olsaydı, aynı şey olabilir miydi? Bütün bunlan hesaba katarsanız, adli yılı açış ko- nuşmasında, Yargıtay Başkam'nın, şu sözleri söy- leyerek, neden dolayı Dr. Sâmi Selçuk'un söyledik- lerine katıldığını, daha iyi aniarsınız: "... bağımsız yargı, yeri ve zamanı geldiğinde yasamanın veyürütmenin kendi mensuplan için de sığınılacak en sâkin limandır. Bu kesinlikle böy- le bilinmelidir. Siyaset ve hukuk tarihi ve tarihi- miz, bunu bilmezliğin veya bilmezlikten gelme- nin hazin ve ibret verici ömekleriyle doludur..." "... bu bağlamda Türk yargısına döndüğömde, üzüntülüyüm. Çünkü içim gürleyerek, göğsümü gere gere, ^argıç bağımsızlığı ve yargıç güven- cesi, ülkemde tam ve eksiksiz olarak vardır' de- mek mutluluğuna sahip değilim!..." (Cumhuriyet, 7 Eylül 1997) Dikkat isterim, Yargıtay Başkanı işin içine 'yasa- ma ve yürütme mensuplannı' karıştırmış; birisi çı- kar da, "Bunlar, bürokrasiye o 'ayncalık kalkanını' yaratanlar ve korumayı sürdürenlerdir" derse, acaba yanlış mı söylemiş olur? Başka yolu var mı? , En küçük rüşvet olayından, en karmaşık mafioso ilişkisine kadar, son yıllarda yaşadığımız 'yol- suzluktar 3 , -neresinden bakılsa,- Bürokrasi ile Bur- juvazi'nin 'ortakyaşamına' dayanıyor; Burjuvazinin, gittikçe yasadışı yollara itibar etmesi, mafyanın gizli açık işbirtiği, bürokrasiyi korumayı, neredey- se örgütlü suçu korumak şekline dönüşmüştûr; düşünebiliyor musunuz, ya ll, ya da ilçe Idare Kuruiu'na havale ettiğiniz sanık memur, o kuruldaki âmirieriy- le, bilinmez hangi fınldağın içinde beraberse!... Temeli 'fazilet' olan cumhuriyet yönetiminde, bu 'ortakyaşamı' geçersiz kılmak, ancak Dr. Sâmi Sel- çuk'un dediği gibi, "... devleti saydam, yargıyı tam bağımsız" kılmakla mümkün olabilir. Bunun başka yolu yok! . prizma.net tr/ A İLHAN http7/www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htim
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear